Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecılik Turk Anonim Şırkeıi
adına Nttlir N»di • Genc! Yayın Müduru: H ı s n Cmıl. Mucssesc
Muduru: Emint V^kJıgil, Vazı tşlerı Müduru: Okrt GÖKBSİB. #
Haber Merkezi Müduru: Vtlçıa B«y«r, Sayfa Duzeni Yöneımeni: Ali
Aor. • Tmsücüer ANKARA: Afenct T«o. İZMİR: tV Ç l
t( Poliuka Cdal B a ^ u e c Dvş Haberler: trpm ftmks, Ekonomı: Co*b Taftaa, U Sendika: Şı*ım l a n d Klürtr CtU €skr.
Efc>uıw. G*OM> Şmtan, Haber Arastırma. Isnn Beriun. Yurt Haberkn Ncnkf DofcH, Spor Danıjmanı: \bduijdtr VncHmsn.
Dm Vazüaı Kcnfll Çdkflun. Arajtırma- U a n Alpay, DuMfcme: AMufek Vrnsa. # Kooıdınaıoc Aiunrl Koratan. % M l ÎŞıCT
Erel Irtnl • Muhasebr Bolon tentr • BUtçe PlanUma: Sc*|i OHMnbtşrathı • RtUam: .Vyjt Tonın, 0 Ek Yayınlaı Hmty*
Akyol 0 ldaır: Huseyin Gunr. 0 Isletme: Öoder ÇHik. # Bdgı-liirm: Nıü taal. 0 Penonel: Sevp Bosunooftl».
Baxm .«• ravn/ı ( umhun>^ MaıbauU ve Gaanolık TA.S- TUrk Ocafe Cad. 39/41
M1Ü Ist PK: 246-lsontml Td: 512 05 05 (20 hal). Tttoc 22246 Fax (1) 52* 60 72 %
flıaouır MıkMK Zıya Gokalp BK Inkjbp S No: 19 A Tefc 13? l: 41-47. Tdo. 42344 Fu: (4) 133
05 65 0 \mrn-- H Zıya Blv 1352 S ü , Td: 13 12 30. Tetet 52359 Fa* <51) 19 53 «
9 t-*)nu CJA 119 ? So: 1 kaı 1. Td 1» 3" 52 (4 tıat). Tdct 62155, Fıx. f71) 19 V 52
TAKVlM: 24 OCAK 1990 İmsak: 5.46 Güneş: 7.14 Öğle: 12.21 tkindi: 14.53 Akşam: 17.17 Yatsı: 18.40
Nükleer
sözleşmeye
şartlı onay
Nükleer kazalarda uluslararası yardımla ilgili
iki sözleşmede bazı maddelere çekince koyan
Türkiye, anlaşmazlık halinde Lahey Adalet
Divanına'zorunluhakemrolü tanımayı' reddetti.
FARUK BİLDİRİCÎ
ANKARA — "Nükleer Kaza
vey» Radyolojik Acil Hallerde
Yardımlaşma Sözleşmesi" ile
"Nükleer Kaza Halinde Erken
Bildirim Sözleşmesi ",
*etkisiıkştirilerek' onaylandı. Söz-
leşmelere konulan çekincelerle
Türkiye, nükleer kaza halinde ge-
len teknik personele yargısal ve
mali ayncalıklar tanımayı, ölüm
ve yaralanmaları halinde tazminat
ödemeyi kabul etmedi. Ayrıca an-
laşmazlık halinde Lahey Ulusla-
rarası Adalet Divanı'na "zonınlu
hakem rolu tanımayT reddetti. Bu
çekincelere muhaiefet şerhi koyan
TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi
SHP Diyarbakır Milletvekili Fu-
•t Atalay, çekincelerin Türkiye'ye
yardımı engelleyeceğini savundu.
Uluslararası iki sözleşme, çekin-
celer tartışması nedeniyle, Bakaıı-
lar Kurulu'nda uygun bulunma-
sından yakiaşık 1.5 yıl sonra ge-
çen hafta TBMM Genel Kuru-
lu'nda kabul edüerek onaylandı.
Nükleer kazalarla ilgili uluslara-
rası yardımı ve erken bildirimi içe-
ren sözleşmelere çekince konusu
TBMM Dışişleri Komisyonu'nda
tartışmalara yol açmıştı. Görüş-
melerin başlangıcında eski komis-
yon başkanı ve Devlet Bakanı
Vehbi Dinçerler de yardım eden
devletin personeline tanınması ön-
görülen ayrıcalıklara çekince ko-
nulmasına karşı çıkmıştı. Dinçer-
ler, çekincelerle ilgili kuşkulan ne-
deniyle, komisyon üyesi Fethî Çe-
likbaş başkanlığında bir alt ko-
misyon kurdurarak Uluslararası
Adalet Divanı'nın zorunlu hakem
rolünün tanınması konusunu in-
celetmişti.
Komisyon üyesi ve SHP Diyar-
bakır Milletvekili Fuat Atalay,
"Çekince konulmasının, olası bir
nükleer kaza durumunda Türki-
ye'ye yapılacak yardıma caydıncı
etki yapacağı" biçiminde muhaie-
fet şerhi koydu. Ama Atalay'ın
karşı çıkması da durumu değiştir-
medi ve TBMM Genel Kurulu,
sözleşmeleri geçen hafta hüküme-
tin isteği doğrultusunda çekince-
lerle birlikte kabul etti.
Bakan Dinçerler, Cumhuriyet
muhabirinın konuya ilişkin soru-
larına yanıt vermeyerek değerlen-
dirme yapmadı.
Atalay'ın muhalefeti
Fuat Atalay, nükleer kaza veya
radyolojik acü hallerde yardımlaş-
ma sözleşmesinin TBMM Dışişleri
Bakanhğı Komisyonu'nda uzun
uzun tartışıldığını belirui
Atalay, yardımlaşma konusundaki
iki maddeye konulan çekincelere
muhaiefet şerhi koymasının nede-
nini şöyle anlattr.
"ÇernobU kazastndan sonra ko-
nu güDcelleşince Türkiye de bu
söıleşmeyi imzaladı. Nükleer tek-
nolojinin denelimi ve nükleer ar-
tıklann temizlenmesi konusunda
yüksek teknoloji gerekiyor. Nük-
leer reaktörleriıı denelimi ve
olumsuz etktterin kontrol aitına
ahnmasının ileri teknolojiye sahip
ülkelerin inisiyatifinde olduğunu
biliyoruz. Komisyon toplantısın-
da nükleer teknoloji konusunda
gerekli bilgi ve deneyimi olan ül-
keterin bir nükleer kazada Türki-
ye'ye yardıma gelmeleri için ozen-
dirilmeleh gerektiğini söyledim.
Bu çekinceler sözleşmeyi pratikte
niçbir anlamı olmayan bir sözleş-
me haiine getirdi."
TBMM Dışişleri Komisyonu-
Çevre için
uluslararası
güçbirliği
önerisi
Haber Araştırma Servisi — Av-
rupa Konseyi Parlamenter Mecli-
si, üye 23 devletten çevrenin ko-
runması için uluslararası bir gü-
cttn oluşturulması amacıyla yasal
önlemler alınmasını istiyor.
Türkiye Tabiatını Koruma Der-
neği'nce hazırlanan"Naturopa-
Olaylar ve Gelişmeler" konulu
bültende yer alan görüşlere göre
Parlamenter Meclisi Antarktika
ve Alaska'daki son petrol kirlen-
mesine karşı da tepki gösterdi.
Geçen mart ayında Lozan'da
yapılan açıkoturumun ardından
tropikal ormanların korunması
yolunda kararlar da almış olan
Pariamenterler Meclisi, topraklan
üzerinde tropikal ormanlar bulu-
nan, gelişmekte ya da borçlu ül-
kelerin borçlarının, ormanları ko-
ruma ve yenileme programlarına
çevrilmesini istiyor.
Bültende, doğal çevrenin korun-
ması konusunda yapılan uluslara-
rası çalışmalara yer verilirken, do-
ğa üzerinde her yıl yüzlerce hay-
van ve bitki türünün çok olduğu-
na dikkat çekiliyor. Biyolojik çe-
şıtliliğin kesin bir şekilde azalma-
sının 20-30 yıl içinde dünya türle-
rinin dörtte birini kapsayacağı
kaydediliyor.
nun yenı başkanı Adnan
Tutkun, Uluslararası Adalet Diva-
nı'na başvuru konusundaki çekin-
ceyi incelemek üzere oluşturulan
alt komisyonun "çekince
konulması" yönünde görüş bildir-
diğini belirtti. Tutkun, nükleeT ka-
zalarda yardım edenlere ilişkin iki
maddeye çekince konulmasını
Cumhuriyet muhabirine şöyle de-
ğerlendirdi:
"Yardırn Kin gelen ekiplerin bu-
rada isteyerek ya da istemeyerek
yapacaklan bazı hatalar olabilir.
Ama bunlara neden ayncalık ta-
nınacak? Çünkü onların jamnda
bizim de ekiplerimiz çalışacak,
ama bizimkilerin ayncalığı olma-
yacak. Bu düşünceleıie hükümet
koyduğu çekinceler doğrultusun-
da komisyonda karar verildi."
Kırmızı et tükeümi, ilk kez 5.5 yıllık kalkınma döneminde yüdayüzde 4.4 geriledi
Et tüketiıııiiııişteTürkiye hayvan varlığı ile OECD ülkeleri arasında Türkiye'nin sahip olduğu hayvan varlığı 1980-1984
üçüncü sırada yer alıyor. Ancak hayvan arasmda yüzde 27.2 oranında azaldı. Azalma bugün
ağırlıklarında bir gelişme gözlenmiyor. 1983'te de sürüyor. Türkiye'nin nüfusu 20 milyonken büyük
Türkiye'de sığır ağırlığı ortalama 94 kilogram ve küçük baş hayvan sayısı 75 milyondu. Şimdi nüfus
olarak belirlenirken, aynı yıl bu rakam Batı 50 milyonu aşmış durumda olduğu halde canh
Almanya'da 264, ABD'de278 kilogramgörülüyor. hayvan sayısı 67 milyona indi.
SERPİL GÜNDÜZ
Türkiye'de hayvan sayısı ve et
tükeümi hızlı azahyor. Türkiye'-
de kişi başına düşen yıllık et tü-
ketimi 17.4 kiloya kadar indi. AT
ülkelerinde bir kişi yılda 85 kilo
et tüketiyor.
Yapılan araştırmalar, ülkemız-
de kKmızı et tüketiminin önceki
kalkınma planlarında artış göste-
rirken ilk kez beşinci 5 yıllık plan
döneminde yılda yüzde 4.4 ora-
nında gerilediğini gösteriyor.
TÜSİAD'ın bir araştırmasında
yer alan rakamlara göre kasaplık
denetimsiz ve mezbaha dışı yerler-
de kesiliyor.
Türkiye toplanı 67 milyon bü-
yük ve küçük baş hayvan varlığı
ile OECD ülkeleri arasında üçün-
cü sırada. Buna rağmen
Türkiye'nin sahip olduğu hayvan
varlığı 1980-1984 arasında yüzde
27.2 oranında azalmış. Yine de bu
sayısal fazlalık yanıltıcı olabilir.
1974'ten 1983 yılına kadar hayvan
ağırlıklarında bir gelişme gözlen- yüz'le konuştuk. Akyüz'e göre îs-
memiş. 1983'te Türkiye'de sığır tanbul günde yakiaşık 600 ton et
ağırlığı ortalama 94 kilo olarak tüketiyor. Bu etlerin yüzde 6O'ı
belirlenirken, aynı dönemde Batı kesilmiş olarak Anadolu'dan,
Almanya'da sığırlar 264, ABD'- yüzde 30'u Tuzla Mezbahası'n-
yılı genel hayvan sayımı sonuçla- van. Akyüz'ün verdiği bilgiye gö-
rı tehlikeyi haber veriyor. Ülke- re hem hayvan hem de et tüketi-
mizde hayvan sayısı azalıyor, ih- minde azalma devam ediyor.
racat düşüyor, kasaplık canh hay- "Halkın alım gücü azaldığı için
van ve taze et ithalatı devam edi-
yor, kişi başına et tüketiminde ar-
tış olmuyor ve sığırlar hâlâ cılız.
Türkiye'nin en çok et tüketen
kenti olarak bilinen tstanbul'da-
ki "et" durumu hakkında Kasap-
lar Derneği 2. Başkanı Ahroet Ak-
et saüsı Istanbul ve Trakya'da çok
azaldı" diyor Akyüz ve şöyle de-
vam ediyor:
"Bumınla beraber tavuk satışı
çoğaldı. Şimdi tavuk ucuz ve bol.
Koyun eti eskiden daha çok satı-
dibi Et Muayene İstasyonu. İstan-
bul'un Silivri, Selimpaşa, Kum-
burgaz, Çekmece, Çatalca. Sağ-
malcılar, Kâğıthane ve Alibeyköy
gibi ilçelerinde ise kendi gereksı-
nimlerini karşılayacak sekilde kü-
çük mezbahalar hizmet veriyor.
Türkiye'nin hemen bütün yöre-
lerinden İstanbuPa etler; canlı
hayvan ya da kesilmiş olarak ge-
hayvardardan, her yıl yakiaşık 850 de ise 278 kilogram olarak saptan- dan, yüzde 5Pi Et ve Balık Ku-
bin ile 1 milyon ton dolayında et mış. Dünyada sığırlarının ağırlı- rumu'ndan, yüzde 5'i de mezba-
ğı 94 kilonun altında olan sadece ha dışı kaçak olarak geliyor. Bu
8 ülke var. etlerin yüzde 25'i küçük baş hay-
Yapılan araştırmalar ve 1984 van, yıizde75'i de büyük baş hay-
üretiliyor. Devlet tstatistik Ensti-
tüsü'ne göre bu etin dörtte biri,
Tanm Bakanlıgı'na göre ise yarısı
da etlerin kasap satışları 8 bin ile
12 bin lira arasında değişiyor.
1975 yılında, en yüksek et fiyatı
500, 1980'de 800-1000 liray.dı.
tstanbul'da şu anda üc mezba-
ha var. Tuzla Mezbahası, Sütlü-
ce Mezbahası (şu anda sadece et
muayene ve damgalama istasyo-
nu olarak iş görüyor) ve Duvar-
Sentetîk kürkün altm çağı
İtalyan Parlamentosu'nun en çılgın
üyesi Cicciolina, "kürk giymektense
çıplaklığı yeğlerim" diyor. Unlü
modacılar gerçek kürkler kadar
gösterişli dokuma kürkleri için
kolları sıvadılar bile.
Dış Haberier Servisi- Çıplak göğüslerinın altındaki
kalbi, hayvanlar için atıyor. Sırtına yalnızca
sentetik bir kürk geçirmiş olan İtalyan
parlamentosunun en çılgın üyesi Cicciolina,kız
arkadaşı Barbarella ile birlikte Roma'nın seçkin
butiklerinden birinin önünde, "dogaya uyumlo"
giyim tarzımn propagandasını yaparken "Kürk
giymektense, pplaklığı yeğlerim," diyor.
Amerika'nın Colorado eyaletinin Aspen kentinde,
her ne kadar çıplaklık söz konusu edilmese de
benzer bir tartışma gündemde: Aspen kenti Şubat
ayında, belediye sınırları içinde kürk satışımn
sürüp sürmeyeceğine karar verecek.
Alman gazeteci Andreas Lukoschik de "ln ve
Out Rehberinin" son basımında kürke lanetler
yağdırarak "tüylü deriJerden", "utanç verici,
edepsiz ve igrenç" diye söz ediyor.
Alman haftalık "Der Spiegel" Dergisine göre
sentetik kürk branşı altın çağını yaşıyor. Tilki
vizon, samur ve leoparın yerini sentetik taklitleri ya
da moher gibi doğal ipliklerden üretilen tüylü
benzerleri alıyor. Kürk taklitlerine ilginin artışım,
uzmanlar, "doğayı seven kariyer kadım" diye
tanımlanan bir müşteri tipinin ortaya çıknuş
olmasına bağlıyorlar.
Modada "eko bilinci" artık seçkinliğin işareti.
Ünlü modacılar "ucuz" taklitlere alternatif
"gerçek" kürkler kadar gösterişli dokuma kürkleri
için kolları sıvadılar bile. Paris'te Thâerry Mugler
ve Karl Lagerfdd, Roma'da Fendi kız kardeşler ve
Milano'da Giorgio Armani'nin yeni kreasyonlanm,
taklit kürkler süslüyor. "Bcn evrenin bir
parçasıyım. Dogaya yönelik her lehdit, aynı
zamanda bana da yöneliklir." diyen İtalyan Gianni
Versace, "çevreye uyumlu" modacıların başını
çekiyor. Federal Almanya'daki kürkçüler 1988
yılında bir önceki yıla oranla cirolarında beşte bir
oranında bir düşüş kaydettiler. 1989 yılımn ilk
dokuz ayında da perakende satıcılar yüzde on
yedilik bir düşüş daha yaşadılar.
Kürk üreticilerinin sayısmda da hızlı bir azalma
gözleniyor. 1989 yılının ocak-temmuz aylan
arasında bir zamanlar çok iyi iş yapan 68 kürkçü
kepenklerini indirdi. Hamburg gibi çeşitli büyük
kentlerdeki alış veriş merkezlerinin bir kısmı da
gerçek kürk reyonlarını kapattılar.
Öte yandan kürk sahibi pek çok kadın da kürk
giyme hevesini yitirdi artık. Bazılan çevreye
uyumlu olma gerekliliğine inandığından, bazılan
da yalnızca alabilecekleri tepkiden korktuğundan
kürklerini unutmaya karar verdiler.
Tilki, vizon, samur veleoparın yerini sentetiktaklitleriyada mohergibidoğalipliklerden üretilen tüylü benzerleri alıyor.
170bin liraya arabanız tertemiz...
Bir arabamn
temizlenmesi için
toplam 6 saat gerekli.
Bu yüzden oto kuaförü
randevulu çahşıyor.
KuafÖrün birimleri üst
yıkama, iç yıkama,
motor yıkama, paspas
asma, kurutma ve pasta
ciladan oluşuyor.
MERT ALİ BAŞAR1R
"Eline elektrik süpürgesini alan
araba kuaförü oldu" diyor Cam-
Pak oto kuaförünün sahibi Ali
Turan. Arkaandan ekliyor: "Ma-
alesef kopyelerimiz çtktı."
Araba kuaförüne gitmeden ön-
ce "araba berberi"ni ziyaret edi-
yoruz. Etiler girişindeki açık oto-
parktan içeri girdiğimizde yıkan-
mak üzere sıraya girmiş çoğu
"yüksek taşıt vergili" 15'in üze-
rinde araba görüyoruz. 150 bar
basınçh 15 H/dakika debili hor-
tumu 200 Mercedes'e tutan 6 yıl-
lık yıkayıcı Mustafa Bayram. ara-
bamn ön sağ çamurluğunun için-
deki çamurlan ayıklıyor. 17 yıl-
dır sabunlamacılık yapan 3 çocuk
babası 32 yaşmdaki Mehmet Çe-
lik ise Chevroletle Jeep'i şampu-
anlarken ayhğının 120 bin lira ol-
duğunu söylüyor, bahşişler tabii
biri değil, onu ilgilendiriyor. Ara-
bamn büyüklüğüne göre fiyatın
değiştiğini açıklayan deneyimli sa-
buncu, bu fiyatın 10 bin liralar-
da seyrettiğini dile getiriyor. Gün-
35 DAKİKADA TEMtZLENİYOR — Bir arabamn çamurdan kurtarılıp, şampuanlanması yakiaşık
20 dakika süriiyor. Arabalann iç annması ise 15 dakika alıyor. (Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu)
de yıkayıp sabunladıkları araba
sayısını resmi bir ağızla 70-80 ola-
rak ifade ediyor. Bir arabamn İs-
tanbul'un tozundan, toprağın-
dan, çamurdan kurtarılıp şam-
puanlanması yakiaşık 20 daki-
kayı alırken, arabaların iç arınma-
sı 15 dakikayı gerektiriyor.
Oto berberinden çıkıp oto ku-
aförü olan Akatlar'daki Cam-
Pak'a geçiyoruz. Oto kuaförü sa-
hibi Ali Turan ayağımızın tozuy-
la bize "Bizim yıkamamız, kunıt-
mamız, makineierimiz, cilalannuz
çok îarklıdır" diyor. Oto kuafö-
rünün birimleri üst yıkıma, iç yı-
kama, motor yıkama, paspas as-
ma, kurutma ve pasta ciladan olu-
şuyor. Kuaför sahibi "Çoğu yer-
de yıkama soğuk suyla olurken
bizde sıcak su hâkim" gibi bir
açıklama getiriyor. Arabamn üze-
rindeki toz \ e çamur birlikteliği sı-
cak suyun müdahalesiyle gevşeyip
yavaş yavaş kaportadan aşağıya
iniyor ve kuaförün soğuk taşların-
daki diğer banyosunun ardından
"iç yıkama" gündeme geliyor. Bu
işlem "steam vakum sislemiyle"
gerçekleştiriüyor. Bu aruma sis-
teminde kullanılan şampuan
"normal, kuru yağlı saçlar
misali" birkaç tip. Sentetik kuma-
şa, düz kadifeye ya da deriye de-
ğişik şampuanlar uygulaıııyor.
Zaten arabamn pasta cilası da
arabamn ulusal ya da Batılı olma-
sına ve "müşterinin ensesine
göre" değişiyor. Çünkü oıo kua-
förünün müşterilerini daha çok
Mercedes, BMW ve Jaguar'lar
oluşturuyor. Kurutma işlemi ise
arabamn içine sıcak hava veren 4
hortumun yerleştirilmesiyle müm-
kun. Kurutma 3 saat alıvor.
Bir arabamn temizlenmesine
toplam 6 saat gerekli. Bu yüzden
oto kuaförü randevulu çalışıyor,
günün her saatine randevu alıyor.
Oto kuaföründe 8 kişi görev ya-
pıyor, hafta sonları ise ek iş iste-
yenler ve öğrenciler 10-15 bin li-
ra yevmiye karşıhğı burada çalı-
şıyorlar.
Daha önce otomobil alım satı-
mıyla ilgilendiğini söylenen oto
kuaförü devamlı araba temizlet-
tiği için bu işe transfer olmuş. Oto
kuaförünün müşterileri arasında
Zeki Çetin'in, tbrahim Tatlıseş'-
in, Akın Ugurlu'nun arabaları ile
Emel Sayın'ın halıları bulunuyor.
Bu arada hahlarvn metrekaresi 4
bin liradan yıkanıyor, 3 gün son-
ra halı teslim ediliyor.
Arabanızın kuaförden çıkması
Ali Turan'a göre 90 bin liraya mal
oluyor. Oysa biz kapıdan içeri gi-
rerken, kuaförden çıkan ve adını
vermek istemeyen Mercedesli bir
müşteri bu komple yıkamaya 170
bin lira ödediğim söylüyordu. De-
mek oluyor ki Ali Turan'ın bize
söylediği rakam ya "basın
indirimli" fiyat ya da "Maliye
bindirimli" bir açıklama. Oto ku-
aförü "İstanbul'un havası çok
kirli, yoksa bizim vaptığımız te-
mizlik 6 ay gider" diyor. Hatia
oto kuaförüne başka yerde yıka-
tılıp kurutulamayan arabalar bi-
le geliyor. Ali Turan bu arada
"tescilli" olduğunu açıklıyor. Sa-
nayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan
alınma oto-kuaförü marka te^ci-
lini gösteriyor.
van borsasına indiriüyor ve açık
pazarda satılıyor, sonra da kesim
yerine götürülüyor. Kesilmiş ola-
rak, Trakya, Adapazarı, Susur-
luk, Eskişehir, Afyon, Konya,
Kastamonu ve Kayseri'den sağlık
raporu ile birlikte gelen etler ke-
sik et ve damga mezbahasına ge-
tiriliyor. Gelen etlerin yüzde 9O'ı
dana. yüzde 10'u ise koyun eti.
Eı sanayiinin durumu konu-
sunda Süt ve Et Sanayicileri Bir-
liği adına açıklama yapan Orhan
Kilercioğlu'na göre bugün et sa-
nayiinde büyük bir haksız rekabet
mevcut. Resmi ve özel sektöre
kombine kurma imkânı veren
2678 sayılı yasa yürürlüğe girdi,
yakiaşık 10 yıl olmasına karşın,
hâlâ işlerlik kazanamadı. Kilerci-
oğlu'na göre ilgili yasa ve yönet-
meliğine karşın. halkın sağlığını
tehdit eden, devleti zarara sokan
vergisiz ve kontrolsüz kesimler sü-
rüyor.
Süt ve Et Sanayiicileri Birliği
SETBİR'in araştırmalarına göre
Türkiye'de canlı hayvan ve et ih-
racat değeTleri karşılaştınldığında
1982-1988 yılları arasında toplam
canlı hayvan ihracının payı yüz-
de 68'den yuzde 85'e yükselmiş,
et ihracının payı ise yüzde 32'den
yüzde 15'e gerilemiş.
Et ilhalatı 1984 yılında 629 ton
olarak başlamış, 1985 yılında 37
bin 445 tona yükselmiş ve 1988'de
gerileyerek 10 bin tona düşmüş.
1980'lerden bu yana hem hay-
van varlığı olarak hem de et tü-
ketimirtüe azalmalar devam edi-
yor. Türkiye'nin nüfusu 20 mil-
yonken büyük ve küçük baş hay-
van sayısı 75 milyonu buluyordu.
Bugün Türkiye'nin nüfusu 50 mil-
yonu aşmışken canlı hayvan sayısı
67 milyon civarında.
AFŞİN İÇİN RAPOR
Ktiller
hastalığa
yol açabilir
İLKER MAGA
AÜANA — Afşin - Elbistan
Termik Santrah'nda meydana ge-
len arıza sırasında, "Çevreye ya-
yılan küllerde yüksek oranda ba-
kır, kurşun, demir, krom, bor,
germen>urn, nikel, selenyum
bulunduğu" saptandı. Tanecikle-
rin canlılarda birçok hastalığa ne-
den olduğu, yaygın hastalıklara
yol açabileceği ve çevredeki su
kaynaklarını kirlettiği bildirildi.
Söz konusu olayla ilgili olarak
Çukurova Üniversitesi'nce hazır-
lanan raporunda, kirlenmenin ön-
lenebilmesi için kül taneciklerinin
havaya karışmadan kaynağında
yok edilmesi gerektiği, bunun için
de "özgün filtre" ve bacagazı sis-
temlerinin kurulmasının kaçınıl-
maz olduğu kaydedildi.
Yrd.Doç.Fadime Taner tarafın-
dan hazırlanan raporda, "Tane-
cikler canlılarda solunum yolu ra-
hatsızlıklanna yol açmaktadıriar.
10 mm'den büyük olanlar üst so-
lunum yollarında kalarak ateşli
hastalıklara ve akdğer hastalıkla-
rına neden olabilmektedir. Örne-
ğin küllerde bulunan kurşun (PB),
canlı bünyesinde enzimlerle tep-
kimeye girerek bazı fonksiyonla-
n durdurabilmekte ve bu durum
canlı ölümlerine kadar gidebil-
mektedir" denildi.
Kurt: Santrah
yapacağız
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Fahrettin
Kurt, Aliağa'daki termik
santrahn mutlaka
yapılacağını belirtti.
Fahrettin Kurt,
"Türkiye'nin nükleer enerji
santralları hakkında ileriye
dönük politikalan ne
olmalıdır" konulu panel
sonrasında gazetecilere,
"Aliağa'da kurulacak
santrahn kesinlikle çevreye
zarar vermeyeceğini söyledi.
Kurt, "Aliağa'daki termik
santral, Yatağan'dan 25 kat
daha az çevreyi kirletecek.
Bu santraldan çıkan sıcak
su, denizde yeni balık
türlerinin üremesine neden
olacak. Bunun örneği,
Japonya'da var" dedi.
Hac başvumsu
• ANKARA (AA) 1990
yılı hac mevsiminde hacca
gitmek isteyenler, 1 şubat
ile 2 mart tarihleri arasında
başvuruda bulunabilecekler.
Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın yaptığı
açıklamaya göre
karayoluyla seyahat edecek
hacı adayları toprak bastı,
pasaport, otobüs, Mekke ve
Medine'de ev, Arafat ve
Mine'de çadır, sağlık
hizmeti, personel ve
kendilerine verilecek eşya
karşıhğı, 450 dolar ve yüz
bin lira ödeyecekler. Irak
üzerinden gideceklerin 895
bin, Suriye üzerinden
gideceklerin ise 965 bin lira
yatırmaları gerekiyor.
Doğayı
sömürüyorlar
• tstanbul Haber Servisi
— Gazeteci-yazar Tanju
Cılızoğlu, Türkiye'de
sanayileşmenin
"kolaycthğa" kaçarak
geliştirilmeye çahştırıldığını,
bunun da doğa tahribatına
yol açtı|ını söyledi. Yeşiller
Partisi Istanbul il örgütünce
düzenlenen "Çevre
Kirlenmesi ve Yasal Yapı"
konulu toplantıda konuşan
Cılızoğlu, sanayinin böyle
bir yolu seçmesinde siyasal
otoriteden de destek
gördüğünü kaydetti.
Türkiye'de atıksız, zehirsiz
bir tek derenin
bulunduğuna inanmadığını
ifade eden Tanju Cılızoğlu,
"Yatırımcılar, doğayı
sömürerek kazanıyorlar.
Bunlan siyasal yapı da
destekliyor" diye konuştu.
Pamukkale'nin
kurtuluşu
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Giderek kararan
Pamukkale travertenlerini
kurtarmak için açılan
ihalede değerlendirmeyi
yapacak kurulun
bürokratlardan oluşması
eleştiri konusu oldu.
Denizli Mimarlar Odası
bunun sakıncalarına
değinirken, Vali Necati
Bilican, "Biz Pamukkale'yi
korumak istiyoruz.
Mimarlar Odası'nın endişe
ettiği gibi bir durum söz
konusu değil" Prof. Faruk
Çalapkulu da "Teknik
şartnameyi hazırlayan
kurulda jeoloji
mühendislerinin de yer
alması gerekirdi" dedi.
5 yüdızlı
otellere dava
• ANTALYA (AA) —
Antalya'da bir avukat ve
bir çe\re mühendisi,
Konyaaltı sahilindeki 5
yıldızh otellerin, pis sularını
yer akına deşarj
etmelerinin, kentin en
önemli içme suyu kaynağmı
kirleteceğini öne sürerek,
bunun önlerımesi için idare
mahkemesine başvurdular.