Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 22 OCAK 1990
Lııf versiteniıı Topluıiı
Yapısuıdaki Y erî
Üniversitelerimiz, oğrenen, araştıran, buldukJan bilimsel gerçekleri
topluma açıklayan, toplumu yonlendiren kurumlar olmalı, toplumun
beyni olmahdır. Turk universitelerinin bu tarihsel gorevi
yapabilmeleri için iki koşulun sağlanması gerekir. Birinci koşul,
ozerklik. Ancak özerk universite doğmatizmi yıkabilir.
Koşullanmaları kaldırabilir. Bilimi egemen kılabılir. Gerçeği, doğruyu
soyleyebilir.
Prof. Dr. EREN OMAY İTÜ Öğretim Üyesi
Insan, uretım vaparken doğa ıle mucadele eder
Bu mucadelede ınsanın başarılı olması ıçın msanın
doja>a egemen olması gerekır Doğaya egemerı ol-
mak ıçın ınsan, doğayı tanımalı ve doğa hakkında
bılgı sahıbı olmahdır Insanın bılgı sahıbı olması-
nın tarıhsel gelışımım ozetleyerek gırehm univer-
site konusuna
Paleolıtık çağ ınsanı, gereksınımlennı avcılık ve
toplayıcılık vaparak karşılamıştır Bu ışlerı yapar-
ken rastlantı ıle doğayla ılgılı bılgıler edınmıştır
Bu bılgıyı genç kuşaklara, avcılık ve toplayıcılık ya-
parken, usta-çırak yöntemıvle oğretmıştır Şu hal-
de paleolıtık çağda, gerek bılgı uretme gerek eğı-
tım, toplumun altvapısında yer almıştır
Neolıtık çağda ınsan, hayvanları evcılleştırmış ve
tanmı bulmuştur Uretıcı olmuştur Tanm ve hav-
vancılık, ınsanın doğa hakkındakı bılgısını arttır-
mıştır Bu bılgı ampnk bılgıdır Insan, bu bılgıyı
uretım vapaıken yaratmakta, özumsemekte ve uy-
gulamaktadır
Neolıtık çağda eğıtım, şuphesız vardır ve usta-
çırak yöntemıyle uretım prosesı ıçınde yapılmıştır
Buna göre neolıtık çağda bılım ve eğıtım toplumun
altyapısına aıt bır faalıyettır
Bilim-uretim ilişkisi
Daha sonra şehırler kuruldu tnsanlar, karma-
şık ekonomık ve sosyal bır hayat yaşamava başla-
dılar Daha verımlı uretım yapmak zorunda kal
dılar Bu nedenle maden ışletmek, akarsuiardan sıs-
temlı bır şekılde yararlanmak gıbı yenı ışiere gırış-
tıler Bu ve benzerı gırışımler yenı teknolojık so-
runlar >arattı Bu probJemlen, ınsanlar denevsel bıl-
gılen ıle çozemedıler Çunku deneysel bılgı, koşullaı
Jeğıştığınde çozum yaratamaz Insan bu engelı aş-
mayı başardı Şöyle kı toplumda bazı gruplar, de-
nevsel bılgının ılkelerını duşunmeve ve ıncelemeye
başladılar ve bılımı yarattılar Orneğın buhar gü-
cunun endusıırıde kullanılması termodınamığı va-
rattı
Bılım doğduktan sonra kendı mantığı ıçınde ıler
ler Yenı bılgıler uretır Bu venı bılgıler uretımde
kullamlır ve yenı teknıkler ortava çıkar Orneğın,
once elektromagnetık kuram bulunmuş, daha sonra
radvo ıcat edılmıştır Bu surecı, Profesor J D Ber
nal, "Bılım tekerlekten \e vomlekten öğrenılmıştı,
dınamovu varattı" dıye özetler
Bılım ortaya çıktıktan sonra kokunun uretımde
olmasına ve uretımde kullanılmasına karşın uretım
den avrı bır faalıvet alanı oldu Kendı mantığı ıle
ılerleyen, bılım adamı denılen uzmanların varattı-
ğı bağımsız bır varlık alanı halıne geldı Bıhmın ba
ğımsız karekten o kadar güçludur kı bılımın ha
>at damarı olan bılım-uretım üışkılen farkedılmez
Nıtekım bırçok bılım adamı bılımın uretımle ılışkı-
sırıın farkında değıldır Hatta bu dışkıyı ınkâr eder
ler Bilimsel çalışmaları, ınsanlığa hızmet aşkı, bı
lımsel merak gıbı oznel (subjektıf) oğelen teşv ık et
tığını ılerı surerler
Bılım, bağımsız, uretımle doğrudan doğruya ılış
kısı olmayan çaiışma alanı halıne gelınce toplumun
ustyapısı ıçınde ver aldı Ust yapının bır elemanı
oldu
Yukarıda söylendığı gıbı bılım, kendı mantığı>
la ılerler Bılım ılerlemek ıçın gereklı enerjıyı ure
tım faalıyetınden alır Eğer bılımle uretımın ıhşkısı
kopmuşsa bılım ılerleyemez, durur, çurumeye baş
lar Toplumun altyapısı tarafından desteklenmez
Bılımle uretım arasında ılışkı varsa bılım altyapı
tarafından desteklerur Bılım gelışır ve ust- yapı
nın gerçek bır elemanı olur
Bilimsel çalışmalan >apan kışıler, bılımı genç ku-
şaklara öğretmek ışını de ustlendıler ve öğretme ışını
örgutledıler Bö>lece eğıtım kurumları doğdu Bı
lım ustvapının elemanı olduğu ıçın oğretım kurum
ları da ustyapıda yer aldılar
Altyapı ve ustyapının tanımından, altvapı ıle ust
yapı arsında uyum olduğu anlaşılmaktadır Bun
dan dolavı ustyapı elemanı olan eğıtım kurumları
ıle altvapı arasında bır uyum vardır. Başka bır de
vışle her altyapı kendısıne uygun eğıtım kurumları
varatır.
Toplumun altyapısı değışıklığe uğrar, gelışır Bu
gelışmeler toplumun ustvapısını da etkıler, değış
tırır Eğıtım kurumları da bu genel kurula uygun
olarak altyapı değıştıkçe değışırler Bu model, hı
potetık bır modeldır Gerçeğe uyup uymadığı tah
kık edılmeudır Bunu vapabılmek ıçın bılım ve eğı-
tım kurumlarırun tarıhsel altyapı değışımlerıne pa
ralel olarak ıncelenmelı ve aralarında korelasyon
olup olmadığı araştırılmalıdır Böyle bır araştırma
nın ortaya konması, ayn bır vazı konusudur Yı-
ne de ozet olarak şunu belırtelım.
1- Toplumun bır altyapısı ve altyapının belirle-
dığı bır ustyapısı vardır Ustyapı kendısını belırle
yen altyapıyı destekler ve etkıler
2- Bılım ve oğretım kurumları ustyapıda yer alır
Bılımın uretıldıf ı ve oğreMldığı kurum olan unıver-
sıte de toplumun ustyapısında ver alır
3- Bılım ve uretım arasında organık bağ varsa
bılım ve universite altyapı larafından desteklenır
Toplumun ustvapısının gerçek elemanı olurlar
4- Bılım ve uretım arasında ılışkı yoksa bılım ve
bılımJe ılgılı kurumiar, orneğın universite, toplu
mun ustyapısında yer alamaz Toplumun bunve
sınde aksesuar gorevi vapan kurumlar olarak kalır
Cniversitelerimizin toplumdaki
jeri
Llkemızde, unıversıte kurmak 1844 vıllarında
duşunulmuştur Nıtekım aynı yıl ulema, asker ve
sıvıl kımselerden seçüen bır komıte, Dârulfûnun ku-
rulmasına karar vermıştır Italyan mımar Tosatı,
Dârulfûnun ıçın bır bına yapmakla görevlendırıl-
mıştır Bınanın ınşaatı uzayınca Sadrazam Keçe-
cızade Fuat Paşa, yapj tamamlanmadan oğrenımın
başlamasını emretmış ve 31 Aralık 1863 gunu ders-
lere başlanmıştır Bu kurumun eğıtım kadrosu, be-
lırlı bır programı yoktu Bu kurum, hıkmet (fizık),
hayvanat (zoolojı), nebatat (botanık) ve tarıh ko-
nulannda genel derslenn verıldığı bır çeşıt okuldu
Dârulfûnun bırkaç >ıl sonra kapatıldı Kapatılma
nedenı, hocalardan Tahsm Efendı'nın canlıların ha
vasız )aşayamayacağını ıspatlamak ıçın bır guver-
cını havası boşaltılmış bır fanus ıçınde bırakması
ve Afganlı Cemaleddın Efendı'mn "Peygamberlık
sanattır" demesıdır Dârulfûnun, ıkıncı kez 1900
yılında "Dârulfûnun Şahane" adıyla açıldı Meş
rutıvet'ten sonra "Dârulfûnunu Osmam" adı-
nı alan bu kuruma, tıp ve hukuk okulları da bağ
landı Almanya'dan getınlen profesorlenn etkısıyle
bu kurum bıraz guçlendı 1919 vılında bır karar
name ıle bu kuruma bilimsel özerklık verıldı Ku
ruluş prosesınden Dârulfûnun'u, toplumun altya
pısının yaratmadığı anlaşılmaktadır Bu da doğal-
dır Çunku, Dârulfûnun'un kurulduğu vıllarda Os-
manlı împaratorluğu'nun ekonomısı bır enkazdı
Dârulfûnun, "Kurtulmamız ıçın Batı'dakı kurum-
lan kurmak gerekır" duşuncesının eserıdır Bu ozel-
lığınden dolayı Dârulfûnun o devırde toplumun ya-
pısında yer alarcamış, bır aksesuar olarak kalmış-
tır
Cumhunvetın ılk vıllarında Dârulfûnun'a önem
verılmıştır Cumhurıyet dönemırun ılk Mıllı Eğı-
tım Bakanı Vasıf Bey, Dârulfûnun hakkındakı dü-
şuncelerını şovle ıfade etmıştır "Arkadaşlar, Turk
mılletı >enı bır amaca doğru yurüyor Memleketı-
mızde uygarlığın tımsaiı Dârulfûnun olacaktır"
Eğıtım Bakanlığı Dârulfûnun'u böyle basıt bır du-
rumda bırakamaz Bırakırsa görevını yapmamış
olur Cumhunyetın ılk yıllarında Dârulfûnun'u ge-
lıştırmek, Vasıf Bey'ın deyışıyle basıt durumda bı-
rakmamak ıçın ıkı göruş ılerı surulmuştur Bır gö-
ruş, Dârulfûnun'a hukumetın mudahalesını ıstıyor-
du Dığer göruş, Dârulfûnun'a kanşmarun şıddetle
karşısında ıdı Cumhunyetın ılk on yılında hukü-
metler ıkıncı goruşe bağlı kalmışlardı Fakat cum-
hunyet hukumetı, bu tutumu 1933 yılında bırak-
mıştır Nıtekım DâruJfûnun, 1933 yılında kapatıl
dı ve yerıne Mıllı Eğıtım Bakanlığı'na bağL Istan-
bul Unıversıtesı kuruldu 1946 yılı, unıversıtelerı-
mız ıçın bır donum noktasıdır O yıl çıkarılan bır
kanunla, universite yenı bır statuye kavuştu Unı-
versıtelerın ozerklığı kabul edıldı 27 Ma>ıs 1960
devnmınden sonra Lnıversıte Yasası'nı değıştıren
duzenlemeler >apıldı 1973 vılında, Unıversıteler
Yasası bır daha değıştınlmış ve 1750 sayılı Unıver-
sıteler Yasası yururluğe gırmıştır 1981 yılında çı-
karılan 2547 sayılı Yükseköğretım Yasası, ünıver-
sıtelerı venıden duzenlemıştır
Bu tablodan, cumhurıyet hukumetlerının orta-
lama her on yıida bır universite yasası çıkardığı go-
rulmektedır Bu yasaların ortak özellığı "unıver-
sıteyı hukukı normlarla kurulan toplumsal
konstruksuyon" olarak tanımlamalandır Nıtekım
yasaların maddelerının tumu unıversıtenın yönetı-
mı ıle ılgılıdır Unıversıtenın toplumumuzun altya-
pısı ıle ılışkısı bu yasalarda goz onune alınmamış-
tır Bu doğaldır, çunku Turk unıversıtelerı tarıh-
sel gelışımlerının onaya koyduğu gıbı toplumumu-
zun altyapısırun varatuğı ustyapı kurumu değıldır
Özlemlerın, oznel değer yargılarının yarattığı top-
lumla bağı olmavan topluiîibdl aksesuarlardır
Sonuç
Unıversıtelenmızın bu yapısı, unıversıtelenmızın
tum sorunlannın nedemdır Bu sorunları çozmek,
" unıversıtelenmızı ışJevsel hale getırmek, toplumdaki
gerçek yerıne oturtmak ıçın, universite ıle aJt-
yapı arasında karşılıklı bır ılışkı kurulmalıdır
Ataturk de bu vontemı salık vermıştır 1923'-
te tzmır'de toplanan ıktısat kongresının açılı-
şı dolavısıyla demıştır kı "Yenı devletımızın,
yenı hukumetımızın temel goruşlerı, butun prog-
ramları ekonomı programından çıkmalıdır Çun-
ku her şey bunun ıçındedır Bundan öturu evlatla-
rımızı o suretle >eııştırmelıyız kı, onlara o süretle
bılgı ve kultur vermeiıvız kı tıcaret dunvasma, ta-
nm ve sanata ve butun bunların çalışma alanları
na vararlı olsunlar, bır eyleme dayansınlar Bu ne-
denle mıllı eğıtım programımızda, gerek ılk oğre
tımde, gerek orta oğretımde \ erılecek butun şevler
bu goruşe gore olmalıdır Mıllı Eğıtım programı-
mız gıbı devletın otekı bölumlerı ıçın tasarlanan
programiar da ekonomı programına dayanmaktan
kendısını kurtaramaz "
Üniversitelerimiz ıle akyapı arasında karşılıklı
ılışkı nasıl kurulabılır'
Avrupa'da bu ılışkı kendıhğınden kurulmuştur
Bu doğaldır Çunku Avrupa umversıtelerını, tan-
hı gelışımlennın ortaya koyduğu gıbı altyapı varat-
mıştır Unıversıtelerde, altvapının sorunlarını çöz-
muştur Universite altyapı ılışkısının ulkemızde de
Avrupa'dakı gıbı kendıhğınden oluşacağı duşunu-
lebılır Fakat bu ılışkı, ulkemızde kendılığınden olu-
şamaz Çunku dunya eskı dunya değıldır Dunva-
mn ekonomık ve sıyasal yapısı ve şanları değışmış-
tır Dığer vandan ulkemızın ekonomık yapısının bo-
yutları, felsefesı, teknolojık yönden dışa bağımlı
olması, ünıversıte-altyapı ılışkısının kendıhğınden
oiuşmasını engeller
Ulkemızde bu ılışkının oluşması ıçın, altyapımn
yaru ekonomık yapımızın gelişmesmı bekleyeme-
yız Altyapımızın kapıtalıst uretım tara olması alt-
yapının devlet müdahaJesı ıle duzenlenmesıne ola
nak vermez Bu durumda unıversıtelenmızın özel-
lıklennı değıştırmek gerekır* Lnıversıtelenmız, oğ-
renen, araştıran, bulduklan bilimsel gerçekJen top-
luma açıklayan, toplumu yonlendiren kurumlar ol-
malı.toplumun beym olmalıdır
Turk unıversıtelennın bu tarıhsel gorevi yapabıl-
melen ıçın ıkı koşulun sağlanması gerekır Bırıncı
koşul özerklık, ıkıncı koşul arastırma ve gelıştır-
me planlamasıdır. Ancak özerk universite doğma-
tizmi vıkabıhr Koşullanmaları kaldırabilir Bılımı
egemen kılabılir Gerçeği, doğruyu soyleyebilir
Ikıncı koşul, açık söyleyelım , devletın, özerk ha-
le getınlmıs unnersıte ıle beraber "araş-ırma,
gelıştırme" planlaması yapraasıdır
tyı duzenlenmış bır "arastırma gelıştırme planı"
ve önculuk gorevi verılmış ozerk bır universite,
uruversıte-altyapı ılışkısını kurabılır Bu ılışkı ku-
rulabıhrse bıtkısel hayat yaşayan üniversitelerimiz
kurtulabıhr
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
On Beş Dakikada!
"Her sabah kahvaliıda Türk gazetelerını getırırler Onların hep-
sını on beş dakikada okurum Sadece fotoğraflara ve başlıklara
bakmak yetıyor Başlıklardan haberı ve haberın eğılımını çıkar-
mak mumkuridür'
Bu sözler kımın'
7
ANAP Meclıs Grubu'nun oylarıyla Çanka-
yaya çıkan Bay Turgut Ozal ın
1
Kendısıne ne kadar yakışıyor değıl m ı ' Kıtap olarak Red Kıd
okuduğunu daha doğrusu baktığını soyleyen bır polıtıkacı ga-
zete başlıklarına resımlerme de bakmakla yetınecektır elbet
1
On
beş dakikada Turk basınını okuyormuş, nasıl becerıyorsa
1
Ama
gecelerı bır buçuk saat Amerıkan gazetelerını ozenle ıncelıyor-
muş Doğru haberler ve yazılar yabancı gazetelerde çıkıyormuş
da ondan
1
Ama Bay Ozal bu konuda umutsuz değıl dıyor kı
'Bızde de on yıl sonra böyle gazeteler çıkacak Hatta Asıl Nadır
Kıbrıs'ta tesıs kuruyor Bazı gazetelerı orada basacakmış"
Turgut Ozal'ı VVashıngton'da bır albay karşılamış Ama Sayın
Bay bu durumdan hıç yakınmıyor 'Ben buraya ozel bır zıyaret
ıçın geldım' dıyor Anımsadığım kadarıyla ozel bıçımde VVashıng-
tona gelen başka devlet başkanları ust kademedekı görevlıler
tarafından karşılanır Ama Bay Ozal'a bır albayı uygun görmüş-
ler Bu da Çankaya'ya ANAP oylarıyla çıkmış bır kışının ABD-
dekı saygınlığını gostermeye yetmez mı
9
Turk basını on beş dakikada okunur m u ' Ben hemen her sa-
bah gazetede bütun gazetelerı okumaya çalışırım En az bır sa-
at surer bu Ustelık de butun yazıları okuyamam, ılgımı ceken-
lerı altlarını çızerek okumak baş uğrasımdır Bır gazete yazarı
başka gazetelerın, başka yazarların guncel konularda neler du-
sundüğunu bılmek zorundadır Bır polıtıka adamı da öyle olma-
lıdır Hele Çankaya'ya çıkmış bır polıtıkacı, ustelık de bu yükse-
lışı epeyce gürültulü tartışmalı olmus bır kışı, ülkesınde neler
olup bıttığını, gazete yazarlarımn neler duşunduğûnu, kamuo-
yunda ulke sorunlarının nasıl değerlendırıldıgını oğrenmeden na-
sıl yönetıcılık yapabılır? Batı ulkelerındekı devlet başkanlarının,
başbakanlarının hıçbırı kendı ulkesının basını konusunda boyle
kucumseyıcı bıçımde konuşmaz
Bay Ozal kımdır kı Turk basınını on beş dakıka bakılacak bır
değersız kâğıt parçası' olarak gorebılsın? Evet, kımdır' 12 Ey-
Ijl fırtınasının yarattığı boşlukta, sırtını askerlere dayayarak bu-
tun sıyasai iıderlerın bır yana ıtıldığı yollarının kesıldığı bır do-
nemde on yerlerı ele geçırmeyı basarmış sıradan bırı
1
Kotu bır
şey değıldır sıradan bırı olmak, ama kendını her şeyın ustünde,
her şeyın tepesınde gorerek ulkesının basınını, yazarlannı hor
görmek nıtelıksızlığın belırtısıdır
ANAP grubunun oylarıyla en yuksek goreve getınlmıs bır kı-
anın tum ulke halkının desteğını arkasında bufuyormus ınancı-
ra kendını kaptırması bır gaflet değıl mıdır? Bay Ozal ın partısı
tugun yapılacak bır seçımde yuzde 14 oranda oy alabılır mı
9
Son yerel secımde yuzde 21 buçuk oy alan bır partının lıderı
Lİke halkının guvenını yıtırmıs bır grubun desteğıyle sımdıkı go-
ravınde oturan bır kışı, daha dıkkatlı konusmamalı m ı ' Isveç'te
ak sık soylenırmıs şu soz Sen kendını ne sanıyorsun' Bızım
fadışahlara da Senden buyuk Allah var' denılmez mıydı' Bu
ür bır söz, Bay Özal a cok yakışıyor
On bes dakikada on bes-yırmı gazeteyı okuyan bırı, devlet ış-
enm de boylesıne hafıfe alıyorsa vah bu halkın halıne
7
Insan konusurken dıkkatlı olmalı Ağzmdan çıkan sozu kulağı
"uymalı Hele partı lıderı ısen eskı bır basbakansan, hele he-
e kendı partının oylarıyla da olsa Ataturk un Inonu nun Çanka-
ası'nda yerlesmış bırı ısen'
YENI ÇOZUM YAYINLARI
Eğitim Dizisi: 2
SINIF VE SÖMÜRÜ NEDİR?
Ç I K T I
Kadın Sorunları Dizisi: 1
KADIN VE SÖMÜRÜ(2bask,)
Ç I K T I
Oğretmen Yetiştinıı«Mİe Çapraz Modeller
Yeni bir yüksekoğretim yasa tasarısına ilişkin olarak, ayn bir
bakanhk ya da mutevelli heyet söylentileri duyulmaktadır.
Ayrı bir yüksekoğretim bakanlığı, birkaç istisnası ile gençlik
eğitimi ve öğretimini merkezileştirmeyi amaçlayan Doğu
Avrupa, Afrika ve Arap ulkelerinden bazılarında
gorulmektedir.
Prof. Dr. ZİYA BURSALIOĞLU Atf Eğt. Bilimleri E
Buyuk ve yerlesmış sıstemlerle oynamanın
kolav ve doğru olmayacağını öğrenmış bulun-
mamıza karşın, son yıllarda en çok denemış
ve değıştırmış olduğumuz sıstemlerden bırı de
oğretmen yetıştırme olmuştur
YÖK'un kuruluşunu ızleyen 1982 yılı tem-
muz ayında 41 sayılı kanun hukmunde karar-
name ıle butun yüksekoğretim kurumları gı-
bı, oğretmen vetiştıren eğıtım enstıtulerı ve
>Tiksekokullar da YÖK'e bağlanmıştır Enstı-
tulerden 20'sı aynı örgut çatısı altında, sade
ce adları değıştuılerek eğıtım fakultelenne dö-
nuşturuldu Bır o kadan da ılkokul oğretme-
nı yetıştırmek amacı ıle yuksek eğıtım okulu-
na çevrıldı Ote yandan, meslekı ve teknık
alanlara oğretmen yetıştıren erkek teknık, kız
teknık, tıcaret ve turızm, endustnyel sanatlar
yuksek oğretmen okulları da teknık eğuım fa-
kultesı ve meslekı eğıtım fakultesıne dönuş-
turuldu Kuşkusuz bunlar adlan değıştırılme-
den de YÖK'e bağlanabılırdı Ancak bo> le bır
durumda, bu kadar eğıtım fakultesı açmış ol-
makla övunemezdık Bununla beraber, oğret-
men yetıştırmede deneyımı olmayan unıversı-
telerden yetışen öğretmenlerın, eğıtım enstıtu-
lerınden veuşenler kadar yeterh olup olmaya-
cağı tartışması gunumuze kadar gelui Mes-
lek derslen ve atolye uygulamalan yaklaşık uç-
te bır oranında azalan meslekı ve teknık eğı-
tım fakultelerının, vülarca umversıter yapıya
gırmeyı ozleyen kıdemlı öğretmenlen de bu
kurumlann eskı venmını ve ıklımını hâlâ unu-
tamadı Yurtdışındakı eğıtım fakultelennde
uzmardık ve doktora yapmış çok sayıda ele-
manımız olmasına karşın, bu fakultelen ın-
celemek amacıvla yurtdışına ayrıca kurullar
gondenldıyse de meslek ıle teknığı bu-bınnden
a>ırmak, oğretmen yetıştırecek fakultelerden
muhendıs yetıştırmeye kalkışmak, eğıtım uz-
manı vetıştırecek fakultelerı bır bölume mdır-
mevı tasarlamak gıbı hatalara da duşuldu Bu
kısrm ozetlemek gerekırse, oğretmen yetıştır-
me>ı umversıter duzeye çıkarmak ne denlı doğ-
ru bır stratejı ıdıyse, aynı anda 20'den fazla
eğıtım fakultesı açmak da o denlı yanlış bır
taktık olmuştur
Uen Batı eğıtımınden esınlenen ve genellıkle
bu ulkelerde kurulmuş bulunan eğıtım fakul-
telerının bır amacı, eğıtım uzmam yetıştırmek,
öbur amacı da bulundukları uruversıtenın fen
ve edebıvat fakültelerınden gelen mezunlara
>-a da oğrencılere oğretmenlık sertıfıkası prog-
ramı açmaktır Bu nedenle, eğıtım fakultele-
nnın evrensel orgut modelınde, fen ve edebı-
>at bölumlen bulunmaz Oysa kı genellıkle bu
bölumlerı kapsayan eğıtım fakültelenmızde,
bunlardan hangısı çoğunlukta ıse o yönde bır
kurumsal suruklenme başladığından; madde
ve ınsan kaynaklanndan en az yararlanan eğı-
tım bıumlen bolumJennın, bu fakültelerın ad-
lannı temsıl edebılecek kadar gehşebılmelen
kuşkuludur Bu fakultelere ısrarla öbur alan-
lardan yönetıcı atanması da bu modelı yara-
tanlar ve savunanların, bu kurumlara nasıl
baktıklarını göstermektedır Demek kı evren-
sel modele göre fen ve edebıyat bölumlerının
ılgıh fakuitelere bağlanması, eğıtım büımJerı-
nın de kendı fakultesı ıçınde gelışerek onu tem-
sıl edecek duzeye getırılmesı gerekmektedır
Ote yandan oğretmenlık mesleğıne gınşte
geleneksel olarak aranan dıploma ya da ser-
tıfıkadan son yıllarda vazgeçılmış, M Eğıtım
Bakanlığı (MEB) bu amaçla açtığı smavlarda
bu vetkılendırtne belgeleruıı aramaz olmuştur
Bo>lece, zaten önemsenmeyen yönetıcıhk ve
uzmanlık formasyonlarına, oğretmenlık for-
masyonu da eklenmış bulunmaJctadır YÖK ve
eğıtım fakultelerının de bu durumu kabullen-
dıği gorulmektedir Demek kı kuruluşundan
ben YÖK ıle MEB arasında kalan ve DPTnın
arabuluculuğuna karşın, (1) çözumlenemeyen
oğretmen yetıştırme sorunu, hem yeüştırme
modeh, hem de ıstıhdam modelı bakımların-
dan >em ve ıvedı bır duzenleme>i gerektırmek-
tedır.
Mılh Eğıtım Bakanlığı'nın 8-9 Hazıran 1989
tarıhınde topladıği "Oğretmen Yetıştırme Da-
nışma Kurulu"nun vaklaşık 30 kışılık "Mo-
del Komısyonu"nda, görüşmeler ıkı yönde
oluşmuştu YÖK ve bazı universite mensup-
lanna göre bugunku model dönüşu olmayan
bır ırmak gıbıydı Kıdemh ve deneyımlı uygu
layıcılara göre de varışı olmayan bır ırmağa
benzıyordu. Çalışma süresının çok kısa oluşu
da "gn çözumu", orta yolu bulmayi olanak-
sız kıldı
Anılan toplantıda Sayın Bakan Avnı Akyol,
ıkı yıllık 22 yuksek eğıtım okulundakı toplam
1 profesor, 1 doçent ve 4 yardımcı doçentten
oluşan akaderruk kadronun yetersızlığını dıle
getırdı (2) Bundan kısa bır sure sonra bu okul-
lann dort yıla çıkanlmasına karar venldı Kuş-
kusuz bırçok ulkede, oğretmen yetıştıren 2-4
yıllık yuksekokullar bulunmaktadır Ancak
boyle ulkelerde, eğıtım fakültelen bızdekı gı-
bı yaygın değıldır önce eğıtım fakultelerının
yerleşık olduğu ulkelerde genellıkle, ılkoğre-
tım ve ortaöğretım öğretmenlerı değışık prog-
ram ıle fakat aynı fakultelerde yetışır Sonra
böyle bır yınelemenın unıversıte-akademı,
takulte-yuksekokul sunuşmelen gıbı yakın
eğıtım tanhımızde görulmuş statu çatışmala-
nna yol açması olasıdır Daha sonra eğıtım ku-
rumları, personelı ve oğrencılen oranında art-
mayan kaynaklar, oğretım olanaklannın azal-
masına yol açmaktadır Nıtekım, 1981 yılın-
da 16 yayın çıkaran bır fakulte, 1989 yılında
sadece 4 vavın çıkarabılmıştır
Sonuç
Yenı bır v ukseköğretım yasa tasarısına ılış-
kın olarak, ayn bır bakanlık >a da mutevdlı
heyet söylenülen duyulmaktadır Ayn bır >oık-
seköğretım bakanlığı, birkaç ısusnası ıle genç-
lik eğıtırnı ve öğretımım merkezileştirmeyi
amaçiayan Doğu Avrupa, Afrika ve Arap ul-
kelerinden bazılarında gorulmektedir Mute-
velh heyet yaklaşırm da eğıtım tanhımız \e kul-
turumuze uvgun duşmemektedır Şunu unut-
mamak gerekır kı yönetımın karışması ıle mes-
lekleşme surecı ters oranlıdır Bınncının ka-
rışması arttıkça, ıkmcımn uzmanlaşması ve
saygınlığı azalır Seçım-atama tartışmasına ge-
lınce, asıl olan sureç değıl nıtehktır Yanı yo-
netıcılerın makamlara nasıl geleceklerı değıl,
hangı nıtelıktekı yonetıcılenn, hangı makam-
lara geleceğıdır Göruluyor kı 2000'lı vılların
ıstemlerım karşılayacak bır oğretmen yetıştır-
me ve ısühdamı ortak modelıne ıvedılıkJe eğı-
lırken, yansız danışma ve guçlu yurutme ko-
şullannın sağlanması gerekmektedır
(1) DPT, Sos>-al Planlama Bajkanbğı'ıun 8 21988 ve 648
sayılı >azısı
(2)ÖSYM, 1988 1989 \ ukseköğretım İstatıstıklerı 1989
ÇOK ACIKAYBIMIZ
Hunve Omaç ve merhum Cemıl Omaç'ın bırıcık oğulları, merhume Remzıye Oktem ve
merhum Mehmet Alı Oktem'ın damatları, Fılız ve Orhan Acarlar, Sulun \e Faık Falay'ın
kardeşlerı, Muhterem Oktem, Nımet Oktem, Yıldız ve Vural KaptanoğJu, Reyhan \e Arman
Oktem, Oya \e Savaş Barutçuoğlu'nun enıştelerı, Sıbel \e Can Acarlar, Ece Acarlar, Zevnep
\e Fırat Falay'ın bırıcık da>ıları, Burcu ve Mutlu'nun sevgılı babaları, Umıt Omaç'ın sevgıh
eşı, ITU eskı basketbolcu ve koçlarından, Petkım eskı ınşaat ve proje mudurlerınden,
Yük.İnş.Müh.
ÜSÜDER OMAÇ20 Ocak 1990 tarıhınde \etat etmıştır Cenazesı, 22 Ocak 1990 Pazartesı gunu (bugun) Izmır
Alsancak Hocazade Camıı'nde kılınacak oğle namazından sonra Bornova Aile Kabristanı'na
defnedılecektır
AİLESİ
Not: Çıçek gonderılmemesı, arzu edenlerın TEV'e bağışta bulunması rıca olunur
CÜMHURİYETTKV
OKURLARA...
OKAY GÖAE\StV
Zam Sıkıntısı
7 urk basını yenıden zam donemıne gırmıştır Bır
sure once gazete sahıplerınm vardıkları ortak
kararlar uygulanmaya baslandı ve once Sabah
Gazetesı 100 lıra zamlandı, bugun de gazetemız
Cumhurıyet ıle Mıllıyet Dığer gazeteler de onumuzdekı
gunlerde fıyatlarını arttıracaklar ve bır sure sonra coğu
700 lıra olacak Bu arada Cumhunyetın 700 lırada ne
kadar durabıleceğını de doğrusu bılemıyoruz Gazete
kâğıdına geçen yılın nısan ayında gelen zammın
ardından Cumhurıyet 600 lıra olmuştu Kâğıdın dışında
butun gırdıler bu arada enflasyon ekonomısının
gerektırdığı fıyat artıslarından nasıplennı aldılar Ve
Cumhurıyet de 10 aylık bu sure ıçınde, ancak bazı
tasarruf onlemlenyle 600 lıralık fıyat ıle guç koşullara
dayanabıldı Temmuz ayında kâğıt fıyatında SEKA'nın
yaptığı kuçuk bır ındırımın de 600 lıralık satış fıyatıyla
bu kadar uzun sure dayanabılmemıze katkısı oldu Bu
kadar uzun sure dıyoruz bu 10 aya. çunku 1982'den bu
yana zamsız geçen en uzun sure bu 10 ay oldu Bır
de 1986 yılında 120 lıradan 150 lıraya gecerken bır 10
aylık sure boyle zamsız geçmıştı
Gerıye donup gazete fıyatlanndakı gelışıme baktığımız
zaman Turkıye ekonomısının genel gorüntusunü de
ızleyebılıyoruz Gazeteler en uzun sure 50 kurustan
satıtıyorlar, 1971 bunalımına gelene dek Sonra 1971'de
Cumhurıyet once 60 sonra 75 kuruş Evet kurus ve
henuz 20 yıl olmadı Aradan 2 yıl geçıyor 1973'te 1 TL
oluyor, sonra yıne 2 yıl daha geçıyor ve satış fıyatı 1,5
TL , yanı 150 kuruş 1977dekı ekonomık sıkıntı hızla
basına yansıyor ve ust uste 2 zamla gazete fıyatları 3
lıra oluyor, 1979'da da 2 kez zam ve gazeteler 5 TL.
1980 bunalımı da gazete fıyatlanna % 100'luk bır
zamla yansıyor ve fıyat 10 TL oluyor Ve bundan sonra
7 yılda tam 16 kez daha zam gelıyor ve varılan fıyat
600 lıra Özetı 1970-1980 donemınde 50 kurustan 10
TL'ye, 1980-1990 donemınde de 10 TL'den 600 TUye
gelınıyor 1970'lerı 20 kat zamlanarak kapatan gazeteler
1980'lerı böylece 60 kat zamlanarak kapattılar,
1990'ları düşunmek bıle zor
Bır de kâğıda bakalım, 1980 yılının başında gazete
kâğıdının tonu 17900 TL , bugun ıse 1300000 TL ,
yanı tam 72,5 kat artmış Iste tablo
•
Geçen haftakı yazımızda, yıllık satışlara ılıskın genel
tabloda Mıllıyet 396158 gorunmuştu Doğrusu
316158'dır Duzeltır, ozur dılerız
Sevgili hocamız, çok değerli
çalışma arkadaşımız
Avukat Doktor
KEVORK ACEMOĞLU'nu
ölümünün II. yılında içten gelen
sevgi ve artan saygıyla anıyoruz.
AVUKAT ÜLKER ARIKAN.
AVUKAT HALUK ÜINDEŞ,
AVUKAT NURSU SERT
13.FASİKÜL
ÇIKTI Cbdbıri
68.OOO
kavram ve keiıme
OXFORD RESİMLİ
ANSİKLOPEDİK
SÖZLÜK
Şımdı Türktyede
3587 renkh restm vefotoğraf
genç aynnîih açıklama
OXFORD RESİMLİ
ANSİKLOPEDİK
SÖZLÜK'TE
Ingüızce bılene
Ingılızte oğrenene
bja^ Uepo HalicaJı da No 259
SeÖKOv ıstinbuir
el T9* T 50-52
Makez.-Cumhı.'na CadDorJer \pt
1 & 6
^
3
Eta^tıJİ9anb(> Tei 13. 02 30-30
İ.Ü. İŞLETME FAKULTESI
İŞLETME İKTİŞADI ENSTİTÜSÜ
MÜDÜRLÜĞÜ
HAFTA SONU PROFESYONEL
SATIŞÇILIK SEMİNERLERİNİ
BAŞLATIYOR
SEMİNERİN AMACI: Semınerın amacı, satışçı adayını profes-
vonel satı^çılığa hazırlamak ve mevcut satışçılann profîlıru gelıştır-
mektır
SEMİNERİ.N SLRESİ: Semıner i Şubat 1990 18 Şubat 1990 ta-
rıhlen arasında uç hafta sonu Cumanesı - Pazar gunlen 9 00- 15 00
saatlerı arasında toplam otuz saatlık bır surede uygulanacaktır
SEML>ERE KATILIMCI SAYISI- Semıner en az 20, en çok 40
katıhmcı ıle yılrutulecektır
SEMİNER PROGRAMI: Semınerde aşağıdakı program ızlenecek-
tır
I- Satış ve Pazarlama Kavramı,
II- Tuketıcı ve Muşten Davranışı ve Uyum,
III- Pazarlama ve Satış Programmın Özellıklen ve Rekabetçı Üs-
tunlukler,
IV- Satış ve Satışçı Turlerı ve Satışçı Profılı,
V- Satış Noktasında ve Muşterı Noktasında Satış,
VI- Satışçı Faalıyetlennın Planlanması, Satış Fırsatları ve Satış En-
gellerının Aşılması,
VII- Satış Formulu ve Satış Goruşmesı Kurallan,
VIII- Alternatıf Satış Teknık \e Taktıklen,
IX Haberleşme ve Satış Sonrası Hızmet,
X- Satışçı Etkınhğı ve Değerlemesı,
XI Vak'alar,
XII Role Plavıng
OĞRETİM K.-VDROSU. Semmen I L Ijletme Fakultesı Oğretım
U>esı Prof Dr Muhıttın KARABULUT >Tirutecektır
SEMİNEREKATILAC\KI_4RDA 'VRA^A^ OZELLtKLERve
KAYIT KOŞLLLARI-
1) En az h»e mezunu olmak,
2) Iyı bır fızıkı gorunume sahıp olmak,
3- Turkçe>n ıyı konuşmak ve vazmak,
4) Seyahate engel bır durumu bulunmamak,
5) Semınere hafta ıv
ı 9 00 22 00 hafta sonları 9 00-14 00 saatlen
arasında kavıt vaptınlabılır
Bılgı ıçın I U Işletme Fakultesı Işletme Iktısadı Enstıtusü
Avcılar İSTANBUL
Telf 590 14 27 301-325
591 39 64 591 44 91
Dr. ZOt POLİVİU
Klinik Psikolog-Psikoterapist
Randevu. 144 04 47
Tukiirrı, htıklâl Cad Meşelık Sok \o 12-14 Kat 3