02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 AĞUSTOS 1989 CUMHURİYET/15 Tayland'ın Bangkok kentinde yapılan bir yanşmada, 2.20'lik Surasak Sukprasert. Taylandın en uzun insanı seçikJi. 2.30luk Chris Greener Britanya'nın en uzun boylusu seçilirken, Mozambikli Gabriel Monjane, tam 2 metre 40 santimetre olan boyuyla, hepsıni sollayarak, dunyanın en uzun boylu adamı unvanım kazandı. Ortada görulen bayan ise, Chris Greener'in eşi. Dünyamn en uzunu Kastelli ifade verdi Video bant olayı Dd otobüs çarpıstı: 5 ölti 25yaralı TOKAt (AA) Amasya'nın Taşova ilçesi yakınlannda iki otobüsün çarpışması sonucu meydana gelen trafık kazasında ilk beliriemelere göre 5 kişi öldü, 25 kişi ağır yaralandı. Alınan bilgiye göre dün gece saat 22.30 sıralannda ErbaaTaşova karayolunda, Taşova'ya 5 kilometre kala, 34 BZM 70 plakalı otobüs, karşı yönden gelmekte olan 52 DC 820 plakalı otobüs ile çarpıştı. Kazada ilk belirlemelere göre 5 kişi öldü, 25 kişi ağır yaralandı. Taşova Sağlık Ocağı'nda ilk teÜ A f C M f 1173111 i p i l l 1991 yılınm haziran aymda, Ingt davileri yapılan yaralılar, daha sonra Amasya, Tokat ve Erbaa ncı ^ c y u & a j l y ı ı ı )jz. g ^ g , ortak ça|)şmasıyıa uzaya fırlatılacak olan mekikte görev almak ıçin çalışmalara başlayan devlet hastanelerine kaldınldılar. 150 Ingilız aday, stkı sağlık kontrollerınden geçiriliyor. Dr. Sue Robert Durumu daha ağır olanlar ise Samsun Devlet Hastanesi'ne sevk son da uzaydakı ılk Ingiliz olabilmek için bütün gücüyie çalışıyor. edildi. (Fotoğraf: Reuter) tstanbol Haber Servisi Nokta Dergisi'nde yayımlanan ve Yargıç Nejat Savaş'a rüşvet verdiği öne sürülen Banker Kastelli Abidin Cevher Özden'in sorgusu yapıldı. Konuyla ilgili soruşturmayı yurüten Adalet Bakanlığı müfettişleri Mustafa Aydın ve Orhan Yarar'a, dün İstanbul Adliyesi'nde yaklaşık uç saat ifade veren Kastelli, gazetecilere, "Beni çagırdtlar, geldim. Size tek kelime bile soylemem. Bu bir iftiradır" dedi. Bakanlılc müfettişleri ise söz konusu olayla ilgili video bandıhın bakanlığa ulaştığını, ancak kendüerinin henUz görmediğini söylediler. Fransa'nın. tatil kentleTatil surprizi rinden olanAkdeniz kıyısındakigünlerde şidNarbonne. geçen deöi yağışlann etkisinde kaldı. Aniden bastıran yağmur, üç saat içinde ortalığın sular içinde kalmasına neden oldu. Su yükseklığı, yaklaşık olarak 80 santimetreye çıkarken, insanlar arabalarının içinde mahsur kaldılar. (Fotoğraf: AP) HABERLERİN DEVAMI Açlık grevinde sona doğru (Baftarafı 1. Sayfada) ük müfettişi ve Aydın Savcısı Nural Ucurum'la bu konuda 9 saat süren bir görüşme yapıldı. SHP tçel Mületvekili Fikri Sağlar, Sungurlu ile cezaevi müdürlüğü odasından yapılan telefon görüşmeleri sonunda 61 maddeden 58'inin kabul edildiğini belirtti ve şunlan söyledi: "Mahkumlann koğuşlara dışandan içeriye yiyecek sokma, tüp ve benzeri eşyalar bulundunna, yakınlan ile telefon gönişmesi yapma ve koguşlarda açık görüs şekHndeki istekleri kabul edilmedi. Bu raaddelcrin kabulü üzerinde ısrarla duruyoruz ve Bakan Songuriu ile siirekli temastayız. Görüşmeler sonrasında bu istekler de büyuk ihtimalle çözüme kavusacak. Eğer bu maddeler kabul edilmezse cezaevinin içinde çok sayida ölüm yaşanır. Üç maddenin de kabul edilmesi halinde mahkumlar açlık gre\ine yanndan (bugunden) itibaren son verecekler." Sosyalist Parti Genel Başkanı Ferit llsever, tutuklu ve hükümlülerin sözlerine dayanarak, Aydın Cezaevi'nde iki kişinin kayıp olduğunu iddia etti. tlsever, "Cezaevindeki görevlilerin kim olduklan. nereden geldikleri belli değil. Çogu haydut kılıklı' adamlar" dedi. Ferit llsever, aynca, tutuklu ve hükümlülerin Eskişehir'den Aydın'a 15 değil, 20 saatte getirildiğini, bunun Aydın Cumhuriyet Başsavcısı Nural Uçurum tarafından da söylendiğini ileri sürdü. SP Genel Başkanı Ferit llsever, dün incelemelerde bulunduğu Aydın Cezaevi ile ilgili izlenimlerini aktardığı basın toplantısında, cezaevinde göruştüğü Ali Kemal Bilginer, S. Selim Erhan, Şükrii Goktaş ve Rıza Sankaya adlı koğuş temsücilerinin, Mehmet Bank ve Demir Ay adlı arkadaşlarının kayıp olduğunu bildirdiklerini aktardı. llsever, söz konusu tutuklu ve hükümlüleri görevlilerden sorduğunu, ancak görevlilerin "Diger koğustalar" yanıtını verdiklerini, ama orada bulunduklanna ilişkin hiçbir kanıt gösterilemediğini söyledi. llsever, "Içerdekilerin Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin Hüsnü Eroğlu'nun ölümlerinden haberleri yoktu" dedi. ye'de insan haklarına duyarlı tüm gerektiğini söyledi. Topluluk bir kesimlere yapılan çağrı üzerine dakikalık saygı duruşundan sonAnkara'da dün saat U.OO'de Ab ra sessizce dağildı. di tpekçi Parkı ve Kızılay'da sayAçlık grevleri gı duruşunda bulunuldu. Diyarbakır 1 Nolu E Tipi Ceİstanbul'da zaevi'nde yaklaşık 500, 2 No'lu E Cezaevlerinde tutuklu ve hü Tipi Cezaevi'nde de altı sol siyasi kürnlülere yapılan baskılan kına tutuklu ve hükümlünun açlık gremak ve iki kişinin ölümüyle ha vi yedinci güııüne girdi. len süren açlık grevlerini destekGaziantep Özel Tip Cezaevi^ lemek amacıylalHD İstanbul Şu nde de 237 sol siyasi tutuklu ve besi üyeleriyle bir grup aydın, dün hükümlünun açlık grevi beşinci Sultanahmet Meydanı'nda saygı gününe girdi. duruşunda bulundu. Malatya E Tipi Cezaevi'nde 130 Saat 11.00'e doğru tnsan Hak sol siyasi tutuklu ve hükümlünun lan Derneği İstanbul Şubesi Baş açlık grevi beşinci gününe girerkanı Emil Galip Sandalcı ile üye ken, 8 kişi eylemi bıraktı. Ceyhan Ozel Tip Cezaevi'nde lerin yanı sıra, 2000'e Doğru Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Do de yaklaşık 200 sol siyasi tutuklu gu Perinçek, Bekir Yıldız, Adalet ve hükümlünun açlık grevi dörAğaoglu, Işıl Özgentürk, Pınar düncü gününe girdi. Kur, Demirtaş Ceyhun, Leyla ErAdana E Tipi Cezaevi'nde il bil, Refik Durbaş, Latife Tekin, sol siyasi, 20 de adi suçtan tutukŞiikran Ketenci ve Yeşiller Parti lu ve hükümlü 31 kişi, önceki gün si'ne üye bir grup Sultanahmet açlık grevine başladı. Mehmet Akif Ersoy Parkı'na gelSiirt Kapalı Cezaevi'nde 14 sol di. siyasi tutuklu ve hükümlü dört, İHD İstanbul Şube Başkanı Ergani Kapalı Cezaevi'nde de araEmil Galip Sandaleı, insan hak larında bir, Kurt sığınmacı ile Sillarının korunması ve savunulma van Belediye Meclis üyesinin de sı için 1 dakikahk saygı duruşun bulunduğu 20 sol siyasi tutuklu ve da bulunacaklarını belirterek, hükümlü yedi gündür açlık grevi Türkiye'deki bütün demokratik yapıyor. kitle örgütlerinin bir araya gelmesi Elazığ E Tipi Cezaevi'nde dokuz sol siyasi tutuklu ve hükümlünun dokuz, Kahramanmaraş E Tipi Cezaevi'nde de on sol siyasi tutuklu ve hükümlünun 14 gün önce Adalet BakanlığVnın sevkleri öngören 22 Mayıs Genelgesi'ni ve infazları protesto etmek amacıyla başlattıklan açlık grevleri sürüyor. Erâncan Özel Tip Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülerden 20'si, sün sabah açlık grevine başladı. Nazilli E Tipi Cezaevi'nde önceki gün 124 tutuklu ve hükümlünun başlattığı açlık grevi sürerken, dün bu sayı 125'e yükseldi. Çanakkale E Tipi Cezaevi'nde 222 tutuklu ve hükümlü tarafından başlatılan "ölüm onıcu" 2. gününü doldurdu. Cumhuriyet Savcısı Ertem Türker, dün ölüm orucuna bir hükümlünun daha katıldığını söyledi. Bartın özel Tip Cezaevi'nde 133 hükümlü ve tutuklu, süresiz başlattıklan açlık grevinin 5. gunüne girdiler. Cezaevlerinde sürmekte olan baskılar ve ölüm olayları üzerine halen Ören'de bulunan Prof. Bahri Savcı, Sıdıka Su ve Avukat Halit Çeienk, Ören sakinleri adına şu açıklamayı yaptılar: "1 Ağustos Genelgesi'nin uygulaması cezaevlerinde insanlık dışı baskıtara neden olmuş ve giderek Hüseyin Husnü Erdogan'ın, Mehmet Yalcın'ın ölümleri ve dört kişinin yaralanması sonucunu doğurmuştur. Genelgenin dogurdugu vahim sonuçlar sürraektedir. Cezaevi revirinde ve hastanelerde birçok hükümlü ve tutuklu yaşamlannı yitirme sınınna gelmişlerdir. Bu insanlık dışı uygulamalann sona ermesi için 1 Agustos Genelgesi'nin tiimden kaldınlması ve infaz mevzuatının yeniden düzenlenmesi zonınludur. Cezaevlerindeki bu uygulamalara ve baskılara bir an önce son verilmesini, sorumlular hakkında koguşturma açılarak kendilerinden hesap sorulmasını, siyasal iktidardan bekliyoruz." Bursa özel Tip Cezaevi'nde önceki gün şüphe üzerine yapılan geniş çaplı aramada 3 metre uzunluğunda bir tünel ortaya çıkanldı. Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Yusuf Soydaş 2 metre derinliğindeki tünülen İslamn görüşe sahip 22 kişinin kaldığı D koğuşunda bulunduğunu söyledi, cezaevinin iç duvarına kadar ulaşmış olan tünelle ilgili olarak 22 kişi hakkında disiplini bozmaktan işlem yapüacağı, aynca firara teşebbüsten dava açılacağı bildirildi. PENCERE (Baftarafı 2. Sayfada) kalıyorum. \fe soruyorum: Neden? Neden Adalet Bakanı Oltan Sungurlu cezaevlerindeki gençlere bu kadar acımasız? YaÖzal? Başbakan gazetecilerin siyasal tutuklu ve hukümlülere ilişkin .sorularına öyle katı yanıtlar veriyor ki insanın parmağı ağzında kalıyor. Ozal da Sungurlu da barış içinde yetişmişler; doğal koşullarda okumuşlar; ikisi de ne savaş görmüş, ne cezaevi, ne de işkence... Özal'ı ya da Sungurlu'yu bir işkence köşküne götürüp gözlerini bağlasan, ayaklanna zincir vursan, Fiiistin askısına assan, sonra demir kafese kapatsan, falakaya yatırsan belki ruhlarında kin ve intikam tortulan kalabilirdi; ama, yaşamlarında böyle kötülükler yok... Sıradan, güvenceti, olaysız bir hayat surecinden sonra 12 Eylül fırsatından yararlanıp boş siyaset meydanına atılmışlar; kclayca koltuklara oturmuşlar Ama ne kadar acımasızlar!.. İkisinin de cezaevlerindeki gençlere bakışlarındaki gaddartık beni ürkürtü. Gaddarlık, baskı, acımasızlık, işkence, tarihte hiçbir sorunu çözmemiş... Sorun yaratmış. Günümüzde de böyledir. 12 Eylül'den sonra mapushanelerde yapılanlar Türkiye'nin alnına ayıbın gölgesini düşürdü; ama, neyi çözümledi? Bugün Güneydoğu'da olan bitenleri beğeniyor musunuz? Köylüye dışkı yedirmek, yanlışlıkla vurulan yurttaşların cesetlerini yakmak, "Eşkıyayj yok edeceğim" diye halkı canından bezdirmek hiçbir işe yafamaz; daha doğrusu Türkiye'yi bölmek isteyenlerin işine yarar. özal yönetimi ülkedeki siyasal cezaevlerini 12 Eylül kafasıyla yönetiyor. 12 Eylül kafasını bir yana bırakalım... Yüreğini de... Ne suç işlemiş olurlarsa olsunlar, gençlerimize "Bunlan asmaya/ım da besleyelim mi?" diye bakan yaşlılar da nasıl olsa ölmeyecekler mi?.. Saygı duruşu 23 demokratik kitle örgütünün ortaklaşa oluşturduğu "tnsan Haklan Acil Dururn Komilesi" cezaevlerindeki hukümlüler için saygı duruşu çağrısı yaptı. Türki Sungurlu: Tedavi olmayana çare bulamıyoruz IZMIR'fen HİKMET ÇETİNKAYA den soyutlanmak ve eylemi ycneten kişi ile ilişkisini kesmek için ayrı hücrelere konulmalıdır. Böylece sessizlik, yalnızlık, yatak istirahati ile baş başa bırakılmalı, olabıldiğince çekici yiyecek ve içeceklerle beslenme isteğı uyarılarak direnişi kırılmalıdır. Başarısızlık durumunda burun sondası ile zorla bestemelidir. • Olay toplu değil bıreysel nitelikte ise o zaman grevci yatak istirahati ve burun sondası ile zorla bestenmeli ve ayrıca psikiyatrik tedaviye alınmalıdır. • 1958 yılında siyasal tutukluların açlık grevlerinin çoğalması üzerine yasal düzenleme yoluna gidilmesi düşünülmüş ve Ceza Usulü Kanunu'nun infaza ilişkin bölümünün (D 390)'ıncı maddesi ile (Bir tutuklu uzun bir açiık grevine girişmiş ve geleceği tehlikeye düşmüş ise hekim kararı ve gözetiml altında zorla beslenebilir) hükmü getirilmiştir. Buna göre, zorla besleme zorunlu değil, fakat mümkündür. Karar ve sorumluluk tümüyle hekimin yetkisine bırakıtrnıştır. Hekimler grevcinin yaşamının tehlike sınırına gelmesini beklememelidirler. • SSCBİsrait ve Kanada, tüm açlık grevlerini hemen ilk günden zorta besleme yoluna gitmek suretiyle engellemektedir. Fransa'da hükümet ve ceza infaz yönetimi, cezaevlerindet: Cezayirlilerin açlık grevlerini de bu yolla önlemek eğilimındeydi. 1964 yılında, psikiyatrlar grevcilerin psikiyalri servislerine gönderilmelerine karşı çıktılar. Önce bu servislerin tehlikeli hükümlü ve tutukluları barındırmak için yeterli olanakları yoktu. Sonra, bu servislerin konforlu sayılabilecek olumlu yönleri, grevcinin eylemini durdurmak için geçici bir aldatmacadan öteye gidemezdi. • Oysa, ceza infaz hekimlerinin geleneksel görüşü, açlık grevine her şeye rağmen son vermekti. Yaşama saygı görüşünden ve düşüncesinden kaynaklanan bu pragmatik anlayış, kişi özgürlüğünü ortadan kaldırıyordu. Bu arada grevci ile dostça ilişkiler kurmak, onu inandırmak, genetde grev sırasında su içmeyi sürdürdüklerı gözönüne alınarak suyu yasaklayıp onun yerine hem su gereksmimine başlamış otmak ve hem de beslenmeyi sağlamak için süt vermek gibi yumuşatıcı önerilerden de olumlu sonuçlar alınabılirdi. (Baftamfi 1. Sayfada) çözümlemeye girişmek, onları ringlerle hastaneye taşımak, hâlâ insanlık dışı muamele yapmak çağdaş devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Tutuklu ve hükümlüleİstanbul Haber Servisi Ada rin suçları ne olursa olsun cezalet Bakanı Oltan Sungurlu, Aydın evlerinde uluslararası hukuk kuE Tipi Cezaevi'nde açlık grevi ya ralları işler. pan tutuklu ve hükümlülerden Aydın E Tipi Cezaevi ve diğer 23'ünün hastanede, 33'ünün de cezaevlerindeki tutuklu ve hücezaevi revirinde tedavi gördüğü kümlüleri açlık direnişinden caynU söyledi. Sungurlu, "Çoğunhık dırmak için yetkililer ne gibi öntedaviyi kabul etti, bu olumlu bir lemler alıyor? Bir başka deyişle gelisme. Tehlike söz konusu de açlık direnişlerini önlemek için ğil" dedi. cezaevi ve hastanelerde yetiştstanbul Anakent Belediye Baş miş uzmanlar var mı? Türkiye'de böyle yetişmiş bir kanı Nurettin Sözen'e dün bir nezaket ziyaretinde bulunan Adalet uzman kadronun bulunmayışı bir Bakanı Sungurlu gazetecilerin so gerçek. Onun için de devletin rulannı yanıtladı. Sungurlu, Ay yaklaşımı ters. Açıkçası ınsancıl dın Cezaevi'nde açlık grevinde değil. Kaba kuvvete dayalı bir bulunanlardan tedavi kabul etrne caydırma yöntemi. yen hiç kimsenin kalmadığını öne Emekli Yargıtay Üyesi Bülent sürdü. Sungurlu, "Başbakan Akmanlar, hazırtadığı bir araştırözal'ın tedavi istemeyen öliir şeklindeki değeriendirmesini nasıl mada açlık direnişlerinin nasıl karşılıyorsunuz" şeklindeki soru önlenebileceğini şöyle anlatıyor • 1953 yılında, açlık grevine ya, "maalesef" yanıtını verdi. Maalesefin ne anlama geldiğinin başlayan Kuzey Afnkalı dört sisorulması üzerine, şunları söyle yasal suçlunun sonda ile zorla beslenmesi üzerine konu yenidi: den tartışılmaya başlandı. Ceza"Maalesef tedavi olraayanlar evi hekimi, bu kişileri bir psikiyatiçin yapacak bir şeyimiz yok de rın da yardımı ile inandırmaya mek istemiştim. Siz ne teklif ge çalışmalı idi. Bu tür grevleri çotiriyorsunuz? Öneriniz ne olabi ğunlukla küskünlük ve bazen de lir? Tabii ki başkasının düşüne intihar olarak niteleyenler, ahlâmedigini, bir digeri duşünebilir. ka ve yaşama saygı açısından Kimse ben daha iyi biliyorum de ayrıntılı bir zorlama yöntemi mesin. Günlerdir neler yapılabi önerdiler. lir diye düşünüyoruz. Bakanlığı• Eğer grev, siyasal tutuklulamızın görevlileri düşünuyor ama rın toplu olarak giriştikleri bir açbir çare bulamıyoruz." lık grevi ise her grevci birbirin Yaşar Gül Muhittin Oto Kenan Çakır 3 tutuklu kaçtı, l'iyakalandı Hastaneden firar EVET/HAYIR (Baftarafı 2. Sayfada) ortaya çıkacaktır, ergeç çıkacaktır. Hiç kimse bu ölümlerin so rumluluğundan kendini kurtaramayacaktır. Başbakan'dan Adalet ve İçişleri Bakanı'na, hapishane müdürüne, hekimlere kadar • hiç kimse... Bu ölümlerin hesabı nasıl olsa sorutacaktır. Hemen değilse' de yarın, öbür gün bu iki genç insanın ölümünün suçluları yakayı ele verecektir. Kişide insan olmak duygusu, uygar insan o l : mak sorumluluğu varsa, duyarlılık varsa bu ölümler gözlerin önünde bütün canlılığıyla yaşayacaktır. "Yaşatılacaktır." Bir insan suç işler. Ya işlediğı varsayılır. Öyle suçlar vardır k i ' bir süre sonra 'suç' olmaktan çıkar. Zaman en acımasız yargıç' tır. Sizin horladığınız, düşman saydığınız görüşler, düşünceler bir de bakmışsınız toplumun baştacı olmuş! O düşünceleri yaşama geçirmek için uğraşanlar da cezaevlerinde çile çekenler, idam sehpalarında can verenler toplumun kahramanları sayılmış... Gözümün önünde bir sahne diriliyor: 27 Mayıs 1960'tan sonraki Yassıada duruşmaları... Özellikle duruşmaların başladığı gün, o unutulmaz ilk gün. Bir de baktık, önde on yıllık bir iktidarın cumhurbaşkanı, ardından başbakanı, bütün bakanları, milletvekilleri, genel müdürlerı, valıleri, emniyet müdürleri, irili, ufaklı başka görevliler... Bir karabasanda sandım kendimi! On yıldır bu kişilerin yönetimindeydik! Bazılarının siyaset yaşamı çok daha uzaklara dayanıyordu. Örneğin Bayar, Atatürk'ün İktisat Bakanı, Başbakanı. Menderes CHP'nin müfettişi, mületvekili; Koraltan, Köprülü ve ötekiler... Bir hayaletler ordusu yürüyordu gözümüzün önünde... Arada bir düşlerime girer. Yaşamda bir kez yaşanır böyle bir şey. Acı bir şey! Bir daha yaşanmamalı böyle şeyler. O gün önümde eskı bir politıkacıgazetecı oturuyordu. Daha düne dek 'düşükler' adı verilenlerin içindeydi. Yakın günlerde kopmuştu iktidar partisinden. İkide bir bana dönüp 'bak şunlara, bak, işte böyle olur kendini bilmeyenler' diye söyleniyordu, önümüzdeki iktidar partisi grubundaki bazı kişileri göstererek!.. Ki, o kişiler bu ünlü gazetecinin eski arkadaşlarıydı! Akla mı gelirdi on yıllık bir egemenliğin bir anda yerle bir olacağı? Cumhurbaşkanmdan başbakanına, bakanlarına, milletvekillerine, valiierine, müdürlerine varıncaya dek koskoca bir iktidar kadrosunun adalet önünde aylarca hesap vereceği. üç dört yıl hapislerde kalacağı, ıçlerınden üçünün idam sehpasında can vereceği... Oysa hep yazmıştık, "düşerken paraşüt açılır" diye. Şu iktidarı tadında bırakın, seçmenin gücüne boyun eğin diye... Bir utkede nerdeyse bütün aydınlar, yazarlar, çizerler, düşünürter, öğretim üyeleri, öğretmenler, askerler, siviller size karşı olursa, türlü oyunlarla iktidarda kalmayı becermişseniz de öğrencilerin, askerlerin davranışlarını önemsız sayıp 'ırmaktan geçerken at değiştirilmez' diye 'tenkil tenkil' diye bağırmışsanız da sonunuz, yıkılışınız yakındır. Dün de öyle bugün de!... ANAP'ın Adalet Bakanı Bay Sungurlu, İçişleri Bakanı Aksu, en başta da Bay Özal bütün bu tarihsel olayları hiç değilse uzaktan yaşamışlardır. Bir hesap verme gününün var olduğunu, var olacağım herkes gibi onlar da bilirler. iktidar koltuğu kimsenin babadan kalma malı değildir. 'Sabık başbakan' olmayacağını soyleyen kişi maktul başbakan' olmuştur. Bu tarihsel olaydan alınacak dersler vardır. Almasını bilene!.. Yıllardır şu ülkede demokrasinın tüm koşullanyla uygulanmasını istiyoruz. Bunu herkes ister gibi görünüyor. Ama bir kez iktidar koltuğuna yerleşmeye görsün, 'ben neymışım meğer' havasına kendini kaptınyorlar. Aklı başında polrtikacılar, tarihten ders alanlar, gerçek anlamda 'insan' olanlar ıçın değil bu sözüm; tam tersine kendilerinı büyüklük hayallerine kaptırıp önlerındeki engellerı görmeyenler, görmekten kaçınanlar için!.. OKTAY AKBAL Tanmsal Getişme Sorı (Baftarafı 2. Sayfada) kendi içinde sosyoekonomik bütünleşmesini önerecek projelerle gelmeyişi, sürüleri karışmış çobandan mal kapma taktiklerini çağnştırmaktadır... Hayvancıhk projelerinde olduğu gibi, ineğini verip pazarda üreticiyi seçeneksiz bırakmasına, giderek çiftçinin yeniden üretime büyütülmeyişine olumlu bakamıyoruz. özellikle, 80 sonrası stratejilerle, tanmda küçük üretimin büyük işletmelere katlanması, kaynaklann hızlı ve kestirme yoldan merkezileşmesi amaçlanmış olabilir... Bu bağlamda, "evdeki hesap, çarşıya uymamış", küçük üretim tasviyesi sonuç vermemiştir. Seçeneksiz çiftçi, tarlasını bırakmamıştır. Kırsal alanda, nülus artışı önemli bir sorundur ve işgücü baskısı dayanılmaz boyutlardadır. AT ülkeleri tanmında, çalışabilir nüfus 10 milyon, bizde de 10 milyondur... Özellikle Doğu ve Güneydoğu'nun GAP dışı bolgelerinde, kırsal işlendirme için, toprak temeline doğrudan dayanmayan sektörler geliştirilmelidir. Doğa koşullarına açık bir tarım yapılmakta ve kuraklık, tüm dengeleri bozmaktadır. Sulama yatırımları arttinlma.li, bu nedenle, 80 sonrası kapatılan ToprakSu Genel Müdürlüğü yeniden etkin kılınmalı ve küçük su kaynaklan geliştirilmelidir. Tarım bilimi, dönüşümlü bitkisel üretinıi önermesine karşın, yapılmamaktadır. Ve üretim planlaması yoktur. Bir yıl mercimek, diğer yıl patates veya fındık stokları sonın olur. Üretim planlaması ve ürun deseninin de gönüllü ve etkili kuruluşu, yine demokratik kooperatiflerdir. Çünkü, küçuk çiftçinin, demokratik olarak kurumsallaşmamış işletme yönetimi birikimiyle, iç ve dış piyasaları izlemesini, ona göre ekilişlerini programlamasıru bekleyemezsiniz. Gelişmede ilk adımlar... Tanmsal üretimin temel koşullan vardır: Yeterli işletme büyüklüğü, yeterli ve uygun birleşimlerde girdi ve onu yönlendirecek bilgili üreticinin gönüllü katılımı... Bu gereklilik çerçevesinde neler yapılabilir: Teknoloji götürülemez kuçüklukteki işletmelerin egemen olduğu sektörde, işletme organizasyonunun demokratik kooperatif büyüklüğe delegesi ve dağınık arazilerin, üreticiler bazında, toplulaştırılması, verimlilik ve teknolojik birikim için kaçınılmazdır. Bozuk mülkiyet düzenine el atümalıdır. Sanıldığının aksine, GAP bölgesinde, çok büyük işletmeler rasyonel sulu tarıma geçemeyecektir. Ağabk kurumu, modern tarım işletmesine geçişe altyapı olamaz. Çünkü, ağahk tahsisleriyle modern işletme istekleri arasında uyum yoktur. Diğer sosyal getirileri yanında, toprak reformu, verimlilik için de gereklidir; toprak reformu anlayışı ve pratiğinde önemli rasyonellere ulaşmak koşuluyla... Tanmda, verimlilik sağlanamamasına bir neden de teknisyenin kamu bürokrasisinde kilitlenmesidır. Teknisyenlerin, kooperatif organizasyonlarda ve arazide işlendiriltneleri ozendirilmelidir. tstanbul Haber Servisi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi Adli Servisi'nde tedavi görmekte olan üç tutuklu, dün öğle sıralannda kaçtı. Adli servisi denetim altında tutan jandarma erleri, küçük bir kıza sarkıntılıktan tutuklu Yaşar Giil'ü yakalayaŞimdi Aydın'daki son gelişme rak servise geri getirdi. Biri cinalere dönelim... yetten tutuklu öteki iki kişinin iziÖlen Hüseyin Eroğlu'nun avu ne tüm aramaya rağmen rastlanakatı Veli Devecioğlu ilginç açık madı. lamalarda bulunuyor. İHD İzmir Şubesı'nin hazırladığı Acil Tetkık Bakırköy Ruh ve Sinir HastaKomisyonu raporundaAv. Deve lıklan Hastanesi yetküileri ile pocioğlu iztenimlerinı şöyle aktarı listen alınan bilgiye göre hastaneyor: nin adli servisinde tedavi gören Açlık grevi içinde müvekki Yaşar Gül, Muhittin Oto ve Kenan linizle görüştünüz mü? Evet ölümünden dört gün önce kendisiyle görüştüm. Sağlığı iyiydi. Ölümcül değildi. Sade (Baftarafı 1. Sayfada) ce açlık grevinin verdiği halsiz rinin Türkiye Cumhuriyeti'nin lik vardı. kabul edebileceği bir şey olmadı O halde durum başka türlü ğına dikkat çekerek, çağdaş bir devlet olarak insan hayatının her mu? Adalet Bakanlığı'nırt basın yerde korunmasının devletin göaçıklamasında ölüm nedeninin revleri arasında olduğunu bir kez su kaybı olduğu, herhangi bir ça daha göstermek istediklerini söytışma ya da darp olmadığı söy ledi. İnönü, "Bu gensonıyla olalenmekte. dolayısıyla ilk otopsi yı n bütün yanlannın açıklamasıde de ölünün üzerinde bir darp nı. sorunlann meydana çıkmasıizine rastlanmarrnştır denmekte. nı istiyoruz. Bakanın Mecliste he Sizin izlenimleriniz nedir? sap vermesini istiyoruz" diye ko Biz cesedi almaya bu dü nuştu. şüncelerle geldik. Cesedi açtık Güneydoğu'ya yaptığı gezide ve baktığımızda doğrusu şaşırdık yöredeki sorunlann ağırlaştığını ve şok olduk. Yüzünde, alnında, gözlerinin altında, elmacık ke ve ciddi boyutlara vardığını görmiklerinin üzerinde, dirseğin iç düğünü anlatan İnönü, Başbakayanında iki tarafında, dışında, nın bu konuda hiçbir şey söylemeomuzunda çeşitli yara, bere, sıy diğini vurguladı. Devletin cezaevrık ve ekimozlar bulunduğunu lerinde açlık grevi yapanların gördük. Bunları görür görmez ölümlerıne engel olamadığına dikhemen kararımı verdim ki, ölüm kat çeken İnonü, bu konuda şöyle konuştu: resmen başka türlüdür. Çakır, saat 14.30'da havalandırmaya çıktıklan bir sırada jandarmaları atlatarak bahçeden dışanya kaçtılar. Kısa süre sonra olayı fark eden jandarma erleri, İzmit'ten getirilen Yaşar Gül'ü ele geçirdiler. Bu arada, kansını öldürdüğü için tutuklanan Muhittin Oto adlı sanık ve arkadaşı Kenan Çakır, Ataköy 2. Kısım'a doğru kaçarak izlerini kaybettirdiler. Hastane yetküileri, Muhittin Oto'nun Sağmalcılar Cezaevi'nden tedavi için gönderildiğini, ancak kendisinde herhangi bir rahatsızhk bulunmadığı için önceki gün taburcu edildiğini söylediler. Sungurlu için gensoru da Adalet Bakanlığı'nın sonımlulugunun meydana çıkmasıııı istiyoruz. Bunun için Meclis açıldığında Adalet Bakanı hakkında gensoru vereceğiz." İnönü, mayıs ayı ihracat rakamlannda da yüzde 15 dolayında bir duşuş olduğunu, ihracatın 700 milyon dolara düştüğünü belirterek, ihracatın Özal politikasınıri temel direği ve dayanağı olduğuna işaret etti. İnönü, Başbakanın eskiden ihracatı arttırmakla övündüğüne dikkat çekerek, şimdi başka konulara dikkatleri çekmek için çaba harcadığını sozlerine ekledi. İnsanlık dışı tutum DYP Genel Başkan Yardımcısı Esat Kıratlıoğlu, Başbakan Özal ve Adalet Bakanı Sungurlu'nun cezaevlerindeki açlık grevleri karşısındaki tutumlannı kınadı. Kıratlıoğlu, Özal'ın "Tedavi kabul etmeyen gider ne yapalım yani" yaklaşımını insanlık dışı tutum diye niteledi ve şoyle dedi: "Cezaevinde bulunan vatandaşlar kader kurbanlandır ve bunlar cezaevlerinde kaldıklan müddelçe her şeyi ile devletin koruması altındadıriar. Devletin koruması altında bulunan ve üstelik haklan kanunen kısıtlanmış bu vatandaşlarımızın orada suçları ne olursa olsun insan gibi yaşamaları yine devletin taahhıidü altındadır. Bunu kendi vatandaşından esirgeyen bir devlelin insanlık dışıtutum ve davranışını kınamak lazım gelir ve de hükümel yelkililerinin hapishanelerimizdeki vatandaşlarımı/a yapılan insanlık dışı birtakım muamelelerin karşısında sessiz kalması ya da adeta 'canınız cehenneme' der gibi davranması hukuk ve insan haklan ile bağdaşmayan bir konudur. Hükümeti insanlık içi davranışa davet ediyorum." Sonuç Son olarak şunları belirtelim kısaca: Ziraat Bankası, çiftçinin yatırım ve işletme finansmanından sorumludur. Kredi ödemeleri adaletsiz, dönüşleri risklidir ve kaynağa gereksinim duyan küçük çiftçi ipotek sağlayamadığından kredi servisi büyük çiftçiye yönelmektedir. Ziraat Bankası, demokratik kooperatiflere devredilmeli ve her birim kooperatifte kredi karşılık fonu oiuşturulmalıdır. Böylece, kredi dağıtımında dengeler oluşacağı gibi, kredi dönüş riski de azalacaktır. Tarım Bakanlığı, yayım ve tarım teknolojisinin üreticiye aktarılmasından sorumludur. Bakanlık tahsisleri, sektörun gereksinimlerine yanıt veremiyor. Bakanlık ve onca potansiyele karşın, mısır ve soya kuspesi ithal edilmektedir. Bakanlık işlevleri gözden geçirilmeli ve üretici kararlannın yansıtıldığı demokratik planlama aşamasma gelinmelidir. "Bu ölüm önceden haber veriTüm bunlara karşın ne diyor lerek geliyor. Ölüm haline gelmiş Bakan Sungurlu? Asıl amaç onlar için devrim insanlar bir cezaevinden bir başci mücadeleyi sürdürmektir... ka cezaevi ne bu sıcakta zırhlı araAma iki genç ölünün üzerinde balaria taşınıyorlar. Böyle bir haki giz perdesini nedense kaldır reketin insan hayalıyla oynamak olduğu görülmüyor mu? Bunlar mak istemiyor... Sosyalist Parti Genel Başka hükiimetin adeta yonetimden nı Ferit İlsever, önceki gün ziya uzak durduğunu, yönetimle ilgiret ettiği Aydın E Tipi Ceza lenmediğini, kayıtsız kaldığını evi'nde edindiği izlenimlerini ak gösteren işareller. Bunlar üzerinde Başbakan hiçbir şey söylemitarırken şöyle diyordu: "Olay aynen sizin yazdıkları yor. Sadece cumburbaşkanı adaynız gibi. Önce kapıaltında, hüc larını açıklasınlar diyor. Bu, halrede dayak yemişler. Dört arka kın anlayışıyla, milli iradeyle alay daşlarının kayıp olduğunu söyle etmektir. Saygısızlık göslermekdi görüştüğüm tutuklu ve hü tir. Başbakanın herkesi kandırakümlüler, Bunlardan ikisi Hüse rak, oyalayarak birtakım kişisel yin Eroğlu ve Mehmet Yalçınka hesaplar peşinde olduğunu göruya. Bu iki kişi öldü. Diğer iki kişi yorum. Biz ana muhalefet parliise Mahmut Bank ile Demir Ay. si olarak sorunlara sorumlu bir Arkadaşları bu dört kişiyi yerde şekilde yaklaşmaya devam ediyogardiyanlar tarafından sürükle ruz. Açlık grevi hâlâ dçvam ediyor. Bunun çaresi bir an önce bunirken görmüşler." lunmalıdır diyoruz. Ama bu araHâlâ bu ışkence olayını sakla da nereden kaynaklandığını, bunmak nıye? AĞLAMAKVE GÜLMEK tlhan Selçuk 7. bası 3000 lira (KDV içindi) Çağdü) Yaymlan Türkocağl Cad. 3941 Cağaloğtutstanbaf
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear