26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HABERLER 22 AĞUSTOS 1989 ANAP, 26 Marftan sonra yetki ve gelirlerin arttınlmasına ilişkin projelerinden vazgeçti Beledîyelere farparf operasyonu Seçimden ö n c e Siyasi iktidar 26 Mart yerel seçimlerinden önce yerelyönetimlerin hizmet görebilmeleri için merkezi idareyle uyum içinde olmalan gerektiğini, aksi halde "eli kolu bağlı, adeta başka dilden konuşan, çaresizlik içinde kara kara düşünen kimseler durumuna düşeceklerini'' vurguladı. HAKAN AYGÜN ANKARA ANAP iktidan 26 Mart yerel seçim yenilgisinin ardından, belediyelerin yetki ve gelirlerinin arttırılmasına ilişkin projelerinden vazgeçerek, kapsamlı bır "tırpan operasyonu" başlattı. 1989 genel bütçe yasasr ve tasarruf genelgesiyle belediyelerin gelirleri azaltılırken, Jıarcamalan da Başbakanlığın kontrolu altına alındı. ANAP'lı belediyelerin çoğunlukta olduğu dönemde arttınlan imar yetkisi, bazı merkezlerde belediyelerin elinden alındı. Belediyelereeğilim vekülturel etkinliklerinde de kısıtlamalar getiriidi, bu tür faaliyetler valiliklerin iznine bağlandı. 26 Mart yerel seçimlerinden önce yerel yöheıimlerin yetki ve mali imkânlannın arttınlması konusunun iktidarlannın baslıca ıcraatı olduğunu anımsatan siyasi iktidar, yerel yönetinılerin hizmet görebilmeleri için merkezi idare ile uyum içinde olmalan gerektiğini. aksi halde "eli kolu baglı, adela başka dildcn konuşan, çaresizlik içinde kara kara duşünen kimseler durumuna diişeceklerini" vurguladı. ANAP iktidan seçiraden sonra ise 6 yıldır savunduğu görüşlerini değiştererek, özellikte beledi Seçimden sonra ANAP iktidan, seçimden sonra 6 yıldır savunduğu görüşlerini değiştirerek, belediyelerin kendileri için yük olduğun^, şimdi bu yükten kurtulduklarını ve bundan böyle kendi yağlanyla kavrulacaklarmı, hükümetten yardım ve destek göremeyeceklerini ifade etti. yelerin kendileri için bir "yük" olduğunu, "şimdi bu yükten kurtulduklarını. kazanan muhalefel partili adaylann seçntene aşın vaallerde bulunduklannı, oysa bunları yerine geliremeyeceklerini, çıinkıi kendi yağian ile kavrulmaları gerekeceğini, hükümetten bir yardım ve destek göremeyeceklerini" ifade etti. İktidann. adeta 26 Mart'ta başına gelecekleri anlayarak 1989 başından itibaren başlattığı ve 26 Mart seçimlerinden sonra "dozajı"nı arttırdığı belediyelerin gelir ve yetkilerini kısma operasyonuııda, özellikle şu noktaiara dikkat çekiliyor: Bütçe yasası: Vasanın 6. maddesiyle Maliye ve Gümrük Bakanlığı belediyelerin belge ve hesap durumları ile borçları ve ödeme olanakları üzerinde inceleme yaptırmaya, programlarma uygun harcama yapmayan bilgi, belge ve hesap durumlarını ibraz etmeyen belediyelerin bütçe ödeneklerini kesmeye ve diğer olanaklarını durdurmaya yetkili kılındı. Yasanın 12. maddesı ile belediyeler ve bağlı kuruluşlannın taşıt alabilmeleri için Içişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Başbakanlığın izni zorunlu kılındı. Yasayla, belediyelere dağıtılan paylara borçlarından dola Ve k ı s ı t l a m a l a r Maliye Bakanlığı 'na belediyelerin genel bütçepaylarından kesinti yapmayetkisi tanındı. Genel bütçepaylarının yüzde 10'unaelkoymayetkisi verildi. Genel bütçeden alacakları pay azaltıldı. En basit harcamalar için bile bakanlıktan izin alma zorunluluğu getiriidi. yı el koyma yetkisi tanındı. Özellikle muhalefet partili belediyelerin gelirlerinden yapılan kesintiler, 26 Mart'ian önce yüzde 610 oranında gerçekleşirken, bu oran yüzde 60'lara çıkartıldı. Yasanın 17. maddesiyle Maliye Bakam'nın belediyelerin genel bütçe paylarının yuzde 10'una el koyma yetkisi verildi. Bu durum beiediye başkanlarının bakanlık kapılarında koşturmalarına ve bazı belediyelere imtiyazlı davranıimasına yol açtı. Gelirleri azaltıldı: 1984 yılında çıkan 3004 sayılı yasayla belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden verilen paylar yetersiz görülerek, yıllar itibarıyla kademeli olarak arttınlması yoiuna gidildi. Belediyelere veriiecek payın yüzde 5'ten yüzde 10.30'a çıkanlması ongörüldü. Belediyeler 1987 yılından itibaren bütçe gelirlerinin yüzde 10.30'unu almalarına karşın, 1989 bütçe yasasıyla bu oran yüzde 9.30'a düşürüldü. 1989'a kadar beiediyelerin genel bütçe gelirleri "niifus esasına" dayandırılarak dağıtılırken, 1989 bütçe yasasıyla bu dağılımın "fçişleri, Maliye ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nca betirieneceği" hükmü getiriidi. Bu durum "dagılımın keyfi olduğu" yolundaki eleştirelere yol açarken, belediyelerin ilk 5 bin kişiye kadar olan nüfusuna yüzde 50 daha fazla ödeme yapıldı. Geriye kalan para da nüfusa eşit olarak dağıtıldı. Bu durumdan özellikle muhalefet partili anakent belediyeleri zarar gördü, gelirleri nispeten azaldı. Tasarruf genelgesi: 26 Mart seçimlerinden hemen sonra yayımlanan "tasarruf genelgesi" ile belediyelere en basit harcama için bile bakanlıktan izin alma zorunluluğu getiriidi. Ayrıca belediyeler tamamen Başbakanlığın denetimi altına alınarak, her üç ayda bir "kamu harcama izletne formu" doldurarak, İçişleri Bakanlığı kanalıyla Başbakanlığa göndermeieri istendi. Yetkjlere kısıtlama: 26 Mart'ian sonra belediyelerin yetkilerini kısıtlayıcı genel talimatlar yayımlandı. Özellikle valilikler ve kaymakamlıklar aracılığıyla, belediyelerin "her türlü faaiiyetleri" için izin almaları islendı. Ankara Valiliği, Çankaya Belediyesi başta olmak uzere Keçiören, Mamak ve Sincan belediyelerinin "ücretsiz kurs, kitap fuan, öğrencileri piknige götürme" gibi faaiiyetleri yasakladı. Valilik ve kaymakamlıklann bu yasaklama kararlarını Milli Eğitim Bakanlığı başta gelmek üzere bazı bakanlıkların ikazı üzerine aldıkları gözlendi. ANAP'lı belediyelerin ço.ğunlukta olduğu dönemde, imar konusundaki yetki İmar ve İskân Bakanlığı'ndan alınıp, beiediye meclislerine verilirken, muhalefet partili belediyeler çoğunluğu ele geçirince, alınan kararla bazı merkezlerde imar. planlarımn yapımında belediyeler devre dışı bırakıldı. Bu kararla, özellikle Istanbul'da bazı gökdelen insaatlarının kurtanldığı öne sürüldü. Fonlar:Yerel seçimler öncesi belediyelere fonlardan para akıtllırken, seçimden sonra bu durduruldu. Başta İstanbul Anakent Beiediyesi olmak üzere muhaiefet partili beledivelerin fonlardan yardım isteklerine olumlu yanıt verilmedi. Belediyelerde "Nasıl olsa yardım etmezier" diye fonlardan yardım istememe eğilimi oluştu. Kadro sıkıntısı: 1989 mali bütçe uygulama talimatıyla mahalli idarelere ait kadro ihdas ve değişiklik tekliflerinin yılda bir defa yapılacağı belirtildi. 26 Mart'tan sonra göreve gelen yeni yönetimlerin kadro istekleri bekletildi. Hayat kadınınm direnişi KAYSERİ (AA) Kayseri'de polisin ihbar üzerine bir hayat kadınınm evine yaptığı baskın, çevrede bulunanlara heyecanlı saatler yaşattı. Kıcıkapı semti Armutlu Sokağı'nda oturan vatandaşlar, Ferdane Yıldınm adlı kadının fuhuş yaptığım ileri sürerek polise ihbarda bulundular. Ferdane Yıldınm, polisin eve girmekte diretmesi üzerine, yanma 6 yaşmdaki kızını alarak iki katlı evin damma çıktı. Yıldınm, elindeki bıçağı polislere gösjererek yaklaşmaları halinde hem çocuğunu, hem de kendini öldüreceği tehdidinde bulundu. Olay yerine daha sonra takviye olarak çevik kuvvet ve itfaiye ekipleri de geldi. Ferdane Yıldınm, iki saat kadar eylemini sürdürdü, daha sonra çatıdan inerek polise teslim oldu. Bombactlar yakalandı DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır MİT binası önüne bir sure önce koydukları bombanın patlaması sonucu bir kişinin ölümüne, iki kişinin yaralanmasına neden oldukları belirlenen 8 kişi yakalandı. Güvenlik kuvvetlerince sürdürülen soruşturma sonucunda, olayla ilgili olarak Esat Titran adlı kişi yakalanarak gözaltına alındı. TUran sorgulamasında bombayı kendisinin imal ettiğini ve Hayrett'm Ekinci ile Abdülbais Üçmen adlı kişilerin de malzeme konusunda yardımcı olduklarını itiraf etti. Bu sanıkların da yakalanmasından sonra soruştunnayı derinleştiren güvenlik kuvvetleri, Şahabettin Canbuldu, Nevzaı Çelik, Şirin Çetin, Zeki Yelkaç ve Ferit Piyale adlı kişileri de sanıklara yardım ve yataklık suçlarından dolayı yakaladılar. Belediyenin işhacmi küçülüyor İZMİR (Cıunhuriyel Ege Biirosu) Genel bütçeden avrılan ve İller Bankası'nca ödenen paylan büyük oranda kesilen belediyeler, geçmiş dönemlerde çoğunlukla yıiklenici firmalara yaptmlan işleri kendi olanaklanyla yapmaya yöneliyor. İller Bankası'nca kinü belediyelerde yatırımlar durma noktasına gelirken, özellikle büyük kentlerde uygulama asamasına gelen bazı projeler para bekliyor. Çalışanlann maaşlannı güçlükle ödeyen ya da ödeyemeyenler yanında cari harcamalarda tasarruf yoiuna giderek bütçelerdeki açığı daraltma çabasına giren belediyeler de bulunuyor. Geçmiş dönemlerden devredilen borçlar, yeni yönetimlerin sırtında ağır bir yük oluşturuyor. Beiediyeler bir yandan SSK, TEK, PTT ve Maliye'ye olan borçlarını nasıl ödeyeceklerini veya erteletebileceklerini duşunürken, bir yandan da kamu kuruluşlarından alacaklarım ödetmenin yollarını arıyor. SSK'ya prim borçları nedeniyle kira gelirlerine haciz konulan Muğla Belediyesi, haciz kararlannın kaldırılması için nıalıkemeye başvuran SSK'ya arsa satışı konusunda pazarlığı sürdürüyor. Anakent Beiediye Başkanı Yüksel Çakmur, Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulunarak genel bütçeden İller Bankası aracılığıyla aktanlan paylardan "daha insaflı" kesinti yapılmasını istemiş, kent için yaşamsal önem taşıyan projelerin gerçekleştirilebilmesi için bunun zorunlu olduğunu bildirmişti. Beiediye çalışanlarının maaşlannı "zar zor" ödeyebildiklerini anlatan Denizli Beiediye Başkanı Ali Marım, öngörülen yatırımların kendi araçgereç ve işgücüyle gerçekleştirme yoiuna giderek harcamalarda tasarruf sağlamaya çalıştıklarını söyledi. Sayıları 400'u aşan belediyenin üye olduğu Ege Belediyeler Birliği çerçevesinde yerel yönetimlerin yaşadığı sorunlar ve sıkıntılara çözüm bulunması amaçlanıyor. Göze hitabeden yatmmlar Mali krtz içine giren belediyeler kökiü yatırımlara girmeye kolay Kolay cesaret edemiyorlar. Daha önceki dönemde başlamış olan yatırımlar bile güçlükle yürutulebilıyor. Bırçok beiediye başkanı "sinekten yağ çıkarırcasına" yeni kaynak aramaya girişiyor. Ancak bu konudakı ginşimlerin çoğu bcşa çıkıyor Belediyelerin son dönemde gercekleştırdiğine en önemli "icraat" yeşil alanlar konusunda oluyor. Ağaçlandırma çalışmaları konusunda bırçok beiediye ciddı adımlar atıyor. "Temiz şehir yeşil kent" gibi sloganlarla vitrinde kalmaya çalışan yöneticılerin temel sorunlan çözümü konusunda yapacakları ise merakla bekleniyor. Bu arada eskı yönetimden kalan borçların nasıl ödenecegi bir başka soru işareti. (Fotoğraf: Huseyin Erciyasİzmir) Cumhuriyet'e pankart İstanbul Haber Servisi Gazetemizin dış kapı parmaklıklanna dün sabah 07.45 sıralarında iki kişi tarafından bomba süsü verilmiş bir pankart asıldı. Pankartta "Kürdistan'da devlet terörüne son"yazısı ve TKPML rumuzu yer aldı. Pankartı asanlardan biri kaçarken, diğeri güvenlik görevlileri tarafından yakalanarak Yeşildirek Polis Karakolu'na teslim edildi. Erzincan Tercan nüfusuna kayıtlı 31 yaşmdaki Ali Haydar Kılıç, Yeşildirek Karakolu'ndan sonra Siyasi Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Kürtlere yardun komitesi ANKARA (ANKA) Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Diyarbakır Milletvekili Salih Sümer ve SHP'den geçici ihraç edilen Malatya^ Sümer Aksov IUr b u m e r MKSOy Milletvekili * Ibrahim Aksoy, Türkiye'ye sığınan Iraklı Kürtlere yarım komitesi oluşturarak, gerekli çalışmaları yapabilmek için İçişleri Bakanlığı 'na başvurdular. Doğulu 3 milletvekili, oluşturdukları komitenin Kürt sığmmacılara yardım kampanyası açabilmesi için 2860 sayılı Yardım Toplama Yasası gereği izin verilmesini istediler. Türk, Sümer ve Aksoy'un, İçişleri Bakanlığı'na yaptıkları yazılı başvuruda Kürt sığmmacılara, devletin olanakları çerçevesinde sağlanan yardımların yetersiz kaldığı, halkın yardım isteklerine ise olumlu yanıt verilmediği belirtildi. Bankadan ekonomik baskı 2 6 Mart yerel seçimlerinden sonraki üç ay içinde özel bankalardan toplam 3 milyar 691 milyon lira borç alan belediyeler, sadece geçen ay bu miktarın yarısı kadar borç almak zorunda kaldılar. ANKARA (Cumhuriyel Burosu> İktidann belediyeler üzeriııdekı ekonomik baskısı suruyor. Gecen ay da belediyelerin genel bütçe paylarının yansının kesildiği saptandı. Ekonomik sıkıntı içine düşen belediyelerde bankalardan yüksek faizle borç alma eğilimi arttı. 30 beiediye geçen a\ bankalardan 1.7 milyar lira borç aldı. Maliye ve Gümrük Bakanı Ekrem Pakdemirli'nin belediyelerin genel bütçe paylanndan yapılan kesintilerin bundan böyle "makul" bir oranda olacağını açıklamasına karşın, belediyelerin bütçe pavlarına "tırpan" atılmasına devam ediliyor. İller Bankası'ndan edinilen bilgiye göre, son olarak geçen ay da belediyelerin 133 milyar 339 milyon liralık payının yüzde 50'si Maliye Bakanlığı'nın talimatı uzerine kesildi. 1984 belediyeye paylarından 66 milyar 262 milyon lira kesildikten sonra 67 milyar lira ödeme yapıldı. Kesintilerin önceki aylara oranla büyük bir miktara ulaştığı saptandı. İller Bankası, beiediye paylarından nisan ayında 42 milşar lira, mayıs ayında 46 milyar lira, haziran ayında ise 49 milyar lira kesmişti. Ekonomik sıkınıı içine düşen belediyelerin özel bankalardan yuksek faizle borç alma eğilimlerinin arttığı gözlendi. 26 Mart yerel seçimlerinden sonraki üç ay içinde özel bankalardan toplam 3 milyar 691 milyon lira borç alan belediyeler, sadece geçen ay bu miktarın yarısı kadar borç aldılar. Geçen ay para sıkıntısı çeken 3ü beiediye, İller Bankası aracılığıyla özel bankalardan toplam 1 milyar 714 milyon lira borçlanma yoiuna gitti. Belediyelerin bu borcu yüzde 8085 faizle aldıkları kaydediliyor. Maliye Bakanlığı, geçen ay da belediyciere fonlardan yardım etmemeyi sürdürdü. Son dört ayda yeni Mahalli İdareler Fonu'nda 15 milyar lira topianmasına karsın, fondan yardım isteyen belediyeler olumtu yanıt alamadılar. Fonlardan yardım isteyip de alamayan belediyeler arasında İstanbul Anakent Belediyesi de bulunuyor. Muhalefet partili beiediye başkantan, hükumetin fonlardan yar îller Bankası'ndan beiediye paylanna kesinti dım etmeyeceğini bildikleri için başvurmaya bile gerek görmediklerini kaydediyorlar. Gaziantep Anakent Beiediye Başkanı Celal Doğan da bunlardan. "Mahalli İdareler Fonu'ndan para gelmeyecegini bildiğimiz için bir başvurumuz olmadı" diyen Doğan, içmesuyu ve kanal şebekesi projeleri için Avrupa İskân Fonu'na kredi için başvurduklarını, ancak tller Bankası'ndan henüz onay gelmediğini kaydediyor. Doğan, bu iki projenin gerçekleşmemesi üzerine, kentin suyunun yüzde 60'mın toprağa sızdığını, açıkta akan kanallar yüzunden de her ay sinek mücadelesine milyonlarca lira harcadıklarını kaydediyor. İstanbul Anakent Belediyesi Genel Sekreteri Alev Coşkun da fonlardan 75 milyar lira yardım istedikierini, ancak bu yardımı bir türlü alamadıklarını ifade ediyor. Eroin şebekesi yakalandı ATİNA (AA) Türkiye ile Yunanistan arasında uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı iddia edilen Batı Trakyalı 4 Türkten oluşan bir şebeke yakalandı. Atina Narkotik Şube yetkilileri aylar süren takipten sonra, Kipseli semtindeki bir evde yaptığı baskmda Yaşar Mustafaoğlu (43), Şerif Hasanoğlu (38), Ahmet Çakıcıoğlu (36) ve Hüseyin Hasanoğlu (31) isimli hkeçeli Türkleri, 900 gram eroin ile suçüstü yakaladı. Polis, eroinden başka Türklerin üzerinde bulunan 1 milyon drahmi (13 milyon TL) ile bir tabancaya ve şebekenin kullanıldığı Alfa Romeo marka bir otomobile de el koydu. KOHUK YAZAR Celal Bayarhn ölüm yıldönümü BURSA (AA) Türkiye Cumhuriyeü'nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, ölümünün 3. yıldönümünde bugün Umurbey'deki mezarı başında anılacak. Anma töreni, saat 10.00'da Bayar'm mezarına çelenk konulması ve saygı duruşu ile başlayacak. Celal Bayar Vakfı 'na ait sinema salonunda yapılacak anma toplantısına Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Atilla Göymen, Atatürk Araşıırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Yıldız Üniversitesi öğretim görevlisi Burhan Ulutan ve eski bakanlardan Hayrettin Erkmen, konuşmacı olarak katılacaklar. 'Belediyelerde iktidar olmak' Herkes bilir ki salt geçmişle uğraşmak belediyecileri başarılı kılmaya yetınez. Halk yerel yöneticilerden geçmişi sorgulamaktan başka hizmetler de bekler. Sosyal demokrat belediyecilik, liberal beiediyeciliğin savunduklarını ondan daha iyi yapmaya çalışmayı değil, kendi özgün ilkelerini geliştirip onlara sahip çıkmayı gerektirir. hem 1984 hem de 1989 yerel seçimlerinde seçinıi kazanamn da yitirenin de kişiter değil, siyasal partiler olduğu görülmuştur. Eğer seçmen gözünde kişiler partilerden daha önemli olsaydı, kimi ANAP'lı beiediye başkanlan pekâlâ yerlerinde kalabilirlerdi. Yerel seçim sonuçlarını belirleyen başlıca etmenin, adayın kisiliği mi, yoksa parti mi olduğu konusu, "belediyelerde iktidar olmak"la yakından ilgilidır. Bir kez, yerel kamuoyunun olgunfcışmış olduğu bütun demokratik ülkelerde, başkan adaylannm kimliği önemle hesaba katılır. Bunda bir yanılma, o partinin yerel düzeyde iktidar olma şansını yitirmesine yol açabilir. Bu nedenle, "şaibeli" ve "yetersiz" adların, önseçim süzgecinden geçirilmemesine partiler özen gösterirler. İkinci olarak, partilerin siyasal planlamayla görevli organları, yerel yönetimlere egemen kılmak istedikleri ilkeleri somut izlenceler (programlar) halinde seçmenin beğenisinesunarlar. Böylece hem adayın partisinin temel felsefesine ters düşmesi önlenir, hem de adaylar arasındaki seçimini bilinçle yapabilmesi için seçmene fırsat verilmiş olur. Bunun bir yararı da bir adayın vaat ettikleri ile başarabildikleri arasındaki karşılaştırmayı kolaylaştırmasıdır. Fransa'da, beiediye, il ve bölge yönetimindeki yeniden düzenlemenin gerekçesini ve ilkelerini, seçmenler, Mitterrand'ın iktidara gelmesinden çok önce biliyorlardı. İngiliz kamuoyu ise Lpndra'nın yönetimindeki yapılacak değişiklikleri ve beiediye konutlarının özelleştirileceğini, Thatcher daha başbakan olmadan öğrenmişlerdi. kanlara mı, yoksa partiye mi; partinin yerel örgütüne mi, yoksa genel merkezine mi yöneltmek gerektiğine karar vermekte çıkmaza girmektedirler. Bu durum belediyelerde iktidar olabilmenin baslıca engellerinden biridir. 26 Mart seçimlerinin ardından, irili ufaklı çok sayıda SHP'li beiediye, son beş yıldaki yanlış uygulamaları, aşırı vegereksiz borçlanmaları veolası yolsuzlukları aydınlatmak karannda olduklarını kamuoyuna açıklamışlardır. Tüze kurallarını hiçe sayan, kamu hizmeti kavramının yerine çıkar güdüsunü koyan ve toplumsal yapımıza yabancı, çağdışı bir özelleştirme yerine toplum yaranna öncelik tanıyan, saydam ve sorumlu bir belediyeciliğe yönelmek için böyle bir yaklaşım kuşkusuz çok yararlıdır. Ama herkes bilir ki salt geçmişle uğrasmak, belediyecileri başarılı kılmaya yetmez. Halk, yerel yöneticilerinden, geçmişi sorgulamaktan başka hizmetler de bekler. Bu nedenle söz konusu sorusturmaların somut sonuçlarının, akla uygun süreler içinde kamuoyuna açıklanmasında büyük yarar vardır. Kaldı ki sürekli olarak yetkisizlikten, geçmiş uygulamalann kötülüğünden ve özeksel (merkezi) yönetimin partizanlığından yakınan belediyecilerin halk gözünde saygmlıklannı yitirdiklerini de çok gormüşüzdür. nı, ondan daha iyi yapmaya çalışmayı değil, kendi özgün ilkelerini geliştirip onlara sahip çıkmayı gerektirir. "Şenlikçi" belediyecilik Geçmişle hesaplasmaktan vazgeçmeden, kendini kanıtlamak çabasında olan belediyecilerin, bu bağlam içinde, unutmamaları gereken bir kural daha var: O da belediyeciliği hizmet üretimine indirgeyen bir yanlıştan uzaklaşmaya çalışırken, ters yönde başka yanlışlara düşmekten sakınmaktır. Halkla iletişim kurmak, katılımı özendirmek, yerel siyasal bilinci geliştirmek, kültür renkiiliğini yurttaşa sevdirmek elbette çok önemli işlevlerdir. Ama unutmamalı ki belediyeciliği kaldırımcılık ve çöpçülükle eşit gören anlayış ne ölçüde eskimiş ve yanlış ise; kent hizmetlerini bir yana bırakıp, onu "şenlikçi" bir belediyeciliğe indirgeyen yaklaşım da o denli eksik ve yanlıştır. Çağdaş belediyeci, yerei yönetimin hizmet üretme ve katılım işlevleri arasında sağlıklı bir denge kurmak zorundadır. Açıktır ki yerel düzeyde "iktidara gelmek" ile gerçekten "iktidar olabilmek" ayn ayrı kavramlardır. Farklı bir siyasal partinin iktidarında, yerel yönetimlerin gerçek anlamda iktidar olmalarını önleyen başlıca dış etmen, iktidarların partizanlığıdır. Turkiye'nin özerkçi (merkeziyetçi) yönetim yapısı da salt seçim kazanmış olmayı, belediyelerde iktidar olabilmek için yetersiz kılmaktadır. Partizan iktidarlar, böyle bir dizge içinde, kuliandığı oydan dolayı halkı cezalandırmak anlamına da gelse, her türlü çareye başvurarak, belediyeleri başarılı olmaktan alıkoyabilirler. Son birkaç ayda bunun türlü örneklerini yaşadık. Anayasanın 127. maddesinde yer alan güvenceler önemli oirnakia birlikte, yeterli değildir. Partizanlığın yasal kılıflara büründürülmesine karşı Anayasa Mahkemesi'ne güvenilse bile gözü kararmış iktidarlar, partizanlıklanna yasadışı yöntemler bulmakta da güçlük çekmezler. Bu açıdan, uzun dönemde umut bağlanabilecek asıl güvence, halkın siyasal bilincidir. Ama en az iktidann partizanlığı kadar önemli olan bir etmen de sosyal demokrat belediyelerin, sosyal demokrasi ilkelerine gereği gibi sahip çıkmaları ve kadrolarını bunu gerçekleştirecek biçimde oluşturmalandır. Yoksa, "iktidarsız yerel iktidarlar" yaratılmış olacağından kimsenin kuşkusu olmasın. 4 kişi boğuldu MERSİK/ADANA (AA) Mersin ve Adana'da dört kişi boğuldu. tçel'in Menteş ilçesi kıyıstnda Yakup Kurtçeren (13), Mezitli kasabasında Ahmet Arçay (9) ile Bozyazı ilçesinin Gözce mevkiinde Ali Kara, denizde dalgalara kapılarak boğuldu. Adana'nın Karataş ilçesine bağlı bebeli köyünde ise, Ceyhan Nehri'ne giren Ahmet özkılıç (17) adlı tanm işçisi akmtıya kapılarak boğuldu. Prof. Dr. RUŞEN KELEŞ 26 Mart yerel seçimleri, halkın bir iktidar değişikliği istediği biçiminde >orumlara yol açarak sonuçlar verdi. Seçimler öncesinde muhalefetçe kullanılan, "Yerel yönetimlerde iktidar olmak" savsözü büyük çapta etkili olmuş ki yerel iktidar sayısal anlamda el değiştirmiş oldu. Öyle ki 1983 belediyeden yalnız 569'unda C'o 28.7) iktidar partisi seçimi kazanabilmiş, oteki başkanlıklan muhalefet partileri paylaşmıştır. Bir başka deyişle; iktidar partisinin başkanlık kazanabildiği yerlerde kentsel nüfusun yalnız % 7.6'sı yaşıyor. Oysa ana muhalefet partisinin başkanlık kazandığı belediyelerde yaşayanlar, kentli nüfusun "'o 69.7'sini bulmuştur. DYP'li başkaıılar ise belediyeler nüfusunun % 16.8'ine hizmet etmek ir./ seçmenden yetki almışlardır. İktidar partisinden en çok soğuyan seçmenin, büyük kentlerde yaşayanlar olduğu açıktır. Nüfusu yarım milyonu geçen hiçbir kentte iktidar partisinden hiçbir beiediye başkanı kalmamıştır. Nüfusu 100500 bin arasındaki 30 beiediye içiııdeyse, ANAP yalnız iki yerde seçim kazanabilmiştir ki onlarda da o büyüklukteki bckuiyeler nüfusunun % 5.6'sı gibi çok kuçük bir bölümü yaşıyor Bu durumun iktidar partisince salt bir "uyarı" olarak algılanarak küçümsenmeyeelverişli olup olmadığını tartışmak bu yazının konusu dışındadır. Eskişehir'de deprem ESKİŞEHİR (AA) Eskişehir'de dün akşam saat 17.13'te hafıf şiddette bir deprem oldu. Merkez üssü Eskişehir ilinin kuzeybatısı olarak saptanan depremin 3.5 şiddetinde olduğu bildirildi. VEFAT "" Köy Enstitüsü eski müdürlerinden İstanbul Haber Servisi Köy Enstitüleri eski müdürlerinden Hürrem Arman (80) tstanbul'da öldü. Dün sabah evinde televizyon izlerken birdenbire fenalaşarak ölen Hürrem Arman İstanbul'da toprağa veriiecek. Arman 1909 yılında Kırklareli'nde doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitiren Hürrem Arman bir süre felsefe fakültesine gitti. Arman, Beşikdüzü Köy Enstitüsü 'nü kurdu. Daha sonra köy enstitülerinin kurucusu Ismail Hakkı Tonguç tarafından Hasanoğlan Köy Enstitüsü Müdürlüğü 'ne getiriidi. Hürrem Arman Köy Enstitüleri kapatıldıktan sonra sürgün edildiği çesitli okullarda Türkçe öğretmenliği yaptı. 1969 yılında Ankara Yıldınm Beyazıt Lisesi Türkçe öğretmenliğinden emekli oldu. Hürrem Arman'ın "Piramid'in Tabanı, Köy Enstitüleri ve Tonguç" adlı bir yapıtı var. İlkelere sahip çıkmak Belki bundan daha da önemli olan bir nokta, özellikle sosyal demokrat belediyelerin, sosyal demokrasi ile bağdaştırılması olanağı bulunmayan bazı etkinliklere sıcak bakmaktan özenle kaçınmaları gereğidir. Kent toprağını satışa çıkarmak, "gecekonducuya tapunun gerçeğini biz vereceğiz" diye ödün yarışına girmek, apartmancılık, özelleştirme ve yapişletdevret gibi yöntemlere yakmlık duymak, halkın sosyal demokrat belediyecilerin iiberal belediyecilerden hangi noktalarda aynidığını görmesini engeller. Bunun gibi sokak ve kaldmmlarda gelip geçişi güçleştiren işportacılara göz yummak, halka yaklaşmak sayılamaz. Belediyeler, onlara bağlı kuruluşların, işsiz partililere iş sağlayan iş bulma örgütleri olarak algılanmasına da izin verilmemeiidir. Bunlar, işsizlik gibi koktenci onlemler gerektiren bir temel ekonomik sorunu, halkı rahatsız etmek ve belediyenin saygınlığını azaltmak bahasına, çözulmus gibi göstermekten başka ise yaramayan geçici çözumlerdir. Kısaca, sosyal demokrat belediyecilik, liberal beiediyeciliğin savundukları Çoğulculuk mu, karmaşa mı? Ülkemizdeyse durumun hiç de böyle olmadığını, tek bir siyasal partinin içinde bile, aday ya da başkan sayısı kadar değişik yerel yönetim anlayışları ve dünya görüşleri bulunduğunu gösteren pek çok örnek \ar. Kimi zaman temel konularda, kimi anakent beiediye başkanlanyla, danışmanlarınm ve ilçe belediyelerinin anİaşmazIıklara düjtüğüne tanık olabiliyoruz. Zaman zaman, çoğulcu demokrasinın aradığı çeşitliliğin bile haklı gösteremeyeceği bir karmaşaya dönüşen bu görünümü düzeltmek partilerin genel yönetimlerine duşen birgörevdir. Çünkü bu tutarsızlıkların bir sonucu olarak, yurttaş ve hatta partililer. beğeni ya da eleştirilerini adaylara ve baş Kişiler mi önemli, partiler mi? Kimı siyasal bilimciler, "Milletvekilliğini partilerin, beiediye seçimlerini ise kişilerin kazandığı" görüşündedirler. Adayın kisiliği, kuşkusuz, göz ardı edilemeyecek bir etmendir. Ama AÇ1KLAMA • Yazıcıoğlu Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu, 20 Temmuz 1989 tarihli gazetemizin 15. sayiasında yayımlanan "Açlık grevinde 52. günde çözüm" başlıklı haberde, AA'ya atfen verilen "Bakanhk genelgesine yenik düştüler" cümlesinin kendisine ait olmadığını bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear