02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 AĞUSTOS 1989 KÜLTÜRYAŞAM HAYVAJVLAR İSM.4İL GÜLGEÇ BU « • / CUMHURİYET/5 Ünlü 'reggae9 sanatçısı Zoanet Come, Türkiye'ye geliyor Çeşmede reggae şenligi Geçen mayıs ayında topluluğuyla Istanbul'a gelen Zoanet Come Sebastien bu kez 26 ağustosta Çeşme Kalesi'nde bir konser verecek. Ünlü sanatçı, yedi kişilik topluluğuyla birlikte müzikseverlerin önüne çıkacak. Kiiltür Servisi Paris'te Rasta de Barbes adı ile tanınan Zoanel Come Sebastien, bu şehre 1979'da anavatanı Fildişi Sahili'nden gelmiş. O tarihten bu yana başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede konser veren ve önemli festivallerde yer alan bu değerli muzisyen mayıs ayında Istanbul'da Silk Cut sigaralannın desteği ile çok canlı bir konser vermişti. Bu konserin başansı üzerine Silk Cut, Zoanet ve grubunu Çeşme Kalesi'nde 26 ağustos gecesi bir konser vermek üzere yeniden getiriyor. Gecenin en büyük özelliği, alışılagelmiş konser havasından çıkıp, bir "reggae party" şeklinde olması. Geçmiş senelerde kalenin arka burcu kullanılmasına rağmen, yeni bir duzenleme ile kalenin ön burcunda izleyicilere deniz manzarası ve yıldızlarla birlikte konser eşliğinde dans etme imkânı sağlanacak. Gecenin diğer bir etkinliği de, konserden önce izleyicilere Karayipler'de bir müzik gezintisi sunulması olacak. "RasU" sözcüğü ilk olarak Bob Mariey'nin mUziğinin dünya ya yayılması ile sık sık duyulmaya başladı. "Rastafari" felsefesi, Marcus Garvey adındaki Jamaikalı rahibin 1920'lerde Harlern'de kapı kapı dolaşarak siyahlara "Afrika'ya döniiş" kampanyası oluşturma çabalan ile başladı. Amacı, bütün siyah insanlann Selasiye hakkındaki soylentiler ise Batı'nın uydurması olarak kabul edildi. Bugun, Jamaika'da 100 btnin üzerinde inananı olan "rastafari" entelektüel sisterru olmayan bir bılınç ve orta sınıf tarafından kuşku ile karşılanıyor. Hareket "reggae" ile kendi müziğini yarattı. 1960 yılları başında Amerika'dan gelen "rhythra and blues" muziği ile Afrika kökenli yerli müziklerinin kanşması sonucu "ska", "rock steady" ve "roots" gibi akımların uzantısı olan reggae, bir "rastafari" olan Bob Mariey'nin önderliğinde ilk olarak 1970 yıllarında dünyaya yayılmaya başladı. Bob Mariey'nin " I Shot the Sheriff" adlı parçası Eric Clapton uyarlamasıyla ilk olarak dünya listelerine girdi. Marley 1981 yılında 36 yaşında ölduğunde, Jamaika ve dünya kan ağlıyordu. Muzisyen olmanın yanı sıra bir filozof olan Marley, şarkılarında acı çeken insanın duygulanna yer vermekle beraber dünyaya daima olumlu bakarak barış ve sevgi içinde yaşamayı vurguladı. Bob Marley, 1978'deki "One Love" konserinde iktidardaki Michael Manley ile muhalefet lideri Edward Seaga'yı sahnede birleştiriyor ve ulkede suregelen kanlı çatışmalan ve gerginliği biraz olsun azaltıyordu. Reggae"nin sürekli ve ipnotik sonra ÇeşmeVe Jamaikalı "reggae" müzısyeni Zoanet Come Sebastien daha önce Istanbul'da Discoriurrfda muzikseverleri coşturmuştu. duygusu Jamaika'nın sesi olarak kabul edilip bugün uluslararası Bu kez unlü sanatçı Çeşme Kalesi'nde bir "reggae partısf sunacak. alanda da başan ile temsil edilanavatanlan olan Afrika'ya dön beyaz insanın Amerikası'nda pek mekte. Aynca birçok siyah olmamelerini gerçekleştirmekti. Fikir tutulmadı ise de, anavatanı Jama yan sanatçı da "reggae"nin lerini kanıtlamak için İncü'i temel ika'da ozellikle kırsal kesımde ya etkisinde kalarak eserler vermekgosteren Garvey, ölumunden ön şayan, özleri çok daha az teler. Günumüzun ünlu isimlerınce siyah insanın evrensel bağım bozulmuş siyahlar arasında kök den Sting, grubu Police ile birlikte sızlığının Afrika'da bir siyahın taç saldı. Selasiye'nin acımasız yöne bu akımın önculüğunü yaptı. Stegiyeceği gun başlayacağı kehane timi ve onursuz ölümu bu felse el Pulse, Black l'huru, Burning fenin ternel taşlarını oynatmaya Spear ve U840 gibi gruplar günutinde bulundu. Bu sırada, asıl adı Ras Tafari yetmedi, çunku "rastafari" siyah müzün "reggae" sinin en önemii olan HaUe Setasiye'nin Etiyopya insana "BabyloıT'a beyaz insa topluluklan. Reggae artık Jamada taç giymesi ile bu kehanet ger nın kurduğu sisteme karşı savaş ika, Afrika ve büyük bir Jamaiçekleşti. Garvey'nin fikirleri rna direnci ve umut veriyordu. kalı göçmen topluluğuna sahip lngiltere'de üretilmekte ve Hindistan'dan Brezilya'ya bütün dünyada yaygın olarak dinlenrnekte. Zoanet Come Sebastien da. Bob Mariey'nin olumu uzerinden sekiz yıl geçmesine karşın etkisinden hiçbir şey yitirmeyen bu felsefenin yayılmasında önemli rol oynayanlardan biri. Zoanet, muziğini yaşamayı tercih ediyor. Aswad, Pablo Moses, Sugar Minot gibi günumüzun en buyuk isimleri ile Sunsplash gibi büyük festivallerde çalmış olan sanatçı, gunumüz Afrikası'nı bir zaman ve kultür sentezı içinde, gelenek ve güncellik düaüzmini kullanarak anlatıyor. Fildişi sahillerinin dunya sahnelerine bıraktığı bu "rast a " , müziğini siyah kışiliğin tanınması için bir araç olarak görüyor. Silk Cut sponsorluğu altmda 26 ağustosta Çeşme Kalesi'nde gerçekleşecek gecede "reggae"severlerin karşısına çıkacak olan Zoanet ve 7 kişiden oluşan gnıbunun konserleri saçtığı kuvvetli reggae enerjisınin yanı sıra, herkesin benliğine kavuştuğu gerçek bir festivale dönuşüyor. Buyüleyici reggae ritmlerini, Fildişi sahillerinin folk müziğı olan Bete ritmleri ile kanştıran Zoanet'nin konseri, îstanbul'da olduğu gibi izleyicileri gecenin başından sonuna kadar dans ettirecek bir etkinlik. s RP > ırH /fVkrı ^ f &*•*• PİKNİK PtYALE MADRA QO< GUZEL SUN' HIZLI GAZETECİ ISECDET ŞEN yiJLMizcA ÇÜZÜK PÎŞ SOKUFJU P'I'IL Ki &ELGİN KlfVCl OİMAK K İ KOHVVU UİÇ 0/J/C.. SACINiH ÇeKUNDEN, YÜRÜYÖŞÜNDEKİ tOAYA. PİKLEP'l&İM M'UZİKTeN KOLUHPAKi TÜYLEVE KAPAR UER. TüRLÜ AYRlHTlPAM İSTER ISTSMBZ EjKİl£*tiYQ... OiUMLU, YA &\ OLUMÇUZ.. KARŞI O'AJİ/' 0U>U60 G)0). KidiYlE.PASiiLA, ılTİUA&tYLA, 6ÖR6Ü5ÜZIÜ6ÜYL.E KA&UUENMEK EÜ/MPE P//L 5ÖYLER MİSİN. AĞZINlH ŞU Ki ıRıti OCLV S'NİLCELER VARKSN, SENİ NAÎIL ÖPERİ/vi 7. KENPİHE ÖZErS SEVö'lSfNB A/ASlL //VAM//^ 7. SEM NE 0L0Ü6V KOmSUNDA CİOOİ CıPDİ KAPA Yof?PuN MV i İ " ÇİZGİLÎK KÂMİL MASARACI d AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES GARFIELD jm DAVIS Kİ3Sİk muzik J a P° n ya'd a özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uyuk bir gelışme gösterdi. Ama Japonya'nın bu alandakı en ilginç özelliklennden bıri de, amatör orkestralara büyük önem verilmesi. Şu anda Japonya'da 132 kasaba ve kentte butunüyle amatör müzisyenlerden oluşan 150 kadar klasık müzik orkestrası bulunuyor. ÖzellıkJe orkestra şefi işımaru Hiroşi'nın 1973'ten bu yana gösterdiği çabalar sonucu bugün öğrencilerden, öğretmenlerden, devlet memurianndan, dükkân sahiplerinden, ev kadınlarından, doktoriardan, avukatlardan, rahıplerden, hatta emeklilerden oluşan amatör orkestralar yıl boyunca konserier veriyorlar. Güney Afrikaida siyaK müzikal Konusunu 1976'daki Soweto ayaklanmasından alan "Sarafîna" müzikali, Güney Afrika'dan sonra ABD ve Federal Almanya'da da sahnelendi. Kiiltür Servisi Guney Afrika'da ırk aynmının kol gezdiği, eski altın arayıcılarının kenti, milyona varan nufusuyla Johannesburg'un göbeğinde dünyanın en gözde, çarpıcı tiyatrolarından bin yer alıyor: VVoolhatstreet'teki Markel Theatre. Market Theatre'da Afrika'da şimdiye kadar yapılmış en başarılı müzikal oyun sahneleniyor: "Sarafina." Sarafına politik bir müzikal. Konusu, sayısız siyahinin yaşadığı Johannesburg'un Soweto adlı gettosunda geçiyor. 1976'da Afrikaner dilinin okullara zorunlu ders olarak konulmasına öğrenciler karşı çıkarlar. Polis sıruflan basar ve gostericilerin uzerine ateş açar. Sonuçta 600 siyahi insan yaşamım yıtirir. Oyunun başkişisi Sarafına, inanılmaz olaylan yaşayan bir kız öğrencidir. Yaşama sevinci, öğrenme isteği gibi sınırsız olan. "NemeUzııncıiığa" ise büyük öfke duymaktadır. Üstelik öfkesinın yönü yalnızca beyazlar değildir. O, siyahi erkekleri de hoşgörmez, çünkü 1976'larda "kadınlık" siyahlar arasında ikinci sınıf bir statüye sahiptir. Soweto ayaklanmalarının akışı içinde Sarafina tutuklanır. Hapisten çıktığında yaralarını arkadaşlarına gösterir. Esaslı bir dayak yemiştir. Daha sonra ayaklanmada olen öğrencilerin toprağa verilmesi sırasında gerilim doruğa çıkmıştır. Tipik "tngilizvari" okul giysileri içindekı siyahi kızlarerkekler artık bundan sonra sahnede gerçekleşmesini istedikleri bir ruyayı sevgilemeye başlarlar. Kravatlar, beyaz gömlekler bir kenara atılır. Birbirinden çarpıcı Afrika giysileri sahneyi bir renk cümbüşüne dönüştürüverir. Bu, siyahi insanlann özgurlüklerine, bağımsızlıklarına kavuşmalarının gelecekteki kutlamasıdır. Konuşmalar ise artık Zulucadır. Vahşetin bir müzikalde dile getirilmesi hiç kuşkusuz ustalık gerektirir. "Sarafina"nın metnini, müziğini yazan ve sahneye koyan Mbongeni Ngenıa'nın başansı 1 gülmeyle ağlamayı aym kalıba dokmesinde yatıyor. 34 yaşındaki Ngema, tiyatro yapmadan önce caddelerde, barlarda gitar çalmış, daha sonra oyuncu olarak tiyatro yaşamına ayak basmış. Muzikalle olağanustü bir başarı kazanan yonetrnen, muzikleri siyahi trompetçi Hugh Masekele'nin yardımıyla yazmış. Muziğin dokusu Bmaquanga, yani Guney Afrika kentlerinin blues, soul, swing ve rock'un karışımıyla ortaya çıkan muzik kokteyli. Sarafina'yı ise başanyla Seipati Sothoane oynuyor. Yönetmen, müzikal için dansçılar, şarkıcılar aradığında şehirlerden, koylerden yuzlercegenç baçvurmuş. Günde 15 saati bulan çalışmalarda, daha sahneye adımını atmamış gençier serbest tarzlarıyla, hareketleriyle şarkılara, danslara olağanustü katkıda bulunmuşlar. Müziği zaman zaman volkanik bir tınıyla çalan çunku resmen Nelson Mandela!" ı'yı Geri Verin) ya da "Stand up and Fight" (Doğrul Yerinden ve Savaş) gibi şarkılarla "kışkırtıcı" bir hava estirilmektedir oı kestra ise tel örgülerden bir kafes içinde, oraya buraya serpiştirilmış bidonlar arasında klavye, saksofon, trompet, davul, gitar, bas, vurmalı çalgılardan oluşuyor. Müzikal 1987 yılında denek taşına vurulurcasına New York'a taşınmış. Lincoln Center'da salınelenmeye başladığında muthiş bir ilgiyle karşılanmış. Oyunun bu yılki durağı ise 16 hazıran 3 temmuz arasında Hamburg'da 5 kıtadan gelen tiyatro gruplarıyla gerçekleştirilen "Dünya Tiyatrosu" gunleriydi. Sıcakkanh "kışkırtıa" müzikal Güney Afrika'daki politikaları değiştırecek mi? Yine de, siyahi insanlann acı çektiği ülkede 1976'dan beri değişen önemli bir olgu var. O da siyahi kadmlann ikinci sınıf vatandaşlıklarından sıyrılmaya başlamaları ve erkeklerinin ardından çorap toplayan kimliklerini yırtıp atmaya çalışmaları. Sarafina'nın kuşağı şimdilerde kadın kuluplerinde toplanıp "hamurlu elleriyle" erkek işlerine karışabiliyor. "Sarafına" müzikali ırk ayrımıyla mücadeleyi sahneye getiriyor 4 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAK 22 Ağustos BUNARLI KURBKLERİ n86'PA SUSUM, İLK SUHAÜLI TBHNELEROEN &/£/, AMBR.İKADA, DEL4WAR£ NEHB.ı'Ht>E DENENMİ$TlAM£ltiHALl gVUIfÇU JOHM FlTCH TARAFINMN YAPILAM ZO METKE BOYUNOAKİ TEKAJE, İKJ YANINPA HABEMBTLİ 1Z KÜHeK. mŞIYOZ&U.BU. UAR MAJÜNESİNIU ÇAUŞneOI&l >CUR£KL£Z, ONA SAA7TE 6,5 MIL UI2 YAPPKIYOG&U. ANCAK "GeeEKSîZ BİR. YENİÜK"SAVO/JA/ AAODEL PEK İLSİ Ş JÖHAI F/TCM, PANA 6ELİÇMİŞ BlR BüHAGLI T&ME YAPMAYA Ğ/eiŞE CEK (ŞAĞDA^BUNU 8AÇA/eMASfNA KARŞlN.GEHEL DAN, 173B'DE İNTİHA8A kALXlŞACA/Crf!. VE DÜNYA KARİKATÜRÜNDEN Dişler gerçek otaııca "Sarafina" müzikalinde siyahi oyuncular gelecekteki bir duşu canlandırıyortar. Kız ve erkek öğrenciler Ingilizvari giysilehnı çıkartıp atıyor, birbirinden çarpıcı Afrika glysıleriyle satıneyi bir renk cumbuşüne dönüşturüyoriar. Şadi Dinççağ Hans Firzlafr <F.AImanya)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear