26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 ŞUBAT 1989 HABERLER CUMHURİYET/9 Uluslararası Af örgütü, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın hazırladığı ılımlı insan hakları raporunun, gerçekleri tam olarak yansıtmadığım, Türkiye'de siyasi nedenlerle gözaltına alınan herkesin işkence riskiyle karşı karşıya bulunduğunu bildirdi. ABD'ye kontr rapor WASHINGTON (Cumhuriyet) karşılaştırarak durumun daha iyi ABD Dışişleri Bakanlığı tara olduğunu ileri surüyor. Uluslarafından yayunlanan Türkiye İnsan rası Af Örgütü, bugünkü duruHaklan raponına Uluslararası Af mun 1980'den daha iyi olduğu örgutiı'nce hayli sert bir "kontr gerçeğini yadsunıyor. Ama ABD rapor" ile yanıt verildi. Dışişleri'nin 1980'i " b a z " olarak ele almasma karşı çıkıyor, "ÇünCumhuriyet'in edindiği bilgiye kü 1980 o kadar berbattı ki her göre Uluslararası Af Örgütü'nün şey ondan daha i)i olur" deniyor. Türkiye Araştırma Bölümü taraUluslararası Af Örgutu, aynca fından kaleme alınan raporda, ABD Dışişleri'nin ılımlı insan ABD Dışişleri Bakanlığı raporunhaklan raporu gerçekleri tam ola da vahim maddi yanhşhklar oldurak yansıtmamakla eleştiriliyor. ğu kanısında, ABD Dışişleri BaUluslararası Af örgütü bulgula kanlığı raporu Türkiye'de şiddenna göre "Türkiye'de siyasi ne te basvuranlarla başvurmayanladenlerle gözalbna alınan herkes rın tefrik edildiği izleniraini yayıişkence riski ile karşı karşıya", yor. oysa ABD Dışişleri 1981 ile 1988'i Af örgotü'nün "koııtr" raporunda bu konuda şöyle deniyor: "Bu lamamen yanlış, her ne kadar Türk Ceza Yasası'nda şiddete basvuranlarla başvurmayanlar tefrik ediliyorsa da verüen ceza miktan eşit. Örneğin Türkiye'de halen 36 yıla mahkum gazetecfler var." Uluslararası Af örgütü uzmanlan, ABD Dışişleri rapprunu, hapishanelerdeki gazeteciler ile dini faaliyet nedeniyle hapsedilen Müslümanlaıa karşı kayıtsız kaltnakla suçluyor. Savuruna hakkına getirilen kısıtlamalann göz ardı edilmesi de ABD Dışişleri raporunun eliştirilen yonleri arasında. Aynca ABD Dışişleri Bakanlığı raporunun Türk Ceza Yasası ile Ceza Muhakemeleri Usul Yasası'ru birbirine kanştırması Uluslararası Af Örgütü'nün dikkatini çeken noktalardan birisi. Uluslararası Af Örgütü, ABD raporunu 1988'de Türkiye'de gözaltında işkenceden Ölenlerden habersiz gibi davranmakla da eleştiriyor. ABD Dışişleri raporunda Uluslararası Af örgütü uzmanlannm dikkatini çeken bir başka maddi hata da Türkiye'de ölüm cezasırun uygulanmıyor olmasırun sanki ölüm cezasmın kaldırıldığı şeklinde anlaşılması. ABD Dışişleri İnsan Hakları raporunda idam tezkerelerinin TBMM'nin "arşivine gönderildiği" belirtilerek sanki arşive gönderilmesinin o konuyu ortadan kaldırdığı izlenimi veriliyordu. Hatırlanacağı gibi 12 Eylül yönetiminin ilk işlerinden birisi 1980'de Mecüs arşivlerinde bekleyen idam tezkerelerini yürürlüğe koymak olmuştu. Uluslararası Af örgütü uzmanları, tüm bu gerekçelerle ABD Dışişleri'ni Türkiye'yi derinliğine bümemek ve siyasi kaygıları ağır basan " n e şiş yansın ne kebap" türü raporlar hazırlamakla suçluyor. Af Örgütü, Türkiye'deki insan hakları için sertyanıt verdi Beş yıl görev yapmış savcılar ANKARA (AA) Cumhuriyet Savcılığı görevinde en az beş yıl hizmet yapmış olanlar, istedikleri takdirde "Cezaevı mümessili" olabilecekler. Cezaevi mümessili olarak geçen hizmetler, alt bolgelerdeki hizmet surelerinden sayılacak. Hâkimler ve cumhuriyet savcıları atama yönetmeliğinde bu konuda yapüan değışiklik, dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yıirurlüğe girdi. Kaçak Mercedes davası tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde açılan 4.5 milyarhk "kaçak Mercedes" davası başladt. Olayda organizatör olarak suçlanan sanık Mehmet Dalga, "Ben 100 bin lira aylıkla çalışan bir işçiyim, bu isi nasıl başarırım? Butun bu işleri patronum olan Metin Ertuğ yapmıstır" dedi. DGM Savcısı sanık Mehmet Dalga ile haklannda gıyabi tutuklama karan karan verilen Eyüp Bulgan, Metin Ertuğ ve Muzaffer Sankaş yurda kaçak olarak soktuklan 60'm tizerindeki Mercedes otomobilleri sahte satış belgesi duzenleyerek satmak için anlaştıklarını öne surdü ve tum samklann devleti milyarlarca liralık zarara sokmaktan 10'ar yıl ağır hapis cezasma çarptırılmasını istedi. TBMM'DE KABUL EDÎLDt 8 ilde olağanüstü hal uygulaması sürecek midir? Yoksa ziyafet midir? Eger riyafetse soruyorum boyle bir ziyafet verildi mi" diye konuştu. Genç, "özal, Cumhurbaşkanı olarak hesap veremeyeceğini sanıyor. Biz Cumhurbaşkanı olsa da kendisinden bu yapılanlann hesabını soracağız" dedi. Genç*in konuşmasına yanıt vermek üzere yeniden kürsüye gelen tçişleri Bakanı Kalemli ise Yeşilyurt olayı ile ilgili olarak idareciİerin kendisine verdüği bilgiyi açıkladığını ve soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. Genç'in bu konudaki sözlerini ise "Baa yerlere ve kişilere selam vermek" olduğunu öne surdu. Kalemli, daha sonra "Ben orada devletin kumandanına, polisine guveniyorurn sana değil. Bu arkadaşın bir rahatsızhğı yoksa bu konuşması ile Türkiye^ yi küçük düşiıriicü zihniyetin içerideki bir temsilcisidir' diye konuştu. Genç, sataşma olduğu ve gerekçesi ile yeniden söz istedi. tşkenceci polisler davası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Güneydoğu Anadohı Bölgesi'nde 8 ilde uygulanan olağanüstü halin 4 ay daha uzatılmasını öngören Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. tçişleri Bakanı Mustafa Kalemli, görüşmeler sırasında bölgede alınan önlemler nedeni ile halkın üzerinde baskı kurulduğu iddialannın geçersiz olduğunu öne sürdü. Kişisel olarak söz alan SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Yeşilyurt olayına değinirken "1Bsanlara dışkı yedirrne olayının üzerine gidilmiştir. Bu nasıl bir olaydır. Zuliira miidıir? tşkence Beraat Üargıtay'dan döndü Askeri Yargıtay 3. Dairesi, yeterli kamt olmadığı gerekçesiyle beraat karan verilmesinin, üsule ve yasaya aykırı olduğunu bildirdi. ScftuMu korkMiyonu Kışın kendılerini pek etkilemediğini bildiren sığınmacılar yaz mevsiminde 50 dereceye varan sıcaklığın büyük sorun yaratacağını söyluyorlar (Fotoğraf: Rıza Ezer) tşkencede felç olan Hüseyin Sütpak'ın eşi polisi suçladv Işkencede şarkı söyltiyordu tstanbul Haber Servisi AsAncak toplantıyı yöneten DYP'li Başkanvekili Yıldınm Avcı, tuta keri Yargıtay, işkenceyle adam ölnakları inceleyeceğini bildirerek dürmekten yargılanan, aralannda eski Kadıköy Emniyet Amiri söz isteğini kabul etmedi. Ümit Bagbek'in de bulunduğu S Yapüan oylamada; Bingöl, Diyar polis hakkında verilen beraat kabakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, ranru bozdu. Bozma kararında Siirt, Tunceli ve Van'da olağanüstü yeterli kanıt olmadığı gerekçesiyle hal uygulamasmın 19 Mart 1989 beraat karan verilmesinin "usutarihinden itibaren 4 ay daha uza le ve yasaya" aykırı olduğu biltılması ANAP ve baa DYP'lilerin dirildi. oyları ile kabul edildi. Yaklaşık 7 yüdır sürmekte olan ve bu süre içinde iki kez sonuclanmasına karşın iki kez de bozularak yargılamanın yenüenmesine karar verilen dava, TKP üyesi olduğu gerekçesiyle 16 Kasim 1982'de gözaltına alınan Mustafa HayruHahoglu'nun iki gün sonra Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne ölü olarak getirilmesiyle basladı. tstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcıhğı'mn 27.4.1984 tarihli iddianamesiyle açılan davada, Hayrullahoğlu'nun öldürulmesiyle ilgili olarak polisler Ümif Bağbek, Ali Can Ozgenler, Mehmet Yetiş, Orhan Yaman ve Engin Devran'ın cezalandınlması istendi. 1. Ordu Korautanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde 1 Nisan 1986 tarihinde sonuçlandınlan davada sanıkları btUtyif Halen hastanede bulunan Hüseyin Sutpak'ın eşi, annesi ve çocuklan tedavinin sonucunu dan Ümit Bağbek, Yetiş ve Yabüyuk tedirginlikte bekJtyoriar. (Fotoğraf: Cumhuriyet) man, Hayrullahoğlu'nun işkence sonucu ölumüne neden olmaktan 10 yıl 8'er ay ağır hapis cezasma carptınldılar. Sanıklardan ikisirün beraat ettikleri bu karar Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nce "eksik somşturma yapıldıgı" gerekçesiyle bozuldu ve davanın yeniden gösokarım' diye küfıir etti. Beni bıFatma Sütpak, "tşkencede kocam 'su' rülmesine karar verildi. bıralarlarken de 'Bizım aleyhimizdedikçe, polis Yağdır Mevlam Su şarkısını de kimseyle konuşmayacaksınız' Bu arada, Tercüman gazetesi söyleyerek alay ediyordu" dedi. diye' tehdit ertiler." yazarlarından Ahmet Kabaklı ve tedavi edilen üç çocuk babası HüŞanlıurfa Cumhuriyet Savcılı Rauf Tamer ile Yazı lşleri MuduMEHMET FARAÇ seyin Sutpak'ın eşi Fatma Sütpak, ğı yetkilileri, Hüseyin Sutpak'ın rü Mehmet Yuksel Baştunç polisŞANLIURFA Adam öldür iki gun sureyle gözaltında kaldı tbni Sina Hastanesi'nden gelecek lerin cezalandınlmasıyla ilgili yaduğü iddiasıyla gözaltına alındı ğı sırada eşine gözleri önünde iş raporuna göre işkenceyle suçla zılarında, henüz sonuçlanmamış ğı asayiş şube müdürlüğünden kence yapıldığını söyleyerek şun nan asayiş şube müdürlüğü sor bir davada görüş bildirdikleri ge"felç" olarak çıkan Hüseyin Siit ları anlattı: gulama görevlileri hakkında da rekçesiyle yargılanarak mahkum edildiler. "Kocamı sabahlara kadar dö va açılabileceğini belirttiler. pak'ın gözaltında tutulan karısı Fatma Sütpak, polislerin eşine vuyorlardı. Camın arkasından Aynı olayda gözaltına alınıp Askeri Yargıtay 3. Dairesi de "Yağdır mevlam su" şarkısını baktım, askıya alnuşlar, elektrik serbest bırakıldıktan dört gün 17.1.1989 gunü, sanık polisler Kocam 'Ben sonra DDT içerek intihar eden 22 hakkında verilen beraat kararlasöyleyerek işkence yaptıklannı ile veriyorlardı. yapmadım' dedikçe işkencenin yaşındaki Abdurrezzak Pay'ın rını, biri dışında bozdu. Sanıklarrı surdü. Gözaltından çıküktan sonra in dozunu arttırıyorlardı. Bir polis babası Münir Pay, "Gördiiğüm dan Ali Can Ozgenler hakkmdatihar eden Abdurrezzak Pay'ın kocamın çıplak vücuduna hor tek şey, oğlum serbest bırakıldık ki beraat karannı onaylayan Yaryakınları da, "Abdurrezzak iş tumla su döküyordu. Kocam 'Su' tan sonra tiim vücudunun siyah gıtay, diğer samklar hakkında yekencede erkekliğini kaybetmişti. dedikçe polis 'Yağdır mevlam su' lar ve moriuklar içinde olması> terli kanıt bulunmadığı gerekçeYaşayamayacagını anladığı için şarkısını söyleyerek alay ediyor dı. Elektrik vermişler, saatlerce siyle, alınan beraat kararlarının, du. Polisler bana da 'Sizde silah soğuk suyun altında tulmuşlar. usule ve yasalara uygun olmadıintihar etti" dediler. 10 günden beri Ankara Ibni Si varmış. Kadın, nerene soktuysan Kollarından asmışlar. Erkekliği ğım belirterek oybirliğiyle "esastan bozulmasını" kararlaştırdı. na Hastanesi Nöroloji Servisi'nde çıkar. Yoksa bu telsizi kulağına ni de kaybetmiş. " Peşmergenin korkusu EVREN DEĞER DİYARBAK1R/MARDİN Turkiye'ye sığınan 36 bin dolayında peşmerge, Diyarbakır, MardinKıaltepe ve Muş kamplannda barındınhyor. İlk olarak resmi verilere göre toplarn 15 bin 130 peşmergenin yaşadıgı Mardin'in Kıaltepe ilçesindeki peşmerge kampındayız. Kamp 5 Eylul 1988'de kurulmuş. Ancak aradan gecen 6 aylık süre içerisinde "nüfus patlaması" yaşanarak toplam nufus 16 bin olmuş. 62 evlilik yaşanmış Kızıkepe kampında. Ama ne care ki yeni evlilerin en büyük sorunu "zifaf çadın" olmuş. Kızıltepe kampındaki peşmergeler, boyutları 3 x 4 metre ile 4 x 5 metre arasında değişen çadırlarda barınıyorlar. Isınma sorunu ise çadırların ortasına kurulan sobalarla çözümleniyor. Peşmerge kampındaki Türk yoneticilerle ilişkileri, ^ t a ^ 5 ay önce yapılan seçimler sonucu oluşturulan 10 kişilik komite gerçekleştiriyor. Peşmergeler kampta birçok sorun olmasına karşın "iyi bir yönetim anlayışı" konusunda göruşbirhğı içindeler. Kampın yöneticisı ve Mardin Vali Yardımcısı Ahmet Nevruz, bizlere kampla ilgili bu resmi bilgileri veriyor: "Kampa Bk eUptı 5 bin kişi geldi. Daha sonra bunlara 8 bin kişi ila>e oldu. Daha sonraki katılmalarla kampımuda toplam 15 bin 134 kişi bulunuyor. Bu haliyle buradaki kamp diğer kamplar arasında nufus bakımından en buvıigu oluyor. Kampın oluştunılduğu 5 evliil tarihinden bu yana loplam 91 kişi oldıi. Bunlann buyuk ço|nnluğunu çocuklar oluşlurujor. Bunun yanı sırs 600 dolajınd» dogum oldu. 5 ejlul tarihinden bu yana toplam 62 kişi evlendi." Mardin yoresinde yılın en soğuk dönemi yübaşmdan hemen sonra başlamış. Vali Yardımcısı Nevruz, bu soğuklann son 45 yılın en soğuk 'Yaz aylannda bulaşıcı hastalığa dayanamayız' Koç: Nüfus artışı düşebilir Kampta en guç gunleri çocuklar geçiriyor. Çeşitli yoksunluklann yanı sıra bir de eğitim eksikliği büyük sorun. İSTANBUL (AA) Türkiye A ile Sağlığı ve gunleri olduğunu da belinerek, "Isı Planlama Vakfı 4. 10 dereceye kadar düşlü. Bu du Kurucular Kurulu toplantısı nımda kamptakilere ek battanije lstanbul'da yapıldı. Vakfın ve jorgan dağıttık. Sorunu ancak Yönetim Kurulu Başkanı böyle çozumlemeye calıştık" diyor. Vehbi Koç toplantıda Resmi bılgilerden sonra kamptayaptığı konuşmada, 1985 ki yaşamı yerinde gözlemlemek için yılından itibaren aile sağlığı dolaşmaya bajlıyoruz. Dıl probleve planlaması konusunda mini peşmerge Ali Faros hallediyor. Kampta belırlı bir eğıtım programı faaliyet gösteren vakfın, yok. Çocuklar hiçbir eğitim görmugeçen yılın son üç ayında yorlar. Belırli donemlerde unıversite düzenlediği aile planlaması mezunu olan peşmergeler çocuklara kampanyastnda büyük bazı konularda yardımcı oluyorlar. oranda başanya ulaşıldığını Kamptaki yeöşkinlerın yaşamı da söyledi. Vehbi Koç, oldukça sıkıcı. Yapılacak hiçbir iş Türkiye'de yılda 1.5 milyon yok. Butün gün boyunca birbirleolan nüfus artıştnın riyle sohbet ediyorlar. planlama çahşmalanyla Kamplakilerin en büyük korku2000'li yıllarda 500 bine su ise yaklaşan yaz. Peşmergeler kıdüsebileceğini bildirdi. şın soğuğunun kendılerini "pek" etkilemediğini, ancak yazın 50 dereceye varan sıcağın buyuk sorunlara ve çeşitli bulaşıa hastaiıklara yol açacağı görüşündc birleşiyorlar. ANKARA (Cumhuriyet Buna Vali Yardımcısı Ahmeı NevBürosu) Halk ozam ruz da kaülıyor. Peşmergelerin buFerhat Tunç adıyla bilinen nun için bulduklan çözum ise kendi anlatımlarıyla şöyle: Polat Yoslum gözaltına "Bizler Turkne'yi seviyoruz. Ma alındı. Yoslum'un avukatı dem buraya alındık, o zamao biz Aydın Erdoğan basına ler politik miılteci olarak kabul edi yaptığı açıklamada, "Somut lelim ve bura>a >erleşelim." bir suçlamaya dayanmadan Ozan Ferhat Tunç'un Kampın en büyuk sorunlan arasında tuvalet ve çöp sorunu da yer gözaltına almmış alıyor. Kampın içinde dolaşırken olmasmdan kaygı çöp bidonlannın tamamen dolu olduyuyoruz" dedi. duğu gözümüze çarpıyor. Tuvalet sorunu ise bir başka dert. 16 bin kişi için kamptaki tuvalet sayısı 50 dolayında. Peşmergeler elde ibrik, plastik tas, tuvaletler önunde uzun ANKARA (ANKA) kuyruklar oluşturuyorlar. Maliye ve Gümruk Bakanı Dıyarbakır'dakı peşmerge kamAhmet Kurtcebe pındaki durum ise Muş ve KıAlptemoçin ve zıltepe'dekı kamplara oranla "goberaberindeki işadamlan rece" olarak daha iyi. En azınheyeti ozel bir uçakla dan peşmergelerin barınacaklan Sovyetler Bırliğı'nin prefabrik evler var. Diyarbaku peşbaşkentı Moskova'ya gitti. merge kampında toplam 12 bin 900 Alptemoçin Sovyetler kişi bulunuyor. Barindıkları ev saBirliği'ne hareket etmeden yısı ise 450. Yani bir evde onalama 27 kişi yaşıyor. önce düzenlediği basın toplantısmda Sovyetler îki odadan oluşan es'lerde bannanlann sayısı ailelerin sayısına göBirliği'ne son karma re de değışiyor. Bazı evlerde barıekonomik kurul nanların sayısı 4O'ı buluyor. toplantısmda ele alınan Evlerdeki ısınma sorunu ise elekkonulan gözden geçirmek, trikli sobalarla çözumlenivor. Di gelişmeleri izlemek ve yarbakır kampında yaşayanlann da bütun günleri birbirlerini ziyaret ve ENKA tarafından yapılan bir hastanenin temel atma sohbetle geçiyor. Bu kampta da çotörenine katılmak uzere cuklar için herhangi bir eğitim vegittiklerıni söyledi. rilmiyor. Ferhat Tunç gözaltında Alptemoçin Moskova'yu gitti Emek Dünyası Ifazı lşleri Müdürü'ne 6 yıl hapis Yeni Açılım Dergisi'nin şubat sayısı toplatıldı Haber Merkezi Aylık işçi gazetesi Emek Dünyası Yazı İşleri Müdürü Osman Güneş'in "1516 Haziran Biiyfik tşci Direnişi" başhklı yazıda komünizm propagandası yaptığı savıyla 6 yıl 2 ay hapis cezasına çarptınldığı bildirildi. Emek Dünyası'ndan yapüan açıklamada bugune kadar 7 sayılarının toplatıldığı 10'u aşkın yazı sahibi hakkında dava açıldığı belırtildi. Yeni Açılım Dergisi'nin şubat sayısı lstanbul DGM'ce toplatıldı. Toplatma karannın dergide "Ayın Oturamn" başhğı altında yayımlanan yazıda Adımlar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Umur Coşkun'un bazı sözlerinde bölucu propaganda yapıldığı gerekçesiyle alındığı bildirildi. Dergide yayımlanmak üzere duzenlenen "açıkoturuma" Murat Belge, Ertuğrul Kiirkçü, Çağatay Anadol, Ceial Kanat ve Mehmet Emin Sert konuşmacı olarak katılmıştı. Ankara Özgür Gelecek Dergisi'nin matbaada el konulan üçuncü sayısı hakkında da dava açıldı. Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yuksel, derginin 3, sayısındaki başyazıda suç unsuru olduğu gerekçesiyle halen Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Yazı lşleri Müdürü Bekir Kesen'ın ifadesini aldı ve yeniden tutuklama isteminde bulundu. DGM'de yapüan duruşmada tutuklama istemi reddedildi. • Ankara DGM'de görulen yasadışı TKPB örgütü Samsun grubu davası sonuçlandı. Sanıklardan Salih Şahin, Abdullah Demir ve Mansur Akça 5'er yıl 10'ar ay hapis cezasma çarptınldı. Şenol Akgün, Nail Özer, Ali Türk, Cemile Gül, Birgül Karagül ve Ali İhsan Şişman'ın ise beraatlerine karar \eı UBA'ya göre tutuklu sanık karan protesto edince güvenlık güçleri tarafından zorla salon dışına çıkarıldılar. Yasadışı DevSol orgutunün üyesi oldukları gerekçesiyle 15 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle Ankara DGM'de yargılanan Tnfan Tufur, Ugursal Öztürk mahkumiyete yeter derecede belge ve delil olmadığı gerekçesiyle beraat ettiler. ANA DEVRİMCİ YOL DAVASINDA AVUKAT SAVUNMALARI: Ilericiler salduıyı göğüsledi Savunmada "Devlet otoritesinin zaafa uğramasından, devletin güçsüzlüğünün gösterilmesinden askeri savcılar siyasal cinayet ve katliamları kastediyorlarsa, bu eylemleri başlatan, katliamları tırmandıran güçler, faşist güçlerdir" dendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 4. Kolordu Komutanlığı (1) No'lu Askeri Mahkemesi'nde görülen ana Devrimci Yol davasında okunan ortak avukat savunmasında, 12 Eylul oncesinde Turkıye'nın, faşist guçlerin doğrudan iktidarı zaptetmeye yönelik açık bir saldırısına sahne olduğu belirtilerek, "Başta sosyalistler olmak üzere, geniş halk yıgınlan, ilerici, devrimci guçler, faşisllerin bu saldırılannı göğuslemek ve direnmek durumunda kalmışlardır" denildı. Ortak savunmada, "Doğal olarak 12 Eylul oncesinde yaşanılan olayları, bu guçlerin miidahalesi karakterize etmiştir. Muvekkillerimizin, 12 Eylul öncesi faaliyet ve eylemleri de öncelikle bu bağlamda degerlendirilmek durumundadır. Yani mü«ekkillerimizin askeri savcılıkta anayasal duzeni devirmeve cebren le>ebbus faaliyeti olarak degcrlendirilip, TCK'nın 146. maddesinden cezalandınlmasını istediği eylemler, doğrudan devleti ve siyasal iktidan hedefleyen eylemler değil, faşist guçlere karşı yoneltilmiş antifaşist eylemlerdir. Bunun aksini ileriye surebilmek mümkun değildir. Askeri savcılar bunun aksini ortava koyamadıklarından duşünce planında somut suçlamalarla konuya vaklasraışlardır" denildi. Ortak savunmada, "Askeri savcdann çarpıtmaya çalıştığı en onemli konu, 12 Eyliil oncesinde gerçekleştirilen eylemterte, devlet otoritesinin zaafa ugratılması, devlelin giiçsuzluğunun gösterilmesinin amaçlandığı ve direniş komiteleriyle giderek yeni iktidar odaklarının yaraıılmak istendiği şeklinde iddia ve vorumlardır" denilerek şu göruşlere yer verildi: "12 Eylul oncesinde meydana gelen olavlar faşist gıiçlerle ilericidevrimci halk guçleri arasındaki bir mıicadele olarik şekillenmiştir. Bu mucadelede faşist guçlerin bombaiı silahlı katliamlarla Endonezya benzeri bir siireci Turkive'de yaşatmak isledikleri, Maraş, Çorum, Sıvas vb. katliam ve katliam benzeri girişimlerivle orlaya çıkmıştır. Bu olayların yaşandığı bir iilkede, devlet faşist guçlerin bu silahlı katliamlarına engel olamıvorsa, kitleler üzerinde otorite ve guciınun zaafa uğraması kaçınılmazdır. Kendi yurttasının can güvenliğini sağlamakla yukümlu olan devlet bunu vapmıvor \a da yapamıyorsa, vatandaşlann canlarını korumak için silahlanıp örgutlenmelerini suçlamamalıdır. Türkiye'de devlet otoritesinin zaafa uğramasından, devletin güçsüzlüğünün gösterilmesinden. askeri savcılar sivasal cinayet ve katliamları kasledivorlarsa, bu evlemleri başlatan, katliamları tırmandıran guçler faşist güçlerdir. Oysa faşist guçler devlet oloritesini zaafa uğratmak. devleli giıçsüz göstermek, boylece de anayasal duzeni cebren yıkmaya teşebbus etmekle suçlanmadılar. Aksine, bu guçler devlete vardımcı guçler ilan edildi. Buna karşın faşisl guçlerin saldınlanna karsı kendılerini kurumak amacıvla mucadele eden devrimciler TCK'nın 146. maddesinden yargılamyorlar. Bir ulkede faşizmin saldırısı varsa, o ulkede antifaşisl bir direniş hareketinin geiişmesi de kaçınılmazdır. Saldındireniş ikilemi mahallelere, köylere, işyerlerine kadar yaytlmışsa tnplumda politik kutuplaşma ve gerilim had safhaya varmışsa, mahallelerin, kövlerin bolunmesi, bir yönuyle dogaldır. Doğal olarak verleşim birimlerinde, okullarda, işyerlerinde devlet otoritesi zaafa uğramışsa. bu, devlet oloritesi zaafa ugratılmaya çalışıldığından değil. daha çok 12 Evlul oncesi vaşamlan olavların siyasalsosval karakterinden ileri gelmiştir. Askeri savcılann, faşist guçlerin saldınsı karşısında kendi can güvenliğinin kaygısına duşen insanlann orgutlenip direnmclerini suçlamava, hele bu direnme faaliyetlerini anayasal duzeni cebren değtştirmeye leşebbüs ev lemi olarak değerlendirmeve hakkı yoktur. Kaldı ki, 12 Ev lül oncesinde vaşamlan ortamın bir gercegi de, muvekkillerimizin sorgulartnda da belirtlikleri gibi, anayasal duzenden hoşnul oimayanlann anayasayı ortadan kaldırmak konusundaki girişimlerine karşı kendilerinin vuruttuğu mucadeleyi kapsamaktadır." Beşiktaş'ta pankart Beşiktaş çarşı içinde Mıstık Sineması'nın karşısında bulunan Ulu tş Hanı'nın 5. katma saat 17.00 sıralannda bomba süsü verilmiş pankart asıldı. Üzerinde "Devrimci Birlik" adb yasadışı örgütün imzası bulunan pankart, güvenlik görevlileri tarafından indirildi. ANKARA (Camburiyet BürosB) Gazi Üniversitesi eski öğretim üyelerinden Doç. Dr. Yalcıa Küçmk'ün. Toplumsai Kurtuluş Dergisi'nde yer alan yazüanndan ötürii hakkında açüan 3 ayrı dava nedeniyle 45 yıla kadar hapsi istendi. Önceki gün gözaltına alınan Kfiçuk, dün sabah hakkında 45 yıia kadar hapis istemiyle açtlan üç ayn dava ncdeniyie Ankara DGM'yeg«kiîdi.Küçük'ün avuka tı H B J M Öadal iddianamenin keadisine ulaşmadıgım beiinerek savunmaiar için süre veriimesini istedi. Mahkeme Başkanı Vehbi Beaii ise iddianamenin ömeğinin gönderildiği ni, ancak aJmdığma ilişkin belgenm kendilerine ulaşmadığını belirterek süre istemini yetinde buldu. Duruşma sonunda Küçük, Avrupa'da verdiği konferanslarda Atatürk'e hakaret ettifi ve Kürtçülük propagandası yaptığı gerekçesiyle DGM Savcı Yardımcısı Nuh Mete Yıiksel'in yanına çıkarılarak sorgutandi. Savcs Yardımcısı Yuksel, Küçük'ün bu iddialar nedeniyle tutuklanmasını istedi ve sonışturma dosyasını DGM yedek üyesi Hâkim Albay Ünal özpınara iletti. Ancak özpınar, dosyada suç unsuru bulunmarnası gerekçesiyle tutuklanma istemini reddedince, Küçük DGM'den serbe«t bırakıldı. Küçtik tin 45 kadar ıpsi istendi 9 Horzurri'un açtıgı davalar ANKARA (UBA) Türkiye Emlak Bankası 'm 160 milyar lira dolandırdığı gerekçesiyle yargılanan Kemal Horzum'un Hürriyet Gazetesi aleyhine açtığı 250 milyon liralık tazminat davasına devam edildi. Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam edilen dunkü davada Hâkim Süleyman Sezen, Hürriyet Gazetesi avukatlarından gelen cevap layihalarıyla Kemal Horzum'un avukatı Ali Karakuçük tarafından verilen "cevaba cevap layihasmı" tarafların bılgisine sundu. Öte yandan Kemal Horzum'un basın ve TRT aleyhine Ankara'da açtığı tazminat davalan 750 milyon liraya ulaştı. Bir iltica EDİRNE (AA) Batı Trakya Türklerinden bir kişi Turkiye'ye iltica etti. Gümülcine kasabasında yaşayan Ibrahim Rızaoğtu (38), önceki akşam saatlerinde karanhktm yararlanarak Ipsala bölgesinden Türkiye'yt ginfL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear