24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 22 ŞUBAT 1989 Tac Mahal: Müziğe dönüşen mermer Tannnın Eski Öyküleri Hindistan Notlan MELÎH CEVDET ANDAY Varlığa kavuşan büyüleyid bir tasarım, anlamaya gerek olmayan bir başyapıt Tac Mahal'e giden havuzlu yolda ağır ağır yürüyordum, bir an önce varmak istemiyorum da ondan, bu görünüş uzasın istiyordum. Sanki yanına gidip elimi değdirsem bu düş uçup gidecekti. Moğol Imparatoru Şah Cihan, eşi Mümtaz Mahal için yaptırmıştı bu anıtı. çünkü. Oysa cami "toplantı yeri", mescit ise "namaz kılınan. secde edilen yer" anlammaAgra'ya varmadan 50 kilometre kadar ön dır. öyleyse "camii mescit" hem toplantı, ce, otobüsümüz kahve molası verdi, kahve hem namaz yeri demeğe geliyor. "Namaz kılhanenin bulunduğu güzel bir parkta indik. raak için topianılan yer." Bahçenin kenannda oturan yaşlı, sakallı bir Hintli, boynuna doladığı koca bir yılanı ka Tac Mahal vala benzer bir çalgı ile oynatıyordu. Ama yıYamuna nehri, kaleyi de, Tac Mahal'i de lan oynamıyordu da sadece başını sallıyordu. dolanarak ağır ağır akar. Burada en çok ilgiyi toplayan elbet fil oldu. Tac Mahal'in çeşitli fotoğraflannı görmüşHayvanın üstü ve hortumu süslenmişti, bir ya tüm, "Ne güzel yapıt" diye düşünmüştüm, nına da bir meTdiven dayarunıştı. Yabancılar fakat onu gözle görmenin buııca şaşırtıcı olamerdivenden hayvanın ustüne çıkıyor ve ora cağı aklıma gelmezdi. dan fotoğraf çektiriyorlardı. Bir de önüne geSultanahmet Camii'nin yapımı yeni bittiğı lene selam veren bir maymun vardı. Batı ülkelerinin ancak hayvanat bahçelerinde görü günlerden birinde, iki emekli mimar seyre gellebilecek olan bu hayvanlar, burada insanlarla mişler bu başyapıtı, oturmuşlar bakıyorlaryanyana yaşıyorlardı. Böylece Agra'da faz mış öyle. Biri demiş ki: lasıyla görebileceğimiz bu tür sahnelere altş"Mehmet L'sta önceieri sarayın müzik kanhk kazanmış olduk. bölümunde oknyordn, sonra nasıl oldnysa miAgra tam bir Asya kasabasıdır, kalabalık mariara katıldı. pazar yeri ile, gürültüsü ile, filleri, develeri öteki, camiyi göstererek: ile. Kırmızı kum taşından kalesi ve camii mes"Bu da müzik, degil mi? demiş. citi çok turist çekmektedir. Size Eski Delhi'Tac Mahal'e bakarken bunu hatırladım. deki bir camii mescitten daha önce söz etmiş Beyaz mermer müziğe dönüşmüştü sanki. Dütim. Burada yeri gelmişken bir açıklamada şünmeden bakacaktınız, anlamanıza da gerek bulunayun. yoktu, bir tasarım varlığa kavuşmuştu. EdirBizde mescit, caminin küçüğü sanılır, öy ne'ye ne zaman gitsem Selimiye'nin karşısınledir de, bunlann ikisinde de namaz kıhrur da böyle kala kalınm. Bu iki başyapıt arasın da bir benzeşme olduğunu söylemek istemiyorum, başyapıtlar birbirlerine benzemezler. Tac Mahal'e giden havuzlu yolda ağır ağiT yurüyordum, bir an önce varmak istemiyordum da ondan, bu görünüş uzasın istiyordum. Sanki yanına gidip elimi değdirsem bu düş uçup gidecekti. Moğol împaratoru Şah Cihan, on dördüncü çocuklarını doğururken ölen eşi Mumtaz Mahal için yaptırmıştı bu anıtı. lkisi de burada gömüllü idiler. Kılavuzumuz ezberlediği bilgileri bir biri arkasına dökerken: "Bu anıtın miman Türkiye'den geldi" dedi. Bunu duyan ozan arkadaşlar ellerini kaldırıp bizi selamladılar. Planı yapan ve uygulayan, Osmanlı miman Muhammed Isa Efendi diye kabul edilmiştir. (16461653). Ama Tac Mahal'de dünyanın dört bir yanından gelme bir çok sanatçının çalıştığı bilirüyor. Agra'yı ve elbet Agra deyince Tac Mahal'i anlatan İngilizce bir kılavuz kitabı aldım oracıkta, şöyle göz gezdirirken ne göreyim dersiniz, "Paris'in simgesi Eifel ise, Hindistan'ın simgesi de Tac Mahal'dir" demiyor mu? Eifel nerde, Tac Mahal nerde? Tac Mahal'in yanında EifePin adı mı geçer! Eifel bir demir yığınıdır, o kadar. Parisli, "Paris'io eo güzel görünümii Eifel'dendir" derken, bu demir yığınmı hesap dışı tutmak çabası içindedir. Tac Mahal gibi büyüleyici bir sanat yapıtı ile Eifel'i yanyana getiren mantığa şaştım kaldım. Tac Mahal'in içine girerken ayakkabılarınızın üstüne bez terlikler gecirmek zorundasınızdır. Artık nerdeyse kutsallaşmış olan bu yapıyı başka türlü temiz tutamazsınız elbet. Bu işi görenlere de birkaç kuruş bırakırsınız. Fakat bu bez üstluklerin hemen tümünün altı açıktır, delinmiş ya da yırtılmıştır. Bir az tuhaf ama ne yapacaksınız! Dostlar alış verişte görsün diye buna derler işte. Birinci kata girdiğinizde Mümtaz Mahal ile Şah Cihan'ın lahitlerini yanyana görüyorsunuz. Buna aldanmamak gerekir, çünkü asıl mezarlar alt kattadır. Şah Cihan bunu neden böyle düşünmüş, anlayamadım. Belki de yu kan kattakiler dünya mezarları, alt kattakiler ise asıl mezarlar, ahretteki mezarlardır. Tepsi'de bahşiş Alt kattaki mezarlara indiğimde, mermer lahitlerin önüne birer tepsi konmuş olduğunu gördiim. Bu tepsilerin içine gelen giden para atmıştı. Türbedann hakkı idi bu para. Ben de bir yüz lira bıraktım, Turkiye'den çıkarken cebimde kalmıştı. Fakat bir yanlışlık yaptım, Mümtaz Mahal'in önündeki tepsiye koyacakken parayı Şah Cihan'm tepsisine bırakmışım. öyle olsun, ne çıkar, ikisinin de artık paraya pula gereksemesi kalmamıştı. Dışarda Tac Mahal'i çepeçevre dolandıktan sonra güzel Yamuna nehrini seyre daldım. Bu görmüş geçirmiş akarsu, diyebilirim ki, beni Tac Mahal kadar etkiledi. Tarih önemlidir de doğa önemli değil midir? Turistlere, "Biraz da Yamuna'ya bakın!" diye bağırmak geçti içimden. Goethe bu duyguma tanık olabilseydi beni kutlardı. Otobüsümüz Yeni Delhi'ye doğru hareket ettiğinde akşam olmak uzereydi, gökyüzunü batan güneşten kalma bir kınllık boyamıştı. Tac Mahal'i, kızıl kaleyi, filleri, develeri, maymunları ve gün görmüş Agra halkını geride bırakarak yolumuza koyulduk. Aşağı yukan beş saatlik yolumuz var, gözlerimi kapıyorum, uyumak ne mümkün, Tac Mahal imgesi bütün beynimi kaplamış, bembeyaz parlayıp duruyor. Yeryüzünde onun gibi basyapıtlar olmasa, tarihin ilerlemediği duygusuna kapılabilir insan. Hintli ozan Ajneya'nın bir şiiri ile yazımı bitireyim: Titreyen dağ değil Ne ağaçlar, ne vadi: Işığın küçük bir alevi Tepenin eteğindeki evden Cölün aynasma yansımif, O işte titreyen. (İngilizce çevirisinden çevirdim) BÎTTÎ Melih Cevdet Artday, eştyle birlikte Hindistan'ın simgesi ünlü Tac Mahal'in önünde. Pakistan'da KaraçVnin 430 kilometre kuzeyinde kurulmuş olan Mohenjo Daro, büyük bir geçmişin izlerini taşıyor 4500 yıl önce nıodern şehırcilik 'izer arkadaşımız kÜMTAZ ARIKAN, Uzakdoğu gezisi sırasında Pakistan'da, KaraçVnin 430 kilometre kuzeyinde bulunan çok ilginç bir antik kenti gezdi: Mohenjo Daro. 1920'lerde ortaya çıkarılan Mohenjo Daro kenti, M.Ö. 2500 yılında kurulan ve tam bin yıl hüküm süren îndus uygarlığının en önemli yerleşim merkezlerinden biri olmuş. Mohenjo Daro, çağdaş mimariyi bile imrendirecek kadar düzgün bir plana uygun olarak inşa edilmiş. Uzmanlar, şehir planının, şehir inşa edilmeden önce hazırlandığı görüşünde. LARKANA Eldorado, Truva, Atlantis, ŞangriLa Macho Picchu, Borabadur Stonehenge, Paskalya Adası ve daha başkaları... Dünyanın bugün bile gizemini koruyan yerleri. Bazılan yalnızca efsanelerde geçiyor. Daha keşfedilmemişler. Diğerleri, adresleri belli bile olsa, birçok açıdan bUinmezlikleri örülü durumda. tşte "Mohenjo Daro"da onlardan biri. Bulunduğu yer, Pakistan. Karaçi'den 430 kilometre kuzeyde, tndus Nehri'nin batı yanındaki Larkana kasabası sınırlan içinde. Bu Larkana, Pakistan'ın şimdiki başbakanı Benaziı Butto'nun doğduğu yer. Göründüğü kadanyla oldukça geri kalmış, yoksul bir kasaba... Pakistan'da, Larkana ve çevresine "Sind'in Bahçesi" diyorlar. Ulkenin birçok yerine göre daha yeşil oluşu nedeniyle herhalde... Mohenjo Daro da tndus Nehri'nin suladığı bu topraklar üzerinde kurulmuş. Fırat, Dicle ve Nil nehirlerinin çeşitli uygarlıklara beşiklik etmesi gibi, tndus da Pakistan'da aynı işlevi görmüş. Şu andaki ortama bakıp, milattan 20002500 yıl önce, bu yörede dünyanın en ileri uygarlıklanndan birinin egemen olduğuna inanmak gerçekten güç. Ama, Mohenjo Daro orada duruyor. Gizleri tam çözülememiş ve büyük bir geçmişin izlerini taşıyor. Mohenjo Daro, "Ölüler Tepesi" anlamına geliyor. Bu adın yakın çağlarda konduğu sanılıyor. Milattan 2500 yıl önce kurulan tndus Uygarlığı, söz konusu toprakları çok aşan bir genişlikte tam bin yıl huküm sürmuş. 1920"lere değin kimsenin bilmediği bu uygarlık, Hintli arkeologlar tarafından ortaya çıkanlmış. Ydlar süren kazı ve araştırmalar, birbirinden 500 kilometre uzakta bulunan iki büyük kentin varlığını kanıtlamıştı. Mohenjo Daro'nun kuzeyindeki ikinci yerleşim biriminin adı "Harapp«"ydı. Kent yapısı bakımından Mohenjo Daro'ya çok benziyordu. Bütün bulgular, her iki kentin de aynı uygarlığa ait olduğunu göstermekteydi. Ortaya çıkan biçim, butün tahminlerin üstünde, büyuk bir ülke ve uygarlığa ilişkindi. lndus Uygarlığının, şimdiki Pakistan devleti topraklanndan daha geniş bir yüzeye yayılmış olduğu anlaşılmaktaydı. Böyle bir devlete de basit bir değerlendirmeyle kralhk denemeyeceği açıktı. Daha çok, bir imparatorluktu burası. Belki de iki baskentli bir devletti. Yönetim biçimi hakkında şimdiye değin fazla bir bilgi elde edilememiş. Yalnızca, başta rahip kral ya da krallar olduğu sanılıyor. Yeni kazılarda bir saray kahntısı bulunabilirse, bilgiler gözden geçirilip değişik sonuçlara varılabilir. Veya şu ana kadar çözulemeyen işaret yazısı okunabilirse yeni bügiler eklenebüir. Bu konuda yapılan çalışmalar, Dravidyen dil ai açıkta akıyor. Oysa, Mohenjo Daro'daki evlerin çoğunda banyo ve tuvalet bulunuyor. Tuvaletlerin bazılan, oturulabılecek biçimde (klozet) yapılmış. Üst katlarda bulunan tuvaletlerin borulan alt kattaki kanalizasyona bağlanmış durumda! Sık aralıklarla açılmış olan su kuyulan da evlerin gereksinimini gidermede önemli bir başka faktör. Küçükleri iki, büyükleri ise sekiz on odalı olan evlerde, duvarlar duz bırakılmış. Hemen hemen hiçbir süsleme yok. Bu eksiklik, Mohenjo Darolulann sanatla ilgilenmediklerini düşundürmemeli. Bulunan muhurlerdeki kabartmalar ve heykelcikler tam tersini kanıtlayacak kadar guzel. Dahası, bunlardaki ortak üslup hemen dikkati çekiyor. Gelişmiş deniz ticareti nedeniyle Basra Körfezi'ne değin uzanan Mohenjo Daro tuccarları, o bölgede bazı muhürlerini bırakmışlar. Bu gibi şeyler, üslupları nedeniyle, arkeologlarca hemen tanınıyor. Mohenjo Daro kentinin daha mutevazi olan bölumünde bazı sosyal tesisler de var. ören yerini tek başına dolaşırken, birden karşıma çıkan Pakistanlı bekçi, yardımcı olmayı önerince, kabul ettim. İngilizce verdiği bilgiler aynntılı ve doyurucu. Sos>al tesislerden, tahıl deposunun yıkık bölümünü göstererek anlatıyor. "Burada biriktirilen tahıllann kuflenmemesi için depo içine çeşitli hava delikleri açılmış. Devamlı akışı saglanan hava, tahıllann nenılenmesini engelliyormuş." Bu yapı aşağı yukarı 40x20 metre büyuklüğunde. Yani sıradan bir depo değil. Ona devlet amban demek belki de daha doğru olacak. Bekçi, önümde yürüyerek beni ikinci sosyal tesise götüruyor. Dikdörtgen prizma biçimindeki bir çukurun önündeyiz. Burası, Mohenjo Daro'nun en ilginç köşelerinden biti: "Büyük Banyo". Tek tek evlerin kanalizasyonCetvefle çizllaiş gibi Mohenjo Daro'da caddelenn ve sokakların cetvelle çizılmışçesine düzgün olduğu şaşkınlıkla fark edıliyor. Sokaklann iki yanına dizili evler birkaç santim ileri ya da geri inşa edilmemiş. Gözünüzü bir duvara dayayıp sokağın ucuna kadar bakabiliyorsunuz. Bınalann ve yollann yapım malzemesi bütunuyie pişmiş tuğla. Mohenjo Daro'da 810 odalı zengin evi. lanna su için yalıtım yapmak başka şeydir ama, 12x8 metre boyutlannda, 2,5 metre derinlikteki bir havuza aynı işi uygulamak, 4 bin 5 yüzyıl önce pek kolay olmasa gerek. Mohenjo Darolu ustalar bunu da başarmış. Uzmanlar. yalıtımın, herhangi bir su sızıntısını engelleyecek biçimde gerçekleştirildiğini açıklamışlar. Pakistanlı bekçirehberim, banyonun iç duvarlannın kireç harcıyla kaplandığını gösteri>or. Arahklarda ve çatlaklarda ise zift kullanılmış. "Büyük Banyo"nun çevresinde bazı galeriler bulunmakta. Bunlann soyunma odalan olduğu sanılıyor. Arkeologlar. "Bu>ük Banyo" nun bir tür dini arınma yeri olduğu konusun^ da birleşiyor. Hindu inançlarında da bu tip yıkanıp günahlardan arınma eylemleri olduğunu düşünunce, kentin merkezindeki banyo anlam kazanıyor. Hindu tapınaklarının çoğunda böyle havuzlar bulunuyor. Yine burada olduğu gibi suya inilmesini kolaylaştıran merdivenler var. Bu havuzun başında kim bilir ne ilginç törenler yapılmıştır! Bana gönüllu rehberlik eden bekçinin yanından aynlırken, Larkana kasabasına en ko 'bhıl deposu 4500 yıl önce kurulan Mohenıo Daro şehnnde bir de tahıl deposu bulunuyor. 40x20 metre büyukJüğündeki bu depoya, tahıUann küflenmemesi ve devamti hava akışı sağlanması ıçın delikler açılmış. Mümtaz Ankan'ın ilüstrasyonu. lesiyle bazı benzerliklerin ortaya çıkmasını sağlamış. Bizim için en ilginç noktalardan bın de yazının çözümü için Türkçenin önıek alıntaasu Çunkü, Dravidyen dilleri de Türkçedeki gibi sözcüklerın sonuna ek almaktaymış. Orneğin, "adam" sözcüğunü ele alırsak; adamlar, adamlarım, adamlarımdan gibi ekler alarak genişliyor. tndus yazısında da bun a benzer özellikler bulunuyormuş. Halen, Dravidyen dil grubuna bağlı 110 milyon insan Pakistan ve Hindistan'ın güneyinde yaşıyor. * n d u s Uygarlığmı yaratan insanların bu aileden olduğu sanılıyor. Hindistan'da, sözlu bir anlatım biçimi olan ' < R İ 8 Veda"da Hindu dininin başlangıcı canlandınhrken, kuzeyden gelen saldırgan Aryanl a r k o n u edilir Bunlar, M.O. 1500 yıllarında tndus uygarlığını yıkmış olduklanna inanılan insanlar. Yine de kesin kanıtlar yok. Açıkçası, Mohenjo Daro'yu yıkan nedenler henüz karanlıkta. Bundan 4500 yıl önce yaşamış bir uygarlığın kanıtlan ise, son derece açık biçimde göilcr önünde duruyor. tndus uygarlığının en büyük kenti olan Mohenjo Daro, çağdaş mimariyi bile imrendirecek kadar düzgün bir plana uygun inşa edilmiş. Ortada bulunan tepeden bakınca, caddelerin ve sokakların cetvelle çizilmişçesine düzgün olduğu şaşkınlıkla fark ediliyor. Sanki dev bir satranç tahtası var karşınızda... Bu konuda en küçuk disiplinsizlik bile affedilmemiş. Sokakların iki yanına dizili evler, birkaç santim ileri ya da geri inşa edilmemiş. Gözümu bir duvara dayayıp sokağın ucuna değin bakabiliyorum. Binaların ve yolların yapım malzemesi, butunüyle pişmiş tuğla! Ingiliz evlerini anımsatan kırmızı tuğlalar. Cadde ve sokakların tabanı da bunlarla kaplanmış. Kuzeyden güneye, kenti kesen iki paralel cadde var. Genişlikleri 5 ve 10 metre olan caddelerin boyu 240 ve 360 metre. Bu caddelerden çeşitli sokaklar ayrıhyor. Hepsi gönyeyle çizilmiş gibi birbirine dik. Tek veya çift katlı evlerin sokağa bakan cephelerinde pencere bulunmuyor. Mohenjo Daro kenti, başlıca iki bölüme ayrılıyor. tlki, sosyal tesisler ve mutevazı konutlardan oluşuyor. İkinci bölüm ise, zenginler mahallesi diyebileceğim lüks yerleşim bölgesi. Burada, geniş villalar yan yana sıralanmış. Açıkçası, sınır farkı oldukça belirgin. Belki de, yoksul kesimden birçok kişi, söz konusu villalara çalışmaya gidiyordu. Eminim, dünyanın başka yerlerindeki ev işlerinden daha kolaydı buradakiler. Nedenini hemen söyleyeceğim: Moherljo Daro, çok iyi planlanıp yapılraış bir kanalizasyon ağına sahipti!.. Evlerden çıkan küçük ve kapah kanaUar, sokaktakine, onlar da caddedekine bağlanmaktaydı. Bu kanallar bugün bile duruyor. Aynı yöredeki yirmind yüzyıl kasabası Larkana'da, kanalizasyon yok. Pis sular çoğu kez Mohenjo Daro, çok iyi planlanıp yapılmış bir kanalizasyon ağına sahip. Evlerden çıkan küçük ve kapalı kanallar sokaktakine, onlar da caddedekine bağlanıyor. Bu kanallar bugün hâlâ bozulmamış durumda. lay nasıl gidebileceğimi soruyorum. Tabii kenti gezerken konuştuğumuz gibi, İngilizce olarak... Yüzüme şaşkın şaşkın bakıyor. Larkana kelimesini anlıyor, fakat ne dediğimi anlamıyor. Birkaç kez yineliyorum, sonuç yok. Daha sonra, ılerideki müze binasındaki memura durumu anlattığımda, bekçinin pek İngilizce bilmediğini, ama arkeologlarla çalışa çahşa kentle ilgili şeyleri sadece "tngilizce olarak ezberlediğini söylemez mi! Ne yetenekler var dünyada... Belirtmeye çalıştığım gibi, Mohenjo Daro1 daki 4 bin 5 yuzyıllık kentçilik anlayışı, zamanımızdakine oldukça yakın; uzmanlar kent planının, kent inşa edilmeden önce hazırlandığı görüşünde. "Kent yavaş yavaş büjüseydi bu denli düzenli olamazdı" diyorlar. Ayrıca, Mohenjo Daro, kanalizasyon sistemi bulunan tarihin en eski yerleşim birimi sayılıyor. Yapı tarzı, malzemesi, tekniği ve sanat yapıtlarıyla dünya kültürünun temel beşiklerinden biri. Bu uygarlığın yıkılışının nedenleri ister bozulan ekolojik yapıdan, ister kuzeyden gelen Aryanlann saldırısmdan kaynaklanıyor olsun, şimdi en önemlisi, kalıntılann korunması... Onların da yok olmasının önlenmesi. Bu amaçla saptanan proje için 11 milyon dolar gerekiyor. tndus Nehri'nin taşraalanndan, doğanın aşındırmasına değin birçok nedenle. Mohenjo Daro hızla torpulenmekte. Mohenjo Daro'da bulunan bir lndus heykelı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear