Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/8 22 ŞUBAT 1989 1 Emniyet Raporu Yetersizmaaş, lojman sorunu, stres, 'amir saltanatı , sendikalaşamama, tayinlerde torpilsıkıntıyı arttırdı 3 HALÎL NEBİLER 12 Eylül'den kısa bir süre önceydi. Teknik Üniversite öğrencisi, kolunun altında bitinne ödevini oluşturan projeleriyle Taşkışla'ya bir an önce ulaşmak isterken yanında duran bir polis otomobilinden inen üç sivil görevli tarafından durdurulup apar topar otomobile ahmyordu. Genç öğrenci, ne olup bittiğini anlayamadan, kendisini sorgu odasında buldu. Kendisini sorgulayan iki polis, bağıra bağıra soruyorlardı: Konuş lan nerenin planlan bunlar? Nereyi havaya uçuracaktınız. Abi, bu benirn bitinne ödevim. Ders projelerim. Scn btzi aptal mı sanıyorsun! Adam gibi soyle bunların nerenin planlan olduğunu yoksa kötii olur. Konuş. Öğrenci polisi aptal sanmıyordu, ama polisin sorduğu çizimler de gerçeklen bitirme ödevleriydi. Bir ev araması. Kitaplar götürülüyor. Kitaplara el koyan siyasi polisler, hangi kitapları götürdüklerine ilişkin bir tutanak düzenliyorlar. Biri okuyor, diğeri tutanağa geciriyor: Yaz; Dipten Gelen Dalga. 1leyea Ehereenebeurege. llya Ehrenburg. Yaz; Altıncı Lenin. Adı, soyadı: Refık Özcan. Mesleği: Bomba uzraanı emekli polis Maaşı: 20 bin 923 lira. Şimdiki işi: Taş kıncılığı. Refik Ozcan'ın üçü kız, beş çocuğu var. Karısı, annesi, babası ve babaannesi ile birlikte bodrum katındaki tek göz bir evde oturuyor. Bomba uzmanı olarak 13 yıl ölümle burun buruna yaşadıktan sonra hakkında verilen "Bu ruhsal yapi ile görcvi yiiriitemez" raporu nedeniyle malulen emekli oldu. 20 bin 923 lira ile 10 kişi geçinemeyeceğine göre Refik özcan yeniden çalışacaktı. Taş kırmaya başladı. Emniyet Asayiş Şube Müdürlüğü, uzun yıllar üsiendiği Sirkeci Sansaryan Han'dan, Gayrettepe'deki yeni binasına taşıruyordu. Camlar pisti. Tetnizlenmesi gerekiyordu ve temizlikçi için verilecek para yoktu. Ne olacaktı? Kolayı bulundu. Temizlik kadın işiydi, kız işiydi. Poliste ahiak masasında kimler vardı? Telekızlar... Başkomiser, "Haydi bakalım, iş başına" dedi ve birkaç saat sonra camlar pınl pırıl oldu. Mastafa Kanıgöz emekli başkomiserdi. Emekli maaşı, bir zamanların koskoca başkomiserini şimdi bakkala, kasaba muhtaç ediyor, başı eğik dolaştırıyordu. Buldu, buluşturdu, bir araba aüp taksiciliğe başladı. 57 yaşında taksicilik zordu. Nitekim, geçen ay arabasına aldığı bir müşteriyi havaalaruna götüriirken arabasıyla Küçükçekmece Gölü'nü denize bağlayan dereye uçtu ve boğularak öldü. Butün bunlar, kimi zamaıı gülerek, kimi zaman üzülerek, kimi zaman "Böyle sey mi olur yahu" diye hayret edip kızarak dinlediğimiz, okuduğumuz olaylar. Poüsın yurttaşa yaptığı muamele, aynı zamanda polisin yetersizliğini, içinde bulunduğu çok zor koşulları, eğitim ve buna bağü olarak yöntem yetersizliğini, yanJışlığını da ortaya koyup ipuçları veriyor. Yasak yayınları toplamak için sol görüşlü birinin evine giden siyasi polis memuru, sol literatürü, sol yazarları bilmediği için Cem Karaca ve Ruhi Su'nun plaklannı toplayıp götürürken, Ernesto Che Guevera'nın posterine bakıp "Bu da berhalde bir disko şarkıası" diye bırakabiliyordu. 12 Eylül 1980'den önce ve sonra yaşanan bu tür yılzlerce olay, " t ç güvenliği saglamak, loplumun buzur ve esenligini temin etmek, kişi bak ve özgürlüklerini konımak"la görevli polislerin kişi hak ve özgürlüklerini nasıl ortadan kaldırdıklarını ortaya koyabiliyor. Kişi hak ve özgürlüklerine yapılan saldınlann kasıth olanlannın dışında, önemli bir bölümünün polisin eğitimsizliğinden, yetersizliğinden, kendi iç sorunlanndan ve emniyet örgütü çalışanlannın sorunlanndan kaynaldandığı ileri sürülüyor. Güvenlik hizmetlerinin yetersiz veya yanlış yerine getirilmesıne neden olan "polis sonıalan", "emniyet örgütünde çall^anlann sonıalan" ve "emniyet örgütüuün sorunlan" olarak iki ayrı grupta incelenebiliyor. Emniyet örgütünde çalışanların en önemli sorunlan, "maaşlann yetersizligi", "lojman sorunu", "görev nedeniyle oluşan psikolojik rahatsızlıklar", "mesleki eğitim yetersizligi", "ihüsaslaşma sorunlan", "Emniyet Disiplin Tttzü|ü'nden kaynaklanan sonınlar", "sicil sorunu", "amir saltanatı", "örgütlenme ve scndikalaşma sorunu", "tayin ve terfilere ilişkin sonınlar", "çalışma saatlerinden kaynaklanan diizensizlik", "örgütteki siyasal baskılar", "torpil olaylan", "işkence olaylanna bağlı sonınlar" gibi başlıklar altında sıralanabüiyor. Emniyet Müdürlüğü yetkilüerinin verdikleri rakamlara göre polislik mesleğine yeni başlayan bir memurun maaşı, tüm yan ödemeleriyle birlikte 316 bin liraya ulaşabiliyor. Yaklaşık 10 yıl emniyet örgütünde görev yapmış bir polisle, mesleğe yeni başlayan polis memuru arasında 1516 bin liralık bir fark bulunuyor. İstanbul, Ankara, Izmir gibi büyük kentlerde konut kiralarının yüksekliğini dile getiren polis görevlileri, aldıklan maaşlann yetersizliğini vurguluyorlar. Polis memuru N.C., maddi sorunlarla ilgili olarak soru yönelttiğimizde "Nöbet turuyonu, elimiz silahta, kafamtzda çoluk çocuğun ekmeği, a} başı geçeli 10 giin olmuş, kirayı ödeyememişiz, nasıl görev yapacagız, nasıl canımız sıkılmayacak" diye konuşuyordu. Emniyet müdürü düzeyinde, personelden sonımlu bir yetkili ise şunlan söylüyordu: "Geçen gün bir memurum geldi. Altı niifusa bakıyormuş. Gecekondu kirası 150 bin, kalan parası 160 bin lira. O parayla ev gecindirecek. Ben şimdi o adama nasıl, görev için 61, diyeyim?" Adının açıklanmasını istemeyen aynı yetkili, sorulanmıza şu yanıtlan verdi: "Polis, görevi gereği nerkese çekici gelebilen liiksün ve paranın bol oldugu çevrelerin çok yakınında görev yapıyor. Polisin mafyaya, kaçakçılara katılmaması için, onlann yanında yer almaması için ne gibi önlemler alıyorsunuz? Ne önlem alabiliriz? Ne olanak tanıyıp bunu engelleyebiliriz. Dediğiniz gibi, paranın, olanağın derya raisali oldugu adamları yakalamaya 300 bin lira maaşlı, ayakkabısı delik memuru gönderiyoruz. Milyonlar teklif ediliyor tabii. Bize, sadece memurun emdiği sütün namıısuna güvenmek kalıyor. "Memuriannız, parasal sonınlanna bireys d olarak çözüm anyorlar mı?" Aramayıp ne yapacaklar? Taksi şoförlügü yapanları, ek iş peşinde olanlan biliyonız. Sayılarıjcbnusunda bir şey diyemem, ama Polıste sancı büyüyor ğ Polis örgütünde herkesin yakındığı ortak konu, mesleğin igetirdigi büyük stres. Görev ortamının ve çalışma koşullannın ^/zorluğu nedeniyle oluşan psikolojik sıkıntılar, zaman zaman ^ r yurttaşlann karşılaştıgı kötü muameleyi doğuruyor. Emniyet * Genel Müdürlüğü bu sorunlan şöyle özetliyor: "Genellikle sinirlenme hali, sıkıntı, uykusuzluk, moral bozukluğu, sıklıkla nevroz grubu içine giren anksiyete ve basit depresyon." çok var. Emniyet çalışanlannın parasal sorunlarının bir başka yönünü lojman sorunu oluşturuyor. Istanbul'da bulunan 14 bin polisin yalnızca yüzde 13'ünün lojman olanağından yararlanabildiği, bunun da 1800 dolayında polisi kapsadığı belirtildi. Lojman yönetmeliğine göre şube müdürü ve üst rütbelerde görev yapan polislerin lojman için sıra beklememelerine karşın, daha alt rütbelerde görev yapan polislerin aylarca, bazı dönem veya yerlerde yılı aşkın sürelerle lojman bekledikleri bildirildi. Büyük kentlerin konut kiralannda görülen pahalılık, ulaşım giderlerinin yükseklıği, hayat pahalılığı gibi nedenlerin, buralarda görev yapan polislerin küçük kentlere tayinlerini istemelerine yol açtığı saptandı. Örneğin, İstanbuPda 300 bin 320 bin lira arasında maaş alan bir polis memuru, konut kirası için 200 bin lira dolayında para öderken, Antalya'da lojman sonınunun çözümlenmiş olması nedeniyle burada calışan polis memuru, konut gideri olarak lojmana 33 bin lira ödüyor. Parasal soıunlann, polis görevliierinin küitürel gereksinmelerini karşılamakta güçlük 1981 0.00003 (yüzbinde üç), 1982 0.002 (Binde iki), 1983 0.0017 (Onbinde on yedi), 1984 0.0018 (Onbinde on sekiz), 1985 0.005 (Binde beş), 1986 0.006 (Binde altı), 1987 0.005 (Binde beş), 1988 0.002 (Binde iki)" Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bu verilerinden sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastaüklan Hastanesi'nde 19841985 yıllannda yapılan bir araştırmanın verilerini ve sonuçlannı şöyle özetleyebiliyoruz: "Hastalann yüzde 22'sinde organik akıl bozukluklan, yüzde 21.10'unda du>gulanım bozukluklan, yüzde 18.70'inde alkol ve madde kullanım bozukluklan, )üzde 16.20'sinde paranoid bozukluklar, \iizde 9.80'inde başka yerde sınıflanamayan bozukluklar, yüzde 6.50'sinde kişilik bozukluklan, yüzde 3.30'unda anksiyete bozukluklan, yüzde 2.40'ında şizofrenik bozukluklar." Psikiyatrik sorunlar nedeniyle hastaneye gelen "silahlı görev yapan kişiler" üzerinde yapılan bu araştırmaya konu olanlann yüzde 93'ü emniyet mensuplanndan oluşuyor. 123 hasta üzerinde yapıian incelemelerden sonra şu sonuçlara varılıyor: ğPolisin ruhsal dengesinin bozulmasının nedenlerini yorumlayan Mçevreler, "Bunun için işkenceyi bizzat yapması gerekmez. Aynı ^Lğkurum içinde yer almak bile polislerde psikolojik sorunlar yaratıyor. ^fYapılması gereken, insanlık dışı uygulamayı kaldırmaktır" diyorlar. ~SHP Milletvekili Sağlar, dönemin Içişleri Bakanı Akbulut'a soru yöneltirken şunlan söylüyordu: "Teşkilatı huzursuz eden işkence iddialannın çözümlenmesinden en çok tüm teşkilat mensuplan mutlu olacaktır." polislerin en çok ceza aldıklan disiplin suçlaı'i şöyle sıralanıyor: "Geç kalmak, alkollü gezmek, emre itaatsizlik, kravat takmamak, bıyık bırakmak, bıyık uzatmak, tanıtma kartını kajbeünek, arnirine karşı gelmek, gülerek cevap vermek, elini cebine sokmak, ceketini açık unutmak, düzensiz bakmak (yan bakmak)." Bu durumda, Emniyet Müdürü B.C'nın "Saga baktın, sola baktın suç oldu" tanımı gerçekten suç oluşturuyor. 1987 yılında disiplin suçlan nedeniyle verilen cezaların miktarı da şöyle saptanıyor: "1246 uyarma, 3305 kmama, 10753 aylık kesimi, 4064 kısa sureti durdurma, 3464 uzun süreli durdurma cezası." Disiplin cezalarıyla ilgili olarak yorum yapan emniyet çalışanlan, disiplin tüzüklerini diğer devlet memurlannınkine göre oldukça ağır diye niteliyorlar. Polis örgütü mensuplarına verilecek disiplin cezaları, "tl Polis Disiplin Kurulu", "Merkez Disiplin Kunılu" ve "Yüksek Disiplin Kurulu" tarafından tayin ediliyor. Bu kurullar dışında Içişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü, valiler, il emniyet bir kişi. Bakanın çevrcsi, bakanın partisi, bakanın partisinin il örgütleri var. Emniyet teşkilatı politik bir kişiye bağlı oldukça bu böyle siirer gider." Şark hizmetine gitmek istemeyen, ancak torpil de bulamayan birçok polis gOrevlisinin ya sağlık raporu alarak gidişi olabildiğince ertelendiği ya da polislik mesleğini bıraktığı ileri sürülüyor. Doğu illerinde hizmet vermekten kaçınmanın nedenleri ise şöyle açıklanıyor: "Şu haliyle doğu hizmeti üç yıldır. Bir adamı İstanbul'dan Hakkâri'ye üç yıllığına göndennek, onu Hakkâri toprağına, Mardin toprağına gommek anlamına gelir. Ev yok, çoluk çocuk yok, eş yok, sosyal yasanü vok. Hayat şartlannın zorluğu, maaşlann düşüklüğü ortada. Neden gitsin ki?" Polis yetkililerinin, doğu hizmetine giden görevliler için olayı yumuşatıcı bir önerüeri dile getiriliyor. Bu öneri, doğu hizmeti yapan görevlilerin yıllık ızın sürelennın normal izin süresine göre yan yarıya veya iki katına arttınlması. Doğu için önerilen yıllık izin süresi olarak 45 günlük süre gündeme getiriliyor. Tayin ve torpil konusunda kentler arası ta. yinlerin dışında, kent içinde görev değişimleri de şikâyet konusu oluyor. Bir polis memuru, bu durumu şöyle özetliyor: "Tayinler keyfi. Bakın nasıl keyfi. Diyeh'm bir şube müduru değişti. Artık müdür Karadenizliyse örnegin, onun kalemi, sekreteri, şoförii, çaycısı, her şeyi değişir, hepsi Karadenizli olur. Şimdi bu tayinin neresi hukuki, neresi haklı? Bir de başka bir olay: Arkadaş, mesela Kartal'da karakolda görev vapıyor. Bo adam karakol amiriyle ufak bir munakaşa etse, Küçükçekmece karakoluna gonderilse, aynı şehirler arası tayinin sonuçlan ortaya çıkıyor. Bundan da vazgeçin. Bir trafik polisi sıkıysa bir politikacıya ceza kessin. Politikaanın veya nüfuzlu kişinin ilk tehdidı, 'Haritadan yer beğen, seni sürdürecegim' oluyor'." Bir başka sorun, ihtisaslaşma. Emniyet çalışanlan, bu sorunun eğitim sorunuyla birlikte ele alınması gerektiğini belirtirken, şu yakınmalarda bulunuyorlar: "Polis okullannda. akademilerde, kolejlerde verilen bilgilerin hemen hepsi nazari bilgiler. L'ygulama yok. lhtisas bilgisi sıfır. Anayasayı ezberliyoruz, Ceza Yasası'nı, Ceza Muhakemeleri Usul Yasası'nı ezberiiyonız. Ama muvafakatlı ev arama tutanağını yeni mezun hiçbir polis olay sırasmda kendisi düzenleyemiyor. Uygulamalı olarak biç görmemişiz çünkü. Nasıl sorgu yapılacağı anlatılıyor ama kafamızda hep bir kavram olarak kalıyor. Bir sanıkla karşılaşuğında memurun eli ayagına dolaşıyor. Memur ne yapacak? Çaresiz kalıyor. Ondan sonra gazeteler yazıyor. Polis ne yapacagını bilmijor ki. Uygulamada, kendisinden kıdemli polisin sanığı tokat alarak konuşturduğunu göriıyor." ihtisaslaşma için yıllarca uğraştıklarını belirten emniyet personeli, yıllarca narkotik şubede görev yapıp bu dalı iyice öğrenen arkadaşlannın birdenbire, örneğin pasaport şubesine veya trafik şubesine tayin edilen arkadaşlannı örnek gösterip, "Her şey bir anda heba ediliyor. Türkiye'nin en iyi narkotikçileri ya hırsız peşinde koşuyorlar ya Boğaz Köpriısü'nden günde kaç otomobilin geçtiğini besaplamakla uğraşıyoıiar" dı\e konuşuyorlar. İhtisaslaşma konusunda alt kadrolann getirdiği öneri, "Okuldan mezun olan yeni bir polis memuru, en geç iki yıl sonra herhangi bir alanda ihtisaslaşmaya yöneltilmeli, bu alanda yeriştirilnıelidir" biçiminde ortaya konuluyor. Dile getirilen yakınmalardan sonuncusu, polis örgütündeki siyasal kadrolaşmalan da açığa çıkarıyor. Poliste meydana gelen "takunyacılar" veya "iilkücüler" gibi kadrolann diğerlerine rahat görev yaptırmadığı sık sık dile getirilirken, halen emniyet müdürü olarak çalışan bir yetkili, bu konuda şunlan söylüyor: "Kadrolaşma diye diye (uttular, İstanbul tkinci Şube'yi MHP'lilerin karargâhı yaptılar. Böyle şey ounaz. Hakkındaki söylentiler ayyuka çıkmış adamlar kısım amirliği yapıyorlar. Orada, ülkücü olmayan polis nasıl bannsın da görev yapsın?" Polis örgütünde şimdiye dek siyasal boyutu en büyük polis kıyımının 12 Eylül'den sonra yaşandığı, 1402 sayıh yasaya ve "Resen Emeklilik Yasası"na dayanılarak 10 binin üzerinde polisin ya görevine son verildiği veya polislik meslegi dışındaki görevlere atandıkları ortaya çıkmıştı. Bu atama ve görevden almaların yanı sıra o dönemin valileri, genel müdürleri, daire başkanlan, şube müdürleri gibi kişiler için hazırlanan ve bu yetkili kişiler hakkında "CHP miiitam", "komünisttir", "hırsızdır" gibi nitelemeleri içeren rapor ve listelerin günümüzde de yapıldığı belirtiliyor. etmiş. tntiharlar 1975 yılında bir iken daha sonraya şöyle dağıhyor: 19763, 1977yok, 19781, 19795, 19801, 19813, 19824, 19832, 19843, 19851, 19865. Emniyet örgütündeki bu intiharların, polislik mesleğinin stresli çalışma ortamından kaynaklandığı belirtilirken, bir başka yetkili konuyu biraz daha açıyor: "Bunalım, çağımızın bastalığı. Her meslekte var. Kötü olan yan şu. Polisin belinde, elinin altında silahı var. Tapu dairesindeki bir memur bunalıma girse bile, bu bunalıının maddi olarak intihara dönüşmesi çok zor. Ama polisin kendini öldürme düşuncesi, eli silaha her değdiğinde somutlaşabilir. Çünku intihar aracı her an elinin alnnda. Bunu başka türiü de duşünebilirsiniz. Cinnet geçiren kimi memurlann kendileri dışında, akrabalannı veya hiç tanımadıklan kişileri zor dunıma düşıirdükleri, daha da kötüsü cekip vurabildikleri hep gönılmuş şeylerdir." Polislerin karşılaştıklan psikolojik sorunlar, emniyet örgütü tarafından "mesleğin zor koşullanndan kaynaklanıyor" biçiminde L ma". Sendika, dernek gibi bir meslek örgütierinin olmamasını hak aramada zorianma olarak yorumlayan polisler, 12 Eylül 1980 öncesınde demekleri aracılığıyla kimi zaman "oturma eylemi"ne varan biçimlerle haklarını aradıktarı günleri anımsıyorlar. # Gecekondu yıkımına dırenen insanlann karşısında polis. Fab 'Bugün soOturma eylemi nınlapndanpolisindeönemli arabiri "tıak rikada grev yapanlann, üniversrtBde öğrendterin karşısında yine polis... Kendi sorunlarını çözemeyen, haklannı arayamayan polisin bir başka sorunu da hakkını arayan kişilerin karşısına dikilmek ve onlara "sert davranmak" # Ceza kesen, hakkında işkence iddialan bulunan görevlıler de çeşitli nedenlerle bunalıyor zaman zaman. Hepimiz gibi. İşte böyle bir sıkıntılı bir anında bir görevlinin fotografı açıklanırken, siyasal parti ve gruplar tarafından "Işkencenin bir devlet politikası olarak bemmsenmesinden kaynaklanıyor" iddiası ileri sürülüyor. Özellikle polis intiharlarının tartışıldığı dönemlerde siyasi parti ve gruplar tarafından şu tür demeçler veriliyor: "Kiraden neyi saklıyorlar? Polis intiharlan açık açık işkenceden kaynaklanır. Polisin ruhsal dengesinin bozuiması ıcın işkenceyi bizzat yapması şart değil. Aynı kurum içinde yer almak, polis görevlilerinde psikolojik sorunlar yarauyor. Yapılması gereken, insanlık dışı uygulamalan kaldırmaktır." Örneğin 1986 yılında, SHP Içel Milletvekili Fikri Sağlar, TBMM başkanlığına, Içişleri Bakanı Yıldınm Akbulut tarafından yanıtlanmasını isteyerek verdiği yazılı soruda şunlan söylüyordu: "Yıllardır polis teşkilaünı huzursuz eden işkence iddialannın çözümlenmesinden en çok tüm teşkilat mensuplan, polisler mutlu olacaktır." . İşkence savlarının neden oldugu soruşturmalardan doğrudan etkilenen polislerin 19801985 yıllan arasındaki sayılan şöyleydi: "Bu yıllar arasında 758 polis için adli işlem yapıldı. Bunlardan 74'ü tutuklandı. 684'ünün davalan dışandan göriildü. 130'u men'i muhakeme karan verilip mabkemeye sevk edilmedi." Içişleri Bakanlığı'nın verilerine göre bile, beş yılda 758 polis için kötü muamele hakkında işlem yapılıyordu. Polislerin karşı karşıya kaldığı stresi yaratan nedenlerden bir başkası olarak da Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü gösteriliyor. Disiplin tüzüğüyle, emniyet çalışanlan tam bir askeri disiplin içerisine alımyor. Emniyet Müdürü rütbeli B.C, tüzüğü şöyle eleştiriyor: " O tüzük, garip bir tüzük. Tamam, disiplin bu meslekte gereklidir, kabul ediyoruz. Ancak tüzükte her şey suç. O tüzüğe göre disiplinli olmak için haşa buzurdan, af buyurun, Hazreti Muhammed gibi biri olmak lazım. Sağa baktın, suç. Sola baktın, suç. Tüzüğe göre her şey suç." Polislerin maaşlanmn ceza olarak kesilmesinden terfilerinin gecikmesine veya engellenmesine kadar türlü olanaklannı kısıtlayan disiplin cezaları nedeniyle birçok polisin zor durumda kaldığı bildirildi. Disiplin cezalarının affı için sadece 1985 yılında 30 binden fazla polisin Damştay'a başvurduğu belirlenirken,' Müdürleri ve diğer bazı yetkililer de polis görevlilerine disiplin cezası verebiliyorlar. Polis çalışanlannın disiplin cezaları ve sicilleri üzerinde büyük etkinliği olan amirlerin, bu etkinlik ve yetkilere dayanarak, polis memurları üzerinde baskı yaptıkları ileri sürülüyor. Bu baskıdan söz eden emniyet çalışanlan, durumu "amir saltanatı" sözleriyle nitehyorlar. Amirlerin, memurlan getir götür işlerinde, ayak işlerinde kullandıklannı belirten N.G. adlı polis memuru, "Müdür muavini bir kitap ister, ben bütün gün o kitapçı senin, bu kitauçı benim, dolaşıp durunını. Dolaşmam demek imkânsız, çünkü sicil bozuk olacak" diye konuşuyor. Emniyet örgütündeki tayinler ve terfiler de çalışanların önemli sorunlan arasında yer alıyor. Emniyet çalışanlannın özlük işleri genellikle yönetmeliklerle düzenleniyor. Ancak örneğin Bakan, yönetmelik hükümlerine uygun olmayan işleınler yapabiliyor. Yönetmeliklerin tüm personele aynı biçimde uygulanmadığı, en büyük yakınma konulanndan biri durumunda. Kiralık ev sorunu, aile içinde diğer çalışaniar veya öğrenimlerini sürdürenler nedeniyle beklenmedik zamanlarda veya sık sık yapılan tayinlerin polis örgütü çalışanlan için yıkım ölçüsüne varan uygulamalar oldugu savunuluyor. Bu noktada, "poliste torpiller" sorunu gündeme geliyor. Torpillerin en çok "Şark hizmeti"ne gitmeme konusunda işletildiğî belirtiliyor. Bu sorun, poüs örgütünün çeşitli kademelerince sık sık gündeme getiriliyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirildikten kısa bir süre sonra gerçekleşen büyük çaplı tayinleri değerlendiren Hamdi Ardalı. "Adam 20 yıldır IsUnbul'da. Şark hizmetine herkes gitmiş, o gitmemiş" diye konuşuyordu. Tayinlerde görülen torpil olaylarıyla ilgili olarak görüşünü aldığımız birçok polis memuru veya amiri, ortak bir dille şu sözlerde birleşiyorlardı: "Torpili olan adam, şark hizmetine gitmiyor. Gariban polis memuru, kansını, çocuklanr Nrakıp Mardîn'lere, Hakkâri'lere giderken lo.pillıler senelerce Istanbul'da, Ankara'da çalışıyoriar. YıllardK Sıvaş'ın otesine geçmeyen polis memuru veya mudüru var." Emniyet mudurü düzeyindeki B.C.'nin bu konuyla ilgili yorumuysa şöyle: çekmelerine, eğlencelerini televizyonla sımr"Periyodik muayenelerin yeterli bir şekillamalanna neden oldugu, kitap okuma, tiyat de uygulanması, henüz başlangıç sahasında ro ve sinemaya gitme olanaklarım ortadan olan, sonradan ortaya çıkabilen veya kişilekaldırdığı belirtiliyor. rin üzerinde durmadıklan ruhsal rahatsızlıkPolis örgütünde, polis memurluğundan em lann saptanmasında yararlı olacaktır. Silahniyet genel müdürlüğune kadar olan tüm rüt lı görev yapan .neslek gruplanndaki kişilerbelerde görev yapanlann yakındığı ortak ko de ortaya çıkan ruhsal rahatsızhklar ve bunnu, polislik mesleğinin stresi oluyor. Görev lann sonucunda karşımıza çıkabüecek sornnortamının ve çalışma koşullannın emniyet ça lann özellikle basında sansasyonlar yaralması, lışanlarında psikolojik sorunlar yarattığı be toplumda en çok konuşulan konulan oluştnrlirtilirken, bu sorunlar Emniyet Genel Müdür ması göz önüne alındığında, kurumlann bunlüğü tarafından şöyle sıralanıyor: dan alacağı yaralar açısından da periyodik "Genellikle sinirlenme hali, sıkınb, uyku muayeneler ayn bir önem kazanmaktadır." suzluk, moral bozukluğu, sıklıkla nevroz gruDr.N. Uygur, Dr.A. R. Çettker, Dr.A. Gübu içine giren anksiyete ve basit depresyon, zel, Dr.C. Tüz, Dr. D. Yeşilbursa tarafından daha az olmasına karşın şizofrenik rahatsız haarlanan bu raporda önerilen periyodik ruhlıklar." sal sağlık muayeneleri konusunda kendisine Ruhsal yönden rahatsızlığı belirlenen em soru yönelttiğimiz üst düzey polis yöneticisi niyet personeli psikiyatri uzmanlan tarafın L.L., şu yanıtı veriyordu: dan kontrol edilip devlet hastanelerine sevk "Periyodik sağlık muayenesi mi? Belki tnedilerek " görevi ne devam edip edemeyecegi giltere'de yapılıyordur. Türkiye'de bu raümne dair rapor" isteniyor. Rahatsızlığı ciddi gö kün mü? Türkiye'de hangi kamu kunıluşunrülenlerin aktif silahlı görevden alındığı veya da böyte bir muayene söz konusu olabilir ki?" polislik mesleğini yapmasına engel olunduğu Ruhsal sorunlann yol açtığı acı sonuçlar belirtiliyor. Son on yılda polisler içindeki psi için bir gösterge olarak polis intiharları göskolojik rahatsızlık oranı şöyle belirlendi: teriliyor. Emniyet Müdürlüğü yetkililerinden "1978 0.0003 (Onbinde üç), 1979 0.003 alman verilere göre 19751986 yıllan arasın(Binde üç), 1980 0.0015 (Onbinde onbeş), da sadece tstanbul'da toplam 29 polis intihar 198085 'kötü muamele ' çizelgesi DİStPIİN CEZALAKI YiHar* göfft (toğıJırm 1980 Distplin iştemi yaptlanfar 23 DisipSn tştemı yaprtmayanlar 47 Disiplm ışfemi sonuçtanan Çeş&ü cezalarla tecziye edıtenief 23 Oevam edertter 1981 1982 59 107 70 49 107 1983 73 62 1984 198S TOPLAM 91 90 443 59 315 * 28 59 70 3 72 18 32 59 363 80 ÎŞKENCE İDDİALARI Hatdarmda a<tt tş»em yaptlarttar Tutuklanartar Tutuktanmadan davalan tNşandan görutenter Hukum gjyenler Beraat edenJer Men'i muhakeme verilip mahkemeye savfc «üimeyonter DBvam edenter , 1981 1982 175 15 160 12 100 27 36 107 8 99 16 24 34 33 1983 135 9 126 7 74 12 42 1984 1985 Toptam 119 12 107 10 18 41 Y«an 9ün dk^hım 1980 73 5 25 149 124 18 758 74 884 74 68 11 2b 7 30 53 9 294 130 69 50 260 Bir başka sorunun, görev başında ölen polislerin geride bıraktıkları yakınlannın durumu oluşturuyor. Bu konuda yetkililer şöyle konuşuyorlar: "Fiili olarak görev yapan polisler, görev başında ölen bir arkadaşlannın ailesi zor duruma düşünce görev yapamama noktasına geliyoriar. O yüzden bu konu çok önemli. Bu kişüerin ailelerine, çocuklanna mutlaka sahip çıkılmalı." Elde edilen bilgilere göre görev başında ölenlerin geride bıraktıkları 483 aile, 136 annebaba, 887 çocuk bulunuyor. Ailelere, annebabalara yapılan önemli bir yardım gözlemlenemezken, çeşitli kuruluşlar araalığıyla çocukların yüzde 30'una burs sağlanabildiği belirlendi. Emniyet örgütü üzerinde sağlanan askeri disiplindefhbireysel düzeyde yakınan polis çalışanları, bu disiplinin, sorunlarını kamuoyuna duyurma konusunda da kendilerini tümüyle kısıtladığını ileri sürdüler. Basına demeç verme yasağı nedeniyle kamuoyuna adres tarifi bile veremediklerini söyleyen görevli polisler, sorunlann hiyerarşi içinde üst kademelere bildirüdiğini, ancak çözümün ya hiç sağlanamadığını ya da çok geç sağlandığını belirttiler. Adının açıklanmasını istemeyen bir polis müdürü ise bu konuda şunlan söyledi: "Şimdi siz bana sorunlanmızı sonıyorsunuz. Anlatamam. Ne zaman anlatabilirim bi"Torpil sorunu bakanlıktan başlıyoı. Ba liyor musunuz? Bir gün polise dernek veya kanlıga bağlı bu örgütte torpil olmamast sendika kurma hakkı tanınırsa, sesimizi o zamümkün değil. Neden? Çünkü bakan politik man kamuoyuna rahatça duyurabiliriz."