25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
eUMHURÎYET/4 TELEVİZYON 19.00 Açılış Haberier 19.15 Temel Reis 19.40 Yaz Okulu Fizik ' Bu bolumde, hanktt fîziğı, Nfvton'un \ kanunu anlatüıyor. ilk hanket kanunu ve Moment'm kalıcılığı KÜLTÜRYAŞAM 2 EYLÜL 1987 Ekranda korku fümleri şöleni "Saptfc'Va birlikte TRT de korku fümleri gösterme komısunda cesur bir adım atıyor. TRT'de uzun bir süre bu tür filmler hep bir kenara atılmıştı. TRT'nin geç de olsa gerçek, has korku filmlerine, türün başyapıtı sayılan filmlere yer vermesi, olumlu bir gelişme. ATİLLA DORSAY AJfred Hitcbcock, bir "korku fümleri yönetmeni" olarak anılır. Bu yanlıştır. Hitchcock, daha çok bir "gerilim filmleri" ustasıdır. Amacı korkutmak değil, meraklandırmak, bir fılm boyunca se>'irciyi tum ilgisi ve merakıyla perdeye bağlamaktır. "Sapık", bu açıdan (belki bir ölçüde "KuşUr"la birlikte) yönetmenin filmografisinde bir "istisna" oluşturur. Çunku bu, bal gibi bir "korku filmi"dir. Uyandırdığı merak, belki başlarda defil ama, ilk "cinayet"le birlikte, rahatsız edici, ürkütücü bir meraktır. Film boyunca günumüzün korku filmlerinde oldugu gibi sürekli kan akmaz, birileri boğazlanmaz. Ama filmin sadece 2 cinayet ve çarpıcı bir final bölümıiyle birlikte seyircide bıraktığı temel, sonsal izlenim, tedirginliktir, korkudur. Hitchcock, "Sapık"ta, mümkün "YaratıkAlien" gibi birkaç tekil örneğin dışında, TRT bu filmleri bilmezlikten gelmiştir. TRT'den elbette ki yakın yıllarda bu türün iyice yozlaşmasıyla oluşan, kanın oluk gibi aktığı, cinayetlerin birbirini izlediği "goıe" (kan) fılrnlerinin, "13. Gün" vb. serilerin gösterilmesi beklenmiyor. Ama bu türün iyi filmleri, başyapıtları, zaten şiddet öğesini son derece ekonomik biçimde kullanan, açık sinemasal özellikleri, görsel nitelikleriyle sinema tarihlerine geçmiş filmlerdir. Ve lÇSCyiarın "Frankestein", "Dracula" fılmlerinden başlayıp İngiliz Hammer Films şirketinin "gotik korku" filmlerine dek birçok filmin, dış TV'lerin en gözde programları arasında bulunması boşuna olmasa gerektir. Neyse, TRT'nin geç de olsa gerçek, has korku filmlerine, türün başyapıtı sayılan filmlere yer vermesi, olumlu bir gelişme... 2. KANAL / TV'DE SÎNEMA Mongolistler Kongresi Kültür Servisi 1421 Eylül 1987 tarihleri arasında Moğolıstan Halk Cumhuriyeti'nin başkenti Ulan Bator'da toplanacak olan 5. Uluslararası Mongolistler Kongresi'ne Türkiye'den Doç. Dr. Tuncer Gülensoy ile Yrd. Doç. Dr. Fikri Sertkaya katılacak. Bu yılki kongrenin ana konusu, "Moğol Araştırmalarınm Bugünkü Durumu ve Görunüşü." Mongolistler Kongresi'nde Dcç. Dr. Gülensoy, "Türkiye'de Mongolistik Araştırmaları ve TürkMoğol Dilleri Üzerine", Yrd. Doç. Dr. Sertkaya da, "Türkiye (Batı) Türkçesi ile Çağatay (Doğuj Türkçesinde Moğolca Kelimeler ve Şekiller" başlıklı birer bildiri sunacaklar. Ote yandan kongrede, katılan bilim adamlarmın geçen kongreden bu yana yayımladıkları yapıtların yer alacağı bir kitap sergisi açılacak. •20.11 Referandum Konuşmalan 2030 Haberier ve Hava Durumu : 21.15 Shogun'un Doğuşu (Son) \ tyeyasu'nun Doğu kuvvetleri ve Masunari'nin batı kuvv?ıleri Segkahara'da . çarpışırlar. Çok guvendiğı Hideaki'mn ıhanetıne ugrayan Miısunan savaşı kaybeder. Saklandığı bır kovukta bulunur ve manküm edılerek kafam kesılir. 22.30 Bir Yaz Gecesi Ayvalık'la Ugılı gOrünrü ve röportajlann yer aldığı programda, Uğur Böceklert Yasemin KurnraL Faruk Tınaz. Curkan Ozbeken, fskender Doğon yer alıyorlar. 23.00 Dedektiflik Bürosu Mike, kendısine havaalanmdan tetefon eden ağabeyimn, ısrarlı bır şekMe ortadan kayboiduğunu bildınr. Ama Kenji'nin öldılğü ortaya çıkar. Şehirae bafka akrabası olmadığı içın Luura ve Remıngıon cenaze turenıne gelenletin kimliğini merak ederler. Yaptıklart araştırma onları Japonlann Yakuza denen yeraltı dunyasına gOturilr. 23.50 Haberier ve Kapanış tKİNCİ KANAL 19.50 Açılış Küçümenler Köyü Red ve Babo, Mad Amcamn karttm alıp dönerken yollarım saşmrlar. Bır mağarada efsanevı kuçümen hazınesınin hanlasım buturlar Hanta onlan Obular'm sarayma göturur. Hımne müzıklı stgara kutusudur. 20.10 Spor 20.30 Miizik Köşesi Ayla Enkmlı'nın hazırladığı programda arpist Nicano Zabelaıa şu parçalun seslendırecek: J.S. Bach: Mı majör partıdadan Cavot en Rondo; G.R Vıottu Re mmör sonattan Allegro bnlante; L.V. Beethoven; Bır tsvıçre şarkısı üzerine çeşıtlemeler; M Albemz: Scnat "mı bemol majör; I. Albenız: Malaguena; P. Donoslıa tkı bask halk şarkısv Ce. Salzedtr Bır gece şarkısL 20.45 Yaan Yanşahm Atüla Ozgur'un hazırladığı \e Murat Atıl'm sunuculuğunu yaptığı programda ' Konya ılı ıle ılgıtı sorular soruiuyor. 21.30 Haberier 21.50 İngiüzce Haberier 22.00 TV'de Sinema: Sapık (Aynntılı bılgı yandakı sütunlarda) Hitchcock'un en korkıınç fîlmi Saptk (Psycho) / Yönetmeru Alfred Hitchcock / Oyuncular: Anthony Perkins, Vera Miles, John Gavin, Janet Leigh, John Mclntire, Martin Balsam, Simon Oakland / 1960 yapımı / 105 dakika. Knltttr Servisi Çahştığı yerden yuklü bir parayı zimmetine geçirerek kaçan bir genç kadın, yolda geceyi geçirmek için bir motele sığınır. Motelin genç, yakışıklı, ancak sorunlu gözüken bir sahibi vardır. Duşunu almak için banyoya giren genç kadını, korkunç bir son beklemektedir... BAŞROLDEKİMOTEL Alfred Hitchcock'un bugün izleyeceğimiz "Sapık" fllminin çekildiği "motel", aslmda Hitchcock tarafmdan füm için özel olarak hazırlmmıştL Kimüerine göre, başrotteri nerdeyse Anthony Perkins'le paylaşan "motel", filmle birlikte öyUsine ünlenmişti ki, sonradan müzeye dönuştürülmuştü . Londrcfda Karayip Karnavah LONDRA (AP) Londra'da her yıl duzenlenen Karayip Sokak Karnavah dolayısıyla yuz binlerce Londralı ve turist, Notting Hill mahaltesini doldurdu. Karnaval sırasmda içki tartışması yüzünden 23 yaşındaki Michael Galvin bıçaklanıp öldürülürken, 29 kişi de içki mağazalarına saldırmaktan ve sarhoşluktan tutuklandı. İki gün süren karnavala yaklaşık bir milyon kişinin katılmasımn beklendiği bildiriliyor. Festivalin ilk günti, daha çok çocuk karnavahna ayrıldı ve yüzlerce çocuk, boyalı yüzleri ve parlak giysileriyle sokaklardan geçti. Karnavalın düzenlendiği Notting Hill mahallesi, Londra'da yaşayan Batı Hint Adalan kökenlilerin çoğunlukta olduğu bir semt. 23.30 Kapanış İZLEYİCİ GOZUYLE Milli bayramlarda televizyon programları Milli ve dini bayramlanmızda televizyon ekranlanna, Ozel hazırlanmıs programlann getırilmest, milli ve dini konulann işlenmesi doğaldır. Bu, her ulkenin ve özellikle radyo ile televizyonu devlet yönetıminde olan iilkelerin normal uygulamasıdır. Ancak herhalde hiçbır ülkede btzde olduğu gibi, aslmda en ciddi konulor olan milliyetçilik ve din konulan boylesine komık ve düzeysiz şekilde ele almmıyordur Bir Zafer Bayramı'nda, sinemalarda bile boş salona oynayacak kalitesizlikte "cengaverlik" filmteriyle, askeri mtizede elinde gürz ve mızraklarla türkti söylemeye çalışan gtilünç tUrkücüieriyle "milli duygulanmızı canlandırmaya" çalışan TFT'ye ne demelı bilmiyoruz. BÜNYAMİN ASLAN JVevşehlr yor. Film, aym zamanda, özellikle finaliyle Hitchcock'un klasik psikanalizden en çok yararlandığı filmlerden biri... Ancak tüm bunların ötesinde, ülkemizde de vaktiyle büyük ilgi görmüş olan "Sapık", en çok içerdiği şiddet sahneleriyle anımsanıyor. Filmdeki 2 cinayet sahnesi, yıllarca unutulacak gibi değil. özellikle Janet Leigh'in duşta öldürülmesi sahnesi (filmin bir bölümünü açıklamış oluyoruz, ama, sinema tarihine geçmiş bu sahneden başka türlü söz etmenin olanağı yok, kusura bakılmasm), bilindiği gibi, çok özenli bir çekimle elde edilmiş, bir dakikadan az süren bu bölüm için bir hafta çekim yapılmış ve sayısız plan kullanılmıştı. Filmin etkisi büyük olmuş, korku filmlerinde yeni bir dönem açtığı gibi, yakın yıllarda "Sapık 2" ve "Sapık 3 " adlarıyla "devam filnıleri" çekilmişti. Her gün baklava olsa... Televızyonda her gün aynı sanalçılan seyretmekten artık gına getdi. Her gün baklava olsa yenmez derier. Dördüncü sınıf gazinolarda bile çıkması imkânsız olan şarkıcılar, aynı bıktıncı farkılar, yapmacık hareketler... Tek değışen "hanım" sanatçılanmıvn makyajlan ve gıysileri Evlerimizde her gün bu istenmeyen konuklan ağırlamak zorundoyız sanki. Bu "sayıgıdeğer sanatçılanmız" hiç değılse Ititfeıseler de Ege ve güney kıyılanmızda bitmek tükenmek bilmeyen tatıllerim kısalup, biraz çalışarak yeni parçalarla ekrana çıksalar bari Tabıı isterlerse makyaj ve elbıse seçimiyle yitırdikleri saatleri de yeni parçalar bulmaya adayabihrler. AYLtN FAKOĞLU tstanbul HİTCHCOCK "ENBÜYÜK" HAYRANIYLA Daha çok "gerütm filmleri" ustaa olan Alfrtd Hitchcock'un (sağda) bugün gerçek bir "korku fihni" olan "Sapık " adh yapıtı ekranlara gelecek. Hitchcock W? en büyük hayranİan arasında üntiı Fransa. yönetmen Fronçois Thıffaut da yer auyordu. olduğunca az şiddet, kan, ölüm vb. öğeler kullanarak, mumkün olduğunca çok "korkutma"nın benzersiz bir örneğini verir. Filmin eriştiği "efsanefilm" niteliği herhalde asıl gücünu bu özelliğinden almaktadır. "Sapık"la birlikte, TRT de, korku filmleri gösterme konusunda cesur bir adım atmaktadır. Kurumun artık uzunca sayılabilecek tarihinde, bu tür filmler hep bir yana itiimiştir. İsmail Cem döneminde "Sinema Klasikleri" programında gösterilen birkaç sessiz korku filmi. daha sonra "Dr. Jekyll ve Bay Hyde" (Spancer Tracy'li 1941 çevirimi), yakın tarihte ise Hitchcock'un "Sapık" filmi 1960'larda sinemayı etkilemiş, sayısız film ve yönetmene yol göstermişti. Roger Corman, bu yönetmenlerden biriydi ve 60'larda yaptığı Edgar Allan Poe*dan uyarlanmış bir dizi film, türün başyapıtları arasında yer almıştı. Ne güzel bir rastlantı ki, TRT eylül programına ve Hitcbcock filmlerinin gösterildiği 2. Kanal çarşamba filmlerine, bunlardan birini, "Dehşet SaatiThe Pit and the PendulunTu da dahil etmiş. Sanırım, korku/ fantastik film meraklıları için, eylül, bu fümlerle, gerçek bir şölen olacak... RADYO I R f 1 05.00 Açılış, program ve kısa haberler. 05.05 Ezgi krrvanı. 05J0 Solistlerden btrer şarkı OiJ» Köye haberier. 06.10 Gunaydın 07 J 0 Haberler 07.40 Gunun ıçindm. 09.40 Arkası yann 10.00 Kısa haberler 10.05 Reklamlar 11.00 Kısa haberler 11.05 Hafıf muzik. 11J0 ŞarScılar geçıdı. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlaı. 12.10 Türkçe södü hafıf muak.l2J0 Tılrk halk muzığı uzel programı. 1155 Reklamlar ve radyo progıamları. 13.00 Haberler. 13.15 Muzık 13J0 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Türküler 15.00 Kısa haberler. 15.05 Öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler 16.05 Çeşiıli müzik. l * J 0 Beraber ve solo şarkılar 17.00 Kısa haberler. 17.05 Koyumuz kövlumuz. 17.25 Bölgesel yavın ve reklamlar 18.00 Çocuk bahçesı 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 U$şak fash. 18.50 Hafif muzık ve reklamlar. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Yuntan sesler. 20JO Kadın bestekârlanmız. 20.50 Hafıf müzik. 21.00 Kısa haberler. 2 1 M Radyo tiyatrosu. 22.00 Turküler geçidi. 2120 Küçuk konser. 2X40 Şarkılar 23.00 .Haberler 23.15 Gecenin ıçınden. 00.55 Günün haberlerinden özeıler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yayını. T R T I I 0 7 4 » .Açılış ve program. 07.02 Solıstlerden seçmder 07J0 Haberler. 07.40 Turküler ve oyun havaları. O . O Ikı solıstten şarkılar OSJO Sabah konserı 09.00 Tür*O kuler. 09.15 Çocuk bahçesı 09JO The Duke Of Burlingıon calıyor 10.00 Şarkılar. 10.20 Jürküler geçidi 10.40 Bır eser ınceleyelım 11.00 Kadınlar toplulugu 11.30 Turküler. , 11.45 Hafıf müak. 11M Şarkılar. 12^0 Şan sololan. 12^45 Zumra Aycan söylüyor. 13.00 Haberler 13.15 Hafıf müzık. 13.30 Caz sanatı. 14.00 Erkekier toplulugu. 14.30 Yabana dil dersı 15 J 0 Oda müzığı 16.00 Şarkılar 16.20 Arkaa yarın. 16.40 Turküler geçidi. 17.00 Bayaiı faslı. 17J0 Çeşitli müzık. lg.00 Yurttan sesler kadmlar toplulugu. l « J 0 Bilim ve teknolojide yeni ufuklar. 11L50 Çocuklar şarkı soylü>or 19.00 Haberler ve ola>• lann içinden. 20.00 Beraber ve solo turküler 20.30 Yabancı dil dersı. 2130 Hafıf müzık. 21.45 Sohstler geçıdı 22.15 Hafıf muzık 22J0 Bır roman ' bir yazardan hikâyeler. 22.45 Türkuler 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar 23.40 Hafif müzık. 23.55 MOaği yasiiniar. 0045 Program ve kapanış. T R T I I I 07.00 Açıhş ve program. 07.02 Hafıf mttzik. 07JO Sabah konseri. M.00 • Sabah içın müzık. 09.00 Haberler. 09.13 Mı îikli dakikalar. 10J» Tempa 11.00 Öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Günun konserı. 13.00 Erkekier toplulugu. 13J0 Turküler geçidi. 14.00 Konser saatı 15 J 0 Sohstler geçıdı. 15.55 Iki solıstten lürküler. 16.25 Haf' tanın çocuk şarkısı İ6J0 Caz dünyası. 17.00 Haberler. 17.15 Sizler içın. 18.00 Stüdyo , FM. 19.00 Haberler. 19.15 Müzil dünyasından. 20.00 Her hafta sızlerle. 20J0 Müzık ruzgârı. 21.00 Gece konseri. 22.00 Haberler. 22.15 Gecenin geıirdiklen. 23.00 Bir kon| ser. 00J0 Gece ve muiik 01.00 Program ve kapanış. Alfred Hitchcock'un en çok iş yapmış, en "korkunç" ve yığınlan en çok etkilemiş olan filmi... Sanatçının en parlak dönemi olarak bilinen 195tyierin (Wanıer Bros, sonra da Paramount filmlerinin) sonunda, Hitchcock'un neredeyse 'işsiz" kaldığı bir dönemde, kendi adına, bir avuç dostuyla birlikte, çok alçakgönüllü koşullar içinde, neredeyse bir TV fihni bütçesiyle çektiği film, yalnızca yaptığı büyük hasılatla değil, içerdiği çeşitli sinemasal özelliklerle de, zaman içinde kendi türünde bir "efsanefilm" olmuş ve klasikleşmişti. Kuşkusuz Hitchcock, Robert Bloch'un öyküsünün içerdiği entrikanın çekiciliğinin ve filmin etki gücünün önceden farkındaydı. Filmin çekimini tam bir "esrar" haline getirmesi, sete basından kimseyi almaması, filmin oynadığı sinemalarda, seans baş ladıktan sonra kimsenin içeri ahnmaması, filmin ticari başarısına kuşkusuz büyük katkıda bulunmuştu. Ancak yülar sonra filme bakıldığında, kuşkusuz tüm bunları aşan özellikler, diğer bir de>'işle, filmin "has" değeri hemen göze çarpıyor. Film, tüm Hitchcock filmleri arasında, Peter Bogdanovich'in de belirttiği gibi, en "görsel" olanı... Fükâye, entrikası kadar, hatta ondan da çok kimi sahnelerinin içerdiği görsel etkiyle, görsel çarpıcılıkla anımsanıyor, John L. Russel'ın nefis siyahbeyaz görüntüleri (renkli filmin yaygınlaştığı bir dönemde, filmi siyahbeyaz çekmek, yönetmenin bir diğer meydan okuyuşuydu. Ama yıllar onu haklı çı . 2. Kanal'da üst üste gösterilekardı: Bugün renkli bir "Sapık" cek olan 3 Hitchcock filminin düşünülebilir mi?), Bernard belki en ilginci olan "Sapık" filHerrmann'm müziği, başta Antmini kaçırmayın, olanağinız varhony Perkins ve Janet Leigh, sa kaydedin deriz... Ancak bu filmin çocuklar için olmadığını da tüm oyunculann kusursuz oyuakıldan çıkarmayın... nu, filme büyük katkıda buJunu SANAT KULİSİ Nükhet Aruca öldü Kültür Servisi Caz şarkıcısı Nükhet Aruca, 29 ağustos cumartesi günü Kadıköy'de geçirdiği bir trafık kazası sonucu öldü. 1961 yılında doğan Aruca, Güzel Sanatlar Akademisi'nin İç Mimari Bölümü'nü bitirmiştl 1982 yılmdan bu yana caz sanatıyla uğraşan Aruca, başlangıçta üç yıl süreyle Oğuz Durukan, önder Focan, Can Ayer ve Deniz Dündar'dan oluşan toplulukta şarkı söylemiş, daha sonra Tuna ötenel, Nezih Yeşilnü ve Cankut özgül'den oluşan toplulukta sOylem'ışıl Birçoklannca ülkemizin en iyi caz şarkıcılanndan biri olarak nitelenen Nükhet Aruca, Selçuk Sun'la da çalışmıştu Hodri Meydan Kültür Merkezi, İngiliz Kültür Derneği ve Ankara Çankaya Sineması'nda konserler veren sanatçı, Bodrum'da, Bilsak'ta, Ece Bar'da ve Bizim Tepe'de de söylemiş ve 1985'te I. Bilsak Uluslararası Caz Festivali'ne katılmıştı. 23'iinde oturmuş, 61 'inde kalkmış! Ünlü İngiliz oyuncu Michael Caine, sekiz yıldır "vergi sürgünü"nde yaşadığı Los Angeles'tan bıkmış artık. Ve ülkesi Ingiltere'ye dönmeye karar vermiş. Bu kararını, Kanada'daki Montreal Film Şenliği'nde bir basın toplantısı düzenleyerek açıkladı Caine. "Dördüncü Protokol" adh yeni filminin gösterimi dolayısıyla Montreal Şenliği'ne katılan elli üç yaşındaki tanınmış oyuncu, aslmda Hollyvvood'un harika bir yer olduğunu, ama fena halde yurt özlemi çektiğini söyledi. "Ama yine de" dedi, "Orson Welles'in şu sözleri hiç aklımdan çıkmıyor: Los Angeles'ta koltuğa oturduğumda 23 yaşımdaydım, koltuktan kalktığımda bir de baktım 61 olmuşum!" Peter Brook'un "Mahabharata"sı bu kez Zürih'teydi Bu mide kimin midesi? Dokta Hint destanı Peter Brook'un topluluğunun 11 saatlik sahne maratonunda önce yarım, sonra 1 saatlik iki ara verildi. Zürih Gemi tşletmeciliği Doku'nun yanında sıralanmış teknelerde yiyecek içecek bulmak mümkündü. DOĞAN ABALIOĞLU ZÜRİH Tiyatroseverlerin bir bölümü önceki iki hafta &onunu uykusuz geçirdi. Bunlann arasında, her yerde olduğu gibi "haber" kovalayan gazeteciler de vardı. Peter Brook'un sahneye uyarladığı Hint destanı "Mahabharata" cumartesi akşamı saat 20.00'de perdelerini açtı ve pazar sabahı saat 7.00'de güneş ışınlan içeri girerken kapadı. Bu on bir saatlik sahne maratonunda ilki yarım, ikincisi bir saatlik iki ara verildi. Zürih Gemi Işletmeciliği Doku'nun yanında sıralanmış teknelerde yiyecek ve içecek olanağı hazırlanmıştı. Ama yine de aralann uzunluğu seyircilerin dayanma gücünu zorluyordu. Sanskrıtçe yazılmış olan "Mahabharata", İsa'dan önce 500 ile ,. • ,,« „ f BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Beş anakaradan biri. 2/ Eski Mısır'da bir tanrı... Maden, ayna gibi nesneleri parlatmakta kullanılan ciİa. 3/ Bir işe heveslendirmek için verilen ödül... Yapısına girdiği sözcüğe 'ild, çift" anlamı veren yaban<ı bir önek. 4/ Indiyurn 'felementinin simgesi... Koz... Yüz metrenin kısa yanhşı. 5/ Üflemdi bir çalgı... Bir çeşit börülce 6/ Utanma duygusu... Mantar meşesi. 7/ Dinç, canlı... Işaret. 8/ Bir çalgı... Afrika'nın en yüksek dağı olan Kilimanjaro^ nun, yerli dillerde "özgürlük" anlamına gelen yeni adı. 9/ Isviçre'de bir kanton. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eti lezzetli bir tavuk cinsi. 2/ öğrencilerin dururnunu gösteren belge... Vücutta bijiken azotlu madde. 3/ Toprak damları sıkıştırmakta kullanılan taş silindir. 4/ Üzüm veren bitki... Uzaklık anlatmakta kullanılan söz. 5/ Sodyumun simgesi... Bonı sesi... Bir peygamber. 6/ Peyk... Alan. 7/ Kayak... Kuzu sesi... Bir çalgı. 8/ Şaşma ifade eden bir ünlem... Duvarla çevrilmiş ınezarhk ya da ağıl. 9/ Evrensel. de Korkut örneği çeşitli söyleşileri derleyerek Pandavas ve Kauravas ailelerinin birbirini yok etme uğraşılarını; salt dünyanın eski ekinlerinden biriyle değil, 12 bin sayfayla da ("lncil"in on beş katı) en kalın yapıtını vermiş. "Mahabharata", "İnsanlığın Büyük Öyküsü" diye çevrilebilir. Birinci bölumde, birbirleriyle iç içe girmiş bu iki aileden Pandavas'lar, varlıklannın tümünü bir zar oyunu sonucu Kauravas'lara yitiriyorlar. İkinci bölümde, Pandavas'lann vahşi bölgelerdeki on iki yülık sürgün yaşamı sergileniyor. Üçüncü bölümde ise, iki aile arasındaki amansız savaş ele ahnıyor. Her bölüm üç saat sürüyor. Dokta " U " yerleşiminde kuruhnuş olan geçici tiyatro 700 kişilikti. Bütün yerler doluydu. As" m a r a t o n " düu n d a f i y a t l a r d a zeykıdeydi: 120160 frank. Yine de Zürih kenti ve sanatseverleri desteklerini esirgemediler. Peter Brook, bundan iki yıl önce Avignon Tiyatro Şenliği'nde Fransızca olarak sunduğu yapıtı, yine aynı sahne yazan JeanClaude Carriere ile hazırlamış. Vyasa'mn 200 sayfada özetlenen bu yapıtını çeşitli ırk ve renkten oyuncularla bu kez Ingilizce sunuyor. Ekipte Türk olarak da Tnncel Kurtiz var. Pazar günu Tuncel'in, "Baba, Zürih bitti. Şimdi yatıp saat altıda havaalanına gidiyonız. Los Angeles ikinci durağımız. Hoşcakal" demesinden sonra bütün gün kendime gelmeye uğraştım. Biz seyrederken yorulmuştuk, ya oyuncular!.. Edebiyatımızın verimli adlarından Muzaffer tzgü, şu sıralar "satıhk"lan konu alan bir oyun üzerinde çahşıyor. Izgü, oyunun adının büyük bir olasılıkla "Pazar Ola Hasan Bey" olacağını söylüyor. "Peki, oyunda neler satılıyor?" diye soranlara da şu yanıtı veriyor: "Neler satılmaz ki. Çocuk satılır, böbrek satılır, soru satılır, namus satılır, milletvekili satıhr. Şu pazarın genişliğine bak. Maşallah, nazar değmesin! Perşembe Pazarı gibi. Derya kuzusu her biri! Haa, oyunda satılık beyin de var, mide de! Ama bu mide öyle büyük, öyle büyük ki kimin midesi olduğu belli değill' Peter Brook'un "Mahabharata"sında oynayan TUncel Kurtiz Erzurum^da kültür sitesi 'Bir yıl dünyayı dolaşacağız' DOĞAN ABALIOĞLU ZÜRİH KilchbergWollishofen'da "Mahabharata"mn sahnelendiği Zürih Dok'unun dikey karşısında, balkonumda Tuncel Kurtiz'le konuşuyoruz. Isa dan sonra 300 yıUan arasmı ıçeren zaman diliminde iki aile arasındaki çekışmelen anlatıyor. Ozan "Vyasa, bu destanda, De LAVA DURUMU Adm tTiır Nfcylfin* M n MrJtyı «•ttp Mrtı Mı Bra CM» M 28* 11° Etâncal A 34*23* Eraron B k 27* 9* EfMıelv A 30*25* SnlMıp A , 32*20* Gâmuotane A 21* 18* Itpt/li A 20* 19* bMfJM A 26* 10* farJr A 8 / 28* 12* Km » 27*1«° KMamnı V A 38° 20° Knal* O|M»ı * 32* 18° Myıen 2°*12°KMni 28° 13° Kwyı 26* 4*HUatyl 28* 17* MuQli 33° 22* MQÂe 22° 8°San«ın 27*15° SM 2** 16° 9flCQ 33° 18* Snas 25° 7*SUrtı 24° 8*TfJM>« B 25° î * T r * B n B 28° 12° Yoşa / J 1 » t /l V • 28° 13" 31*13* 38° 17* 32° 19* 28° 14* 24° 15° 37*20° 28° 18* 24* 7* 37*24° 25*14° 25*1»° 2B° 18° A*M Bağdıt BrJgml Befttt Stnn Brfloıl CWt FnntlM un» Ukn Cmm * V t l » ( > ( K V > ar 35* 19° 29* 35* 2»" 24° 23° 19° 29* 38* H&M MoAm Hüniı Hem Yoık Pıns "1* Rora 3pfyg S«m Zynh Urtn oso » 3»° > 23* ( » 1 î k » î » 1 I » l ^ 19° 29° 14° 20° 30P İP 23° 37* 28* 27* 35* 33° 21* A** H ı M ı < r * n * i « Ort Sıoi YnJmırtı « Gml maurt&rtim M n Hgiya ( kOTf «oou MnMnM tnz azMC*. R Z A f ıt ÛSP ı Dt<u lOnıMz lıyOn yıJO BKKtk HAVA SKMO.KSI Vunk» m *«u f O M I n aru taMita t m k . DnMnM, < M n ı de akan Omz n a t M KanHMı'M « t a m M a U g M gtrit u a d * « Km M y n l i a ı t a k DBrB SUVU SKAKUKLAn "" 29. Utnm. «norar Aknn. S r a 21. AaM)* ZT. tam ~ • ' " " " ~ « t » CKPMO* S « M U I . T n B m O t l M 23. Kutadra. Hnt a . tâtnm. Ipjbdy. TMrag t\ .... .. 1 V«ı W K * m ı M I U g a t gtn* uatt» 10 «n n a ı n ı gBK«L ! • mnrjı ymgv.v BnuiMm* Marmvı Ege «• AJDjtnzde h m ac* gtçtctk ruznlr luıcy ve «4u ı M M ı n n ı t hmtaı mcelr OnrJıra •< y * s * SKakM N U m « ı b 2530 Ege « A U e r n * 3035 «rece '• n l a a m X M I 4058 mmy«eı oucn İlk sunudan sonra belediye reisi kendilerini evinde ağırlamış. Kahvaltıyla birlikte söyleşi başlamış. Bana geldiğinde daha hiç uyumamış. "14 ülkeden (Senegalli, tulyan, tngiliz, Hintli, Somalili, Polonyalı, Güney Afrikalı, fsviçreli, Alman, Fransız, Amerikalı, Endonezyalı, Japon ve Türk) 26 kişiyiz. Ama bir Türk daha var. Orkestrada Kutsi Erguner; 2 İranlı, 1 Japon ve 1 Danimarkalı ile türlü çeşitli aletleri calarak müziği yapıyorlar.' "Peki, Tuncel, sen bu topluluğa nasıl katıldın? "Kuzunun gülümsejişi" (îsrail) yapıtındaki oyununla Berlin'de (1986) En İyi Erkek Oyuncu ödülünü almamn etkisi var mı? Orada sergilediğin nasıl bir roldü?" Tuncel önce Arapça konuşmaya başlıyor. Rolü gereği Arapça öğrenimi yanında söyleyiş biçemini kavramış. Hani TVşovlarda biri çıkar, güzel bir Amerikan, İtalyan, Japon ağzı yapar ama dediğinin içeriği boştur, o biçim. Çünkü "ermiş bir Arap keşişi" (Hilmi) rolündeymiş. "Ama" diyor, "Peter Brook daha önceden Umut ve Sürü nimlerini görmüş. Ve bir de tngilizce bildigimi, esas olarak da tiyatroyu çok sevdiğimi duyrnuş. Aralık ayında New York'tan uçak biletini yolladı, Paris'te buluştuk. Paris'te Brook toplulugu BU KEZ tSCtUZCE Peter Brook, iki yü önce Avignon'da Frankarşısında emprovizasyonlar yaptım. Boyle bir şeyi sızca sahnelediği "Mahabharata"yı bu kez Ingilizce sunuyor. Topyıllar önce ve ilk kez Yıldız Kenter önünde (196162 lulukiaki değisik uluslardan oyuncular arasında Tuncel Kurtiz de var. olacak) Orfeus'Ia göstermiştim. Bu benim kendi ERZURUM (AA) Erzurum Lisesi yanında 2 bin metre karelik bir alan üzerinde yapımma başlanan kültür sitesi, 1989 yılında tamamlanacak. Bir milyar 200 milyon liraya mal olacak kültür sitesinde, müzik ve resim atölyeleri, bin kişilik konferans salonu, kütüphanenin yanı sıra fizik, kimya, biyoloji ve yabancı dil laboratuvarları da bulunacak. Turtcel Kurtiz mi sahnede ikinci kez kanıtlama zorunluluğumdu. Provalara 21 martta başladık. Önce bir çember oluşturduk, kendimizi tanırbk ve her kişiye ayn ayn selam vererek ilk baglan kurduk. Arkasından 15 gün hızlı cimnastik başladı. Akşamları yatağı zor bulunca, işin zoriuğu su yüzüne çıktı. Agır çalışma, korkunç disiplin. Ve her sabah aynı çemberi oluştunıp selamdan sonra o gün yapüacaklan kararlaştırmaya başladık. Şu anda 'Mababharata'yı 26 kişiyle oynuyoruz. Bu 10 veva S kişiyle de olası. Ama 1 en azı. Yani her oyuncu konunun tümünü bilmek, anlatmak zorunda. Ancak konu denilince, sahneye uygulanan özetini defil, 15 kez Incil kalınlığını." Ben ufak ufak notlar alıyomm. Tuncel anlatıyor. "tlk sunu Zürih. Sonra ABD, Avustralya, HindisUn, Japonya, İngiltere... Eldeki program bir yüı bulur." Burdur'da Etnoğrafyu Müzesi BURDUR (Cumhuriyet) 17. yüzyıldan kalma bir Osmanlı evi olan Taşoda'nın restorasyon çahşmalan tamamlanmak üzere. Çalışmalara 1979 yılında başlanan Taşoda'nın restorasyonu tamamlandıktan sonra Etnoğrafya Müzesi olarak kullanılacak. Yetkililer, ahşap tavan ve yüklük kapakları, altın ve gümüş varak işlemeleriyle ender guzellikte çağının sivil mimarlık örneklerinden biri olan Taşoda'nın bahçe duzenlemesı ve kafeteryasıyla birlikte yaşayan bır müze haüne getirileceğinı belirlivorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear