25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 ŞUBAT 1987 HABERLER CUMHURİYET/9 Halkevlerinin 55. kuruluş yılı A nkara (a. a.) fm. Halkevlerinin 55. kuruluş yıldönümü dolayısıyla "Atatürkçü Kültiir örgütlenmesi" adlı açıkoturum düzenlenecek. Anadolu Kültiir ve Sanat Derneği'nce bugün Harptş Salonu'nda düzenlenecek açıkoturuma Prof. Cevat Geray, M. Rauf tnan, Prof. Fehmi Yavuz, Satılmış Çağlar ve Yalçın Orkun konuşmacı olarak katılacaklar. Açış konuşmasım Dernek Genel Başkant Ziya Muğulkoç'un yapacağı oturumu Muslafa Coşturoğlu yönetecek. Bazı ANAP yöneücUeri, 1989 haziranında yapılacak yerel seçimlerin 1988 ekiminde yapılacak milletvekili genel seçimiyle birlikte yapılmasının, iki yıl üst üste seçim havasına girilmesini önleyeceğini, aynca masrafları da azaltacağını öne sürüyor. ANKARA (Cumhııriyet Biirosu) ANAP'ta yerel seçimlerin bir yıl erkene alınarak genel seçimlerle birlikte 1988'de yapılması düşünülüyor. ANAP yöneticüeri, yerel seçimlerin erken bir tarihe aJınmasınjn iki yıl üst üste seçim havasına leyeceğini ve p; hatlatacağını sa ANAP Genel Başbakan Turgtıt 5ü beklenirken, bir Başbakanın gidişindea 0? Iki seçim bir arada digi talimat çahjriiyor. verdiği talı biiyük kor> tulurken, uzaması yönetmeliği" P ^ Divanı'nda görüşülerelc kesinleştirildi. Kongre hazırlıklan nedeniyle genel merkez yöneticileri "a/ta sonlan gezilere çıkmaya ^Bu gezılerin önünıüzı belirtildi. yöneılerin ANAP, yerel seçimin 88 genel seçimiyle birleştirilmesini tartışıyor DUYDUK/GÖRBÜK YALÇİİV PEKŞE1V Söz sırası çalışan kadında... " 14 şubat günü bu kî ev kadını Rezzan Özkâic'le •yaptığımız konuşma okurlarımfe arasında geniş bir kesimin i(g*6İni çekti. Ev kadınlığını "kürek mahkumluğuna" benzeten ve çalışan kadınları biraz daha şanslı sayan Özkök'e tepki gösterenler salt çalışan kadınlar degıldi. Ev hanımları arasında da sorunların gerektiği gibi yansıtılmadığını ileri sürenier vardı. Görülen o ki, kadınlarımız mutlu değil.. Okurumuz Süheyia Kalyoncu bana gönderdigi bir mektupla. Rezzan Özdar bir kesimin kadınlarını (erkeklerini de) dışarıda bırakacak olursak; hangi konumda olursa olsun bütün kadınlar bu sorunlardan kendilerine düşen payı alıyorlar. Üstelik bu paylaşımda birçok ev kadınının, en azından görünürde, çalışan kadına kıyasla daha şanslı olduğu söylenebilir. Çalışan kadının kapıyı çekip çıktığı zaman evin bütün işini arkada bıraktığı ve belki bu yüzden görece rahat olduğu doğrudur, ama aynı kadın bu rahatlığın bedelini, ev kadınının bütün bir güne yayabildiği işi, akşamın birkaç saatine ya da çoğu kez tek bir günden oluşan hafta sonu tatiline sığıdırarak öder. Bütün bir gün çocuk sesi dinlemenin ne denli çıldırtıcı olabiteceği elbette anlaşılabilir; ama çalışan kadın için de bu durum ya iş dönüşlerinin ve hafta sonlarının akılalmaz ıfonisi haline dönüşmüştür; da günümüzde hızla yayınlaşan "çocuksuz anneler" yarasından payını alanlar için (çocuğuna anneannebabaann&; tarafından ya bir başka kâhtte ya da aynı kent içinde ka evde bakılan, dolalyla daha çocukanne ilişkikavrayamadan bir gün ansizın kocaman kocaman çocuklara sahip olan anneler) hiç bitmeyen bir özlemin adı olagelmiştir. Ev kadınl ıtinin bitmez tükenmez jnü dört duvarın arasın yarak gerçekten ömü i tüketirler. 1 Çalışan kadın ise aynı döngüyü, çoğunfukla Düyük kentlerin hırgürü, k^şmekeşi içinde kendilerine bir yer açmanın her gtjn yeniden başlayan mücadelesiyle sjMurürler. Konumlan eslek alann, bütün kaları ne'oluı u dinamiğin iınların üretilmesinyaşamın a götürmez. i öneı klı yanı da bute ışin yoğun bir ürefur: Böylı bulunan kajm süre endilerini gelişdıniar, llanndan tümüytinabiime 1e yoksurT, üstelik varlıklarını her gün biraz daha tüketerek yaşamaktadırlar. Değil ev kaânı ya da çalışan kadın olmak, toplumun geniş bir kesimi için erkek olmak bile, insanın varlığını her gün biraz daha tüketen bu mekanizmadan kurtulabılmek için yeterli degildir. Sayın Pekşen, işte bu noktada Rezzan Hanım'a yönelttiğiniz soruiar geliyor akla: Suç kimde ve sorun nasıl çözümlenecek? Bu soruları yanıtlayabilmek için "erkek egemen toplum" gibi tanımların dışına çıkıp daha köklü bazı sorunları didiklemek gerekli belki. Kültür, bir yanıyla da, insanın varoluşunun geçmişten geieceğe taşınan izleridir. Bugün kadını ve erkeğiyle toplumumuzun yaşadığı en ciddi sorun da hiçbir iz bırakmadan "geçip gidivermek" sorunudur. Kültürün, bireyle onu çevreleyen yaşamın sürekli iletişiminden beslendiği kabul edilecek olursa, bu sorunun ne denli tehdit edici boyutlara ulaştığını anlamak da, o denli kolaylaşır. Günümüz Türkiye'sinin toplumu, günlük yaşamın asgari gereklerini sağlamak için çalışan, ama yalnızca bunun için çalışan insanların çoğunluğundan oluşur. Yalnızca çalışma yaşamınm sistemleştirılebildiği bir ülkede de doğaldır bu. Dinlenme, eğlenme, sosyalkültürel uğraşlara katılma gibi etkinlikler toplumun geniş bir kesimi için sistemleştırilmemiş, devlet elıyle organize edilmemiş durumdadır. O nedenle de toplumun büyük bir çoğunluğu var olan Türkiye ile tngiltere arasında dış politika A nkara fankaj YM Türkiye ile tngiltere arasında dış politika planlama yetkilileri düzeyinde görtiş alışverişinde bulunulacak. 23 mart tarihleri arasında yapılacak temaslara Dışişleri Siyaset Planlama Daire Başkanı Onur Öymen ve Londra Buyükelçiligi yetkilileri katılacak. Ülkelerinde dış oolitika ile ilgili "siyasi <ahminler"i hazırlamakla lörevli Türk ve Ingiliz vetkililerin, gündemdeki konulan geieceğe dönük bir vaklaşımla ele alacakları yelirtiliyor. den birisini de seçimlerin tafıhj'" oluşturuyor. Seçim tarihinin eK kene alınması konusfbdi ANAP'ta beliren görüşler, geieJ seçimlerin, erken bir tarihe ali\ namayacağı noktasmda toplaniyor. Yöneticiler, her şeyden ön' ce Başbakan Özal'ın yurda dö.nüşünden sonra sağlığına tam olarak kavuşması, yurt gezilerine çıkmasının biraz zaman alacağını savunuyorlar. Aynca parti kongrelerine kısa zaman sonra başlanacak olması da erken seçime bir engel olarak beürtiliyor. Bu kongrenin parti açısından taşıdığı öneme dikkat çekilerek, : um milletvekilleri ve parti örgü•ünun kongre çekişmelerinin soıa ermesi ve yeni parti örgütünıin yerine oturmasından önce seçitne girilmesinin sakıncalı oldufu kaydediliyor. Ancak, ANAP yöneticileri milletvekili seçimlerinden sonra yapılacak olan yerel seçimlerin erken bir tarihe alınarak genel seçimlerle birlikte yapılmasının doğru olacağını ifade ediyorlar. Norma! olarak genel seçimlerin 1988 ekiminde, yerel seçimlerin de 1989 baziranında yapılması, n ulkeyi iki yıl üst üste seçimj ına sokacağına dikkat çeAdınınaaklanmasını is' crel seçimlerin c alııııfc genel seçi..,.vı.^ uıriikte asımn gerekçelerini şöyle .....,..aı: *'• 7 ay arayla iki seçim yapılması ulkedeki işterin aksamasına neden olur. • 2 yıl üst üste seçim havasına girilmesi, doğru değüdir. • Partiler ve Yüksek Seçim Knnılu bir kez toplu biçimde calışmış olurlar. 2 yıl üst üste aynı çalışmaya ve masrafa gerek kalmaz. • Genel seçimleri kazanan partinin ayağına 7 ay sonra yerel seçimlerde çelme atılarak, siyasi istikrarın önlenmesi sonucu doğar. • Partiler adaylannı tespit ederken daba rahat davranırlar. Adaylar daha rahat tespit edilebilir. • Milletvekili adaylan ile belediye başkan adaylan birlıkte uyum içerisinde daha rahat propaganda yapabilirler!' "ANAP Genel Başkan Vel Mehmet Keçeciler, Cumhuri*r muhabirinin konuya ilişktn s. sunu yanıtlarken, ,ANAP'taşunseçimlerle ilgili bir çahşma ve bu konuda partiış bir karar bulunma verirken, aynı zakadınların dugetiriyor. Bu sırası "Sn. Rezzan Özkök'le yaptığınız "Kürek Mahkumu Gıbiyiz" başlıklı röportajınrz, Rezzan Hanım'ın dile getirmeye çaiıştığı bir dizi sorundan çok daha fazlasını anlattığı için son derece önemli. Yazıntn daha da önemli yanı, ne yazık ki, ülkernizde eğitimli oian birçok kadının bıle kendi sorunlarını ancak yüzeyde, göründüğü kadarıyla algılayabildiğini açıkça yansıtması. 28 yaşında, 8 yıldır evli, 5 yaşında bir çocuk sahibi, 3 yıfdır çalışan bir kadın olarak. 8 yıllık evliliğimin çeşitli dönemlerinde ev kadını, öğrenciev kadınıanne ve çalışar^kadın olma konumlarında bulünabildim. Dahastfceşitli ıjec ie ev4iliğnJ|DuzunQMt>if fnini, Jfptı'mun b & ü t e orta* mında erkek içjff'wmımladn fonksiyonları djryüklenefj leR başıma geprdim. " ölçüde de bütön bu çeşrgmğn sonucu olaraV Rez^jp' Ha* nım'ın degindığı sonman bir Türkiye'de 500 bin "omatizmalı var Tstanbul fankaj ' "Türkiye Romatizma 'akfı" tarafından yapılan raştırmalara göre * 'ürkiye'de 500 bin civannda jtnatizma hastası ulunuyor. Türkiye omatizma Vakfı Genel aşkanı Prof. Orhan Yenal imatizma hastalıklanmn iki *up altında incelendiğini iyledi. Prof. Yenal, "Bu tstalardan maddi durumu i olmayanlarm vakıf Inyesinde tedavisine îneldik. Şu anda 280 lyıth hastamız mevcıtt, dece 1986 yüında 74 hasta > kez muayeneye geldi. Bu 0 ıstalardan hiçbir ücret lep etmiyoruz. Bunlann kıf bünyesi içinde tedavisi pılmaktadır" seklinde »nuştu. Cbıdoruk, Samsun'da toplantısında dış poutikaya Dış potitikada iş büirilmez D Y P Genel Başkanı, AET konusunda 'Hükümet başlangıçta AET'yi küçümseyen beyanlarda bulundu. Şimdi ise AET'nin kapısını zorlamaktadır' dedi. SAMSUN (Cumhuriyel) DYP Genel Başkanı Hüsameltin Cindoruk, hükümetin uyguladığı dış politikayı eleştirefek, "Son zamanlarda ortaya atılan işbitirkilik iddiası veya metodu dış politika sahasında asia geçerli degildir" dedi. Samsun'da dün dilzenlediği basın toplamısında d ı | politika konularına değinen Cindoruk, demokrasiniıı 1980'de kesintiye uğraması nedeniyle Turkiye'nin AET ile olan ilişkilerinin de kesintiye uğradığını kaydeden "Hükümet başlangıçta küçümseyen beyanlarda muştur. Şimdi ise başlangıçta pdması gereken leşebbüslere rişmekte ve AET'nin kapısı bir federasyonu öngören bir anlaşmayla Kıbrısh Rumların bu defa nasıl bir tutum takınacaklannı zaman göstereceğini ileri sıiren Cindoruk, Ortadoğu konuzorlamaktadır" dedi. sunda şöyle konuştu: "Türkiye Sovyetler'in Türkiye ile olan kendisini tehlike>e almak isteiktisadi ilişkilerinin her iki taraf mez. Ortadoğu iholaflannda tayararına gelişmeler gösterdiğini raf olmak istemez. Birbiıieriyle soyleyen Cindoruk, "Varşova savaşan komşularından faydaPaklının diger üyeleri ile ilişki lanmavı düşünmez. Türk vatanılerimiz, Bulgarislan'ın sovdaşla nı bölmeyi amaçlayan çetelerin nmız hakkındaki tutumu istisna Suriye lopraklannda veya Suriedilirse, genel olarak uyumlu ye'nin kontrolü altındaki başka yönde inkişaf etmiştir. Bulgaris topraklarda talim, terbiye görtan'a gelince. Türk azınlığının dükleri ve oralardan da Türkiye orada maruz kaldığı zulme topraklanna geçtikleri bilinmekTürkiye Cumhuriyeti Hıiküme tedir. Bir süre önce ülkemize d» ti tepkisim gosterme bakımından vet edilen Suriye Başbakam'mn, geç kalmıştır" biçimüıde konuş Turkiye'nin buzurunu kacına bu, tu. • hareketleri önlemeyi temin tına>alacak bir anlaşmayı Turkiye'nin garantaHüüne kikada imzalamaktan hukuken ve fiilen bir halel getir $ı, üzerinde durulmaya meyen iki tophımlu, iki bfltgeli Cindoruk, hükümetin dış politikasım eleştirdi iğrenci kredüeri 1 nkara (a. a.) Harç kredileri ile ikinci lümde öğrenim kredisi naya hak kazanan rencilerin listeteri, hafta tuna kadar tüm okullara rıderilecek. Yüksek •renim Kredi ve Yurtlar rumu Kredi Dairesi şkanı Metin Uslu'dan nan bilgiye göre, bu yıl V kredisi almak için rvuran 61 bin 131 enciden 60 bin 957'sine •ç kredisi tahsis edildi. Bu •encilerden senetlerini )tıran 35 bin 2'si, 161987 öğretim yılmdan aren harç kredisi almaya : kazandılar. YurtKur bu fondan harç kredisi için lilyar lira, öğrenim disi için de 13 milyar 993 yon lira ayırdı. Şehirliyizn.. Şehre mesleki, akademik, kül^ürei açılann birinden vey^ı birkaçından bakıyorsanız, şehirde yaşainanın bilinci içindeyseniz Şefıir, sizin derginizdir. Şehir, insan, kent ve doga ilişküerine olumlu ve estetik açıdan yaklaşan kent kültürü dergisidir. Sınırlarınuzı aşan bir perspektife sahiptir. Gelişim süreci içinde belgeci olmak ve ansüdopedik birikim sağlamak amacını taşır. I : ropfum'V nn ağır, ^zici sorun^ 'üze olduğu. doğru. bunu öncelikle ev üışan kadın ikilemin, ,, anlayabilmek olası değil. Dahası belki, tek başjnakadınerkek ikileminde deanl%abılmek olası değil. ' Neredeyse doğuştan her şeyin en iyislne layık olaıtook * kültürel birikimden tümüyie uzak; bunun için de oluşan kültüre hiçbir katkıda bulunmaksızın "geçip gidiverirler." Oysa varolmanın en yoğun hazzı yaşayan küttürle diyaiogdan geçer. Bu hazzın olmadığı yerde insanlar mutsuzdur, her gün biraz daha yavaşlayan toplumsal dönüşüm sürecinin her gün biraz daha ağırlaşan bireyleri olarak kendilerini giderek birer "kürek mahkumuna" benzetirler. Devinimsiz, durağan bir toplumun içinde başlarını bazen yaşama ilişkin her şeye ve herkese duyulan nefrete, bazen de "geçip gidiverirken" bir türtü tutunabilme becerisini gösterememiş olmanın suçluluk duygusuna çarparak 'var olmayı' sürdürürler." TASI öğreninoe genel kurul salonuna girerek bakanı çağırdı. Yılmaz, Taşçıoğlu ile kulisin bir köşesınde lOdakika kadar konuştu, sorun Çukobirlik'te mahkemeye yansıyan toplusözleşme görüşmelerine bakanlar kurulunun teşmil kararnamesi çıkarmak istemesiydi. Yılmaz'ın girişimi bir sonuç vermedi. Üstelik Taşçıoğlu, genel kurulda bulunan Bakan Hasan Celal Güzel'le konuşarak sonucu bildireceğini söylemesine karşın haber göndermedi. Yılmaz, Taşçıoğlu'nun yanıtını beklerken gazetecilerin ilgisini görünce 1520 dakika kadar bekledi, sonra boynu bükük Meclisten ayrıldı. Yılmaz'ın sendikacılığı Türkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ın son günlerdeki en önemli sıkınteı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu'nun telefonlarına bile yanıt vermemesiydi. Yılmaz, koskoca bir konfederasyon başkanı olarak bir bakanla . görüşmeyecek miydi? Şevket Yılmaz'ın sözlüğünde "eylem" sözcüğünün karşılığında "rica etmek" yazılı olduğundan, yine sendikacı olduğunu unuttu ve Meclisin y o lunu tuttu. Öyle ya, bakanla işi olan vatandaşlar da bu yolu seçmiyorlar mıydı? Ayak üstü bakanı sıkıştırıp bir iki satır konuşmak.. ç yargıç aması nkara (anka) 4'üncü Kolordu ve Sıkıyönetim nutan/ığı Askeri hkemesi üyesi Yargıç başı Hayri öztan, asıl ?v yeri olan KKK Hukuk ri Müdür Vekiliiği'nde rvlendirildi. 8'inci ordu emrindeki Yargıç ?ğmen Tayyar Güneri ile :im Üsteğmen Nuri Ülke Elazığ Askeri Mahkemesi :im Yardımcılığı'na 'ildiler. Bu sayıdan seçmeler Bilge Karasu: Kartpostallarla Eski Ankara; Bir İstanbullu: Prof. Dr. Sedat Hakkı Eldem; Vitali Hakko, Çelik Gülersoy: Beyoğlu Yeniden Yaşayacak mı?; Bir Şehir Bİr Ömür; Gaudi'nin Barselona'sı; Halit Refiğ: Aziz İstanbul; Semra Özdamar: Eski Evler, Eski Ustalar; Tanıl Bora; Yeşiller ve Alternatifler; Fransız botanikçi Tournefort'un (18 y.y) seyahatnamesinde tstanbul; Değişen Bakırköy; Feilini'nin Roma'sı; Şehir Takvimi; Yeni Yayınlar Yılmaz Hasan Cetal Guzel'i beklemesi bir fayda sağlamadı. Şevket Yılmaz ANAP kulısinde beklemeye başladı. ANAP milletvekili Hatil Şıvgın, Yılmaz'ın bekleme nedenini Grev Toto Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı özel kaleminde NETAŞ işvereni ile Otomobilİş Sendikası yöneticileri arasında 4 saat süren pazarlığın sonucunu bekleyen gazetecıler pazarlığın uzaması üzerine, sıkıntıiarını hafifletmek amacıyla ücret zamları konusunda toto oynadılar. Çeşitli gazete muhabirlerinin "grevtoto" konusundaki tahminleri şöyle oluyordu: "TRT: 1. yıl yüzde 38, ikinci yıl yüzde 20 Milliyet: 1. yıl yüzde 41, ikinci yıl yüzde 30 Hürriyet: 1. yıl yüzde 39, ikinci yıl yüzde 26 UBA: 1. yıl yüzde 42, ikinci yıl yüzde 34 a.a.: 1. yıl yüzde 43, ikinci yıl yüzde 29 Cumhuriyet: 1. yıl yüzde 39, ikinci yıl yüzde 30 ANKA: 1. yıl yüzde 38, ikinci yıl yüzde 28." Toto sonuçlarına göre ücret zam oranlarma en yakın tahmini yapan Milliyet Gazetesi muhabiri NETAŞ işçileri tarafından ÇGD'nin lokalinde bir akşam yemeğı ile ödüllendırilirken, en uzak tahmini yapan TRT muhabiri ise "işçi düşmanı" ilan edilerek cezaiandınlıyordu. KOAJLUNCA ANAP'ta davranış kalıpları ANAP yöneticilerinin basın toplantıları genellikle sessiz ve sakin bir biçimde geçer. Eğer konuşan Başbakan Turgut Özal ise masayı çevreleyen öbür yöneticiler belli belirsiz biçimde genel başkanlarının cumlelerinin sonlanna noktalama işaretleri koyarcasına başlarını sallarlar. Başlann öne arkaya sallanıp onay belirtilmesi "onaylamış olma" çabasından çok "onaylamamış gözükme" korkusunun bir göstergesi olarak sergilenir. ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar, "ANAP yöneticiterinin basın toplantılarındaki davranış kalıplanna" en belirgin biçimde uyan parti yöneticisi. Taşar'ın baş sallamaları çok daha belirgin biçimde görülüyor. ANAP Genel Başkan Vekili Mehmet Keçeciler'in basın toplantısında da sağ yanda yerini alan Taşar, başını o kadar çok salladı ki, sanırız TRT kameramanı Keçeciler'in sağ yanını kareye sokmamak için özel çaba harcadı. Seçim İşleri Genel Başkan Yardımcısı Jbrahim Özdemir'in düzenlediği basın toplantısında yardımcısı Eskişehir Milletvekili Ismet Oktay, bu davranış kalıplarının dışına çıktı. Oktay, gazetecilerin bir sorusunun ard:ndan yan tarafa donenek kıs kıs güldü. Oktay'ı sıra dışına iten soru ise şöyle: "Sayın Keçeciler'in açıkladığı konuda niye basın toplantısı düzenlediniz. ANAP'ta basın toplantısı yarışı mı başladı?" ımurların rumları nkara (a. a.) Memurlar ve diğer / görevlilerinin nalarımn etkinliğini mak ve kamu hizmetinin tli, süratli, verimli ve omik bir şekilde^. 'ülmesini sağlamak •tyla Bakanlar lu'na kanun hükmünde •name çıkarma yetkisi < yasanın yürürlük i uzatılıyor. Plan ve »Komisyonu 'nda yarın hnacak tasanya göre, nlar Kurulu, memurlar ğer kamu görevlilerinin mali, sosyal •rında iyileştirmeler ak amacıyla kanun • lünde kararnameler ıbilecek. Tasarı ile mete daha önce verilen lin 12 Mart 1988'de erecek olan süresi de, alık 1988 'e kadar ıyor. Bakanlar Kurulu, n yetkiyi kullamrken 1 kurumlarımı: teşkilât irında da düzenlemeler lilecek. Yeni sayı 1 Mart'ta! • Aylık Dergı • Boyutlon 23x27.5 cm • Kapak: 130 gr kuşe • Sayfalar 90 gr kuşe • Sayfa Adedı: 96 • Ratı. 1.500 TL • 12 SayıAbone: 12.000 TL ABONE SERVİSİ: 172 22 00 Abone Olun, Erken ve Düzenli Alm! Taşer Basın toplantılarınrJa baş sallamasıyla ünlu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear