28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HABERLER 9 OCAK 1986 Bu kadar ilgi ummuyorduk CÜNEYT ARCAYÜREK ANKARA DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit'le konuşup, bir pani lideri olarak yurt içinde yaptığı ilk gezinin izlenimlerini "Cumhuriyefe anlatmasını isteyecektim. Oran'daki evine gittim. Rahşan Hanım çay hazırlarken Bülent Ecevit'le kısa bir sohbet yaptık. Yeni emekli yasası onaylanırsa işçi emeklisi Bülent Ecevit'in eline, milletveküi emeklisi olarak biraz daha fazla geçecek. "Sadece yakıt parası 40 bin lira dolayında" diyordu Bülent Ecevit. Eline geçen emekli maaşı da bir o kadar. Sonra Rahşan Ecevit geldi, Bülent Bey odadan çıktı. "GHmeyin" dedim. "Siz de gazetecisinlz, sorulan verecegim, belki birtikte daha ilginç sonılar hanrlanz." "Yok olmaz" dedi Bülent Ecevit, "Bu iş, Rahşan'ın işi." Gitti, bir kaç saniye sonra yandaki odadan daktilo sesleri geliyordu. Rahşan Ecevit'e sordum, yanıtladı: Demokratik Sol Parti'nin Genel Başkanı olarak ilk gezinizi İcel'e ve Adana'ya yapünız. Bu gezide ne umdunuz ne buldunuz. Kısaca anlatır mısınız? RAHŞAN ECEVİT Bulduğumuz, umduğumuzu çok aştı. Biz bunu iddiasız bir gezi olarak tasarlamıştık. Gece Ulukışla'da konaklayacağımız için, oradaki ilçe merkezimizi ziyaret edecektik. Mersin'de bir küçük salon toplantunız olacaktı. Dönerken de Adana'ya uğrayıp, yeni açılan il merkezimizde partili arkadaşlann hatınm soracakük, çalışmalan gözden geçirecektik. Ama, gezi programımızı, daha Ulukışla'dan başlayarak, halk adeta kendi ellerine aldı ve kendi bildiği gibi düzenledi. örneğin, Ulukışla'da ilçe merkezimizi ziyaret edip arkadaşlanmızla sınırh bir sohbet toplantısı yapacağımızı sanırken, kendimizi büyük bir kahve toplantısında bulduk. Kahve doldu ve taştı. Küçük bir ilçe merkezinde kış ortasında beklenebilecegin üstünde, canh «fwmyurtfasuula uzunca bir sohbet olanağı bulduk. Bilirsiniz, bizde kahvelere kadınlann gelmesi pek âdet değildir. Oysa Ulukışla'daki kahve toplantımıza pekçok hanım da katıldı. tçel'deki karşılama ve halkın ilgisi de beni çok duygulandırdı. Gazetelerde hep okuyoruz: Parti toplantüannda eski canlılık, eski heyecan yok diye... Eskisi gibi geniş halk katıhnu olmuyor, olsa bile durgun bir meraklı topluluğu oluyor diye... Oysa, lçel'de, karşılamanm başladıgı Beydeğirmeni'nden itibaren, her şey, eski günlerdeki gibiydi. Demokratik sol hareketin en canh olduğu yıllardaki gibiydi. Eskisinden farkı, sızmaların, engellemelerin olmayışı idi. Böyle bir durumla karşılaşacağımızı ve kış ortasında havanın günlük güneşlik olacağını önceden bilseydik, Mersin'de açık hava toplantısı düzenlerdik. Çünkü, tutulan salon bir hayli geniş olduğu halde, dinlemeye gelenlerin büyük bir bölümü salona sığmadr, konuşmaların hoparlörle dışarı da verilmesi gerekti. Mersin'de de karşılayıcılar ve dinleyiciler arasında çok sayıda hanım yurttaşımız vardı. Mersin'e giderken, yolda, Tarsus ilçe merkezimizin açılışını yaptık. Dönüşte, Adana için bir konuşma planlanmamıştı. Adana gibi bir büyük merkeze konuşma yapmak üzere gidilecekse ona göre hazırlık gerekirdi. Biz yalnızca il merkezimizi ziyaret edip partili arkadaşlarla kısa bir sohbet düşünmüştük. Fakat Adana'da da hesapta olmayan bir durumla karşılaştık. Parti binasına sığmayan Adanalılar dışarıda toplanmıştı. Orada da hazırhksu uzunca bir konuşma yapma olanağını buldum. Kısacası, bu ilk yurt gezimiz, beklentimizin ve hazırlığımızın çok ötesinde oldu. Halkın gösterdigi bu ilgiyi nasıl degertendiriyorsunuz? RAHŞAN ECEVtT Türkiye'de yülann oluşturduğu bir demokratik sol (veya sosyal demokrat) birikim var. O birikimin korlan belki bir süre küllenmiş gibi göründü. Ama bu korlar, bir yandan alü yıldır uygulanan politikanın acı sonuçlanyla körüklenirken, belli Ki, bir yandan da, Demokratik Sol Parti harekeüyle, iyice canlanmış ve eskisine göre daha da yaygınlaşmış. 12 Eylül döneminin bir kahptan çıkma siyasal yapılannda halk aradığını bulamadı. O dönemde kurulan partiler ya inandıncı değil, ya da doğuştan gelen sıkmtılannı rahatsızlıklarını aşıp da yerlerine oturabilmiş değil. O yüzden, halk, gerçek bir partileşmenin arayışı ve beklentisi içindeydi. DSP'nin o beklentiyi karşılayabileceği anlaşıhyor. DSP'nin gördüğü ilginin bir nedeni de bu olsa gerek. DSP, 12 Eylül döneminden, yani askeri yönetim döneminden sonra kurulan ilk parti... O dönemin kalıbından çıkmamış. Üstelik, kuruluş ve örgütlenme bicimiyle, daha önceki dönemin partilerinden de bir haylı farklı... Halkın, bu farkı, bazı kalburüstü kesimlerden daha iyi değerlendirdiği anlaşılıyor. Kuruluş biçimine, kurucular arasında halktan kişilerin çokluğuna baktıgı vakit, belli ki, halk, bu partide, kendini buluyor. Halktan başka bir güç kaynağı, bir dayanak kabul etmiyonız. Rejim konusunda, siyasal sorunlar karşısında tavır alırken, yukandan gelen havalara değil, halkın özlemlerine bakıyoruz. Bu konudaki içtenliğünizi gördükçe de, sanınm, halk bize, beklediğimiz gücü kendiliğinden ve cömertçe verecek. Güney gezimizde bunu gördük. tnsanlarda bir suskunluk bir çekingenlik sezdiniz mi? DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, ilk yurt gezisini Cumhuriyefe değerlendirdv POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Akıllı Olmak Sağcı veya solcu değil, demokrat olmak önemli (Baştarafı 1. Sayfada) nım: Ben ülltemde enflasyonun kontrol altına alındıguu, yaOnmlann yeniden yurü\ebildiğini. işsizlige, pahalılığa çare bulundugunu, fakir fukaranın, koylunün, işçinin, memurun kollandığını, ttlkenin büyümeye, güçlenmeje devam ettiğini gormek istiyorum. Bunlar bence önemlidir. Bunlann yapılabilmesinin ortanunı anyorum. Ülkemin büyük olmasım, her şe>in ulkemde lartışılabilmesini, birtakım yasaklann, vesairenin kaldırümış olmasım ve sonunda nereye varacaksak oraya varmanın adımlannın atılnıış olmasım görmek istiyorum. Bu son söyledigim yapılmazsa, ülkeyi büyük >upmak mümkUn degildir. Netiee itibariyle, siyasetin, siyasetçinin horlanmamasını ve eski siyasetci, yeni siyusetçi diye 'bölüctt' birtakım kavramlardan Türkiye'nin uzaklaşmasını istiyorum. Siyasetten kaçılması ve iilkenin bu şekilde yoluna devam etmesi haiinde ülke kan kaybetmeye devam eder." Süleyman Demirei, "depoütizasyon" konusundaki görüşlerini açıklarken de, devlet televizyonunun "çok enteresan şeyier" yaptıgını, Türkiye'nin büyük projelerinden bahsederken, bu projelerin başlangıç tarihlerinin belirtilmediğini, böylece "bir devrin hizmet vermiş kişilerinin ve hizmet vermiş kadrolarının unutturulmak" istendiğini bildirdi. Demirei, "Vasi ve veli olmaktan çıkmadığınız sürece, millet iradesinin üstünlüğündan bahsedemezsiniz" diye konuştu. Süleyman Demirei, "Depolitizasyon Türkiye'de başanya ulaşır mı?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi: Kapıyı sütçü ç a l m a l ı "Bakınız, Türkiye'de 1876'dan bu yana yani 110 senedir anayasa ve hukuk devleti mücadelesi yapılıyor. Dünyanın bu köşesinde 110 sene hak. hukuk mücadelesi yaptıktan sonra ve bunun bedelini odedikten sonra, bir dikta idaresine Türkiye heves edemez. Kaldı ki içinde ya^adıgımız diinya da buna musait degildir. TUrk halkı da buna heves etmez. Başı bulutlara degecek kadar olmak varken, kula kul olmayı TUrk halkı niye istesin, insanın en önemli ihtiyacı korkusuz yaşamakür. Bir demokratik ülke dedigimiz zaman, korkulardan uzak yaşandıgı bir ülke anlaşılmak gerekir. Demokratik bir ülkede sabahleyin alacakaranlıkta kapı çahndıgı zaman, bunun sütçüden başka bir kimse olmadığından erain olunmak gerekir. Demokratik bir ülke; telefonun dinlenmedigi, evinin gözetlenmediği. kişinin takip edilmediği, arkasına birtakım adamların düşüriilmediği bir ulkedir. İster sağcı olsun, ister solcu, önemli olan hiir ve demokrat olmaktır. Hür ve demokrat olmayı büyük hedef saymadıkça nasıl sağcı veya solcu olacaksın'.1 İşte asgari müşterek budur." Süleyman Demirei, dünyadaki önemli olayları sıralarken de, en önemli olayların uzayın silahlandınlması, Afgan mücahitlerinin zor şartlar altında mücadelelerini sürdürmeleri, Bulgaristan'daki TüTklere uygulanan baskılar olduğunu söyledi. Demirei, Bulgaristan'daki Türklere baskı uygulanmasının Kırım'daki mezalimden sonra en önemli olay olduğunu hatırlatarak şöyle dedi^ Caydıncılık zaafa ugradı "1980 yılına kadar böyle bir olay yoktu. Niye sonradan oldu? Bunun üzerinde durmak lazımdır. Bu hadisenin arkasında ne vardır, bunu Türk devleti çok iyi bilmelidir. En acı tarafı da bu hadise karşısında Türkiye'nin eli Mazhar Osman bir dönemde ülkemizın en tanınmış akıl doktorlanndandi. Akıldan yaya birıni gördüler mi, "Aslanım, sen Mazhar Osman'lıksın!" derlerdi. Böylece akıldan yayanın akıldan noksanlığı kanıtlanrnış olurdu Bir gün ustada sormuşlar: "8unca deiının ortasında sen aklını oynatmıyor musun?" "Ben delileri akıllandırıyorum." "Biiıyor musunuz, hocam size de deli diyorlar." "Bana onlann deli demesmin hiçbir değeri yoktur. Ben onlara deli demeyeyim; delidir dedim mi buralara kapatıverirler." Mazhar Osman sadece delileri akıllandırmaz, çoğu kişiye de deli raporu vererek onları kurtarırdı. Böylelerinin arasında tanınmış şaırler, muzisyenler, ressamlar, aktörler vardır. Mazhar Osman cezasal yeteneğı yoktur dedi mi. yargıçlar raporlu kişılen salıverirlerdi. Toplum içinde dokunulmazlık kazanmış bazı kişiler için de, "Mazhar Osman'dan raporlu" derlerdi. Mazhar Osman'dan bir rapor uydurabılmiş olanın işi kekâhtı, artık ne polıs elleşebilırdi ona, ne de jandarma... Ama üstat boyle bir raporu herkese vermedi ki... Neyzen Tevfık'in ve ressam Fikret Mualla'nın hocadan böyle bir rapor aldıkları söylentisi yaygındır. Mazhar Osman'dan bu yana akıl doktoru yetişmedi mi, elbette yetişti. Ama Mazhar Osman gibi bir üne her akıl doktoru erişemedi. Hatta akıl doktorlan arasında ipın ucunu kaçıranları bile oldu. Son günlerde bunlardan biri, bir büyuk şairımız için 'Bana gelse, ben ona deli raporu verirdim" bile dedi. Böylesi hekimler mı deli raporu verirler, yoksa böylesı hekimlere mı deli raporu verirler, bu sorulann yanıtını erbabına bırakalım Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde okumuştum. Bir zamanlar istanbul'da bütün meslek sahipleri Divanyolu'nda padışahın önünde geçit resmi yaparlarmış. Bu arada delileri de geçirirlermiş. O dönemde delilik de bir meslek miydi? Deliler COŞKU Ulukışla'da halk, milyonlarca yurttaşın karşılaştığt haksızlıklann, çektiği çUelerin üzerinde durdu. Özellikle genç yaşında ellerinde zincirler, bıçaklar, kamalar giderlermış... Adamın bi' 'sakıncalı'' damgası yiyen, fakat neden ' 'sakıncalı'' olduğunu, ne gibi bir suç veya kusur işlediğini bilmeyen sayısız insanın onunde tüm rı başta gidene sormuş: kapıların kapandığı belirtildi. "Suçlu" bulunup mahkum edilenlerin de şiddet eylemcileri dışında kalan büyük bir kesimini halk, kendi "Bu kadar mısınız?" demokrasi ve hukuk anlayışına göre "suçlu" saymıyor. (Fotoğraf: CUMHURtYET) Delilenn başı şöyle diyesı olmuş "Evet, biz tımarhanede bu kadarız, peki siz dışarda ne kaRAHŞAN ECEVtT Tam tersine, halk, duygularını, düşünce lamalar aşıldıkça, baskılar kalktıkça, halk, ekonomik sorunlara da darsınız?." lerini, beklentilerini, hiç çekinmeden belli ediyor. tçel'de halk, bir hakça çözümler bulunabileceğini biliyor. Onun için, halk, sürükbakıma, kendi gücünü görmüş oldu. Bu da, sanınm, halkın sesinin Şair Cahit SıtkıTarancı'nın da, "Delilere Selam"adlı bir şilendiği ağır geçim sıkıntısına da, daha çok, rejim açısından bakıve varuğının bundan böyle daha çok duyulmasını sağlayacak. Biyor. iri vardır; uzunca şiirden birkaç dizeyı buraya almak isterim. zim de amacımız, zaten, halk dayanışmasıyla, halkın gücünü orta Rejim sonınnyla ilgili olarak Ulukışlalılar en çok hangi konuya koymak ve harekete geçirmek... Böylece, iktidarın lara degindUer? Şen deliler, tınmaz deliler! "depoütizasyon" oyununu, halkı siyasetten dışlama ve uyutma oyuRAHŞAN ECEVtT Uygulanmakta olan rejim, hep söylediğiSize imrendiğim oluyor, nunu bozmak... miz gibi, yalnızca eski politikacılara değil, tüm yurttaşlara büyük Olanı bit&ni düşündukçe Yani, halk bazı çevrelerin koyduklan yerde duracak gibi de hak kısıntılan getiriyor, herkesin insan haklannı zedeliyor. UlukışMadem ki öyle sanırsmız, ğil, denebilir mi? la'da halk, milyonlarca yurttaşın bu açıdan karşılaştığı haksızhkDoğrudur, sen Acem şahısm RAHŞAN ECEVtT Evet. Halk, kendi konumunu kendisi belar, çektiği çileler üzerinde durdu. özellikle, genç yaşında "sakıncalı" Sen Cengiz Han, sen de Timurlenk lirlemeye kararlı. damgası yiyen, fakat neden "sakıncalı" olduğunu, ne gibi bir suç Çok daha ferah olmalıdır Taban, ekonomik konularda ve siyasal açıdan ne düşünüyor? veya kusur işlediğini bilmeyen sayısız insanın önünde tüm kapılaCinnet dediklerı o cennet, DSP'nin tulumunu nasıl degerlendiriyor? rın kapandığı belirtildi. Halk bunu hazmedemiyor, suçsuz insanlaŞu akıl zindanlanmızdan. RAHŞAN ECEVtT önce şunu söyleyeyim. Bizde genellikle, par rın "sakıncalı" diye damgalanmasını, kuşku altında yaşamasıru, geislamlıkta, 'öleni iyilikle anın' diye bir kural var. Öleni lyilikle tiler, "taban" derken, "tabanın sesi" derken, örgüt birimlerini ve leceklerinin karartılmasım kabui edemiyor. anın ki ölüm denilen gerçek sizin de başınıza geldiğinde sizi örgüt birimlerinde görev alanlann sesini kastederler. Parti içi de"Suçlu" bulunup mahkum edilenlerin de, şiddet eylemcileri dıde iyilikle ansmlar. Her ölenın ardından deliydi. divaneydı dimokrasiden anladıklan da örgütün siyasal kararlara katılımıdır. şında kalan büyük bir kesimini, halk, kendi demokrasi ve hukuk ye laflar edersek dogru olmaz. Ölmüş olan sanatçılar eleştirilDemokratik Sol Parti'de ise tabantavan aynmı yok. DSP'de en anlayışına göre, "suçlu" saymıyor. Onun için, geniş kapsamlı bir mez mi, elbette eleştirilir Ama siyasal görüşler arasında çeönemli, en ağırhklı görev, düz üyelerin... Bu, zamanla daha iyi göafla mı olur, yasalarda değişikliklerle mi olur, nasıl olursa, halk, lişkiler var diye, ölmüş sanatcılara deli damgası vurmak ne bırülecek. demokratik ülkelerde "suç" sayılmayan düşüncelerden veya davlime, ne dilime sığar. Olülere deli derseniz, yaşayanlar da, "Bu örneğin, Içel'e giderken, merkezde hazırladığımız ekonomiyle il ranışlardan ötürü yargılananlann veya mahkum edilenlerin de, "suçadama ne oluyor. deli mı ne?" derlerse... Eskiler, "Kem söz, gili uzun bir raporu da götürdüm. Raporun ekinde, anlaşılmasını lu"luktan anndırılmasını istiyor. kalp akçe sahibinindir' diye boşuna söylememişler kolaylaştırıcı bîr sözlük de var. Bunu tüm örgüte dağıtacağız. ArUlukışla'da birçok öğretmenle tanıştım. Hiçbiri hüküm giymekasından başka raporlar gelecek. Fakat bu raporlann amacı, "ta miş olduğu halde, mesleklerinden olmuşlar ve "sakıncalı" sayıldıkKem söz sahipleri ne derlerse desinler Tevfik Fikret edebivan"ın görüşlerini "taban"a yaymak değil... Şimdi uyelerimiz bu ları için de, işsiz ve çaresiz durumda kalmışlardı. Bu öğretmenlerin yatımızın yen doldurulmaz şairlerinden biridir. Üstat Rasim raporu aralannda tartışacaklar. Raporun kapsadığı konularla ilgili acısını halk da yureğinde duyuyor. Adasal, içkıyı kaçıranlardan bin azıcık sapıttı mı, "Akıllı ol", olarak, kendi yörelerinde, çevrelerinde kamuoyu yoklamaları ya Halk, bir kadın genel başkanı yadırgıyor mu? derdi "Delileri ben nasıl olsa tanınm " pacaklar, araştırmalar yapacaklar ve kendi düşünceleriyle birlikte, RAHŞAN ECEVtT öyle bir yadırgamanın izine bile rastladeğişik toplum kesimlerinin, tüm halkın görüşlerini, sorunlarını, isteklerini ve çözüm önerilerini de bize raporlarla büdirecekler. Böylece, partinin politikaları geniş halk katılımıyla belirlenmiş olacak. Gazetelerde hep okuyoruz: Pani toplantüannda eski Şimdiden söyleyebileceğim bir gözlemim şu: "Depolıtizasyon" canlılık, eski heyecan yok diye. Eskisi gibi geniş halk kampanyasına karşın halk ekonomik sorunlarla, sosyal ve siyasal so katılımı olmuyor, olsa bile durgun bir meraklı topluluğu runlan biribirinden ayırmıyor; rejim konusuyla geçim konuşunu bir oluyor diye. Oysa tçel'de karşılamanm başladıgı bütün olarak görüyor. Beydeğirmeni'nden itibaren her şey eski günlerdeki Bu konularda çok şikâyetle karşüaştınız mı? gibiydi. Demokratik sol hareketin en canlı olduğu RAHŞAN ECEVfr lçel'de, beklediğimizin çok Ustünde bir toplulukla karşvlaştığımız için, halkla, partililer, önceden tasarla yıllardaki gibiydi. Eskisinden farkı, sızmaların, SORlBİT milyona vardığını gazetemiz Cumhuriyet'ten ögrenengellemelehn olmayışı idi... dığınuz gibi bir sohbet olanağı bulamadık. Ama şunu gördüm: Halk, digim SSK emeklılerinin ayhklan hakkında ögrenmek DSP, 12 Eylül döneminden, yani askeri yönetim DSP hareketiyle birlikte, kendine daha çok güvenir, geleceğe daha istediklerim var. çok umutla bakabilir duruma gelmiş. Çaresizlik içinde yakınma aşa döneminden sonra kurulan ilk parti... O dönemin Ben, 27 yü 11 ay 18 gün en üst dereceden prim ödemasını geride bırakıp, kendine yol açma, çözümün yönünü kendi kalıbından çıkmamış. Üstelik oteki partilerden epey yerek emekli oldum. 52.580 lira (% 71 ttzerinden) aylık iradesiyle gösterme aşamasma ulaşmış. Bunu şöyle anlatmak uygun farklı. Halkın, bu farkı, bazı kalburustu kesimlerden almaktayım. Benim durumumda olan bir kaç arkadasolabilir: Halk, 'kim ne derse desin. Biz bildiğimizi yapanz' hava daha iyi değerlendirdiği anlaşılıyor. Belli ki halk, bu la birtikte gözlemimiz odur ki, yakın zamana kadar en sında... üst basamaktan prim ödeyen SSK sigortalısı Ue Emekli partide kendini buluyor. Ulukışla'da akşamın geç saatlerine kadar süren kahve toplantıSandıgı iştirakçisinin aylıklan hemen hemen birbirine eşit mızda ise, yurttaşlarla uzun uzadıya sohbet olanağını buldum. O ya da çok yakın idi. Bugun ise biz SSK'hlar aleyhine en sohbette gördüm ki, halk, kendisini günden güne yoksullaştıran ekoaz 2025 bin liralık farklar oluşmuştur. SSK emeklilerimadım. Türk halkı, "aydın" denenlerimizden bazılarının sandığınomik sorunları rejim sorununda düğümlendiğini görmüş durumnin göstergeierinin tavanı 1140'da kalmış, Emekli Sannın aksine, her konuda olduğu gibi, bu konuda da çok açık görüşda. Rejim sorunu çözüldükçe, haklar, özgürlükler önündeki sınırdıgı emeklilerine uygulanan gösterge tavanı 1400 olmalü. Orta Anadolu'da bir kasaba kahvesini erkeklerle kadınlann, arasının yani sıra bir de buna yan göstergeler eklenmiştir. lannda hiçbir ayrım gözetmeksizin, birlikte doldurmalan; kadınlaBundan ıstırap duyuyonız. nn da, hiç yadırganmaksızın, erkekler gibi konuşmalan, bunun güzel Özetk aynı miktar prim ödeyene aynı emekli aylıgı bir kanıtı idi. Bir kadının bir partiye genel başkan olması, sanınm, esası gerekmiyor mu? toplumumuzun belki gözden bir ölçüde saklı kalan bu niteliğini orŞimdi itibanmızı, alabildigimiz ni kolunu baglaytp oturmasıdır. T.S. tSTANBUL yüksek faizli kredilerle öleüyo taya çıkarmaya yarıyor. Ben böyle dediğim zaman sua) YANIT: Yülardır tartışılagelen emekli ayhklan arasındaki aynMersin'de karşılayıcılanmızın ve dinleyicilerimizin arasında karuz. Kredi alabilmek itibar sayıhazırdır 'Sen olsaydm ne yaparcalık giderek de büyümektedir. 1985 için SSK emekli ayhklan dın?' Hazin olan bu sualin aJtın lıyor. Bu kredilerin nasıl kulla dınlann dikkaü çekecek kadar çok oluşu bazı ilginç yorumlara yol için uygulanan gösterge tablosundaki tavan sayısı 1140 olarak, acmış. örneğin, bir gazete, bunu, büyük kentlerden "feminist"lerin nıldığı ortada." dakini kabullenmedir. BulgarisEmekli Sandığı emekli ayhklan için uygulanan gösterge sayısı "akın akın" Mersin'e gelmelerine bağlamış! Oysa, Mersin'de karSüleyman Demirel, "irtica ve tan'ın böyle bir şeye cesaret etise 3050 olarak belirlenmiştir. (1400 ana gösterge sayısı + 1650 şılamaya gelen, toplantımıza katılan hanımlar, köylüsuyle kentlisiyle, laiklik" konusundaki görüşleri başörtülüsüyle başönüsuzüyle, Içel'in kendi hanımlanydı. Türk halmesini iyi tahlil etmek lazundır. ek gösterge sayısı: 3050 toplam gösterge sayısı) 1986 yıhnda ise ni açıklarken de, Islamiyetin Nasıl cesaret etmişür? Demek, tavan ek gösterge sayısının 1650'den 2200'e yükselmesi sonucu kı, kadın erkek eşitliğini, "feminizm"e gerek bırakmayacak kadar Türkiye için bir tehlike olmadı benimsemiş durumda, doğal sayar durumda. Bu açıdan, halkımızı, Türkiye'nin caydıncılıgı zaafa bu fark daha da açılacak ve 2460'a ulaşacaktır. (3.600 Emekli ğını, esasen "Türkiye'nin kanun bazı yobazlar ne kadar yanlış tanıyorsa, ba/ı "aydın"lar da o kauğranuştır. Esasen, 'Ne yapahm? Sandığı tavan göstergesi + 1140 SSK tavan göstergesi: 2460 fark Yapacak bir şey yok' demek, lannda irtica suçu diye bir suç gösteıgesi sayısı) dar yanlış tanıyor. Türkiye'nin caydıncüığını yitirdi bulunmadığını" belirtti. TürkiO kadar ki, "mutaassıp" sanılan bazı illerde ilçelerde, DSP'nin Şimdi iki kurumun tavan emekli aylıklannı karşılaştıralım: ğini kabul etmek demektir. Bey ye'de din üzerinde herhangi bir orgutlenmesine hanımlar öncülük ettiler. Bu da hiç yadırganmadı. EMEKLİ SANDIĞI 1985 1986 nelmilel zeminlerde hangi mese baskı olmadığı sürece, Türk vaÜlkemizde sağlı sollu bazı çevreler, ilericilik gericilik aynmında, tandaşlannın bir rahatsızlık içinle halkdilmiştir? istırap duyuyoKatsayı 4956 giyim kuşam ölçütüne, namaz niyaz ölçutüne, aile yapısından veya de olmayacağını, din üzerinde nım. Zorbalık karşısında hiçbir Tavan Gösterge 3.050 3.600 bazı törelerden kaynaklanan davranış biçimlerine, fazla ağırhk vebaskı konması halinde rahatsızşey yapamamayı ve hadiseyi Aylığa Esas 149.450 201.600 riyorlar. Bu konulardaki önyargüardan kendilerini kurtarabilenler, lığın başlayacağını kaydeden De Atatürk Devriminin belki en çok kadın erkek eşitliği konusunda kök'Beynelmilel zeminlerde bunun <% 70 Em. Ayhğı 104.615 141.120 mirel, "yasaklar" konusundaki tartışmasını yapıyoruz' diye geSSK leşmiş olduğunu görebilirler. Bu da Türk toplumunda bu açıdan çok çiştirmeyi Türk Devleti için ben görüşlerini açıklarken de şöyle elverişli bir ortam bulunduğunu gösterir. Katsayı 49 56 dedi: şahsen fe>kalade incitici buluyo Ulkemize son zamanlarda pahalı parti çalışması yöntemleri girTavan Gösterge 1.140 1.140 rum. Dünyanın her köşesinde Aylığa Esas 55.860 63.840 Hakkımı korumak ayıp meye başladı. DSP'nin maddi durumu böyle yöntemlere ayak uyTürkiye'nin haklannı savunmak durmaya elverişli mi? Örnegin İçel geziniz çok masraflı oldu mu? « 70 Em. Ayhğı % 39.102 44.688 kolay degildir. Türkiye'nin hak mı? RAHŞAN ECEVİT Bu konuda, bazı kimseler, çok kaygılıyFARK lannı savunmak imkânsız da de"Türkiye'de siyaset yasagı di dılar. Özellikle, Amerikanvari politikacılığı ulkemize getiren ve milEmekli Sandığı Ayhğı 104.615 141.120 gildir. Türkiye'nin bukukunun ye bir suç yoktur. Yasaklar sade yarları su gibi harcayan bir iktidar partisi karşısında, gücünü sırf SSK Emekli Ayhğı 39.102 44.688 iyi savunulduğuna kani değilim." ce parti kurmaya dairdir. Anaya halktan alan bir partinin kolay kolay ayakta duramayacağını düşüFark (TL.) 65.513 96.432 sanın geçki 4. maddesinin getir nuyorlardı. Fark (<Fo) «o 167 % 216 Kredili ittbar digi yasak, AP'den benim ve 34 Para, bu yeni particilik yöntemleri karşısında, özellikle de hızla Yukarıda sayılann yorum gerektirmeyecek kadar açık ve searkadaşımın parti kuramayaca artan hayat pahalılığı karşısında, elbette önemli. Örneğin telefon Süleyman Demirei, Avnıpa'da çik olduğu kanısındayız. ğına ve üye olamayacağına dair faıuraları bizim için bir sorun... cereyan eden en önemli olayın da Ama para, önemli de olsa, her şey değil. lspanya ve Portekiz'in Ortak Pa dir, seçüemeyeceğine dairdir. AsÖrneğin son gezimizde o görkemli karşılamaya karşın, İçel örguzar'a girmeleri olduğunu, böyle lında seçilme hakkını almıyor, ce Avrupa'nın iktisadi bütünlü vatandaşın seçme hakkını alıyor. tümuzun masrafı hiç denecek kadar az olmuş. Çünkü karşılamaya ğünün tamamlandıgını ve bunun Savunduğum fikirlerden gocu gelen herkes kendi masrafını kendi görmüş. Bir tek otomobil tutdışında sadece Türkiye'nin kal nulması halinde, Türkiye çok maya gerek kalmamış. Birçok taksici, zaten, kendiliklerinden, hemdığını bildirdi. Türkiye'nin bu önemli bir tehlike ile karşı kar şerileriyle birlikte, karşılamaya katılmışlar. Kimine göre 250 veya nun dışında kalmasıru üzüntüy şıyadır. Benim savunduğum fi 500 arabadan oluşan, kimine göre bini bulan uzun araba konvoyu, kirlerin önemli bir kısmı siyaset böylece, partiye hiç yük olmamış. le karşıladığını ifade eden Süle>man demirei, 1980*11 yıllarda ki üstüdür. Beni niçin tecrit edecekBiz de kardeşimin arabasıyla gittik. Gece Ulukışla'da, pazara gelşi başına düşen milli gelirin, 1360 siniz? Ben kendi hakkımı koru dikçe köylülerin kaldığı kuçuk bir otelde kaldık. Gidiş donüş benmuyonım. Başkalannın hakkını dolann, bugün 960 dolara inmezin parasıyla, beşimizin beş bin lira tutan otel ücretinden başka bir sinin Türkiye'nin durumunu güç korumak için vanm. zaten ken masrafımız olmadı. Yer: Suadiye Atlantlk Slneması Gişe: 3554370 di hakkımı korusam ayıp mı olur leştirdiğini, kişi başına düşen Ne de olsa, asgari düzeyde de olsa, masraflarınız olacak. BunTarih: 12 Ocak Pazar Biletler Satısa Sunulmuştur acaba? Ben niye diri diri mezara milli gelirin düşmesinde askeri Saat: 14.00 Yapım: İlhan Dişti gömulmeye razı olacağım? Kim ları nasıl karşılayacaksınız? müdahalelerin büyük rolü olduRAHŞAN ECEVtT Herkesin gücune göre düzenli ve zorunlu se beni kınayabilir mi? Ben 25 ğunu öne sürdü. Demirei bu, koyıldır politikanın içindeyim. Ar ödenti ödemesi kuralını getirdik. Yeni başlayan üye yazımları çonuda şunları söyledi: kamda bir damla gözyaşı, bir tek ğaldıkça, ödentilerin, kuçumsenemeyecek bir gelir kaynagı oluştugizli iş yoktur. "Efendim sizin za racağını umuyoruz. Ayrıca, eğitim yayımlanmızdan, tanıtma yayım"Eğer askeri mudahaleler ol manınızda kan döküldu' deni lanmızdan ve rozet, anahtarlık, b'ayrak gibi hatıra eşyasından da masaydı, gayet açıklıkla söylüyo yor. Bugün de dökülüyor. Bize gelir sağlayabileceğiz. Özel ve güzel hediyc rum, Türkiye bugün aşağı yukan Bu yollardan gelir akışı başlayıncaya kadar, herkes kendine duarayanlar için atfedebileceğiniz bir kusurumuz 3 bin dolar milli gelire ulaşırdı ve olsaydı, külümüzü göğe savurur şen katkıyı yapıvor, idare ediyoruz. Halkın, o konuda da, kendi parbu medeni dun>ada bizim daha Cağaloglu Yokuşu No: 2 tstanbul tisine sahip çıkacağına guveniyorum. Zaten, başka turlu bir parti, dunuz." güçlü yer almamızı sağlardı. halkın partisi olamaz. ÇALIŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "İki kıınını. iki emekli ayhğı" NEVZAT KARAKIŞ DİNLETİ BİN SES BİN TÜRKÜ BİR SAZ BECERÎ ElSanatlan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear