22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sos>al bilimlere onem vermiyorlar, ilgi gostermiyorlardı. Prof. Güvenç'in sesleni^i bu bakımdan anlamlı idi. Şu gerçek, toplantı süresince vurgulandı: "Vehefesiz sosyal bilim, sos>al bilimsiz felsefe olmaz." Bu gerçek şoyle de dile getirılebilırdi: "Felsefesiz bilim, bilimsiz felsefe olmaz." Nitekim bir oğretim uyesi, feisefe ve sosyal bilimlere univcrsıtedeki öğrenim dalları arasında ortak bir yer verilmesini önerdi. Din ve din felsefesi alanında da ilgi çekici bildiriler sunuldu bu kongrede. Bu bildirileri savunanların, mantık ve felsefeden yararlanmalan dikkati çekiyordu. Örneğin din felsefesi ile ilgili bir bildiride, tanınmış Alman felsefeci N. Hatmann'tn gorüşlerinden yararlanılmaktavdı. Ote yandan, sosyal bilimlerde yontem araştırmasının yer aldığı başka bir bildiride, yine aynı N. Hartmann'ın varlıkbilim kuramından yola eıkılıyordu. Felsefe ve sosyal bilimler her zaman birtakım sorunları el aldıkları ıçın "sorunlara çozum getirme konusu" üzerinde duruldu ve "sorun bilinci" kavramının altı çizildi: "Bir sorunu hiçbir zaman çozmeyebiliri?. Yeter ki bu sorunun bilincinde olalım. Onemli olan budur." Bir oğretim uyesinm, universitelerimizde, niceliğe ve nıteliğe yonelik araştırma eğitımine önem verilmesini ıstemesi, ilgili makamlara yapılmış bir uyan idi. Bu oğretim üyesi bildirisinde, araştırmacıların karşılaştıkları zorlukları ve arastırmayı engelleyen etkenleri ele aldı. Çeviri ve yayın konusuna da değinildi. Temel kitapların çevrilirıesinde geç kalınmasının, felsefe ve sosyal bilımlerdeki dusunce ve bilgi uretimini olumsuz yonde etkılediği belirtildi. Kongrenın açıhş bildirisinı Ord. Prof. Aydın Sayılı okumujtu. Bildirinin konusu "Ortaçağ Bilim ve Duşuncesinde Turklerin Rolu" idi. Ortaçağ bilim ve duşünce tarihin özetini yaptı Aydın Sayılı. Turklerin bu alandaki etkinliklerini kanıtlarıyla ortaya koydu. Değerli bilim tarıhçimiz, ayrıca, universitede, '"Atatürk ve Bilim" konusunda herkesin ilgi ile izlediği bir konferans verdı. Prof. Avdın Sayılı, Prof. Boz kurt Güvenç, Prof. Cahit Tanyol, Prof. Necati Onergibi, hocalann hocası eski hocalann kalılması kongreye canlılık getirmiş, saygınlığını arttırmıştı. Bunlar çoğu oğrencileri olan oğretim üyelerinin bildirilerine katkılarda bulundular, açıklamalar getirdiler, gerekli eleştirileri yaptılar. DÜ!?MAN DEĞİL ANTİTEZ Prof. Cahit Tanyol bildirisinde, Batı karşısındaki durumumuza değinirken, "Batı bizim için düşman değil, antitezdir. Bir sente<e varmak için onu antitez olarak kabul etmeklen başka yol yoktur" dedı. Biriııci Felsefe Ve Sosyal Bilinıler Kongresi Bir profesörün gençlere çağrısı: "Gençler, fen ve matemalik bilivorsanız sosyal bilimlere gelin, okullarda bu bilimlerin düzeyini yükseltelim. Fen bilimleri>le sosyal bilimler arasında fark yoktur." PENCERE 16 HAZİRAN 1984 Arslan KAYNARDAĞ Felsefeci Insanı ve insanın sorunlarını doğrudan ele alan felsefe ve sosyal bilimlerde büyuk ilerlemeler olurken ülkemizde bu bilgi alanlarına gösterilen ilgi yeterli değıldir. Ote yandan sayıları az olan felsefeci ve sosyal bilimcilerimizin birbirlerinden habersiz kaimalan, söz konusu alanlarda özgün ara$tırmaların ortaya konulmasını engellemektedir. Işte bu gerçekten yola çıkan Erzurum Ataturk Üniversitesi Felsefe Bolumü geçtiğimiz yıl, Türkiye' de ilk felsefe ve sosyal bilimler sempozyumunu basanyla gerçekleştirmişti. Aynı bolüm bu başarıdan cesaret alarak, bu yıl 711 mayıs tarihleri arasında "1.Felsefe ve Sosyal Bilimler Kongresi "ni duzenledi ve Türkiye"deki yuzden fazla felsefeciye ve bilim adamına çağnda bulundu, bildiri özetlerini pöndermelerini istedi. Elliye yakın bildiri özeti, kongre günunden az önce basılarak vayınlandı da. 56 BİLDİRİ TARTIŞILDI Kongre programından 56 bildırının tartışılacağı anlaşılı>ordu. Geleceklerini bildırdikleri halde, son dakikada gelemeyenler olduğu içın yalnız 52 bildiri tartışılabildi. Bildirilerden 15'i felsefe, ötekiler sosyal bilim konularını ele almakta idi. Sosyal bılimlerle ilgili bildirilerde, bir yandan inceleme ve araştırmalann ortaya konduğu, ote yandan yontem ve yorum sorunlarına ağırlık verildiği görulüyordu. İstanbul'dan, Ankara'dan \e Anadolu'nun çeşitli üniversitelerinden gelen öğretim üyelerinin konuşmalarındaki bilimselJik duzeyi çoğunlukla iyi idi. Tartışmalar uygarca oldu, bilgi aJışverişınde bulunuldu, verimli diyaloglar kuruldu. Kongre süresince özellikle üzerinde durulup vurgulanan noktalar şunlardı: Fen bilimlerine, teknolojinin anası diye önenı serip, sosyal bilimlere önem verilmezse, fen bilimlerinden elde edilen yarar azalır. Her iki alandaki bilgilere eş değer verilmelidır.. Felsefe ve sosyal bilimlerle uğraşanlara çalışma alanları açılmalı, yayın yapmalanna olanak sağlamalıdır. Bu konulann oğrenimi yapmalanna olanak sağlanmalıdır. Bu konulann oğrenimi yeniden düzenlenmelidir. Daha çok geç kalmadan, TÜBİTAK içinde ya da dışında "Sosyal Bilimler Araştırma Kurumu" oluşturulmalı, felsefe ve toplum bilimleri alanındaki etkinlikler bu kurumun olanaklanndan yararlanmalıdır. GENÇLERE YEPYEVİ BİR ÇAĞRI Toplantı süresince, tartışmalara katkısı ve aydınlatıcı açıklamaları ile dikkati çeken sosyai antropoloji profesöru Bozkurt Güvenç, bildirileri izleyen üniversiteli gençlere şoyle sesleniyordu: "Gençler, fen ve matemalik bilivorsanız sosyal bilimlere gelin, okullarda bu bilimlerin diize>ini viıkseltelim. Fen bilimleri) le sosjal bilimler arasında fark >oktur." Oysa universiteye girişte, fen puanına ağırlık verildiği için gençler felsefeye ve Bes gun boyunca sabahtan akşama kadar sunulup tartışılan bildirileri Erzurum Lniversitesi'nin öğrencileri ve halk ilgi ile izlediler. Kongreye gelen oğretim uyelerinden her fırsatta yararlanmaya çalıştılar. Sunulan bildiriler, yapılan tartışmalar, Turkiye'de aydınlar ve bilim adamları arasında, ortaklasa kullanılan yalın ve oz bir düşunce dilinin oluştuğunu meydana çıkardı. Bu dil, boyle bir bilimsel toplantının başarı kazanmasında ve dıyalog kurulmasından başlıca etkenlerden biri oldu. Butun bir günun, bildiri sunmak, bildiri dinlemek ve tartışma ile geçen yoğun saatlerinden sonra, kongre uyeleri akşamlarını. Erzurum'un oğrenciler tarafından sunulan guzel halk oyunlarını sevrederek, türkulerıni dınleyerek, aralannda söyle şerek, şiirler okuyarak, ya da kentı gezerek geçirdiler. Birbirlerini, konuksever Erzurumlulan ve Erzurum'u tanıdılar, yeni dostluklar kurdular, eski dostluklan tazeleyip guçlendirdiler. Bu olumlu bir başlangıçtır. Bundan sonrakı, Felsefe ve Sosyal Bilimler konusundaki toplantılara daha çok sayıda felsefeciyle bilim adamının katılmasım ve bıldirilerin gecikmeden yayınlanmasını dileriz. Özal Sorun Değil.. Meksika'nın dış borcu 94 milyar dolar.. Brezilya'nınki, 100 milyar dolar.. Arjantin'in 43 milyar dolar.. Şili'nin 21 milyar dolar.. Bu ülkelerin yönetimlerinde cin fikirli diktatötier, gözüpek darbeciler, anasının gözü siyasetçiler, Amerika'da nice üniversiteden allı pullu diplomalı ekonomistler fır dönmekte... Brezilyalı büyük işadamı, bizimkilen üst cebinden mendil gibi çıkarıp burnunu siler. Acaba bunca ustaya karşın bu ülkelerin çektikleri nedendir? Bir türlü düze çıkamazlar, anarşiden terörden kurtulamazlar, demokrasiyi güvenceye bağlayamazlar, iki yakalan bir araya gelemez. Bu toplumlann ekonomıleri niçin bunalımdan kurtulamıyor? • Türkiye ne Meksika'dır, ne Brezilya, ne Arjantin, ne Şili, ne de Güney Kore... Gün geçtikçe Balkanlaşan Ortadoğu'da barut ftçısının yamacındayız. Bölge haritasını yeniden çizmek için devletleri parçalayan. Hırıstıyanlarla Muslumanları ve Muslumanları Muslümanlarla savaştıran emperyalızmın sıcak soluğu ensemizdedir. 20 milyar dolatiık dış borçla ve hastalıklı ekonomik yapıyia IMF lokomotifine vagon gibi takıldık. Bu lokomotif, Latin Amerika'nın dış borçlarını bile çekemez otdu; oflayıp puflamaya başladı; ülkemizde 4,5 yıldan beri uygulattığı reçetelerin de bizi hangi noktaya getirdiği artık açığa çıktı. * Ve işte bu noktada Özal sorunu patlak verdı. Özal'a 6 Kasım 1983 seçimlerinı kazandırmak için birbiriyle yanşa çıkanlar, şimdi herşeyin suçlusu Özal'mış gibi Özal'a vuruyorlar. Kurulu düzencilerin geçeıii yasasıdır bu: Önce göklere çıkarırsın, allayıp pullarsın, sonra bozuk düzenin çarklan arasında yıprandı mı suçlarsın. Sisteme ilişkin eleştirilerin yasaklandığı, kişilere yonelik yergilerin serbest olduğu bütün toplumlarda bu oyun oynanır; kullanılmış kâğıtlar buruşturulup çöp sepetine nasıl atılırsa, yıpranan politikacılar işadamının deposunda bir köşeye fırlatılır. Özal siyasal sorumu üstlenip meydana çıkınca altı ayda tökezledi... Bu, çarpıcı bir gerçek. • Peki, Özal gitse de yerine bir benzeri geçse ne değişecek? Hiç... Meksika'da, Brezilya'da, Arjantin'de ne Özal'lar geldı, ne Özal'lar gitti. Arjantin'de IMF'nin gözdesi Juan Martinez de Hoz'un ünü dünyayı sarmıştı; Brezilya'da Delfim Netto'yu uluslararası kapitalizmin propagandası şişırdikçe şişiriyordu; Özal'ı da "yılın ekonomisti" seçen aynı çevreler değil miydi? (Arkası 11. Sayfada) EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKIRLARDAN Çocuk parkt yapılamaz mı? ettiğim alanın sevimli bir parka dönüştürülmesi guç ve olanaksız olmamalı. Duvarların yıkılmasma bile Şifli'den Osmanbey'e doğru gerek yok. Her iki yandan da giden Abidei Hürriyet sekiz on basamaklı birer caddesi ile ona paralel olan merdiven yapmak, bankaların Oktay Cebeci sokağı arasında, duzluğe onbeş yirtni bank önü ve arkası yüksek koymalarını sağlamak, koca duvarlarla kapatılmış geniş bir bir semt halkınm nefes alan bulunmaktadır. almasına yeter. L'marız, anakent belediye Bu semtte hava alacak hiçbir başkanı, Haliç'in yer, çocuklarımızın temizlenmesine verdiği önem oynayabileceği küçücük bir kadar, bu tür arazilerin birer park, bir gezinti ve oturma küçuk park olarak düzenlenip yeri yoktur. Bu nitelikteki tek alan, büyük bir gurültü, pislik halka açılmasma da önem verir. Böyle hizmetler, ve egzoz dumanı ile çevrtti unutulmaz. Şişli camisine bitişik meydancıktır. SEMT SAKİNLERI A DİN A İki yüz, ya da üç yüz bin lira FETHİ CANSEVEN harcanarak yukarda sözünü İSTAHBUL Özgürlük Üstüne... "Her hürriyet şeniiği hürriyetleri daha da kısıtlamıştır". Cahit Tartyol'un sözlerıni okuyunca düşündüm: Gerçekten de 'hürriyet' yani özgürlük bayramlarımız ne kadar çok! Her özgürlük bayramı, gerçek özgürlük özlemcilerinın ellerine vurulmuş bir kelepçe değil midir? İşte özgürsünüz, işte özgüıiük bayramı da var, daha ne istersiniz? Bundan çoğu, ulusun, yurdun yaranna olmaz, bunu isteyenler özgürlük düşmanlandır! diyerek sesler kıstırılır, kalemler susturulur. Hatta özgürlüğü savunuyoruz diyerek özgürlük savunucuları özgürlüklerinden yoksun bile bırakılır! Bir çelişki belki, ama insanoğlu hep çelişkilerin içinde yaşar! YAZKO'nun ilk Ortak Kitab'ı çıktı: 'Özgürlük'. Sadun Arer^ den Cemil Meriç'e; Bahri Savcı'dan Tank Buğra'ya; daha öteki yazarlara, gazetecılere 'Özgüıiük?' sorusu yöneltilmiş. Kısalı uzunlu yanıtlar vermişler. 'Demokrasi, kurumlan ve ilkeleriyle yaşar. Bir ülkede demokrasinin temel harcını oluşturan kurum, kavrarn ve ilkeler yıkılırsa bunun zararlarını gidermek güçleşir' görüşünde sağcı, solcu, ortacı bütün siyasal eğilirnlerin birleşmesi gerekir. YAZKO da ayrım gözetmeden belli başlı aydınlardan 'özgürlük' konusunda düşüncelerini bildirmelerini istemiş. Hepsini de bu küçük kitapta bir araya getirmiş. Sadun Aren'in kısa, ama özlü yanıtını olduğu gibi sunmak istiyorum. Uzunca bir süre özgürlükten yoksun kalmanın acısını da çekmiş bilim adamı bakın ne diyor: "Birey bakımından yaşamın anlamı ya da amacı yeteneklerini sürekli geliştirmek, özlemlerini sürekli çeşitlendirip doyuma kavuşturmaktır. insan ancak böyle yücelir. Bu anlamda sürekli yücelme yaşama yön veren temel ilkedir, kılavuzdur. Kuşkusuz bu, insanın maddi olduğu kadar ruhsal ve toplumsal açılardan özgür olmasını gerektirir. İnsan ve insan toplumu ne kadar özgürse o kadar yaşamın anlamını gerçekleştirir, onun tadına vanr, kendi benliğfni bulur. Bu süredn sonu da yoktur. Özgürlük özlemi insan yaşamı ile başlamıştır ve onunla biriikte, ama içeriği hep gelişip çeşitlenerek devam edecektir." Özgürtüğün bir süreci yoktur, olamaz. Artıktamam.her şey bitti, özgürlük kuruldu, bundan ötesı yok. denemez. Bilim, teknik, yani uygarlık, ileri aşamalara vardıkca kişi daha özgür olmak isteyecek ve olacaktır. Özgürlüğün sınırları belli belirsizdir Yasalarla belirtenen ancak şimdinin, şimdiki koşullann sağladığı bir özgüriüktür. Sınırlı, kurallara bağlı bir özgürlük ise, gerçek bir özgürlük degildir. Cemil Meriç bir zamanlar solcu diye öğretmenlikten uzaklaştınlan. ama sonra iyiden iyiye sağa kayan eski dost özgürlük yerirte 'hürriyet' sözcüğünü kullanıyor. Kültürlü bir kişidir Meriç, ama anlamadığım bir şey var, neden gide gide Kabaklı'lann, Göze'lerin çizgisine ulaştı? Gelelim Meriç'in sözlerine... Meriç Montesquieu'den Peguy'e,Valery'e,Silone'ye, Sartre'a, Litre'ye daha kimlere dek aimtılar yapmış, bu kişilerin özgürlük üstüne söyledikleri sözleri topluca sunmuş. Litre'nin sözlüğünde niye lugat diye yazmıyor bilmem! özgürlüğün 24 anlamı belirtılmiş. önce özgürlüğün nesnel' durumu, 'Bağlılık, baskı zorlama olmadan, bir insanın başkasının istediğini değil, kendi dilediğini yapabilmesi... Özgürlüğün öznel durumu ise, insanın kendi bağımsızlığının, serbestiiğının, ihtiyaçlarının şuuruna varması... Meriç'e göre Türkçe'de 'hürriyet' kavramı yoktur, önce "Serbesti" demişiz, yani Farsça'başıbağlı' anlamına bir sözcük, sonra da Arapça 'hüniyef.. Şimdi de 'özgürlük' diye Türkçesini kullanıyoruz, ama Sayın Meriç, Arapça 'hürriyet'i daha çok seviyor!.. Prof. Bahri Savcı 'özgürlüğün işlevinin çok büyümüş olduğu' kanısında.. "Ulusal egemenliği dengeleme, yani ulusal egemenliğin de ancak çağdaş demokratik hukuk kurallan içinde kullanılmasını sağlayan bir denge ögesi durumuna yükselmiştir" diyor. Emekli Albay Ertuğrul Alatlı kesin konuşuyor: "Modern dev~ let, düşünceye sınır koymaya ihtiyaç duymayacak kadar güçlü ve düşünceli olmak mecburiyetindedir. VeAtatürkçü T.C. modem bir devlettir." 1 Böyleyken, Atatürk Cumhuriyeti 'çağdaş bir devlet iken, yine de zaman zaman özgürtüklere sınırlar çiziliyor, hele düşünceye her zaman engeller dikiliyor... Bu, neden böyledir? Özgürtükten korku duyduğumuz için... Özgür düşünce belirten birini hemencecik ulusal birliğimiz için zararlı saydığımız için... Tanınmış gazeteci Necati Zincirkıran'ın şu kesinlemesini içtenlikle benimseyerek özgürlükten korkanlara sunmak isterim: "Özgürlüğü koruyacak en güçlü ve büyük kalkan gene özgüriüktür, gene özgür olarak çalısan insan aklıdır." 'Özgürlük', Ortak Kitab'ında ayrıca 1383 aydının adları ve imzaladıklan bildiri de yer alıyor... Kayseri polis lojmanları inşaatı Kayseri'de bundan bir yıl önce polis lojmanı yaptmına karar verildi. 810 ay önceye kadar da insaat formaliteleri tamamlanmadan ihaleye çıkarüdı ve bir müteahhite verildi. Temeller atıldı, 40 milyon harcandı. Sonra, îşi yapan müteahhit, formalite noksanlığım ileri surerek inşaatı durdurdu ve mahkemeye anlaşmayı fesh için basvurdu. Şimdi isin ne zaman yeniden ihaleye çıkarılacağı bilinmiyor. Şunu soruyorum: İmar planı yapılmadan, insaat ruhsatı alınmadan, 300 milyon tutarındaki bir işin ihale edilmesi ve insaatına baslanması büyük bir sorumluluktur. Polis lojmanları yapılmadığı takdirde, bu temele harcanan 40 milyon lira ile öteki milyonlar kimin kesesinden çıkacaktır. Bu işe sebebiyet verenlerin bir an önce ortaya çıkarılmasını istiyoruz. HAMZA GEMİCİ KA YSERİ STAİBLL Ksı>ısıııı Pınar Şaşal Sağlıklı Memba Snyn şimdi bütün Türkiyede! Bayram gunlerl yurdumuzun her yerlnde okuyaDIleceğinlz gazete ISTANBUI BAYRAM CAZETESI dir. liân vererek yuksek tiraJından yararlanablieceğlniz yegane gazete, ofset baskıiı ISTANBUL BAYRAM CAZETESI • cftr. Adres' Gazeteciler Cemıvetı CaialoğlııISTA \BIL Tei 522 12 22522 54 08526 80 46 GAZE'ESI Sağlıklı ürünler sunmakla unlu Pınar, şimdi Ege'nin en lezzetli memba suyunu güvenli şişelerle bütün Türkiye'ye dağıtıyor! Içeceğiniz suya güvenin.Yeni doğmuş bebeğinize, Pınar Şaşal suyunu kaynatmadan içirin... SER Pınar Şaşal şlşesinln küiüi kapağını ilk slz açın, güvenerek ilk siz için... Kenter Tiyatrosu Te4: 146 35 W 171819 haziran saat 20.00 MÜZİK TOPLULUĞU MİKROBİYOLOJİ CEMİYETİNDEN 3 Temmuz 1984 saat l6.üO'da Dişhekımliği Fakultesı E salonunda olağanustü Genel Kurul toplamısı yapılacaktır. Kanuni çoğunluk bulunmazsa. 10 Temınuz I984'de aynı yer ve saatte toplantı yapılacaktır. 1 Saygı duruşu \e Kongre Divanı seçımi. 2 Tuzuk değişıklığı. VÖNETİM Kt R L U GLNDEM: ILAN KADIKÖY İKİNCİ Ş t L H HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1984 250 \esa\et Orıiu, \lebudiye. Kı>Iacık, Cılt 050 o:, savfa 3" ku. 54'te nufusa ka>ıiİ! \e Fikirıepe Mandıra cad. Mengu sokak No: 1 l'de mukım Osnıan Ergul'ün yaji nedenıyle hacrı ile kendısıne babası Halil Ergııl \ası ta\ın edılmışlir Keyfıyet ılan olunur. 12, 6'984 Basın: ^563 VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Merhum Haınıı Kov'akoğlu ıle Ouk'in koçakoğlu'nun oğlu. Kthı ve Rahıme'mn kardeşı, Azı/e. Hamza ıc Ahmeı'ın ağabc>ı, Zubeyde Koçakoğlu'nun sevgılı eşı, Zafer \.e VeN'.el'ın babaları, Urfa Et ve Balık Kurumu Mubasebe Şefi MAHMUT KOÇAKOĞLU 15.6.1984 gunu hakkın rahmelıne kavuşmuşıuı. Kendısııic Tanrıdan rahmet, kcdcrlı ailesinc sahır \e ba>sağtığı dılen/ KEHİMi: HLIIIRIM \t. ÇOCLKI.AKI Nişantaşı'nda möbleli kiralık kat Tel: 147 47 93 • Huviyetimi kaybettim. Hükumsüzd'ur. AHMET ÇAKMAK PINAR SU SANAYİ ve TİCARET A.Ş., Fabrika: Cumaovası/lımlr. Tel: 268»bmir Bürosu Tel: 25 18 38; Teleks: 52 203 ysar tr. Pınar Su, bir Yaşar Holding ışbrakıdir. 1979 Honda Accord, sahibinden Tel: 576 14 80 SATILIK OTO • Nüfus kâğıdımı kaybettim. Hukümsuzdür. ERCANBAŞARA\'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear