22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 MART 1984 KÜLTÜR VAŞAM CUMHUR/YET/5 YAYIN DUNYASINDA SANAT EDEBIY4T Duyduk Gördük Sanatın Toplumsal Tnrihi / Arnold Hauser / Snnntm Tnnlumçnl Tarihi / ArnnlH Hnunor / Çeviren: Yıldız Gölönü / Remzi Kitabevi / 438 sayfa. AHMET CEMAL Sanat tarihi, sanatın toplumbilimi ve sanat felsefesi alanındaki çalıştnalanyla dünya çapında ün sahibi olan Arnold Hauser'in "Sanatın ve Edebiyatın ToplumsaJ Tarihi" başlıklı yapıtının bir bölümü, geçtiğimiz günlerde Remzi Kitabevi'nce ve Yıldız Gölönü'nün çevirisiyle yayımlandı. Böyle bir araştırmacının bu denli temel nitelikteki bir yapıtının dilimizde ilk kez yayımlanmasını, hiç kuşkusuz bir olay saymak gerekir. Gelgelelim yazarın tanıtılmasındaki önemİi eksiklikler, yapıtın yalnızca ikinci yarısının çevrilmiş olması, çevirideki korkunç kavram kargaşası ve son olarak da aşağıda gerekçeleriyle belirtileceği üzere hoşgörülmesi olanaksız çeviri yanlışları gibi olgular bir araya geldiğinde, bu kitabın çıkmasına sevinebilme olanağı tümüyle ortadan kalkmaktadır. Sanatın yarun yamalak ve Hastasının "toplumsal olmayan" tarihi öleceğini bîlen öaemi açısındancildi... yayınlanşimdUik orijinal baskının ikinci i açısından şimdilik orijinal dern Sanat Gözleminin Yöntemleri/Methoden Modemer Kunstbetrachtung" başlığıyla yayımlanan) "Sanat Tarihinin Felsefesi "ne değinilmiş; buna karşılık "Modern Sanatın ve Edebiyatın Kaynağı" (Der Ursprung der Modernen Kunst und Literatur) ve hele günümuz bilim dünyasında Hauser'ın başyapm olduğu tartışmasız kabul edilen "Sanatın Toplumbilimi"nden (Soziologie der Kunst) ve buna bağlı olarak yayımlanan "Sanat ve Toplum" (Kunst und Gesellschaft) adlı kitaplanndan hic söz edilmemiş. Bir başka boşlukla, Hauser'in yaşam öyküsünde karşılaşıyoruz. Türkçe çeviride yazarın yaşamının genel çizgileri Macaristan'da doğduğu, felsefe, sanat tarihi ve edebiyat tarihi öğrenimi gördüğü vb. verilirken, Hauser'in bilim adamı kişiliğini ve dünya görüşünü önemli ölçüde belirlemiş olan Pazar Çevresi (Sonntagskreis) olgusuna bir satırla bile değinilmemiş. Hauser, 1917'de Budapeşte'de, Heidelberg'den yeni dönen Georg Lukâcs'la tanışır ve onun oluşturduğu Pazar Çevresi'ne girer. "Resmi olmayan maktadır" gibi gerekçelerle açıklamaya çahşmış. Önce şunu belirtelim: Hauser'in "Sanatın ve Edebiyatın Toplumsal Tarihi" tek taşı bile yerinden oynaülamayacak bir yapıdır; bu, yazarın amacı gereği boyledir. Hauser'in hedefi, sanatı, edebiyatı bunlara kaynak olan toplumsal gelişmelerle birlikte tarih öncesinden alıp günümüze getirmek, bu arada da kavramlann gelişim sürecini sergilemektir. Örneğin bu nedenle Hauser, tarih öncesi mağara resimlerinin doğalcı özyapısından söz eder; yine bu nedenle sanatçının (yazann) ilk çağdaki konumuyla 18. yüzyıldaki konumu arasında karşılaştırmalar yapar vb. Böyle bir yapıyı görmezlikten gelmek, bir binanın ilk iki katını yapmadan 3. ve 4. katlannı çıkmaya kalkışmakla eş anlamlıdır. Kitap, çevrildiği on iki dilden hiçbirinde bu denli bilim dışı bir işlem görmemiştir. Ve eğer Turkiye'de "sanayileşme sürecinin kavranması" konusunda bılgi edinme gereksinimi varsa, bunu karşılamanın tek yolu herhalde otuz yılda yazılmış bir yapıtı bir çırpıda yönteminden yoksun kılıp okunmaz hale getirmek değildir! Sen duayı ögren^ not vermesi benden Büyüklerimiz, zaman zaman baıı konularda zorlama yapılmayacağım dile getirmek ve yine bazı konuların ele alınmasının zorunlu olmayacağını "zorla guzellik olmaz" atasözii ile ortaya koyarlar. Oysa bazı kişiler yine bazı olayları gündeme getirmek için zorlamaya gidiyorlar ve hatta bunda başarılı bile oluyorlar. Bugünlerde Bahçelievler semtindeki Şekerevler Ortaokulu 3. sınıf öğrencileri dertli. Öğrencilerin derdi din dersi öğretmeninden kaynaklanıyor. Okulun sorunu, çevre okuüarda bile bir sakız gibi ağızdan ağıza dolaşmaya bile başlamış. Şekerevler Ortaokulu 3. sınıf öğrencileri, din dersi öğretmeninin, ders kitabında olmadığı hal 1 9 8 4 George Onvell / Çevirerv Nuran Akgören / Can Yayınları / 344 sayfa. 1984 George Onvell / Çevirerv Armağan llkin / Kelebek Yayınları / 270 sayfa. 1984 George Onvell / Çevirenler Vahit Turhan Sencer Tonguç / îkizler Yayınevi / 300 sayfa. bir doktor gibi CEM TAYLAN Bu yılın "Orv*ell Yılı" olduğunu bilmeyen yoktur sanınz. Gazete ve dergilerimiz bu kampanyaya önemli katkılarda bulunuyorlar. Nitekim, Cumhuriyet'in "Siyaset 84" ekinin yeni yıldaki ilk sayısında George OTwell'e ve "1984"ün gündeme getirdiği konulara yedi sekiz sayfa ayrılmıştı. Yayınevlerimiz de bize "1984"ün uç ayrı çevirisini sundu. Bu "on milyonlarca kişi tarafından okunmuş" yapıt bizde de böylesine bir ilgi görüyorsa sevinmeliyiz. Yalnız, okurumuz herhalde hangi çeviriyi alıp okuyacağı konusunda zorluk çekecektir. Biz burada çeviriler üstüne bir değerlendirme ya da bu konuda bir sıralandırma yapmak istemiyoruz. Yalnızca, Vahit Turhan ve Sencer Tonguç tarafından yapılan çeviride ozgün yapıtın sonundaki Okyanusya'nın "Yeni DiT'ıyle ilgili ekin çevrilmemiş olduğunu belirtelim. Bir de "1984"ün 1960"da Milli Eğitim Bakanhğı Yayınlan'ndan çıkmış ve Haldun Derin tarafından Türkçeleştirilmiş bir çevirisinin daha bulunduğunu belirtmekte yarar var. C5 yeri saracağı bir döneme doğru gidildiği görüşünde olan Onvell, İkinci Dünya Savaşı'nın en şiddetli gunlerinde Londra'ya dönmüştur. Onulmaz bir kötümserlik içinde önce allegorik bir öykü ya da fabl diyebileceğimiz "Hayvanlar Çiftügi"ni, arkasından İngilizcenin en büyük "distopik" (uzak ülkeci) romanlanndan biri sayılan "1984"ü yazmıştır. Orwell'in kötümserliğinin "distopik" romandan bilimkurgu turüne geçişte önemli bir etmen olup olmadığı araştınla dursun, "1984", Bradbury'nin "Fahrenheit 451") ya da Kurt Yonnegut Jr.'un "Player Piano"su gibi 1950'lerin bilimkurgu klasiklerinin öncüsü kabul edilmektedir. "1984" de dünyayı Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya diye adlandırdığı üç süper devlete bölen Onvell'in Okyanusya'daki her yeri gözleyen "Büyük Birader"i gayet rahatlıkla "Fahrenheit 451 "de olduğu gibi kitap yakabilir. Gerçi yalnızca "iktidar, iktidar olmak için iktidar" peşinde koşan Okyanusya rejimi karşısında son umudunu da yitiren "1984"ün baş kahramanı VVinston Smith, "Büyük Birader"e teslim olmuştur. Ama Orvvell'in şu sözlerini unutmamak gerek: "Hastasının öleceğini bile bile onun yaşaması için uğraşan bir doktor gibi mucadele etmeliviz." de kendilerini dua ezberlemeye zorlamasından yakımyorlar. Veliler ise, "Okulda ifıihar listesi başında olan öğrencilerin din dersi öğreımeninin tutumu sonucu listeden düsmeye başladıklarını, bunun da öğrencilerin okuma şevkini yok ettiğini" belirtiyorlar. Kitapta olmamasma kar şın ezberlenmesini istediği duaları yanlış okuyan ya da ezberleyemeyenlerin din dersinden zayıf aldığını belirten öğrenciler, durumu ilgili makamlara bildireceklerini belirtirken, bazı veliler sorunun çözümü için okul müdüründen yardım istiyorlar. "Öğren duayı, al notu" ilkesinden hareketle derse girdiği belirtilen din dersi öğretmeninin öğrencinin din dersine yakınlaşmasını sağlamaktan çok zorlayıcı tavrıyla onu dinden soğuttuğu öne sürülüyor. Muıilya <ulu kaçırdı tadı Yakmlan belki onu yine "Vanilya" adıyla çağırmayı sürdUrecekler, ama Fransa'nın Val d'Oise vilayetine bağlı Franconville kentinde yasayan Bay ve Bayan M'nin kızlannı bu adla nüfus kütüğüne yazdırma olanaklan kalmadu 13 mart günü Fransız Devrimi günlerinden kabna bir yasanın ardtna sığınan nüfus memurluğunun itirazına hak veren Pontoise MahkemesL, bu yasa uyannca "değişik lakvımlerde yer alan adlarla tarihte ünlü kişilerinkiler dışmdaki" adlann kuüanüamayacağı karanna vardı. Küçük "Vanilya"nın annesiyU ,. , . ,. Ünlü besteci, şarkıcı ve aktör Serge 15 Oin Iira yaniyor Ckrinsbourg, pazar günleri Fnmstz TV^sbun babasu bu adın "hiçbir kötü çağbirinci kanatmda yer akm "7 Üzerinden 7" programmda SOOfrank (yak rışıma yol açmadığı, tersine tatiı, laşık 15 bin TL) değerinde bir banknotu ateşe vererek dikkatleri üze yumusak, hoş birşey anımsattığı" rine çektL Son zamanlarda reklam fîbnlerine de çıkan Gainsbourg, bu görüşündeydi. Ama mahkeme, "boyle bir ad taşıyan çocuğun davnmısıyla gehrinin büyük bir bölümüne el koyan Fransız maliyesini protesto ettiğini öne sürdü. Ancak, kendisini yaktndan tanıyanlar, es alayla ve kaba şakalarla karşılakisi kadar ilgi görmeyen sanatçının yukanda izlenen para yakma eyle şacağı" görüşünü benimsedi. "Vanilya"nm annesiyle babası, mirti, TV izleyicilerinde "şok" yaratmak ve yeniden ilgiyi üzerinde topmahkeme karannı temyiz etttier. lamak amacıyla gerçekleştirdiği görüşündeler. Ozgün metin nedlr? Tanıtımdaki eksiklik, yapıtın adıyla başlıyor. Türkçe çeviriye önsözü yazan değerli sanat eleş Böyle bir araştırmacının temel bir yapıtının çevrilmesini olay saymak gerekir. Ama yazarın tanıtılmasındaki eksiklikler, yapıtın yalnızca ikinci yarısının çevrilmiş olması ve hoşgörülmesi olanaksız çeviri yanlışları, bu kitabın çıkmasına sevinebilme olanağmı ortadan kaldınyor. tirmeni Sezer Tansuğ, yapıtın özgün adı diye "Social History of Art"ı göstermiş; "orijinal baskı" diye de yine kitabın İngilizce baskısından söz etmiş. Bildiğimiz kadarıyla bir yapıtın özgün metni, yazıldığı dildeki metnidir: "Sanatın ve Edebiyatın Toplumsal Tarihi" ise ilk kez Almanca olarak, "Sozialgeschichte der Kunst und Literatur" başhğıyla kaleme ahnmış, kitap daha sonra yazarın gözetimi altında Stanley Godman tarafından "Social History of Art" (Sanatın Toplumsal Tarihi) başlığıyla İngilizceye çevrilmiştir. Yıldız Gölönü çevırısinde kullanılan metin, yapıtın özgün metni olan Almancası değil, sözu edilen Ingilizce çeviri metindir; başka deyişle Türkçe metin, çevirinin çevirisidir. Bu denli temel bir yapıtı, yazıldığı dil konusunda yanlış izlenim yaratacak biçimde tanıtmak ne denli nesnel bir davranıştır, bilemiyoruz. bir üniversite" niteliği taşıyan bu çevrede başta Karl Mannheim olmak üzere çok sayıda düşünur ve bilim adamı estetik, sanat ve toplumbilimin türlü sorunlarını yüzlerce dinleyiciyle birlikte tartışmaktadırlar. İşte Hauser'in sonradan tüm yapıtlarına yansıyacak olan kavramlar dünyası, sanatın ve edebiyatın toplumbilimleri alanında çalışma eğilimi, başını Lukâcs'ın çektiği bu çevrenin etkisiyle oluşur. Bu olgu, Hauser'in tüm yapıtlannı yayımlayan yayınevince bu konuda bağımsız bir kitap çıkaracak kadar önemli sayılmıştır. Ülkemizde ise Hauser herhalde, boyle olgulara değinmeye gerek bırakmayacak kadar iyi (!) tanınmaktadır... Ciddi çeviri yanlışları Çeviriye gelince. kavramlann ve tümcelerin aktarılmasındaki yanhşlıklar, okuru ciddi biçimde yanılgıya sürükleyecek boyutlardadır. Birkaç örnek verelim: "Evcil Dramın Kaynaklan" biçimindeki anlamsız bölum başlığının (s.85) aslı, "Burjuva Tiyatrosunun Kaynakları"dır; "Devrim ve Sanat" bolümündeki "doğanın taklit edilmesi" (s.124), aslında "gerçekçiliğin taklit edilmesi"dir; 332. sayfada şöyle denmiş: "Dostoyevski, çağdaş psikolojinin en önemli ilkesini bulgular. Abartılmış ve coşkun biçimlerte ifade edilen duygulann ikiz anlamlı olduklarını ve bütün mistik tavırlann bölünmüş doğalarını keşfetmiş olur." Dostoyevski'nin neyi bulguladığını anlamadınızsa, üzülmeyin, çünkü Hauser'e göre Dostoyevski'nin bulduklan çok daha aeıktır: "Karşıt duygulann birieşmesi ve kendini abartılmış, aşın gösterişçi biçimlerle açığa vuran, ölçüsüz nitelikteki her türlü ruhsal konumun bölünmüşlüğü." Yine çeviriye göre çağdaş Rus romanı, edebiyatı "tüm toplumsal eleşürilerin ötesinde gören" (s.324) kesimce, Hauser'e göre ise "edebiyatı her şeyden önce toplumsal eleştiri sayan" kesimce yaratılmıştır. Nihayet, yine çeviriye göre, "Giotto'nun yapıtlarında daima birlikte görülen doğalcılık ve klasik biçim, 13. yüzyılda birbiriyle kaynaşmıştır." (s.124), ama Hauser'e göre "Giotto'da doğalcılık ile klasik biçim arasında var olan çelişkisiz bağlılık, daha 13. yüzyıldan başlayarak çözülür.!. " Bilimsel yapıtlann çe\irisi, öyle sanıyorum ki, bilimsel çalışma istivor. Edebiyat ve politika "1984", her şeyden önce yetkin bir denemeci, başarılı bir gazeteci ve bir eylem adamı olan, 1903 Hindistan doğumlu Eric Arthur Blair'in (George Onvell takma adını 1932'de benimsemiştir) 1950'de ölumünden yedi ay önce basılan son yapıtıdır. 1946'da çıkan ve altbaşlığından ötürü Bir Peri Masalı olarak anılan "Ha>vanlar Çiftliği" ile birlikte "1984", AngloAmerikan dünyasında liselere bile girmiş bir tür okuma kitabı durumundadır. Edebiyata politika karıştırılıyor diye yakınan Batılı eleştirmenler, Onvell'in bu iki yapıtta belirttiği gelecekle ilgili kötümser duşüncelerini hemen Doğu Bloku'nun totaliter sistemiyle ilgili politik göruşleriymiş gibi almakta sakınca görmezler. Nitekim, ünlü bir basımevinin sahibi olan ve eleştirileriyle de tanınan Fred \Varburg, "1984"ü Orwell'in sosyalizmle bağlarını kesin bir biçimde koparışı ve İngiliz Muhafazakâr Partisi'ne seçimlerde verilecek en azından bir milyon oyun habercisi kabul etmektedir. Buna karşılık, Sovyet yanlısı bir eleştirmen olan A. L. Morton "1984"ü "iftiracılık" ve "karşı devrimcilik" ile suçlamaktadır. Edebiyat yapıtının temeldeki kurmaca niteliğini olgularla kanştıran eleştirmenleri anlamak güç. Ama bütün bunlar, Orvvell'in özellikle Soğuk Savaş yıllarında karşıt kamplarca "kullanılmış" olduğu gerçeğini vurguluyor. Oysa çok genç yaşlarında yüreklilik örneği olmuş yiğit bir yazın adamıdır Orwell. 1925'lerde Burma'da polis örgiıtünde çalışırken, İngiliz sömürgeciliğini "zorbalık" olarak niteleyip bu "iğrenç" görevden istifa eden, Paris'de ve Londra'da "aylak aylak" dolaşır gibi görünüp bilinçlenen, İspanya İç Savaşı'nda Cumhuriyetçilerin safında savaşan bir eylem adamıdır Orvvell. Aslında, bu İç Savaş'da olanlar, Orwell ile birlikte Franco'>a karşı çarpışmış İngiliz aydınları açısından bir dönüm noktasıdır. Büyük bir çoğunluğu Troçki'ye yakınlık duyan bu aydınlar, Stalincilerin cephe gerisindeki Troçkicilere hunharca davranmalanndan dolayı oldukça buyük bir sarsıntı geçirmişlerdir. Bir yandan SSCB'deki rejimin otokratik bir nitelik kazanması, öte yandan yükselen Nazizmin Avrupa'yı bir etki çemberine alması, bu aydınların, orneğin ya W. H. Auden gibi ABD'ye kapak atmasına ya da Arthur Koestler gibi "Düşen İlah" (The God That Failed) başlıklı propagandacı yapıtlar \ermesine neden olmuştur. Yalnız, burada önemli bir noktanın altınuı çizılmesi gerekir. Cephede savaşacak kadar toplumculuğa yakınlık duyan Batılı aydınların tek amacı, kaybolmuş bireycilik ideolojisinin yerine geçecek bir düşünce sistemi bulmaktı. Bunu toplumcu duşüncede bulduklarını sananlar indinde Nietzsche'nin oldürduğu tann için başka bir tanrı, SSCB'de de bir "Kaybolmuş Cennet" keşfedilmişti. işte bu "Kaybolan L'mutlar" bağlamında bile Orvcell'in yeri başkadır. Totaliter rejimlerin her HAYVANLAR Ismail Gülgeç Kitabın ilk yarısı yok Elimizdeki Türkçe çeviride, Hauser'in kitabının başı, ilk yacısı, yani "Tarih Öncesi Zamanlar"dan başlayıp "Rönesans, Maniyerizm, Barok" bölumünün sonuna kadar olan bölüm yoktur; Türkçe çeviri "Rokoko, Klasisizm ve Romantizm" bolümuyle başlıyor. Kitaba önsözü yazan Sezer Tansnğ, Hauser'in yapıtının ilk kez Turkiye'de karşılaştığı bu yazgıyı, "Çeviri önceliğinin son iki cilde verilmiş olması, özellikle çağdaş gelişmeleri hazırlayan sanayileşme siirecinin kavranması konusunda yoğun bilgi edinme gereksinimleriyle karşüaşılmakta oluşudur" (s.8) ve "...Hği alanının güncelliği ve Yazarın tanıtılmasındaki boşluklar kez çevrildiği gözönunde tutuIursa, bu çapta bir düşünürün ve bilim adamının ayrıntılı biçimde tarutılmasının yapıtının anlaşılması bakımından da taşıdığı önem, kendiliğinden belirginleşir. Oysa "Sanatın Toplumsal Tarihi"nde bu bakımdan da büyük boşluklarla karşılaşıyoruz. Bir defa yazann öteki yapıtlanndan yalnızca (daha sonra " M o KİM KİME DUM DUMA Behiç Ak Arnold Hauser'in dilimize ilk Mum. ÇOCUK PftRKUIIll, MÜKİNİ) Yayın raporu BUZUL ÇAĞININ VİRÜSL Viis'at O. Bener'in romanı / Adam Yayıncılık / 240 sayfa. "Dost" (1952) ve "Yaşamasız" (1957) adh öykü kitaplanndan ve "Ihlamur Ağacı" (1962) ve "tpin Ucu" adh oyunlarmdan sonra "Buzul Çağının Yirüsii" Yiis'at O. Bener'in ilk romanı. Yiis'at O. Bener, "Ihlamur Ağacı" adh oyunuyla 1963 Türk Dil Kurumu Ödülu'nü, "lpin Ucu" adh oyunuyla da 1980 Abdi İpekçi Ödülu'nü aldı. İlk kez Seçilmiş Hikâyeler ve Varlık dergilerinde yayımlanan öyküleriyle tanınan Vüs'at O. Bener'in öyküleri Fransızca, İngilizce ve Almanca'ya da çevrildi. Öykülerindeki anlatım yenilikleriyle çağdaş Türk öykücülüğünde kendine özgü bir yer edinen Bener, "Buzul Çağının Virüsii" adlı bu ilk romanında da Cevat Çapan'ın deyişiyle, "Alışılmış anlatım kalıplarını kırarak yaşamayı kısıtlayan bütün koşullara ve olgulara karşı dilin coşkunluğu ve yoğunluğuyla tneydan okumaktadır". DAĞLARA YAZILIDIR Çetin Öner'in romanı / Can Yavınlan / 1S7 sayfa. Bugüne kadar tiyatro, sinema ve televizyon alanlarında ortaya koyduğu çalışmalanyla ve çocuklara yönelik kitaplarıyla tamdığımız Çetin Öner'in ilk romanı "Dağlara Yazılıdır" özyaşamöyküsel boyutlar içeriyor. Nitekim, Çetin Öner de kitabın önsözünde, "Çocuk olduğum giinlerden bir bölümünu ak kâğıt üstiine döktiim. Sizlere sunduğum bu anıları, o günlerde derlenip bir köşede unutulmuş, kurumuş kır çiçekleri sayın" diyor. "Dağlara Yazılıdır", Kafkasya'dan Anadolu'ya göç etmiş insanların bu yeni yurtlarındaki yaşamlarını dile getiren bir roman. Çetin Öner, bu ilk romanında, büyüklerinden kendisine miras kalan geleneksel anlatım biçimleriyle çağdaş anlatım yollarını iç içe kullanıyor. "Dağlara Yazılıdır"ın bir özelliği de Avni Arbaş'ın resimleriyle süslenmiş olması. TUTUNAMAYANLAR Oğuz Atay'ın romanı / Bütün Eserieri 1 / Ileüşim Yayınları / 671 sayfa. İletişim Yayınları, olumlu ve sevindirici bir tutumla, Oğuz Atay gibi "aynksı" bir yazarımızın Bütün Eserleri'ni yayımlıyor. Bu dizi içinde "Tutunamayanlar"ın ardından Oğuz Atay'ın ikinci romanı "Tehlikeli Oyunlar". öykülerini kapsayan "Korkuyu Beklerken", Prof. Mustafa tnan'ın yaşamını konu edinen "Bir Bilim Adamının Romanı", Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenen "Oyunlarla Yaşayanlar" adh yapıtlan ve yarıda kalan uzun anlatısı "Eylembilim" ile "Günlük" de yayımlanacak. "Tutunamayanlar" adlı romanının ilk basımı bundan on iki yıl önce yapılan Oğuz Atay için yazdığı "önsöz"de Ömer Madra şöyle diyor: "Aydın 'sınıfı' içinde yer alıyordu Oğuz Atay ve o sınıfın derinlemesine tahülini yapıyordu. Biraz karam&ar, biraz acı, cokça güldUriicü... Aydınsı bir tahlil işte. Tüm romanlarının. öykülerinin ve oyununun ana konusunu bu meselenin oluşturduğu söylenebilir." YALANCIŞAFAK Selim İleri'nin romanı • 409 say' fa / Altın Kitaplar Yayınevi. Kırklık bir kadın oyun yazan İleri'nin son romamnın kahramanı. Özgur yaşamayı seçmiş. Ama uzun süre birlikte olduğu adamı unutabilmiş değil. Günün birinde yeniden karşılaşsalar ne olur? Kuşkusuz, genç romancının kayıtsız şartsız hayranlan "Yalancı Şafak"ı da ilgiyle okuyacaklar. Ama uzun süreden beri sanatçıdan daha başka "şeyler" bekleyenler ne yazık ki aradıklarını bulamayacaklar. Yine de "çıkmayan candan ıımut kesilmez" özdeyişi uyannca, sabırla İleri'nin bir sonraki romanını beklemekte yarar var. Son yıllaıda onun düş kırıklığına uğrattıkları, ola ki seviniverirler. GÜL SEVGİLİ YURDUM Ali Püsküllüoğlu'nun şiirleri / 96 sayfa / Varlık Yayınları Güney Afrikalı yazar Alan Paton'un "Ağla Sevgili Yurdum" adlı romanına nazire yaparcasına, son şiir kitabına "Giıl Sevgili Yurdum" adım vermiş Ali Püskullüoğlu. 1983 Toprak Şiir Ödülu'nü bu kitabıyla alan Püskullüoğlu, "Biçimc: bağnazlıktan uzak, yalın, kendimce söyleyişler bunlar" diyor son şiirleri için. Ve şöyle sesleniyor "Acılar Üzerine" adlı şiirinde: "Bir yoldur gidiyorum / İnişler mi yokuşlar mı / Acılar acılar acılar / Hep böyle kışlar mı / Sözcükler tutsak / Başa gelmedik işler mi / Tarih söyler sözünü ' Doğrular mı yanlışlar mı / Gün gelip süre dolanda Öne düşecek başlar mı ' Ben onu bağışlamam / O beni bağışlar mı." BİR KUCAK ÇİÇEK Memduh Şevket Esendal'ın Hikâyeleri (5)/206 sayfa/Bilgi Yayınevi Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan Memduh Şevket Esendal'ın bütün eserlerinin yedinci cildi de çıktı. Muzaffer Uyguner'in basıma hazırladığı kitapta, yazarımızın 25 övkusü yer abyor. Kitabın başına Esendal'ın yaşamöykusü eklenmiş. Sonda ise, kitapta yer alan hikâyelerle ilgili açıklamalar ve bilgiler, ardından da Oktay Akbal, Salim Şengil, Orhan Duru, Enis Batur, Sevim Burak, Remzi İnanç \e Çetin Altan'ın bu buyuk yazar üzerine görüşleri var. TARİHTE BUGÜN Mümtaz Arıkan 22 Mart 1632'DE BUGÜN, BÛYÜK ALMAN OZANI VE OÜNVA EOEBiyATlNIN OLA6AMÜSTÜ DEHALA&lHOAN,JOHANN WOLFGANG VON 6OETHE, 63 yAŞlNM,W£IMfiK't>A ÖLOÜ. &İRKAÇ ÖM/fe S'ĞOlRILABİLECEK P£NU OOPOOLU GİfZ y#$AMI OLAN 6OETHE, EPEBİrATfN uef? DAUUDA YAPIT VERMİŞ, BU ARADA BİLİMSEL ÇALlÇMALAR VE YÛKSEfÇ PEyLETGÖHEVLERİ YAPMIŞTfR. "FAUSr'APLI ÜNLÜ BAŞYAP'TtNPA,GÜÇ VE BİLGİ İÇİN, RUHUNU ŞEYTANA SATAN 8İRAOAMIN EFSANEVİ ÖYKÜSÜNÜ ANLATIR. TAMAMLAMMASl 58 YIL SÜROÛ&UNDEU, BU UZUN DRAMATtK Çiid İÇİN "SOETÜE'NİN YAŞAM ARJCAOAŞf" OeUMEfCTEDİR BÜYÜK >»Prr, DAHA SOMRA, BESTECİ GOUNOO TARAFINDAN OPERA HALİNE GETİRILECEKT/R.. "FAUSrUN YARATlCtSL 50 YIL ONCE Cumhuriyet Benzin fuıtlerı Birkaç günden beri İstanbul'da benzin fiyatları şişe başına 5 kuruş artmıştır. Bu tereffüün sebepleri hakkmda Şoförler Cemiyeti reisi Secip Bey bize şu izahatı verdi: " Bundan iki ay kadar evvel takriben üçbuçuk kiloluk bir şişe benzin 106 kuruştu. O zaman nakliyat resmi zammı yapıldı. Bu zam şişe başına 5060 para kadar birşey tutuyordu. Halbuki benzin kampanyaları kendi aralarmda bir anlaşma yaparak bir şişe benzini 105 kuruştan 110 kuruşa çıkardılar, fiatlerde ihtikâr var diye Belediyeye müracaat ettik. Belediye iktisat mUdiriyeti benzin fiatlerinde ihtikâr olduğu hakkmda bir rapor verdi. Fakat aradan bir müddet daha geçtikten sonra başka bir komisyon da aynı meseleyi tetkik ederek benzin fiatlerinde intikâr olmadığmı iddia etti. Benzinciler birkaç günden beri de şişe başına ftatleri 5 kuruş daha arttırarak 115 kuruşa çıkardılar. Halbuki son defa Belediye benzinin kilosu başına 20 paralık bir zam yapmıştır. Bu zam şişe başına 22 Mart 1934 70 para tutar. Halbuki benzin kumpanyaları bir şişe benzin fiatini beş kuruş, arttırmışlardır. Bunun sebebini bilmiyoruz. Tekrar Belediyeye müracaat etmek istiyoruz. " 19341984 Kemeıier.. Korseler..? Unkapanı tdmanyurdu açıldı Dün akşam Unkapanı İdmanyurdu yeni yaplırdığı mahfilin küşat merasimini yapmıştır. Yurt reisi davetlilere gayet güzel bir nutukla yurt namma teşekkürlerini büdirmiştir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear