28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
\7 AĞUSTOS 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 Ozetle inadolu \fedeniyetleri Sergisi l ay uzatıldı "Anadolu Medeniyetleri" tergisi, gördüğü büyük ilgl üzeine iki ay daha uzatıldı. Kültür >e Turizm Bakanlığı'mn açıklanasına göre, Avrupa Konseyi arafından ikiyılda bir üye iilkeerden birinde düzenlediği sergi, ? mayıs 1983 tarihinde "Anatolu Medeniyetleri" Sergisi ıdıyla İstanbuVda açılmıştt. Jamaikalı ozan Michael Smith katillere yem oldu Kültür Servisi Sokağa dökülen şiddet sonunda bir sanatçıyı daha, Jamaika'nın ünlü ozanı Michael Smith'i yok etti. Geçtiğimiz çarşamba günü ülkenin başkenti Kingston'daki Jamaika İşçi Partisi merkezinin önünden geçen Smith sokak ortasında öldürüldü. Öldürenler de, gecekondu mahallelerinde CİAGA diye anılan Jamaika İşçi Partisi Lideri ve ülkenin Başbakani Edward Seaga'nın silahşörleriydi. 1980 yılının ağustos ayında seçimleri kazanan Seaga, ülkesini yeniden ABD'nin etki alanına sokmuş, 197280 yılları arasında Michael Manley'in sosyalizme yakın ve Üçüncü Dünya yanlısı deneyinden hemen vazgeçmişti. Haber Londra'ya, ozanın çok ünlü olduğu lngiliz başkentinin zenci topluluğuna birkaç gün son ra ulaştı ve herkesi derin bir yasa boğdu. Smith'in arkadaşı ve yine ünlü bir ozan olan Oku Onuara'nın telefonuyla haberi alan yakınları, cinayete yol açabilecek bir olayı da bu arada öğrendiler. Ölümünden bir gün önce, Michael Smith, İşçi Partisi'nin Eğitim Bakanı Bayan Mavis Gilmore başkanlığında düzenlenen bir mitingde hazır buluıımuştu. Tartışma sırasında sö/ alan ünlü ozan, hükümet politikasını ağır bir dille eleştirdi. Ertesi gün, parti genel merkezinin önunden geçerken, miting sırasında Bayan Mavis Gilmore'un koruyuculuğunu yapanlar tarafından tanındı ve alaya alındı. Çıkan tartışmada birkaç kişi tabir boy hedefini yok etmiş oldular. " C r e o l e " diliyle ya/an ve "reggae" müziğiyle bütünleşen "dub poclry"nin bu ünlü adı, gecekondularda sefalet çekenlerin açılarını ve adalet umııtlarını a/, rastlanır bir güç ve duygııyla dile getirmişti."I)ub poetry" için gerçekliğin sesi deniyordu. Ve Michael bu gerçekliği kabul etmiyordu. Geçtiğimiz yılın aralık ayında Paris'te, UNESCO'nun düzenlediği bir Şiir Festivali'nde ha/ır bulunan Smith, uzun U7iın "profes>onel bir ozan" olmaktan korktuğunu dile setirmisti. Doldurduğu "Mi CYann Believe I t " adlı plak onu rahatsı/. ediyor, her plak dolduruşta dunya turuna çıkmaktan korkuyor, "Jamaika'da >aşamak ve genclerle birlikte bir şe>ler yapmak isli\orıım," diyordu. 1954 yılında Kingston'da doğan bu çok uzun boylu vc çok inçe adam, yanına yaklaşanlarda bir narinlik, bir kırılganlık İ7İeninıi bırakırdı. Dogmalardan, şiddetten kaçan bu gü/cl /end, tatlı, yeryü7ünün kargaşalığından ürken bir insandı.' Sava")in korkunç geçeceğini vc l'elaketin savaşsı/ gcrileıilenıeyeceğini biliyordu. Goıııulürken, B«b MarltVin "Kedeıtıplion" adlı şarkısından bir cıımlc takılaçak dudaklara. Michael Smith'ten bir surc once ölen yıırıtası, rakipsi/ "reggae" kralı B«b Marle>'in bir cunılesi: "Ne kadar /.aman daha öldiirecekler pe>gamberlerimi/i?" GORDUK KONUSTUK Yakın Pehen Ekonomik bağımsızhğını ve siyasal haklarını kazanmış kadın eğer Hişılığını geliştirmemişse gene köledir, çaresizdir. Kadınların duygııları sakatlanmış durumda. Bu ortamda ''her türlü hakkımız vardır* demek samimiyetsizlik olur." " ^olklor Festivali 30 ağustos tarihine kadar Bulçaristan 'ın Burgaz kentinde sü'ecek olan Dünya Folklor Festivali dün basladı. 28 ülkenin folk*or ekipleri Festival süresince kendi folklorlanndan örnekler verecekler. Festival'de Türkiye'Vİ ve Türk Folkloru'nu tstanbul'dan Tüfem topluluğu temsil edecek. Balkan ülkelerinin şarkılanm söylemekte ustalaşmış tsveç'in Helsingborg topluluğu Festival'in en genç ekibi. Festival yetkilileri, katılan toplulukların tümünün amatör olduğunu ve Bulgaristan'ı temsilen 28 ağustos günü gösteri yapacak olan ekibin Istranca türküleri söyleyeceğini açıkladılar. Festival süresince 'Folklor ve Gençlik" konulu bir de sempozyum düzenlendi. Michael Sınilh rafından oldüresiye dovıılcn Michael Smith, daha sonra kurtanlamayarak can verdi. Öniımüzdeki çarşamba gunü Londra'daki Jamaika Büyükclçiliği'nin önünde toplanacak olan yurttaşları sabaha kadar onım yasını tutacaklar. Bu arada, İngiltere'nin en gıiçlıı /eııci orgııtu "Race To Da>'in onde gelen yöneticilerinden John La Rose, kendileriyle birlikte biıtıın /cnci kuruluşlarının Kdward Seaga'ya telgraf çekerek canilerin bulıınmasını istediklerini bildirdi. Jamaika İşçi Partisi'njn t'cdaileri Michael Smith'i oldıırmekle, kendilerini çok ralıatsı/ eden AH.I II.GAZ "Bırakın erkekkri, kadınlar bile..." (Fotograflar: Ali Al.AKli!?) Fomuuzm svmjmtizdiu bir kadın yrızar Aj'et llgaz: Kadın yazarlar bile kadından yana değîl Idcbivat dımyanıı/ın kadın ya/arlaıı iki clin parmaklarını aşma\acak sayıda a/. Ba/ı çcvrelerc gore ycdi, ba/.ı çevelere göre sekiz kişi oiiiıuk sayılıyoılar. Bunlardan biri dc Al'ct llgaz. Feminist bir kadm >;\/ıula koıuışmak istcdiğimi bilenlcr Al'ct llgaz'ı önerdiler baııa. Âncak konusınamı/ sırasında llga/'ın da "tam bir feminist" olnuıdığı oıtiişa çıktı. "Van feminisl" de sayılsa llgu/'la hcm kadın, İK'iıı va/aı olmanın soıunlarını konuşmk. Sa>ın Afel llga/, bııraya gelmeden once bir araştırma yaplım. Kn a/ on kilabını/ olduğunu ogrendim. Belki daha da faıladır... Daha la/la c\ci.. On uç kitabım çıktı. \a/ko'da da dort kıtabım bckli\(iı. Toplanı onyedi olacak. Soylcmcsi ayıp en çok kitaplı kadın >a/aı bcniın. Ödıılkrini/ dc >ar.. Van El Sanatları Van ve Yöresi Kalkınma Vakfı tarafından Yapı ve Kredi Bankası'mn tstanbuVdaki Genel Müdürlük binasında bulunan Kâzım Taşkent Galerisi'nde bir "Van ve Yöresi El Sanailan Sergisi" açıldı. Sergide, Van ve Hakkari yöresinden derlenen kilim, heybe, pabuç, kuşak, at heybesi, çorap, çocuk çantası, yatak örtüsü örnekleri sunuluyor. Sergide ayrıca, Afganlı sanatçı Muhammed Akbar Kutlıı 'nun altı tahta yontusu, kardesi S/ talik Kutlu 'nun beş yağlıboya tablosu ve A/ganistan ntüzik aletleriyle kilimleri de yer alıyor. 600 parçadan oluşan sergi 3 i ağustos gününe kadar açık kalacak. larına karşı ilgıleri az. O/ellıule ayrıldıktan sonra kötii bir baba oluyorlar. Çocuk kadının yanuıda kalıyor. İkinci evliliğimde de bu oldu. Aynı şekilde tek başınıa vetiştiriyorum Defne'yi. Defne benim kızım. Herşeyıni ben duşünmek zorundayıın. Babası yine yok ortada... Rıfa/ llga/ beyi kasdediyorsunu/... E^ct Rıfat llga/... Defne bende kaldı. Ona bakıyorunı. Ayrıca sanat yapmak, öğretmenlik görevi, toplumsal görevlerim.. Evin bütün işlerini yapmak, alış veriş.. Hayatın butun zorlukları benim ustümde kaldı. Yine de bütün evli kadınların sorunları budur demek doğru degil bencc. Kocalarının ka/andığı parayla çok iyi yaşayanlar var. O /anıan da kişiliği oluyor kadının. Dunyayı, insanları tanımıyor. Renksiz ve silik bir hayata para ve evlilik için bu ödünü mü \creyim? O rahatlık mıdır? Kvet.. Başka ne gibi sorunlar var? Bir kcre kadın ve erkek iş yaşamında eşit değiller. Ev işi ve çocukların bakımı yüzunden doğan bir gerilim ve sıkıntı içinde işe gidip geliyorsunuz. Rahatça ve sık sık iş yaşamı ile ilgili çevrelerc giremcmekten gelen kopukluk var. Mesela ben yazarım ve yazar çevresinde yaşamaktan daha ınutlu olurum. Oysa evde çok meşgulüm. Zamanım yok. ikincisi bir erkek yazar gibi istediğim zaman, istediğim saatc kadar, istediğim yerde kalmaktan yoksunum. Buna geleneksel çekingenlik deyin.. Bir surü deneyimden kaynaklanan ve "v<»k rahat" denilcn kadının goğuslemek zorunda kaldığı dedikoduların rahaısı/lıüı deyin.. "Kşiklekik'r" ılc loıchaıı Sanaı odıılu, "Baş ortüliıler" ile Iııık Dıl Kınııımı odıılu, "Annem, annem" ile C'cııgi/ Polatkan TR I odıılu ka/andını. "(,'ocııklar da sa\astı" adlı kitabım 19S0 c<ıcıık lııaniKİa "(,'ocııkların Beğcndiği Kitap odıılıı" aldı. (ialiba "ayıpiıı sınlcnıcsi " en çok odüllıı kadın >a/ar du si/ oluyorsıınıı/... Yok haşkalaıı \aı... Nadece \a/arlıkla mı gevini>orsıınıı/? Ha\ıı asıl ışiııı dcnıc>c\im dc nıaaşlı işiın oğretmcnlik... Maınıaıa Unncısitcsi'ndc oğıeiim uorcvlisiyim. Turkçc oötetmeni.. Bu a\ başında işimi/c son \crdilor. Sonra yine bugunlcrdc geri ulııımı Ogrelmenlik işleri arasında da kitap >aıı>orsunu/... Daha once başladım. l.isede... Yazarlığa 1953 yılında başladını. Oıncdi yaşında Dıınya Ga/etesi'nde fıkralar yazıyordum. İlk \a/ılaıınıı ıııckıupla gondermiştim, beni görmesinler diye.. Neden |>orıınmek islemiyordunuz? (,ok gcnçıını. Benı çocuk sanıp yazımı basınazlar diye korkııyordııııı. Sonıa /aicn gorıınce şaşırdılar. Yazılarımdan beni yaşlı bir inscııı saıımıslaı. Hcm kadın ya?ar, hem çok genç.. Ters geliyor insanl.ua. . •>!/••• .. ölüyor "Edith ve Mareel" hezimeti Büyük gürültülerle piyasaya sürülen ve ünlü şarkıcı Edith Piaf'la Dünya Orta Siklet Şampiyonu Mareel Cerdan 'ın aşklarım anlatan "Edith'le Mareel" adlı filtn Fransa'da 200.000 gibi çok düşük sayıda seyirci bu• labildi. Filmin yapımcısı ve yönetmeni Claude Lelouch bu dııruma çok üzüldüğünden, arttk, tasarılannı basına önceden açıklamama k ÖvüiH' konusu olmalı Afel llanım, "kadın yazar"diyorsunıı/. Bazı kadın yazarlar bu ayırıma karşi cıkıyorlar. "Yazarın kadını erkeği olmaz" diyorlaı. Doğı ıı ınu bu.'.' Mon kaısı dcğıiim. Kadın \azar olduğunu soylemekten, kadın \a/nı oİHiaktantılaiKinluı vaı. Halbukı kadın olmak bir övünç konıısıı olmalı. Oııcmli bir potansiyeli içeren bir durumdur kadınlık. Doıtbiıı \ıklıı c/ılen biı sınılın ayrı bir bakış açısı ile çözümlenmesi gcıckıiğındcıı >aııa\ını. \nıa bırakın erkekleri, kadın yazarlar bile kudmdıin \aıuı değil. "Bu akın cı kcklcı i" dediğinize gore erkeklerin iyice taraf tuttııjjıına iııannorsunıı/. Ovlc. OiKİoku/uncu >u/\ıl klasik yazarları dediğimiz yazarlaı, biı lolstoş biı Dosto\e\ski, Bal/ac , daha sonra İbsen kadına biı kadın kadaı yaklaşabilmeyi biltnişler, büyük kadın tipleri yalaımışlaıdıı. Bıına da mccburdular... (,unku hcı lonıaııda biı kadın kişi neredeyse zorunludur. Ama bııını aıiık kadınlaı şapıııalıdır. Buıuın acısını en iyi o acıyı çeken kadınlaı bılcbılıı. Ne acısı bu çekilenler... Aslmda "kadın olmak il'tihar vesilesi" dedim ama ben bile kcııdınıdcıı so/ odcıkcn " a d a m " di\c so/ ederim. Kadın olmaktan uıanç duvma biliiKİ \cı cuıııs.. Dınden. aileden, toplumsal yapıdan gclcn koşııllaiKİıımalaı.. Ne bıleuın.. "kızlar tazla konusmaz", "kı/lar i> yapar". "kı/lar e\de oiıırıır" gibi katı inançlar \ar... Bu goııişleı hâlâ buşıık bu canlılıkla kiını çe^relerde yaşamaktadır. Kadın olmanın acıları dediniz. Kadın olmanın somut olarak ne /ararını <>ordıınıı/? Sonıuı olarak /aıaılaıı.. LUenmeden once yapayalnız bir kı/ dıın. lıkekleıden ıı/ak.. Ustelik ailem çok zalim insanlar değilleıcli.. Aşııı baskı cleııecek biı baskı şapmadılar. Ama dindar bir çe\ıcde btıvuduın. Kocannısial'apa>a'da.. Acılar çektim. Üniversitede bile hiç eıkek aıkadaşım olmaclı. İlk tanıdığım erkekle evlcndinı. \ulnı/lığımın eıkisislc. 1 \lendikten sonıa bu sefere\li kadının mııtsıı/lııklaıını \aşadını.. l'Miligiıı ınıılsıı/lııkları nelerdi? l\k'ndık(en sonıa iki oğluııı oldu. Bıııılar ilk e\liliğimden. Bu çocuklaıa b.ıknı.ı, buvuimc, ııını sorıınları baııa \uklendi. Ne pauı, ne pııl. ne ilgı, ne şclk.ıt.. Hcı şe\ bcninı u/cıinıde. Babası yok ımıydu bıııılaıın1.' Vakal bıınıı genclleştirehilir misini/? Sizinki bir rastlantı olabilir. Nc hik>inı.. Babaları ilgisi/ olabilir.. Sadecc beıunı dcğil.. Cioı ıışoıunı.. ltıaliaki erkeklerin çocıık Filtn yapımeıları Afrika'ya kayıyor Afrika dünyanın en büyük sinema stüdyosu olma yolunda. Tunus'tan, Kenya'dan, Kongo'dan ve Moritanya'dan (Alcıin Corneau 'nun ' 'Saganne Kalesi'' adlıfilmi burada çevriliyor) sonra şimdi de Zimbabwe'de yeni bir filmin çekimine başlandı. JeanCtaude Sussfeld'in yönettiği filmde, Claude Brasseur'le birlikte, yılın sinema olayını yaratan Botswana filmi "Tanrılar TepeüstU Duştüler"in başarılı sanatçısı Marins Weyers oynuyor. Dünyanın en büyük çavlanları olan Zambezi ve Victoria Falls da, bu seçkin oyuncu kadrosunda yer alıyor. ÇARŞI OLARAK KHI.l.AMI.ACAK Sultanalıınet Ara>tası'nın sıırdıırulcıı restorasyon valışmalıırı 1984 sonunda lamamlanacak. 66 dııkkânın onarıını bilince de arasla lıırislik e » a salaıı var^ı olur.ık kullanılacak. Sultanahmet Arastası 1984'de açdacak Kültür Servisi Sultan I. Ahmet zamanında yaptırılan Sultanahmet Arastası Vakıflar Başmüdürlüğü tarafından restore ediliyor. Restorasyon çalışmaları için 125 milyon lira ayrılan arastanın 1984 yılı sonunda bitirilmesi bekleniyor. Sultanahmet Arastası, Suttanahmet Külliyesi'nin kıble yönündeki son sınırında bulunuyor. Caminin mihrabı önünden kıble duvarına paralel olarak bir dizi halinde hafif kavis yaparak Tavukhane Sokağı'ndan Dalbastı Sokağı'na kadar uzanıyor. Ortada Arasta Sokağı 66 dükkânı 33 bir yanda 33 öbür yanda olmak üzere ikiye ayırıyor. Torun Sokağı'nda dokuz, Kabasakal Caddesi'nde yedi ve yeni bulunan giriş platformunda iki dükkânla birlikte bilinen dukkân sayısı 84'ü buluyor. Arastaya ait yapılar grubundan buguns bir hamam, bir sebil, bir de çesme kalıyor. 4. yüzyılda yapılan ve 11. yıı/yılda terk edilen Bizans Buyıık Saray kalıntıları üzerine Minıarbaşı Sedefkâr Mehmet Ağa tarafından yapılan arasta, 17. yü/yılda kulliyenin, cami, darul kurra (kuran okunan yer), darul şifa (şifa dağıtılan yer), medrese, çeşme, sebil gibi bolümlerine gelir sağlamak amacıyla kullanılıyor. İlk Aktar'ı Vakf'ı Şerif kayıtlarından anlaşıldığına göre 17. yuzyıla kadar çarşı olarak kullanılırken bu tarihten sonra arasta (bir dizi halinde tek tip eşya satan yer) adını alarak sipahilere eşya satmaya başlıyor. Arasta, ilki 1963 yılında olmak uzere bir dizi yangın geçiriyor, sonraları onarılarak yeniden kullanılan arasta 1912 yılında üç gun uç gece suren Akbıyık yangınıyla yerle bir oluyor. Sultanahmet Arastasfnın onarımı için Vakıflar Baş Müdurlüğu 1983 yılı başında çalısmalara başlıyor. Ikisi yüksek nı<mar, biri arkeolog, biri sanat tarihçi olmak üzere beş kişilik toknik ekip çarşının kutulduğıı yıldan bu yana geçirdiği e\relcri \e mimari yapısmı incelcyerek, arastanın yeniden çarşı olarak kullanılması için çalışmalaıa başlıyor. Çalışmalar sırasında cami mihrabı onundeki dükkânların 36 tanesi ile cami yanındaki kubbeli odalar altındakı dııkkânların 39'unda kubbeli ikinci kat odaları olduğu anlaşılıyor. Ancak dükkânlar uzerindc bugün kubbeli oda kalıntılarına rastlannııyor. Ekiptc goıe\ \apan yuksek mimar Gülcin Tuluy, araştırmalar sırasında \alnızca 14 dükkânda ikinci kata ait taş pencere kalıntılurı bulunduğunu belirtiyor. Taluj ikinci katııı oykusunu şoylc anlatıyor: " Araslanın ikinci ka!ı yangınlarda harap olıınca, 18. yü/>ılda buralara ahşap köşkler yaptırılıyor ve tekrar >angınlar, bakımsı/lık bu köşklerin birer >ıkınlı haline gelmesine neden oİuyor. Bir de 1957 yılında Iskoc profesör Talnot Rice tarafından sürdurülen Bizans Bımık Sara> arama v.'lışmaları sırasında >apılan tahriballa iki dönemin kalıntıları birbirine karışıyor." Profesör Talbot Rice'ın surdurdüğü arama çalışmaları sırasında Arasta Sokağı'nın Tavukhane Sokağı ile kesiştiği ycrdcki doku/ dükkân ile ka/ılar sonunda çıkartılan Buyuk Saray doşcmesinin bulunduğu bolumdeki dort dükkân tamameıı yıkılıyor. Gülçin Taluy, birbirine karışan iki donenıin kalıntılannı da korunıak amacıyla "Restorasyonda Dondurma" yontcmı ktıllandıklarını belirterek, aşıılan paranın ikinci katın olu^lurulmasına yetmediğini, ikinci katın restorasyonuna kadar üstünıın kapalılarak korunacağını söylüyor. Vakıllar Başmüdürlüğü yetkilileri de, arasta içindeki 22 dükkânın halen Mozaik Muzesi'ne ait olduğunu belirtiyorlar ve Mü/eler Genel Müdürlüğü'ne yazdıklan bir yaztda dükkânlarda bulunan mozaik panolarının kaldırılmasını istiyorlar. Gerekçe olarak da dükkânların su yalılımı yapılmadığı için nemden mozaik panoların tahrip olduğunu gösteriyorlar. Eğer Mozaik Müzesi söz konusu dükkânlardan taşınırsa, 1984 yılı sonunda restorasyon bitirildiğinde dükkânlar turistik eşya satıcılarına kiralanacak ve arasta yapıldığı yıllardaki amacıııa uygun olarak kullanılacak. Kadın olmaktan ııtanv dııyma bilinci yer etmiş.. Dinden, aileden toplumsal yapıdan gelen koşullanmalar... "Kızlar fazla konuşmaz, kızlar iş yapar, kızlar evde oturıır" gibi katı inançlar var. Krkekler hıınları kabul etmiyorlar mı? Etmedıklcıi gibi.. Ba/ı erkek yazarlar... Bu koınılaıda fikir beyaıı etme\c kendi davranışlarından dolayı hiç hakları olmayaıı erkek şa/arlaı kalenıe sarılıp feminizm konusunda fikir beyan ediyor. Kıisal kesim kadını ile kent kadınını karşı karşıya getiriyoılar. "Kfendim kent kadınının sorunu da neymiş?" "kırsal kesim kadını şö>le... bö>le..." Bunlar (yanibiz)berbere gider, süslenir...""Bunların kadın hakları mı olurmuş..." Hani feminizm aleyhtarlan bir erkek düşmanlığı doğacağından korkuyorlar ya, bu korkuları yersiz bençe. Çünkü öyle bir kadın düşmanlığı var ki, kimse erkek düşmanı olanıaz, nıerak etmesinler.. Kadın olmanın aoıları Feminizm sempatizanı At'el hanını. galiba bir feministle karşı karsıyajım \e çok mutlu\um. (,'ünkii bugüne kadar "ben feministim"diyen birine rastlamamıştım. kadından >ana olmak, kadınların özgul sorunları olduğunu kabul eınıek. cşit koşullarda insanca yaşamavı hedef almış bir dünya goıuşııiHi desieklenıek femini/m ise ben feministim. Ama feminist olmaya hakkını \ar mı? Yiı/elli yıldan beri bu yolda bir süru acı, go/yaşı. lıatıa kaıı akıtılmış... Bunlarla yoğrulınuş bir akııııa bcninı ne katkıın oldu kı "onlardan birisiyim" demeye benim hakkını olsun. Ben ancak "feminizm sempatizanı" olabilirim. Yine de size şunıı sormak istiyorum. Feminist akım kadınerkek dünyasını degiştirme>e çalışıyor. Bu nasıl yapılacak anlalır mısınız? Turkiye'de kadın kişiliği ile ilgili çalışmalar çok kısır şeyler. Bütün çalışıııalaı ekonomik, siyasal duzeyde cereyan ediyor. Oysa ekonomik bağımsızhğını kazanmış kadın, siyasal haklarını kazanmış kadın eğer kişiliğini geliştirmemişse gene köledir. Gene eksiktir...Çaresizdir... 27 Ağustos Yönetmenlerin gözdesi "Carmen" "Carmen"in konusu sinema yönetmenlerinin gözdesi haline geldi. tspanyol sinemasınm son yıllarda çıkardığı en büyük yönetmenlerden Carlos Saura'mn geçenlerde gösterimine başlanan "Carmen "inden sonra, şimdi de sıra Italyan Francesco Rosi'de. Rosi'nin filmi 1984 şubatına yetişecek. Ayrıca JeanLuc Godard Isviçre 'de, Peter Brook da kasımda gösterime yetiştirmek üzereIngiltere'de iki "Carmen" daha çeviriyorlar. 14 özel tiyatroya 52 milyon lira yardım yapılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanlığı Değerlendirme Kurulu, özel tiyatrolara yapılacak yardımı saptadı. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, çağdaş dünya görüşüne ve ulusal kültür anlayışına uygun çalışmalarıyla kültür ve sanatımıza katkılanndan dolayı özel tiyatrolara ek yardımda bulunulduğunu, tiyatronun yaygınlaşıp sevilmesinin sağlanmasını, yerli oyun yazarlarının teşvik edilmesini, Türk Tiyatrosu'nun gelişmesini hedef aldıklarını belirttiler. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, 24 ağustos çarşamba günü Bakanlıkta toplanan Değerlendirme Kurulu, özel tiyatrolara yapılması öngörülen yardım miktarını saptadı ve 14 özel tiyatroya yardımı uygun gördü. Değerlendirme Kurulu'nun yardımı uygun gördüğü tiyatrolar ve yardım miktarları şöyle: Kenter Sinemacılık ve Tiyatroculuk A.Ş.: 7 milyon Türk Lirası; A.Ünal Rutkay Ankara Sanat Tiyatrosu: 6 milyon Türk Lirası; Ankara Halk Tiyatrosu Kültür Merkezi: 5 milyon Türk Lirası; Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosu: 4,5 milyon Türk Lirası; Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu: 4 milyon Türk Lirası; Enis Fosforoğlu Tiyatrosu: 4 milyon Türk Lirası; Nejat Uygur Tiyatrosu: 3.5 milyon Türk Lirası; Gönül ÜlküGazanfer Özcan Tiyatro İşletmeciliği Ltd. Şirketi: 3.5 milyon Türk Lirası; Nisa SerezliTolga Aşkıner Tiyatrosu: 3.5 milyon Türk Lirası; Muharrem Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları Halk Eğitim Merkezi: 3 milyon Türk Lirası; Ses Tiyatrosu ve Sanatevi Süleyman Karakuş (Gaziantep): 2 milyon Türk Lirası; Ercüment Cengiz Akyüz Malatya Şehir Tiyatrosu: 2 milyon Türk Lirası; Ankara ÇocukGençlik Tiyatrosu: 2 milyon Türk Lirası; Sanatevi Kültür SanatFilmTiyatroMüzik Etkinlikleri Üretimleri A.Ş.: 2 milyon Türk Lirası. Ayça dergi çıkarıyor TAR1HTE BUGUN Münıtaz ÇAGDAŞ M/M/UİLIG/N ONCUSU 1365'r£, MİUM CHARLESSDOuAROJSANNERET, UhJLÜAOlYLA "L£COR8USIEI?"ÖLPU. AKAOEMIK BİREĞİTIM GORMEMİŞ, H£NDİ /CBND/NI İETİŞTİRMİŞri. İLK Jf£2 "PREFABfiik EV*U2EI?INE ÇALIŞAN KİÇİ OLPU, l/£ BU TASAR/MINA "POM/A/O'/4OW/ ISERDİ.. DÜNYANIN ÇE$ıril YERLERİNDE GE8ÇE£LEŞT/GP'Ğ/' yAPITLAf?,ONUNKURALLAR.INl İÇERlYOG&U:ZEMİNİBOŞgl&WW WŞIY'C/ KOLONLAI?, 8A6/MSI2 CEPUE l/£ DUVARLAR, AÇtK PlAN, ÇATl &AUÇ£SÎ... 2O. YÜ2YIL M/MA&LIS/NI ÇOKETKİLEYEN LE CORBUS/Efi, EVİ DE ÇAĞINA UYSM TARZ DA AL&ILIYOR V£ "YAŞANAN MAKİNAn~ OLARAK NITELENPİRİYORDU... Ankan Anadolu Yazarlar, Çevirmenler ve Araştırmacılar Yayın Üretim Kooperatifi bir edebiyat ve kültür dergisi çıkaracak. A YÇA sorumlusu Kemal Bayram Çukurkavaklı'nın verdiği bilgiye göre, derginin hazırlık çalışmaları tamamlandı. Yasal izin alındıktan sonra yayına başlayacak olan dergiyi Çukurkavaklı başkanlığında, Vecihi Timuroğlu, Yılmaz Onay ve Ali Nejat Ölçen 'den oluşan bir kurul hazırlayacak. Ayrıca, Akşam gazetesinin isim hakkını da satın alan ekim ayından başlayarak yeniden yayımlanacağını bildirdi. MAKSİLYA APARTMAU BLOKLARI . 194SM2 Çukurkavaklı, gazetenin de Çinli filmciler Hongkong'da Çin Halk Cumhuriyeti'nden ilk kez dört kişilik birfilm ekibi yerinde çekim yapmak üzere Hongkong'a gönderildi. Çekilecek belgesel filmle, Hongkongun Çinlilere tamtılması amaçlanıyon Çin için hazırlanan bundan önceki Hongkong belgesellerinin hepsi Hongkong şirketlerince çekilmiştL Bir yazar, bir ses teknisyeni ve iki kameramandan oluşan Çin ekibinin hazırlayacağı belge filmi, Hongkong'un özellikle ekonomisi ve günlük yaşamı üstünde yoğunlaşacak. Eııgene İonesvo Türkiye'ye geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ünlü oyun yazarı Eugene İonesco, Kültür ve Turizm Bakanlığı'mn çağrılısı olarak, 1 eylül 1983 günü ülkemize gelecek. tonesco, ülkemizde kaldığı süre içinde sanat, edebiyat ve tiyatro ilgilileriyle görüşecek, ayrıca Ankara'da ve İstanbul'da "Neden Yazdım" adlı birer konferans verecek. Ünlü oyun yazarının ülkemizde "Gergedan", "İki Kişilik Özgürlük", "Amedee", "Kel Şarkıcı", "Sandalyeler" ve " D e r s " adlı oyunları, Devlet Tiyatroları ve Kent Oyuncuları tarafından sahnelendi. eOUCt4AUP KIUS££I »SO • 19SI 50 YIL ONCE Cumhuriyet \ş Hdiılidsı'ııın 27 Ağustos 1933 tanırız. Demek ki bir müessesenin yaşaınası, inkişaf etmesi, nmvaffak olması o müessesenin başına geçenlerin Haluk, dürüst, imanlı zatlar olmastna bağlıdır. Banka memleketimizin ıkıisadiyatına çok nafi hizmet/er ifa etıniştir. Bence btıtün bu hizmetlerin fevkinde dahu buyıik olan bir hizmeti de bankacılığa gençlerinüzı yetiştirmiş oimasıdır. 19331983 hakkındaki kanunun 4'üncü maddesi mucibince, memleketimizdeki afyon ekim mıntıkalarını tesbit etmek üzere teşekkül eden komisyon listeyi hazırlamış ve alâkadarlara tebligat yapmıştır. 9*ıınrıı yıhlönünıü v<> (w(izi Hz. Dün iş Bankusı 'nın dokuzuncu yıldonunııı vdıı. Banka bu münasebetle taiil yapnuş, memurlanndan bir çoğu tenezzüh ınaksadı ile Yalova'ya gitmişlerdi. Reisicumhur Hazretleri bu meyanda Yalova 'ya giden ve kendilerine arzı lazimai eıınek üzere ımiracaatta bulunan Banka erkânından bir heyeıı huzurlanna kabul buyurmuşlar, kendilerine $ıı sozlerı soyleıniilerdir: İş Bankasının dokuzuncu yıldönümünü bütün mensuplarma tebhk ederim. İş Bankası mütevazı bir sermaye ile işe başlaımştı. Mütevazı olan nıaddi sermaye idi. Fakat manevi sermayesi çok büyükiü. Çünkü işin başında gayeı kıymetli, Haluk ve Sebatlı Celâl Bey • onıın vanında birkaç kişiy: geçmiyen guzide arku. aşlar bulunııyordu. Bu madd'ı sermayenin yüzlerce misliyle işe haşlamış ve hiç muvaffakiyet gosıermeden batmış nice müesseseler DAKTiLO ARANIYOR Ş u t l v : Türfc olmak, E u u n dak> tiloluia iyi bilımk, Fruuuea »• *j • ne* bâfk* (OMbi tUu b h tercih o . lımor. BOra i»l.riad. tecrtb. , nuk. UıUr. A m u a l l f a ı Ur tir. MBreu.li Tmtawlfc»l, Ur **r« ıur*tl«ril« CalaU po*U katoM | 10M (H») Afyon ahm mmfı/m/arı Ankara 26 (Telejonla) Uyuşturucu maddeler inhisarı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear