22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 10 Ağutos 1974 ir komisyon kurulmuş. Görevi, «Medeni Kanunun öncelikle değişiklik yapıiması gereken hükümlerin çerçevesini tayin. etmek Medeni Kanun değışecek demek ki! Anlsşılan, buna zorurduk duyuluyor. Zorunluğu duyan, Adalet Bakanlığı. tki öneride bulunmuş: Siyasal sorumlu diyor ki, «Bakanlığımız özellikle evlenme merasimlerini kolaylaştıncı ve boşanma hükümlerini yeniden gözden geçirmeyı öngören teklifini yapmıştlr.» «Öncelıkle», «özellikle», «yapıiması gereken». «değişiklik»lerın amacı da şu: «...aile müe?seses;r.in hukuki varlığını güçiendirmek». Ne anlarşımz bundan? Beiki kendi kendinize dersiniz ki: Aılenin hukuksal variığı tehlıkededir. Yasal çarelerle aüenin hukuksal yapısı sağlamlaşt'.rıiacak. İlk akla ge!en de aileyı hukuk«al varlığında neyin veya nelerin tehdit etmekte olduğunu bilmektir. Bu âfetlerden söz edilmemiş. Ancak, vapılmak istenen şeye bakaraıc bunlan kestirebilirsiniz. Siyasal sorumlu açıklamış: «Evlenme merasimlerini kolaylaştıran tekliflerimiz, özellikle Anadolu'da küçük yaşta imam nikâhı ile yapılan evlenmeleri bundan böyle sağlanan imkânlarla daha kolay biçimde hukuki varlığa sahip olmasını mümkün kılacaktır.» Tehlike anlaşıldı. İmam nikâhını Medeni Kanunla caiz görecek olursak, bu nikâh yasaya aykırı olmaktan çıkar ve ailenin hukuksal yapısı güçlenir. deniyor. Siyasal sorumlu, imam nikâhını kurumlastıracak. Türk Medeni Kanununa bunun için kurallar koyduracak. «Layik bir Hukuk Devleti» olan «Türkiye Cumhuriyeti»nde çiftler, bir din acfamının aracılığı ile yasa önürvde evlenmiş sayılacaklar. Medeni yaşamımızı din saptayacak. önce. her hslde anlamlı istatistik bilgi olmalı: sayılara göre imam nikâhı ile yapılmış evlenme o kadar çok ki, bunlan geçerli evlenır.e saymakta sosyal varar görülmüş, diye düîünmüştüm. Yetkili ağzın dediklerini okuyunca baktım ki, ış bambaska. Bakınız, yetkili ne •diyor: «Örneğin, Medeni Kanunun 88. madde«in.de belirtilen hakim iznine bağlı olan 14 yasındaki kız ile 15 yaşındaki erkeğin evlenmesi hakım iznine bağlı olmaktan çıkarılacaktır.» Siyasal sorumlu, kanun hükmünü, madcfesinin numarasını gösterebilecek kadar iyi biıiyor. Elbet. Anayasayı da biliyor sayılması gerekir. Türkiye Cumhuriyeli Anayasasının 153. maddesi hükmünü de bildigine kuşku yok. Kendin gibi, bütün siyaset adamlarının. hele yasa koyucuların, her şeyden önce ve çok iyı biimelcri gereken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelincie «Layiklik ilkesbnin yattığı ve «Devrim Kanunları»mn bu ilkeyi korumak için çıkanlmış olduğudur. Bundan gaflet, gaflet sahibini felâkete götürür. B Olaylar ve görüşler OLACAK ŞEY DEGİL! Bülent Nuri ESEN Adalet Bakanlıgı, değiştmîmesi Anayasa ile yasaklanmış bir Devrim Kartununu Anayasaya aykırı olarak desŞıştirmeye kalkışmış. Hem de bu girişime bir Komisyonu aracı kılarak. gildîr. Bir yandan çıplaktan korVaeaVsırıız. ö t e yandan, ırza geçmeyi ynsal bahanevle gizleyecek«iniz. Malınızı sizin yerımze satmasını ıstedlğıniz kimseyi vekil kılarken 18 yaşını bitirmiş ve medeni haklarımzı kullanma yeterliğine sahıp oldugunuzu kanıtlamanız istenirken. geleceğinızi ipotek ahına «okma kararı vermeniz İçin ondört yaşında olman:z yeterli görülecek. Ve, evet, ve... bununla «aile müessesesi güçlendirilecek». Siyasal sorumlunun itikadmca evlenme yaçı bir evlenme güçlüğüdür. Bu yaş küçülriilürse evlenme kolaylaşır. Nesi kolaylaşır bilemem. Bildiğim odur ki, Türki>e (Jumhurıyeti'nin erişmeyi amaç bildigı çagdaş uygiılk düzeyindeki ülkelerde 14, ya da 15 yaşındaki çocuga, değil içki. sigara bile satmak cezayı g e . rektirir. Çünkü, bu ülkelerde insan hakkına saygı vardır. Evlenme, insan naklannın korunmasını en titiz ölçtide ele almayı «erektiren co* büyük önemde bir konudur. tnsan haklanna dajranan layik devlette çocugu yasal bir kıhk 6eğiştirme arkasında insanlık dışı baçıbosluğa terkedemezsiniz Buna. ne msan. ne çocuk, ne de kadın hakiarı yönlerinderı mazereı uyduramazsımz. Devletin görevi. çocugu lesraileştirilmis behimiyete kurban etmek değil, harcamamak ve korumaktır. Âlem, bizim neye kaDustıgımın duysa. ?aşakalır. Türkiye, ıtıbannı vitirir. Burada, sorun, devletin «rüvehcest altindnld aileyi «evcillk oyunu» haline döııüstürmernektir. Ama. öyle görünUyor kı, siyasal sorumlu. nun kafasında başka bir hayal veşermekeair: «Medeni Kanunun bir bütün olarak ele alınmasını ve hanrlanaoak tasanmn Meclis'e sevk^dilmesini istiyorum.» Medeni aü^enirnizin kökten toptan, tumden degişmesıni istiyor. Ru arrjya özlem duyan kişi, Türkive Cumhurivetı Hüki'tmeîinin Adalet Bakanı'dır. İsteaiğı. Medeni Kanunun getirdiği zihniyetin yos Oımasıdır. Güvendiği de. Parlamento'dur. «Medenî Kanun şjibi bir temel kanun, çogunlugu fikrl oirlilc için de bulunan bir Meclis tarafından ele alınabilir.» Parlamento çogunlugu «Türk Kanunu Medenisi»ni bütünü ile ve kendi zilınıvetinin dayana'Sı «fikri birlik» ile değiştirme. onun venne tlkel bir medeni yaşam düzeni getirip verlestiıme kararında, ^e hatta eğilıminde ise. devlet. tllasa gidiyor demektir. Sistemli Yıpratma Devletin anayasal düzenini savmamayı alısJcanlık haline getirmeyelim. îm.am niKâhının Kanunla meşru kılınması Atatürkgü b;r >eıürır.un japılması. ya da bir devrim Kanunuııun uygu. lanması olacaksa, dava yok. Ama. girişiiTı büsbütün başkadır. Türkiye Cumhuriveti'nin «innıİ2p. sembolü olan «Medenî Kanun» topyeıîun defiştirilmek istenmede. Çocuk kandınr t^ibi bir de «ailenin güçlendirilmesi» amacndan dem vurulmada. Yıllardır acısı içimizden çıKmsyan Atatürkçülükten aynlmaların onulmaz elemi kırk vılm başmda Kıbns bunalımı vesilesiyle hükümetin Atatürkçülesivermesi ile s'linmisken. aynı hükümet içinden böylesinr. falsolu nota. bütün âhengi berbat ediyor. Atatürkcü refonnu, A t v türkçü olan yapabilir. Olmayacak işe kalkışmamah. Atatürkçüler artık tetiktedır. Hiç kimse. geçici olarak taşıdıği sıfata sıgınıp büyük lâf etmesin. Anayasa'yı sistemli olarak yıpratma kampanvasını resmi sorumlu agîzlar yönetiyor. Hükümetteki adam, kişisel duyusunu, taşıdığı sıfata açıklatıyor. Çorum'daki sövievde 55 yeru tmam Hatip Okulu'ndan başka gelecek seçimlerden sonra 555 İmam Hatip ükulu daha açılacağını söylemek devrim kanunlannı uygulamak olmaz, devrimi dinamitlemek olur. Bir • karsı Anayasa» yaratma yolu ile Anayasa'yı öldürmek istivorlar. Anayasa'nın korumayı bir varolma davası saydığı devrim kanunlariyle emrolunanların yasaJdananlann tersini yapıyoruz. Şapka giyilmesine ilişkin kanuna aykırı davranış, Türk Milletinden kopmaktır. Çünkü, Türk millett, şapka giyen bir ınsanlar topluluğudur. Osmanlı döneminden kalma lâkap ve unranlan kullanma, geriye dönüştür. 2596 sayıh Kanunun izin vermediği luhkta dolaşmak, irticadır. Çağdas bilim ve egitim esaslanna aykın öğretim yeri açılmaması anayasal bir zorunluk iken. tapınaklarda bile Arapça Kur'an ögTetimı yapılmakta, hem de Hazineden maas alan din adamı marifetıyle yapılmaktadır Anayasa ile alay edersek. vatandasiıga lâyıs olmaktan çıkarız. Gözümüzü açalım!.. Bu güzelim memleketi ve tertemiz insanlarını yalnız ve yalruz hakkı olan daha ileri, daha uygar.bir geleeeğe götürmek ödevindeyiz. Baştan Sona Yanlış Bakınız, bu komisyonu nasıi kurmuş? Başkam bakan. Onbeş üyesi var. Tumü hukukçu. Aralannda üç «rfe» yargıç. Bin. Yargıtav ikinci başkanlarındar.: öteki. daire üyesi; üçüncüsü Yüksek Hakimler Kurulundan Hemen srtyliyeyim: Yargıç. yürütme organma bağlı bir kimsenin başkanlığında çalıştırılamaz. Sıfatı böyle bir seye elvermez. Taraf?ızlığı gölgelenir.. Kaldı ki, burada cia Anayasa'ya uymayan bir iş yapılmış. Anayasanın 134. maddesinin son fıkrasına göre, «Hakimler, kanunda beiirtilenlerden başka, genel ve Bzel hiçbir görev alamazlar». Bunun sibi. Yüksek Hakimler Kurulu üyeleri de, yine Anayasa'nın 143. maddesinin 3. fıkrası uyarmca «görevleri süresince başka bir is ve görev aiamazlar». Hakimler Kanununda komisyon calısmalan için ayrı bir hükmün yer almıs olup olmadlğını hatırlayamıyorum. Ama, hukuksal mantık »ereğince böyle bir hükiim bulunmaması ıcabeder. Yüksek Hakimler Kurulu üyelerine ılişkin Anayasa kuralı ise, özel kanunla ayrı hüküm getirilme«in» izin vermeyen açıkhkta kesin bir hükümdür. Bakanlık, Medeni Kanunun aile ile ilgüi hükümlerinin değiştirilmesini salt teknik bir konu gibi görmüş. Tasarlanan değişiklıkle ondört yasındaki çocuk, devletin adateti »öyleyen organına danışılmadan. ulus adına bir karar verilmeden aile kurabılecek. Aile kurma bir sorumluluk işidir. Ondört, onbeş yasında bu bilinç henüz yoktur. Onun için, kural olarak, medeni «rüşt» dedigimiz eıkinlik aranır. Evlenme, bir «büluğ» işi, üreyebilme yeteneîinin fizyolojık yönden olabilir'ık kazanması işi de POLlTİKA YAZARLARI Vedat GÜNYOL olitika, devletleri jbnetme bilimi diye tanımlanıyor sözlüklerde. Politikacı, kamu işlerini kendine dert edinenen, bu ugurda çaba gösteren bir insan olarak çıkıyor karşınuza. Bir insan, hele köklü bir egitimden, kendine de çevresine de onur getirecek bir kafa ve yürek eğitiminden geçmemiş bir insan, neden kendi özel işlerini bir yana bırakır da, kamu işlerine kadar kendini, daha doğrusu adamaya yelTenir? Politika öünyasında, özellikle bizimkinde, nice insan var ki, çoluk çocuğunun, kansının, uzak yakın akrabasının geçim dertleri, eğitim sorunlariyle başa çıkamazken. başkalarmın dertlerine çare bulmaya kalkışır ve bu alanda, akla izana, sagduyuya meydan okurcasına, yüksek perdeden öğütler verir, kalkmma reçeteleri sımar, akıl hocahfı eder, bitdiğim bildik dediğim dedik edasiyle sağa sola caka satar. Böylelerine. halK. kötü anlamda politikacı damgasını vurmuş çoktan, kafalannın ardmdaki çıkar hesaplannı «vatan millet» sözcükleriyle perdeleme çabalannın gülünçlüğünü açığa çıkarmak isteğiyle. Bu anlamda sözlükler politikacıyı şöyle tanımlıyorlar: «Karşısındakinın duygulannı okşayarak işini yürüten» kişi. 59 YIL ÖNCE CONKBAYIRI I anakkale kara sava;ları 25 nisan 1915 pazar gürıü başlamı; 10 acak 191b pazartssı günü son bulmuştur. Böylecti ?S1 gün veya başka bir hesapla İ ay 17 gün süren kara savaşlannda Tüık Ordusu 250.000 kayıp veımiştir. Düşmanın kaybı dı yuvarlak olarak bu kadar olmuftur. Kara savaşlan Gelibcîu yarımadasının birbirine bitisik olmayan iki kesimindeki cephelerde yapılmıştır. Yarımadanın güneyindek'ne Seddülbahir (Helles> cephesi, batısındakine Anburnu ıANZAKı cephesi denmhjtir ' Ar* burnu cephesi 6 ağustosr.* , >9İS^ gününde yeni bir Ingiliz pkar^ ması üe Anafarta (SUVLA> cephesine kadar uzamıştır. Arıburrıu Anafarta cepheleri «o.iradan birleşmişîir. Ci P 10 AĞUSTOS 1915'TE (59 YIL ÖNCE BU GÜN) ÇANAKKALE'DE 4 GÜNDÜR SÜ REN İNGİLİZ SALDIRISINA KARŞI MUS TAFA KEMAL, BİRLİKLERİNÎ SÜNGÜ HÜCUMUNA GEÇtRMİŞ, TARİHİN EN KANLI SAVAŞINDA DÜŞMANI KESİN YENtLGİYE UĞRATMIŞTI Nail SERTBAŞ landılar. Bu »ırtm u j ve «olundan daha önceden kazdıklan tü nel ve lipmlardan s»ldır:«lırını boyuna tekrarladıkları için 10 ağustos sabahına kadar buradaki kuvvetlerimiz kuzeye kaydırılımadı. Düşman 7 ağustos günü bsslattıgı saldırıyı sürdürerek 9 ağus 1os gece yansına kadar Conkbayın'nm batı yüzünü ve Besimtepeyi i"g»l edip buralarda mevzilenmişti. Conkbayın'nın batısından doğan Sazlıbiyel (Sazlı Beyit = Sazlıderei deresinin 230 yükseltili eğriyi kestiği nokta da (tngiliz haritalannda bu nok taya P = Pinnacle ve bunun 100 m. baüsmda bir noktaya da A = apejc noktası adı verilmiş'ir) mev zilendi. A noktannda ise 40 ariet makineli tüfefi mevziye sokmuşlardı. Conkbayınmn (Orada Yeni Zelanda Anıtı dikilidin Kuzeybatısında 70 M. yüksetili yerdekı düzlüfe Santarla deniyordu. (Bugün orada Ingiliz mezan vardır.) Sarırarlanın 200 M. güneyinde o zaman üzeri çinko ile örtülü bir agıl vardı. Bugün Hacıahmet Kuyusunun bulunduğu yerde olan bu ağıl ve Santarlaya İngilizler Çiflik adını vermışlerdi. Çiftlikte General Baldvın komutasmdakı 38. ve 39 tuğaylar hareket halinde ve bir kısmı da siper kazmakta ıdiler Baldvm'in karargâhı da Çiftlikte dere ıçerisıne kurulmuştu. P ve A noktalannın batıya do§ru uzantısma Şahinsırtı deniyordu İngilizler bu sırta Kanlısırt Rhododendron Spur adlarını vermişlerdi. General Johnson kuvvetleri sırtın batısından doğuya doğru A. P ve Conkbayırının batı yamaçlannda mevzilenmişlerdi. Johnston'un karargâhı da Şahinsırtının hemen güneyinue kuru bir derenin üst kısmına kurulmuştu. Kanhsırt'tan kuzeye doğru 16, 5. ve 9. tümenlerle tııtulan cephemizin düşmanın bu yeni ve baskın şekiindekı taarruzu ile Conkbayın Kocaçimen kesimi işgal ediimek üzere idi. Çünkü buralarda gözcü postalanndan mada kunetüniz yoktu. Seddülbahir cephesınden 9, 8, 4, tumenler süratle kuzeye gönderildiler. Bunlardan 4. tümen KocaçirnenAbdurahmanbayırı sır tına 9. tümen KocaçimenConkbayırı doğrultusunda 8. tümen ise 9 tumenin sol kanadına yerleşmeye basladı. 910 ağustos gecesi tümenlerimiz bu tertibi almışlardı. Tümenlerin bazı birlik leri daha yürüyüş halinde idiler. 8. tümenin komutanı Albay Ali Rıza karargahını su yatağımn gerisindeki duzlüğe kurmustu. Su yatafı 265 M vükseltili Conkbayınndan doguya doğru Kemal yerine giden yolun kuzey kenanndaki yerdir. 8. tümen karargâhının bulunduğu yerde bugün beton zemin vardır. Mustafa Kemal de 910 ağustos gecesini burada çalışarak geçirmiştir 8. tümenin 23 alayı au yatağımn kuzeyinden itibaren Conkbayırının batısına konmustu 28. ve 41. alaylar daha geride ıdiler. Bilâhare 38. alay da Düztepenin kuzeydogusunda 250 vükseltili sırtın serisine verleşerek 10 ağustos sabahına kadar saldırı tertibatını almıstır. 41. alay, büyük süngü hücumu başladığı zaman daha tertibatını alacağı yere (23. tümenin kuzeyine) ulasamamıştı. Fecir vaktı idi. 10 ağustos 1915 sah günü püneş doğmak üzere idi. 28. ve 41. alaylarla takviyeli 8. tümenin Kuts.i! Süngü Hücumu başlamak üzere idi. Bu hü cumu. yaratıcısı dahi Komutan Mustafa Kemal 'den okuyalım: Demek, politikacı için, işini yürütmek ön planda yer almakta. Bu iş sorununu sımf açısından ele alalım. Görürüz ki, kapitalistten yana olan politikacının işi başka, işçiden yana oianın işi ve davası başkadır. Burada politikacı kavramına, daha doğrusu bu kavramın kapsamına açıklık getirmek gerekecek. Politikacı deyince, gözlerinizin önüne, sadece siyasal parti kademelerinde yer alan, seçimle Meclis ve Senatoya girmiş kişiler gelmesin. Bunlann yanında, böylesi bir mutluluğa eremeyen, eremedikleri için de, her başanlı atılımın kaışısına çıkan. ulusça benimsenip sevilen. ulusa onurunu yeniden kazandıran; atom bombaları. fantom uçaklan. CtAları Mialarıyla diinyayı yıldıran süperdevletlere kafa tutan namuslu devlet adamlarını ppratmaya çahşarak, kurulu düzenlerini sürdürmek isteyen, ufacık tefecik, gözlüklü. gözlüksüz, bıyıklı. bıyıksız. ya>\an agızlı, çarpık kafalı bir takım gazete yazarlan var. Buniar. halkı yalanlar dolanlarla uyutup, büyüleyip, eleştiri duyulannı. elestiri bilinçlerini yoketmeye çalışan re bu yoldan yüksek tirajlara ulaşsn bir takım asağılık gazetelerin ikinci. üçüncü. dördüncü, beşinci sayfalannda kösebaşları rııtmuş, büyük büyük lâflar eden zavallı gazeteci müsveddeleridir. Sermaye sınıfından olan. ya da. çıkarları sermaye sınıflarına bağiı bu insancıklann isi, asağılık çıkarlarından başka ne olabilir, ne olabilmiş ki? Elli altmış yıllık politika havatımiîin, seçimli seçimsiz yoldan iktidara gelmiş nice politikacının, durmadan parti degiştiren. değiştirdikçe de önem kazandjgını sanan. beş para etmer. silik. kişiliksiz. kafa züğürdü • cebindeki para öîçüsünde sesini vükseltebilen. ve yükseltmeyi başaran ravaiii (zavallı olduklan için de zarardan. melânetten başka hiçbir işe yaramarr.ış olan) kimselerin tekelinde kaldığına ta1 nıklık etmedik mi" Kürsülerden mürsülerden, fırsat buldukça seslerini duyurmaya çalışan, amp etkisiz Kalan bu politikacılarm seslerini, sözünü ettiğimiz gazete yazarcıkları. «sahibinin sesisne yaraşır bir aşağıiıkla devralmış bulunuyorlar. Alalım Kıbns sorununu. Nikos Samson admdaki serjerde* nin ENOSİS'i gerçekleştirmek üzere yaptığı kanlı darbe karşısmda. hükümetimizin aldığı (bir earant devlet olarak aldıgı> haklı çıkarma ka.arı ve eylemi karşısmda, agızları açık kalıp, böylesi bir yigitliğe (akülarının hayallerinin alamıyacağı böylesi bir yiğitlik atılımına). ezile büzüle. utana çekine katılır görünmüşken, sonradan. ateşkes kararını zamansız sayıp. neden Adayı ba..tan başa ele geçirmedik diye yaygaralar kopardılar bu kabak kafalı yazarcıklar. Ne istiyor bu kabacıklar? Taksim. değil mi? Yani, Ada ikiye bölünsün. Bir böiüğü bizim, bir bölügü Yunanlıların olsun. Ne olacak sonra Yunanlılara geçen bölük? ABD'nin üssü! Sanki ABD bizim kurtancımızdı. Kime karşı? Ruslara karşı. Kanşlarım alnınızı! Bir yazarcık şöyle diyor, o Amerikancı gazetede: «Eğer samimiyet denilen ve iddialan hak etmek namuslulugundan başka bir şey olmayan toplumları da insanlar kadar ilgilendiren bir fazilet (neden erdem değil?) varsa ve bu fazilet kuru bir kavram değil de, eninde sonunda hakiki (neden gerçek değiH menfaatleri (neden çıkar degil?) etkiliyorsa. «süper devlet» gibi. «büyük» gibi sıfatların da beraberlerinde. yapışık ikiz gibi getirdiği sorumluluk ve görevler vardır. Biz de işte bu bakımdan bizim konumuzda da «sene ve daima Amerika. yalnız bizden değiî. bütün «iyi dünya»dan yükselen bu sese kendi çıkan <?> içüı kulak vermek zorundadır.» Bu ne hazin bir yargıdır ki, Türkiye'nin, bugün ikinci bir Kurtuhış Savaşı veımekte olan Türkiye'nin, Haşhaş ekimiyle başlayıp Kıbns çıkarmasiyle sürdürülen onurlu politikasını, bir çırpıda anlatılmaz bir krtielik. bir uyduluk kafasıyla hiçe indinr.eye çalışıyor. çalışabiliyor. çalışmaya yeltenebiliyorlar! Politikada ahlâk bu mu? Bir ulusun onuru, çıkan. esenligi söz konusu iken, sizler nasıl kalkıp. bir süper devletin gölgesine sıgmıp. gerfekleri hiçe savabilirsiniz? Politikada anıâk, özel hayattaki ahl&ktan ayn olabilir mi? «Hiç bir zaman. biri halk için. biri de özel bir insan için aniâk kuralı oldugu»a inanmadıms diyor. ABD'nin büyük devlet adamı Jefferson. Anii, bu bir takım yaz&rcıklara bakıhrsa, iki türlü alnlâk olmalı. özel hayatta, ınsanı tNSAN yapan. yapmaya yönelen ne varsa, hiç birinin politi:: alanda veri yoktur. öyleyse, TAKSİM'e gidin, ABD'nın uydusu olun. çıkarlannızı koruyun, gazetelerdeki köşebaslarında pfranın tafranızı sürdür'jr.. köleligin, uydulugun rahsthfında mutluhısa orın. Daha ne diyeyım, *ize? Conkbayır'ın yıldönümü 10 ağustos 1915 salı. Ramaîanın da son günüdür. tşte kutsal süngü hücumu Anburnu Anafarta cephesinin Düztepe (BATLECHİPHİLL* Conkbayırı (CONKBAYIRI Besimtepe (HİLLA> kesiminde 59 yıl önce bugün yapılmış ve kesin zaferi mizle sonuçlanmıştır. Dört gün devam eden ve savaş tarihinde Conkbayırı muharebeleri diye ya zılan ve 10 ağustosta bu muharebe kutsal süngü hücumu ile sonuçlanmış ve dünya böylece Türkün iman dolu göğsü ile çelik barut ve ladeit sıkıştırılmış 15 inçlik toplardan fırlayan mer m ileri parça parça ettiğine tanık olmustur. Düşman Arıburnuna bizim haberimiz olmadan 25.000 kişilık ta ze bir kuvveti 3 ağustos 1915 sabahına kadar çıkartmış böylece cephedeki kuvveti 37.000 kişîye ulaşmıştı. Buna karşı Anburnu cephesindeki kuvvetimiz 20 000 kadardı. Düşman 6 ağustos 1915te bütün cephelerde taarruza geçti. Anburnu cephesinde taarruzun hedefi 303 m. yükseltili Kocaçimen tepesi güneybatıya doğru 270 m. yükseltili tkizjertepe (Bu tepenin kuzeyindekine Abdalbayı rı, güneyindekine Besimtepe denirdi. Düşmanın Hilla dediği yer de Besimtepedir.) uzantısı 265 m. yükseltili Conkbayırı ve güneye doğru 220 m. yükseltili Düztepe (İngilizler bu tepeye Battleship Hill. Harp Gemisi tepesi derier) idi. Ingilizlerin bu taarruzundan önce Albay Mustafa Kemalin, 19. tümenin karargâhı Düztepede idi. Mustafa Kemal In gilizlerin bu hedefini çok evvelden sezmiş fakat üst komulan larına bir türlü anlatamıyordu. Düşman asıl taarruz hedefini saklamak ve bu hedefe ihtiyat kuvvetlerimizin yetiştirilmesini önlemek için daha güneyde 125 m. yükseltili Kanlısırttan saldırış yaptı. Bıırada bulunan bazı siperlerımiz! zaptetti. İhtiyatlarımızın da bu noktaya sevkini sağladılar. Kanhsırt'ın düşman tarafından zaptedilmesi. ccphenin sol kanadını tehlikeye sokacağından ih tiyat bırliklerimiz buraya yol Mustafa Kemal'in ağzından.. «8. Fırka Kumandanı Miralay Ali Rıza Beye iElyovm Koiordu Kumandanı Ali Riza Paşa> yann fecirle beraber ConkbayırıŞahinsırtı hattında bulunan düşmana taarruz edeceğimi ve bu maksat için muvasalâtına ıntizar eylediğim 28. ve 41. Alaylarla 8. Fırkayı takviye edeceğimi ve bu noktainazardan icabeden tertibatın alınmasını ve bunun için sabaha kadar bütün gece alakadarlann ciddiyet ve fedakârlıkia çalışmalan Unra olduğunu ve benim de bizzat burada kalacağımı söyledim. Bir aralık fırka kumandanı erkâmharbi Galip Beyle (Korgeneral Galip Türker) beraber yanıma geldiler Pırka erkâmharbinin bazı miitalâtı oldufunu ve mütalâtmı bana da söylemeğe müsaade olunmasını beyan etti. Bu tarzdan memnun olmamakla beraber Galip Beyin mütalâasını da anlamak istedım. Galip Bey iki günden ben Conkbayırına mütemadiyen ve müteakiben tarruz edildiği halde muvaffak olunamadığını ve bu yüzden de kıtaatm azim zayiata düçar olduklannı ve elan gayrikabili istifade perişan bir halde bulunduklannı, yeni bir taarruzda kuvvei mevcudiyetinin dahil1 hesap edilemiyecefini. yeni gelmekte olan yalnız iki alayın bugüne kadar daha çok alayların başarsmadıklan bir taaıruzda muvaffak olacağına (hükmedılemiyeceğini ve bahusus bu İki alayın biri meydanda yoktur) o halde yalnız yenı bir alayla bu taarnıza kalkışmanın neticesini vahim gördügünü be\*an ve izah» etti. Galip Bey en kıymetlı erkâmharplerimizdendır. Cesaret ve metaneti rab'ma ates altında bizzat şahıt oldum. Mütalâatı da hesap ve mantığa göre gayri kabili reddi. Bu sebeple ıdı ki Kumandanı dahı mütalâatı dinlemiş ve bizzat bir kerre de bana soylemeyi muvafık bulmuştu. Bazı kanaatler vardır ki, onların hesap ve mantıkla tzahı pek güçtür. Bahusus muharebenin kanlı ve atesli safhasınaata duygulann tevlid ettigi kanaatler... Bittabı her kanaat ve karar, içinde bulunulan atıval ve »eraiti tetkik ve bu tetkikat netaylcini teferrüs ve takdir sayesinde tevellüt eder. Galip Beyin deımeyan eyledığı mütalâa hakikaten vaziyetı ve kıtaatın hallni olduğu gibi tasvir ediyordu. Fakat bu malumatı. beni tebdilikarar ettirecek mahiyette bulmadım. Çünkü ben dusmanı »edit ve serı bir baskın ile mağlup edebllecegime kanaat hâsıl etmistim. Bunun için çok kuvvetten ziyade çok dikkatlı ve fedakârane bir sevk ve idarenin maksadı temın edeceğme hükmetmiştim. Bu kanaatimı tspat için bu isin bizzat başında bulun mayı da zaruri gördüğüm içındir ki, geceyi 8. Fırka Karargfthında geçiriyordum. Fırka Kumandanı ve Erkâmharbine kararımın kati olduğunu ve hatta 41. Alay gelmedığı takdirde dahi yine tatbik edeceğimi beyan ettim. Zaman geçirmeksizin kıtaatı taarruz için ihzar ve tertipten başka düsünecek ve yapacak bir seyimiz olmadığını beyan ettim. Bence yapılacak iş gayet basitti. Söyle ki; hücum cephesüıde 24. Alayla bazı perakende efrattan bir avcı hattı vardı. Bu hattın düşmana mesafesi âzami 2030 hatve idi. îhtiyatta bulunan 23. Alay Conkbayın'na karşı ve yeni gelmekte olan 28. Alay bunun solunda olarak Şahinsırfa karşı karanlıktı fevkalâde sükünet ve lntizam ile avcı hattımn 2030 hatve gensmde taarruz cep hesi imtidadınca saffıharp nizamında bir vaziyet alacaktı. Gecikmiş olan 41. Alay da muvasalatındaki vaziyete göre istimal olunacaktı. Düşmana katiyyen tüfek ve bittabi top ateşi yapılmayacaktı. Efrat süngü takacaklardı. Tekarrür edecek ftnde, saffıharp nizaınındaki asker hücum vürüyüşiyle düşmana aülacak ve önündeki avcı hattı da ona Utırak edecekti. Bir dakika sonra mesele halledilmiş olacaktı. Ondan sonraki safha için şimdiden karar veremezdim. Fırka Kumandanı, Erkânıharbiyesi ve bütün kumandan ve zabitler şayan'ı takdir Rayret ve hizmetle hücum tertibatı ve hazırlıklariyle bütün gece uğraştılar. Bütün geceyi pek rahatsız ve uykusuz geçirdim. Bir taraftan Anafartalar mıntıkasından gelen raporlar ve bfthusus yanlış, fakat mühim haberler benl bizzat işgal ettiŞi gibi, bir taraftan da evvelki gunlerin nekbetli neticelerinde kırasmı. âmirini kaybetmiş ve halft bulamamış btrtakım kumandanlann doğrudan doğrjya bana müracaati bir dakika bile istirahate imkftn bırakmadı. Karargâhımda bana mü'âkı olabilen bazı zabitleri, 8. Fırkanın iştigal ve tertibatını anlamak üzere gönderdim. Bu zâbitlerden bilhassa Erkânüiarp Yüzbaşısı Hidayet Efendi hücurr. istihzaratını tetkik İçin fedakârane lfayı hizmet etti. 41. Alay, hücum ânına kadar gelmedi, yanlış yere gitmiş. Badehu gelebildi. 8. fırka tertibatını almışü. 23. Alay iki taburu birinci hatta saffıharp nızamında, bir taburu da bu hattın gerisinde olmak üzere Conkbayırı' na taarruza hazırlanmıştı. 28. Alay da aynı nizada Şahinsırfa hücum tertibatını ikmal etmişti. Fecır olmak üzere idi. Çadınmın önüne çıktım. Hücum edecek askeri eörüyordum. Oradan hücumun icrasına intizar edeoektim. Gecenin perdei zalâmı tamamen kalkmıştı. Artık hücum ânı idi. Saatime baktım; dörtbuçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra, ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebllecek ti. Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlarsa, kara ve deniz toplannın mermileri bu sıkı nizamda duran askerlerimiz üzerinde bir defa patlarsa hücumun adem'ı imkânına şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Fırka Kumandanına tesadüf ettim. O da ve her iklmlzln refakatunizde ruıunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik. Gâyet seri ve kısa bir teftiş yaptım. Önünden geçerek askerlere selâm verdim ve dedim ki: «Askerler, karsımızdaki düşmanı mağlup edeceğımize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvelâ ben ileri jşideyim. Sız, (Devamı 7. sayfada) eryüzünde zengin ülkeler vardar, yoksui üıkeier vardır Yoksul ülkelere çeşith adlar takılmijtır Az gelişmiş ülke, mazlum millet, proleter ulus, sömürülen toplum gibi... Az gelişmişlık çeşitli bovTitlar taşır ve bazan ulusal büincin kıtiığım sımgeler. Çünkü bilinçli torjlumlar kendüerini sömürtmezler. Bunun içindir ki, az stelişmis ülkelerdeki aydınlar: Uyanalım, bilinçlenelim, kendimizi sömüraneyelim.. diye durmadan bağırır ve çoğu zaman ou vüzdeıı mahpushanelere atılıp, kahır çekerler. Zengin toplumlar dünyanın her yanına yayup voksul ülkeleıi sömüren güçlere sahıptirler. Sözgeıişı fnpııera, Hindistan'ı sömüre sömüre palazlanmıştır. Eğer ou koskoca Asya ülkesinde yaşayanların bilinci dana önceden ışımış olsaydı, siyasi bağımsızlık kazanmak için İkıncı D ü n . ya Savaşı sonuna kalmazdı. İngiliz, Hlndjstan'dala çeşitlt dilleri konuşan çeşitli haikları birbirine kırdıra kırdıra işini yürütmüş, ticaretine bakmıştır. Bu eski bir yasadır. İki yoksul toplumu oirbirine düşürüp sen arada keyüne bakarsın. Şimoı Kıbrıs'ta Anglo Amerikan politikası aynı yasayı sürdürmeye çabalıyor. Ama çelişkiler Ada çevresinde öylesine kördü*üm oldu kı, Gordiyom, efendilerin istemedikleri biçimde çözülebılir. Şimdi bu başlangiçtan sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Sayın David Shirreff'in bana yazdığı mektubu yayınlıyorum. Mestup 24 temmuz tarıhıni taşıyor. O günden bu yana olaylar hızla gelişti, meKtuöun güncelhği kalmadı; ama bir düşünce biçimini vansıttığı için gerekli Kördüm. Diyor ki, Sayın İngiliz misafiıımız: «Sayın İlhan Selçuk, Pencere'de 23 tenunuı'da iddia e t titiniz gibi. tngilizlerin 20 temmuz çıkarma harrkâtına muhalefet ettikleri doğTU değildir. Mılliyet gazetesindeki Inpiliı basmına ait haberler bu vönde üeğııdir Türkive'nin başarıyle ve insanca .vürütehileceeine emın oıdueumuz bu harekâtta tneilizlerin Turklere katılması için rıir sebep var rnıydı? tnfiltere 20 temmuz a dayanan olavlardan önce tarafsız kaimaya çalışmıstır. Bu tngiltere'nin Kıbrıs'tald darbeyi onavladığı anlamına hiç bir zaman cetmez. Türkiye'nin Kıbns'a müdahaie hakkı kanuna ve anlaşmalara davanmaktadır. Ve Türkiye bu hakkını kullanmıştır. tngiltere'nin de Kıhns'ta antlaşmalara dayanan müdahaie hakkı vardır. fnjriltere bu hakkını kullanmamıştır. Fakat bunun iki ülke arasında bir genrinliğe yol açması gerfkmez. Türkive tek basına hızlı ve sınırlı nir askeri harekâta Birişerek bütün dünyanın saygısmı kazanmıştır. tngiltere'nin şimdi törevi, Kıbns'* bir bansçi çözüm yolu bulmaya yardım etmektir. lntriliz Hükümetl. bugün bunalımdakl tarafsız rolünden ötUrü muhtrmelen Atina'da da Ankara'daki gibi antipati ile karşılanmaUadır. Bu da Türkiye ile Yunanistan için iyidir. Böylece bu iki ülke dısardan baskı olmadan kendi aralaruv da anlaşma olanajhna kavuşabileceklerdir. Saygılarımla^ Sajnn Shirreffin mektubunu özellikle koydum. Bu ı>'i niyetli görünüm ardındak; çağdışı zihniyet. bizim Babıali gazetelerinin de nice köşesinde geçerlidir. Ojsa bugün herfcesin kendisine soracagı soru şudur: tngilter'nin Kıbrıs'ta ne işi var? Belli ki güzel işleri var. Bir yandan Ada'nın ticareti ekonomisi Londra borsalanna baflanmıstır. Bir yandan Amerika'nın OrtHdogu politikasına îngiltere Kıbrıs'ta destektır. Bir yandan hat boyundaki makasçı gibi Kıbns'takt olaylar lokomotiflne istediği yolu açar. Ve bu arada Birleşmiş Mılletîer Güvenlik Ilonseyi karannda: Ada'daki vabann askerler çekilsin.. diye yazar. Kimdir Ada'daki yabancı askerler? İngılizler değil kuşkusuz, rürk askerleri... Böylesine earip bir dünyada yaşıyoruz. Sonra da Karadeniz'deki sayın İngiliz öğretim üyesi Kıbrıs sorununda îngilizlerin tarafsızlığmdan söz açıyor. öyleyse İngilizlerin Ada'da işi nedir? Evet, İngiliz Ada'da tarafsız; ama tıpkı Hindistan'da, Hindularla Müslümanlar karşısmdaki gibi tarafsız, ve hiç kuşkusuz kendi çıkarlarından yana... İste çagdaş bilincin bu gerçegini sayın Shirreffln ve emsali aydınlatm trtık aîgrfByacaklanm Umit edelım.;; .??, K Y "Tarafsız ingiliz,, 1 ^•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••L Turizm V e Tanıtma Bakanlığından 1 Baktnlıjımızca «Istanbul», «îzmlr», ve «Akdenlz Sahilleri» broşürlerinın bastmlması isı 26b sayıh yasa'ntn 29. maddesl geregince ıhaleye çıkarılmıştır. 2 «l«tanbul Broşürü»; 300000 «det Inglllzee, 210.000 •det Almanca. 187.500 adet Fransızca ve 62 500 adet Italyanca olmak üzere toplam 750.000 »det. 3 «tzmır Broşürü»; 160.000 «det tngilizce. 90.000 »det Kransızca, 125.UO0 adet Almanc» ve 25 000 «det lttiyanca olmak üzere toplam 400.000 »det. 4 «Akdeniz Sahilleri» broşürü 120.000 »det lngtllzce, 75.000 adet Fransızca, 87.500 «det Almanca ve 17500 adet ttalyanca olmak üzere toplam 300.000 adet bastırılacaktır. 5 Bu ışlere ait murıammen bedeller: a) Istanbul Broşürü için 848000 TL. b) Izmır Broşürü için 279 500 T U c) Akdenlz Sahilleri Broşürü için 255.000 TL.dır. 6 Tekliflerin en geç : a) Istanbul Broşürü 19 ASustos 1974 gunü ı»8t 14 00 b) îzmlr broşürü 21 Agustos 1974 günü saat 14.00 c) Akdenİ2 Sahilleri Broşürü 23 Agustos 1974 günü saat 14.00'e kacfar Bakanlıgımı? Tanıtma Genel Müdürlügü ldarl lşler Subesıne makbuz mukabili tesiim edilmiş veya taahhütlü olarak posta ile gönderilmis olması sarttır. 7 Po*tad» vakl gecikmeJer dıkkate alınmaı. 8 • Bu Ije ait şartnameler Tan]'ma Genel Müdürlüğünden ücretslz olarak alınabilir. 9 Bakanlığımız 2490 «.ayılı kanuna cabl olmadığınd*n ihaley) yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekta serbesttir. 8 Broşür Bastırılacaktır f ••••••••••••••••••••••••••••••••••>•••••••» (Basın: 20576 8390) I Sosyal Sigortaiar Kurumu | İ Beyoğlu Hastanesi Başhekimliğinden 1 Beyoğlu Hastanesinin (Okmeydanı) ihtiyacı bulunan gıda Ve yakacak maddeleri, hızalanndaki gün ve taatlerde kapalı zarf usulü ile ihaie edilerektir Cüisi Mlktarı I a Koyun eü 6O.OU0 kg. bSığır eti 40.0UO kg. ü a FuelOıi No. 5/1 1.300 000 kg. Oıafii 355 sn.) b FuelOtl No. 5/11 550.0UO kg. c Motonn Gün 21.8.1974 . 22.8.1974 » » Saat 15.00 15.00 • » ° O § g g a Ş | 2 Buna ait idari ve evsaf şartnameleri mesai ssstleri g içinde hastanemiz malzeme sefliginden bedelîir t«miıı ediJJ lebilır. » 3 Istekliler idarl şartnamenin esasları gcreğince ha^ zırlıyacakları kapalı zarfları ihaleden en geç bir saat eva veline kadar Hastanemiz Satınaima Komisyonu Saçkanlığına g vermeleri «»rttır. ö 4 Postadaki vaki gecikmeler kabul edılmez. S 5 Kurumumuz 2490 ssyılı kanuna tabi Jİm»yıp. ihan leyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yar>m*ktg sorbesttir 5 (Basın: 20881 6389)ö tHKHHKH3O&EH}CHMH}EKHM3{HKH3<^^ 5 g o g a g 5 5 § 9 § 0 (650 sn.) 175.000 kg. g Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlığından Fakültemiz Asistanlık Bıllm da!ı (Doğum ve K»dın Hastalıkları) lmtihanı 17 Eylül 1974 Salı günü s«at lUOU'da Fakultemiz Kurul odasında yapllacsktır. (Basın: 20825 6395) (Cur.ıhurıj et
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear