23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 1 Ağustos 1974 eni kentlerin yer seçiminde önemli bir etmen olan ve türlü nedenlerle ülkeden ülkeye değişiklikler gösteren «büyüklük» kavr»mı üstünde duracağız bu yazımızda. «Başkent> olarak kurulan yeni kentlerin biiyüklügü, bu tür kentler hızla büyüdüğünden ötürü belirlenememektedir. Washington güzel bir örrekt:r. Başlangıçta bir nüfııs büyüklüğü saptanmış ise bu. yalnızca ilk aşama için geçerli olmaktadır. Brasüia için saptanan ilk nüfus 500 bindir. Bir örnek sayılabiiecek Ankara'nın 1932 yılında onaylanan Jansen Planı. 50 yıl sonrası nüfusunun 300 bin olacağı varsayımıyla hazırlanmıştır. Oysa. 1978 yılına varıîmadan çok önce. daha 1950 de 288.536'ya. 1955'te 451.241e ulaşan Ankara nüfıiîunun 1977"de 2.108.823'i bulacağı keıtirilmiştir. Son sayı, Jansen Planı ile öngöriilen nüfusun 7 kaurlır. Kırsal ya da nüfusun dağınık bir yerlesim gösterdiğı bölgelerdeki işleyimsel 'sınaîi gelişmeyi ittirmek çin tasanmlanmış yeni kentlerin nüfus büyüklüğü ise, üretim kapasitesi ve işleyimin 'sanayiin) evrimine bağlı olarak belirlenmektedir. Öte yandan, geniş ölçüde kentleşmiı alanlardaki büyümeyi yavaşlatmayı amaçlayan yeni «enllerin büyüklüğü: kentlesmiş alanın büyükl'iğiine; büyüme hızına; bu büyümenin yeni kentlere ycnelik payına: yeni kentlerin sayısına baelıdır. Sir Patrick Abercrombie Planı. Londra bölgesi nüfusunun bir noktada donacağı varssyımına dayanmaktaydı. Bu durumda, yeni kentlenn görevi yalnızca yoğun Londra merkezinde yaşayan nüfusun bir bolümünü çekmek olacakr. Dolayısiyle. sekiz küçük kent kurarak bu ereğe ula çılabilcceği düşünülmüştür. Öte yandan, Hollanda'da. Londra'ya göre 10 kez küçük olan Amsterdam, Roîterdam ve The Hague gibi kent ır.erkezlerine karşın, kentsel gelisme tek yönde yoğunlaşmışür. Y Olaylaf ve görüşler Yeni Kentlerin Büyüklüğü Önder ŞENYAPILI deki egilim yeni kentlerin büyüklüğunü arttırmak yolundadır. Doyurucu bir denge ve istihdam çesitUligi elde etmek olanağı hiçbir yerde bulunamamıştır. Bürolar työnetim yerleriı basta olmak üzere belirli «iş>ler. adresleri henüz «prestij» kazanmam.ş., işgücünün sınırlı olduğu, gerekli hizmetlerin bulunmadığı. küçük ya da orta büvüklükteki kentlere göçmekte duraksaına göstermektedirler. Buralara göçerlerse, bilgi. düşün ve olaylar evreninden kopacakları görüşündedirler. Bu durumda, varolan merkezlerin tecimsel işlevlerini, yönetsel, kültürel ve bos zaman değerlendirmesine ilişkin olanların zararına genişlettikleri gözlenmektedir. tlk yeni kentlerin evrimi üstüne girişilen incelemeler, belirli hizmetlerin doğması görülebilme si için büyük bir nüfusun gerekirliğini ortaya koy muştur. Dolayısiyle. canlı bir kentsel yaşantmın yer alacağı çok îşlevli bir merkezin yaratılsbilmesj için yeterli büyüklükte bir kentin varhğı kaçımlmaz bir koşul olarak gözükmektedir. Bu veriler, Danimarka plancılarını. 1961 ön planında Kopenhagen'in büyümesinin 250 bin nü fuslu kent bölgelerinde yoğunlas.urümasını önermeye itmiştir. Söz konusu kenüer birbirini izleyerek 10 yıl içerisinde kunılacaklardı. HeUinki'de, 17 bin nüfuslu Tapiola'yı tasarımlayan Heikki van Hertzen ise. yaklasık 100 bin nüfusu banndıracak ve Tapiola'nın içlerinden birinin merkezi olacağı. kumsal boyunca uzanan bir yeni kentler zincirı önermiştir. Hollanda'da kurulmuş ve kunılmakta olan yeni kentlerden her birinin 100 bin nüfusa erişeceği düşünülmüştür. Yeni kenüeri büyütmek eğilimi hemen oluveren bir değişme değil, yavaş bir evritnm sonucudur. Birlesik Krallıkta. 60 bini geçmemesi öngörüldüğü halde, nüfus hedefleri tavanı sürekli olarak yükseltilmektedir. îsveçte de. metro istasyonları çevresinde gruplandınlmış komşuluk birimleri ve bunlar gibi komşuluk birimlerine hizmet etmekte olan kentsel merkezlerin nüfusları 10 binden 25 bine yükseltilmiştir. Görüldüğü gibi, dıs ülkelerdeki uygulamalarda. yoğun yerleşme merkezlerinin yüzünü paylaşmak üzere kurulan yeni kentleri zaman içinde büyütmek zorunluğuyla karşı karşıya kalınmıştır. Bu kez, yeni kentlerin yoğun yerlesmeler durumuna gelmesi gibi bir sorunla yüz yüze gelinmiştir. Bir öteki durum ise. yeni kentlerin birer yatakhanekent kimliğini almalan ve buralarda yaşayanların iş için varolan merkezlere gidip gelme zorunluğunda blrakılmalarıdır. Yeni kent kurma uygulamasının temelinde, varolan yoğun yerleşmelerin nüfusunun dondurul ması düşüncesi yatmaktadır. Ancak. bu düşüncenin hemen hiç bir uygulamada gerçeklestirilebildiği görülmemiştir. Her ülkede belirgin bir »iyasanm yokluğuna karşın kentsel büyümeyi denetim altma almak yolunda açık ve güçlü bir istek vardır. Ama, bu isteği karşüamakta türlü güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Güçlüklerden en önemlisi, kentlerin elverişli büyuklüğünün ne olduğu ve dağılımlan konusunda bir kuramın varolmayışl ve kentsel büyümenin net «maüyet ve faydaları. ile nasıl dağıtılması gerektiğine ilişkin bilgi yokluğudur. Kuramsal ve profesyonel bilgi eksikliğine karstrt, yığılma ve dağınıklıktan doğan ekonomisizlikleri minimize edecek ölçüd* küçük; işletme ekonoraisi, her türlü hinnet v« y« terli lıtihdam olanağı sağlayacalc ölçüde büyük olmak üzere, kentler için bir optimum büyüklük bulunduğuna değgin görüs birliğinin varlıtı sezilmektedir. Ancak, gene yaygm görüşe göre. özel ellerle gerçekleştirilen ölçek ekonomileri sürekli büyümenin kaynak maliyetini hesaba katmadığından ötürü, kamu siyasasının müdahalesi olmaks'.zın. söz konusu optimum büyüklük elde ed i lememektedir. Öte yandan, kentsel büyüme olaymda ijtenmeyen ve düzeltilmesi pazar güçlerinin gücünü aşan iki belirgin eğilim. nüfus >qzılması ile istihdam ve nüfus büyümesindeki bölgesel dengesizliktir. Bu durumda, iki ana stratejinin uygulandıfı gözlenmektedir. Bazı ülkelerde. örnegin ftalya ve Bsrleşik Krallıkta benimsenen yol, işi işçinin ayağma, öteki bir deyişle, artı işçi bulunan bölgeler» götürmektir. tspanya gibi ülkelerde ise, tüm ekonominin devingen (dinamik» gelişim gösterebilmesi için işgücünün is olanaklannm yarat'.labileceği bölgelere göçetmesi tezi benimsenmistir. İtalya ve Birleşik Kralhk büyümeye ilişkin yeniden yerlestırme siyasalarının araçlarını artı işgücü bulunan bölgelerde kullanırlarken. tspanya belirli «büyüme (ya da gelişmei merkezİeri.ne yöneltmektedir. Kanada, Fransa, Federal Almanya gibi ülkeler ise. hc^ iki stratejiyî de uygulamaktadırlar. Köy kent ve uydu kent araçları, yukarıda açıklanan her iki stratejinin de uygulanmasına ola nak vermektedir. Ancak, kentlerin bü\üklüğüne bağlı olarak, incelemeler sonucu elde edilen bulgular gözden kaçınlmaz ise, Türkiye'de yeni kent ler kurmak, bugün karşı karşıya bulunulan sorunları çözmeyecek. daha da arttıracak gibi gözükmektedir. Sağlıklı çözümün, varolan 50100 bin nüfuslu orta büvüklükteki kentlerin gelistirilmesiyle bulunabileceğj; üretken yatınmlann 'ya da iş olanaklan yaratacak yatınmların"» bu çaptaki kentlere yöneltilmesiyle, gerek belirli büyük merkezlerdeki aşırı nüfus yığılmasının. gerekse istihdam ve nüfus büyümesindeki bölgesel den g*sizliklerin en ekonomik biçimde giderilebileceği belirtilebilir. Bize eöre. Türkiye gibi ülkelerde, üzerine önemle eğilinmesi gerek'.i olan kentler, büyüklüğü 50100 bin arasında bulunan ve varolan (mevcut) kenüerdir. Söpermen, sihirbaz adam ABD Dışişleri Bakanının çeşitli adları var: Kimisi süpermen diyor Henry Kissinger'e, kimisi sihirbaz... Eski diplomatlara hiç benzemiyor bu sayın kişı oturdugu verde durmuyor, dünya başkentleri ara?md'a mekik dokuyor. Pekin'le anlaşıyor, Moskova'ya yanaşıyor. Kahire'yi tavlıyor, herkesi şaşırtacak işler yapıyor. Tuttugunu koparan, istediğini elde eden bir adam... Cumhurbaşkam Nixon, Watersate rezaletinin bataklıgında kulaç atmaya çabalarken Kissinger'in ülkeden ülkeye uçarak Nixon'm politikasını kolayca uygulama?ı ve süpergüçler arasında bir yaklaşım sağlaması ilginç bir çelişki gibi görülüyor. Her yandan, alkış ve yaşa • varol sesleri duyuluyor Kissinger İçin. . tşte bu sihirbaz Ki«?ln»er. anlaşılan başarıdan basarıya koştukça şımardl, kendmi Suitan Sülevman sandı. tktidar kurup iktidsr bozan, bir üfürüşte hükümetleri uçurup devletleri crize getiren «üpermen, Doju Akdeniz'de ela'ıt'.ndan yeni bir ovun düzenledi. Düşündü ki: Atina cuntası emrimde. Kıbns'ta Makarios'u devirip cuntasal bir rejim kurdum mu. Ada'va Am^rikar üslerini yerlestirip Ortado|u politikasını altmış altıya baSlarım. Türkiye yerinder» kıpırdayamaz. Bu nertenle tçerde doğacak tepki solcu Ecevifi de yıkar, yerine istediğim sibi bir iktidar kurulur. Danışmanlan, aianlan, istihbarat öreütleri de bu tasarıyı cTçştekliyen bilgiler verdi'.er K:.s?inger'e: Türkiye Ada'va çıkamaz, dediler. Ki^singer, »ihirbaz adam, süpermen. zekS fışkırlyoT gözlerinden... Kıbrıs'ta oyun oynamak için elinde çeşitli kozlan vardı: En başta tnqiltere, Kissinger ne derse onu yapardı. vapmak zorundaydı; çünkü Ortadogu'da Amerika'nın dümen suyunda kürek çekerdi Insiltere... Atina cuntası. Kissinger'in avucunun içindeydi. Yunan halkmı ezen eeneraller, Kisşinger'in karşısında emirerirMÎen farksızdılar. Süpermen: Hazırol!. ded! mi çeneraller e«as duruşa geçerler ve yeni komut vermeden rahat edemezlerdi. ABD Dışişleri Bakanı. kozlarını bir daha gözden geçirdi: Atina cuntasınm AdaVa yolladığı subaylar Cumhurbaskanı Makarios'u Bldiirecekler. Kıbns'ta ne k?dar solcu varsa yirmi dört saatte tepeliyecekler, sonra sıra Türklere gelecekti. Cinayetti sözkonusu, ama olsun! Amtrikan çıkarlan uğruna az mı cinayet işlenmişti vervüzünde... Ne v»r ki. cinayet planı islemedi bu kez. Darbeciler kof çıktüar. Makarios ölümden kurtuldu ve kaçtı. Türkler ise Ada'ya başarılı bır çıkarma yaptılar Amerikan CIA'sı aldanmış, ve aldatmıştı Kissinger'i.. Türklerin çıkarma eirisimi başanyle sonuclanmca Işlftr birden tersine db'ndü. Bir yandan Kıbns'taki darbe eylemi çözülüyor, bir yandan Atina cuntası yıkılıyor o;r yanoan da Türkiye ile Yunanistan savasm ejiğine geyyorlar; OÖTlece NATO'nun Güneydogu kanadı Darçalaruyordu. K»9 yapayım derken göz çıkarmıştı Kisstaster, süpermen. Ahirbaz adam... Ama devler kolay yıkılmazlar: düşündHl Kissingen Zarann neresinden dönülse kârdır. dedi Yunanistan'daki iktidan değiştiririm, bir konferans düzenlerim; Türkiye'yi baskı altma alınm. askerlerini Ada'dan ç*ker. Sihirbazlann, devlerin, süpermenlerin elleTinde çolt adam vardır. Dünyanın nice ülkesinde sırası çeldıgtude iktidar koltukjanna oturtulmak üzere birtakım tcişiler alesta beklerler. Bu mutlu günü yıllarcUn beri Piris'te özlıyen Karamanlis'in KOİuna girdi süpermen, ve dakkasınaa Atinadaki iktidar koltuğuna oturttu. Ne yazık ki, gene aldanmıştı. Türkiye barış konferansmda diretiyor, «askerimi çekmem» diyordu. Kissinger Ankara'ya lâf dınifetemeyınce «peki. öyle olsun» diye mınldandı. Karamanhs ve Yunan Dısişleri Bakanı da Kissinger'le birlikte tekrar etüler: Peki, öyle olsun. * Olaylan kuşbakışı seyredenler ve dikkatle izleyenler, çimdı duşunuyorlar: Kissinger. süpermen. sihirbaz adam, acaba Türkiye içın Uerde ne gibi bir lyUüc usarlıyor? Sağlıklı Çözüm 1952 Stockholm Planı, bir metro hattı üzerinde gruplandırılmış 1020 bin nüfuslu küçük yerleşme birimleri ve birimlerden birir.a bir kent rr.eıkezi yerleştirmek ilkesine oturiulmus/u. Metro hattı üzerindeki birimler, en çok ö0 bin nüfuslu bır yeni kenli oluştur«cak «ayıda gerçefcleştirilecekti. Bugün, hemen hemen tüm Avrupa ülkelerin Yeterli Büyüklük GÜN DOÖARKEN Bülent Nuri ESEN enevre Bildirisi yaymlanmak üzere (•*•!. Gelecek için izlenecek yolu işaretleyecek ilk belge ortaya çıkmış olacak. Şımdiki güçler durumu saptanacak. Türk ve Rum toplumlarınm birlikte bulunduğu yerlerde tedbirler »lınacak ve çok yakmda geri kalan sorunlarm görüsülüp çözume bağlanması için yeniden toplanma kararj verilecek. Bu sonucu ne geçici saymah, ne de küçümsemeli. Tersine, en önemli temel konuya çözüm getirmekte oldugunu aklımıza ko>Tnalı. Bildiri, güvenlik sorununa yanıt getirecektir. Geleceği barışlı yaşama umuduna bağlamanın en koşulu bu güvenliktir. Türkiye bunda direnmekte haklıdır. Yunanll dostlarımız da anlama yolundadırlar. Gereksiz ENOStS'çi b«ğnazlıktan kurtulacaklardır. Haberler onu gösteriyor. Görülüyor ki, bildiri, artık bir olup bittidir. Şimdi, geleceği kurmak gerekiyor. Önce, yasall bir zemin kabul edilmeli. Bu temel, 1960 Antlaşmalarında aranmalıdır. Ancak, imzalanmak üzere olan anlasnıanın kökenindeki olayı gözden uzak tutmamalıdır. Bu olay, Kıbns'ta toplumlararası bır iç savaşın süregelmekte olduğudur. Oyle sanırız ki. Cenevrede imzaisnacak metin bu hali önleyici tedbirleri alacaktır. Bugüne kadar Kıbrıs kurulu? kurallarına uygun bir devlet olamadı. Rum yönetimi böyle bir uygunluğu istemedi. TJluslararau garantilerle pekiştıtilmis olduğu saculan ^\caya^a1 yı bir j a n a AtU,' k€hdi bildiği ve'olmaisını iiteaigi bir an%jasal düzen yurüttü. Londra ve Zürih statüsü uygulamada •9letilmedi. İlk sorun, Londra ve Zürih prensiplerine göre işleyebi'ecek bir statü saptamak olacaktır. Öyle bir statü ki, bu kez olanlar bir daha ortaya çıkma«ın. Bu uygulanabilir îtatü nasıl olmalı? Kuzey komşumuz srada bir şeyler geveledı. Statüko'nun korunmasını ister gözüktü. Aslında kararsız olsa gerektir. Sovyetler Birliği yöneticileri kişilere önem verirler. Rejimlerin dayandığı ilkelere krşüeri üstün tutarlar. Çünkü, onlara göre, kişi. gerektiğinde ilkeyi bükebilmeli; ilkeden apayrı bir esas. uygulayabilmelidir. Sovyetler Birliği yöneticileri Papaz'm kişiliğinde bunu bulmuşlardı. Statükonun korunması derken, Papaz'm yeniden Kıbrıs Devlet Başkanlığına dönmesi gereğini savtınuyor. Türkiye için bu konu bir saray entrikasmdan öteye geçmez. Türkiye için geleceği güven altında tutacak sorun «yapısal» dır. Ada'nın bölünmesi söz konusu olamaz. Bölünürse Yunanistanla Rum kesimi birleşir ve ENOSİS gerçeklefmiş olur. Asıl dava, bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyetinin var olması olduğuna göre. başka yol aranacaktır. 1963 sonlarmda Makarios muhtırası Ada'yı Yunanlaştırma amacıyle yapılmış ilk «resmi> girisim olmujtu. Red edilmesi halinde uygulanacak planlar hazırdı. Dünya kamuoyu şamatalı bir acındırma kampanyası ile oyalanacak, yalana inandırılacak; bu arada, Kıbns Türklerine karşı «toptan kıyım» •uygulanacaktı. Bunlar yapılmıstır. Jnsan hakl«nnın yüz kızartıcı rezilâne çiğnenişini görmüşüzdür. Türk diplomasisi yetersiz kaldı. Rumlar, salgın hastalık mikrobu gibi yalanlar kampanyası yürütmekteydiler. 1964 kışmda Londra'da London School of Economics'te doktora sınıfında seminer yaptırıyordum. Bir gün, aynı fakültede uzmanhk çahşmaîarı yapmakta olan Doçent Rüçhan Işık evime geldi. Yanında bir delikanlı. Kıbrıslı imiş. Fakülte içinde Yunartlı ve Kıbrıslı Rum öğrenciler yoğun bir iftira yayma taktiği uyguluyorlarmış. Bir de Yunanlı profesör gelmiş, ona da ders verdiriyorlarmış ve bu zat, ders adı altında Türk dü?manlığı yayıyormuş. Birşeyler yapmamı istediler. Ben de, Yunanlı profesöre söyleyin Kıbrıs konusu üzerinde kendisiyle atışalım; bir münazara yapalım, dedim. Yaptık. Bir lngiliz profesörü toplantıyı yöneUi. Sağında ben, solunda Yunanh profesör oturuyoruz. Hıncahmç bir salon. Yerde oturanlar var. Sonradan Işık'tan öğrendim ki. topu topu yedi Kıbrıslı Türk varmış, üst yanı hep Yunanh ve Kıbrıslı Rummuş. Bir çok yabancı öşrenci yersizlikten salona girememiş. Münazara, sorulu yanıth. Hem biz konuşuyoruz; hem dinleyiciler soru soruyor. Yunanlı profesör bilgili adam. Ada'nın geçmişini anlattı. Yunanistan'dan aynlamayacağını söylediği zaman yer yerinden oynadı. Yine de büsbütün gerçekleri inkârdan gelemedi ve toplumların ayrılması tezini savundu. Ben de aklımın erciği kadar, ayrılma düşünülemeyeceğini, Yunanistan'ın ve Kıbrıs'taki Rumlann andlaşmalan bozmakta olduklannı söyledim. Yuhaladılar. Kızdım: «Kuru gürültü ile iş olmaz. Siz üniversite öşrencisisiniz Önce aklınır bağımsız olmah. Din adammdan Devlet Başkanı olmaz. Papaı size felâket getirecek» dedim. Yine yuhaladılar, protestolar oldu. Toplanb yöneticisi ortahğı yatışurdı. Yunanlı meslekdaşım yeniden ayrılma tezini savundu. Alkışlandı Bu düşüncedeki isabetsizliği anlattım ve toplantınm Kıbrıs Cumhuriyetinin mezara gömültne âyini olmadığmı, bilimsel formülün «federatif» bir yapı kurmak olabileceğini ekledim. Konuşmasmdan Amerikalı oldugunu sandığım bir dinleyici beni destekledi. Kibrıslı bir Türk delikanlısı da soru biçiminde bana katıldı. tçten inancım, federasyon formülüdür. Ülke parçaları sımrlanacaktır. îki boyuılu ilişki düzenlenmek gerekir. Biri, dikey. Kantonlarla federal devlet arası ilişkiler. Ikincisi. yatay. Kantonların kendi aralarındaki ilişkiler. Bu ikincisi. en önemli olanıdır. Tophımlar insanlannm iyi niyetine, dostluğuna. beraberlik ve bir arada yaşanıa biiincine bağhdır. Ancak, yazıh bukuk kuralları ne kadar mükemme! okırsa olsun asıl sorun. onu uygulayacak olanların düşünüş biçimindedır. Anayasa üstünlüğü sağlanmadıkça dava halledilemez. Toplumların yönetime katılma ve kararlarda etki payları federal düzeyde eşit olmahdır. Kurulacak iki meclisten biri «Kantonlar Meclisi» olmalı ve her kanton eşit sayıda üye ile temsil olunmalı. Meclislerden birinin başkanı Rum ise, ötekininki Türk olacaktır. Yürütmenin bir kanadı olan Cumhurbaakanı Rum ise, Başbakan Türk olacaktır. Anayasa Mahkemesi e?it sayıda Türk ve Rum hâkiminden kurulur \e kendi başkanını kendi «eçer. Bışkan Türkse, başkanvekili Rum olur. Kararları kesindir. Devleün bütün organlannı, kantonları, kışileri bağler. Kar*rlanoın uygulanmama5i, geciktirilmesi suçtur. Askeri hükümierA gelince, onlan uzmanları düşünür ve saptar. Bizirn davamız, bölgede barış ve güvenliktir. Huzur içinde bir bağımsız Kıbrıs Cunıhuriyeti Yunanistan için d e bir güvenlik inancasıdır. Dosüarımızm bunu snlamasını dilemekteyiz. Biz, bütün insanlan seviyoruz. Yunanlı komşulanmızı ise, ayrıca cana yakın bulmaktayız. Yakm geçmişte bizden kaçan hep onlar oldu. Büyük devlet olmak geniş toprak sahibi olmaya bağlı değildir. Tarihte büyü'c ij başarmayı bilmeli. TÜKETlCl TERCİHLERÎ ÜZERİNE H er bılim dalı gibi iktisat bi liminin de temel amacı, sonuçta insanlıfln daha iyi yaçama koşullarına kavuşturulmasına yöneliktir. Gerçekten, daha iyi yaşama olanaklan sağlayacak olan mal ve hizmetlerin, sınırlı olan iktısadi kay naklarla, en üst düzeyde ve «toplum tercihleriyle uyumlu» bir biçimd'e nasıl sağlanabilsceği sorunu, iktisadın temel ko nularından birisidir. Bir ülkenin üretim yapısının, mal ve hizmeUere ilişkin toplumsal tercihlere ve bu tercmlerde zaman içinde söz konusu olabilecek değişikliklere uyumunun sağlanabilmesi İçin ise; önce, işgücü, kapital. toprak gibi üretim faktörlerinin, toplum«al tercihlerin yöneldiği malların üretiminde kullan;!maları gerekir. örneğin, bir ülke halkının tercihleri, otomobil sahibi olmaktan çok televızyon sahibi olmaya doğru daha^ fazla eğilimli ise, televizyon üreiiminin arttırılmasKid'a kulla» nılacak olan bir kısım üretim faktörlerinin, otomobil üretimin den alınıp, televizyon yapımın da kullanılmalan gerekir. Piyasa ekonomisinde iktisadi kaynakların tüketici tercihleriyle uyumlu olarak sektörler arasındakı dağıhmını düzenleyen mekanızma en genel çizgileriyle şöyle özetlenebilir: Tüketici tercihlerinde herhangi bir mala yönelik olumlu bir tfeğişiklik, o mala karşı olan talebi arttırır. Talebin artması sonucu, söz konusu malın fiyatı yük»elir. Yükselen fiyat sonucu artan kârlılık oranı, firmalarm bu sektörde üretimlerini genişletmek istemelerine yol açar. Firmalarm üretimlerini genişletme istekleri, söz konusu malın üretiminde kullanılacak olan iktisadi kaynakların, daha yüksek fiyatlar karşılıjı öbür C MAL VE HİZMETLERE İLÎŞKİN TOPLUMSAL TERCİHLERİMİZDE, ÜLKEMİZÎN GELİŞME HIZINI YAVAŞLATMAYACAK VE KAYNAKLARIMIZLA UYUMLU BİÇİMDE BİR YOL İZLEMELİYİZ Dr. Tamer iŞGÜDEN tst. l.T.ÎJ^. Iktısât KürsUstt alanlardan, bu alana doğru çekilmesi sonucunu doğurur. Böylece, tüketici terc'hlerinde meydana gelen bir dejöşikliK, ftyatlara yansıyarak, zincirleme bir takım yeni değişikJıkienn nedeni olmakta ve sonuçta kaynaKİarın sektörler <Lras:n<lalc dagılımı, tüketici tercihlen doğrultusunda gerçekleşmeKtedir ıak dagîhmında onemlı agırolan tüketici esılimlerinin kAlkınma sürecine etkisı açısınöan değerlendinlmesi. nedense ül kemizde üzerinüe oek tazla durul rnayan bir konuduı. Gerçi yaşama koşullarının iyileştirilmesi ve birey başına tüketim düzeyinin yükseltilmesi kalkmmanjn temel amacıdır. Fakat. tüketim m&llan üretimlerinin. tercilUeı doğrultusunda arttınlabılrnesı için de ön ce bu malları yapan makinelerın üretimi gereklidır. Ayrıca, üretimin ülke çapında düzenli \iirllmesi; enerji, yol, niteııkli işgücü limanlar, ulaştırma araçları gitn temel altyapı vatırımlarınm var lığına bağlıdır. Ve bu temel yatırmalann gerçesiestinlmesine ay rılacak olan mtisadi kaynakiar blçüsünde de tüketim düzeyinin sınırlı bir çizgide tutulması, k:sa dönemde kaçınılmaz bir zorunluluk olarak belirir. Belirli ve pek de fazla olmayarı bir gelır. nihayet, ya tüketim düzevmin yüksel tilmesine ya da Kisa dönemde tüketimi ve yaşama koşullannı önemli ölçüde iyilestirmeyen fakat uzun dönemde mevvalannı fazlasıyla verecelc olan üretken ya tırımlara aynlabiur. Bu açıdan değerlendınldiğınde, özellikle iktisadi gel'.şmenin ilk basamaklannda mal ve hizmetlere ilişkin toplumsal tercihleri yansıtan tüketim narcamalannı, ülkenin kapital oluşumunu ve Gelişmiş Batı ülkelerinin tügelişme hızım yavaşlatmayacak bi ketim kalıplarmın, Türkiye gibi çimde.. üretim olanaklan U j yatırımlara yönelik kaynakiarının. : M S bB» sımr içinde her zerresini dikkatli kullanması nemi agıkoa belirir gereken bir ülkenin üretim ojanaklarmuı çok üstünde olduğu Tüketici tercihlerinin hangi ortsdadır. Etrafunıza şöyle bir faktörlerin etkisi altında oluşgöz atmak dahi, tüketici tereihtugu sorunu, iktisatçılarca gelerinin. ülke kaynakiarının akılnellikle uzun boylu tartışma ko cı kullanımıyle nasıl bağdasUrıla nusu yapılmamakta ve bu konu mıyacak biçimde oluşmus, oldugupsikoloii, biyoloji gibi bilim dal nu gösterir; evlerimizde ısınmak lanna bırakılmajctadır. Böylece, için kömür yerine fueloil yaklherhangı bir zaman kesitinde yoruz, toplu ulaştırma araçlangeçerli olan toplumsal tercihler mızın hali oıiada iken konserve verj olarak kabul edilmektedir. reklâmı yapar gibi otomobil cek Halbuki, özellikle günümüzde lâmları yapıyoruz, büyüyen kent daha iyi gözlemlendigi gibi, bu lerimizi gecekondular sararken, tercihler üzerinde etkili olan en göıkemli salonlan olan konutlarönemli faktörlerden birisi, ken da oturmak istiyoruz.. vb.. disi de temelinde oır iktisadi Sonuç olarak. Türkiye gibi geliş faaliyet olan reklamlardır. mekte olan bir ülkede, nıa! ve hiz Reklâmların. tüketici tercihlemetlere ilişkin toplumsal tercihle rinin oluşturulmasında, hatta ye rın gelişme hızmı yavaşlatroayacak ni ihtiyaçlar yaratUmasında ne ve ülkenin ka>naklarıyle uyumdenli etkili oldugunu zannadelu bir biçimde oluşturulması, bel rim açıklamaya gerek yoktur. ki de gelismenın en zor, fakat çö Her gün radyo, gazete, televizzümü zorunlu olan sorunlarınyon gibi kitlelere seslenen araçdan birisidir. Ve bu sorunun çölarla belirli bir malı kullanmazüm yolu da toplumun her sanın, belirli bir giysiyi edinmevaş gibi. iktisadi kalkınma sanin insanlann toplum içindeki vaşınm da bir takım fedâkârbk yerlerini dahi etkiliyebileceği lar gerektirdiğine inandırılıtıasınduyunuu, gerçekten tüketici ter dan geçer. UMWMaiMı cıhlerl üzerinde etkili olabümek tedlr. Bazı malların; özellikle belirli zevkleri edinmis, toplum içinde bulundııklan yerler dola yısıyle saygı gören kimseler tarafmdan kullanılmalan gerektiğı dujoırusu, toplumun her kesimınde bu mala karşı bır ihti yaç yaratabilmektedir Ayrıca, az gelismis ülke insan larinda. örnek toplum olarak benimsenen geiişmiş Batı toplumlarının tüketim kalıplanna ulaşma, çoğu kez vazgeçilmez bir amaç olarak kendisini duyur maktadır. Örneğin, ülkemızde bir Batı ülkesı gıysisı, hâlâ begenı konusu olabilmekted.r. Dış ülkelere giden vatandaşlarımızuı vitrin. vitrin dolaşıp, sonun da Türk malı olan bazı şeyleri bilmeden satm aldıklannı arada bir gazetelerden okuyoruz. MEVLİDİ ŞERİF Kendisini sevenleri unutulmaz acılara garKedeıek ebediyete intikal eden merhum mimar Kemaieıtirı oeyın ve merhume Behire Hanımın kerimeleri, kıymetli eşim; Mehlika Cemal Tunçelli'nin vefatının ikinci seneyi devriyesine tesadüf eden 2 ağustos cuma günü öğle namazını müteakip (saat ın.2ü» !>JŞU Camıi çerifinde çok aziz ruhunu taziz için Nusret Yeguçaj, Ali Hürses, Şükrü Altın, Kâni Karaca, HmiD Isık Aıİ7 B*hnyeli, ve Kemal Tezergil tarafmdan okun«cait roevl QI serife dost, akraba ve arzu edenlerLn huzurıannı nca ederıra. EŞt: CeroaJ TüMÇELLl <Cumhurıyet: 6164) RmmımnııniiiıniM •••••••••••••••••••••••••••••••••••••J Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Baskanlığından Bildirilmistir. {î | !•••••••••••••••••••••• Jstanbul 9. îcra Memurlu2undan Gayrimenkul Satış İlanı Dosya No: 1974/176 Beşiktaş • Rumelihisar mahallesi Guzelpınar sokak yeni 3 kapı numaralı, 12 pafta. «57 ada, 89 parsel ve 565.00 M2. sahah apartman izalei şuyu suretiyle ve 6/24 hisseye intıfa hakkı ile yükümlu olarak ve açık artırma ile tatışa çıkarılmıftır. İMAR DURUMU: Belediye îmar Müdürlüğünün 15/2/1974 günlü belgesine göre: 1/1000 mikyaslı, 10/1/1952 tasdik tarihll Etiler mevkii imar planında kalmaktadır. Mevzii imar planı olarak teşekkül etmiş, halen mevcut b:na aynen kalmaktadır. EVSAFI: Gayrımenkul, Etiler, Yıldız Çiçeği sokagı 8 kapı sayılı, bahçe içinde bir bodrum. iki kstlı apartmandır. Bahçesinde muhtelif ağaçlar vardır, zemin kat antre karşısında mutfak, yanda tuvalet. sağda içiçe açılan iki oda şeklinde salon, ahşap merdiven île üst kata çıkış. Sofaya açılan üç bod'rum kat da sonradan daire haline çevrilmiştir. Su, havagazı, elektrik tesisatı vardır, bina dış cephesi serpme sıvadır, işçilik, malzeme vasat kalitededir. Helâ, mutfak. banyo aksesuarları da vasat kalitedir. Zemin kat ve birinci kat tek aile için olup arada bir ahşap merdiven mevcuttur MUHAMMEN DEGERI: 550.000,00 TL.dır. thaleye iştirak için muhammen değerin % 10 tutarında teminat verilmesi lâzımd'.r. Ihale pulu. tellaliye tesmi, tapu harç ve masraflan ile tahliye ve teslim masraflan alıcıya aittir. İlk açık artırması 9/9/1974 Pazartesi günü saat 10'dan 1045'e kadar Istanbulda Sultanahme'te Adliye Sarayı 9. lcra Dairesinde yapılacaktır. Açık artırma şartnamesi 17/7/1974 tarihinden itibaren açık olup isteyene 150 K. posta masrafı verildlğinde bir sureti gönderilecektir. İlk açık »rtırmada teklif edilen bedel, muhatrımer» değerin % 75'ini bulmadığı takdirde en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle artırma 10 gün uzatılarsk onuncu 19/9/1974 Perşembe günü saat 10'dan 10.45'e kadar yine I»tanbul'da Sultanahmette Adliye Sarayı 9. tcra Dairesinde yapllacak ikinci açık artırmad» en çok artırana ihale olunacaktır. Ipotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin ve irtifak hakkı sahiplerinin haklannı, faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgelerle 15 gün içind» lcra Daîresine bildlrmeleri icap eder. Aksl halde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça satıs bedeünin paylaşmasından hariç kahrlar. Daha fazla bügi almak isteyenlerin 1974/176 dosya numarası ile memuriyetimize müracaatlan, alıcılann satıj yerinde ve zamanında hazır bulunmalan ilân olunur. 17.7.1974 Elâzığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi | Başkanlığından İ g g S ^ ğ ğ § §§ a g §j 1 = H g s g ğ J ş 1 ğ ğ ş g â g = g g = s S s | M Akademimiz înşaat Makina Elektrik Mühendisliği bölümlerinde açık olan kadrolara 1184 sayılı Akademiler ve 1765 sayılı Üniversite Personel Kanununa ve ilgiü yönetmeliklerine göre öğretim üyeîeri, öğretim görevlileri, uzmanlar ve bir adet Fransızca okutmanı alınacaktır. Isteklilerde aranacak genel şartlar şunlardır: a) 1327 sayılı kanunun 48. maddesi uyarınca Devlet Memuru olmak için aranan genel sartları taşımak, b) Askerliğini yapmış veya en az bir yıl tecü almıs ol« mak, Ayrıca özel şartlar olarak da; Öğretim Görevlileri tçin: ai Mühendislik dallanna müracast edccekler için Yüksek Mühendis veya Yüksek Mimar olmak. diger daUarda ilgüi Fakülte veya Yüksek Okullardan mezun olmak, b) Yabancı bilim dillerinden birini bilmek, c) Görevlendirileceği dersin alanında çalışma ve eserleri ile tanınımş olmak, Okutman tçin: a) Yabancı dil öğretimi yapan fakültelerin Fransu Dili ve Edebiyatı bölumünden mezun olmak, Uzmanlar için: a) Yüksek Mühendis Yüksek Mimar veya Mühendis * Mimar olmak. Yukarıda belirtilen elemanlardan öğretim GörevlUerine 1327 sayılı Devlet Memurlan Kanununa göre girebilecekleri sınıfın derece ve kademesinin iki derece üstünden, Okutman ve Uzmanlara bir derece üstünden maas ödenecek, ay» nca iş güçlüğü, iş riski ve temiründeki güçlük zammı olarak kadro ayllkları tutarınm '/» 4O'ı oranmda ek ödeme verilecektir. Bundan başka gelisme güçlüğü zammı olarak ilâve bir ödeme de yapılabilecektir. Ayrıca durumu uygun görülenlere lojman da tahsi* edilebilecektir. İstekülerin özgeçmişlerini belirtir bir dilekçe ile veya şahsen Akademi Baskanhğına tnüracaatları önemle duyurulur. (Basın: 20331 6162) DENİZCİLERE VE HAVACILARA 86 SAYILI BİLDİRİ 6 ile 10 Ağustos 1974 tarihleri arasında 09.00 tle 17 00 saatlerınde aşağıdaki noktaları bırleştıren saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 500 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyetı oakımından tehlikeüdlr. MARMARA OENtZl IZMtT KÖRFEZt l'inci nokta: Enleml 40 derece 44 dakıka 10 saniye kuzey Boyiamı 29 derece 46 dakika 'Jl saniye doğu 2'nci nokta: Enlemı 40 derece 44 dakıka 38 saniye kuzey Boylamı 29 derece 48 dakıka 08 ssniye doğu 3'üncü nokta: Enlemı 40 derece 43 dakika 49 saniye kuzey Boylamı 29 derece 48 dakika 08 saniye doğu 4 üncü nokt8: Enlemi 40 dereco 43 dakika 15 saniye kuzey Boylamı 29 derece 46 dakika 03 saniye dogu DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE Dll'URULUR. • • 5 J • •••»••••••••••••••••••••••••••»«»•••••••••»' & B a « n : 19932 6145 Mevcut Muhtelif Tali Hasılat Maddeleri Satılacaktır 1 Saüj kapab zarfla teklif alınmak suretiyle yapüacaktır. 2 Satıs şartnameleri ve listeleri Beykoz'daki Müessesemiz Merkezinden veya Sirkeci 5'inci Vakıf Han altındaki trtibat Büromuzdan temın edilebilir. 3 Teklifler en geç 8.8.1974 günü saat lî.OOye kadar Müessesemiz Merkezine verilmiş olacaktır. 1 Teklifler arasında şartlanmıza ve ihtiyacımıza en uygun olanı tercih edllecektir. 5 Müessesemiz satış; yapıp yapmamakta veya dilediğin» japmakta tamamtn serbesttir. SÜMERBANK DER1 VE KUNDURA SANAYİİ MÜESSESESİ (Basın: 20269 6148). SımuıiHiııııııiHiııtüifflinüiıııiffliıifliiTinınnnının • Jj (*•) Bu yazı yazıldığı sırada henüz »nlaşm» imzalanmıs değildi. ••••••»•••••••••••••••••••••••••••••••••••• Basın: 5955 6153 Kara ve Denizi Ancak GÖKLER TAMAMLAR HAVA KUVVETLERİNÎ CÜCLENDİRME VAKF1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear