25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 28 Şubat 1974 ÛUKLÜ CALISAM (rÛllUKLU 0 SA&AH, ^ ATlİ İiîNİ 8îTı>W VE TOKATlİKANA {AMljOfrllYE Mil YARALISIN ERDAL ÖZ 13 Ensende blr yer, bir sivilee ba$ı belkl de, yanarak kaşınıyor. Kımıldavamıvorsun büe. Öldürücü. «Niye getirildiğini biliyor musun?» «Hayır, bilmiyorum.» Yanağında patlayan ağır bir tokat. Her gün bu. Akşam üstleri. bilinme2 bir yerlere götürdükleri gencecik insanian acılar, iniltiler içinde geri getirip odalarına kapattıktan sonra senin odana giriyorlar. Koyu gözlüklü, ince, uzun bir adam, otuzunda var yok, ayru soğuk, duygusuz sesle her gün aynı soruyu soruyor: «Niye getirildiğiıü düşündün mü?» «Düsündüm.» «Suçunu biliyorsun yani?» «Hayır, bUmiyorum. Suçum yok benim> Vanağında patlayan tokat. Hep sağ eıiyle vuruyor. Yedi gündür hep sol yanağını tokatlıyor. Alıştın sayılır. Kapıd&n çıkarken de o her günkü uyan: «Bu geee iyice düşün. Uğraştırma bizi. Elimden kurtulamazsın. Yarın sabah büıbüı gibı konuşturacağım seni. Tamam mı?» «Tamam.» Gidiyor. îşte sekizinci günün sabahında alınıp getirildin buralara. Bekliyorsun. Az sonra bülbül gibi konuşturacaklar seni. Altın kafese kapatılmış, ötmesini beceremeyen bir bülbül müsün sen? Nasıl ötüleceğini mi öfretecekler? Adamlann işleri bu. Bu işin ustası olmuşlar, bilimini yapmışlar. Uzman kisiler. Gerçekten başaracaklar mı? Bekliyordun, günlerdir bu günü bekliyordun. Bırakılma umudun kalmamıştı. Neler sorulacağını, neler yapüacağını bilemeden bir ertesi günün sabahını beklemek korkunçtu. Ör. güleri açümış, yayları sarkıp aralanmış demir karyolada geceler boyu bin bir korkur.ç görüntü içinde, terden sınlsıklam, dönenip duruyordun. Öldürücü bir bekleyişti. «Ne olacaksa olsun» diyordun, «başlasın artık» diyordun. Diyordun ya, her sabah saat dokuzla on arasında geüp başkalarını götürdüklerinde, götürülenlerden biri olmadığın için garip bir boşalma, rahatlama duyuyordun; sevinçle üzünç iç içe oluyordu sende. Akjarr. üstü aynı sorular, sol yanağında patlavacak aynı ağır tokatla sona erecek kocaman, bomboş bir gün başlıyordu yine. Gün alabildığine ağır yürüyor, yatağın altında, betonun üzerinae sinek ölülerinden oluşan kara leke gittikçe kabarıyordu. Yaklaşan ayak sesleriyle irkildln. buz kestin. Geldiler. Götürdüklerinden birini güçlük. le arabaya bindirdiler, hemen arkasındaki sıraya oturttular. Ensende, amansız bır koşudan çıkmış bitkin birinin umutsuz solıunaları vardı. İç geçiriyordu. H'.çkıraraK inlediğini duydun. «Kes sesini.» Arabamn içinde yenl bir sesti bunu söyleyen. Göğsünün inip kalkışlannı duyuyordun arkandakınin. Kocaman bir soluk boşalttı. Yeniden iç geçirdi. Hava, yaşamasına yetmiyor gibiydi. ) • Ayağını şöyle uzat.» folugu titriyordu. Durumu kötü olmalıydı. • Sigara içer misin?» «tçerim.» Yılgı doluydu bu ses. Kulağının dibinde bir çakmağm çakılısı. «Çek içine.» Ö1U bir sessizlik. • Başka sigara isteyen var mı?» Elinde olmadan dönmüstün. «Al.» Eline dokunan sigarayı tuttun. O anda bir. dsn sigarayı geri vermek geçti içinden. Bu adamlardan gelecek her şeyi geri çevirmeK gerektiğini anladın, bildin ama geç kalm:stın. Çakmak yüzünün yakıııında «çak»ladı. «Tamam. Çek içine.» Ağzmda titreyen sigaradan Dirkaç soluk çektin üst üste. «Başka içen var mı? Sen.» Yine çakmağm çakıhşı, önlerde. Özlediğin duman bir türlü gelmiyordu dğerlerine. «Benimkl yanmadı.» «Yandı. lyi çek.. Çekiyorsun. Boş bir emziği emer gibisin. Elini sigaranın ucuna dokunduruyorsun, gerçekten yanıyor sigaran. Şaşılacak &ey. Çekiyorsun çekiyorsun ciğerlerine gelnıiyor duman. Birden bir öksürük. Uzun sürüyor. Günlerdir özlediğin ama bir türlü unutamadığm sigara öksürtüyor seni. İçin yatışınca, geıçekten yanıp yanmadığına inanmak için, ucunun sıcaklığına gizlice bir daha dokunaıak, aVucundaki sigaradan yeniden bir çekimlik dolduruyorsun ciğerlerine. Ciğerlerin inanmıyor dumana, bir türlü inanmak istemiyor. Gözlerinle görmedikçe ciğerlerinle de inanamayacağını seziyorsun. (O günlerden unutam&dığm önemli ayrıntılardan biri bu: Gözlerin baglıyken içtiğin sigaranın gerçekten yanmakta olduğuna inanmıyor insan, kesinlikıe inanmıyor.) Çenelerin gevşıyor. Esniyorsun. Sonunda esnemekten çenelerin ağrıyor, yoruluyorsun Bütün eklemlerin, uvkuya girerken beliren o şaşkın konuğu yaşıyor. (UKVAMI VAR» DÜNYAMIZIN TÜKENEN KAYNAKLARI Vehbi BELGİL Filler dişleri, maymunlar tecrübe tahtası oldukları için azalıyor isisel kazanç hırsı, özel çıkar sahiplerini önoe insanlarm, sonra di. hay\'anların kökünü kazımaya dogru götürmüştür. Bu durum bu gün de devam etmektedir Çare bulunamazsa, bir ÇOK hayvanları sadece Doğa Müzelerinde görebileceğiz. K Yerliler Yokediliyor Modern somürgeciuğin başlangıç yılı olarak 1493 yılını, >ani Kristof Kolombun Amerikayı buluş yılını alabiliriz Ortfcçağ Avrupasındü karabiber, zencefil, karanfil, targuv mazı, küçük hindistan cevizı. vanilya.. gıbi baharat çesitıtri elmas değerinde idi. Asyadhn kara yoliy le getirilen baharat son derece pahalı olduğu için herkesin alabileceği bir meta değildi. Bu yüzden, bol baharat alabilmek için bol altına iht'yaç vardı Bu da ancak yeni bulunacak ülkeieVden sağlanabilirdi. İşte, cogrtfi keşifler devri böyle bir hava içinde başladı. Sömürgeciliğin öncüleri lspanyollarla Portekizlıler oldular. Bu iki ülke arasında sömürgeter yüzünden çatışmayı önlemek için devrın Papa'sı S Aleksandr, dünyayı bu iki mem leket arasında bölüştürdü. İspanyollar Meksika'da Aztek, Peru'da İnka uygarlıklanna son vererek bu iki ülkenin tapınatlanndaki, meydanlarındaki heykellerin üzerinde bulunan altmları ve kıymetli taşları alıp götürdüler. Ondan sonra altın ve gümüş madenlerine el attılar. Bu madenlerde çalıştırılacak adamları Avrupa'dan getirmek olanağı olmadığı için yerlileri avlayıp kamçılarla çalıştınyorlardı. Fakat yaşamlannı avcılıkla sürdüren bu zavallılar böyle ağır işlere dayanamadıkları için kütlsler halinde ölüyorlardı. Bunun bir sonucu olarak da, Kolomb'un ilk bulduğu sıralarda bir milytınluk bir nüfusa sahip olsn Havti adasında 1309 yıUnda 40.000 ytrli, 1514 yüında da 13.000 yerli kaldı. MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU şey kalmadı. Kalanlar da mahZenci Kıyımı zun mahzun ortalıkta dolaşmakAmerika Birleşik Devletlerintadır. de bu gun mevcut zencilerin Şimdi de Fil Avı dedelerı olan o zamanki zenciler Afrika'da da, hayvan avlar giFildişinin çok para etmesi yübi avlanıyor, gemilere dolduruzünden bu gün Kenya, Zambilup Nantes şehrine getiriliyoıya, Tanzanya, Uganda gibi Aflardı. Yolculuğun çok ağır korika ülkelerinde fil nesli tükenşullar altında yaptırılması neme yoluna girmiştır. örneğin deniyle bu zavalhların yarısınKenyada, Ocak 1973'den Eyiü! rfan fazlası yolda ölüyordu. Fa1973e kadarki 9 aylık devrede kat, zenci fiyatları çok yüksek 20.000'e yakın fil öldürülmüştür olduğu için, kalanların satış beki ülkenin 100.0CO filinin beşte delleri her türlü zararı karşılabiri demektir. Fillerin azalmamaya yetiyordu. sı, fildişi fiyatlannın, aynı devrede, kıloda 500 liradan 1.000 liZenciler şundan ölüyordu: raya fırlamasına yol açmıştır. Zenci taşıyan gcmilerin ıçleri, Bir diş 40 kilo kadar geldiğine ellişer santim aralıklı döşerr.egöre, her filden 40.000 lira kalerle raf gibi bölünmüştü. Yazanılmaktadır. En ağır cezalar, kalananlar fırına ekmek salar katliamı önleyememektedir. Rüş gibi bu raflann üzerine arka üs vet gırla gitmektedir. tu yatınlıyor, ne sasa ,sola doncbiliyor, ne de ayağa kalkabiBalinalar da Bitiyor liyorlardı. Tabii ihtiyaçlarını bi le yattıkları yerde görüyorlarBir zamanlar 4,5 milyon cidı. Aylarca füren yolculuk bo varında olan Balinalard'an bu şartlar içinde yapılıyordu. Pisgün sadece 3004CO bin tane kalliktcn, hastalıktan, sıkmtıdanfe^jnıştır. ZİEsy, halen dünyada, her ve çok defa da açlıktan, bu za* 17 dakikada bir T>ir Balina ölvallılar oldukları yerde ölüyo^" tTCTrülmektedir. Mavi Balina, Gri Balina, Yaybaş Balina Kara larcîı. bur Balina ve Düz Balina gibi Zenci avı bir ara o kadar hızcinsler kalmamıştır. Yüzgeçli landı ki Afrikada adam kalmaBalinaların sayısı tehlike nokma tehlikesi baş gösterdi. Tehli tasına ulaşmıştır. keyi sezenlerle bu duruma içBalinaların r i 90'ını Japonlar leri parçalananlar nîhayet derla Ruslar avlamaktadır. Bu gün nckler kurarak bu işe son vehâlâ Balina görebiliyorsak burilme=i gerektiğini halkoyuna nu uluslararası anlaşmalara ve duyurduiar. Zenci avı ve satıkontrollere borçluyuz. şı da bövlece sona erdi. Japonlar, insafsızca balina avVe Bizonlar lamalarını haklı göstermek için, Zencilerin yanında yeni dünbalina etinin Japon halkının başyanın hayvanlannın da kökü lıca gıdasını teşkil ettiğini söylekuruyordu. Oktan ve mızraktan mektedirler. Halbuki, Japon probaşka silâhlan olmayan Kızıltein ihtiyacının sadece %1'i baliderıliler bunların dibine dan nadan gelmektedir. ekememişleridi. Fakat, beyazlar Balık da Bitiyor gcldikten sonra, onlardan aldılc ları süâhlarla Bizor» avına başBir zamanlar, tükenmez balık ladılar. Beyazlar daha da çok hazineleri göziyle bakılıyordu. avlıyorlardı. Ve bövlece, bir zaBugün bu durum da değişmektemanlar sonsuz Amerikan ovıdir. Örneğin, İzlandayı çevrelelarını dolduran milyonlarca Biyen sularda, 12 yıl önceye kadar zondan bu gün hemen hiçbir yılda 110.000 ton mezgit (haddock) Bir gün gelecek filmlere yalnızca hayvanat bahçe4erınde ve sirklerde rastlanabilecek... balıfı tutulurken bugün bu miktar 40.000 tona düşmüştür. Ringa avı 750.000 tondan 60.000 tona inmiştir. Balık avı konusunda İzlanda bu yüzden hassasür. Zira 210.000 kişilik nüfusu olan bu ülke halkının başhca gelir kaynağı balık avıdır. İzlanda ile İngiltere arasında bu av yüzünden geçen yıl patlak veren anlaşmazlık henüz hatırlar dadır. îzlanda. İngiliz balıkçılan nın gelip kendi sularında avlanmasını önlemek için karasularının hududunu 3 milden 50 mile çıkardığmı ilân etmişti. İngiltere ise, İzlanda gibi küçücük btr ülkenin, hakkından çok suya sahip çıkma iddiasına itiraz ediyordu. İhracat gelirlerinin °o 78'ini konserve, salamura, dumanlı, kurutulmuş, dondurulmuş balıklardan sağlayan İzlanda. bir ara harbe hazırlanmaya başladı, hattâ NATO'dan çıkma ve İzlandamn Keflavik şehrindeki NATO deniz ve hava üssünü kapatma tehdidinde bulundu. İzlanda Hükümeti: (En meşru haklarımızı dahi saldırgan Ingiltereye karşı koruyamayan bir ittifakta işimiz ne?) diyordu. lere dökülüyordu. Almanlar, 1943 yılında, savaş kıtlıklarından kın hrken biz Istanbulda, her biri bir kuzu büyüklüğündeki torikleri Sarayburnu önlerinde tonlarla denize döküyorduk. Çifti 50 kuruşa satılan derya kuzuları'nı sanırım çoğumuz hatırlarız. Uskumru ve çiroz kuyumcu dükkânlarında sa. tılır hale geldi. En ilkel, en vahşi usullerle balık avlamaya devam etmekteyiz. Bu durumdan bari ba hkçılarımız yararlandı mı? Balık tutanlar gene aç, ama perde arkasındaki kırcalmış kurtlar milyarlarını küplerine çoktan attılar. Maymunlar da mı? Hindistan, dünyanın hemen bü tün tıbbi araştırma laboratuvarla rına her yıl yüzbinlerce maymun satar. İnsan bünyesine en yakın bünyeye sahip bulunan bu zavalh hayvancıklar yeni ilâçların, yeni cerrahi denemelerin tecrübe tahta sı olarak kullanüırlar. Maymunlar özel olarak çiftliklerde yetiştirilmedikleri için ormanlardan yakalanıp götürülmektedirler, Bu yüzden de nesilleri tükenme yolundadır. Daha birçok canlılar için de durum aynıdır. Birçok ülkelerde av kanunları olmasa idi, bugüne kadar ne kuş, ne karaca, ne geyik kalırdı. Ya Bizim Balıklar? Balık konusunda öyle çok uzaklara gitmeye lüzum yok. Ken di balıklanmızı düşünelim. Beş on yıl öncesine kadar o kadar düşün cesizce, o kadar insafsızca balık tutuluyordu ki satılamayan bahklar sonradan mavnalarla deniz YARIN: Madenler de Tükeniyoı DİSİ BOND Sıra Kızüderililere Geliyor Bundan sonra Kuzey Amerika'nın kızılderililerinin imhasına ge çildi. Bunlarla beyazlar aras:ndaki mücadeleler her yıl 15 20 Amerikan filmine konu olur. İmha o kadar hıziı oldu ki, madenlerde, tarlalarda çalıştınla, cak adam bulmakta güçlük çekildi. Gerçekten, koca bir kıfanın insanlarından bugün kala kala sadece 800.000 kişi kalmıştır. Yerlüerin tükenmeye yüz tutması üzerine birisinin aklına dahiyane bir fikir geldi: Afrika'dan zencileri getirerek çalıştırmak. Bu sefer korkunç bir zenci avı başladı. Bu ticarete merkezlik eden Nantes ve La Rochelle gibi Pransız liman şehirleri birden parladı. Zencileri Amerika'ya götürenler hiçbir vahşetten çekinmiyorlardı. LASOBUNC;I GEEE TİFFANY JONES KONGRE 2/2/1974 tarıhinde MÜH Gençlik Teşkılâtları Federasyonu olağanüstü Genel Kurul toplantısında Rerekli çojunluk sağlanamadıgından 1Ü/3/1974 Pazar günü SaaT KJ'da Istiklâl Cad. 471/2 teşkılât merkezinde tekrar toplanacaktır Bütün üyelere duyurulur. 1 2 3 4 G Ü N D E M : Açılıs Başkanlık Divanı seçimi Tüzük tadili Yönetmeliklerin görüçülmesl 5 Bağlı olan ve baglanmak İçin muracaat eden kuruluslarla ılgili görüşma 6 Aklama 7 Seçimler 8 Dilekler ve kapanı? (Cumhuriyet Ifin2) KAYIP Istanbul Trafik Şubesinden almış olduğum, 78304 no.lu ehliyetimi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hük mü yoktur. AHMET ERBAÎ (Cumhuriyet 1599) GARTH SIKl DUKUM DOSTL A RIM • BSW M
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear