26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 4 Mart 1973 aşlığı yanlış okumadınız: Yaklaşan 1973 seçimlerinden değil, 1946'dan söz edeceğim. •ierçi içlnde bulunduğumuz 1973 yılı, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, türlüraercive Meclisler için, seçim yılı olacak; fakat gazete okuyan herkes, bugünkü siyasal ve sosyal ortamı bildiğind'en, biz geçmiş bir tarihten söz etmeyi daha uygun bulduk. 1946'da CHP Genel Sekreterliği görevini yapmakta olan eğitimci ve terbiyeci Nafi Atuf Kansu'yu, Milli Mücadelenin ilk yıllannda, 1921'de tanıdım: Ben Ankara Lisesinin 12. sınıfında öğrenciyken, okulumuza müdiir olarak atanmıştı. Sakarya Zaferi'nden ör.ce Ankara boşaltılırken, biz, Ankara'dan Kayseri'ye okulca onun müdürlüğü zamanında göç etmiştik. (Bu göçün öyküsünü «Milli Mücadele Anılan» kitabımda anlatmıştım. s. 140). Kansu, yumuşak yaratıhşlı, eski deyimle, •sakin, halim selim» bir insandı. Kendisine derin saygı ve sevgim vardı. Fakat tam 1946 seçimlerinin yapılacağı sırada CHP'nin seçim kampanyasını yürütebilecek politikacı dinamizmine sahip görmüyordum onu. Çünkü bu defaki seçim eskilerine benzemiyordu. CHP'nin karşısında artık çığ gibi büyüyen bir DP vardı. CHP, hiç bir ön hazırhk yapmadan ve DP* nin 1945'teki kuruluşundan beri sürdürdüğü politika ile halka arkadan arkaya verdigi din tavizlerinin etkisini hiç düşünmeden, 16 yıl önce, yani 1930'da, Atatürk'ün Serbest Pırka denemesinde karsılaştığı sonuçlan da gözönünde bulundurmadan, en geniş demokrasl ortamında tek tfereceli seçimin içine çivileme atlayıvermişti. Bu ülkede Atatürk'ün basaramadığını înönü gerçekleştirmek Ve demokrasiyi yerleştirmek istiyordu. O dönemin, köylerde eskiden beri yerleşmiş feoda! ve yan feodal ve kentlerde yenl yeni palazlanmaya baslamış «ermaye ortamında, halk yığmlannın gitgide taassup ve irtica dog rultusuna sürükleneceği. «Aynı sebepler aym neticeleri dofnrnr» yasasının işleyecegi düşür.ülmemiştl. Açıkça söylenmemekle birlikte, belki tfe. «Atatürkçü Ordn avakta iken ülkede irticam hiç bir zaman kıpırdanamayacafı» düşünülüyordu. Oysa irtica sadece kimi seyh veya seyyit^•rin. yeşil bayrak açarak, blrtakım cahil halk yığmlannın öniine düşüp isyan çıkarması demek degildi. lrtica tohumu önce kafalarda, zihinlerde yerlesip yeşerir ve bu durum dünyayı sadece «din ve ibadet» göziügü ile eören. kafası yıkanmıs. Insanlar yığınının küçük yastan başlayarak yetişmesine. üremeslne ve çogalmasına ortam hazırlarch. Bu ortam hazırlandıktan sonra. onu hazırlavan çevre ve partiler için artık gerisi kolaydı. Bu ortam içinde iktidara gelecek bir partinin «evvelallah» uzun süre bir daha iktidardan dü^mesi söz konusu nlsrnazdı. B Olaylar ve gotüşler 1946 seçimlerinden bugüne HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU rin «Türk Sovyet» saldırmazlık ve dostluk anlaşmasını bozmaları ve böylece iki ülke arasında Atatürk ve Lenin çağından beri sürüp gelen dostluğa açıkça cephe almalan ve Doğu'da Türkiye'den toprak ve Boğazlarrfa üs istemeleri, Türk Hükümetini âdeta bağsız • koşulsuz bir gidişle Batı'ya ve özellikle Amerika'ya yöneltmişti. Amerika'nın yeni sömürgecüik metodu ise, geri kalmış ülkelerin yöneticileri, politikacıları, sermayecileri ve başarabilirlerse asker çevreleri ile işbirligl yaparak o ülkelerin doğal kaynaklanndan olabildiğince geniş ölçüde yararlanmak doğrultusunda yürüyordu. Sovyetlerin düşmanca tutumunun Türkiye için yarattığı tehlike, Amerika'nın bu sömürücü politikasının çok işine yaramıştı. Ne var ki, bu politikanın Türkiye'de rahatça ve pürüzsüz yürütülebilmesi için, ülkede Atatürk çağının «milliyetçi ve istiklâlci» düşünee birikiminin yavaş yavas eritilmesl, yeni kuşaklann bu ilkelerden uzaklaştınlarak eski «ümmetçilik» platformuna kaydınlmaa lâzıradı. Atatürk ve Atatürkçülük, ruhlarda «milliyetçi ve tam istiklâlci» ilkeleriyle yaşamamalı, fakat ağızda çiğnenen sakız gibi, ruhsuz, heyecansız birer «kutlama seremonileri» dunımuna getirilmeliydi. Atatürk için daha çok heykel, daha çok büst dikilecek; belki daha çok ve daha gösterişli merasimler yapılacak; Anıtkabir'deki deftere daha parlak yazılar ve bağlılık ifadeleri geçirilecek; fakat Ö'nun «milliyetçilik ve siyasi ve iktisadi bağımsızlık» ilkeleri unutturulacak, bu ruh öldürülecekti. Kafalar öyle yıkanmalıydı ki, TürMye'de her okumns kişi. kendisini gerçekten Atatürkrü ganmaiı. fakat 5te yandan. AUtürk devrlmeiliiinin, tıpkı komünizm jribi, bir snç oldaŞnna ve Batı'nın, özellikle Amerika' nın yardımı olmaksızın ulkenin yaşayamayacağına inanmalıydı. îşte 1946 seçimleri lamanında, başta CHP politikacılannın önemli bir bölümü olmak üzere, hemen bütün DP politikacıları, bilinçsiz blr şekilde, bu inanca varmışlardı. Atatürk'ün «istiklâlci ve devrimci milllyetçflifi» yava? yavaş yerini, özden ve ruhtan yoksun rfonnalitecf ve merasimci miHiyetçiliğe» bırakıyorcfu. Ne yazık ki, ülkede bu tehlikeli ve korkunç oluşum ve gelişimin farkına varan aydın pek azdı ve onlar da seslerini duyuracak durumda değildi. Bir yandan Türk aydınlarının yukanki hava içinde yetişmesi; öbür yandan halkın hızla milliyetçilikten uzaklaşan bir ümmetçilik havasına itümesi; öte yandan da Atatürk zamanında Anayasada bile yerini almış bulunan «halkçılık ve devletçilik» ilkelerinin CHP tarafından tamamen siyasal yönde kullanılması. Iktisadi devlet teşekküllerinin politika emeklileri için birer yemlik durumuna getirilmesi ve bu yüzden bu teşekküllerin yıllık bilânçolannm her zaman zararla kapanması, okumuş, okumamış büyük bir kısım halkı «devletçilik» ten soğutup. onun kafasını «her seyin ancak özel teşebbüsle başarılabileceği» düşüncesine yatkın duruma getirmiş ve bu da Türkiye'nin, venl sömürgeciler için tatlı bir pazar olarak görüimesi ve bu ülkenin doğal servetleri üzerine ipotek konulması cToğrultusundaki iştahlan kabartmıştı. Onlar» göre bu k > rnuda yerli sermayeciler asla ihmal edilmemeli ve olanak bulunan ülkelerde askerlerle işbirliği sağlanmalıydı. nun oluyordu. Zira nasıl ki Birleşik Amerika için, kendisine bağlı bir ülkenin,, örneğin Ispanya ve Yunanistan'm, faşist bir sistemle yönetilmesinin önemi yoksa, Sovyet Rusya için ö"e, bir ülkenin komünist olup olmatnasının önemi yoktu; yeter ki, o ülke ya kendisine bağlı olsun, ya da iİeride kendisine kolayca bağlanabilmek için, iç yapısında zayıf ve halkı da milliyetçilik ve istiklâlcilik ruhundan uzak bulunsun! Yugoslavya. Çin, Arnavutluk, komünist olduklan halde, bağsız koşulsuz Rusya'ya boyun eğmedikleri için, Sovyetlerin güvensizliglni, hatta düşmanlıKinı çağırmışlardı. Sovyetler için Türkiye'nin komünist veya fasist olması degil, bir gün kendisine kolayca bağlanacak veya lokma olacak biçimde içind'en çürümüş olması önemliydi. Atatürk çağmda olduğu gibi, istiklâlcilik v e milliyetçiliği ruhlara sindirmiş bir Türkiye'nin larzımuhal komünist olması durumunda bile öyle kolay yutulur bir lokma olmayacağını herkesten iyi onlar bilirdi. Sovyetler, Çekoslovakya'yı 1968'de iseal ettikleri zaman, komünist Yugoslavya seferberlik ilân etmis ve bu ülkenin lin>ri komünist Tito: «Biz vatammızı kan akıtarak düsmandan knrtardık. Gerekirse bafımsızlığımı« yine kanımızla savunacağıs» diye demeç vermişti. O tarihte Yugoslavya böyle istiklâline bağh bir komünist ülke olmayıp da, içinden çürümüş kapitalist ve fasist bir ülke olsaydı, Ruslar bakımından belki de o sırada çok elverişli ikinci bir lokma olabilirdi. ülkemizde, 12 Mart 1971 önceslnde, bir yandan «Bağımsız Türkiye» diye avaz avaz bagırdıklan halde. öbür yandan bütün davranışlarıyle Sovyetler'e veya Cin'e baSımlılık dogrultusuna yönelen kimi genç gruplann anlayamadıtı, işte buydul Onlara bağlanmak, bagımsızlıSın tüm elden gitmesinden başka bir sonuç doğurur muydu? öbür yandan, CHP'de yeni gelişen milliyetçi sosyal adaletçiligi daha şimdiden boğmak ve Atatürk devrimciliğini kökünden yoketmek isteyen; Atetürk milliyetçiligi verine de Suudî Arabistan ümmetçiligini besleyen işbirlikçi. çıkarcı, sömürücü çevrelerin ve sosyal ekonomik olaylan ve memleket sonınlannı, yalnız sağ gözleriyle gören politikacıların bugün anlayamadıklan veya anlamak istemedikleri nokta da. ne yazık ki. yire budur. Bu gibiler. Sayın Şevket Süreyya Aydemir'in, Cumhuriyet'te 15 ve 22 Ocak 1973 günlerinde çıkan yaıılannı okumalı ve Suudî Arabistan ümmetçiliginin ve onun arkasındaki milletlerarası sermaye tekellnin hangi doğrultuda çaba harcadığını görerek gözlerini açmabdırlar. Yürekten dileyelim ki, tarih, bu iki yönlü kısa görüşlülüğü, anlayışsızhğı ve bazı polıtikacılann tek yönlü gaflet ve dalâletini, Türk Ulusuna yeni acılarla ödetmesin! Aydınların Nasibi asaba hayatı bilinmeyen şey degil: Bir meydan, bir slnema, öğretmenler derneği. tüccar kulübü. birkaç banka, birkaç manifaruracı. üçbeş kahve. parti binalan, spor kulübü, hükümet konağı, asfcerlik subesi. Jandarma karakolu. ortaokul... . • ' Tutucu partUerin önderleri kasaba eşrafındandır. Bunların bir de vurucu EÜCÜ bulunur. Öğretmenlerin çoğımun bası bu takımla belâva fririvor. Bi?e gefen mektuplardan anladıgımızs göre. şu sıra olaylar sıklaştı. Sahneye konan ovun CORU yerde avnır öerermen aksam vaktt evine dîinerken kuvtn bir yerde ousuya diisBrüTüvor. Kasabada elayak çekilmiş. Karanlık basmış. Saldırganlar kafagöz yarmacasına bir hüc'Jmdan <;onra: K •a "5 Anlamavanlar Madalyonun Ters Yüzü Îşte 1945'te Rus tehlikesinin belirmed sonucunda doğan ve böylece CHP döneminden beri sürüp gelen ve gittikçe gelişen olaylann asıl nedeni, aydın geçinen politikacüanmızın bütün bu gerçekleri vaktinde görememesidir. Bir de madalyonun arka yönüne bakalım: Türkiye'deki bütün bu ters gelişimde kendi ters politikasının etkisini gören Sovyet Rusya, burnunun dibindeki bu sınır ülkesinde geçen olaylardan tedirgin olmakla birlikte Amerikan askerî üsleri sorunu ayrık (müstesna) olmak üzere Türkiye'deki iç gelişmeden; AUtürk devrimciliğinden statUkoculuğa, Atatürk milllyetçiliğinden ve istiklâlciliğinden Arap ve Müslüman ümmetçiligine geçiş sürecinden herhalde mem Olumsuz Bir Etki Ikinei Dünya Savaşı biter bltmez Sovyetle BİR TİÎRRÜN Evet GÖZÜYLE BALZAC Hayır OKTAY AKBAL Balzac, 1848 devriminden sonra Paris'te kalmak istemez. Öıtilâl günlerinin kanşıklığından huzuru kaçmıştır. Gidip sakin bir ülked yerleşmek özlemini duyar. Ukrayna'yı gözüne kestirir. Rus Eğitim Bakarüığı ile Emniyet Müdürlüğüne başvurarak Odessa'ya gelmek için izin ister. Kendisini «Chateaubriand'dan Akademide boşalan koltuğa aday olan kişi» diye tanıtır. Huzuru ve sessizliği aramak için Ukrayna'da bir süre kalmak istediğini belirtir. Emniyet Genel Müdürü bu dileğin yerine getirilmesinde hiç bir sakınca olmadığını bildiren raporunu Car'a sunar. Balzac'm Rusya'ya gelmesi iyi bir şeydir; Fakat Çar eLyazısıyla su notu ekler raporun altına: «Evet gelsin, ama sıkı şekîlde göz altmda tutulsun, izlensin.» Balzac Ukrayna'da kald*ı|ı sürece bir jandafma subayı tarafmdan sürekli biçimde izlenir. Ne yaptıysa kiminle konuştuysa rapor edilir.Balzac'dan söz açmak da nerden geldi aklına diyeceksiniz. Gelir. Balzac bu. iki de bir açiD okudugum bir yazar. Bir dünya kurmuş romancılardan. «Her yüz bir dünyadır» diyecek kadar.. Yukanda andıgım gerçek bir olaydır. 1848 ihtilâlinden kaçaru huzur ve mutluluk arayan Balzac, Çar I. Nikola'nın gözünde «eüvenilmez» bir kisidir. Sıkı sıkı kontrol edilmesi gereken, teh likeli bir adamdır Dünya varatan yazarlar baskıcı yönetimlere korku verirler hep. Oysa Balzac hiç de devrimci değildi, hattâ kralcıydı. Ama yapıtı. turucu değildir, tam tersine devrimddir. Bir çağı. o cafın özelliklerini, insanlannı geleceğe en Veskin en saşlam çizgilerle bırakarak en hızlı devrimcilerden daha çok yarar sağlamıştır. Ama gel gör ki Car I. Nikola'nın gözünde «kuşku yaratan» biri sayılmış o da zamanında. Bugünlerde Balzac üzerine çok ilginç, çok yararli bir kltap okuyorum. Balzac'severler bu kitabi çok be^enecekler. B>lzac evrenini, Balzac insanını tanımada. «tnsanhk Güldürü«ü» nün anlamml duvmada essiz bir yol gSsterid. «Pieure» et Messages dans la Comedie Humaine • însanlık Güldürüsünde Yüzler ve Bildirimler». Kitap beş bölüm: Yüz ve yazı, yüz ve yazgı. yüz ve varlık. yüz ve söz. mltos ve yüz.. ESlenmek için. vakit eeçirmek için okunacak bir yapıt degil «Yüzler ve Bildirimler»... Bilimsel bir çalısma. bir inceleme. Balzac'severleri, Balzac'ın yapıtının derinliklerine girmek isteyenleri ilgilendirecek bir yapıt. Zaten bilimsel bir dizi olan «Univers semiotique» yayınlarmda çıkmış. Fransız dili ve edebiyatı ögretlmi yapan fakültelerde okunacak, yarar saSlayacak bir kitap bu. «însanlık Güldllrüsü» nBn en önemli kişüeri teker teker ele alımp incelenivor Balzac'ın dünyasındaki yerini alıyor Balzac'ın bir kitaplık dolduracak sayıdaki romanlarınm yanma konulacsV deŞerli bir vsnıt. Şa$acaksınız belki. diyeceksiniz ki lçinizden. «Ne yapalım vani. Fransıs dilinde öyle çok yapıt var ki Balzac üzerine, Balzac'm vaşamı ve sanatı Ozerine... Başa mı çıkar her> sini almak? Şimdi bir kitap cikmış. okumus befenmtssin bize de al diye ö8üt!üyorsun! Hanpi birini almalı?» Ama bu kitabm bir SKelliSi var okurlanm. öbtlr Balzac tncelemeleri Bibi degil bu. CUnkti bir Pransız tarafmdan vaalmıs degil, bir Türkün yanıtı. Fransa'da ünlü Mame Yavınevinrte basılan bu bilimsel vapıt bir Türk yasarmm krltabıdır. önemli yam da budur. BIT başka önemli vanı da Balzac tfbl Fransia edebiyatmın en gözde yazarlanndan birinin. kişiligi ve yapıtlan vüzleree kez ineelenmis didik didik edilmiş. belki dokunulmadık, ele almmadık vam bıratalmamıs bir Balzac'ın, bir TUrkıin eriMiyl» eörülmesidir. Fransa'da bir Türk romanı basılabilir. Ki oirçok romanlanmız basıîdı. Bunlsr cok büyük ilgi çörmediler, büyük vankılar yarermadılar ama blr TOrk romanı okumak isteyen Fransız yurttası ldtapolardan ücbes Türk romanı ahp bulabilir. Bir bakıma kolaydır bir Türk romanınm. özellikle b«U gesel renkler tasıyan bir romanm Fransızcaya çevnlmesi. vayırr.îantnası.. Ama BaJrac üzerine hazırlanmıs bir bilimsel incelemenin Fransa'da Dasılıp Fransizlarca beS«niimesl fivlesine srüçtür ki1 Balzac bu! Bir Türk vazan. bilim adamı kalkıp Palzac'm dünva.smı Fransızlara tanıtacak! Bu akil nlınaz bir seydir Ama iste bu akıl almaz sev olmu<tur. Tamnmıs öySü yazan. Istanbul Edebiyat Fakültesi Fransi7 Edebivatı Docenti Dr. Tahsin Yflcel bu başanya ulasmistır «YÜ7İPT ve Bildirimler»i okurken bir sevinç. bir övünç duvdum Sanınm siz de aynı sevince ortak olacaksınız tste biı niık vazan Fransızlara vergi bir alanda. Fransız vazarlanyle es kosullarda bir çetin smav vermiş. başanyla atlatmıs bunu. Bir fcikâyemizin, şiirimizin. romanımmn çevrilmesinden de önemli, scvindirici bir başandır Yücel'in ulastığı.. Şimdi bu kitabı Türkceye de çevinnesi eerek Yücel'in. Kaç kisi okur bilmem. ama Balzac severler az deSil Türlcrye' de. Pirkac bin kişi çıfcar «tnsanlık GUIdürüsünde Yüzler ve Bildirimlemi ahp okuvacak .. Dostum Tahsin YUcel'i kutlarım. Fransızca bilen okurlanma da bu kitabı bulup okumalannı öğütlerim. 7 Güiiün ardından BARIŞ, SABIR ÎSTİYOR!.. Konf erans' Paris'te 27 Ocakta imzalanan anlaşma uyannca «banşı teminat altına almak üzere» Uluslararası Konferans haftanın başında Paris'te toplanmıştı. Konferansa, savaşan 4 taraf (Amerika, Kuzey ve Güney Vietnam, Vietkong) temsilcileri, dört büyük devlet (Sovyetler, tngiltere, Fransa, Çin) kontrol komisyonlânnaa ğörev alan dört devlet (Kanada, Polonya, Macaristan, i;ddonezya) ve Birleşmis Milletler Genel Sekreteri Waldheim katılmışlardır. Başkanlık için Amerika Waldheim'e, Hanoi de Amerika ve Kuzey Vietnam'ı önermışlerse de, her iki öneri de kabul edilmemiş ve Polonya ile Kanada'nın nöbetleşe Başkan olmalanna karar verilmiştir. 1973 Vietnam Konferansı. 1954 Cenevre Konferansına benziyor. Fakat bir bakıma görevi daha kolaydır, zira anlaşma daha önce, Paris'te imzalanmıştı. Böyle bir anlaşma olmadığından, Cenevre Konferansı aylarca sürdü. Öte yandan anlasmayı uygulamakla görevli olan Paris Konferansı, daha büyük zorluklar karsısındadır. PARİS KONFERANSI ZORLUKLAR KARŞISINDA MOSKOVA, ORTAKPAZAR'A YAKLAŞIYOR KUVVET İNDİRİMİ GÖRÜŞMELERİNİN Z A YIF TARAFIv j r Görürsün bak daha'neler olacak! Ögretmen ne yaosın? Sikâvet et^e cıkar vo\ degil. Evine dogru avaklarını sürüTken düsflnür Kendi Bakanlı&mdan havır vok. Tutucu partilerto a£ırlığı kasabadaki vetkilinin.. elini ayagım baglıyor. Bir avuçluk kentte tlerici avdın nefe>; alamaz oluyor. vasamava olanak bularnıyor. Yasamak. dçdieimiz de ne ki! tstediŞince kitap okumak. beŞendiSi sazetpvi almak. rahatca konusmsk. tartışmak... Mc Carthv*cilik doruktan besiendigi iciri. kasaba kesimindp büsbütün azgınlasıvor. ÖJtretmenin yaşantısını kıskaca alıyor. Böyle durumlarda ne yapüır? Bana mekttrp vazanları 'no cerap vereyim? Son zamanlarda moda oldugu Uzre* Sizler küçük buriıtva özlemîerine kanmıs büfokratlarsınız. Oturun oturdugunuz verde. ve ülkemizde kapitalizmin selismesini bekleyin. Kapîtalizm çeüsrikçe daha 11beral olacak. baskılar hafifleyecCk, demokratik ortama kavuşulacak mı diyeyim? ',' • . Yoksa: , ' . Egilmeyin. bükülmeyln: baskılara eyvall'ah deyip, Sadercilifte sapmayın. Demokratilt »» vasal haklannı* tçin ugraşmızda devam edin. Yirmind vüzvıl insanı rçin başka türlü vasamak zillettir... mi diveyim? ,; Büyük sermayeve yaslanıp. iki eünluk ömriinde flçbü, çuk gününü gün edene bir diyeceSimiz yok. Hem böyle OIUD, hem de ilericilik iddialao sürdürenlere de bir diyecegimiz yok. TürViye'de dünyanın tüjn ülkelerl «ibi her çejpdinden insar. vardır elbette... . . . » , '• . * Hepsini hosgörmek gerekir. ,**•"•.. *'. ' Ama ortada görülen Mr şey dalfa vardıV>'• %', ." Ülkemizde demokrasiye karsı olan. demokratik hakla' n yoketmek tsteyen. Anayasayı kuşa çevirmek yolunda RÖZÜ dönmüs olanlar 12 Mart'tan sonra liberrfl rolüne, çfkmaya çahsmaktadıriar Bunlan yutmamak gerek Ana'yar sa'yı yok etmeyi 1969 parti programlanna koyanlar. sendikal haklan «ıfıra indjreemeye yönelenier, demolrratik haklann üstünde tepine tepine iktidarlannı yürütmek 1» tevenler kimlerdi, ve kimlerdir? Bunlan tanıyo«uz. Bu kisilerin gardrobu zengindir Kuzu postuna da «annab'ilii1ler, kurt postuna da... Ne var kt, 5nemli olan kişiler de. degildir. Türkive'de kapitalist eelişmenin demokrasiyi boğmgk zorunlugunda olup olmadığının* saptanmasında yarar vardır. "ı. Buna karşılık ilericiligi savunmak, hahgi çevrelerin göreviyse o görev yerine eetirilmeiidir. . Türkiye'de aydının görevi gerçeklerin ışığını toplurrta yansıtmaktır. Ama bu görev vapıhrken eziliyormuş aydın, kcı çeklyormus, hırpalanıyormua... Ne yapalım! ' 't / Aydınlann tarihteki ve cünümüzdeki nasibi budur. Aydın, geçmisten geleceğe bu çileyı çekrriek zorunda k1mıştır, kalacaktır Bu çileyı göze alamayanlar, bu uğraşa katlanamayanlar, ne denli bilgili, görgülü. dipipmalı olurlarsa olsunlar, zaten aydın sıfatına lâyık değillerdir. ^ ^m rrm ı £ i' Câ :^Z,İT:. Prof. Ahmet Şükrü ESMER tin'de de seçim düzerdenecektir. Bunlann en önemlisi, şüphesiz, Fransız seçimleridir. Burada da Gaulle'cülerle Sosyalist Komünist Koalisyonu ve ortada R © formisüer çatısmaktadır. İktıdar partisi solcular yönetiminin Fran sa'vı ve Avrupa"yı karşı karşıya getirecegi tehlikelere Fransız seç menlerini uyarmıs ise de. son kamuoyu yoklamalan da solculara fazla şans tanımakta idi.DeGaul lecülerin 487 sandalyeli son Meoliste 360 sandalyeleri vardı. Böyle bir çogunluğu sağlayamazlarsa da, yalnız başlanna olmasa bile, Reformistlerle koalisyon kurup iktidan solculara kaptırmayacakları sanılmaktadır. ^Okuyucu Mektupları Belediyemiz sokaklarıda sınıflandırmaya başladı Evet, nihayet Sayın Belediye' Başkanımız Dr Fahrt Atabey, gensoru önergesinden kurtujdu v» makamında çalısmalsrına devam etme fırsatı bulabildı Sayın Atabey, eksik olmasm, tüm Istanbul'un sokaklannı asfalt (!) yap\ırdı, tıpkı Izmir Belediye Başkanı Osman Kfbar eibi.. Kibar Izmir'in ara sokaklannı bile asfaltiattığı için adı «Asfalt Usman» a çıktı. Belki yakıntJa Atabey için de synı yakıştırma vapılabıllr. Edirnekapfda. Salmatomruk Caddesinin, Pasahamamı Sokağı vardır. Bövle sokaklar Istanbul'un her kesiminde bulunur. Yalnız, bu öyle bir sokak ki. degil arabalann rahatlıkla eidebilmesi. insanlarm yurümesi, hattâ çocuklarm oynaması bile mümkün degil dir. Yazm tozundan, kısm bele kadar çıkan çamurundan kimse buralardan gecrnek istemiyor. Bir' araba tutup evtaize gitıneye kalksanız, soför van yolda arabasından sizl lndirir. Saym Atabey. eksik olmasm bu yolla ilgilenmiş ve de bu yolun (tücüncü smıf asfalt»lanmasma ksrar vermiş. Şimdi, yine Sayın Atabev'e tesekkür etmek gerekiyor. Buna da sfilrtir demelt eereMyor.Ancak, biz Saym Atabev'e ,oy verirken. üçüncü smıf oy vermedik diye düsünüyor insan. Sonra Sayın Atabevi «orla bu makama sretirme^ik. diye düsünüvor insan. Sonra. seçtigi belediye başkanmdan beledl hiametleri yertee Retirmestni bekler diye düşünüyor, insan. Adı Becen vohm kanalizasyonu da olduguna eöre. buranm birinci smıf asfalt yapılması ee . reltir dive düsünOyoT insan. Ve . insan düsünüyor ö , «tîçtmcil smıf asfalt» ayınmı yapılma^ sm! Avrupa Güvenlik ve îşbirliği ha, zisi devam ederken, lsraü'in Lübzırlık görüşmelerinin üçüncü dö nan'daki gerilla üslerine saldırınemi başladı. 15 Ocakta başlayıp sı ve Libya uçagının düşürülme9 Şubatta sona eren ikinci dö si, Arap • tsrail ilişkilerindeki nemde konferansın gündemi so gerginliği daha da arttırmıs ise de bu gelişmelerin Nixon tararunu görüşülmüştü. Şimdi, bu fından girişilen tesebbusU engelgörüşmelerin ısıgı altında bir iemiyecegi görülüyor. Oçak olayı gündem tasansının hazırlanması yuziinden tsrail hayli sempati için komisyon kurulmuştur. öte kaybetmiş ve ilk günlerde önemyandan «karşılıklı ve dengeli» kuvvet indirimi görüsmelerine semez görünürken, sonra dolaylı hazırlık için 31 Ocakta Viyana'da olarak suçunu itıraf etmiş ve tazNATO ve Varşova Paktı üyeleri minat ödemeye razı olnıustur. Zorluklar nin katıldıklan toplantı da de Nixon'ın nasıl bir banş fonnülü Bir yanda Paris'te görüşmeler vam ediyor ve toplanacak kon önerecegi bilinmiyor. Belki budevam ederken öte yanda Viet feransa eğer toplanabilirse nu henüz kendisi de bilmiyor, nam'da, komünistlerle Saygon hangi ülkelerin katılacaklan Uze fakat iki asamab bir formül olahükümeti birlikleri arasında ça rinde anlaşmaya vanlamamıştır. cağı samlıyor. önce sadece Sütışmalar devam etmektedir. Kor.t N^TO adına Hollanda tarafından veyş Kanalının açılmasını sağlarol komisyonlannda görev alan sunulan bir formül de Varşova yacak bir «ara anlaşma», sonra K. Vietnam temsilcileri, Saygon Paktınca reddedilmiştir Bu ara da banşı kuracak uzlaşma. Pethükümetinintaşkırtmasiyle.hal da Amerika'nın Avrupa'daki as rolü politik maksatlar ugrunda kın saldınlarina uğradı. Taraflar, kerlerini geri çekmesi için Nixon kullanmak yolunda Araplar arakarşılarindakileri ateşkes an üzerindeki baskı artmıştır. Kuv sında beliren egilim, Nixon"u balasmasına saygı gösternıemekle vet indirimi görT*şmelerinde nş konusunda acele harekete itsuçluyorlar. Kuzey Vietnam'ın NATO'nun zayıf taraft da budur. mektedir. ikinci savaş tutsaklannı geri vermemesi üzerine Amerika da Seçimler Vietnam'dan askerlerini çekmeOrtadoğu meye karar vermiştir. TutsaklaSeçim mevsimini yaşıyoruz. 27 Araplarla tsrail arasında banş rın geri dönmesi. çok hassas bir konu olduğundan. Nixon sert kurma çabalannı sürdüren Nix Şubatta Güney Kore'de, 28 Şutepki göstermiş ve bir bunalım on, Kıral Hüseyinden sonra En batta da îrlanda'da seçimler yadoğmuş ise de sonra anlaşmaya ver Sedatin danışmanı Hafız ts pıldı. Bugün Fransa'da birinci vanlmıştır. Bu islerı iyi bilen Henry Kissinger Radyo ve Tele mail ile ve ondan sonra da ts tur seçimle Şili'de seçim yapılavizyonda vaptıgı konuşmada, rail Başbakanı Golda Meir ile cak, gelecek pazar da Fransa olan bitenleri olagan saydıgmı Eörüşmüştür. Bu görüşmeler diikinci tur seçime girecek, Arjansöylemistir. Tüm ilgililerin banştan yana olduklanm söyleyen Kissinger, 27 Ocak anlaşmasınm uygulanıp, Vietnam'ın banşa kaÇAĞDAŞ TÜRK BESTECÎLERİ SERÎSÎ I vusacagından emin oldugunu ifade ptmiştir. Sabırlı olmalı. Pakistan Pakistan'da Zülfikâr Ali Butto'nun başı dertte. tçeriden ve dışandan gelen bştartmalarla Bulucistan eyaletinde kabileler ayaklanmış. Irak'tan diplomatik yollarla silâh yollanması, dış kışkırtmalann varlığını teyit ediyor. Olay ile Moskova egilimli Ulusal Avami partisinin de ilgili olduğu meydana çıkmıştır. Butto, bu partinın mensubu olan Bulucistan ve Kuzey • Batı sınırlan eyaletleri valUerini azletmiş, Sind valisı de çeltilmiştir. Dogu Pakistan'ın aynlmasına varan bir durum vardır. Dogu Pakistan'daki ayaklanmayı Hindistan kışkırtmıştı. Fakat ayaklanma başanlı olmayınca, Hindistan. askerlerini kullandı ve Dogu Pakistan"! ayırdı. Batıda böyle kötü niyetli bir komşu yoktur. Tersine bağımsiz bir Bulucistan' ın kurulmasını kendi toprak bütünlüfünün korunması bakımmdan İran da istemiyor. Bu arada, Hindistan, anlasmalara VB Birleşmiş Milletler kararlanna meydan okuyarak 14 ay önce aldıgı Pakistanlı savaş tutsaklannı geri vermemekte «Ureniyor. Sultânahmet cevresinin dertleri ile ilgileniliyor Gazetenlzin 28JCI.1972 tarih11 nüshasında yayınlanan «Sul ta'nahmetin 10 ana derdı» başlıklı yazı Ugililer tarafmdan inceienmlstir. • . €İ SultanabıAet Parkının çevresine kopulmus saray tipi lâmbalann onanm lşleri için gerekli çalışmalar yapılmaktadı'r. Parkın Divanyolu tarafı çınar ağaçlannın bulundugu ka ranlık kısım bb çevrenln aydınlattna planlamasında dikkate ahnmıstır. Saray tlpi lâm balar Imal edildiginde parkın bu kısmı ve dlger eerekH nok talara aypı tip lâmbalaT te«ls olunaeakür. ABD ve Çin VLVİCFMALERKİN «DUYUŞLAR» Kissinger'in Pekin'i ziyareti ve Mao Tase Tung ile vaptığı görüşme sonucu Amerika ile OYUN KÜÇÜK ÇOBAN DERE KAÖN1 OYTJN Çin arasmda çok yakın ilişkiler kuruldugtı eörülüyor. Bu ilişkileARIN KARAMÜRSEL (PiyanoJ rin vakmlıSı Vietnam Konferansmda da belirmiştir İki ülke «ÎMPROVİSATİON» baskentlerinde karşılıklı olarak, «trtibat bürolan» kuracaklardır. «ZEYBEK TÜRKÜSÜ» Bürolarda çalışacak personel diplomatik dokunulmazlıga sahip SAİM AKCIL (Keman) olacaklanndan bur.lar aslında Büvükelciliklerdir. AmerikB"ya yaklastıkca Cin. Sovvptlsrden ARIN KARAMÜRSEL (Piyano) UTaklasmaktadır. Amerika bugün hem Cin. hem de SovvetlerDtSKO PLAKLARINDA le «konusurken» Çin ve Sovvtl«>r «konusmaz» haldedirler Bu durum Amerika'va manevre olaımgı <5a5!amaktarlır ö»e vandan. Cumhuriyet 1376 Sovvetler de Amerika'nın vakın !••*••••••*••< müttefikleri Ortakpazarcılarla •• • • • • • • • •• • •»• • • •• • » » • • • • • • • • » • • »» • • • » • • yakın iliskiier kurmuşlar ve ticaret konusunda bunlarla. Ame. rika'run Ortakpazarcılarla konuçOğulumuz EYLEM'in evrene gelişinde gösterilen yakın ilgi, üs • masından daha rahat fconu<mvortün çaba nedeniyle sayın ırnnan • 1ar Ortaknazar ve Janonva ile catrsmak icir Nixon konerpden DR. HULKİYE TURGAY'A | ovp Ortak 5 ve asistanlan: Dr Nevin KIVCI. Dr Nadire Gündogan, Dr Atilâ ; J Askerliginl yapmış. tngilizca bflen genç Isteklllerln, A ^ n C Özgan. Dr. Emine Gürol. Dr. Sevgi Saitık ile tüm SSK Istanbul ; Vîvana • Kara asfaltı üzertndeki OTOSAN OTOMOBİL SANAYTİ A.Ş < • • Hastanesi Kadın Doğum Servisi personeline teşekkürü bir borç • • " biliriz. • X Fakat stlvenlik ve tdeolo.11 so A Peı^onel MHrHlrlilftünp «arıspn mürseaatian rica olunur. » AYFERt Dr. HASAN KETENCİ S nmlan ele alınınea bloklasılan • • • * zaman'ann illskilerine donülmek «•••••••»•»•••»•••••••»•»•••»•»•»••»••••••» ••••HI(lltHHHIHHlHMMaaUIHHIHMIHIMmtllllll.M*lll>Mlll.lllimH*. ' (Cumhuriyet 1375) tedir. 26 Şubatta Helsinki'deki . Manajans: 04421356 Kıbrıs Kıbns'ta, seçimsiz Makarios Başkanhga, Rauf Denktaş da Başkan Yardımcılığına seçilmişlerdir. Makarios"un karşısında rakip aday yoktu. Denktaş'ın karşısındaki aday da çekilmişti. Eno sisçi Grivas şimdilik arka plana atılmıştır, fakat Sinod Meclisinin Enosis'çi ilç piskoposu Maka rios"u Cumhurbaskanlığindan cekilmeye hâlâ çağmyor. Piskoposlar, Cumhurbaşkanlığı ile Başpiskoposlugun aynl kişide birleçerr.eyeceği iddiasmdadırlar ve çekilmezse atılacagını bildirmisler dir. Fakat Makarios bunu umursamaz Börünüyor. Yunan ve Rus kiliseleri ve Yunan Hükümeti de yeniden secilmiş olması dolavısiyle kendini kutlamışlardır. Seçim yüzünden bir av ara verilen toplumlararası eörüsmeler de tekrar basiarmstır. Fakat seçim sırasmda sövlenen nutuklar. havayı bulandırmıstır ve eSrüşmeler de bu bulanık ve sinirli hava içinc"e basljyor. TEŞEKKİİR | i Makina ve Endüstri Mühendisleri İ Aranıyor | Sanat Enstltüsfl sokagı. Kflçük Ay'a;sofyaya glden yol ve çevre sokaklann lambalannın cıva buharlı lâmbalarla d«Sistfrflmesi de programa ahnmıstır. Plan uygulaman nrasında olanaklar oranında yaSaym Atabey'i, gensoru önerBesinden kurtiılup, yeniden ça . püacaktır. ' l«"ia fırsatı buUbfldiği için Sultânahmet Parkı leindeH kutlanz. Ve bu arada. Savm DlHlita». Barmah Sutun ve Atabev'e bir sey daha hatırlaN Almaiı Çesmesinin avdınlatılmafc isteriK Yulcanda açık adması yapımmın CuTnhurlvetm resini vazdıgımız volun' sonun50. nld5nflmfl hsjnrlıMsn ç « da. yani bu vola bsffflı olan Molçevesinde dfl$an<31rneVtedlr. lsaski MahaHesinde bir de I Alemdar msnalleKİ c8p«Dlubatlı Hasan tllcolrulu» bu • lert her cflnrountazamantöplunmaktadır. Okulumuzun Bglanmalrtadır retmenlerl, bir zaman 8nce, S Parlrtskl Wanar«lerla okula. Mraladıkîan bir taksi île muntazaman eelmektevdiler. elden reeirllmesinp ve tamlrtAncalt vol iylee bozuldugundan, «e "baslanrnısttr. Aynca yerd kanape dparlsl verllnrls, bosimdi çamurlar içinden sekerek ffOnierde tesîlm aTınarak eeReImeW«Brler Bebelerimizi reHl verîeTe • » t r kadar ka» •el yetistiren, memlekete yararlı •nsonlar ^9^ÎTie setîren hocala nape kentılaesktır. nrmzj da unutmayalım Sayın * Onınmı muhtaç sokakFahri Atabey! lar nran eeldlkçe ele alınraaMadır » Saym Atabey'i yeniden kutlar. hfoleri tmutmamasınıricaedeBilgllerinld ,ve gazetenizde riz. yayınlanmanna müsaadeleriPasanamam SokaSı ve nizl riea ederlm. Saygılanmla.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear