25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SATFA ÎKİ: sCUMHURİYET: =27 Temıma 1971 Y eryiizü, insanlar bir ırad» vaşamağa basladıklan günden beri, bir komedi •ahnesi haline gelmiştir. Bnrada herkes kendi rolönü, bazan da, olmadığı bir kendisinin rolünü ovnamaktadır. Zayıflar, jretersiıler, sırf zayıf, yetersiz oldnklan için jüçlü, her. kesten çok yeterli görnnmeğe ç»lışm»kUdır. lar. tstiinlük tntknsu ile yananlardan bir çoklart asınlığa kaçan bir alçak gönüllüliik volnnu seçmektedirler. ö l ç ü s ü ı . sonsuz bir saldırganhk eğilimini duyanlardan bazılan alabildigine kibar, nacik KÖrünmeğe nğraşmaktadırlar. Varlıklannda knrdu banndıranlardan bir kıstnı knzn postnna bSrfinmektedirler. tçdürtyalarındaki kabalıklannın fazlalıgını seıenler herkesten ince kimseler fibi tamnmağa çaba trösterebilmektedirler. Koyu bir bencilliği benimsiyenler herkeıten çok baskalarını düsündfikleri izlenimini yaratma. ga çalısabihnektedirler. Cimrilikte en ileri eidcnler kendilerine cömertlerin yanında yer avırabilraektedirler. Eğriliklerfni saklaraak, rizlemek, maskelemek zorunln*unn duyanlar doijrnluSa tutktJn insanlar tibi ortaya çıkabilmektedirler. Ellerinden birseyler gelmi\ enler başkalarına bol b»l vaadlarda bnlnna. bilmektedirler. Sozlerini verine getiremivenler. çetirmek istemiventer sövlediklerinin cecerlikltrine herkesi inandirmata nfrasabilmektedirler. Sabırsızlar, kendilerine karsı dnvdnkları güvensizligi açığa vormamak için, aceleciliklerini çahskanlıklarının bir bclirtisi gibi tanıtntafa koynlabilmektfdirler. Söyliyecek birşeyleri baiunmıyanlar dnrmadan kfınnsabilmektedirler. Söyliyeeekleri şeylerin befenilmemeleri endişesini duyudar snsmafi tercih edcbilmektedirler. Her yerde ve her zaman, kafaları boş otanlar fazla ötmektedirler. Hiçliklerinden yskuıaalar ç o k . BİTMEYEN KOMEDİ Dr. Halis ÖZGÜ lnklan, herşeylikleri inaneını yaratmftk »macıyla didlnebilmektedirler. Övdüklerini yıkma ynı şekilde, bazılan, kendilerine biras daha vaklasabihnek, kendi etraflannda bîraz daha iyi dönebilmek için etraflannda döndükleri kimseleri, yanlanndan nzaklaştırabHmenin, dalkavukluk yaptıklan kimseleri kendilerinden nefret ettirebilmenin yollarını aramaktadırlar. Takla attıklan kimselere en kısa bir zamanda takla attırabilmek için gerekli hazırlıklar yapabilmektedirler. Eğilenler, sırtlannda taşımaga rıza gesterir gibi yaptıklan kîmselerin »ırtlanna binmekte büyük bir sabırsızlık dnymaktadirlar. Biraz Snce başkalannı göklere çıkaranların, biraz sonra avnı kimseleri yerin dibine indirmek istedikleri göriilebilmektedir. Alkışlamaktan nasırlasan ellerin kolaylıkia ynmruklastıklanna rastlanılmaktadır. Dnrmadan yüze gülenler, arkadan gülmekten nzak k a . lamamaktadırlar. Bazılan, sırf kendilerinden Uaçtıkları için baskalarını kovalıvabilraektedirler. Baskalan taratından kovalananlardan bazılan ise arandıklarını sanmaktadırlar. Keyifli, keyifli yollanna devam edebilmektedirler. Aldandıklarını gördükleri, a n bir tayal kınklığı ile karşılaştıklan zamantarda da arkalarından gelenlerl kınamaktan nzak k a . lamamaktadırlar. Aldanmak istedikleri, •!• A datılabilecek kimseler oldnklan için aldahldıklannı dfişünmekten kaçınabilmektedirler. Böylelikle, daima aynı akibete nğramaktan kendilerini alamamaktadırlar. Baska bir deyişle, oldnklan, yadırgadıkları kendilerinden yatınmaktansa olmadıklan kendileriyle kendilerini benimsemeği tercih edebilmekte. dirler. Kendilerini aldatanları, aldatmağa kendileri teşvik ettiklerini biran bile akılla. rına getirmek istiyetnemektedirler. Aldan. mak istiyen insanlar bulunduğn için aldat. mafa çalısanlann bulnnduklarını düşünmekten kaçınabilmektedirler. Bazı kimselerin sadece ve yalnız kendileri için baskalannın yanından aynlmadıklarına, bekledikleri şeylerle beraber herseyden nzaklaşmak arzusunn doyabileceklerine inanamamaktadırlar. tnanamamaktadırlar; cünkü, baskalannın oldnklarını görmeden kendilerinin olamamaktadırlar. olmak istedifi bir kendisi olamaz. Olmamak istedigi bir kendisinden bötün bütün nzak kalamaz. tnsan, genıs dlçüde, böyle bir ıkili yasayıs şeklini sürdürdüjtü, dnrmadan kendisini aradığı ve kendisinden nzakiasmağa çalıstığı için insandır. Talnız. kimileri bn iki kendileri arasında bir denge knramazlar. Olmak istedikleri kendilerini gerçrklestirmek ümidini pek t a . sıyamazlar. Daima olmak istemedikleri kendileriyle bir kendileri kalacaklarına inanır. lar. Bnnnn da aonncn olarak bn kendilerini iyice gizlemek, saklamak, varlıklannda b9yle bir kendilerinin yokln|nnn gösterebilmek için ngrasırlar. Herkesten çok çaba gSsterirler bnrada. Göstrrirlrr ı m s . pek basanlf olamazlar. tnsan, kendisinde ferçekttn yer alnuyanı daima var olarak gösteremez. tnsanur, onnn gercek varlıSını sezmekte. kavramakta her zaman aldanmaziar. Baska bir deyişle, onu deterlendirmekte kendi varlıklanndan yararlanırlar. tnsanların, iki yüzlüleri, dalkavnkları, birbirlerini tntmıvan davranıslarda bnlnnanlari sevmemelerinin nedenlerinden biri de bndnr. Cumhüriyel e kÜU f {Ata'nın emri 41 yıldır ı yerine getirilmedî I I I I ' Adanın iki sahile olan merkeve kıyılannın her türlü islâb zi tesisata miisait kendisinin ve mevkit lefafeti, alması emsalsiz bir mikândır.» Atatürk'ürmizun kendilerine has ıleriyı goren, ı=abetli teş hisleri ıle Curahurıyetimizın daha yedinci yılında söyledîkleri bu sözlere rağmen Mar. mara adası nahiye olarak bağ> I lı bulunduğu 23 kilometre u| zaklıktakı Erdek ilçesınden ve 146 kilometre mesafede bulunan vileyati Bahkesir'den tnad di ve manevi hiç bir ilgl görememektedir. | 1) Adanın meşhur (Altınsu) yu artan nüfusa ve gösterılen turistik ilgıden dolayı ihtiyacı karşılamadığından ve ada arazısinın sahilden bir metre gerisinden İtıbaren her tarafınI d a n tatlı su çıktığından bunu Bahkesir (Y.S.E.) Mudürlügü vasıtasıyle değerlendmp halkın I s u ıhtiyacını tamamite girlereceklerine söz verdikleri tarıh. ten beri. dört sene geçtlgi halI d e . Vatanımızın bu güzel beldesi bu hususta rja ilgi gösterilmediŞinden gittikçe kerbeI l â y a dönmekte ve vatandaşın su sıkmtısı ise son haddine dayanmıs bulunmaktadır. 2) Çarşı gözergâhı hariç bütün volları halen toprak o lan turistik Marmara Adasının ö z e l tdareye senede ödediği vergi miktan yüzbinlerce liradır, fakat ada halkının bütün amme hizmetleri yetkililerce ihmal edılmektedir. 3) Adanın güneye bakan t e . peleri ve yamaçları taniamıyle zeytın ağaçları ile kaphdır ve I a d a d a Orman Muhafaza Me murluğu vardır Fakat ormanlarda ve meskenlerde çıkan van gınları söndürecek ne bir tesI kilât v« ne de yangın söndürecek tek araç yoktur. Balıkesir I V i l a y e t i ve Erdek llçesl Sivil Savunma Uzmanları, milli ser veti korumak gayesiyle çare bu lucu teşebbüse dahl geçmemek tedlrler. Turistik Marmara adasinı ve halkını her cephesi ile idareciler yıllardır ihroal tttiklerinden, yapıcı Valı Saym Nivazi Akı'dan Marmara adasını da unutmamalannı ve Ata'mızın 41 yıl evvel verdikleri direktiflerint yerine fetirmelerini rica ederiz. Tavnz ÇALDIRAN I Marmara adsi tuııstik yurt koseleıimızln en güzellerınden birıdır. Senelerce ihmal edilmış, kendi halıne bırakılmış, Mulkl erkânm eli hiç bır zaman uzanmamış bu guzelım Vatan parçası için büyük ATA'mızın bundan 41 yıl önce adanın onunden g e . çerken Savarona yatından 25 Haziran 1930 gunü Denı* Volları Genel Müdürüne şu direktiflerım vermışlerdı: «Marmara Adası bu trsisatın ^k mihveri olarak ele alınmalıdır. ^^ Sonuç Odünleme ~Y nsan, bütün hayatı boynnca, olmak ix. •* tediği sekliyle kendisini yaratmak, olmamak istediği sckliyle de kendisini yok e t . mek arznsnnn dnyar. Tasadıgı sürece ve s ü . rekli olarak, bn arznmnun etkisiyle hareket eder. Bu arznsnna göre bir kendisî olmağa «trasır, didinir. Daha dofrasu, daima böyle bir kendisî olmak ve olmamak zornnlngu ile karsılaşır. Karşılaşır; çiinkü, biç bir zaman • • H iç bir insan, kendisine ve baskalanna tamamiyle oldnğn fibi gorünemez. Her insan, kendisinin ve baskalannın karsısında kendisinden birseyler saklamak, cizlemek zornnluğnnn duyar. Bnnonla beraber, ber insan kendisini kendisine ve baskalanna göründüğü gibi bir kimse gibi tanıtmak arzn»onu dnyar. Kendisine, baskalanna zaman zaman ojnn oynıyabileceîini dösiinmek istiyemez. tstiyerek yaptıfı işlerden bazılannı istemiyerek y a p t ı | ı m bilemez. tstedigi i(in bazı seyieri istemiyerek yaptıgını, yapmağa çalıstıfını aklına getirmekten kaçınır. kongre îzni mesaiden CAVIİI113İI Bir vılâyetin tfevlet hastancsınde mutehassı* hekım olarak varife Böriiyorun». Her t e ne çalıştığıra branşta çtîltll kongreler oltnaktadır. Bakanhgımızm bu ılnri toplarrtılan bildiren yazısı daima su ş e kildedir: «...kongresi yapılacagtndan arzn eden hekimlere. masranarı kendilerine ait olmak Szere senelik tzinlerin» mshsnben, olmadıjb takdirde miinasip mfiddet için mazeret Izni verilmesi...» Bakanlığımızın kongreve katılacak mensuplarıniD masrafını karsılamama«ı normaldır. Fakat kongre İçin gereklı ız» nı senelik iznınden saymaşı ver sizdir. Hekim kongreye dinlenmek ve eğlenmek için gîtDiez. Sırf görgu ve bilgilertnı yenllemek sa.vesıyle Anadoludan kalkıp tstanbul veva Ankara. ya gelmek zahmetine katlanır. Muayenehanesıni kapatır. Bu yüzdpn kaybı yanında, en az 5 gün sCrecek konzre tnüddetirce de cebinden 1500 . 2000 lıra kadar ma«raf eder Ssbahın sekırınden ak«am;n Onvedı^ın* kadar devamlı bır salonda tebliğleri dınler Normal mesaı«ındekinden çok daha fazla yo rulur. Senede iki kongreye katılacak bir hekım «enelik İ7ninin yarısmı bu volda fcullanmış olur. Hekımlik en yorucu meslektır. Hekımln de bır aıle»l vardır. On'ar da tatillennt tam olarak yapmak ve dinlenmek isterler Bakanlıgımudan kongreye,.j t « 1 lm»k içint»rekll müjaadeyi nonnat mesalmiz. den savmisını re bizleri bu çejit kongrelere katılmaya teş vik edıci bir tutum takınmasını dıüyor ve bekliyoruz. Dr. Güven DEMÎR Dahiliye Mfltehassın nnklOriSrin 1 I UNDEIM UNE Klâsikler ve "1000,, Temel Eser «1000» Temel Eser dizisi.. Milli Eğhim Bakaııhft tarahndan yayımlanmağa başladığı zaman; kendi kendimize çu soruyu sormuştuk? Kütüphaneleri süsleyen klisikler •erisine acaba «rtık neden devam edihniyor? Zamanla «1000» Temel Eser serisine dahil kitaplar teker teker pitasaya çıkmağa başlayınoa anladık ki, Milli Egitim Bakanlığında bir zihniyet değisikliği olmuştur. Rahmetli Hasan Âli Yücel, klâsikler dizisiyle. bugünkn modern dünya düşüncesinc temel olan tikirlerle. Türkiye arasında, bizi uygarlık dii»eyine sür'atle yaklaştıracak imkânlan bazırlamak istiyor. «100U» Temel Eser'de ise. Atatürk'ün düsündüğü Batı ve çağdaş uygarlık düzeyini, zaman zaman eleştirmis olanlar, bu dizi yolu ile kendilerine ve düşüncelerine kanat takacak bir imkinı ele geçirmişlerdir. Türkiyede solco yayım alabildigine baş almış gidiyordu jal.. Or.a karsı sağcı bir tutumla mukabele etmek lâzımdı.. Oysa Atatiirk eleştiricilerinin niyetleri ile yaptıklan is memleketin muhtaç bulunduğu hamlclere uymuyordu, biz komünizme sağa yaslanarak ve geçmise saplanarak, karşı çıkamazdık. Sağa vaslanmak ve seçmise saplanmak: düşünceleri birbirinin karşiMna dikmek toplumu bölmekten ve birbiriyle banşmaz parçalar haline getirmekten baska bir ise yaramazdı. Biz eğer komfinizmin Türkiye için iyi bir sey olmadığma inanıyor idi>sek, onun artık kendi mantığı içinde skleroze olmus, teatılaşmış bir doktrin olduğunu anlatmak ve bunun bize neden yararlı olamayacafeını bilimsel bir şekilde izah etmek gerekirdi. Anlatmak lâzımdı ki komünist doktrinin enternasyonal hüviyeti kapitalist rejimler kadar, baskıcı istilâcı ve onlartlan daha merhametsizdir. Göstermek tazımdı ki. Marksist teori, insanı bir üretim aracı olarak ele ajr fe^onda* i>&ka, meseUL gjjjsal M r f £öro>eş!~ Ne b»j burada amacımız komüninni tallU degîlT komünizme Tcarşı çikan metodu eleştirmektir. «1000» Trmel Eser böyle geniş hir görüsten yohsun olarak, doktrini, felsefesi olma>an daha doğruso. ne istediğini bilme>en bir partinin yani (AP)nin bilimdeıı vana köksttz politikasına davandınldığı için. çok geçmeden çöküverdi. Oysa eski klisikler hümanist bir görüşle seçUmiş, zckâyı işleten fikirler. tarihsel tabakalardaki iıleriyle bugüne nakledilmislerdi. Onları adetâ Atatürkiin işaret parmae» bize sösteriyor. biz de o yapıtlan dilimize çewriyorduk.. «1000» Temel Eser'de, Atatürk'ün parmağını göremedık, aksine parmakları ile birbirlerini gösteren, birbirlerine buynrun! diven, birbirlerine telif hakkı ikram eden kimselerin noşumuza gitmejen niyetleri ile karsılastık1. «1000» Temel Eseri, bol bol telif hakkı alalım. diye yayımlıyorlardı anlaşılan... Bu kitapların yavımlanmasında Renel" bir fikir, millî bir düşünce. sağlam bir omurea var mı idi? Bilemiyorum. Ben o düşücce ve fıkrı bulamad i m , omurgau göremedim. Eğer haksızlık ediyorsak. bıı yayımı savunurlarsa, bizi de >apanlar, kendilerini bu yonlerden aydınlatmıs ve onlar hakkında olumsuz düsünmekten kurt.rmış olurlar. , UGÜN kendi eski Işünlerime ve daha derinlerdeki çağlara doğru bir gezinti yapmak arzusu doğdu içimde. Anayasa, hukuk, iktisat, politika veya sosyal adaleti ilgnilendiren konulan bu günliik bir yana iterek, dış dünyada gelmiş geç miş kimi olaylar ve insanlarla, kendi iç dünyamın bağlantısını ve öz duygularunı, iki yazi içinde dile getirmek istiyorum. Bu, bir ha • yat felsefesi denemesi, ya da bir özenti, hattâ belki de, artık giizel mevsim güneşinin etkisiyle, romantik bir coş1 ' ku duygusu MJİablHr. Meif ne olursa olsuii, btt' günliik ciddî sorunlan ele almadan, eski günlere, eski tarihe ve eski anılara doğru uzanacağım. Eski günleri düşündükçe, kendi eski günlerimle tarihin eski günlerini, kimi zaman sanki somutlaşmış biçimde, bir arada görür gibi oluyorum. B BUTUN YOLLAR ROMA'DAN GEÇER Eski günlere dair YAZAN. Ord. Prof. Dr. H. V. Velidedeoğlu şem görunen odasına soktu. Odada kimse yoktu. Bırkaç dakika sonra Vasıt (Çmar) geldi, makamına oturdu, bizlere de yer gösterdi ve çok resml bir ed& ile: «Berlin'de talebe imişsiniz; beni görmek istemişsiniz. Benden ne arzu rdiyorsunnz? Daha doğrusu Roma'da ne gibi bir işiniz var?» diye sordu ve ardından da aramızda şu konuşma geçti: Hiç bir özel arzumuz yok elendım. Roma"ya gelince vatanımızın burada kiiçıik bir parçası saydığımız Sefarethânemizi ve memleketin temsilcisi olan slzi kı«aca zıyaret etmek istedik. Rahatsız ettıkse Özür «üleriz. GaTiJTTfBy! • Neden efendim. Çiinkü buraya gelen öğrenciler >a para yardımı isterler, ya finiversiteye bir tavsiye arzu ederler. Sizin Ribi sırf ziyaret için gelenine simdiye kadar raslamadım. Şımdi anladık efendim. Neyi? Kavas'm ve memurlann bizleri so*uk ve şüpheli karşılamalarmın sebebinı. Ama sbvlediğim sebepler dolayısiyle, onları da mazur sörmelisiniz. Rakır.ız. ben bile sizleri önce pek sıcak karsılayamadıra. Ben eskı Meclıs memurlugum dolayısıyle, ikınci dönemde Saru:ıan Mebusu olan Buyukelçı Vasıf Be\ı tanıyor ve onun 1904' te Fethı Bey Kabınesmden onceki Ismet Paşa Kabmesinde «Maarıf Vekılı» olduğunu bilıvordum. B^2 kalkuıak ıçm ;zın ıstedıkçe o, lâfı uzatnor, «Mademki buraya \atan kokusu almağa geldiniz, neden çabuk kacmak isti\orsunuz?» dıyordu. Lâf, latı açtı. Kendisine Mebusluğunu ve Maar;£ Vekılhğını bildığimı sovledım. Benı pek hatırlamadı, fakat bu bahs;n açılmasından memnun oldu. O donemle ilgilı kınıı anılarını ve sonra Prag Elçı^: bulunduğu sıradaki kısisel bâtıralarını anlattı ve sonra bırdenbıre: « Çocuklar. ilk deta benden birsev istemedeıı. sırf zivaret için selen münev\er vatandaslara rastladım. Bu nedenle davranışınız hosuma gitti. Bugün \emekte valnızım. Öğle vemesir.e kalırsanız, pek memnun olacağım» dedı ve bızlerden lıerhansi bır cevf.p beklemeden zıle basaTak \emek jçın gerekli dırektıfı verdı. Avrupa'da kıt harçlıkla oğrenc:hs vapmamış olanlar. bizler ıçm lüks olan o gunkü öğle yemeğ.nden duyduğumuz a*:z tadınm unutulmazl.ğını an'.ayamazlar. Ben 1924'lerde Vasıl (Çmar) Beyı Meclis kürsüsünde ınk'.lâbm genç ve ateşh hatibı olarak tanımıstım. Güzel ve çoskulu konuşurdu. Şımdı aradan sekız yıl geçtıkten sonra. bır b\ivukelçıhk bına=ında aynı sofıada onunla yemek vemekten hem hoslanıyor, hem gurur duyuyor, hem de yararlanıyordum. Çunkü sevıyeli konu^uyor, öğrenımımız hakmda bızlerden bügı alıyor, alçak gönüllülük gdsfererek kendisınm, zamamnda edınılmemıs bılgılerden btürü eksıklik duyduğunu ve Iritap okuyarak bunlan tamamlamağa çalıştığmı söylüyordu. Bu son sözlerinin anlamını şimdl Universite hocalıgımm, hattâ ömrümün sonuna yak laşırken çok daha iyi anlıyorum: tnsan genel kültürü için gerekli bilglyi, sağlam olarak, oğTencıllk çağında edinmelidir. Eskiden bğrenilmış olanlar, bellekten, zamanla sıynhp gltnaiyor. O gün saat 15 sıralarında Türk Sefâretinden ayrıldığımız zaman, Cahıt İle birlikte kendimizi manevi ve maddl bakımdan mutlu hisşediyorduk. Şimdl «radan kırk yıla yakın bır zaman geçti. Vasıf Çmar çoktan öfl'dü. Her ouluştuSumîzda, Avmpa anılarından söz açılınca, Roma Elçıligimızdeki bu hatırayı dile getirdigimız Cahit'i de geçenlerde kaybettik. Canlı varlıklardan kaybolmayan şey var mı ki! Bunun önemı yok. Asıl, insan olarak, şerefli ve umudu kaybetmemeli! Yatandaş olarak da, vatanı ve bağunsızlığı kaybetmemeli. Bunları yıtırmedikten sonra, zaten gelip geçicl olan maddl varlığımız gıtmış, ne çıkar! |965 vnlı baslannda, bılımsel ıncelemelerde bulunmak üze[ re Roma'ya gltmiştim; bu tanhten tam 32 yıl önce, 193334 ders yılında, yine aynı şehırde, doktorasmı bitırmiş bğrencılere mahsus Ceza Hukuku Yükseîc Tekâmül Okulunda dokuz ay ka. dar öğremm gordüm O vakıt sunlenmın çoğunu, öğrencı olarak:. kütüphanelerde geçırırdım. 19Sö'de de bu kez öğretim üy©si olarak vıne Roma Hukuk Fakültesırun zengın kıtaplıklarından faydalanıyor, da^•et edıldığim Roma ve Floransa Hukulc Fakültelennde konleranslar venyordum. Bır vandan da, o tarihe gore tam 33 vıl önce rahmetli Cahitle birlikte dolastığım'.z Roma\n, bu defa dmlene dinlene, veniden dolaşıyordum. Modern, büvük apartmanlar, kentln bütün cadelerini tıklım tıklım dolduran otomobıl kalabalıgı bir yana bırakılırsa. 1965'deki Roma, yıne benım Öjtrencilik çağımm Roma'sıvdı: Yıne sokak Köseiennde. arkalıksız bır tabureye, sankı tüner gıbı oturmuş kestane kebapçıları. Yıne her Allahın günil büvük Sen Piyer Kılısesmı zıyaret eden tunstler, gunâh çıkartmağa gıden İtalyan halkı ve kıliseye gırip çıkan kara cübbeli genç rahıpler. Akşam olup Kararüık basınca, yıne kuytu köşelerde eskı tutsak pazarlarında alıcı beltieyen koleler gıbı seçici bekleyen, hattâ kımı zaman insana sataşiT bir durum takınan, toplum kurbanı zavallı kadmlar. Yıne «Dilek Çeşmesl» denilen «Trevı» çesmesinin havuzuna bozuk para atan sal kışıler. Eskı bir ınanca göre, bu havuza para atanlar Roma'ya bir daha gelirlermış ve orada her dıleklerıni elde ederlermıs. 1931'de Roma'ya rahmetli Cahıt ile ilk ?ehşımizde, havuza her ikimiz de para atmıstık. Ondan sonrakı otuzbeş vıl ıçmde bırısı benı davet eden müessese. Uçti ünıver sıte hesabına, ikısı de kendi pa ramla olmak ü z e r e 1933, 1949 1951, 1954 ve 1956'da çeşitli vesıleler. Kongreler, bilimsel toplan tı'.ar ve sırndı de 1965'te bilimsel mcelemeler ve konferanslar ıcm bu kente bır çok kez geldıgtm ıcın, i931'de havuzuna para attığim bu çesmemn kerametıne a detâ inanasım geliyordu' 1931'de olduğu gibi, yıne van «okaklarda öğle sonralan köp»klerıne hava aldıran her cinsten genç ve vaşlı insanlar. Ben nerede olursa OISMTI fcftpekle bövlesine yakın ve dnst insanları gorrlukce "Bu S»'"TI]' ve sadık bayvanın adım 'nsanlar bırbırıne kcrşı neden bır ağır hakaret sozü olarak kullanır'.ar re kediye neden adetâ saygı gösterırler» diye düşünürum. İnsana, karşı sarfedilen «köpek» sözünün, Dünya'nın bütün uluslarınaa hakaret sayılmasının sebebl herhande onun kışilığınm olmaması, iyiliğe olduğu kadar kötülüğe de aynı derecede sadakatle hizmet etmesi olsa gerek. Bır ağa cın tepesındeki yeşıl vapraklar arasında eşi ile oynaşan veya yavrusuna, yem arayan masum bir kuşun kafasmı kalleş bir kurşunla bir anda göğsüne düşüren kisiye de hizmet ettiği için Namık Kemal: «Muini zalimın Dünyada erbabı denaettir Köpektir zevk alan sayyadı biınsafa hiımetten» dememiş miydi? Bununla birlıkte, efendlst 6V lünce mezarı başından bır türlü ayrılmayıp agzına vıyecek koymayan ve orada ölen köpeklenn de hakkını vermek lâzım. Dünya yaratılalı ben ne köpek, ger çek, anlamıyle. ınsanlaşabilmiş, ne de bazı insanlar köpekleşmekten kurtulabilrniş! Sanınnı ki, Dünya durdukça bu böyle sürüp gidecek! (1) Eski bır hocası için: «Ben Hıfzı Veldefi hicbir zaman sevı\elı bulmadım» ve «Ondsn bir hocalık slacaâim var» divecek kadar «sevıveliı olan muslüman bir ya2at seç^nde bemm so^'adım uzerine bır fıkra »azmıs. Ben Sovadı Kanunu kabul olunmadan. vani 1935'ten once de ailemızın adım (soyadı) olarak kullanırdım. 1933'te Isvıcre'de aldığım doktora diplomamda ve avnı vıl basılan doktora tezımin uzerınde ve ayrıca Almanva'da Hei dclberg'de. biiimsel bir dergide 1935 basmda vayımlanan Alınanca bır makalemde hep (Velidedeoğlu) İsmı vardır. Turkive'de Sovadı Kanununun uygulamasına baslanınca. nufus memuru bu sovadını tarikat dedelerine ozgü sanarak tescil et mcdı. Her ne kadar bunun larikatlaria ılgiEİ olrnadışını. esasen bi zım ailemızın hiçbir tarlkate baelı olmavan ısunnıı bır aile olduğunu ıspat etmıs ısek de bır favda vermedı Bunun uzerıne bir svıre Corumd3 halk arasında IVehdedeler) ın kısaltılmıs olar*k kullanılan (Veldctlerl kclimesınıien (Veldett sovadını butun aılcce aldık. Sonradan anlavıslı bir vargıca bas\urarak eski sovadımızı kullanma hususunda mahkeme kararı cıkardık. Avrupa bilim muhitlerınde (Velidedeoğlu). Turkive'de ise IVeldetı olarak tanındığımdan. benım için (Veldet) ı 02 ad olarak alı kovma zorunluğu doğdu. Boylece rshmetli 'Ali Fuat Baseı!» eıbı biz de uc isim kullanıvoruz Iste (Veldetı ın. savın vszarın Dek merak ettığı tveî mânası» budur. «.Benden 10 numara aldığını» övunerek va* zan bu vazarın iddla ettiâi »hoca lık alacağı» na eelince: doğrusu benım buna verecek hıcbır cevabim yok. Bu konuda okurlarımdan a! dıgım 100'e vakın verici ve kınavıcı mektuptan talnız hıc tanımadı^ım enıekli: kadirbilir ve nazık bır hâkimın su birkaç satırını bura\a aktannakla vetıneceşırr.: 1 I I 1 I Mevlit Aüemizin çok kıymetli varlığı: sevgılı kardeşimiz; Roma'da bir öğle yemegi şağıda anlatacağım glbi. eski Dünya Metropolu Roma'>ı ılk kez 1931'de gordüm. O tari'nte Berhn'de ögrenci idım. Doktora tezitni hazırlıyordum. Bir tatilden ve trenlerde yapılan Indirimden yararlanaralc sonradan Ankara Hukulî Fakıiltesinde profesör olan rahmetli arkadaşım Hüseyin Cahıt Oğuzoğlu ile birlikte. oraya gitmış, bir hafta içinde bu tarihsel kenti, elimizde bize rehber olan bır tıarita ile adım adım dolasmıştık Bizıra Büyükelçıliğe de uğradık. Orada biraz vatan kokusu bulmak ihtıyacıtu duymuştuk. Ne gezer! Başta ttalyan Kavas olmak üzere kâtip ve memurlar bızleri, ıstenmeven ve beklenmeyen mısaf]r gibi. çok soğuk karşıladılar. Bu, bızim genç oğrencılık ve Türklük gtırurumuza dokundu. Buyukelçı rahmetli Vasıf fÇınar^ı zıvaret etmek ıstedığimizı söyledik. «Mümkün değil» dediler. Baler direttik, «Onu görmeden elçilikten ayrılroayacağimızı» kesinlikie ifade ettik. O tar.hte Soyadı Kanunu henüz yoktu. Pakat bizler Avrupa'da kendi soyadlanmızı kullanıyorduk. Cahit"in soyadı «Oğuzoflu», benlmkl Velıdedeoğîu» olmak Uzere vızjt kartt bastırmıstık. Hemen bırer kart çıkanp kâtibe uzattık ve Büvuicelçı'ye bunlan vermesmi söyledik. Bızirr.'.e basa çıkamayan kâtip, sonunda raza oldu ve kartları götürdü. BEDRİ OSKAY'ın bizleri sonsuz acılar içinde bırakarak aramızdan ebe. diyen aynlışıiun 40. gününe rastlayan 28 Temmuz 1971 Çarşamba günü (yann) ikindi namazmı müteakip Şi^li Camiinde azi2 ruhuna ithat edilmefc üzere okunacak Mevlide BEDRÎ'mizın sevgili arkadaşlanmn; akraba ve dostlanmızın teşriflerini rica ederiz. MEDİHA TÜRGAT MELÂHAT OSKAT Cumhunyet 6353 T.C Milli Egitim Bakanlığı Eeilim iU H»tfiH 1 Ar.kara Gazi Efitim Enst.tüsü Müdürlüğünün Beden EaiHmi Bolümünde yapılacak olan Spor salonu. Atletizm pısti. FutboJ sahası. Müracaat binasi ve sıhhl tesis 3 t isi 2490 Sayıh Kanunun 31. maddesı geregince kapalı rarf usulü ile eksıltmeye konulmu?tvır. ... , 2 İ'in tahmıni keşif bedeli 292.883.35 TL. (lkl yüî doksan iki bin sekİ7 vuz seksen üç °o3ö> liradır. 3 Ek«iltme Ankara Gazi Egitim Enstıtüsünde toplanacak olan ek^iltme komisyonunda 3 81971 ?ünü saat 15'de yapılacaktiT. * Sartname ve diğer belgeler Gazi Eâitim Ensutüsü Mudurluğünde göriilebilir. 5 Eksiltmeve girebilmek için Isteklilerin: A 15466 TL <On bes bin dört vüz altmıs altıl geçici temınatı B 1911 yılma ait Ticaret Odası b*lgesini C a) En az bu isin tahmini k«şif bedeli kadar buna b<mzer bir işi başarmıa ve ksbulünü yaptırmış olduklanna dair belgeyi bl Plân ve teçhizat beyannamesini c) Teknık personel beyannamesini d) Taahhüt beyannamesini e) Bayındırlık Bakanlığından almıs olduklan «C> »nıbundan en *z işin keşif bedeli kadar ışin eksütmesine srirebileceklerini gösterir (MÜTEAHHİTLÎK KARNEStNİ). diiekçelerine ekliyerek Yapı tşleri 5 Bölge Müdürlüğa lî«rak Belge Komisyonundan alacaklan yeterlik belgelerini teklif mektupları ile birlikte zarfa kovmalan lâzımdır 6 tsteklilerin teklif mektuplarını 3 81971 günü saal 14 00> kadar Komısyon Başkanhgına vermeleri gereklidir. 7 Yeterlik belgesi almması için son müracaat »arihi 28.7.1971 gflnü saat 17 00'ye kadardır. S Telgıafla vapılan müracaatlar ve postada vâki geıikmeler kabul edilmez. Keyfiyet ilân olunur. A Atatiirk Universitesi Rektörlüğünden 1 Ünıversıtemız ıhtiyacı içm tahsia edilmiş bulunan 5810 ton komürün D.D. yollarınca gosterüecelc olan yerlerdeki vagonlardan aîmarak: Ünıversıteınızce Fakülte bınalan diğer tesisler ve lojmanlardakı depolara boşaltma ve arabaya yükleme ışlerı de müteahhide ait olmak üzere naklı vaotınlacaktır. 2 Bu is için toplam munammen bedel 94.580. TL. sı olup tnuvakkat teminatı 5979. TL. sıdır. 3 Eksütme 2490 sayüı kanunun 31. maddesi gereğınce kapalı zarf usulü ile 9 Ağustos 1971 Pazartesı günü saat 15.00 de Atatürk Universitesi Satınalm* Komisyonu Başkanhgı odasında yapüacaktır. 4 Bu ışe ait sartname ve luzumlu evrak hergün Üniversitemız Satınalma Burosunda görülebilir. 5 Taliplilerın muvakkat teminat miktanm Ihtiva eden Üniversitemız vezne makbuzu veya banka teminatı mektuplarivle ve cari vüa ait Ticaret Odasa vesıkası ve ındirme vapacaklan kapah zarflarivle birlıkte ihale saatinden bir saat evveline kadar Üniversitemız Satmalma Komisvonu Başkanhğına müracaatlan ilân olunur. Bundan sonraki müracaatlar kabul edilmez. Postadaki vaki gecikmplerden idare oaesul değüdir. (Basm: 18266/6341) (Basin: A. 1136518122 6343» Az sonra bekleme salonuna gelip bizleri aldı, BUyükelçı'nin o zaman gözlerimize çok muhte NİMBÜS • Istanhnl Hukuk Kakıiltfsindtn (1933 1B36) de%resimie mezun oldum. Medrni Hukuk Profesorumııl merhnm bbııl'uli Beyefendl idi. Hatmmda kaldıeına E<ırc siz de hizden bir sene sonratti (19341S35) He\resi hirincî sınıfının profesönî ^hwarz'ın docenti İdini7. Ben hâkımlik sınıfının son barem derecesînî buTduktan sonra 6 sene ervel, i^teği ile. emekli olmus bîr ki«,iyim. Siz ise milletrc iftihar rlticimil kıvmetli hir profesorsumız. Bn mek. tııbn T»7Tnamın sehehi dünkü Tercııman Gazetesinde çlUan, taleheniz hir yazarın vazısıdır (...) .Bu talebeniri tanimam (...) hiç bir ta. lehe hncası hakktnda hbvle vazmaz. Sizden bir (hocalık alacarı) varmıs! (...) Hocaların dairoa talebelcrinden birsev alaraklı olclueunn hilivordtık. Talebelerin de hocala. rından alttcafclı olahileeeklerini iVk def» hu cattan öSrreniyoror! Ben talebeniz olmaK «erefinl kazanmamıs nlmakln beraher. onnn nam ve hesahırta sizden af dilivorıım. tlk okııldaki hocalarımdan îiniver«1tedcki profemrlerime kadar. vetts* memde emes:i eerenleri daima hnrmctle T»d cttieimHen. hu talfbenirin vnntığma çok iıziildum. ^ma <iı urtilmevin. Bnnu onnn cehâle. tine sayın.• Samsun İIi Daimî Encümen Başkanhğından Makına parkında mevcut araç ve gereçlenn acil yedek parca ihtivaclarmı karşılamak uzere 101.241.00 lira muhanamen bedelli 274 kalemden ibaret yedelc parca ve atölve sarl malzemesi 2490 sayıb kanunun 81 incı maddesıne istinaden kapalı zarf usulüyle satm alınacaktır. Geçıcı teminatı 7.593.00 lıra olan bu işin eksiltmesı 13/8/1971 Cuma günö saat 15.00 de Vilâyet Daimî Encumenınde vapılacaktır. Taliplenn belirtılen gün ve saatte teminat ve kanunla tâvın edılen belgelerı ihtıva eden teklif mektubunu havi kapaîı zarflarm: ihaleden bir saat evvel vermelen lâzımdır. Bu işe ait sjartnamp her gün Daıml Encümen Kaleminde gorülebüir (Basın: 18327,^6342) YARIN: Roma'da düşünce kırıntıları
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear