Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 Haziran 2017 Çarşamba Akademi 5 >> taleplerimizi dile getirmeyelim, başımıza daha kötüsü gelebilir,” geride kalanlar bakımından da “atılan imzacıların hiçbir suçu yoktu ama olan oldu, kuruma sahip çıkalım” ifadelerine kaynaklık eden KHK tehdidi iki yönlü bir siyasal işlev üstlenir. Bir yandan, elindeki iktidar gücünü kullananlar, yeni KHK söylentisiyle, OHAL/KHK karşıtı siyasal kıpırdanmalara bireysel gelecek kaygısı formatı atıp onu daha gün yüzüne çıkmadan boğmuş olurlar. Diğer yandan da 100 yıl çalışabilse kurumdan KHK ile atılmasına olanak bulunmayanlar ya da pek çok kurum gibi SBF de zaten işlevsizleştiği için kapatılması gibi gerçekleşmeyecek bir durumun söylentisini yayanlar, boyun eğen kendi siyasal tavırsızlıklarını azıcık siyasal vicdanı olanlara da salgın hastalık gibi bulaştırırlar. Böylece, bir söylentiyi, kurulmuş siyaset masasına kasıtlı biçimde koz olarak sürenler, OHAL’ci iktidarın değirmenine su taşırlar. Görülüyor ki, OHAL’de teknik olarak neyin yapılabilir olduğundan daha önemlisi, OHAL’in, gerçekleşmeyecek olanın da kötürümleştirici siyasal potansi 2yelini barındırmasıdır. Tüm muhalefetin kısıtlanması: İkinci farklılık, tüm muhalefetin kısıtlanmasıdır. Özerklik ilanlarını takiben bölgenin ateş çemberine dönüşmesi, sonra HDP’li belediyelere kayyum atanması, milletvekillerinin tutuklanması olağan dönemde yapıldığına göre, HDP için OHAL’in, CHP’nin desteğiyle daha erken yürürlüğe sokulduğu anlaşılıyor. OHAL, buna ek olarak, yukarıda belirttiğim gibi, sol, ekolojik ve sendikal her tür muhalefetin de faaliyetlerini yasaklama, sınırlandırma ya da tümden sona erdirmeyi olanaklı kılmıştır. Olağan halde Ankara’da Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları Anıtı bariyerlerle çevrilir miydi, bilemeyiz. Ama OHAL’de buna benzer olmayacak işler, AKP’nin tüm Türkiye’de iktidarı sürdürme biçiminin normaline dönüşmüştür. Örneğin, bu dönemde, medyaya vurulan prangalar, seçim kampanyalarındaki baskılar, sandık güvenliği sorunları, YSK kararları gibi olağan dönemde olamayacak yaygınlıkta çeşitli kısıtlamaların ve hukuksuzlukların birlikte gerçekleşmesi sayesinde 16 Nisan Anayasası şai 3beli biçimde kanunlaşabilmiştir. Hukuki hak arama yollarının kapatılması: OHAL’in yol açtığı üçüncü farklılık, hukuki hak arama yollarının kapatılmış olmasıdır. OHAL KHK’sine girmiş bir konunun Türkiye’de yargısal denetimi, aradan geçen bir yıla karşın hâlâ daha başlamış değil. AYM, OHAL’de çıkarılan KHK için yetkisizlik bildirdi. İdare mahkemesi, idari işlemin kanun hükmünde olduğu savıyla da OHAL’e karşı adalet aramak için bile siyasal mücadele gerekiyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 15 Haziran 2017’de başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün beşinci gününde. vaya bakmıyor. Kaldı ki, ocakta çıkarılan 685 sayılı KHK ile OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu, önce Komisyon’a başvurulacak, onun kararından sonra idari dava açılacakmış! Aradan altı ay geçmesine karşın, Komisyon’a resmi olarak başvuru yapılamıyor, çünkü başvurunun ayrıntılarını düzenleyecek yönetmelik henüz çıkmadı. Derken bir öğretmenin başvurusunu ele alan AİHM de “bana gelme, önce komisyona başvur” demez mi? Yedi kişilik komisyon 100 binden çok dosyayı ele alacak. Sonra idare mahkemesi, Danıştay, AYM, en son AİHM. Komisyon bir tarafa, bu mahkemelerin her birinde dosya ikişer yıl beklese, 2025 ediyor! Yani, yargı kararı AKP’nin 2023 vizyonuna bile yetişmiyor. OHAL’deki yargısal denetimsizliğin siyasetle ne ilgisi var denmesin. İdari yargıya başvurma, aynı zamanda siyasal bir katılım yoludur, çünkü kamu otoritesinin idari bir işlem ya da eylemi mahkemede yurttaş tarafından tartışmaya açılır, böylece anayasal haklara ve hukuka uygunluğunun incelemesi yapılır. Yargı denetiminin engellenmesi, katılımın engel 4lenmesidir. İnsani ilişkileri rayından çıkartması: Sonuncu farklılık da OHAL’in, insani ilişkileri de rayından çıkartmasıdır. Atılsın, atılmasın OHAL’de dayanışma içinde olanları bir yana ayırırsak, işten atılmış olanlar için kişisel olarak kılını kıpırdatmamayı ve siyasal olarak da hiçbir çabanın parçası olmamayı vicdanına yediren insan davranışları olağan dönemde görülebilecek türden değildir. İnsana özgü toplumsal ve siyasal duyarlığın yitirildiği bir ortamda, herkes için özgürlük, eşitlik ve barış talebiyle siyaset yapmanın insani zemini, oldukça kırılgandır. Kendinizi, barış talep ettiği için KHK listesine konulan ve şu koca dünyada bu işleme itiraz başvurusunu esastan inceleyecek bir yargı mercii bile bulamayan bir akademisyenin yerine koyun. Bunu becerebilmek, çoğu insana zor gelebilir. Çünkü başkalarının duygularını paylaşma yeteneği doğuştan gelmez; edebiyat, sanat, tiyatro, sinema sayesinde gelişir. Eldeki araştırmalara göre, halkın önemli bir kesimi kitap okumuyor, operaya, baleye gitmemiş, düzenli sinema ve tiyatro izleyicisi de değil. Mitinglerde Berkin’in annesinin yuhalandığı bir toplumda, yazının başındaki siyasal paradoks peşimizi bırakmıyor. l O hAlde siyaset OHAL’in yukarıdaki farklılıkları yarattığından kuşku duyulmadığında bile, OHAL karşıtı siyasetin örülmesi konusunda bir tereddüt gözlenebiliyor. O kadar ki, tereddüdün bir eylem biçimine dönüştüğü de söylenebilir. OHAL’i konuşmakta, KHK’ye karşı bir eylemde yer almakta, OHAL’in uzatılmasına engel olmak üzere sendika, meslek örgütü, siyasi parti, dernek vb. örgütlerin sahici güç birliği yapmasında gözlenen tereddüt... Oysa tereddütle kaybedecek zaman yok. Bir yılını dolduran OHAL’in, 19 Temmuz’dan itibaren üç ay daha uzatılmasına engel olmak üzere siyasetin tüm olanaklarını seferber etmek için önümüzde çok önemli iki haftalık süre var. Siyaset yapmak zorlaşmışken NECATİ SAVAŞ OHAL’e karşı siyasette ısrar etmenin tabii ki nedenleri var. Çünkü OHAL’de yaratılan farklılıkları yok edebilmek, daha az değil, tersine daha çok siyasetle mümkün. Çünkü OHAL’in uzatılmamasının sağlanması hükümetin paşa gönlüne terk edilemeyecek denli siyasal bir konu. Çünkü bir yıldır, avukatlara vekâlet vererek OHAL işlemlerine karşı bir dirhem yol alınamadı. Yargıda hak arama yolu kapatılmışken, siyasal partilerin, STK’lerin, atılmış emekçilerin, içerideki ve dışarıdaki yargı yolunu neredeyse tek açık kapı olarak kabul etmesi hem hazindir hem de yenilginin baştan kabul edilmesidir. OHAL’e karşı yargıda adalet aramak için bile siyasal mücadele gerektiğinin kanıtı, CHP’nin başlattığı, gecikmiş Adalet Yürüyüşü’dür. OHAL karşıtı siyasette ısrar edilmeli çünkü zeytinliklerin şimdilik kurtulmasındaki gibi her birimizin, her kesimin ve her örgütün ucundan tutarak genişlettiği bir sathı müdafaa gereklidir. OHAL’e duyarsız kalanları da uyandırarak OHAL karşıtlarını bir şemsiye altında ancak böyle bir siyasal mücadele toplayabilir. Siyaseten bir ay sonrasının kestirilemediği Türkiye’de 2019 seçimleri için arayışa girişmeden önce, OHAL karşıtı siyasetin sunduğu olanaklarda birleşmek çok daha etkilidir. Çünkü bu sayede ve bu süreçte, yürek burkan kişisel korkulardan, insani duyarlığın törpülenmesinden, muhalefete yönelik kısıtlayıcı baskılardan, siyasetin kötürümleşmesinden kurtulmak mümkündür. OHAL’in kısırdöngüsü, ancak ona karşı örgütlü mücadeleyle parçalanabilir. n