25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Akademi 25 Kasım 2017 Cumartesi >> her anlamda belirgin. Tüketim odaklı politikaların yerini üretim kapasitesini geliştirici politikaların almadığı bu bütçede yine bir nefeslik kredi garanti fonu, yine OHAL, yine rantçı inşaat var. Üretme kapasitesini arttıracak kapsayıcı kurumlar, eğitim, bilim ve teknoloji bütçede yok. Türkiye ekonomisi AKP iktidarının ekonomik anlayışıyla borçluluğu sürekli artan bir ekonomi. Toplam borçların milli gelire oranı 2001 başında yüzde 144’ken 2017’nin ikinci çeyreğinde yüzde 212’ye ulaştı. Borçla büyüyen bir düzenin sürdürülebilir olmayacağı, özellikle borçla, üretkenliğe değil ranta yatırım yapan ekonomilerin sorunlarla karşılaşacağı açık. Bütçeyi hazırlayan iktidarın bakanları bankaları kaynak ihtiyaçlarını gidermek için mevduat aramak yerine yurtdışından borçlanmaya çağırarak bu gidişatı sürdürme tercihini açıkça ortaya koyuyor. En kötüsü de geliri artmayan vatandaşa artan vergi ve zam yükü getiren bu bütçenin vatandaşı daha da çok borçlanmak zorunda bırakacak olması. Bu bütçe hane halkının, üreticinin, bankaların yani tüm ülkenin borç batağına daha çok çekilmesinin bütçesi. Ve bu Saray Rejimi’nin betona yatırım için borçlanmayı körükleyen ekonomik anlayışının bir sonucu. Kamunun borçlanma sınırlarını ve mali disiplini yok eden son torba yasa da göz önüne alınırsa bu bütçenin kamu borçluluğunu da arttırmaya yol açacağı da belirginleşir. lBilgi, birikim ve eğitim derdi olmayan bir bütçe Bütçede iktidar, bir kez daha bilgi, bi rikim ve eğitim gibi bir derdi olmadığını da gösteriyor. İktidarın eğitimi eşitliği ve üretim kapasitesini arttırıcı bir yatırım olarak görmediği bütçenin her halinden belli. 2018’de de bütçeden eğitime ayrılan pay geriliyor. MEB bütçesinin merkezi bütçeden alacağı pay yüzde 12.1’le bir önceki yıldan 1 puan daha düşük. Eğitim bütçesinin milli gelire oranı OECD ortalamasının da çok altında. OECD ortalaması yüzde 6 iken 2018 bütçesindeki oran yüzde 2.7. MEB bütçesinin kompozisyonu da harcamaların zorunlu personel harcamaları ağırlıklı olduğunu ve yatırım payının çok düşük kaldığını gösteriyor. Zorunlu harcamaların payı yüzde 80, yatırımların payı yüzde 8. Üstelik eğitim bütçesinin yüzde 80’i zorunlu personel harcamalarına gidiyorsa da bunun güvenceli ve özlük hakları sağlamlaştırılmış bir emek politikasını yansıttığını söylemek mümkün değil. Ayrıca eğitim yatırımlarına pay ayırmayan bir bütçenin ne yeterli okul sağlaması ne yurt kapasitesini ihtiyacı giderici biçimde arttırması ne de eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini gidermesi mümkün olacaktır. Çalışmalar, Türkiye’de en zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10’un Kaynak: Uluslararası Finans Enstitüsü eğitim harcamaları arasında 64 katlık bir uçuruma işaret ediyor. Eğitime yatırım yapmayan bu bütçe ile eğitim yine eşitlik sağlayan değil, eşitsizliği pekiştiren bir unsur olmayı sürdürecek. lBütçenin yükü emekçinin kucağında Bütçenin gelir tarafı da rant serma yesinin çıkarlarının dar ve orta gelirli milyonların ihtiyaçlarının önüne konduğunu belirgin bir biçimde gösteriyor. Örneğin, bütçe gelirlerinin yüzde 86’sı vergilerden, bu vergilerin de sadece yüzde 30’u kazanca göre belirlenen dolaysız vergilerden toplanıyor. Oysa OECD ülkelerinde dolaysız vergilerin toplam vergiler içindeki payı yüzde 66. Üstelik Türkiye’de dolaysız vergilerin de önemli bir bölümü toplam istihdamın yaklaşık yüzde 65’in oluşturan ücretli çalışanlardan toplanıyor. Hem tüketimdeki dolaylı vergilerle hem de gelirden alınan dolaysız vergilerin büyük oranda ödeyicisi olan emekçiler, 2018’de bir kez daha bütçe yükünü sırtlayan temel sınıf oluyor. lTürkiye’nin ihtiyacı nasıl bir bütçe? Bu tespitleri yaptıktan sonra, Türki ye ekonomisinin iyileşebilmesi için ihtiyaç duyulan politika adımlarını barındıracak bir bütçenin nasıl olması gerektiği de ortaya çıkıyor. Türkiye’nin kalkınmasını üretkenliğin arttırıldığı, rekabet gücünün ucuz emek gücüyle değil verimli ve güvenceli çalışma imkânlarıyla belirlendiği bir üretim yapısı dönüşümüne dayandırmak zorunlu. Bu yapısal dönüşüm için bütçede ihtiyaç duyulan temel harcama kalemleri, geleceğe dönük üretim kapasitemizin ve rekabet gücümüzün belirleyicisi olacak eğitim yatırımları, rantçı inşaat projeleri yerine sanayinin ihtiyaç duyduğu altyapı ve teknoloji projeleri. Eğitimin fırsat eşitliği sağlayan, okul öncesi eğitimi yaygınlaştıran, parasız eğitimi kural kılan, öğretmenlere güvenceli bir çalışma düzeni sunan, öğrencileri tarikatlara terk etmeyen yurt yatırımlarını içeren, piyasalaşmaya teslim edilmemiş, sosyal devlet sorumluluğu ile kamulaştırılmış, zorunlu harcamalarla beraber yatırım harcamalarının da daha yüksek hızda arttığı bir bütçeye ihtiyacımız var. Altyapı yatırım tercihlerinde ulaştırma, enerji, bilgi ve teknoloji yatırımlarının nitelikleri çok önem kazanıyor. Bütçede yapılacak tercihlerin bu yönde olması şart. Kamuözel işbirliğiyle üretilen rantçı projeler değil, verimliliği arttırıcı altyapı projeleri tercih edilmeli. Üretimin dijitalleşmesine imkân verecek teknolojiye dönük kamu altyapı yatırımları öncelik kazanmalı. Sosyal devletin güçlendirilmesi ve sosyalekonomiktoplumsal eşitsizliklerin azaltılması gerekli. Bunun için sosyal harcamaların salt partizanca yapılan sosyal yardım odaklı harcamalar olmaktan çıkartılıp hak temelli bir yapıya kavuşturulması, en önemlisi de ağırlığın verimliliği ve sosyal güvenceyi arttırıcı harcamalara yönlendirilme si gerekiyor. Ve elbette OHAL derhal kaldırılma lı. Hukukun üstünlüğü tesis edilmeli. OHAL’i devam ettiren değil, ülkeyi normalleştirecek; kamunun iş yapma kapasitesini eriterek kamu görevlerini özelleştiren değil, kapasiteyi arttıracak bir anlayışın bütçe kalemlerine yansıtılması gerek. Refahın hakça paylaşılmasını sağlayacak vergi sistemi ve vergi tercihleri ortaya konmalı. Dolaylı vergilerin toplam vergilerin içindeki payını azaltacak ve dolaylı vergilerin temel ihtiyaçlardan lüks ürünlere kaydırılmasına dönük adımlar 2018 bütçesinde yer almalı. Üretimi rantçı inşaat ile sağlayan bir ekonomik düzende dolaysız verginin yükü de rantçı inşaata yüklenmeli. Rant vergisi ile vergide adalet sağlanmalı ve asgari ücretten alınan vergi sıfırlanmalı. Türkiye ekonomisini üretim kapasitesini arttırıcı, sosyal devlet özelliğini güçlendirici, hak temelli sosyal politikalarla eşitlik ve özgürlük sağlayıcı, kapsayıcı kurumlara yatırım yapan bir bütçe ile ucuz emek gücüyle değil üretkenliği ve güvenceli çalışma ortamıyla rekabet eden bir yeni yola taşımamız gerekli ve mümkün. Bunun için her şeyden önce ihtiyacımız demokrasiyi güçlendirmek, bilimi ve birbirimizi büyütmek. Hep birlikte güçlüyüz, hep birlikte değiştirebiliriz. n 1 “The World’s Best Countries in Science [Interactive]”, Scientific American, 31 Mart 2017, https://goo.gl/1EzuTF, erişim tarihi 17 Kasım 2017. 2 Raporun “OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri ile Kapatılan Üniversiteler ve Üniversitelerden Uzaklaştırılan Akademisyenler” başlıklı bölümü Cumhuriyet Akademi’nin 18. sayısında (27 Eylül 2017, 45) yer aldı. Raporun en güncel sürümü için bkz. https://goo.gl/1fXH6j.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle