Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 Akademi 25 Kasım 2017 Cumartesi Osmanlı Darülfünunu’ndan YÖK Darülfünunu’na Haldun Özen Mete Tunçay 1869 yılında Maarif Nazırı Saffet Paşa’nın Maarifi Umumiye Nizamnamesi ilk üniversite sayılabilecek bir kurumu öngörmüştür.1 21 Şubat 1870’te 450 öğrenci ile öğretime başlayan ilk Darülfünun 1871’de kapatıldı. Darülfünun Müdürü Yanyalı Hoca Tahsin Efendi bilim düşmanlarının sert hücumları ve jurnalleri sonunda görevinden alındı. Ülkemizde ilk üniversitenin Darülfünun adıyla kurulmasından bu yana geçen 114 yıl içinde (1984 itibarıyla) birçok defa üniversiteler kapatıldı, yenileri kuruldu. İlk Darülfünun’un kapatılmasıyla başlayan tasfiyeler de çeşitli zamanlarda çeşitli boyutlarla sürdürüldü. 1990’te Sadrazam Sait Paşa döneminde Darülfünunu Şahane kuruldu. İkinci Meşrutiyet’te Darülfünunu Osmani oldu. 1909’da İttihatçılar Darülfünun’da tasfiye yaptılar. Tıp Fakültesi’nde çok sayıda müderrisin görevine son verildi. Darülfünunu Osmani 1912’de Emrullah Efendi’nin Maarif Nazırlığı döneminde yeniden düzenlendi. 1914’te İnas Darülfünunu açıldı; genç kızların üniversite öğretimi görmesi sağlandı. 1919’da Ali Kemal’in Maarif Nazırlığı döneminde Darülfünun’da yeniden tasfiye yapıldı; kısa bir süre sonra bunlardan bir kısmı tekrar göreve alındı. lÖzerklik çalışmaları Bu dönemde, Darülfünun’da özerklik ve seçimle yönetime gelme konuları üzerinde yoğunlaşan çalışmalar sürdürüldü. Terbiye Müderrisi Ismayıl Hakkı Bey (Baltacıoğlu) uzun bir inceleme yazısı hazırladı. Maarifte Bir Siyaset2 adlı kitapta yayımlanan bu inceleme daha sonra Osman Ergin tarafından Türk Maarif Tarihi’nde3 tamamen, İlhan Tekeli tarafından Toplumsal Dönüşüm ve Eğitim Tarihi Üzerine Konuşmalar’da4 bazı yönleriyle yer aldı. Bu incelemede şöyle deniliyordu: Kasım 1981’de kurulan YÖK’ün yıldönümünde, Ülkü Özen ve Mete Tunçay’a teşekkürle, 33 yıl önce kaleme alınmış bir makaleye yer veriyoruz. Özen ve Tunçay’ın “Türkiye üniversitelerindeki bu son tasfiye dönemi son bulmuş değildir. Şimdiki sonuç 1253’tür,” vurgusu dikkat çekecektir. 12 Eylül dönemini kat be kat aşan Darülfünun müderrislerinin kısmı azamı memurdur. Memur da olmasalar, azil ve nasıpları hükümete ait olan müderrislerdir. İdari kuvvetler tarafından bu kadar müteessir olabilen kimselerde fikir istiklâli, meslek mefkuresi güç yaşayabilir; bunun için Darülfünun meselesi ilmi muhtariyet meselesi demektir. 2 Ekim 1919’da milli mücadele taraftarı olan Sadrazam Ali Rıza Paşa tarafından kurulan hükümette Darülfünun müderrislerinden Sait Bey (Gelenbevioğlu) Maarif Nazırı olur. 11 Teşrinievvel 1335’te (Ekim 1919) Darülfünunu Osmani Nizamnamesi yürürlüğe konulur. Bu nizamnameye göre Darülfünun özerklik kazanır; yöneticilerin seçilen iki kişi arasından atanması kuralı benimsenir. Cumhuriyet dönemi özerk bir Darülfünun devralır. 1923’te cumhuriyetin ilanı sırasında terbiyeci Ismayıl Hakkı Bey Darülfünun Emini (rektör) seçilir. Bu dönemde Darülfünun’a tüzel kişilik kazandıran 21 Nisan 1340 (1924) tarihli yasa kabul edilir. Darülfünun’un adı İstanbul Darülfünunu’na dönüştürülür ve yeni bir Darülfünun Nizamnamesi hazırlanır. l1933 tasfiyesi 1933 yılında 31 Mayıs 1933 tarihli, 2252 sayılı yasa ile Darülfünun kaldırılır, 1934’te yayımlanan 2467 sayılı yasa ile tüzel kişiliği ve özerkliği olmayan, yöneticileri atama ile getirilen İstanbul Üniversitesi kurulur. Darülfünun’un 240 öğretim üye ve yardımcısından (71’i profesör) 157’si görevden alınır. Cumhuriyet döneminin ilk rektörü Baltacıoğlu da görevden alınanlar arasındadır. Cumhuriyet döneminin bu ilk geniş bir tahribatın yaratıldığı bugün, güncelliğini yitirmemiş bu değerlendirmenin bellek tazelemek ve bir sürekliliği gözler önüne sermek açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Yazı, Aylık Sanat Edebiyat Dergisi Yarın’ın Ekim 1984 tarihli 38. sayısında, “özerk ve demokratik üniversite dosyası”nda yayımlanmıştı. (Ö.G.) tasfiyesinin kahramanı Maarif Vekili Dr. Reşit Galip’tir. Tasfiye 1 Ağustos 1933 tarihli gazetelerde açıklanır. Dr. Reşit Galip özetle şöyle der: Memlekette siyasi, içtimai büyük inkılâplar oldu. Darülfünun bunlara karşı bitaraf bir müşahit kaldı... Darülfünun muhtariyeti yalnız mevki ve makam ihtiraslarını kaynaştıran menfi bir âmil derekesine indirildi... Yeni üniversitenin Darülfünun ile hiçbir ilişkisi kalmamıştır. 1 Ağustos 1933’te özerkliğe karşı olduğu bilinen müderrislerden Dr. Neşet Ömer Bey (İrdelp) üniversite rektörü olur. Almanya’da Hitler yönetimi tarafından kürsülerinden ve Almanya’dan çıkarılan üniversite öğretim üyelerinin birçoğu Türkiye’ye gelerek görevden ayrılmak zorunda bırakılan Türk meslektaşlarının yerini alırlar. Tasfiyeden iki hafta sonra, tasfiyenin kahramanı Dr. Reşit Galip Maarif Vekilliği görevinden alınır. Tasfiye 1934’te de sürer. Bu defa Rektör Neşet Ömer Bey de görevden alınır. 1934’te Cemil Bilsel rektörlüğe atanır. Bilsel, 1933 tasfiyesinden on yıl sonra 1943’te yayımlanan kitabında tasfiyeyi şu sözlerle değerlendirir: İşten çıkarılanların çoğu ülkemizin değerli ve çalışkan çocuklarıydı. Bu şekilde, daha ziyade verimli olabilme olanağı ve bundan böyle çalışma şansları ellerinmiş alınmış oldu. 1933 tasfiyesinde üniversiteden atılanların pek çoğu bundan sonra da ülkede etkinliklerini sürdürmeyi başarırlar. Kimisi milletvekili olur, kimisi Maarif Şuralarında çalışır, kimisi yeniden üniversite öğretim üyesi olur, kimisi dekan, hatta rektör olur. lÖzerklik yeniden gündeme geliyor Yeni üniversitenin yöneticileri ile Darülfünun’un kurbanları 1939’da Birinci Maarif Şurası’nda buluşurlar. Şura’ya Rektör Cemil Bilsel tarafından sunulan resmi raporda yeniden özerklik ve öğretim üyelerinin güvencesi söz konusu edilir. Bu raporda, “Her üniversitenin inkişaf şartı olan idari, mali salâhiyetlerini kendisine verecek ve profesörlerin refahını ve şerefini ve kendilerini üniversiteye vermelerini temin edecek bir statüyü kanunileştirmek” gerektiği belirtilir. Edebiyat Fakültesi raporunda ise “Edebiyat Fakültesi’nin mesaisinde tekâmül göstermesi için kendisine ilmi tedrisi salahiyet bahşedecek bir statünün” düzenlenmesi istenir. Yeni bir üniversite yasasının hazırlıkları başlamıştır. Özerklik ve demokratik yönetim içerikli yeni yasa tasarısı TBMM’de, daha önce 1933 tasfiyesi deneyimini yaşamış ve artık milletvekili olan ateşli taraftarlar bulur. Bu dönemin olaylarını yaşayanlardan, 19331952 arasında Türkiye’de öğretim üyeliği yapan Ord. Prof. Dr. Ernst E. Hirsch, Milli Eğitim Bakanlığı’nın isteği üzerine hazırladığı ve 1950’de yayımlanan Dünya Üniversiteleri ve Türkiye’de Üniversitelerin Gelişmesi5 kitabına 1 Aralık 1946 tarihinde yazdığı “Eserin Konu ve Maksadı” başlıklı önsözünde, bugün de değerini koruyan şu değerlendirmeyi yapar: Teokratik bir monarşiden laik ve demokratik bir cumhuriyet şekline inkılâb eden bir devlette, ilim hayatının tezahür şekli demek olan Üniversitenin de gerek iç bünyesi ve gerek dış münasebetleri bakımından köklü bir değişikliğe maruz kalması tabiî, daha doğrusu zarurîdir. Zira teokratik veya laik olsun otoriter bir rejim, ilmin yalnız kendi ideolojisine elverişli olan cephesine, kendi varlığını muhafazaya yarayan fikir ve nazariyelerine tahammül gösterebilir ve ilim hayatını kendi varlığının idamesini destekle yecek şekilde tanzim eder, ilmî >> Akademi 25 KASIM 2017 Cumartesi SAYI: 20 Tek sayfa için boşluklu 6 bin, çift sayfa için boşluklu 12 bin karakterlik yazılarınız için adresimiz: akademi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu l Yayın Yönetmeni: Özgür Gökmen l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Faruk Eren l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: (0212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. lYerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Danışma kurulu l Ali Tayfun Atay, Antropoloji ve Sosyoloji l Ayşe Erzan, Fizik l Beliz Güçbilmez, Tiyatro l Gençay Gürsoy, Sağlık Bilimleri l İbrahim Ö. Kaboğlu, Hukuk l İlhan Uzgel, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika l Korkut Boratav, İktisat l Necmiye Alpay, Dilbilim l Nilgün Toker Kılınç, Felsefe l Özdemir Aktan, Sağlık Bilimleri l Reşit Canbeyli, Psikoloji l Sefa Feza Arslan, Matematik l Uygur Kocabaşoğlu, Tarih ve İletişim l Zeliha Etöz, Sosyoloji ve Siyasal Antropoloji