Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Kasım 2017 Cumartesi Akademi 11 >> l Sanık, her şeyden önce kendisine yöneltilen suçlamanın ne olduğu ve nedeni konusunda bilgilendirilmelidir. l Eğer dil sorunu var ise adli yardımdan yararlanmalıdır. l Sanığın davada kişisel olarak hazır bulunma hakkı vardır. Uygun bir biçimde kendini savunma hakkı, sanığın “somut ve etkili” bir savunmadan yararlanma hakkı olarak tanımlanır. Bu da savunmayı hazırlamak için yeterince zamana ve uygun ortama sahip olma hakkını kapsamına alır. l Kendini kişisel olarak savunma hakkı, dosyaya giriş hakkı ile suç tanıtlarının kendisine iletilmesi hakkını gerekli kılar. l Avukat bulundurma hakkı ise, kolluk güçleri tarafından başlatılan ön işlemlerden itibaren geçerlidir. l Savunma hakkının etkililiği, sanığa, avukatıyla üçüncü kişilerin gözetimi dışında iletişimde bulunma hakkını içerir. Tanıkları sorgulama hakkı da savunma hakları içinde yer alır ve çapraz sorgulama sürecinin bir parçasını oluşturur. lII. Etkili başvuru hakkı İHAS madde 13’e göre, “Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.” Bu madde öznel bir hakkı düzenlemekten çok Sözleşme ile tanınan hakların korunmasını amaçlar. Tıpkı “temel hak ve hürriyetlerin korunması” kenar başlığını taşıyan Anayasa madde 40 gibi. Bu maddenin son fıkrasına göre, “Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgiliye rücu hakkı saklıdır.”11 Etkililik ilkesi, dokunulmaz haklar bakımından çok daha güçlü biçimde kendini gösterir. lIII. Cezaların yasallığı ilkesi “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez” (İHAS, madde 7). Bu hüküm, Anayasa madde 38’e aynen alınmış bulunuyor.12 Suç ve cezaların yasallığı ilkesi; aynı suçtan iki kez yargılanamama ilkesi, ceza yasasının geçmişe yürütülememesi ilkesi cezaların yasallığı ilkesinin açılımlarıdır. lIV. İhlaller kural, sayı istisna Türkiye’de bu ilkelerin hangileri ih lal ediliyor sorusu yerine, hangileri saygı görüyor sorusu öne çıkıyor. Dokunulmaz haklardan iki örnek, ye terince fikir verebilir: “Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” (madde 15/ son). Oysa OHAL KHK ek listelerinde adları yer alan on binlerce kişi, “yargısız infaz” yoluyla ağır yaptırımlara maruz kılındıktan başka kendilerine yargı yolu da kapatılmıştır. Kamuoyuna ise şüpheli veya sanık muamelesi ötesinde hedef gösterme yönünde beyanlar verilmiştir. “Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz” (madde 25). Oysa tam tersine OHAL KHK mağdurlarından tutuklu gazetecilere uzanan binlerce kişinin maruz kaldığı muamele, “fikir suçu” ihdas ederek madde 25 ihlal edilmiştir. OHAL, belli kayıtlamaları beraberinde getirse de adil yargılanma hakkını kaldırmaz. Ne var ki, 20 Temmuz 2016’dan bu yana KHK’ler, yasalar üstü ve Anayasa dışı özellikleriyle adil yargılanma hakkının ana ilkelerini ya ortadan kaldırmış ya da ciddi bir biçim de sınırlamıştır. 666 sayılı KHK’den 694 sayılı KHK’ye kadar çıkarılan 29 KHK’nin sadece beşi TBMM tarafından denetlenmiştir. Bu süreçte, savunma haklarının zedelenmesi ötesinde, doğrudan avukatlara yönelik ciddi ve ağır hak ihlalleri de söz konusudur. Öte yandan, KHK mağdurlarına mahkeme kapısı kapatıldığı için, sayıları 120130 binle ifade edilen kişi, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na (OHALİİK) başvurmak zorunda bırakılmıştır. Bu uygulama, adil yargılanma hakkı bir yana, yargılama hakkını bile tanımamaktadır. Yüz bini aşkın KHK’zedeye, etkili bir başvuru bir yana, bir yıla varan bir bekleme süresi sonunda ancak hukuki değil idari bir merci olan OHALİİK’ye başvuru yolu açılmıştır. Dahası, Komisyon henüz bir karar vermediği gibi, başkanı da Adalet Bakanlığı müsteşarlığına atanmıştır. 18 Ekim 2017’de görevden ayrılan başkan yerine yenisinin henüz atanmamış olması, iki açıdan eleştirilmelidir: Komisyon başkanının başka bir göreve atanması Hükümet’in Komisyon’un işlevsel olmasını istemediğinin bir göstergesidir. Ayrıca önceki başkan yerine yenisinin atanmamış olması, gayri cid di tutum ötesinde, açıkça görev ihmalidir. Kaldı ki yargılanma hakkı muhatapları hâkim ve savcılar ile adı geçen Komisyon üyeleri de verecekleri kararları nedeniyle, her an “yargısız infaz” tehdit ve tehlikesinden bağışık değiller. lV. Acil çözüm önerileri Adil yargılanma hakkı için alınma sı gereken acil önlemler şöyle sıralanabilir: 1. Yargı görevine girişte bilgi ve liyakat belirleyici olmalı; mülakat, bağımsız ve karma heyetler önünde yapılmalı; kamera kaydı ile sınavların saydamlığı sağlanmalıdır. 2. Mahkeme, suç oluşturan eylemi yaptırıma tabi tutmak için görev yapmalı; niyetkanaat ve düşünce gibi hukukun düzenleme alanına girmeyen hususlar dava konusu olmaktan çıkarılmalıdır. 3. Adil yargılanma hakkını askıya almanın gerekçesi olamaz. Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri ve Anayasa hükümleri gereğince adil yargı ilkeleri derhal uygulamaya konulmalıdır. 4. Tamamen Anayasa dışı olan OHAL KHK’leriyle ilgili olarak TBMM denetim yetki ve görevini kullanma ve yerine getirmede daha fazla gecikmemeli; OHAL’e derhal son verilmelidir. 5. Adil yargılanma hakkına yönelik yaygın ve sistematik ihlallerle ilgili olarak “OHAL’de adil yargılanma hakkı” üzerine tematik bir rapor hazırlama gereği de acildir.13 l Sonuç yerine Mahkemede adalet ya da adil yargılanma hakkı, geniş adalet yelpazesinin anahtar kavramıdır: Yaşamda, seçimde, inançta, geçimde, eğitimde, devlet ve medyada adalet.14 Kuşkusuz bunlara çevresel adalet ve sosyal adalet gibi yenileri eklenebilir ama “mahkemede adalet” temel ve anahtardır çünkü onsuz hukuk devleti düşünülemez. Mahkemede adalet, adalet başlığı altında karşımıza çıkan yelpazenin olduğu kadar, 2019 yolunda hukuk devleti ekseninde demokratik ittifaklar için de asgari eşiktir. n 1 CHP kurmayları sonraki etkinlikleri planlıyor olmalı. Kendi adıma üçüncü etkinliğin Diyarbakır’da yapılmasını önerdim. 2 Bu açıdan bu yazının hareket eşiğini, Adalet Kurultayı’nın “Mahkeme’de Adalet” başlığına özgülenen ilk oturumunda yaptığım sunuşun ilk başlığı oluşturdu. 3 İHAM’ın konuya ilişkin eksen kararlarının başlıcaları: Golder/BK, 21 Şubat 1975; Sunday Times/BK, 26 Nisan 1979; Loizidou/Türkiye, 23 Mart 1995. 4 İHAM, Sramek/Avusturya, 22 Ekim 1984. 5 İHAM, Van den Hurk/Hollanda, 19 Nisan 1994. 6 İHAM, Bellet/Fransa, 4 Aralık 1995. 7 İHAM, Les saintsmonastères/Yunanistan, 9 Aralık 1994. 8 İHAM, Sramek/Avusturya, 22 Ekim 1984; AgroComplex/Ukrayna, 6 Ekim 2011. 9 Bağımsızlık denince hep yargı akla gelir. Oysa bağımsızlık ilkesi, gazeteciler, hekimler, öğretim üyeleri, sanatçılar ve diğer meslek mensupları için de geçerli. Zira bağımsızlık, bir mesleğe tanınan ayrıcalık değil, güvencedir: Yargıladıkları, bilgilendirdikleri, yetiştirdikleri ve tedavi ettikleri için. 10 Türkiye’nin de taraf olduğu Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Pakt olarak da anılmakta. 11 Ne var ki bu hükmün uygulaması, çok istisnai kalmaktadır. 12 Ölüm cezasını geri getirme gündemi, bunun hukuken mümkün olmamasının ötesinde, yabancı ülkelere kaçmış olan veya oralarda yaşayan darbecilerin iadesini zorlaştırdığından, hukuku politik tercihlerin kıskacına alma iradesinin dışavurumu değil mi? 13 Bu görev, Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) ait olmakla birlikte, TBB’nin suskunluğu anlaşılır değildir. 14 Bunlar, Adalet Kurultayı programında yer alan başlıklar.