Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
90’lardan sonra yazarak geçinenler arttı Peki bu listeler ne? Neyi ifade ediyor? Edebiyatla nasıl bir ilişkisi var? Ve bu durum hep böyle miydi? Atilla Birkiye 37 yıldır romanlar, şiirler yazıyor, piyasa şartlarına burun kıvırıyor ve durumu şöyle değerlendiriyor. “Listeler, edebiyatla değil, kapitalizmle ilgili. Kapitalizm romanı, sinema gibi para kazanılacak nesneye dönüştürdü. Edebiyat ürünü geniş kitleye yayılınca çoğunlukla niteliğini yitiriyor ya da ödün veriyor. Genellikle 90’lardan sonra kitaplarıyla geçinen yazarların sayısı artı. Ama daha sonra da başka bir görüntü ortaya çıktı: Bu kez satmak için yazmak.” Ayhan Bozkurt ise 1995’ten beri yazıyor. İlk zamanlar kitap sayısı az olduğu için aldığı telilerle yaşaması imkansız olduğundan ek işler yapıyormuş. Şimdilerde kitap sayısı artığı için kazanabiliyor ama ek işlere de devam ediyor. Bozkurt çok kazanan yazarlardan yana şikayetçi değil: “Hata daha da artsın. Bir yazar kazanacak ki üretmeye devam etsin. Aynı şekilde yazarların eserlerinden para kazanıyor olması yeni yazar adaylarını da üretim anlamında teşvik edecektir.” Hikmet Hükümenoğlu da ek işler yaparak yaşayan yazarlardan. Edebiyata yazdıklarının değerinin satış rakamlarıyla ve parayla ölçülmesi çok sevimsiz olarak değerlendiren Hükümenoğlu “Benim durumum biraz farklı; eskiden para kazandıran bir sektörde çalışıyordum, o dönemde kazandıklarımı biriktirmemiş olsam şu anda sadece romanlarımla geçinemezdim. Hâlâ çeviri, öykü atölyesi gibi ek işler yapıyorum. Çoğumuzun derdi milyarder olmak değil, hayatımızı sadece yazarak kazanmak istiyoruz” diyor. Telile geçinen yazar oranı yüzde 1’in altında Hakan Bıçakcı Esmahan Aykol Bu para için Bu kadar emek harcanır mı? Behçet Çelik de hayatını yazarlıktan değil mesleğinden kazanıyor. “Doğrusu, ben de isterim sadece yazarak geçinmeyi ama nasıl yapılacağını bilmiyorum” diyor. Üstelik yayımlanan kitaplarının sayısı artınca çevresindeki pek çok kişide bunun tersi bir algı oluştuğunu ama yazara ödenen telif ücretini duyunca o kadar para için bu kadar emek harcanmasını anlamadıklarını da ekliyor. Durumun vahametini özetlemeye devam edelim. Figen Şakacı da başka işlerle geçinen yazarlardan. “O listeler her yayımlandığında hamallıktan bulaşıkçılığa kadar yapmadığı iş kalmayan Orhan Kemal ya da canına tak etiği halde memuriyeti bırakamayan Turgut Uyar gelir aklıma. Yazıyla ilişkiniz tutkusal düzeydeyse o listelere bakıp gülüp geçiyor, yazıyla aranıza kimseyi sokmamak için kapınızı sıkı sıkı kapalı tutuyorsunuz” diyor. Başka bir deyişle, direniyor. Tıpkı Esmahan Aykol gibi. Onun kitapları Türkiye’den çok yurtdışında satıyor. “Yurtdışından kazandığımla geçiniyorum ama tek mesele geçinmek de değil. Az okunmanın asıl tatsız yanı, insanlara dokunamamak. Okurumu görmüyorum, okurlarımla hiç karşılaşmıyorum” diyor ve Forbes’un listesini Oylum Hakan Bıçakcı: Yazmanın parasal bir karşılığı yok benim için. Ama bunu dert etmiyorum. Kelimelerin yanında rakamların lafı olmaz. Yılmaz’la benzer şekilde değerlendiriyor: "Türkiye’de geçinecek kadar ya da daha fazlasını kazanan 20 yazar va. Diğerleri ise iyi ihtimalle 23 baskı yapan, yani 510 bin lira kazanan yazarlar. Bu verinin bize söylediği şu: Türkiye’de kitap okuru değil, yazar okuru var.” twıtter takipçisine Bakarak satış tahmini Mehmet Anıl’a göre sorun nitelikli edebiyatın görece az satması da değil, neredeyse hiç satmaması… Haklı olarak, 80 milyonluk bir ülkede nitelikli edebiyatın en az yazarının temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar satması gerektiğini düşünüyor: “Bana gelince, az sayıda yazara nasip olan varlığım sayesinde telif ücretlerine muhtaç kalmadan nitelikli edebiyat çalışabiliyorum. 2001’de işi gücü ve cazip teklileri bırakıp yazmaya başladım. Çok değerli bu fedakarlığı, çok satar kitap yazarak heba edemem” diyen Anıl, telif oranlarının yükselmesi gerektiğini düşünüyor. Ama asıl mesele şu ona göre: “Öncelikle cahilleşmeye doğru koşar adım giden memlekete insan kalitesinin yükselmesi lazım gelir ki ben bu konuda iyimser olamıyorum.” Evet, durum ortada. Twiter takipçilerinin sayısı üzerinden kitabının kaç satacağını hesaplayan yazar ve yayıncılar da yok değil. Piyasa var, kurallar var ama edebiyatçıların derdi başka. Çok kazanan değil okunan olmak istiyor, edebiyatı ve okuru kazanmak istiyorlar. Listelerde olan da olmayan da sadece listelerde edebiyat tarihinde kalıcı olmak istiyorlar. Can Öz (Can Yayınları): Forbes araştırmasında ortaya çıkan rakamların hepsini doğrulayamam ama azı yok çoğu vardır diye tahmin ediyorum. Kimi yazarların listede beyan edilenden daha fazla kazandığını biliyorum. Ancak memleketimizde huydur, çok kazanana kötü bakılır, kendilerinden çok şey beklenir, sonra da beklentilerin karşılık bulmaması bahane edilerek sanatçı sert bir dille eleştirilir, zaman zaman aşağılanır. O nedenle en çok kazanan yazarlar üzerine düşünmekten bir hayır gelmeyeceğini düşünüyorum. Esas mesleğin durumuna bakacak olursak, yazık ki Türkiye'de eserlerinin geliriyle geçimini sağlayabilen yazar sayısı herhalde yüzde 1'in altında. O nedenle, bu rakamlara bakarak yazarların çok kazandığını düşünmek doğru olmaz, tam aksine, topluma sunduklarının değerinin karşılığı sistemin çarkları arasında eriyip gidiyor. Atilla Birkiye: Kitaplarıyla geçinen yazarların sayısı artı. Ama daha sonra da başka bir görüntü ortaya çıktı: Bu kez satmak için yazmak. Nazlı Berivan Ak (April Yayıncılık): Yazarların haklarını korumada karşılıklı güven duygusu önemli, bu güven ortamını yaratmak en başta yayıncının görevi. Teliler arasındaki uçurumlar tüm dünyadaki yazarların sorunu, belki de bu yüzden selfpublishing bu kadar gündemde ve tercih sebebi. DÜNYADA EN ÇOK KAZANAN 3 EDEBİYATÇI James Paterson 90 milyon dolar Dan Brown 28 milyon dolar Nora Roberts 23 milyon dolar Atilla Birkiye *Forbes, 2014 en çok kazanan yazarlar listesinden Nermin Mollaoğlu (Yazar Ajanı): Elmalarla armutların aynı şekilde değerlendirilmesi o ağaçlara su verenlere yapılan bir haksızlıktır. Hem elma ağaçlarını sulayanlara hem de armut ağaçlarını sulayanlara haksızlık... 13 24 MAYIS 2015