Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayısal Loto’nun Türkiye’ye ilk kez geldiği yıllarda çekilişin arasına giren skeçlere yazdığı Muhtelif Böcekler tiplemeleri, aslında Komedi Dükkanı’nda Tolga Çevik ve Salih Kalyoncu’nun canlandırdığı beceriksiz komedyenlerin ilk hali. Maraton Koşmaya tutkulu. Dört yarı maraton, beş maraton koşmuş. Önce Avrasya, arkasından Paris, Helsinki ve Barcelona Maratonu. Devamı da gelecek. 240 kilometrelik Likya Yolu koşusuna kayıt yaptırılmış bile. hiç değil. O 20 yıldır metin yazarı. Üstelik de sanıldığı gibi sadece Cem’in bulduğu esprileri hali yoluna koyan bir metin yazarı değil. Basbayağı metin yazarı. Örneğin size (ve tabii ki bana) doğaçlama gibi gelen Tolga Çevik’in Komedi Dükkanı’nın konsepti de, tüm metinleri de ona ait. Zaten yıllardan bu yana yazıyor, çiziyor. Diziler yazmışlığı var. Tiyatro oyunları. Skeçler. Misal, Sayısal Loto’nun Türkiye’ye ilk kez geldiği yıllarda çekilişin arasına giren skeçlere yazdığı Muhtelif Böcekler tiplemeleri, aslında Komedi Dükkanı’nda Tolga Çevik ve Salih Kalyoncu’nun canlandırdığı beceriksiz komedyenlerin ilk hali. CEM HOCA, CAN HOCA Ofis Levent’te. Ekip, yönetmen yardımcılığı yapan Dündar, genç metin yazarı Ali, idari işlerden sorumlu teyze oğlu Öner ve CemCan Hocalar. Evet, hocalar. Çünkü ofiste herkes iki kardeşe Cem Hoca, Can Hoca diye sesleniyor. Can Yılmaz da iş çerçevesinde kardeşinden bahsederken Cem Hoca demeyi tercih ediyor. Şimdilerde yeni bir filmin senaryosuna hazırlanıyorlar. Film sonbaharda vizyona girecek. Henüz senaryo yazmaya geçilmiş değil. Zaten o aşamaya geçtiklerinde çok hızlı ilerliyor ve iki hafta içerisinde senaryo yazma işi tamamlanmış oluyor. “Biz biraz tembelizdir” diyor, Can Yılmaz. “Bir şeyleri öyle hızlı hızlı yapmaktan hoşlanmıyoruz. Ağır ağır gidelim, istediğimiz gibi olsun diyoruz.” Ana ekip çok dar evet ama prodüksiyon aşamasında 150 kişilik bir deve dönüşüyorlar. Genelde aynı insanlarla çalışmayı tercih ediyorlar. Hani Cem Yılmaz filmlerinde hep aynı oyuncuların olduğu eleştirisi var ya, işte o alışkanlıktan. Cem Yılmaz’ın kardeşi olmak, ona karşı sürekli devam eden bir takım eleştirileri göğüslemek gibi işlerin de meraklısı değil. Fakat sabır dediğiniz şey de bir yerde taşıyor. Sosyal medyada birileriyle bu konu hakkında atışıyor gibi görünmesi de bundan aslında. “Aslında ben meseleyi çözdüm” diyor. “Beni sürekli olarak Cem’in ağabeyi olmakla suçlayan insanlar bir şekilde Cem Yılmaz olmak, o hayatı yaşamak istiyor. Fakat Cem Yılmaz olmak zor iş. Yetenekli olacaksın, sürekli sahnedesin, filmler, reklamlar filan... Oysa onlara göre Can Yılmaz olmak öyle değil. Çok kolay. Sadece Cem’in ağabeyisin ve Cem’in şöhretinden faydalanıyorsun. Tamam lan, diyor adam. Tamam ben Cem Yılmaz olamadım ama neden Can Yılmaz olamayayım. Neyim eksik, ben de yer, içer, gezerim. Ve Can Yılmaz da olmadığını anlayınca bana öfkeleniyor. Sen neden oradasın, sen neden Can Yılmaz’sın diye. Ama durum bu. Biyolojik bir mesele, yapacak bir şey yok.” Onun ağzından dinleyince insan anlıyor, başarılı olmaya karşı bitmek bilmeyen bir eleştirinin karşısında bir noktada ister istemez, “Yahu biz öyle insanlar değiliz, işimizi yapıyoruz sadece” demek ihtiyacı doğuyor. Yazının başındaki Cem Yılmaz’a olan sevgiyi anlatan tırnak işareti de bundan. Sevmek bizim memlekette biraz da karşındakinin canını çıkarmaya tekabül ediyor. Cem ve Can kardeşlerin biraz öfkeli gibi görünmeleri de bu nedenden kaynaklanıyor. Bir sürü içi boş eleştirinin arasında doğru olanlar da kaynıyor mu acaba, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Can Yılmaz bu fikrime destek veriyor. “Tek kişilik gösterini DVD yaptın. Hoooop, demek para düşkünüsün yaftası. Halbuki yola, bu gösteriyi 100 lira veremeyen de izlesin diye çıkılıyor” diye özetliyor durumu. Kafa Dergisi Kafa Dergisi’ne yazıyor. İçinde bolca nostalji olan yazılar. Eski filmlerden, oyunculardan tutun da müziklere kadar eski olan her şey ezberinde. Etraftan artık bir kitap yazması yönünde yoğun bir baskı var. O ise devam eden film yazım işinin dışında bir de tiyatro oyunu yazıyor. Ve bu yazdığı ilk oyun değil. Salih Memecan’ın çizgilerinden uyarlanan Sizinkiler’i, Çaba Derneği için Çabaladık, Oynadık gibi oyunları da o yazmış. Twitter Aslında hep koruduğu mahremiyetinin biraz bozulması twitter’la olmuş. Twitter’ı seviyor. Kendisine yazılanları okuyor, takip ediyor. Hesabına fotoğrafını koyunca takip etmeyi bırakan 64 kişiyi anlamasa da bir eli sosyal medyada. Ve politik tavrını açıkça belli ediyor: “Bir noktada artık olan biteni eleştirmemek, twitter’da yazmamak mümkün değil.” Yeni film Maratoncu Can Cem ve Can kardeşlerinin senaryosunu yazdığı yeni film “komedi” kategorisinden. Her Şey Çok Güzel Olacak, Hokkabaz ve Pek Yakında’yı o kategoriden saymıyorlar. Komik olabilirler ama komedi filmi değiller. GORA, AROG ve Yahşi Batı komedi kategorisinin filmleri ve bu sonuncusu da o janra ait olacak. Yani bildiğiniz güleceğiz. Ailenin komiği kim? Can, Cem kardeşler Cem’e en çok sorulan soruya ağabeyin yanıtı da aynı: En küçük kardeş Özge. Ama bakmayın siz Cem’in şovlarında ağabeyini ti’ye almasına, Can da komiklikte iddialı. Ekipten, “Yazıların komik abi senin” yorumu gelince şakayla karışık öfkeleniyor: Nasıl yani, sen bana konuşurken komik değilsin mi, diyorsun? Yaşın kaç? Kaç kilosun? Can Yılmaz’ın hoşlanmadığı iki soru. Yaşını inkar edebilir, kilosunu az söyleyebilir. Yakınlarına göre o hep diyette! Diyet bitmek bilmiyor, lakin Can zaman zaman yemekte aşırıya kaçtığını kabul etmiyor. Zafer Algöz: Yakın ilişki BAKMAYIN SİZ MAGAZİNE KAF DAĞININ ARKASINDA YAŞAMIYORLAR Ofislerine vardığımda dış kapıyı açıp, zili çalmak yeterliydi. Bir şoför ve ofiste bir yardımcı dışında başka çalışanları yok. Koruma duvarı filan geçmeye gerek yok yani. Can Yılmaz malum olduğu üzere görünmeyi pek sevmiyor. Hatta hiç sevmiyor. Fotoğrafını çekmemize yanaşmadı örneğin. Ama bunu inada binmiş bir şekilde yapmıyor. O, öyle mutlu. Aslında Cem Yılmaz’ı flaşlar altında gördüğümüz hemen her yerde o da var. Fakat ya mekandan biraz erken çıkarak, ya da “Aman hocam ben şöyle kenardan kenardan uzayayım ufaktan” diyerek kameralara takılmamayı başarıyor. Hiç görünmeyeyim gibi bir derdi de yok üstelik. Öyle olsa her filmde küçük de olsa bir rolde karşımıza çıkar mıydı? 29 MART 2015 Yakın arkadaş Zafer Algöz Sadece oyuncu değil, arkadaş ve hatta dost olarak her daim Yılmaz ailesinin yakınında olan iki isim. Mesajlar gidip geliyor, whatsapp’tan komik hallerin videoları gönderiliyor. Bu ikiliyle iletişim 24 saat devam ediyor. Can için de, Cem Yılmaz için de bu böyle. Örneğin, Fenerbahçe’nin Beşiktaş’ı yendiği maç sonrası tüm ailenin hedefi belli: Koyu Beşiktaşlı Zafer Algöz. Ve tabii Zafer Bey’in telefonu kapalı! 9