Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz 25 Mart akşam saatlerinde Yemen’i havadan vurmasıyla Ortadoğu iyice ısındı. Türkiye Vatandaşlarını Yemen’e gitmemesi için bir kez daha uyardı. Bölgeyi ve gelişmeleri yakından izleyen Doç.Dr.Ali Faik Demir, Arap dünyası ilişkilerinde ittifak rüzgarı estiren bu meseleyi 7 maddede özetledi. 25 milyonluk nüfusuyla bölgenin en fakir ülkesi Yemen’de neler oluyor? 2014 sonunda ülkenin kuzeyinde güçlü olan Şii mezhebinin Zeydilik kolundan gelen Husiler başkent Sana’ya kadar gelerek yönetime el koydular. Devlet Başkanı Hadi’yi Batı yanlısı olmakla suçlayarak gözlem altına aldılar ve hemen Parlamentoyu feshederek bir “Devrim Komitesi” oluşturdular. Bu gelişme, ülke içinde ciddi bir dönüm noktası teşkil etti. Bir anlamda başkent Sana’daki bu siyasal değişim, uluslararası platformda “SünniŞii” mücadelesi şeklinde yansıdı. İlk aşamada taraflar uzlaşmış göründü, ancak beklenen barış gerçekleşmeyince Husiler, Sana’da kontrolü bırakmadılar ve kendi taleplerini dikte etmek istediler. Cumhurbaşkanı Hadi önce görevinden istifa etti, daha sonra vazgeçti. 21 Şubat 2015’te ev hapsinden kurtularak Aden’e kaçtı ve “Görevimin başındayım” dedi. Bu aşamadan sonra iki tarafın mücadelesi keskinleşti. Aden’de de kontrolü ele alma çabası, dış aktörleri hızla hareket etmeye sevk etti. Husiler Yemen yönetiminin karşısındaki tek tehdit unsuru mu? Yemen’de yaşanan gerginlik ve mücadelenin sadece iki tarafı yok. Üçüncü bir taraf daha var: Arap Yarımadası El Kaidesi diye bilinen, Yemen El Kaidesi. Ülke içinde, hatta bölgede son derece güçlü ve etkili bir konumda. Son olarak Sana’da iki camiye yönelik yapılan ve 100 kişinin öldüğü saldırıyı, bu örgütle yakın ilişkileri bulunan IŞİD üstlendi. Görüldüğü gibi, Yemen içinde ciddi bir kaos ve belirsizlik hakim. Tek örgütlü, güçlü ve etkili taraf Husiler gibi görülüyor. Çoğunluğu teşkil eden Sünni nüfus, bu anlamda bölünmüş durumda ve Husiler’e karşı etkili ve ciddi bir karşılık veremiyor. Ortadoğu’nun yeni satranç tahtası Yemen mi olacak? Suudilerin İran korkusu: Yemen’de uzun zamandır süregelen istikrarsızlık ve gergin ortamın yansımaları doğal olarak ülkenin komşusu ve bölgenin en önemli ülkelerinden Suudi Arabistan açısından stratejik bir öneme sahip. Şii 14 7 SORUDA YEMEN katkı veren diğer devletler de, donanma ve hava kuvvetleriyle farklı şekillerde desteklerini arttırabileceklerini açıkladılar. Yani Husiler yenilene kadar savaşa hazır ve kararlı bir koalisyon olduğu görülüyor. Müdahaleye “Hayır” diyen yok mu? İran, Çarşamba günü yaptığı bir açıklamayla hava operasyonunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Suudi Arabistan’ın askeri saldırganlığı ülkedeki krizi daha da derinleştirecek, diyerek bir an önce operasyonun durdurulması istendi. Rusya’da Alt Meclis Duma’nın Uluslararası İlişkiler Komitesi başkan yardımcısı tarafından yapılan açıklamada operasyon kınandı. Yemen içinde yaşananlara dış müdahale olmaması gerektiği, komşu ülkelerin böyle durumlarda hızla harekete geçmemesi gerektiğin vurguladı. UkraynaRusya yakınlığı ve komşuluğuna da referans yapıldı. Çin de Rusya’yı izleyerek müdahaleye karşı cephede yer aldı. Son olarak Hizbullah, Yemen’e müdahalenin karşısında olacaklarını duyurdu. Bundan sonra ne olur? Ülke içinde istikrar kısa vadede sağlanabilir mi? Askeri müdahale sonuç verir mi? İran ve Rusya tepkilerini sınırlı tutar mı? Bunların cevabını en iyi zaman verecektir. Ortadoğu barışları sağlayamadan yeni savaşların ve sorunların yaşandığı bir bölgedir. Umarız bu da barışa ulaşamadan dondurulan yeni bir sorun olarak kalmaz. mezhep bağlantısından dolayı İran ile yakın ilişkilerinin olmasından tedirgin olduğu Husiler’in Batı karşıtı tutumu, Suudi Arabistan’ı oldukça rahatsız ediyor. Suudi Arabistan ile birlikte Körfez ülkeleri de yaşanan olaylardan son derece rahatsız olduklarını çeşitli platformlarda dile getirmişlerdi. 2010’da Suudi Arabistan, Husiler’e karşı bir hava operasyonu gerçekleştirmişti. İran’ın Ortadoğu’da oluşturmak istediği Şii ekseni: İran’ın Şiilik üzerine oluşturduğu dış politika, tüm Körfez ülkeleri için ciddi bir korku kaynağı. İran, her ne kadar böyle bir politikası olmadığını ve Husiler’e destek vermediğini açıklasa da, pek inandırıcı bulunmuyor. Husiler ile birlikte İranlı askerlerin de çatışmalara katıldığı ve İran’ın Husiler’i ciddi olarak desteklediği, Arap Devletleri tarafından genel olarak kabul ediliyor. Suudi Arabistan, İran’ın bölgede mezhep ayrımları tohumları ekmesine izin vermeyeceğini ve bu doğrultuda meşru ve geçerli yönetimin Cumhurbaşkanı Hadi’yi destekleyeceğini açıklamış durumda. Petrol ve yeni oyuna yansıması: Peki, Husiler’in Aden’e doğru hareket etmesi müdahaleyi tetiklemiş olabilir mi? Kuşkusuz bu aşamada petrol ihracatı tek ve en önemli geliri olan Körfez ülkeleri için Babül Mendep Boğazı’nın kimin eline geçeceği hayati önem taşıyor. Kızıl Deniz’i Aden Denizi’ne bağlayan boğazdan yılda yaklaşık 20.000 geminin geçiş yaptığı düşünülünce petrol zengini komşuların, Husilerin bölgeyi ele geçirmesine karşı olmaları anlaşılır bir durum. Yemen yalnız mı? Suudi Arabistan’ın Yemen’e yönelik başlattığı hava müdahalesi çerçevesinde Arap Dünyası içinden çok geniş bir katılım sağlandı. Mısır’ın destek vermesi ve müdahalenin içinde yer alması da son derece önemli. Arap devletleri arasında, İsrail’e karşı yapılan koalisyon dışında bu kadar geniş katılımlı ve özellikle de destekli bir zemin oluşturulması, politik analiz açısından dikkat çekiyor. Bu arada ABD de bu yapıyı destekiyor. Arap ülkeleri neden Yemen’in yanında yer alıyor? Çünkü Husiler’in Yemen’de iktidara gelmesini istemediklerini, eski yönetimin arkasında oldukları açık bir şekilde gösteriyorlar. İran’ın desteklediği, Sünni Monarşiler ve yönetimler için tehdit olan bir grubun istenmediğini söylemek daha farklı ve doğru bir değerlendirme belki de. Bunun için, gerekirse tüm taraflar kara operasyonuna da hazır olduklarını belirtiyor. 150 bin kişilik Suud ordusu sınırda hazır durumda. Ayrıca koalisyona Türkiye ne diyor? Türkiye Yemen konusunda Suudi Arabistan’dan yana bir tavır sergiliyor. Bu tavır, operasyon sonrası Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da kendini gösterdi. Açıklamada Yemen’in meşru Cumhurbaşkanı Abdurrabbu Mansur Hadi’nin sığınarak geçici başkent ilan ettiği Aden kentinin Husi saldırısı altında olması kınandı. Husilerin bu saldırıyla her türlü anlaşmayı, özellikle de 2201 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını da reddetmiş olduğunun altı çizilen açıklamada şu ifadelere yer verilmişti: “Ülkemize Suudi Arabistan tarafından önceden bilgisi verilen askeri harekatı destekliyor; bu harekatın ülkede ortaya çıkan iç savaş ve kaos tehlikesinin önlenmesine ve meşru devlet otoritesinin ihya edilmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.” 29 MART 2015