Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SPOR Her biri olağanüstü maceralara atılmış beş kişi. Öylesine tutkulular ki, ıssız denizler, çöller, zorlu tırmanışlar, dibi gözükmeyen kanyonlar onlara vız geliyor. Üstelik bugüne kadar yaptıklarıyla yetinmeyip, hemen yeni hedefler koyuyorlar kendilerine. Türkiye’den sıra dışı 5 sporcunun hikâyesi Kar, buz, çöl, dağ dinlemiyor Sınır mı, o da ne? Alper Dalkılıç İletişim uzmanı Alper Dalkılıç, (36) on yıl önce sağlıklı yaşam için koşmaya başladı. 2010’da işyerindeki bir arkadaşından Türkiye’nin güney sahillerinde koşulan Likya Yolu Maratonu’nu duydu. Koşu ve aynı zamanda tırmanışlardan oluşan yarışta bir haftada 230 kilometre koşup ultramaraton dünyasına adım attı. Sonraki dört yılda, yedi kıtada, yedi çöl maratonu koştu. “Her koştuğum bir öncekinden daha zorlu geçti. Antarktika’da 4 gün ekstrem soğukta koştuktan sonra, daha zoru olmaz demiştim. Ama İzlanda’daki soğuk ve rüzgâr da altta kalmadı. Avustralya’da The Track Outback Race’te, bu kez aşırı sıcakta, 168 saatte 520 kilometre koştum.” Dalkılıç altı ay önce tam zamanlı çalışmayı bıraktı. Artık yarış organizatörlüğü yapıyor ve haftada ortalama 120 kilometre antrenman koşusu yapıyor. Bundan sonraki hedefleri bu yıl Kaçkar Ultramaratonu ve Umman’daki Maskat Çöl Maratonu ile gelecek yıl Kanada’nın Yukon bölgesindeki kızaklı kar maratonuna katılmak. Alper Dalkılıç sevgilisi ve spor yoldaşı Elena Polyakova ile birlikte Bahar Saygılı Ertürk Önce suda, sonra bisiklet üstünde ve en sonunda koşuyla geçiyor saatleri. Öyle ki, dinlenmek için bir saniyesi bile yok. Ama Bahar Saygılı Ertürk, (29) ironman triatlonunun Türkiye’deki öncülerinden olmaktan şikayetçi değil. Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi mezunu Ertürk, çocukluğunda yüzme, dalış ve buz pateniyle uğraştı. İlk kez 2001’deki Erdek Triatlonu’nda şansını denedi. Parkuru üç saatte bitirdi. Üç yıl içinde milli takım sporcusu oldu. Ancak olimpik mesafeler onu kesmiyordu. Çünkü hedefinde Ironman olmak vardı. Ironman triatlonu bu sporun en zorlusuydu. 3,8 kilometre yüzmesi, 180 kilometre bisiklet sürmesi ve en sonunda da bir maraton, evet 42 kilometre 195 metrelik bir maraton koşması gerekiyordu. 2011’de Fransa’da Aix’te yarıironman olmayı başaran ilk Türk kadın sporcu unvanını aldı. Yine yarıironman dünya şampiyonalarında 2012’de 29., geçen yıl 34. sırayı aldı. “Parkurun özellikleri sebebiyle bugüne kadar beni en çok zorlayan yarıştı doğrusu. Koşu etabındaki tırmanışlar gerçekte çok zorluydu” diye anlatıyor geçen yılki yarışı. Bahar Ertürk bu yıl yine dünya şampiyonasına hazırlanıyor ama bir büyük hedefi de Türkiye’de ilk kez yapılacak Gloria Ironman Triatlonu’nu kazanmak. Gerçekten hazır hissettiğinde ise tam ironman yarışına katılacak. Demir kadın Jak Kamhi Hiç korkusu yok Alp Ulagay 26 Gökyüzünden, dev kanyonların tepesinden kendini boşluğa bırakmak pek kolay olmasa gerek. Ama İstanbullu Jak Kamhi, (36) öylesine tutkulu ki, bu atlayışları yapmaktan pek vaz geçecek gibi gözükmüyor. Ailede geleceğin işadamı gözüyle bakılan Kamhi kendi kurduğu işten sıkılıp 2006’da önce paraşüt eğitim aldı. Ama bu da onu kesmedi. Bu işi daha iyi öğrenmek için pılı pırtıyı topladı, ABD’nin yolunu tuttu. Orada dört yıl boyunca Miles Daisher ile çalıştı. Paraşütün yanı sıra BASE Jumping’in, yani çok yüksek yapıların, kulelerin, uçurumların, kanyonların tepesinden atlama sporunun bütün inceliklerini de öğrendi. Sonra da atlayışlar peşi sıra geldi. Geçen yıl Daisher’le birlikte, 8 ay uğraştıkları projeyi hayata geçirerek, Erzincan’da Kemaliye Kanyonu’ndan 1500 metre yüksekten wingsuit’le (rüzgar giysisi) atladılar. 30 saniye süren ve saatte 200 kilometre hıza ulaştıkları atlayış sonunda yere 130 metre kala paraşütlerini açıp yere kondular. Bugüne kadar 700 civarı uçaktan atlayış, 400 civarı da BASE atlayışı yaptı. Örneğin sırf ABD’deki ünlü Grand Kanyon’dan atlayabilmek için 5 saatlik bir tırmanış yapması gerekti. 30 saniyelik uçuşla kanyonun dibine indi. Şimdiki hedefi dünyada 24 saatte en fazla atlayış yapan BASE atlayıcısı olabilmek. Jak Kamhi 29 MART 2015