17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

500T tam 26 yıllık bir geçmişe sahip. Topkapı’dan hareket eden halk otobüsleriyle başlayan hattın tarihi, güzergahı bir efsaneye çevirmiş durumda. 500T geyikleri Bedenin Ferrari, ruhun 500T! Hayattan rengi alın, geriye 500T’si kalır! (twitter) Newton 500T’de yolculuk etseydi, yerçekimini bulduğuna pişman olurdu. (twitter) 500T’ye kendin gibi binersin, Tuğçe Kazaz gibi hissederek inersin. (twitter) Üzerine güneş batmayan hat. (ekşisözlük) Uzaydan görülen tek otobüs hattı. (ekşisözlük) Bir nevi zaman makinası. (ekşisözlük) Mahşerin dört tekerleklisi. (ekşisözlük) Tıraş olarak binip sakallı indiğim fenomen. (ekşisözlük) İpek yolu ve baharat yolu hatlarından sonra tarihte bilinen en eski hattır. (ekşisözlük) Akşam saatlerinde binerseniz, yolcuların arka taraftan atılan akbilleri kafalarda sektirerek ön tarafa aktardığını görebilirsiniz. otobüs otobüs değil, FC Barcelona kampı mübarek. (ekşisözlük) İlk duraktan binip son durakta indiğinizde jetlag etkisi yaratan hattır. (ekşisözlük) İstanbul’un mobil semti. (ekşisözlük) Topkapı’dan bekâr olarak bindiğim, Tuzla’ya varınca evli ve elimde bir çocukla indiğim hat. Kış aylarında bindiğinizde camlarında 81 vilayetin soluğunu görebilirsiniz. (ekşisözlük) Eğer bir gün devrim olacaksa ilk kıvılcım burada veya metrobüste çıkacaktır. (ekşisözlük) çayını bir bardağa indirmiş ama çok bunalırsa sigara içiyormuş. Yolculuğun en sevdiği kısmı köprüye girdiği anmış. ‘’İçim açılıyor’’ diyor. ‘’Denize bakıyorum, karımla oğlumu alayım da Şile’ye gideyim diye düşünüyorum, deniz güzel geliyor’’ diyor. ‘’Gidiyor musunuz Şile’ye?’’ diye soruyorum. Evlendikten sonra hiç gitmemiş. Hatada bir gün izin yapıyormuş ama onda da uyuyormuş. OTOBÜS SALLANIYOR BİRDEN HOOOP OSMAN KUCAĞIMDA Okçubaba Durağı’nın önünde bir kadın kopara kopara simit yiyor, arkasındaki gülkurusu duvarda beyaz tebeşirle Berkin Elvan yazıyor. Harler V’den itibaren yukarı meyletmiş, belli ki Berkin’in bir akranının, okul çıkışı, içine dert girmiş. Okçubaba’dan binen genç bir kadın kendine yer bulamadan, otobüs sallanınca, ‘Osman’ı kucağıma atıveriyor. Osman yedi aylıkmış, dişi çıktığı için ateşi varmış, o yüzden huysuzmuş ablası, yoksa çok usluymuş. Tutuğum için teşekkür ediyormuş. Osman ağlamasın diye çantamdan bir kalemlik çıkarıp sallıyorum, hemen ilgileniyor, annesi anlatıyor: Bebekle çıkmak çok zor oluyormuş ama işte indi bindi olmayınca da iyi geliyormuş. Annesi Kaynarca’da oturuyormuş, bebeği çok özlüyormuş, o da nasıl olsa tek vesait deyip atlayıp gidiyormuş. Ha bire esniyor. Çünkü sabah çok erken kalkmış. Sonra susup camdan bakıyor. İçinden anlamaya devam ederek. Sabah erken kalktım, çayı koydum, ekmeği kestim, reçelin şekerlenmiş tarafını çay kaşığıyla karıştırdım, Osman’ı emzirdim... Şimdi çehresi değişmiş bir 500T seyrediyor yollarda, yeni saatinde yeni yolcularıyla daha yumuşak hareketlerle ilerliyor. Sabahki ökeli, mutsuz suratlar gitmiş. Yerlerine hastane dönüşü, o kadar da önemli bir şeyi olmadığını öğrenmenin mutluluğuyla gülümseyen insanlar binmiş. Ama akşam iş çıkışı saatinde yine kararacak hava, yine bir şeye zam gelecek, yine müdür bize takacak, yine mesajımıza cevap gelmeyecek, yine radyoda en sevdiğimiz şarkının son on saniyesini yakalayacağız, internet paketimiz bitiği için Youtube’dan da açamayacağız. Sonra yine sabah olacak, sonra yine akşam, yaz gelecek, şetali çıkacak... 22 MART 2015 İllüstrasyon: Murat Başal 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle