Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 seyi oturtmuyorlar. Bir yandan müşteriye hizmet veriyor, öte yandan da çilingir sofrasında garsonla birlikte kafayı çekiyor. Müşteri sarhoşluğa yaklaştığında onlar da sarhoş oluyorlar. Rakılar, şaraplar tüketiliyor, balıklar, hamsi köftesi ve yerel mezeler yeniyor. Adalı dostumuz Mustafa Erbil’den, laf arasında, 2 bin 500 yıldır yapıla gelen yerel meze Garos’un tarifini alıyoruz: ‘‘Kolyos balığının ciğerleri, cam kavanoza yeteri kadar tuz ile yerleştirilir. Ağzı sıkıca kapatılıp 40 gün, gün ışığı alacak bir yerde bekletilir. 40 gün sonra, biraz limon dilimi ve ada eskilerinin garos otu, Rumların kolibaro dedikleri bitki eklenir. Birkaç gün sonra zeytinyağı ve sirkeyle karıştırılarak yenir.’’ Ertesi gün işimiz zor, sabah 8 ile akşam 8 arası tüm günü arkeolog ve araştırmacı Nuşin Asgari’nin bize yaptıracağı arkeoloji turuna ayırıyoruz. İlk durağımız Saraylar. Saraylar adı, aynı anlam daki Palatia’dan geliyor. Saraylar, ana caddesi darmadağın olan Marmara’nın tersine, merkezi güzel düzenlenmiş bir yerleşim bölgesi, özelliği ise, mermer ocaklarına en yakın yerleşim bölgesi olması. Güzel bir broşür bastırmış belediye. İnsanları çok cana yakın. Dalgakıranlarla korunan yat limanı heykellerle donatılmış. Limanın çevresi geniş bir alan, bu alanın kenarında çay bahçeleri, birkaç lokanta ve oraya bakan evler bulunuyor. Oradaki en güzel ev iç duvarları resim dolu harika bir ahşap ev. Emekli Arkeolog Nuşin Asgari tam 30 yıl önce başlamış araştırmasına. Nuşin Hanım adadaki mermer ocaklarında bulunan bitmemiş ya da hatalı olduklarından sahiplerine gönderilmemiş halde olan mermer parçalarından hareketle tarihi saptamalar yapmış. Ona göre ada, milattan sonra 100 ile 600 yılları arasında altın çağını yaşamış. Neredeyse dünyanın her yerine mermerler buradan gönderilmiş. Mermerlerin ince işçiliği ise mermeri satın alanların mekanında yapılıyormuş. Nuşin Hanım, mermer sütun başlıklarının üretim şeklini de bulduğu parçalardan hareketle keşfetmiş, araştırmalarını yayımlamış; bir de açık hava müzesi kurmuş Saraylar’da. Özetle Marmara Adası, tarihiyle, yapılarıyla, insanlarıyla görülmeye değer. aydinergil@yahoo.com