Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ANTALYA’DAN O L Y M P O S o k a d a r s e s s i z k i Gürsu Kunt oroslar, pırıl pırıl bir deniz, yanartaş, T carettalar, çam ormanları, mevsim baharsa portakal çiçeği kokusu, ağaç evler, antik kent, biraz aylaklık, biraz macera, sırt çantası, aşk, sessizlik, gizlenmek, uzaklaşmak, buluşmak... İşte Olympos için anahtar kelimeler... Olympos’taki bazı pansiyonların, tanıtımlarında kullandığı gibi burası gerçekten de kimsenin kimseyi rahatsız etmediği ve herkesin eşit olduğu bir yer. Sessizliğe bürünmüş bir kalabalık var. O kadar sessiz ki, konuşurken, kendi ses tonunuzun bile alçaldığını fark edebiliyorsunuz. Televizyon bulmak zor bir olasılık. Bütün bir günü, muhteşem sahilde geçirenler de var, adına köşk denilen tahta sedirlerin üstünde gazetesini, kitabını okuyanlar, ya da hiç kıpırdamaksızın yatıp, aylaklık yapanlar da. Burası, en köle ruhlu insanları bile, bir kaç günlüğüne de olsa koca birer tembele dönüştürebiliyor. Bu şaşırtıcı değişime karşı koymak neredeyse olanaksız. Kontrol sizden çok Olympos’un ellerinde gibi sanki... Her şeyi unutturan sihirli bir değneğin üzerinizde dolaştığını hissediyorsunuz. Bu sihrin tutkunu olanlar, ya hemen her yıl tatilini Olympos’ta geçiriyor ya da iki günlük Olympos tatilini bir haftaya çıkarıyor. Gündüz, yürüyen, yüzen, güneşlenen tatilciler geceyi de Olympos’taki barlarda geçiriyor. Sihirli değnek burada da etkisini gösteriyor ve ‘‘asla dinlemem’’ dediğiniz müziklerde dans etmeye başlıyorsunuz. Bir de ilginçtir ama Olympos’a arkadaş gidip, sevgili dönenlerin sayısı da az değil. Antik Likya’nın en önemli liman kenti olan Olympos, bugün gemiler için olmasa da kafasını boşaltmak isteyenler için hala güvenli bir liman özelliğinde. 20 yıllık değişim Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce, cesur bir işletmecinin girişimiyle kurulan bir kaç ağaç evin, bugün 2 bin yatak kapasiteli bir tatil bölgesi yaratacağı, o yıllarda hayal bile edilemezdi belki. Olympos’un büyüsü, ağaç ev adının ilginçliğiyle, bölge yakın zamana kadar tatilin gizemli adresi olarak kaldı hafızalarda. İlk yıllarda Olympos’u Avusturya, Yeni Zellanda, Kanada gibi uzak ülke insanların tercih etmesi de bu gizemi artırdı. Beşaltı yıl önce yerli turistin de bölgeyi keşfetmesiyle, gizemin perdeleri de aralanmaya başlandı. Şimdi sayısı, 60’ı bu ?