Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr EFES Değerini bilmediğimiz hazinelerin en önde gelenlerindendir Efes... Erken Tunç Çağı’ndan günümüze kadar kesintisiz yerleşimin varolduğu 6 bin yıllık efsane bir kent. Bugün gezilen Efes, Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulmuş. 8 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Hellenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemlerini yaşıyor. Roma İmparatoru Augustus zamanında, Asya Eyaleti’nin başkenti. Nüfusu o dönem, yani M.Ö. 12. yüzyılda 200 bin. Tarihin, tümüyle mermerden yapılmış ilk kenti. Bilim ve sanatta, uygarlıkta bir çok dönem, dünyaya önderlik yapmış. Şair Callinos ve Hipponax, filozof Heraklitos, Ressam Parrhasius, gramer bilgini Zenodotos, hekim Soranos ve Rufus’u yetiştirmiş. 1330 yılında Türklerin eline geçti, Aydınoğulları’nın merkezi oldu. Anadolu uygarlığının yeryüzünde eşi benzeri olmayan 115 antik tiyatrosundan birisi. 24 bin kişilik kapasiteyle, antik dünyanın en büyük tiyatrosu. Böyle bir hazine hangi ülkede var? Oysa bir dizi sorunla boğuşuyor. Avusturyalıların yaptığı kazılar yıllardır sürüyor. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü Efes Kazıları Başkan Yardımcısı Dr. Şule Pfeiffer geçen hafta Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’a restorasyon çalışmaların üç yıl daha süreceğini açıkladı. Nasıl olduysa Bakan, bunun uzun bir tarih olduğunu, bir an önce bitirilmesi gerektiğini söyledi. Söyledi de ne yapıyor? Ne kadar destekliyor? Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, küçük bir yerel yönetim olarak kazılara 5 milyon yeni lira para ayırıyor. Ya Bakanlık? Bugün gerekli koruma önlemleri alınmadığından (koca antik kenti küçük bir jandarma grubu gözetiyor) tarihi doku bozuluyor. Temizlik ve bakımı esnaf sağlıyor. Efes’te en büyük aşınma Skolastika Hamamı, Memülüs Anıtı ve Herakles Kapısı’yla ana yollar üzerindeki künklerde meydana geliyor. Turistler antik kentin girişinde, yarısı toprak üzerinde kalan 2 bin yıllık kanalizasyon boruların üzerinde geziniyor. Heykel ve anıtların üzerine çıkarak fotoğraf çektiriliyor, içi oyulmuş 2 bin yıllık küçük mermer bloklar, kül tablası ve çöp kutusu niyetine kullanılıyor. Antik tiyatro devasa ses sistemlerinin kullanıldığı büyük konserlerle yıpranmıştı zaten. Bakan Koç bu konserlerin yapılması için restorasyonun acil bitirilmesini istiyor... Efes bir başka ülkede olsaydı, düşünün neler yaparlardı. Kap kaçlarla, hırsızlıkla, yağmayla, talanla kurulan dünyanın ünlü müzelerini milyonlar ziyaret ediyor. Bizim doğduğu topraklarda varlıklarını sürdüren değerlerimiz ise ilgisizlik, vurdumduymazlık, öngörüsüzlük, dar kafalılık gibi gerekçelerle kendi hallerini yaşıyor. Geçen yıl Türkiye’nin 81 ilindeki tüm müze ve ören yerlerinde ziyaretçi sayısı yaklaşık 4.5 milyon. Bu sayı, British Museum ve Louvre Müzesi’nin toplamlarının bile yarısı. İlgiye bakar mısınız? Fotoğraf: Latif Sansür mez Tepe ve Akropol Tepe buluntuları olan Prehistorik eserler, sikkeler ve heykeller sergileniyor. Her yıl devam eden kazılara birlikte müzedeki, eser sayısı artıyor. Müzeyi gezerken öncelikle dönemin ünlü filozof ve devlet adamlarına ait büstlerin bulunduğu koridordan geçiyorsunuz. İmparator heykelleri, portre heykeller, portre büstler ve dört mevsimi simgeleyen ünik bir lahdin bulunduğu salona geliyorsunuz. Ara koridorda ise kentin kurucusu Zoilos’un ana mezarına ait Augustus dönemi kabartmalar bulunuyor. Molpo mene salonunda, devlet adamları tragedya perisi Molpomene ve Apollon heykelleri sergileniyor. Boksör heykelleri, oturur durumda betimlenmiş sanatçılara ait heykellerin bulunduğu salon ise Odeon’da ele geçen eserlerden oluşuyor. Vitrinlerde çeşitli dönemlere ait küçük buluntular sergileniyor. Akhilleus ve Pentasilia heykellerinin ismini verdiği, Diskoforos Genç Herakles ve Çocuk Dionisos’u taşıyan Satir heykellerinin bulunduğu salona geçiliyor. Kentin ana tanrıçası Aphrodithe’nin kült heykelinin bulunduğu salon, Aphrodithe salonu olarak adlandırılıyor. Bu salonda Aphrodithe’nin baş rahibi Diogenes ve karısı Clodia Antonya Tatiana’nın heykelleri ile Demos ve rahip heykelleri yer alıyor. Ayrıca, müze çevresinde Tiberius portikosundan getirilmiş kabartmalarla bezenmiş frizler ve lahitler sergileniyor. sengulaydingun@kou.edu.tr