Katalog

20 YUNANİSTAN Santorini: Romantizmin adası Yazı ve fotoğraflar Türey Köse ge Denizi’ndeki adalarE dan Mykonos’tan Santorini’ye hızlı feribotla 2.5 saatte ulaşmak olası. Kötü havalarda hızlı feribotlar çalışmıyor ve gemiyle bu süre 5 saati aşabiliyor. Gemi Santorini’ye yaklaşırken ilk izlenim, düş kırıklığı. Gemi taş ocağı gibi, yeşilden eser bulunmayan kayalık bir koya doğru yaklaşıyor. Çevrede kömürleşmiş dev kayalıklar uzanıyor. Gemiden çıkıp yerleşim merkezinin bulunduğu alana gelince Yunan adalarının tanıtıldığı kartpostallardaki o büyüleyici görüntü karşınıza çıkıyor. Beyaz badanalı evler, kıyıları mavi boyalı pencereler, kubbeli küçük kiliseler, birbirinden güzel, küçük havuzlu oteller, begonviller, evlerin önünde sardunyalar, fesleğenler. Daracık yollar, denize kuşbakışı tepeden bakılan görkemli manzaralar. Durup soluklandığınız, denize baktığınız her nokta ayrı bir seyir terası, fotoğraf çekme noktası. Hele güneş batarken. Buranın ‘‘balayı adası’’ olarak anılması ve dünyanın çeşitli yerlerinden çiftlerin bu adada evlenmek için yıllar öncesinden sıraya girmesinin nedeni bu çarpıcı görüntüler olmalı. Üstü açık bir arabadaki gelinikli genç kız ile smokinli erkek bu bilgiyi hemen doğruluyor. Dar sokaklar, dik yokuşlardan kıyıya yürüyerek inmek kolay değil. İki ulaşım aracı var. Katırlar ve teleferik. Katır trafiği yoğun, ancak katır pisliği kokan uzun ve dar sokaklardan yürümek, ya da katıra binmek istemiyorsanız teleferikle beş dakikada limana inmek ya da yukarı çıkmak olanaklı. Santorini’nin geçmişine bir yolculuk yapmak için, limandan kalkan teknelerle volkan turuna katılmak gerekiyor. 3 bin 500 yıl önce Santorini’deki volkan patlamış ve bu şiddetin sonucunda adanın ortası sular altına gömülmüş . Kayıp şehir Atlantis’in burası olabileceğini düşünen arkeologlar var. Kızgın lavlar o dönem adada yaşayanların sonu olmuş. Yüzyıllar sonra ise bu doğal felaket, adanın turistik potansiyelinin temelini oluşturmuş. Kömürleşmiş kayalar, dev çukurlar, ateşle gelen ölümün dehşetinin bugüne ulaşan izleri. Siyah kömürleşmiş taşlardan yapılan turistik eşyalar her yerde satılıyor. Kömürleşmiş kayalar ve derin çukurları görmek için yapılan uzun ve yorucu bir yürüyüşten sonra, sıcak, kırmızı biraz çamurlu sularda yüzme molası veriliyor. Arkasından turistler Thirasisa adasında nefesleniyor. Kıyıdaki lokantalar önündeki kocaman ızgaralarda kalamarlar, ahtapotlar, balıklar pişiriliyor. Bu davetkar kokuları izleyerek seçilen bir lokantada öğle yemeğinizi yiyebilirsiniz. Santorini şaraplarıyla da ünlü. Bu nedenle yemeklerde mutlaka Santorini şarapları denenmeli. Santorini plajlarıyla ünlü değil. Ancak, çevresindeki çeşitli plajlarda siyah volkan kumu üzerinde yürüyebilirsiniz, güneşlenebiliriniz. Adada küçük bir arkeoloji müzesi var. Ama asıl görülmesi gereken, volkanik patlamadan sonra evlerden çıkarılmış ve volkan külü altında binlerce yıl çok iyi bir şekilde korunmuş olan duvar resimlerinin sergilendiği Thira Müzesi. İstanbul’dan Mykonos’a Perşembe ve Pazar günleri uçak seferi var. Uçakla 50 dakikada Mykonos’a ulaşıp Santorini’ye hızlı feribotlarla geçebilirsiniz. Kuşadası’ndan Samos ve Mykonos üzerinden Santorini’ye feribot seferi yapılıyor; altı saat sürüyor.