26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 ANTALYA’DAN Dünya Kupası ve Almanya Yusuf Hacısüleyman Xanadu Resort Genel Müdürü utbolda bir Dünya Kupası’nı daha F geride bıraktık. Frankfurt’ta Main nehri üzerine, yani nehrin içine kurulmuş dev bir ekran. Bu ekrandan maçları izleyen binlerce insan çimlerin üzerine oturmuşlar, yatmışlar, birbirlerine yaslanmışlar. Stadyum zaten son koltuğuna kadar dolu. Evet, ülkeler bu tip sportif oyunlara ev sahipliği yapmak için aday olurlar, birbirleriyle yarışırlar. Bu işi ben daha iyi yaparım diye değil tabii ki, bu yarış. Bu yarış ekonomik bir mücadeledir, ülke ekonomisine getireceği katkı yarışıdır. Yalnızca maçlardan dolayı stad etrafındaki görevler için 50 bin kişiye iş sahası yaratılmış. Oteller, uçaklar, trenler, restoran ve barlar, giyim kuşam ve eğlence yerlerinin yarattığı katma değer müthiş yüksek. İşin ekonomik boyutunun yanı sıra bana göre organizasyonun iki önemli boyutu daha vardı. Birisi hoşgörü boyutu. Almanya’ya gitmek için birçok üçüncü dünya ülkesi insanları vize almak zorundadır ve malumunuz bu vize çilesi insanları bazen seyahatinden bile vazgeçtirir. Neden gidiyorsun, ne yapacaksın orada, malın mülkün tapun var mı, emekli misin, bankada hesabın var mı gibisinden birçok soruya cevap ve belge yetiştirmek zorundasın. Konsoloslukların vize bölümlerinde çalışanlar, bu evraklardan sizin gittiğiniz ülkeden geri dönüp dönmeyeceğiniz hususunda bir kanaat sahibi olurlar ve vizeyi ya alır ya alamazsınız. Bu durum Dünya Kupası organizasyonuna ev sahipliği yapan ülkeler için biraz değişir. Çünkü ev sahibidirler. Çünkü organizasyona bir atmosfer kazandırmak zorundasınızdır, renklendirmelisinizdir. İşte burada hoşgörü kapısı açılır. Güney Amerika’dan, Afrika’dan, Asya’dan birçok taraftar vardı stadlarda, hepsi de vize alabilmişlerdi. Bu süre içersinde Almanya’ya gitmiş olanlar bu renkli ve güzel, insancıl, yaşama sevinci ile dolu manzaraları görmüşlerdir. Almanya iyi bir ev sahipliği yaptı. Türkiye kupada yoktu, ama Frankfurt’ta en işlek alışveriş sokağında bir Alman bayrağının ortasına bir ay yıldız kondurmuştu birisi, herhalde bizim gençlerden birisidir, yani Türk olup da Alman sayılanlardan. Bu bayrak tam bir aydır orada asılı duruyor, ne büyük bir hoşgörü görüntüsü. Ne birisi ay yıldızı yerinden söküyor, ne de birisi bayrağı indiriyor. Sporun getirdiği hoşgörü mü desek, yoksa nereye ait olduğunu bilemeyen bir toplumsal yapının dışavurumu mu? Ben hoşgörü tarafını görmek istiyorum. Turizm ve spor insanları ve ait oldukları kültürleri yakınlaştırıyor, turizm ve sporda bir taraf ev sahibi bir taraf ise misafir oluyor ve sınırlar kalkıyor, yakınlık ve hoşgörü siyasal ve dinsel sınırların yerine geçiyor. Bu Dünya Kupası’nın bir başka boyutu ise Alman halkının hiç bu kadar birbirine kenetlenmiş bir ulusalcılık ruhu ile görülmemiş olması. Arabalara, taksilere takılan bayraklar, evlerden mağazalardan sarkıtılan Almanya bayrakları. Müthiş bir ulusalcılık atmosferi sarmış bütün ülkeyi, milli takım sembolü altında milli değerlere bu kadar sarılmış gördüm insanları. Demek ki yalnızca ekonomik boyutu olmadı bu dünya kupasının Almanya’ya, diğer iki boyutu çok daha fazla şey kattı diye düşünüyorum, daha fazla hoşgörü ve ulusal bir birlik duygusu. Kendi turizmimizi de Brezilya’ya benzettim, oynamadan kazanılmıyor işte... [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle