Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 YUNANİSTAN Atina’dan Akropol’e bakış Veysel Balkaya kropolis ya da Akropol, A Atina’nın en dik noktasına kondurulmuş bir dünya gizemi. Akropol tarihin değil, tarih Akropol’ün gibi. Üstelik tüm bilim tarihine meydan okurcasına. Yüzyıllar öncesinde şehrin en tepe noktasına tanrılar için yapılmış bir şaheser. İnsanların sadece kas gücünü kullanarak şehrin en yüksek noktasına kondurdukları bu yapı tüm Atina sokaklarında gezerken sizi kendine çekiyor. Görmemeniz mümkün değil. Çünkü zamanında ölçülüp biçilmiş ve Atina’nın en tepe noktasına kondurulmuş. Zaten kelime de yüksek şehir anlamına geliyor. maz. Asırlarca öncesinde o kadar yükseğe kurulan bu yapı daha siz Atina sokaklarında yürürken gözünüze çarpıyor ve aklınızı başından alıyor. Bir anlamda tekniğin tarihini oynuyor. Mısır’daki piramitlerle yarışsalar firavunların şaibeli tarihinden öne geçip galip gelirler. Müzenin içinde Akropol’ün inşa edildiği dönemden bugüne taşınan kalıntılar bulunuyor. Defalarca çalınmış. Müzede kalanların çoğu tahrip edilmiş. Ancak hala dimdik ayakta tarih dersine devam ediyorlar. Kalıntılar dönemin insan figürleri ve heykelleriyle dolu. Müze çalışanları gereksiz uyarılarla canınızı sıkabilir. Ancak bu kalıntıları flaşsız bile olsa fotoğraflamakta özgürsünüz. Akropol’de tüm öğleden sonranızı geçirmelisiniz. Çünkü hava kararınca müthiş ışıklandırmanın altında bu şaheseri görmeniz şart. Akropol bu saatlerde, Atina’nın ‘‘gece feneri’’ rolüne soyunuyor. Aşağıdaki çarşılarda hava kararana kadar gezinmeli. Ardından Akropol’ün eteklerindeki kafeteryalardan birine oturmalısınız. Çayınızı, kahvenizi içerken kafanızı kaldırdığınızda şehrin en uç noktasının gece karanlığına meydan okumasını göreceksiniz. Sadece yıldızlar ve Akropol ışıltısı... Eğer şehrin yabancısıysanız Akropol, size gece pusulası olarak görevini başarıyla yerine getiriyor. Atina gezisine önceliği kesinlikle bu şehrin en uç noktasına vererek başlamalısınız. Çünkü burada göreceğiniz manzara zaten sizi Atina’nın diğer noktalarında gitmeniz gereken yerleri işaret edecek. Galiba bunu yapabilen başka bir yer de yok! Tarihin armağanı Ufak bir rampa çıktıktan sonra Dianysos tiyatrosunu geçip Akropol’ün kapısındasınız. Ancak adım adım ilerlemelisiniz. Bastığınız zemin yüzyıllar öncesine dayanıyor. Dianysos tiyatrosu bizim Aspendos kadar büyük değil. Kesinlikle aynı gizemi taşıyor. Dianysos, sahneyi surlarla çevirirken sırtını da Akropol’ün yamaçlarına dayamış. Zira zamanın kralları halka birlikte izleyecek değil ya. Bulundukları tepe onlar için doğal bir loca gibi. Birkaç adım yukarıya tırmandıktan sonra Akropol’ü karşınıza alıyorsunuz. Tarihin şartlarına rağmen merdivenleri bile tamamen olmasa bile korumayı başarmışlar. Fakat birkaç tane asma basamak yok değil. 12 euroluk giriş bedelinin ardından Atina’nın en tepe noktasına adım atıyorsunuz. Tüm Atina’yı ayaklarını zın altına aldınız bile. Artık gözleriniz devreye girmeli. Hatta bir kuş oldunuz. Çünkü Atina’yı bir kuş gibi izliyorsunuz. Daima hafif esen yel sizi derin bir tarih uykusundan uyandırıyor ve Atina’yı yaşatıyor. Akropol’e çıktığınızda ne yana gitseniz karşınızda Atina’yı görüyorsunuz. İşte Atina gerçeği! 360 derece dönün, hep karşınızda domino taşı gibi dizil miş bembeyaz, çatısız Atina hanelerinden oluşmuş bir ova... Tepedeki tapınaklar yüzyıllar öncesinin imkansız teknik şartlarına nazire edercesine sadece kas gücüne dayalı ‘‘gerçekçi bile olmadan imkansızı meydana getirme’’ temsilini oynuyor. Akropol sadece Atina’nın değil, dünyanın da içinde sakladığı gizem. Meydana getirilmesini sağlayan teknik akıl al