Katalog

KAPAK 21 son kavşak nokta sayılan Milas’a da yalnızca 40 kilometre. Nasıl ki, son dört sezondur Bodrum’un gece hayatına Çeşme alternatif olduysa Ören daha fazlasını sunacak gibi görünüyor. Çünkü belde insanının istemi Bodrum yarımadasının sunduklarından daha fazlasını verme yönünde. Örenliler, Bodrum’un gece hayatında fazla gözü yok. Ören’de gece yaşamı yok mu? Var elbet. Kafeteryalar, her zevke uygun müzik yapan barlar, gençlerin mekanı diskolar var ancak bir dip not düşelim: Her biri ayrıcalıklı ve nezih. Böyle olunca ne magazin dünyasının kendini göstermek isteyen simalarını ne de televole kültürü diye tanımlanan içi boş avuntuları barındırıyor. Beldede de zaten en fazla vurgulanan konu, yörenin özgün yapısının bozulmasına ve dejenere bir turist kitlesi kabulüne izin verilmeyeceği yönünde. Ören, kültürel gelişime o kadar açık bir halde ki, adı Bodrum ile özdeşleşen gulet tipi teknelerin yapım merkezinin de mekanı olmak üzere. Bodrum guletlerinin adının bundan böyle Ören’le birlikte anılmasına kısa bir süre kaldı. Çünkü Bodrum’daki atölyelerin beldeye taşınması gündemde. Bunun sağlanması durumunda beldenin karakterine bir de mavi yolculuğun teknelerinin yapım merkezi sıfatının ekleneceği kaydedilerek, bunun ilçeye olan ilgiyi daha da arttıracağı vurgulanıyor. 8 kilometre plaj Yılda 1 milyar dolarlık bir katma değerin Ören’e akacağı belirtilirken, bu olgunun beldenin zenginliğine zenginlik katacağı savunuluyor. Zenginlik demişken beldenin sekiz kilometre uzunluğundaki plajından söz etmemek olmaz. Gökova Körfezi’nin merkezinde bulunan beldenin bu denli uzun plajının hangi noktasında denize girilse akvaryumda yüzüyormuş hissini veriyor. Sahilin tamamı halka açık ve sekiz kilometrelik plajda istediğiniz noktada oturup denize girebiliyorsunuz. Yörenin dokusuna uygun tesislere fazlasıyla ihtiyaç duyan Ören’in gulet yapım tersaneleriyle birlikte bu eksiğini giderme yoluna gireceği kesin. Doğaya, insana saygılı yatırımcıya her türlü kolaylığın sağlanacağı dile getiriliyor. mezsiniz ya işte onun gibi bir şey diye ekleyelim Ören çevresindeki koyları. Löngöz koyu, İngiliz koyu, Otluk koyu, Akbük koyu, Karacasöğüt koyu ve daha niceleri beldenin hemen karşısında. Bu alanlar mavi ile yeşilin birleştiği noktalar. Ağaçların yeşili ile suyun mavisin karışımı başka nerede böylesine etkileyici görülebilir ki? Kendisini rüzgarın koynuna bırakan teknelerin yelkenlileri ve dalgaların sesinden başka bir şey duymak olası değil. Bu alanlar o kadar bakir ki... Üzerinde yapılaşmaya izin verilmiyor. Tamamı doğal SİT alanı. Sadece Akbük koyunda az sayıda çadır kurulabilecek bir alan var. Bungolov tipi kalacak yerler var ve yatak kapasitesi nedir diye sorduğunuzda alınan yanıt yazıyla da yedi, rakamla da 7. Bu kadar bakir yani. Bir de dip not diye eklemeli, tamamı doğal SİT alanı olan bu koyda kıymeti kendinden menkul bir gazetecinin evi var. Koyun tam ortasında. Gezi yazısına bir de medya eleştirisi eklemiş olduk böylece... Ören’den bu koylara her gün düzenli tekne turu yapılıyor. Sabah erken saatlerde demir alan tekne gün boyu koyları dolaşıyor. Hemen her koyda yeniden demir atılıyor. Turkuaz mavisi sularda yüzmenin keyfi saatlerce çıkarılıyor. Şimdilik günde bir tekne kalkıyor. Önümüzdeki süreçte bu sayının artacağı vurgulanıyor. Efsane kumsal Koylara yapılan gezinin rotasında ününü adından ve ilizyona benzeyen kumundan alan Kleopatra Plajı da var. Sedir Adası’ndaki bu plajın kumunun efsanede 3 bin yıl önce Mısır Kralı Antonius tarafından sevgilisi Kleopatra için 60 gemi yüküyle Mısır’dan getirildiği rivayet edilir. Dillere destan kum karbonatlı çamurun çekirdek etrafında 1 milimetreden küçük biçimde birikmesiyle oluşuyor. ? Bakir koylar Mavi yolculuğun koyları demiştik.. Hani rüyaya dalarsınız da, uyanmak iste