Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 KAPAK Gökova Körfezi’nde bir bulut olmak Ozan Yayman asıl başlamalı? Nasıl anlatmalı? Ne N demeli de, Gökova Körfezi’ni yansıtmalı? İyisi mi şöyle özetlemeli: Anlatılmaz yaşanır duygular vardır ya... Halikarnas Balıkçısı da Gökova’ya ilişkin ‘‘Roma’yı gör de öl derler, Gökova’yı gör de daha çok yaşa’’ demişti yıllar önce. İşte öylesine bir yer Gökova. Üzerinde yaşayan şanslı insanların yüz hatları sanki estetik bir cerrahın neşterinden geçmiş gibi. Doğa kendisini soluyan insanları da kendisine özgü biçimlendirmiş. Yüz güzellikleri ruhlarına da yansımış. Her biri sıcakkanlı, dost canlısı. Tarihin kendilerine bıraktığı cenneti ve mirasını sıkı sıkıya sahiplenmişler. Gökova Körfezi’nde dolaştığınızda kıyıya yakın noktalarda konuşlanmış köylülerle sohbet ‘‘İnsan burada ölür mü?’’ diye başlıyor ve dile gelen yanıt, ‘‘Bizim buralarda mezar falan yok zaten’’ oluyor. Nasıl olsun diye iç geçiriyorsunuz. Zaten cennetin içindesiniz. ÖREN bir zaman sonra Bodrum yarımadasını gölgede bırakacak. Tüm çalışmalar ve planlamalar buna ilişkin. Yarımadanın turizmdeki çeşitliliğinin tümü burada. Hem de fazlasıyla. Sadece şu örnek bile anlatmaya yeter. Bodrum’dan mavi yolculuk için kalkan teknelerin uğrak durağı Ören’in hemen karşısında yer alan koylar. Halikarnas Balıkçısı’nın dönemin aydınlarıyla yaptığı turlarda teknesini demirlediği alanların neredeyse tümü Ören’e deniz yoluyla çok yakın. Gökova’nın Ören’i Sözü Gökova Körfezi’nin orta yerinde kurulu küçük ve bakir beldeye, mavi yolculukların başlangıç noktası Ören’e getireceğiz. Gökova’ya ilişkin ne söylenirse Ören’in motiflerine işlenmiş. Zaten beldeye kuşbakışı baktığınızda gözünüze ilişen olağanüstü bir dantel işlemesi. Mavi suların dibine asılı duran çeyizlik bir dan tel adeta. Denizin turkuaz mavisi, yeşilin türlü tonları, yanına bir de sarı rengi ekleyin ve gözünüzün önüne, anaların kızlarının çeyizlerine hazırladığı, halk arasında ‘‘kırk yama’’ diye nitelenen örtüyü getirin. İşte öyle bir yer Ören. Antik Keremos’un mirası, arkasına aldığı Kocadağ’ın heybeti, deniz ile doğanın buluşma noktası, Ege’nin kendine özgü değerleri, cana yakın insanları hepsi ama hepsi, sizleri Ören’de bekliyor. Biz buraya yazalım da, doğaya açılan kapı Ören çok değil beş, on yıl sonra Bodrum yarımadasının bölgedeki tek rakibi olursa daha önce söylemiştik diyebilelim. Evet, Ören kısa Ayrıcalıklı ve nezih Ören, Bodrum’a ulaşmazdan önceki