Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 GİTTİM, GÖRDÜM, YAZDIM İstanbul sizin olsun! ugüne dek yaşadıklarımı, yaşamak B istemediklerimi Akbük beldesini gördüğümde çoktan geride bırakmıştım. 65 yaşında olmama rağmen hayli romantik bir emekli öğretmenim. Bundan sonra yaşamak istediklerimi yaşayacağım! Akbük, yeşille mavinin birbirlerini delice seven aşıklar gibi kucakladığı Didim’in bir beldesi. Karayoluyla İstanbul’dan 13 saat süren gece yolculuğu, sabah 10 sularında Didim otogarında bitiyor. Ve sizi huzura, yaşama sevincine kavuşturacak Akbük yolculuğunuz başlıyor. Derin bir koy uzaktan sizi büyülüyor. BodrumMilas sapağında “Mavi Akbük koyuna hoş geldiniz” tabelasıyla o muhteşem koya giriyorsunuz. Mavinin ve yeşilin her tonu şaşırtıyor. Yılın sekiz ayını ben burada geçiriyorum. Biricik torunumun, oğlumun, kızımın özlemi olmasa yılın tüm ayları sığınağım olan bu sihirli köyde geçebilir. Akbük, henüz keşfedilmemiş sakin, sessiz bir belde. Güneşin batışını seyretmeye doyamıyorum. Güneşin kızıllığı denize vurduğunda işte o zaman yüre OKURLARDAN... OKURLARDAN... Yüzme havuzları Turizm mevsimi gelince televizyonlarda ve gazetelerde boy boy otel reklamları. Deniz masmavi, havuzlar pırıl pırıl. Acaba o havuzlar gerektiği kadar sağlıklı mı, içine girip çıkanın hesabı olmayan bu havuzlarda hijyenik ortam yeterli mi? İşte bundan emin değiliz. Geçen yıllarda gittiğimiz tatil yörelerindeki havuzlarda benim başıma gelmedi ama tanıdığım kişilerin bir kısmı mikrop kapmış, hastalanmıştı. Merak ediyorum, Sağlık Bakanlığı otellerin havuzlarını denetliyor mu? Seda Maralı Dört Mevsim Gezi: Konuyu Türkiye Otelciler Birliği Başkanı Timur Bayındır’a sorduk, şöyle dedi: “İçiniz rahat olsun. Artık günümüzde modern sistemlerle havuzun suyu otomatik dozajlarla temiz tutuluyor. Ayrıca her gün sabah eken saatlerde, akşam da son müşteri havuzdan çıktıktan sonra klor oranı test ediliyor. Çok güneş olduğunda klor oranı düşer. Bunların hepsi otomatik olarak otel personeli tarafından denetlenir.” Evcil hayvanlar Tatile çıkarken kedi, köpek veya yanlarından ayıramadıkları sevgili hayvanlarını düşünenlere yardımcı olmak amacı ile Hadımköy’de K9 çiftliği kedi ve köpeklerin bakımı için pansiyon hizmeti veriyor. Günlüğü 15 yeni lira olan konaklama ücretinin içinde beslenme, banyo ve veteriner hizmeti de var. Pansiyon hayvanlara dadılık etmenin dışında köpeklere eğitim dersleri de veriyor. Duyurmak bizden. Dört Mevsim Gezi ğimi bir hüzün kaplıyor, göz yaşlarım akıp gidiyor. Tekne turlarıyla tüm koyları gezebilirsiniz. Deniz öylesine temiz ki, çocuk saflığında. Akbük’te yağmur bir başka yağar, bazen rüzgarla karışık sağanak şeklinde bazen de sessiz sakin çiseler hafiften. Sonra toprağın kokusunu içinize çekersiniz yaşadığınız acıları unutuverirsiniz. İstanbul sizin olsun ben terk ettim İstanbul’u. Yıllardır huzur aradım. Bu huzuru Mavi Akbük koyunda buldum. Beni her şey mutlu ediyor burada. Ömrümün ikinci baharını yaşıyorum, yalnızlık vız geliyor bana. hissetmiyorum bile. Cuma günleri kurulan pazar sizi taze sebzeleriyle, köylü kadınların elleriyle yaptıkları peynir ve zeytinlerle cezbeder. Akbük koyunda her evin bahçesi ne kadar küçük olursa olsun bir zeytin ağacı muhakkak vardır. Ben de yerleştiğim yıl dikmiştim. Şimdi zeytin veriyor. Yaşamayı, yeniden sevmeyi sabahın 6’sında uyandığımda puslu tepelere bakarak öğrendim. Seyretmeye doyamıyorum. Akbük koyu konumu nedeniyle sizi günü birlik Didim’e, Altınkum’a, Milas’a, Bodrum’a Söke’ye gitmenizi sağlayacak kadar uygun. Buralara sabah gidip akşam dönebilirsiniz. Huzur ve mutluluğu arayanları, sessiz yaşamdan hoşlananları, acılarını dindirmek isteyen herkesi oksijeni bol Akbük koyuna davet ediyorum. Havası öylesine güzel ki. oksijenin bol oluşu nem olmayışı her hastalığa deva diyorlar. Örneğin şeker, astım, romatizma ve de sinirsel rahatsızlıklara birebir. İlaca gerek yok. Yolunuz düşerse size de kollarını açacak olan Mavi Akbük koyunu görün. Ayrılamayacaksınız, adım gibi eminim. Ben mutluyum, huzurluyum, sağlıklıyım, sizler neden olmayasınız! Aysen Katoğlu