Katalog

20 birinden başlayayım. Kübalılar Che ile soluk alıp veriyor. Onun o genç, güzel yüzü her yerde. Okul, fabrika, ev, dükkan ve sokaklarda, meydanlarda, giysilerde, müziklerde ve düşlerde. Che, sürekli devrim demek, Che, ideal demek, Che “kahraman gerilla”, “el comandante” yani komutan demek. Che, sonsuza dek gençlik demek. Devrimin ertesinde mit olmuştu. Küba halkı hala ona aşık. Kübalılar Fidel ile soluk alıp veriyor. Ona, Castro değil de, Fidel demem laubalilikten değil. Bütün Küba halkı ona Fidel diyor ve onu aileden biri gibi görüyor. Öyle görmeyenler zaten ülkeyi terk etmiş ya da terk etmeye çalışıyor. Ona tapıyorlar. Karşı olanlar, konuşmuyor, konuşamıyor. Yabancılar ona “diktatör” ya da “kahraman” diyor. Düşüncelerine ve uygulamalarına katılın ya da katılmayın, tarihteki önemini yadsıyamazsınız. Küba’da slogan dolu panolar çok, ama tek Castro KÜBA Küba heykeli yok. Kendi istemiyormuş. İspanya’ya karşı bağımsızlık hareketinin simgesi yazar, şair Jose Marti’nin heykelleri ve devrimin iki komutanı Che ve Camillo Cienfuegos’ın resimleri her yerde. Devrim aşkı Kübalıların devrim aşkını anlamak için, Havana’dan ayrılın, adanın en doğusuna Santiago de Cuba kentine gidin. Uçakla yaklaşık iki saat. Sierra Maestra Dağları’nın eteğindeyim. Dağlar tüm görkemiyle karşımda yükseliyor. Fidel Castro, Batista yönetimine karşı ilk saldırıya burada geçmiş ama tutuklanmıştı. Mahkemede söylediği ünlü söz “Tarih beni haklı çıkaracaktır” dağlardan aşağılara yankılanıyor. Küba devrimini izlemek için gitmeniz gereken bir başka kent, Santa Clara. Adanın tam orta yerindeki Santa Clara, Havana’dan 200 kilometre uzaklıkta. Otobüs yolu hiç kötü değil. Burası Che’nin kenti. Benim için yolculuğumun en heyecan verici yeri, en duyarlı anlarıydı. Buradaki C