Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÜBA 19 Salsa ve direnişin ritmi Zeynep Oral h Küba ah! Sen bir A yandan boyuna bosuna, parana orduna bakmadan, dünyanın tek süper gücüne, gezegenimizin “imparator”una kafa tutan, bir türlü “uslanmayan”; aldığın tüm cezalara, yaptırımlara, ambargo ve ablukaya karşın ayakta kalmayı başaran ülke ol. Öte yandan düşünce ve ifade özgürlüğünü yok say. Ah Küba ah! Sen hem yeryüzünün, nüfusuna oranla en çok okulu ve öğretmeni olan; ilkokuldan üniversite sonuna, eğitimin her insanın doğal hakkı sayıldığı; insan başına en çok doktor düşen; çocuk ölümlerinin en aza indirildiği, tüm sağlık hizmetlerinin ücretsiz karşılandığı ülke ol; halkına konutlarda kira, su, elektrik, gaz, telefon hizmetlerini bedavaya ver. Öte yandan yoksulluğun kıskacından kurtulmak için o güzelim çocukkadınlarını, kızlarını, bedenlerini satmak zorunda bırakmakla ünlen! Ah Küba! “Sosyalizmin son kalesi” bunca yıl sonra geldiği noktada, yalnızca ruhlarımızda bir nostalji olarak kalmamalı, öncü rolünü de üstlenmeliydi. Bilmez değilim: Dünya acımasız, kapitalizmin orman kanunu daha da acımasız, dağları denizleri hırs, çıkar, güç, iktidar ve para tutkusu sarmış. Ve sen hala direniyorsun. İşte bu görkemli direnci, halkının olağanüstü niteliklerini, doğanın muhteşemliğini bilmek; yüzyılın belki de son kahramanı Che’nin ayak izlerini sürmek; adanın bir ucundan öteki ucuna (1200 kilometre) tarihini, doğanı ve kültürünü tanımaları için tüm okurlarıma gidin görün Küba’yı diyorum. özetlemiştim: İspanyol sömürgeciliğinden kalma yapılar. Barok şımarıklığı, Endülüs gizemi, “Art Nouveau” uçarılığı bir arada. Eski püskü, çoğu harap ama sırayla hepsi onarılmaya çalışılıyor. Halkın “Amerikan güzelleri” dediği 1950’lerden kalma Chevrolet’ler, Ford’lar, Chrysler’ler. Artık içlerinden Errol Flynn ya da Rubirosa çıkmasa da, Kübalı motor ustaları sayesinde tıkır tıkır çalışıyorlar. Kentler, kasabalar “salsa” ritminde yaşıyor. Meydanlarda, sokaklarda, parklarda, balkonlarda herkes her yerde müzik yapıyor, ritmi yakalıyor. İspanyol gitarı, Afrika bongosu, marakas. Havada “çık çıkı çık çık” sesleri. Kadınların yürüyüşleri, erkeklerin gülüşleri de o sesin havasında. Dans eder gibi yürüyorlar, müzik yapar gibi konuşuyorlar. Ama yaşama egemen olan çocuklar. El üzerinde tutulan, gururlu mu gururlu, sıcacık bakışlı çocuklar! Yüzyıllar boyunca Afrika kıtasıyla Amerika kıtası arasında, İspanya’yla Karaib Adaları arasında gidip gelen şarkılar, melodiler, ritimler gelip Küba’da odaklanmış. Çoğu İspanyol kökenli Avrupalı göçmenler, Afrika’dan getirilen köleler , ikisinin karışımı Mulatto’ların marifetiyle ortaya çıkan “AfroKuban” müzi?i... Bolero, Guaraça, Rumba, Mambo, Çaçaça derken Salsa’yla dünyayı fetheden müzik. Kübalılar Che ile soluk alıp veriyor. Hayır, hayır Fidel ile. Hayır Che. Hayır Fidel . Neyse ? Salsa ritmi Ben birkaç yıl önce Havana’da başlayan ve tüm ülkeyi kapsayan gezimde ilk izlenimlerimi şöyle