Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 Abdülcanbaz dünya turunda Miyase İLKNUR Bir İstanbul kahramanı olarak tanıdığımız Abdülcanbaz da küreselleşme modasına uydu. Türk karikatürünün ustası Turhan Selçuk tarafından 50 yıl önce turistlere İstanbul’u gezdiren bir rehber olarak yaratılan Abdülcanbaz, artık kimseyi gezdiremeyecek. Zira kendisi dünya turuna çıkıyor. Hem de bir uçtan bir uca... Japonya’dan yeni dünyaya, Avrupa’dan, Ekvator’a kadar şöyle bir uzanacak... Bu dünya turunda Abdülcanbaz’ın rehberi de olacak elbet. Ancak rehberlik hizmetini birkişi değil onlarca kişinin çalıştığı ve birkaç şirketi bünyesinde barındıran BİZ A.Ş verecek. 1957 yılında İstanbullu dalavereci biri olarak yaratılan ancak daha sonra gördüğü bir rüya üzerine hidayete eren Abdülcanbaz’ın dünya turuna çıkmasına elbetteki yaracısı Turhan Selçuk karar verdi. O’na da yaracısının kararına boyun eğmek düştü. Direnmeye kalksa yaratıcısı tarafından yokedilme riski vardı. Bu riski ne yaratıcısı ne kendisi ne de hayranları göze alamazdı. Böyle bir son, herkesi üzerdi. Hem bu dünya turu, Abdülcanbaz’a abı hayat suyunu içmekle eşdeğerdi. Zira ölümsüzleşecek ve sürekli don değiştirerek yaşamını idame ettirecekti. Abdülcanbaz’la kaç kuşak büyüdü ve onunla bütünleşti. Dile kolay tam 50 yıl. Türkiye’deki hayranlarının “Yoksa Abdülcanbaz bizi terk mi ediyor” kaygısına kapılmaması için hemen belirtelim. Bu toprakların insanı Abdülcanbaz ne Türkiye’yi ne de İstanbul’u terkedecek. Hızır Aleyhisiselam gibi hem burada hem dünyanın başka ülkelerinde olacak. Peki nasıl olacak bu? İşin sırrı ona rehberlik yapacak C kültür LONDRA’DAN MUSTAFA K. ERDEMOL 9 ŞUBAT 2007 CUMA Hrant’ın Delik Ayakkabısı mayan Hrant gibilerin “kafa”larıyla ne yazık ki. Annesi gibi, yoksulluğun kendisini Hrant’la birleştiren en önemli ortaklık olduğunu bilseydi, farklı dinlerden, milletlerden ne kadar çok “sınıf kardeşi” olduğunu görebilirdi. Sorun, ayakkabının tabanını görebilmekte demek ki. ??? Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz denen “karanlık adam”ın geçtiğimiz hafta gerçekleşen Türkiye ziyaretinde çoraplarının delik olduğunu gösteren fotoğraflar yer aldı gazetelerde. Nasıl bir halkla ilişkiler mantığıdır bilemem ama adı geçen, bu tür mütevazılık gösterilerinin Türkiye’de işe yarayacağına inandırılmış olmalı. Benim ölçüm Samast’ın annesidir. O kendi yoksulluğuyla Wolfowitz arasında paralellik kuramaz. Çorabı yırtık da olsa ayağına sağlam bir ayakkabı geçirmişlerin, başka yerlerde olduğu gibi, bizim ülkemizde de inandırıcılığı yoktur çünkü. Fotoğrafına dikkatlice bakın, tabanı delik ayakkabısının içindeki ayaklarında şık çorapları olduğunu görürsünüz Dink’in. İsrail’in Lübnan’a saldırısını protesto gösterisinde, Ortadoğu’daki trajedide rolü olduğu için, İngiltere başbakanının konutunun önüne binlerce patik fırlattık biz. İsrail bombaları altında büyümeye fırsat bulamadan ölen Lübnanlı çocukları en iyi anlatanın o patikler olduğunu biliyorduk çünkü. Hrant Dink’in de kim olduğunu bilmek isteyenler onun tabanı delik ayakkabısına bakarak verecekler kararlarını. Hepimizin ortak yurdunda sürtünerek delinmiş bir ayakkabıdır o. Başka ülkenin sokaklarında, geniş caddelerinde dolaşan birinin ayakkabısı değildir. Katilinin annesine, kendi yoksulluğunu anımsatan, din, millet, soy, sop farklılığını ortadan kaldıran bir ayakkabı. Yıllarca “kafasıyla” anlatmak istediklerini, tabanı delik ayakkabısıyla dile getiren büyük bir kayıp oldu bizim için Hrant Dink. Yoksulluğa, ırkçılığa karşı olmanın yeni bir sembolü var artık: Hrant’ın tabanı delik ayakkabısı. O ayakkabıyı gören, hangi sınıfta, hangi safta olduğunu da anlayabilir. Ben Hrant’ın “ayak” izlerini takip edeceğim. Yurdum da yoksulluğum da onunla ortak çünkü. kemalerdemol@yahoo.co.uk Turhan Selçuk’un 50 yıl önce yarattığı kahraman, BİZ AŞ ile uluslararası bir marka olmak için yola çıktı Fotoğraf: VEDAT ARIK şirkette. Yani BİZ A.Ş.’de... İYATRODAN RADYO OYUNUNA... Abdülcanbaz hayranlarını daha fazla meraklandırmadan bu sırrı açıklayalım. Büyük usta Turhan Selçuk ile aynı zamanda Publicis Yorum’un da Yönetim Kurulu Başkanı olan BİZ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Uslu arasında yapılan anlaşmayla, sanatçının “Abdülcanbaz” adlı bütün eserlerinin tüm hakları, 80 yıl boyunca BİZ’e devredildi. Tarafların her konuda anlaştıkları T ve sözleşmeyi imzaladıkları ve tesbit edilen tüm orjinalleri BİZ’e teslim edildiği açıklandı. Bu anlaşmaya göre; Dergi, gazete, internet sitesi, internet gazetesi, Wap, gprs ve yeni çıkacak her türlü medyada yayın yapma haklarına... Roman, hikâye, şiir ve tiyatro piyesi gibi eserlere çevrilmesi haklarına... Musiki, güzel sanatlar, edebiyat eseri olarak değerlendirilmesi haklarına... Radyo oyunu haline getirilmesi haklarına... Televizyon yayını, yarışma programı, tartışma programı, açık oturum platformu veya yeni yaratılabilecek bir medya ürünü haline getirilmesi, yayıma müsait hale getirilmesi haklarına... Abdülcanbaz’ın ve eserlerdeki tüm kahramanlarının isim haklarına ve bunlardan üretilecek hediyelik eşyanın tasarlama, üretim ve pazarlama haklarına... Hızla gelişen teknolojinin getirdiği ve önümüzdeki dönemlerde sunacağı gelişmelere paralel her türlü yeni projenin geliştirilmesi haklarına bundan böyle sadece BİZ A.Ş. sahip olacak. Hayalim filmini yapmak OSMAN USLU: Ben güzel sanatlar akademisi grafik bölümünden mezunum. Çizgiye, çizgi romana olan tutkum çocukluğumdan geliyor. Ben 3 yaşımdayken Turhan Selçuk Abdülcanbaz’ı çizmeye başlamış. Abdülcanbaz’ın bütün eserleri ciltli olarak ben de duruyor. O benim hayal kahramanlarımdan birisiydi. Abdülcanbaz’a yerel bir tipleme olarak bakmıyorum. Bu kalitede bir çizgi roman dünyada da yok. Abdülcanbaz’ın en yorgun halinin bile Japonya’da çok satacağını düşünüyorum. Avrupa’da da çok ses getireceğine inanıyorum. Bunun için Publicis grubuyla da görüşeceğim. Abdülcanbaz’ı artık yeniden çizemeyiz. Usta ne kadar çizmişse onları değerlendireceğiz. Ama filmlerini yapabiliriz. En büyük hayalim iki ya da üç boyutlu filmini yapmak. Belki bunun için çantamızı elimeze alacağız Sony gibi dev şirketlerle görüşeceğiz. . Dürüst tabiatlı İstanbul beyefendisine heykel urhan Selçuk ile BİZ A.Ş. arasında yapılan anlaşmayla Abdülcanbaz’ın yeni yolculuğu da böylece başlamış oluyor. Bu yolculukta Abdülcanbaz ve hayranlarını hoş sürprizler bekliyor. Abdülcanbaz’ın tüm haklarını 80 yıllığına devralan BİZ A.Ş.nin Yönetim Kurulu Başkanı Osman Uslu yaptığı açıklamada; çok değişik mecralarda çeşitlendirirek Abdülcanbaz’ı bir dünya markası yapmak için uzun ve zor bir yolculuğa çıktıklarının bilincinde olduğunu vurguladı. Uslu’nun verdiği bilgilere göre, bu projeyi daha öteye taşımak amacıyla New York’ta, Pratt Institute’de “Communication Design” konusunda master yapan kızı Yağmur Uslu gerekli araştırmalara şimdiden başlamış bile. Bu anlaşma sayesinde BİZ, Abdülcanbaz’a hem bir rehber hem imajmeaker hem de menejerlik hizmeti verecek. BİZ’den yapılan açıklamaya göre, Abdülcanbaz’ın 50.yaş günü dev organizasyonlarla oldukça renkli bir şekilde kutlanacak. Öncelikle bu yıl içinde benzeri olmayan çeşitlilikte ve farklı bir “Abdülcanbaz 50 yaşında” sergisi hazırlanacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şişli Belediyesi ile görüşmeler yapan BİZ yöneticileri, Şişli Yıldız Posta Caddesi’nde bulunan BİZBİNASI’nın önünde 50. yıl anısına dev boyutlarda bir Abdülcanbaz heykelinin konmasını planlıyor. Ayrıca yine “Abdülcanbaz 50 Yaşında” konulu çok kapsamlı bir kitap çalışması da BİZ bünyesinde bulunan CAFE CİTY YAYINLARI ile yaşama geçirilecek. Bu çok özel yılda, Abdülcanbaz’ın 50 yıllık uzun yolculuğundaki tüm eserleri yeniden ve günümüz teknolojisinin getirdiği tüm olanaklar kullanılarak yayınlanmaya başlanacak. T rant Dink’in katili Ogün Samast’ın annesi, televizyonda cinayetle ilgili haberi seyrederken, Dink’in tabanı delik ayakkabısını görünce ağlamış. Kendisini Hrant’ın yerine koyamasa da –ki anlaşılabilir bir durum bu onunla en azından yoksulluk konusunda bir ortaklığı olduğunu fark etmiştir belki, kim bilir? Yoksulluğun işareti çoktur. Ayakkabısızlık bunlardan biri. Anadolu yoksulunu tanımlamak çok ama çok kolaydır: “Yalın ayak, başı kabak”. Dört kelime yeter. Anonim bir türkü olsa da ancak bir anne söylemiştir diye düşündüğüm Yemen türküsünün, “Kışlanın önünde redif sesi var/Bakın çantasına acep nesi var/Bir çift kundurayla bir de fesi var” mısralarında, ölüp giden askerin tek “zenginliği” olarak fesinin yanı sıra bir de ayakkabısı olduğu vurgulanır. Yokluğuyla “fakir”likse, varlığıyla “zenginlik” demektir ayakkabı, türküden öyle anlaşılıyor. Türküye konu olan askerin sahip olduğu tek şey o çünkü. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, köylerden kasabaya gidenler, “modernleşme”nin bir gereği olarak zar zor aldıkları ayakkabılarını ancak kente girişte giyerlerdi, derler. Kasabaya kadar olan yolu çıplak ayakla almanın da bir yoksulluk olduğunu, etrafındaki ayakkabılıların sayısı artınca anlayabilmiştir kır yoksulu. Samast’ın annesinin, ayakkabısını delik gördüğünde gözüne yaş gitmesi, bir başka milletten ya da dinden de olsa, Hrant Dink’le sınıf kardeşliğini hatırlamasındandır. O, muhtemelen bilemediğinden, sınıf demiyor ama Hrant’la, “yoksullukta eşit” olduğunu gözyaşı dökerek anlatıyor. Yoksulların vicdanı bu tür işaretlerle daha çabuk harekete geçer. ??? Hrant Dink’in yaşadığı ülkeyi emperyal güçlere satmadığını, çok yakıcı bir sorunu ranta dönüştürmediğini, gençlik yıllarından beri parasızlık çektiğini, vurulup boylu boyunca yere uzandığında, ancak fark edebildiğimiz delik tabanı sayesinde anlayabildik. “Düşman ayağa dost başa bakar” diyenlerin yanıldığı bir cinayet oldu Dink’in ölümü. Düşman ayağa baksaydı, Hrant’ın sadece Anadolu topraklarına basan ayağına giydiği ayakkabısının altının delik olduğunu herhalde görürdü. Samast gibi katillerin işi, yoksulun ayağıyla değil, kendilerinde asla ol H TURHAN SELÇUK Abdülcanbaz’ın başka bir kişiye bütün haklarını aktarması insanı biraz üzüyor ama gönlüm çok rahat. Osman Uslu gibi aydın ve dürüst bir insanın Abdülcanbaz’ı devralması sevindirici. Onun projeleri çok daha geniş. Ben bu kadar geniş imkana sahip değildim. İspanya’dan Abdülcanbaz’ı istediler ama ben çevrilerini yapacak kişiyi bulamadım. O nedenle Abdülcanbaz Türkiye’de mahsur kaldı. Osman Uslu ile birlikte sınırlar aşılacak. Abdülcanbaz sadece Türkiye’de dolaşmıyor, uzayda dolaşıyor. Yani aslında evrensel bir tip. Abdülcanbaz benden sonra da sürecek. JAPONLARLA TANIŞACAK BİZ’e göre Abdülcanbaz’ın 50 yıldır dünyayı, dünyanın da Abdülcanbaz’ı tanımaması bir eksiklik. Abdülcanbaz’ın dünyada yayınlanması için de kollar sıvanmış. 2009’dan itibaren Abdülcanbaz’ın eserlerinden seçmeleri, Fransa, İspanya, İtalya, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere, BİZ A.Ş’nin uluslararası dostukları da devreye sokularak yurt dışında yayınlanmak için çaba sarfedilecek. Milyonlarca çizgi roman okuyucusu olan Japonya ile Abdülcanbaz’ı tanıştırmak için şimdiden start verildi. Abdülcanbaz’ı bir dünya starı yapmak için yola çıkıldı bir kez. Tanıtım web sayfası, dvd ve dosyası hazırlanarak, dünyadaki çeşitli müzelerle de görüşülecek. “Abdülcanbaz Ürünleri”nin heykel, biblo, duvar kağıdı, defter, ajanda, kutu, mug, magnet, cetvel, kalem, kartpostal, oyun kartı, pobter tshirt vb. bu müzeler kanalıyla dünyadaki sanatseverlere ulaştırılması hedefleniyor. Köln’de Rıfat Ilgaz anılıyor KÖLN (Cumhuriyet) Hababam Sınıfı’nın ünlü yazarı Rıfat Ilgaz, iki günlük birz etkinlikle Köln’de de anılacak. 1617 Şubat 2007 tarihlerinde ünlü yazarımızın anısına düzenlenen etkinlikte Ilgaz’ın yaşamını içeren bir belgeselin yanı sıra, fotoğraf sergisi, panel, film ve tiyatro gösterilerine de yer verilecek. Creativum Sanat Derneğinin düzenlediği etkinlikte, Aydın Ilgaz, Halit Akçatepe, Mehmet Saydur, Mevlüt Asar ve Zehra İpşiroğlu gibi isimler de katılımcı olarak yer alacak. Hababam Sınıfı kitabının yayımlanmasının 50’inci yılında, ünü Rıfat Ilgaz’ı da aşan bu yapıtın konu alındığı panelde Hababam Sınıfı’nın bilinmeyen yönleri tartışılacak. Mehmet Saydur’un yazdığı ve Rıfat Ilgaz’ın yaşamını konu alan “Rıfat Ilgaz’lı Yıllar” ile “Biz de Yaşadık” adlı kitapları hakkında da söyleşi yapılacak. Grup Meyname de Hababam Sınıfı’nın film müziklerinden oluşan bir konser verecek. Ayrıca, yazarın hayatını konu alan ve başrollerini Tarık Akan ile Nurseli İdiz’in paylaştığı “Karartma Geceleri” adlı film de gösterilecek. Öte yandan, etkinlik süresince Rıfat Ilgaz’ın fotoğraflarından oluşan serginin yanı sıra yazarın kitaplarından oluşan bir kitap standı da kurulacak. Etkinlik, Creativum Tiyatro Grubu’nun sahneleyeceği, Rıfat Ilgaz’ın hayatının anlatıldığı ve şiirlerinden örneklerin sunulduğu “Sınıf” adlı gösteriyle son bulacak. Programla ilgili ayrıntılı bilginin 0221 82007913 numaralı telefondan alınabileceği bildirildi. www.abdulcanbaz.com.tr Günümüzde bütün ünlülerin hemen hepsinin internette bir web sitesi var. Sitesi olmayanlara demode gözüyle bakıldığı malum. Türkiye’de zaten yıldız olan Abdülcanbaz mademki bir dünya starı olmak üzere yola çıktı, o zaman ilk iş olarak ona da bir web sitesi kuruldu. Yapılacak yeni çalışmalar hakkında ilgilileri hızla bilgilendirmek amacıyla www.abdulcanbaz.biz sitesi oluşturuldu. BİZ, en kısa sürede Abdülcanbaz sitesini www.abdulcanbaz.com.tr olarak değiştirip, geliştirmeye hazırlanıyor. Tüm Abdülcanbaz dostları, hayranları, tiryakilerinin bu sitede toplanması ve onların Abdülcanbaz’ın yeni yolculuğundaki tüm gelişmelerden anında bilgilendirilmesi amaçlanıyor.