Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAZİRAN CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN BUGÜN BAŞLAYACAK DÜNYA KUPASI TÜM DÜNYAYI ETKİSİ ALTINA ALMIŞ DURUMDA C 19 Devler yeşil sahaya indi MAHMUT SERT Orta yaş ve üstü futbolseverler kendi kendilerine ‘‘nerede eski dünya kupaları?’’ diye soruyor olmalı. Ama bu sorgulamanın geçmişe özlem yanını bir kenara bırakırsak acaba hangi dünya kupasını, nasıl izlemeyi yeğlerlerdi; eskinin gazete sayfalarındaki kötü resimlerden mi yoksa her takımı, her yıldızı didikleyen günümüzün görkemli teknolojisinden mi? O da ayrı bir soru. Gerçekten de dünya kupalarının gelişim sürecine bakıldığında teknolojik, bilimsel, toplumsal, ekonomik ve de kültürel değişim dönüşümlere koşut biçimde futbol anlayışı değişiyor. Değişim yaşam biçimiyle koşut biçimde gelişiyor. 2006 Almanya Dünya Kupası ‘‘en’’lerin kupası olacak: Gündelik yaşamda; en çok paranın küresel biçimde dolaştığı, teknolojinin en üst düzeyde kullanıldığı, izlenme rekorlarının kırıldığı, ırkçılığın en açık biçimde gösterildiği, cinsiyet ayrımcılığının en kolay kabul gördüğü, temelde alttakilerle üsttekilerin zihinsel ve ruhsal olarak açıkça savaştığı ama bunu ‘‘oyun’’ ile gizlediği bir kupa... Oyunun teknik yenilikleri küçük bir grup futbolsever dışındakileri fazla ilgilendirmiyor. Onlar için televizyonda, radyoda, gazetelerde ve dergilerde yaratılan futbolun büyülü atmosferi daha çekici. Aklınıza gelebilecek her türlü popüler kültür ürününün futbol üzerinden zirve yapabileceği bir atmosfer yaşayacağız bu dünya kupası. Yer küreyi küçük bir misket gibi avucunun içine alacak olan bu turnuvanın ekonomik göstergeleri dudak uçuklatacak cinsten. Ev sahibi Almanya Dünya Kupasını izlemeye gelenlerden futbol turizmi yoluyla hatırı sayılır bir gelir elde edecek. Örneğin; sponsorluk yatırımlarıyla birlikte forma ve diğer ürün satışlarından 5 milyar Avro’yu aşkın bir gelir bekleniyor. Öte yandan 50 bin kişiye sağlanacak iş olanağı da cabası... Bu dünya kupasında daha önce uygulanmamış bir teknik kullanılacak ve maçlar televizyonlardan yüksek çözünürlükte izlettirilecek. İngiltere’de maçların yayın hakkını elinde bulunduran SKY TV’nin bu tekniğe uygun decoder satışlarından sağlayacağı gelirin ise 1.3 milyar Sterlin’e yani 2,4 milyar Dolara ulaşması bekleniyor. Kupadaki teknolojik yeniliklerden bir başkası da artık bedenimizin bir parçası haline gelen cep telefonlarında uygulanacak. Dünya Kupası golleri mobil telefonlar aracılığıyla da izlenebilecek. Bu teknolojik yeniliğin mobil telefon sektörüne yaklaşık 6.5 milyar Dolarlık bir gelir sağlayacağı hesaplanıyor. Kısaca 2002 Dünya Kupası’nda elde edilen yaklaşık gelirin 630 milyon Dolardan 2006’da 1.3 milyar dolara yükselmesi, bu bir aylık küresel futbol pazarının kapsamını göstermesi bakımından önemli olsa gerek. Elbette futbolun dünyadaki patronu FIFA’da Almanya’daki bu organizasyondan nemalanıyor. FIFA yaklaşık 231 milyon dolar maç günü hasılatı elde etmeyi bekliyor. Şampiyon olacak takım ise, dünyanın bir numarası olma yanında toplam 49 milyon 365 bin dolar da ödül kazanacak. Dünya futbol şampiyonaları uluslararası bir arena olmasının dışında fazla ilgi çekmiyor. Bunun nedeni olarak her fırsatta dillendirilen küreselleşme politikalarına karşın, ulusal karşı çıkışların göreceli de olsa duruşuna olanak sağlaması gösterilebilir. Ne Yazayım ki S Kupada korku KÖLN (Cumhuriyet) Futbol dünyasının en önemli organizasyonlarından olan 2006 Almanya Dünya Kupası’nın başlamasına bir hafta kala Alman polisi holiganizm endişesiyle tedirgin. Özellikle Berlin’de bir gencin elini kolunu sallaya sallaya 40’a yakın kişiyi bıçaklaması güvenlik tartışmalarını alevlendirdi. Emniyet güçleri futbol kavgasının ‘dinler savaşı’ şekline dönüşeceği iddiaları karşısında harekete geçti. Irkçı grupların kendi aralarındaki internet forumlarında özellikle Berlin, Münih, Frankfurt gibi büyük şehir merkezlerinde eylemler düzenleyeceklerine ilişkin yazışmaları ev sahibi ülkenin önlemlerini arttırmasına neden oldu. Emniyet görevlileri internetteki forumları da sıkı bir incelemeye alarak holiganların olası eylemlerine önceden müdahale etmeyi planlıyor. Eski Schröder yönetiminin sözcülüğünü yapan ve 2000 yılında ırkçılık karşıtı bir dernek kuran UweKarsten Heye’nin Almanya Radyosu kültür programında yaptığı açıklamalar ülkede geniş tartışmalara yol açtı. Dünya Kupası için Almanya’ya gelecek olan siyahi turistlerin Brandenburg ve Saksonya eyaletlerindeki bazı bölgelere gitmemelerini tavsiye eden Heye, ‘‘Doğu ve Batı Almanya birleştiğinden beri 17 kişi naziler tarafından öldürüldü. Turistler bazı bölgelere giderlerse hayatlarını kaybedebilirler’’ dedi. Gelişmeler üzerine 25 örgüt Afrikalılar Konseyi adı altında bir araya gelerek şampiyona sırasında özellikle Afrika kökenlilere yönelik saldırılar olabileceğini bildirdi. ıcaklar bastırdı, ama şikâyet etmiyorum, çok uzun ve zorlu bir kış geçirdik. Sıcak mıcak, yazı yazmak bizim işimiz. Bilgisayarın başında düşünüyorum; yazılacak çok şey var, ama yazılamayacak olanlar da var. Geride bıraktığımız lig döneminden kalanları medyamız ufak ufak hâlâ sürdürüyor. Çünkü sermaye futbol, futbol ise uzaklarda oynanıyor. Onun da pek keyif verdiği söylenemez. Oysa basketbol, voleybol, hentbol olanca hızıyla devam ediyor, yaz sporlarının biri bitiyor diğeri başlıyor, doğa sporları galiba dünyanın en güzel olayı. Oynayanlar için de izleyenler için de... Ama geçen yıldan kafalara takılan bir iki olay var ki unutulacak gibi değil. Bunlardan birisi de Denizlispor Kulübü Başkanı’nın TV’lerde yaptığı konuşma: ‘‘Elimdeki belgeleri lig bitince açıklayacağım.’’ Ne oldu da başkan bey suspus oldu... Ne oldu da ağzına fermuar çekti? Peki ya federasyon? Neden ağzına geleni söyleyen bu kişi için bir soruşturma açmadı, yoksa söyleyecekleri federasyonu da mı bombalayacaktı? Ya da işin içinde başka şeyler mi vardı? Ama diyeceksiniz ki ‘‘Meclis Araştırma Komisyonu soruşturma yaptı da ne oldu?.. Meclis Araştırma Komisyonu işe başladığı gün bana da bir yazı yazılmış ve Ankara’ya bildiklerimi anlatmam için davet edilmiştim. Gitmedim, ‘‘Gitmeme gerek yok. Söyleyeceğim her şeyi zaten köşemde yazdım’’ dedim. Gidip konuşanların konuşmaları ne olduysa benim yazdıklarım da o oldu. Hepsi raflara kaldırıldı. Biz birbirimizi çok iyi biliriz. Önceki gün Deniz Barış’ın hikâyesini yazmıştım. Deniz, Hürriyet muhabirine konuşmuş; ‘‘G.Birliği Başkanı bana işkence yaptı’’ diye dert yanmış. Bir futbol emekçisinin bu sözleri bile ciddi bir ülkede ciddi bir federasyon tarafından dikkate alınır, ama burası Türkiye... ‘‘Burası Türkiye’’ deyince hep rahmetli Yılmaz Yücetürk’ü anarım. Almanya’da yüksek fut bol eğitimi yaptıktan sonra Türkiye’ye geldiği gün ‘‘Burası Türkiye’’ diyenlere adeta savaş açmıştı, üzülmesin diye bu lafı onun yanında hiç söylememiştim. Ama son zamanlarında futbol dünyasında, hele çok çok inandığı arkadaşlarının anında kendisini satıvermelerinden öylesine üzülmüştü ki hastalığını kimseye söylememiş, Gönen’deki cenazesine bile kimsenin katılmasını istememişti. Onu toprağa verdikten sonra her gün belki onlarca kez yineliyorum ‘‘Burası Türkiye’’ . Sevgili hocam o günlerde ne varsa bugün de aynen devam ediyor; futboldaki kirlilik Türkiye’deki her konuda görünen kirliliğe paralel sürüyor. İt ürüyor kervan yürüyor. Senin yıllarını verdiğin, emeğini, bilgini, deneyimini ve heyecanını kattığın notların ne oldu, kimlerin eline geçti, kimler senin emeğinin mirasına kondu bilemiyorum, ama ‘‘Burası Türkiye’’; Geceler gündüzlere, gündüzler gecelere gebe. Güneş tam tepemizde, 30’u geçtik galiba. Ne yazayım daha? Ulusal takımın yaptığı hazırlık maçlarını mı yazayım?.. Hazırlıksa neyin hazırlığı onu mu yazayım?.. Gençlerin kendilerine ulusal kadroda yer bulabilmeleri için verdikleri uğraşın yetersizliğini mi, oynadığımız 6 maçta futbol adına ne görüp ne göremediğimi mi yazayım?.. Yoksa maçları izlemeye çalışırken boşuboşuna geçen saatlerime yandığımı mı okurlarımızla paylaşayım?.. Ya da Türk futbolunun en büyük başarısına imzasını atan Şenol Güneş’in 2222’lik futbol sistemi için ‘‘Ben anlamadım sen anladın mı’’ yorumunun yorumunu mu yazayım? En iyisi yükselen trende ben de uyayım. Şu sıralarda Aziz Yıldırım’dan söz eden manşete çıkıyor, TV’lerde haber oluyor. Ben de bu yeni modaya uygun bir soruyla noktayı koyacağım. Aziz Yıldırım sorunları sevmiyor, ama sorunlu futbolcu almayı da ihmal etmiyor. Örneğin son olarak Beşiktaş’ın bırakacağı Tümer’i askerlik sorunu olduğu halde neden aldı? Yoksa verilmiş bir sözü mü vardı?.. Alman işi Dünya Kupası FİKRET DOĞAN rtık işin şakası kalmadı. Dünya Kupası’nın eli kulağında. 9 Haziran Cuma gününden itibaren tüm yerkürede tek bir dil konuşulacak: futbolun dili. Almanlar dört başı mamur bir Dünya Kupası düzenlemek istiyorlar. Yalnız bununla kalsa gene iyi, aynı zamanda yıllardır boğuştukları bütün sorunları tek kalemde halletmeyi planlıyorlar: ekonomiyi canlandırmak, işsizliği azaltmak, hatta nüfusu arttırmak. Nasıl mı? Galibiyet gecelerinde insanların daha gayretli seks yaptıkları bilimsel olarak kanıtlanmış da! Vah vah, eğer işleri Alman ulusal takımının performansına kalmışsa işleri çok zor. Tüm ülke Dünya Kupası’yla yatıp kalkıyor. Sadece maçların oynanacağı 12 şehirde değil, Al FIFA TAHKİM KURULU A manya’nın her köşesinde meydanlarda dev ekranlar kurulacak, halk konserleri, futbol turnuvaları, sokak şenlikleri, tiyatro gösterileri düzenlenecek, futbol temalı sergiler açılacak. Maçlara gidecek seyircileri rahat ettirmek için ulaşımdan konaklamaya varıncaya dek her türlü ayrıntı kılı kırk yaran bir titizlikle düşünüldü. Organizasyon Komitesi’nin ayırdığı 30 milyon Avroluk bir kaynakla Dünya Kupası bir festival havası içinde geçecek. O kadar çok kültürel etkinlik var ki, hepsini saysak buradan köye yol olur. Evet, araya da maçları sıkıştırmışlar demekle yetinelim. Dünyanın her tarafından insan gelecek diye Almanlar şu sıralar ortalığı derli toplu gösterme telaşı içindeler. Bu öyle yaman bir imaj kaygısı ki, yanık tenli Almanlardan bile utanır oldular. Acaba bir süre en azından Dünya Kupası boyunca solaryumdan ayağımızı kessek mi diye düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Elin Brezilyalısının ortalıkta bu kadar çok bronzlaşmış insanı görünce “yahu burası bizim ülkeden daha günlük güneşlikmiş, biz en iyisi buraya yerleşelim” deme tehlikesi çok yüksek. Bu şirin görünme gayretkeşliği artık öyle boyutlara vardı ki, acaba her gün kravat takmak zorunda mıyız diye ciddi ciddi soran insanlar türedi. NEONAZİLER HER YERDE... Bunlar işin renkli yanları. Bir de arka sokaklar var. İşte orada çok karanlık bir tablo çıkıyor önümüze. Dünya Kupası nedeniyle Almanya’da fuhuş sektörü patlama yapacak. Berlin’de bir Türk Avrupa’nın en lüks genelevini açtı. Söylenenlere bakılırsa hizmette sınır yokmuş. Alan memnun satan memnun olduktan sonra bize ne? Fakat beyaz kadın ticaretinin de tavana vuracak olması gönülleri sızlatan bir yara. Kaçak yollardan 40 bin köle fahişenin Almanya’ya girmesi bekleniyor. Polis şimdiden binlerce geneleve, seks bara baskınlar düzenledi. Şu ana dek dişe dokunur bir şey bulanamadı, ama belli ki bu işin kokusu Dünya Kupası’nda çıkacak. Birçok kadın derneğini çatısı altında toplayan Alman Kadınlar Meclisi bu insan köleliğine karşı savaş açtı. Türkiye’ye umut ışığı Spor Servisi Türkiye ile İsviçre Ulusal Futbol Takımları arasında 16 Kasım 2005’te oynanan Dünya Kupası elemeleri playoff baraj rövanş maçında yaşananlar nedeniyle FIFA Tahkim Kurulu’nun, Türkiye’ye verdiği ceza için Uluslararası Spor Mahkemesi’ne (CAS) başvuran Futbol Federasyonu, FIFA’ya yaptığı ‘‘Yeniden değerlendirme’’ başvurusunun kabul edildiğini bildirdi. Futbol Federasyonu’nca yapılan yazılı açıklamada, meydana gelen olaylar nedeniyle futbol dünyasından özür dilenirken, ‘‘Futbol ailesinin uyumlu bir ferdi olarak, ailenin ve oyunun değerlerine duyduğumuz saygı gereği, disiplin cezasına ilişkin konuyu aile içinde çözmeye özel önem verdik’’ denildi. Bu amaçla FIFA Tahkim Kurulu’na, verilen kararın yeniden değerlendirilmesi talebinde bulunulduğu ve bu sırada yasal süre kayıtları gereği CAS’a da başvurulduğu belirtilen açıklamada, ‘‘FIFA Tahkim Kurulu, yeniden değerlendirme talebimizi görüşmeyi kabul ettiğini federasyonumuza bildirdi. Bunun ardından derhal CAS’a müracaat ettik ve FIFA Tahkim Kurulu’ndaki değerlendirmenin bitmesine dek CAS işlemlerinin askıya alınmasını istedik’’ ifadeleri yer aldı. Federasyon, olayların hem dünya futboluna, hem Türkiye’ye ağır zararlar verdiğini vurguladığı açıklamasında, futbol dünyasından özür diledi. AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI İRANLI FUTBOLCULAR ÜZGÜN: Bu kadroyla başarı zor CİHAN ÖZCAN Olaylı İsviçre maçının ardından hem Almanya’da düzenlenecek 2006 Dünya Kupası’na katılamayan, hem de aldığı cezalarla zor duruma düşen Türkiye A Ulusal Futbol Takımı’nda bütün hedef 2008’de düzenlenecek Avrupa Futbol Şampiyonası Elemelerine hazır olarak çıkabilmek. Bu bağlamda yurtdışında yaptığı 6 hazırlık karşılaşmasıyla çalışmalara başlayan ulusal takımda en çok tartışılan konuların başında nasıl bir kadronun sahaya sürüleceği geliyor. Alpay ve Emre gibi oyuncularımızın cezalı durumda bulunmaları, yıllardır AyYıldızlı formayı giyen kimi isimlerin eleştiri oklarının hedefi haline gelmeleri nedeniyle ulusal takımda revizyon yapmak isteyen Fatih Terim’in hazırlık karşılaşmalarında sahaya sürdüğü oyuncular artılarının yanında eksileriyle de dikkat çekti. Hazırlık kampında yapılan karşılaşmalar gösterdi ki mevcut kadroda yer alan isimler ilerisi için umut vermekte, ancak Avrupa Şampiyonası Elemeleri gibi son derece ciddi bir organizasyonu kaldıracak düzeyde değiller. Hemen her alanda olduğu gibi günü kurtarmak adına değil ilerisini de düşünerek adım atmak önemli. Bu bağlamda ulusal takımda bir revizyon ve bir gençleştirme harekatı olmazsa olmazlardan. Ancak, bunun birden değil yavaş yavaş gerçekleştirilmesi de önemli bir nokta. Sonuçta sadece hazırlık amacı taşıyan, yeni ve genç yetenekleri de görme fırsatı veren bu turnuva gösterdi ki deneyimli ve çekirdek kadroya buradan takviye yapmaktan başka çıkar yol yok ulusallar adına. Spora politika karıştırılmasın KÖLN (Cumhuriyet) Almanya’da düzenlenecek 18. Dünya Kupası finallerine az bir zaman kala takımlar hazırlıklarını sürdürürken, İran Ulusal Takımı politikayı Dünya Kupası’nın dışında bırakmak için çabalıyor. Futbolcular da ülkelerinin nükleer çalışmaları nedeniyle çıkan tartışmalarda yer almak istemediklerini belirtiyorlar. Ancak Avrupa liderlerinin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Dünya Kupası’na katılma kararı alması durumunda soğuk bir karşılamanın beklediği sinyallerini vermesi tansiyonu ister istemez yükseltiyor. Ahmedinejad, Naziler ve müttefiklerinin 6 milyon Yahudi’yi katletmesinin gerçekliğini sorgulamış ve İsrail hakkında tahrik edici açıklamalarda bulunmuştu. Yahudi soykırımının inkar edilmesi Almanya’da suç olduğundan ve 5 yıla kadar hapisle cezalandırıldığından, Alman otoritelerin Ahmedinejad’a karşı nasıl bir tutum sergileyeceği de bir başka merak konusu. Bu yorumlar ve ülkelerinin Batı ile arasındaki politik temelli ağız dalaşı kamuoyunu gergin bir bekleyişe sürüklerken, İranlı futbolcular sadece sporla ilgilenmek istediklerini açıkça vurguluyorlar. Ulusal Takım’ın ve Kaiserslautern’in orta saha oyuncusu Feridun Zandi yaptığı açıklamada ‘‘Konu hakkında neredeyse hiç konuşmuyoruz. Bazen kendi aramızda şakalaşıyoruz ancak genel olarak bu meseleler bizi hiç ilgilendirmiyor’’ derken, bir diğer orta saha oyuncusu Mehdi Mahdavikia ise görüşlerini ‘’Biz spor adamlarıyız ve spor ile politika arasında büyük bir mesafe olması gerektiğine inanıyoruz. Hedefimiz 2. tura çıkmak. Zorlu bir gruptayız ama amacımıza ulaşmak için herşeyimizi ortaya koyacağız’’ şeklinde dile getirdi. İran turnuvadaki ilk maçını 11 Haziran tarihinde Nürnberg’de Meksika ile yapacak. D grubunda mücadele edecek İran’ın diğer rakipleri ise Portekiz ve Afrika temsilcisi Angola.