28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı 19 MAYIS 2006 CUMA Gazetemize bombalı saldırı Baştarafı 1. Sayfada Haber Merkezi Gazetemizin Şişli’deki merkez binasına geçen hafta 6 gün içinde 3 kez bombalı saldırı düzenlendi. 5 ve 10 Mayıs tarihlerinde gece saatlerinde atılan bombalar patlamazken; 11 Mayıs günü saat 16.30 sıralarında atılan üçüncü bomba patladı. ‘‘Allahu Ekber’’ diye bağırarak el bombasını gazetemizin bahçesine atan saldırganlar yaya olarak kaçarken saldırıda gazetemizin 1. katının camları ve hizmet araçları hasar gördü. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gazetemize yönelik bombalı saldırıları nefretle kınadı. Türkiye’den ve dünyadan onlarca sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi 6 gün içerisinde 3 kez bombalı saldırıya uğrayan gazetemize destek açıklarken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘‘geçmiş olsun’’ demedi. Erdoğan’ın saldırılardan günler sonra, ‘‘Neden AK Parti ya da bir başka parti saldırıya uğrayınca genel başkanı aranıp ‘geçmiş olsun, sorumlular bulunsun denmez?’’’ şeklindeki sözleri tepki topladı. Cumhuriyet’in Şişli’deki binasına 5 ve 10 Mayıs tarihlerinde teröristler tarafından bombalı saldırılar düzenlendi. Gece düzenlenen saldırılarda bombaların patlamaması faciayı önledi. Son saldırıdan bir gün sonra bu ez 11 Mayıs’ta saat 16.30 sıralarında üçüncü kez bombalı saldırıda bulunuldu. Gazetemizin güvenlik kameralararınca görünütülenen saldırı Şişli İlçe Emniyet Müdürü Şeref Aytekin’in önceki gün gece gerçekleştirilen ikinci bombalı saldırı dolayısıyla gazetemize yaptığı ziyaretten 3 dakika sonra gerçekleştirildi. Gazetemizin bulunduğu Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak’a gelen 3 saldırgandan biri, ‘‘Allahu Ekber’’ diye bağırarak elindeki el bombasını gazetemize doğru fırlattı. Saldırgan koşarak kaçarken, bomba büyük bir gürültüyle patladı. Bombayı atan saldırgının dışında yardım eden 2 kişi de güvenlik kameralarınca görüntülenirken, kaçan saldırgan gazetemizin güvenlik görevlileri ve daha önceki saldırıdan dolayı nöbet bekleyen polis ekipleri tarafından bir süre takip edildi. Yayalar tarafından yoğun olarak kullanılan sokağın kalabalık olması nedeniyle saldırganlar okuldan çıkan öğrencilerin arasına girerek izlerini kaybettirdi. Saldırıdan hemen sonra gazetemize gelen polis ekipleri bölgeyi güvenlik şeridiyle kapatırken, bomba imha uzmanları, delileri tek tek topladı. Cerrah’tan inceleme Saldırının hemen ardından gazetemizi ziyaret eden İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, incelemelerde bulunarak çalışmaları denetledi. Gazetemiz yöneticilerine geçmiş olsun dileklerini ileten Cerrah, çıkışıta yaptığı açıklamada, saldırganların 3 kişi olduğunun belirlendiğini söyledi. Kamera görüntülerinin hem İstihbarat hem de Terörle Mücadele Şubesi tarafından detaylı incelemeye alındığını belirten Cerrah, saldırganların bombayı öğrencilerin arasına saklanarak attığını açıkladı. Bombanın el bombası olduğunu belirten Cerrah, daha önceki saldırılar nedeniyle gazete önünde görevlendirdikleri bir ekibin bulunduğunu kaydetti. Cerrah, ‘‘Arkadaşlarımızın yanı sıra özel güvenlik elemanları da vardı. Hem özel güvenlik elemanları hem de arkadaşlarımız saldırganları takip etti. Peşlerine ateş açtılar. Görgü tanıklarının ifadelerine göre sivillerden de ateş açıldı. Ama ateş açanlar bizim burdaki arkadaşlara önceden verdiğimiz koruma polisler de olabilir. Tüm bunları inceliyoruz. Önümüzdeki günlerde açıklama yapacağız’’ diye konuştu. Gazetecilerin ‘‘gözete önünde bekleyen polis ekibinin ihmali olup olmadığı’’ sorusu üzerine de Cerrah, ‘‘İhmal söz konusu değil. zaten sokakta öğrenciler vardı’’ dedi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Bir Yutturmaca Daha... R TE’nin dış geziden dönerken yaptığı açıklamalara mı yoksa hükümet sözcüsünün Başbakan’ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’ndan sonra yaptığı açıklamalara mı, hangisine inanacağız? RTE, mantığın ve devlet adamlığının ölçüsünü kaçırdı. Hiç kimsenin, hiçbir kurumun, AKP binalarına yapılan saldırılardan sonra genel başkanı arayıp geçmiş olsun dileklerini iletmediği, sorumluları bulundemediği söyleminden yola çıkarak gazetemize bir geçmiş olsun mesajı göndermeyişindeki nedeni açıklamış oldu, bu bir. İki: Ülke yönetimindeki zihniyetini sergiledi. Partiye saldırılarla bir tuttuğu Cumhuriyet’e saldırının kimlerin marifeti olduğunu saptamaya gereksinmediği izlenimini verdi. Önceki gün toplanan Bakanlar Kurulu’ndan sonra açıklamalar yapan sözcü Cemil Çiçek ise: Hükümet adına geçmiş olsun dileklerini gönderiyor! ‘‘Hükümet olarak bizim arzumuz bir an evvel bu işin arkasında kim varsa bunların ortaya çıkarılması, faillerin yakalanmasıdır’’ diyor. Şu manzara, Türkiye’de bir RTE, yanı sıra RTE’nin başkanlık ettiği bir diğer hükümetin varlığını akla getirmiyor mu? Bu iki hükümetin açıklamaları birbirine 180 derece ters düşüyor ve... Allahlık medya, bu tezat karşısında RTE’nin üzerine gitmiyor, gidemiyor. ??? Sergilediği kafa yapısı, devlet anlayışı RTE’nin Atatürk’ün 125. doğum yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in düzenlediği sempozyumdaki konuşmasında Atatürk ve laiklik üzerine sıraladığı görüşleri, ancak kerhen, ancak inanmayarak ve bir ayağını kaldırarak söylemiş olabileceği olasılığını akla getiriyor. Atatürk’ü ‘‘anarken anlamaktan’’ söz ediyor. Atatürk’ün ‘‘fikriyatını ve TC’nin temelini oluşturan kavramları’’ Cumhuriyet, milli egemenlik ve laiklik diye sıralıyor. Laikliğin cumhuriyetimizin temel ve birleştirici niteliği olduğunu söylüyor ve sonra asıl hedeflerini gizleyen örnekler sunuyor. Dünlere kadar laikliğin yeniden tarifini isteyenler, (örneğin Bülent Arınç, önceleri laikliğin tanımında ısrar ediyordu) bugün (başta Arınç) tanımdan vazgeçtiler. Tanım konusunda anayasanın 2. maddesini yeterli görüyorlar. RTE de ‘‘...Bu kavram ve ilkeler çağdaş demokrasinin evrensel normlarına göre yorumlanmalı ve sürekli ileriye taşınmalıdır’’ diyor. Bu gelişmeler, açıklamalarda bir bit yeniği aramayı zorunlu hale getiriyor. ??? RTE’nin sempozyumdaki konuşması 25 Nisan’daki grup konuşması gibi, yine asıl amaçlarını örten bir konuşma. Tam bir yutturmaca. Atatürk’e, ilkelerine bol övgü... Ancak bu ilkeleri reddetmez görünerek... Atatürk ilkelerini ‘‘çağa uygun duruma’’ getirme ayağına yatıyor. Anayasadaki laikliğin tanımına evet diyor ve fakattt: Aynen muhafaza edilse de bu tanımın, ‘‘(tabii RTE’nin düşlediği farklı) demokrasiyle (kuşkusuz dinci iktidarın anladığı biçimdeki) evrensel normlara göre’’ yorumlanması gerekiyor. ‘‘Son mevzi’’ olan Çankaya alındıktan sonra... TC’nin temelini oluşturan kavramlarla ilkeleri, öncelikle örneğin kâğıt üzerinde varlığına dokunmayacakları başta laiklik, TC’yi var eden temel ilkeleri kendi ilkelerine uygun uygulamalarla ‘‘ileriye taşıyacaklar’’. Geleceğe bugünden hazırlanıyorlar. Tehlikenin farkında mısınız?.. Özel ekip oluşturuldu Gazetemiziye yönelik saldırılarla ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücedele Şube Müdürlüğü’nde özel bir ekip oluşturuldu. Çalışmalarına hemen başlayan ekip, tüm kayıtları yeniden incelemeye aldı. Saldırının işlenişi açısından ‘‘gariplikler’’ taşıdığını belirten emniyet yetkilileri, bu nedenle örgütsel bağlantısını henüz tespit edemedeklerin söyledi. Yetkililer, ilk saldırı görüntülerinin net ve anlaşılır olduğunu ifade etti. ‘Takipçisi olacağım’ İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, gazetemize yönelik saldırıyla ilgili yaptığı açıklamada, saldırının takipçisi olduklarını belirterek, ‘‘Soruşturmayı titizlikle yürütüyoruz. İstanbul Emniyeti işin üstünde. Özel bir ekip oluşturdu. Bende saldırının bizzat takipçisi olacağım. Saldırıyı kınıyorum’’ diye konuştu. Sezer kınadı Cumhurbaşkanı Sezer, gazetemize yönelik saldırıları ‘‘nefretle’’ kınadı. Sezer, gazetemiz İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk ve Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıldız’a birer telgraf gönderdi. Cumhurbaşkanı Sezer’in telgrafı şöyle: ‘‘Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıları nefretle kınıyorum. Özgür basına karşı girişilen bu tür çirkin eylemler, demokrasiyi, onun kurumlarını ve çağdaş yaşamı benimseyen Ulusumuz tarafından üzüntüyle karşılanmaktadır. Böyle üzücü olayların bir daha yaşanmamasını diliyor, size ve şahsınızda Cumhuriyet gazetesi ailesine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.’’ Geçen hafta Avusturya’da düzenlenen ABLatin Amerika Zirvesi’nin ardından D8 toplantısına katılmak üzere Endonezya’ya geçen Başbakan Erdoğan ise uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, gazete temsilcilerinin Cumhuriyet’e yönelik bombalı saldırılarla ilgil soruları üzerine şunları kaydetti: ‘‘Cumhuriyet Gazetesi’ne düzenlenen bombalı saldırı tasvip edilemez. Yalnız AK Parti’ye de bu kadar saldırı oluyor, parti binaları bombalanıyor, neden hiçbir yerde yer almıyor? AK Parti’ye saldırı yapıldığında susanlar şimdi başka şeyler söylüyor. Adı ‘Cumhuriyet’ olsa bile cumhur, 75 milyon insandan oluşuyor. Cumhur, cumhuriyetine sahip çıkmayı gayet iyi bilir. Bu konuda hiç kimsenin endişesi olmasın. AK Parti bu saldırıların karşısında olan bir partidir. Ancak neden AK Parti ya da bir başka parti saldırıya uğrayınca genel başkanı aranıp ‘geçmiş olsun, sorumlular bulunsun’ denmez?’’ Siyasilerden tepki Başbakan’ın açıklamaları CHP’lilerin tepkisine neden oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili olarak ‘‘Özrü kabahatinden büyük bir yaklaşım. Üçüncü kez gözler önünde saldırıya uğrayan Cumhuriyet gazetesini hedef alanların bulunamamasının sorumlusu bu ülkeyi yönettiğini iddia edenlerdir. Sanki kısasa kısasmış gibi, onlara oldu, da bize de olmuştu, demesi; zaafiyetin, başarısızlığın, yetersizliğin ikrarıdır’’ dedi. CHP İstanbul Milletvekili Hasan Aydın da Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde gazetemize yönelik saldırılara dikkat çekti. Cumhuriyet’e Saldırı ve AKP’nin Bakışı! T Danıştay’a saldırı Baştarafı 1. Sayfada verdiği en önemli karar, türbanlı olduğu gerekçesiyle Gölbaşı Bayrak Garnizonu Anaokulu Müdürlüğü’ne ataması yapılmayan öğretmenle ilgili olanıydı. Karar, kamusal alanın sokağa kadar genişletildiği eleştirilerine neden olmuş, İkinci Daire üyeleri bu karar nedeniyle aşırı dinci çevrelerin hedefi haline gelmişti. Vakit gazetesi, 13 şubat 2006’daki sayısında, ‘‘İşte O Üyeler’’ başlıklı haberin altında başörtülü öğretmene anaokulu müdürlüğü yolunu kapatan kararı veren Danıştay İkinci Dairesi Başkanı ve üç üyenin fotoğraflarını yayımlamıştı. Bağcılar Basın Savcısı Ali Çakır, gazete hakkında Terörle Mücadele Yasası’nın 6’ncı maddesi uyarınca soruşturma başlatmıştı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılan saldırıya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada ‘‘Türk ulusunun bağımsız, özgür ve çağdaş yaşamının güvencesi olan Cumhuriyet’in değerlerine ve kurumlarına karşı düzenlenen saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır’’ dedi. Meclis Başkanı Bülent Arınç, ‘‘Danıştay’daki silahlı saldırının, hiç bir siyasi partinin tekelinde yorumlanabilecek, sadece belli bir siyasi görüşe rant kazandırabilecek bir olay olmadığını’’ derken ‘‘Bu acı olay üzerinden kimse rant devşirmeye kalkışmasın’’ ifadesini kullandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise ‘‘Şu nedenle, bu nedenle demek yanlış olur. Soruşturma sonrasında ortaya çıkacaktır. Konu yargıya intikal edecektir. Buradan birşey çıkarma gayreti içine girmek yanlıştır ve Türkiye’ye zarar verir’’ açıklamasında bulundu. CHP lideri Deniz Baykal, ‘‘Hükümetin sorumluluğundan kuşkumuz yok’’ derken siyasete kan bulaştığını söyledi. Baykal ‘‘Herkes aklını başına alsın. Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırı gibi bunların hepsi bir bütün’’ dedi. Danıştay Başkanvekili Tansel Çölaşan ise, ‘‘Toplumsal mutabakatı bozanlar suçludur. Onlar kendilerini biliyor’’ diye konuştu. Saldırganın dün de daireye gelerek başkanın kapısını zorladığını anlatan Çölaşan, şunları söyledi: ‘‘Saldırgan, kapının nasıl açılacağına bakmış, kendine göre bir keşif yapmış. Bugün de ‘Allah’ın elçisiyiz, askeriyiz’ diyerek odadan içeri giriyor. Bunlar türban kararından ötürü... Yapılanlar yanlış, bu sadece Danıştay’a yapılan bir saldırı değildir, lanetlemek yetmez. Toplumsal mutabakatı bozanlar suçludur. Onlar kendilerini biliyor.’’ Gazetemize Baştarafı 1. Sayfada da toplanan kortejin önünde gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, SHP İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci, öldürülen eski DİSK Başkanı Kemal Türkler’in eşi Sabahat Türkler’ in de aralarında çok sayıda kişi yer aldı. Büyükdere Caddesi boyunca ‘‘Cumhuriyeti yaşıyoruz, Cumhuriyet’i yaşatacağız’’, ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’, ‘‘Bir öldük bin doğduk’’, ‘‘Dönen dönsün biz dönmeyiz yolundan’’, ‘‘Haklarımız, özgürlüklerimiz için direnelim kazanalım’’, ‘‘Yıldıramayacaklar, susturamayacaklar’’ pankart ve dövizlerinin taşındığı yürüyüş sırasında ‘‘Türkiye laiktir laik kalacak’’, ‘‘Cumhuriyet’e kalkan eller kırılsın’’, ‘‘Mollalar İran’a’’, ‘‘Mustafa Kemaller görev başına’’ sloganları atıldı. Cadde boyunca araçlar klakson çalarak, yurtaşlar da ev ve işyerlerinde alkışlarla yürüşüye destek verdi. Atatürk’ün Milli Mücadele’nin ilk adımını attığı Şişli’de müze olan evinin önünde Gazi Mustafa Kemal, silah arkadaşları, demokrasi ve basın şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve hep bir ağızdan İstiklal Marşı okundu. Uğur Mumcu’nun Atatürk’ün fotoğraflarının, çizerimiz Nuri Kurtcebe’nin ‘‘3 bomba 3 Tayyip’’ karikatürlerinin ve gazetimizin ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’ ifadesinin manşet olduğu nüshaları ve kırmızı karanfiller taşındı. 10. Yıl Marşı’nın coşku ile söylendiği ve tüm saldırılara karşın Cumhuriyet Gazetesi’nin ve laik Türkiye’nin sahipsiz olmadığının bir kez daha vurgulandığı destek yürüyüşü Harbiye’deki Uğur Mumcu Anıtı önünde sona erdi. erör konusunda Cumhuriyet’in görüşü açık ve net:Nereden gelirse gelsin, hedefi ne olursa olsun, kim yaparsa yapsın, terörün her türlüsüne hayır! Gazetemize yönelik 5, 10 ve 11 Mayıs tarihlerindeki 3 saldırı toplumun hemen her kesimince nefretle kınandı. İstanbul’un yanı sıra başta Ankara Büromuz olmak üzere gazetenin bütün temsilciliklerine geçmiş olsun mesajları gönderildi, telefonlar edildi, ziyaretler yapıldı. Herkese teşekkür ediyoruz... Şimdi beklentimiz bir an önce faillerin bulunması ve olayın aydınlatılması. Bu yapılmazsa hem saldırıyı düzenleyenlere ilişkin kuşkular hem de yeni saldırı endişeleri devam edecek. Hemen şunu da vurgulayalım; kimi taşeron örgütlerin ortaya çıkartılması da bizi ve kamuoyunu tatmin etmeyecektir. Asıl olan, bu olayı planlayanların ortaya çıkartılmasıdır. ??? Saldırı karşısında gazetemizin yanında yer alan herkese teşekkürümüzü yineledikten sonra başlıkta yaptığımız vurguya geçelim... Sorulunca yanıt veren ve terörle mücadele, görevi kapsamında olan birkaç bakan dışında AKP hükümeti Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıya kayıtsız kaldı. AKP’lilerden bir merhamet beklemiyoruz ama, Türkiye’yi yönetme sorumluluğu olan iktidar, ülkenin ciddi bir gazetesine art arda 3 kez saldırılmışsa, tedirgin olur, gereğini yapar. AKP’nin tutumunu en iyi dile getiren kişi doğal olarak Başbakan Erdoğan oldu. Erdoğan, Avrupa’dan Asya’ya giderken gazetecilerin Cumhuriyet’e ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi: ‘‘Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı tasvip edilemez. Yalnız AKP’ye bu kadar saldırı oluyor, parti binaları bombalanıyor neden hiçbir yerde yer almıyor? AKP bu saldırıların karşısında olan bir partidir. Ancak neden bir siyasi partiye saldırı olunca genel başkanı aranıp ‘Geçmiş olsun, sorumlular bulunsun’ denilmez? Cumhuriyet, Cumhuriyet gazetesinin ismi olabilir ama, Cumhuriyet sadece o gazetenin değil, 73 milyonundur. Cumhur, Cumhuriyetine Cumhuriyet gazetesi kadar sahip çıkmasını bilir. İrtica haberlerinin artması, cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşmasıyla ilgili, zaten bekliyorduk.’’ Ne demeli? Sak üstünde damsağan, kaz beline vurmayı! ??? Başbakan, sorulunca dahi Cumhuriyet gazetesine geçmiş olsun demiyor. Saldırıyı tasvip etmediğini söylüyor. Bir de tasvip etseydi! Ben terörle mücadeleden sorumlu bir güvenlik görevlisi olsam, Başbakan’ın bu açıklamasından sonra olayın üzerine doğru dürüst gitmem. Nasıl olsa, saldırganlar bulunsun diye direten bir hükümet iradesi yok, diye düşünürüm! Usulen yapmam gerekenleri yapar, dosyayı kapar geçerim... Başbakanın unuttuğu bir şey var; bu saldırı aynı zamanda AKP hükümetine... AKP’liler yeri geldikçe, aman istikrar bozulmasın demiyorlar mı? Yayın organları bombalanırsa istikrar nasıl korunacak? Terör, yeşerecek ortam buldu mu, ne zaman kimi hedefleyeceği de belli olmaz... Sonuç olarak şunu görüyoruz: Başbakan, Cumhuriyet gazetesine saldırıyı, Türkiye’nin ulusal konularına bakışı gibi değerlendirdi! AKP sorunların çözücüsü değil, bir parçası; toplumsal gerilimin gidericisi değil, öncüsü! Eşini döven vekile ceza bulunamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), eşine dayak atan Konya Milletvekili Halil Ürün’ün durumunu değerlendirirken Ürün’e tüzüğe göre verilebilecek bir ceza bulamadı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, ‘‘Tüzüğe aykırı bir durum görmüyorum, ama çok özel bakarsanız olabilir’’ dedi. AKP MYK önceki gün yapılan toplantısında, eşine dayak atan Konya Milletvekili Ürün’ün durumu değerlendirildi. Ürün’ün disipline sevk edilip edilmeyeceği tartışılırken tüzüğe aykırı bir durumun olmadığına karar verildi. Ürün’ün, disipline sevk edilmesine gerek görülmedi. Gülen’in gözü Kerkük’te BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Fethullah Gülen cemaatinin, Irak’taki Kürt bölgesinin ardından Kerkük’te de okul açmak için harekete geçtiği öğrenildi. Tarihi Türkmen kenti Kerkük’te böyle bir okulun açılacak olması, Gülen cemaatinin etki alanını Kürt bölgesi dışına taşımak istediği yorumlarını beraberinde getirdi. Edinilen bilgilere göre, Gülen cemaatine bağlı olan Fezalar Eğitim Birliği, Erbil’deki Işık ve Nilüfer kolejleri, Süleymaniye’deki Eyyübi ve Özel Süleymaniye Koleji’nin ardından Kerkük’te de bir okul açmak için çalışma başlattı. Cemaatin, Kerkük İl Meclisi’ne resmi olarak başvuruda bulunduğu öğrenildi. Gülen cemaatinin Erbil ve Süleymaniye’deki okullarında karma eğitim yapılmazken bu okullara bağlı eğitim merkezleri ve öğrenci evleri de bulunuyor.Erbil ve Süleymaniye’deki okullarda dersler İngilizce ve Türkçe yapılırken Kürtçenin Sorani lehçesi ise ‘‘dil dersi’’ olarak okutuluyor. Bu duruma tepki gösteren milliyetçi Kürtler ise Türkiye’nin Gülen üzerinden Kürtleri asimile etmeye çalıştığını ileri sürüyor. Bu tartışmalara karşın Kürt bölgesindeki yerel yöneticilerin birçoğunun çocuğu Gülen cemaatine bağlı bu okullarda eğitim görüyor. Bu tartışmalara karşın Kürt yönetimi ise Gülen cemaatinin okullarına hem siyasi hem de ekonomik açıdan destek veriyor. Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin Erbil’deki okullar için 500 bin dolar yardımda bulunduğu, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin ise Süleymaniye’deki okullara arsa tahsisi yaptığı belirtildi. Kerkük’te açılacak okulda, Kürtçe öğretilip öğretilmeyeceği henüz bilinmiyor. 1994’te ABD denetimindeki Çekiç Güç koruması altındaki Kürt bölgesinin en büyük kenti Erbil’de okul açarak bölgede faaliyetlerine başlayan Gülen cemaati, aynı dönemde Bağdat’ta da okul açmak için Baas yönetimi nezdinde girişimde bulunmuştu. Ancak dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Gülen cemaatinin Bağdat’ta okul açmasına vize vermemişti. 1996’da yaşanan çatışmalarda ise Saddam’a bağlı birliklerin Erbil’e girmesinin ardından Erbil’deki okul kapatılmamış, öğretmenleri Türkiye’ye kaçmıştı. TBMM’de türban şovu AKP’nin grup toplantısı, ilk kez toplu bir türban şovuna sahne oldu. Eskişehir’den getirilen bir grup kadın, ‘‘geleneksel kıyafet’’ adı altında türban üzerine başörtüsü takarak toplantıya katıldı. 2 küçük çocuğa da aynı kıyafet giydirilirken çocukların başına geleneksel kıyafetin devamı olarak nitelendirilen metal işlemeli başlık takılması dikkat çekti. Erdoğan’ın salona girişi sırasında ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor’’ sloganı atan kadınlar, Erdoğan’ın konuşmasını keserek ‘‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’’ şarkısını söylediler. Çok sayıda türbanlı kadın da izleyiciler arasında yer aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle