02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 28 Temmuz 2008 / 213 Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası [email protected] Kıbrıs ve Bosna’dan örnekler… S avaşlar bitiyor, ancak savaşın acı izleri silinmiyor. Sadece kayıplar geri gelmediği için değil, suçlular cezalandırılmadığı için… Binlerce kişi 11 Temmuz Cuma günü Srebrenitsa yakınlarındaki Potocari Anıtı'nda toplandı. Srebrenitsa Soykırımı’nın 13. yıldönümünde, binlerce Bosnalı Müslüman erkeğin şu anda kaçak bir savaş suçları zanlısı olan General Ratko Mladiç komutası altındaki Sırp Cumhuriyeti kuvvetleri tarafından sistemli bir şekilde katledilmesi anıldı. Bu yıldönümünde kimlikleri yeni teşhis edilmiş 308 kurban tekrar toprağa verildi. Srebrenitsa’da erken gelen kıyameti yaşayanlardan 8 bininin kim olduğu artık biliniyor. Aynı gün, soykırım günü, Hollanda’nın Den Haag (Lahey) Bölge Mahkemesi, Srebrenitsa’da yakınlarını kaybedenlerin BM’ye karşı açtığı dava hakkında verdiği yetkisizlik kararını açıkladı. Mahkeme, dava masraflarını soykırım kurbanı yakınlarına yükleyerek, "Uluslararası hukuk pratiğinde, BM'nin dokunulmazlığı ölçüttür" gerekçesiyle açılan davada yetkisiz olduğunu duyurdu. Uluslararası Adalet Divanı da 26 Şubat 2007 tarihli kararında özetle "Srebrenitsa’da soykırım var ancak Sırbistan’ın soykırım yaptığını ispatlayabilecek yeterli delil yok” hükmünü vermişti.(1) Karara göre soykırım yapmamış, soykırım planı yapmamış ve eylemi kışkırtmamış olan Sırbistan, sadece soykırımı önleme yükümlülüğünü ihlal etmekten sorumlu tutulmuştu. Adalet Divanı zaten Sırbistan’ı suçtan aklamış, genelde Batılı liderler ve BM, özelde ise Hollandalı askerlere atfedilmesi gereken "soykırıma seyirci kalma" suçunu Sırbistan’a yüklemişti. Hatta soykırımı önleme yükümlülüğünün ihlali söz konusu olmasaydı bile soykırım suçu gerçekleşecekti mantığıyla mali tazminata da gerek duyulmamıştı. Suçlusu bulunamayan soykırım suçu, her gün devam ediyor demektir. Soykırımın ‘soyu yok’ İnsanlık tarihinde katliam ve yok etme sıkça yaşandı. Kıbrıs Türklerine ve Boşnaklara yönelik katliamı yapanlar belli, ancak suçlular ortada yok. ETNİK KİN SÜRÜYOR Şimdi 41 yaşında olan Boşnak komutanı Naser Oriç hakkındaki Srebrenitsa'da tutulan Bosnalı Sırp esirlere karşı uygulanan işkence ve cinayetleri önlememe suçundan ötürü verilen mahkumiyet kararının bozulması da benzeri türden bir hayal kırıklığını Bosnalı Sırplar üzerinde yarattı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) temyiz hakimleri, 3 binden fazla Sırp’ın Oriç'in komutası altındaki güçler tarafından öldürüldüğünü iddia eden Bosnalı Sırplarca Sırplara karşı önyargılı davranmakla suçlanıyorlar. Sırbistan'ın savaş suçları savcılığı sözcüsü Bruno Vekariç’in "savaşlar sırasında Sırplara karşı işlenen suçlardan birisinin sorumlu tutulması gerektiği" şeklindeki sözleri ise takdire şayan bir doğruluk içeriyor. Sırp Cumhuriyeti Başbakanı Milorad Doriç’in açıklamalarına göre Sırplar şimdi "Oriç ve askerlerinin silahlarının ellerinden alınması ve Sırp sivillerinin G tezlerine inandırabilmek için önce kendi halkını inandırması gerektiğine inanan Rum Yönetimi hala daha önceki döneme ait olayları basın önünde konuşma konusunda sansür uyguluyor. Rum Yönetimi’nin AB üyesi olması sonucunda baskıların azalması ile 19631974 dönemine yönelik itiraflar da basın önünde dillerden dökülmeye başladı. Eski EOKA B mensubu Andreas Dimitriu(67), Alithia gazetesinde 22 Kasım 2004’te yayımlanan açıklamasında Kıbrıs Türklerine 30 yıl önce uygulanan Taşkent (Dohni) katliamını Hirokitia köyünden giden Rum askerlerin yaptığını, bazı kadınlara da tecavüz ettiklerini itiraf etmişti. Dimitriu, "Biz ne yaptıysak, devletin yasal güçleriyle birlikte yaptık" ifadesini de kullanmıştı. 1974’de Rumların 3 Türk köyünde (Muratağa, Sandallar, Atlılar) yaptığı katliamı "Kıbrıslı Türklere Barbarlıklar ve Madalyonun Öteki Yüzü" adlı bir belgeselde anlatan Kıbrıslı Rum yazar Antonis Angastiniyotis ise kendi ülkesinde dışlandı. Kadınçocuk ayrımı yapılmaksızın 126 Türkün kurşuna dizilerek toplu mezara gömüldüğünün anlatıldığı belgesel Rum tarafında katledilmesine izin verilmesi" gerekçesiyle Hollanda ve yayınlanamamıştı. Rumların da gerçeklerle yüzleşmesi BM aleyhine dava açmaya hazırlanıyorlar. BM Sırplarınki kadar güç olacak gibi görünüyor. tarafından "güvenli bölge" ilan edilerek BM Ata Atun’un bir anısı BM Barış Gücü’ne emanet askerlerince korunacakları sözüyle silahları toplanan olmanın dünyanın her yerinde Srebrenitsa’yı yaşama Boşnakların 30 Hollandalı askerin Sırp kuvvetlerince ihtimali olduğunu ispatlıyordu: "Etraf bomboştu. esir alınması nedeniyle yine BM askerlerince Sırplara Ortalıkta Kıbrıs’a, güya görev yapmak ve iki halk teslim edilmesinin yarattığı soykırım hakkındaki karar arasındaki çatışmaları önlemek için gönderilmiş olan bu davanın sonucunu da tahmin etmeyi kolaylaştırıyor. ama gerçekte Kıbrıs’ın altın kumlu sahillerinde güzel Aslında Sırpların bu tarz tepkileri, BosnaHersek’te bir tatil geçiren Barış Gücü askerleri de yoktu."(2) Sahi yaşananları bir iç savaş olarak gösterme çabasının Kanlı Noel unutuldu mu? Aralık 1963’te Kanlı Noel’le uzantısı. Nitekim Sırplar, Lahey’de de soykırım başlayan ve 1974’e dek süren, 500 Türk’ün kurşuna suçlamasını, Bosna savaşının "üç etnik grup arasındaki dizilmesine, yüzlercesinin canlı canlı gömülmesine, iç savaş" olduğu iddiasıyla reddetmişlerdi. Burada yakılmasına ya da kuyulara atılmasına, 30 bin insanın hükümetlerin niyetini anlamak mümkün bir yandan evlerini terk etmesine ve 103 Türk köyünün tamamen Avrupa’nın en fakir devletlerinden biri olarak, yok edilmesine sebep olan ağır katliam Kıbrıs’ta kendilerinden de fakir Boşnaklara yüksek meblağlı yaşanmıştı. Rum hükümetinin aldığı bir kararla Türkler, tazminat ödemekten, bir yandan da "soykırım suçlusu" Ada’nın yüzde 3’lük kısmında yaşamaya mahkum gibi bir kara lekeye bulanmaktan kurtulmak istiyorlar. edilmiş, temel yiyecek ve ilaç temininden dahi yoksun Hükümetleri bir tarafa bırakırsak hem Bosna’daki hem bırakan ağır bir ambargoya tabi tutulmuşlardı. 1964’de de Sırbistan’daki Sırp halkı da yaşananları kabul BM Güvenlik Konseyi’nden acilen Barış Gücü isteyen etmekte güçlük yaşıyor ve hatta katliamcıları "savaş Makarios’un amacının Türkiye’nin müdahalesini kahramanı" olarak görmekten vazgeçemiyor. Miloşeviç engellemek ve "Rumların Türk kıyımına rahatça devam iktidarının basın ve medyayı tahakküm altına aldığı ve etmesini sağlamak" olduğunu dönemin ABD Dışişleri Bosna’da katliamlar yaşanırken halkın "patates Bakan Yardımcısı George W. Ball’un raporlarından üretimindeki verimlilik" gibi dezenformasyona dayalı öğrenmek mümkün.(3) 17 Mart 1964’te BM Barış haberler ile gerçeklerden uzak tutulduğunu hatırlarsak Gücü askerleri Ada’ya çıkmış, ilk iş olarak da Sırpların bugün hala savaşta yaşananlara silahsızlandırmaya girişmişti. Ama BM Barış Gücü, inanamamasının ve Sırbistan aleyhine yaşanan 19631974 yılları arasında Kıbrıs’ta Türklere Rumlar gelişmeleri Batı’nın oyunu olarak değerlendirmesinin tarafından uygulanan insanlık dışı katliamların, evlerin nedeni de bulunmuş olur. ve köylerin zorla boşaltılmasının, izolasyonların, dolaşım özgürlüğü kısıtlamasının önüne geçememişti. ERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK Bu yıl, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nda, Dr. Fazıl Küçük Bulvarında yapılan resmi kutlamalarda Halkı kendi yarattıkları gerçeklere inandıran bir kullanılan pankartlarda yer alan "20 Temmuz 1974 Rum rejim de Kıbrıs’ın güneyinde bulunuyor. Dünyayı Rum katliamından kurtulma günüdür" ifadesi ile KKTC Cumhurbaşkanı KKTC’deki 24 Temmuz kutlamalarından... Talat’ın "Türk ordusunun adadaki varlığı Kıbrıs sorununun nedeni değil, sonucudur. Bu yüzden neden ortadan kalkmadan sonucun ortadan kaldırılması söz konusu dahi olamaz" sözleri birbirini tamamlıyordu. Orada diğer bazı pankartlar daha vardı ki, Rumların sorun olarak gördüğü bölünmüşlüğe ilişkin çözüme işaret ediyordu: "Kıbrıs Türk Halkı geçmişin karanlık günlerine asla geri dönmeyecektir", "Egemen olmayan azınlık olur"… Dipnotlar: 1 Karar için bkz. http://www.icjcij.org/icjwww/idocket/ibhy/ibhyframe.htm 2 Ata Atun, İki Çipil Gözden Anılarımdan Kalan, 20 Temmuz 2008, http://www.kibrispostasi.com 3 George W. Ball, The Past Has Another Pattern, Memoirs, Norton & Co, New York 1982 C S TRATEJİ 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle