02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

vererek geri göndermiştir. İşte Kanal D televizyonunun görüntüler sunarak tartışmaya açtığı konunun kaynağı budur: Anlık istihbarat paylaşımı. Şehit cenazesi... C S TRATEJİ 9 harekatı sonucu teröristlerin örselendiği, paniğe düştüğü, alt yapı tesislerinin kısmen zarar gördüğü ve gerek yaralı gerekse örgütten kaçanların ise Barzani’ye sığınmış olduğunu söylemek artık mümkündür. Öyleyse bu harekat kime fayda sağlamıştır? Hiç şüphe duymadan şunu söylemek mümkündür: Ayrılıkçı Kürt hareketinin liderliğine soyunan ve arkasına ABD’yi ve Türkiye’deki siyasi otoriteyi alan Barzani’ye yarar sağlamıştır. Bu durumda ABD’nin anlık istihbarat paylaşımı söylemiyle asıl amacının PKK’yı hava harekatı ile örseleyip Barzani’ye doğru süpürmek olduğunu söylemek de yanıltıcı olmayacaktır. Kara harekatının neden durduğu ve yeniden başlatılmadığının cevabı da burada yatmaktadır; üstün arazi tecrübesi ve kondisyona sahip Türk askerinin kara harekatı ile PKK terör örgütünü yok edeceğini ve sıranın Barzani’ye geleceğini kavrayan ABD, ayrılıkçı hareketin bölünmemesi için bugüne kadar ikinci bir kara harekatına yeşil ışık yakmamıştır ve yakmayacaktır. Sınırlı ölçüde yapılacak bir kara harekatı ise yine Barzani’yi güçlendirecektir. Dolayısıyla ABD’nin askeri taktikte anlaşıldığı şekilde bir anlık istihbaratı vermediğini, verilen istihbaratın PKK terör örgütünü örselemeye ancak Barzani’yi güçlendirmeye yönelik olduğu ve bu nedenle hava harekatına karşın Irak kuzeyinde varlığını koruyan teröristlerin Basyan’da ortaya çıkarak Aktütün karakolunu vurduğunu söylemek mümkündür. ANLIK İSTİHBARAT PAYLAŞIMI Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush’un üzerinde anlaştığı anlık istihbarat paylaşımı trajedisinin ilk adımı Türk Hava Kuvvetleri’nce Irak’ kuzeyindeki PKK yuvalarına 16 Aralık 2007 tarihinde yapılan hava harekatıyla atılmıştır. Bu hava harekatını sırasıyla 2226 Aralık, 15 Ocak, 4 Şubat hava harekatı izlemiştir. 150175 teröristin etkisiz hale getirildiği ve örgütün alt yapısına ağır darbelerin vurulduğu bildirilen bu harekatla ele geçirilen inisiyatif ve teröristler üzerinde yaratılan baskıdan yararlanılarak 24 Şubat 2008’de Irak kuzeyi Zap alanına bir kara harekatı başlatılmıştır. Baskın tarzında geliştirilen bu harekat sonucu 240 terörist saf dışı bırakılırken 48 hedef gurubunun da kara ve havadan tam isabetle vurulduğu kamuoyuna açıklanmıştır. ABD’nin verdiği anlık istihbarat bu harekat sonrasında da devam etmiş ve 2526 Nisan, 12 Mayıs tarihlerinde Zap, Avaşin, Basyan ve Hakurk kamplarında belirlenen 110 hedef gurubu ağır silah ve bombalarla etkisiz hale getirilmiştir. Taktik açıdan anlık istihbarat demek; açıkta görüntü veren ya da hareket halindeki terörist guruplarla işlerliği bulunan mevzi, cephane ve sığınakların nokta koordinat verilerek hava harekatı ile vurulmasını sağlamak demektir. Öyleyse nasıl olmuştur da, Basyan’a yapılan hava harekatından bir hafta sonra buradan yola çıkan teröristler Irak sınırında konuşlu Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü’ne saldırı düzenlemiş ve 6 askerimizi şehit etmiştir? Asıl sorgulanması gereken işte budur; teröristler bu karşı eylem gücünü nasıl koruyabilmiştir? Kara harekatının sona erdiği 28 Şubat ile hava harekatının başlatıldığı 16 Aralık arasında geçen üç aylık sürede ABD’nin vermiş olduğu anlık istihbarat esas alınarak Irak kuzeyinde toplam 108 hedef gurubu ateş altına alınmış ve 1030 hedef havadan ve karadan vurulmasına karşın bu teröristler nasıl ayakta kalabilmiştir? Üstelik belirtilen hedeflerin ağırlıklı olarak yer aldığı bölgeler Zap, Avaşin, Basyan ve Hakurk terör yuvaları olup Aktütün karakolunun hemen yanı başıdır. Hal böyle iken yaklaşık beş aydır peş peşe vurulan bir bölgede sayıları 300 kişiyi bulan bir gurup bu ateş yağmuru altından nasıl kaçabilmiş, nasıl geri toplanabilmiş ve nasıl eyleme kalkışmıştır? Bir ülkenin yapacağı askeri harekatı kendi olanaklarıyla elde ettiği istihbarata dayanmalıdır. Bunun için Kurutuluş Savaşı örnek alınabilir. Başkasının istihbaratı, verenin amacına hizmet edebilir. sığınak, mevzi, iskan ve iaşe tesisleri gibi cansız hedef guruplarıdır. Ancak, otuz yıldır sürdürülen terörle mücadelede edinilen tecrübeler teröristlerin açık hedef teşkil edecek şekilde üst yapı tesisleri kurmadıklarını işaret etmektedir. Yine bu tecrübelerin ışığında, böylesi hedefin gösterilmesinin, "vurulmasında teröristler açısından bir sakıncası yoktur" anlamına geldiğini de söylemek mümkündür. Ayrıca, dağ taş oyularak yapılan sığınak ve cephaneliklere karşı yapılan hava harekatının önemli bir etki yaratmadığı da bilinen bir başka gerçektir. Vurulan hedefin özelliklerinden yola çıkarak ABD istihbaratı ile yapılan hava harekatı sonucu teröristlerin hareket serbestilerinin kısıtlandığını ancak bunun, "önemli bir darbe aldıkları" anlamına gelmeyeceğini söylemek olasıdır. Sonuçları açısından hava harekatına bakıldığında ise, yapılan resmi açıklamalardan 150175 teröristin etkisiz hale getirildiği görülmektedir. 24 Şubat’ta başlayan kara harekatı ile de etkisiz hale getirilen terörist sayısı 240’dır. Başlangıç değerlendirmelerinde 3.500 civarında olduğu söylenen terörist varlığı içerisinde etkisizleştirilen yaklaşık 500 kişi, teröre darbe vurulduğunu söyleyebilmek için yeterli değildir. Kaldı ki bu rakama 1980’lerden günümüze örgütten kaçarak Barzani çatısı altında faaliyet gösteren terörist sayısı dahil değildir. Kamuoyuna açıklanan bu sayılar örgütün eylem gücünü koruduğunu göstermektedir. Hava harekatının sonuçları yalnız bu değildir; Genelkurmay Başkanlığı harekat esnasında vurulan çok sayıdaki teröristin Barzani kontrolündeki Erbil, Raniyah, Kaladiza ve Choman’daki hastanelerde tedavi altına alınmış olduğunu 2007/41 sayılı bildirisiyle açıklamıştır. 24 Şubat’ta yapılan kara harekatından da kaçmaya çalışan teröristlerin güneye yani Barzani bölgesine doğru geri çekilmeye çalıştığı ve yararlıların ise Irak kuzeyindeki hastanelerde tedaviye alındıkları yolunda bilgiler elde edildiği de yine 2008/19 ve 2008/21 sayılı bildirilerle kamuoyuna duyurulmuştur. Bu teröristlere ne işlem yapıldığı bilinmemektedir. Bu analizlerin çerçevesinde 16 Aralık’tan günümüze süregelen hava ULUSAL GÜÇ KULLANIMI Ulusal bir harekat ulusal kaynaklara dayanarak ulusal güçlerle yapılır ki bunun en güzel örneği Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının gerçekleştirdiği Kurtuluş Savaşıdır. İstihbarat harekatın belki de en can alıcı noktasıdır, ulusal varlıklardan başka kimseye güvenilemez. Bir askeri harekatın başarısı elde edilen istihbaratın gerçeklik payı ile doğru orantılıdır. Türkiye’nin terörle mücadelesi ulusal bir harekatın parçasıdır. Ancak bu harekatın ABD istihbaratı gibi ulusal olmayan kaynaklara dayanılarak yönetilmesinin ulusal çıkarlara aykırı olduğunu düşündürmektedir. Kaldı ki birinci ve ikinci körfez savaşlarında ABD ile girilen müttefiklik ilişkileri hep Türkiye’nin aleyhine sonuçlanmıştır. Yıllardır PKK’ya terör örgütü demeyen ve ona karşı mücadeleye girişmeyen Barzani daha birkaç gün önce "PKK terörist değildir" söylemiyle Türk milletinin otuz yıldır terörden çektiği acılara karşı duyarsızlığını ve ayrılıkçı Kürt hareketinin bölünmeden sürmesine ilişkin niyetlerini açıkça ortaya koymuştur. Tarihte yaşanılan olaylar da açıkça göstermektedir ki, ulusal çıkarları korumak maksadıyla yapılacak ulusal bir harekat ulusal kaynaklarından güç almalıdır. Ulusal niteliği olmayan kaynakların Türkiye’nin ulusal davasına destek vermeyeceğini Türkiye artık anlamalıdır. HAVA HAREKATININ ANALİZİ ABD istihbaratına dayalı hava harekatını vurulan hedeflerin yapısı ve harekatın sonuçları olmak üzere iki farklı açıdan değerlendirmek gerekmektedir. Genelkurmay Başkanlığınca yayınlanan hava fotoğraflarından apaçık görülmektedir ki, vurulan hedefler teröristlerin arazi üstünde inşa ettiği depo,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle