02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Mustafa ÖZBEK Türkiyem Topluluğu Sözcüsü G eçtiğimiz günlerde bir mizah dergisinde bir karikatür vardı. Karikatürde bir vatandaşımız Boğaz Köprüsü’nden kendisini aşağı atarak intihar ediyor. Köprü üzerinde onu ikna çabalarında başarılı olamayan arkadaşına intihara şahit olan vatandaşlar soruyor: Neden intihar etti? İntihar edenin arkadaşı mutlu bir yüz ifadesiyle cevap veriyor: Kişi başına milli gelirimiz artsın diye… Türkiye’de giderek kötüleşen, insanlara karamsarlık pompalayan ekonomiyi ‘iyi’ ve ‘güzel’ göstermek için bazıları olmadık komiklikleri yapmaktan vazgeçmiyor… Bu da ülkenin içinde bulunduğu durum ile birleşince ortaya işte böyle trajikomik hikâyeler çıkıyor… Türkiye İstatistik Kurumu’nun ekonomi konusunda herkesin şahit olduğu olumsuz havayı nüfusu küçülten ve döviz kurunu düşüren yeni hesaplama yöntemleriyle örtme çabaları da artık yetersiz kalıyor… Hatta bazen komik bile oluyor… Yeni hesaplama yöntemlerine kendilerini kaptırarak neredeyse emekliyi, dulu, yetimi, işçiyi, köylüyü, memuru kısaca dar gelirliyi ‘milyoner’ ilan edecekler. 2007 yılında milli geliri 658,8 milyar dolar olarak açıklanan Türkiye yine bu yıl içinde son 6 yılın en düşük büyümesini gerçekleştirirken kişi başına milli gelirin 9 bin 300 dolar olarak açıklanması size de tuhaf gelmiyor mu? Yapılan araştırmalar özellikle ülkeyi yönetenleri huzursuz ediyor. Onlar insanlardan ses soluk çıkmasını istemiyor, şikâyet edene öcü gibi bakılıyor. "Ekonomide hükümeti onaylamak" neredeyse mecburi istikamet gibi… Enflasyonda hedef olarak gösterilen yüzde 4’lük oran, yılın ilk beş ayında gerçekleşen enflasyonu yüzde 6.38 olarak açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu tarafından toprağa verildi. Bugünkü hükümetin işbaşına geldiği tarihlerde binde 8 olan cari işlemler açığı bugün sıcak para ile finanse edilerek katlana katlana yüzde 8’i geçti. 2007 yılında yüzde 9,9 olarak açıklanan ama aslında yüzde 20’lerin üzerinde seyreden işsizlik oranının 2008 yılının Şubat ayında yüzde 11,6 olarak açıklanması karşısında her yıl en az 750–800 bin kişiye istihdam yaratması gereken hükümet tarafından, "Bu son derece ciddi bir krizdir. Hükümetimiz işsizliği önlemek konusunda şunları şunları yapacaktır" şeklinde bir açıklama duydunuz mu? Duyamazsınız… Çünkü hükümet işsizlikle mücadeleyi ciddiye almıyor… Böyle olduğu için ortada bir yoksullaşma gerçeği var… Türk insanının yüzde 74’ü yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ancak yüzde 25,9’luk nüfus yoksulluk sınırının üzerinde bir gelire sahip. Yine bu hükümetin işbaşına geldiği 2002 Milletten başka çare yok... A iki kuruma duyduğu bağlılık ve güven sanki iktidar çevrelerini rahatsız ediyor… Avrupa Birliği ve ABD’nin hem orduya, hem yargıya hem de milli ve dini değerlerimize karşı var olan bakış açısı belli… Dolayısıyla siyasi iktidar haksız ama güçlü olanın yanında durmayı kendi geleceği açısından uygun görüyor… Bu konuda iktidarı yönlendiren medya çevreleri, kendi çıkarlarını ve hırslarını yılında aileler harcadığı her 100 lira karşılığında 7,5 iktidar üzerinde egemen kılmak istiyor… lira borçlanırken, 2007 yılında ailelerin harcadığı Bakın bugün iktidarın yanında duran medya her 100 lira karşılığında borç miktarı 29,5 liraya gruplarına… Bu konudaki açıklamalarını devletin çıktı… televizyonunu da kullanarak rahatlıkla ve 2000 yılında yabancı şirketlerin Türkiye’den küstahlıkla devam ettiriyorlar… götürdüğü para 200 milyon dolar iken 2007 yılında Bugün bu iktidarın yanında duranlar yarın yabancı sermaye derken yerli sermayeyi unutan nerede olur bilinmez. Çünkü onlar dün de hükümetin ekonomi politikası ile bu rakam 2 milyar başkalarının yanındaydı… Maddi çıkar neredeyse, dolara çıktı… onlar orada… Türkiye’de fevkalade bir aydın kırılması L BEN YEMEDİM SEN YE... yaşanıyor… Bugün iktidarın yanında olan ‘kırık aydınlar’ iktidara yol göstermiyor, yoldan Bütün bunlar üretemeyen ve üretimi teşvik çıkarıyor… etmeyen ekonominin sonucu… Yaşanan sosyal Dış politikada, ekonomide, eğitimde, sağlıkta bu dramların temelinde bu ülkenin halkına hitap ‘kırık’ aydınların çabalarıyla birçok sorunun üzeri etmeyen bir ekonomi anlayışı var… örtülüyor… Giderek kötüleşmeye başlayan bu durum Türkiye’de bütün sorunlar bitti. 70 milyon ya karşısında siyasi iktidar ve yakın çevreler çareyi Kapatma davasını ya da Ergenekon Soruşturması’nı insanların zihnini başka olaylara, gelişmelere konuşuyor… kanalize etmekte buldu. İnsanlarımız ve sorunları artık gündemde Ergenekon Soruşturması ve AKP hakkında değil… Hazin olan bu değil mi? açılan kapatma davası bugünkü siyasi iktidarın Türkiye’nin siyaseti artık sorunlara çözüm imdadına yetişen hukuki gelişmeler oldu… üretemiyor… İddianameler, ifadeler, tutanaklar ortalıkta Dış politikada millet olarak içimize sinen bir uçuşmaya başladı… ‘duruşumuzun’ olduğunu bize kim söyleyebilir? Bir gün biri, diğer gün bir başkası ‘Ağzı olan Büyük Ortadoğu Projesi kısa adıyla BOP… konuşuyor’ misali konuştu.. İnsanlar bu Türkiye’nin bu proje içindeki yeri Başbakan’a konuşmaların içindeki kelimelere cümlelere verilen ‘Eşbaşkanlığı’ ile sınırlı… BOP’a takılarak kendi gündeminden yani hayat eşbaşkanlık eden Başbakan’ın yetkisi de yok pahalılığından, geçim derdinden, işsizlikten, sorumluluğu da… Bu projenin tepe noktasında yoksulluktan konuşmayı unutmaya başladı… ABD, bir ayağında İsrail diğer ayağında ise Türk insanı kendi hayatını unuttu… İngiltere var... Türkiye’nin böyle emperyalist bir Varsa yoksa Ergenekon… Varsa yoksa AKP projedeki rolüyle avunanlar da çok iyi biliyor ki hakkında açılan kapatma davası… BOP içinde Türkiye’nin Olmadığı –birTürk Hukuku’nu, savcıları, yargıçları özgür Proje’dir(TOP). iradelerini etkileyip, kontrol altına alma çabaları… Kısaca söyleyelim BOP aslında TOP’tur.. Türk halkının en güvendiği kurumların başında Büyük Ortadoğu Projesi’nde yani kısa adıyla Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı önde geliyor… bizim TOP dediğimiz bu organizasyonda aralarında Ama bugün geldiğimiz noktada ortalama eğitim Kıbrıs’ın da olduğu 22 ülke var… düzeyi ‘ilkokul 45’ten terk’ olan ülkemizde Jeopolitik Dergisi’nin Haziran 2008 sayısında insanlarımızın her iki kuruma duyduğu güvende bir Prof. Dr. Erol Manisalı KKTC’de yaşanan ve bizim kırılma yaratma çabaları söz konusu. daha evvel bu sütunlarda dile getirdiğimiz bir Elbette ki bunun sebebi hem orduya hem de gelişmeye dikkat çekiyor… yargıya egemen olma çabaları… Çünkü halkın her Manisalı, ABD’nin İngiltere ve İsrail’in katkısı ile KKTC’ye askeri olarak Ergenekon soruşturması, yerleşme hazırlığı içinde yapay gündem oluşturdu... olduğunu, stratejik bir önemi olan Geçitkale Havalimanı’nın ihale ile 3 sene önce kurulmuş bir İngiliz şirketine verildiğini, KKTC yönetiminin bu ihalenin ardından Geçitkale’nin 25 kilometre yakınında 5 bin kişilik bir kasabanın yapımı ve yönetimi için İsrail’e izin verdiğini açıklıyor. Geçitkale Havalimanı’nın elimizden alınması Türkiye’nin adadan tasfiye edilmekte olduğunun göstergesidir. Kıbrıs, her iki yönetimle birlikte eğer BOP kapsamındaysa o zaman aynı zamanda Eşbaşkan olan Türkiye Başbakanı, bu gelişmelere neden seyirci kaldığını, kalmadıysa neler yaptığını hangi sözlerle C S TRATEJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle