02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Erdal SARIZEYBEK TUSAM İç Güvenlik ve Terör Danışmanı [email protected] Kurtuluş Savaşı’ndan dahi örnek alınabilir… C S TRATEJİ çıkarak 15 Ekim 2007 günü geç kalmış bir tezkereyi Meclis’e sunmuştur. Tezkerenin gerekçesinde, "Türkiye'nin, Irak'ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş ciddi bir terörist saldırı ve açık bir tehditle karşı karşıya bulunduğu" ifade edilerek Irak’a asker gönderme yetkisi talep edilmiştir. Sınır ötesi operasyon yapılması için izin verilmesine ilişkin tezkere, 19 red oyuna karşılık 507 oyla TBMM’de kabul edilerek 17 Ekim 2007 tarihinde ulusal irade adına hükümete verilmiştir. Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı George Bush'un 'Türkiye'nin sınır ötesine asker göndermesi Türkiye'nin yararına değildir" açıklamasına karşılık "Ben sadece şu anda TBMM olarak tüm parlamenterlerimizle biz kahir ekseriyetle bir karar verdik. Bunun için de kimin ne dediği değil, TBMM'nin ne dediği önemlidir ve bu kararı da TBMM almıştır. Ülkemiz için, milletimiz için, teröre karşı mücadeleyi uluslararası bir karar olarak görenler için hayırlı olsun diyorum" diyerek sözde kararlılığını da ortaya koymuştur. Bu siyasi manevralar yapılırken Hürriyet Gazetesi yazarlarından Yılmaz Özdil, "Tezkere" başlığıyla kaleme aldığı makalesinde, "Tezkere, adı üstünde, tez olmalı. Bizimkilerin bin bir nazla çıkarması, yıllar yıllar yıllar sürdü. İnanmayan, girsin baksın arşive; Genelkurmay Başkanı "hemen girmeliyiz" dediğinde, daha henüz, Kara Kuvvetleri Komutanı’ydı, Kara Kuvvetleri Komutanı!" şeklinde yer alan ifadeleriyle derhal harekete geçilmesi gereğini vurguluyor ancak siyasi iradenin böyle bir niyeti olmadığını, bir daha ki 13 şehide kadar da bu hükümetin harekete geçmeyeceğini belirterek makalesini noktalıyordu. Haklı çıktı Sayın Özdil; siyasi otorite harekete geçmedi, 13 şehit vermedik ama bu tartışmalardan iki gün sonra bir terörist saldırısı sonucu 12 şehit verdik Dağlıca’da, 16 askerimiz yaralandı, 8 askerimiz ise kaçırıldı hem de tezkere Meclis’ten geçtikten tam iki gün sonra. Dağlıca Baskını sanıldığı gibi birden bire ortaya çıkmamış olup belirli bir zaman aralığında iyi hazırlanmış ve sonuçları iyi kestirilmiş bir terörist eylemin ifadesidir. Dağlıca baskınına, 12 Nisan ila 18 Ekim arasında geçen süreçte siyasi iradenin Türkiye’nin dinamik güçlerini bir sınır ötesi harekatta kullanmayacağını belirtir tavrı neden olmuştur. Israrla gündeme taşınan harekat konusuna sıcak bakmadığını ta baştan beri dile getiren hükümetin bu tavrı, İranIrak sınırında yuvalanmış PKK teröristlerini cesaretlendirmiştir. Türkiye’nin hükümranlık haklarına böylesine ağır bir tecavüz karşısında dahi siyasi irade bir karşı atağa geçmemiş ve Türk Milletinden aldığı gücü eyleme dönüştürmemiştir. Bu çerçevede, "Meclis’in vermiş olduğu yetki anında kullanılmış olsaydı bu saldırı olmayacaktı dolayısıyla şehitlerimizin sorumlusunun hükümettir", demek siyasi bir sorumluluğu işaret etmesi açısından doğru olacaktır. Yine bu tablo karşısında "bu yetki kullanılarak saldırı sonrası Irak’a harekat yapılmış olsaydı şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktı", şeklinde bir varsayımda bulunmak da mümkündür. Bu gelişmelerden sonra devreye giren ABD, Türkiye’yi kendi topraklarında masaya çağırmış ve Irak’a harekat yerine "anlık istihbarat paylaşımı ve PKK müşterek düşman" öğüdünü eçtiğimiz hafta içerisinde bir televizyon kanalı ABD'nin İnsansız Hava Aracı'ndan geldiği iddia edilen görüntülerini yayınladı. Bu görüntüler yazılı medyaya, "ABD'nin verdiği canlı PKK görüntüleri ilk kez ortaya çıktı ama çok vahim bir durum var. PKK'lılar tespit ediliyor ama vurulmuyor. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, "PKK'lıları artık BBG evini izler gibi izliyoruz" demişti. Ancak bunun görüntüleri hiç ortaya çıkmamıştı. ABD'nin İnsansız Hava Aracı'ndan gelen görüntüler benzetmeyi doğruladı. Terörist grup adım adım izlendi ama Irak’ın kuzeyini geçip Aktütün Karakolu'na saldırmalarına müdahale edilmedi. Aktütün baskınında 6 Mehmetçik şehit olmuştu" şeklindeki yorumlarla yansıdı ve tartışma ulusal boyuta taşındı. Anımsanacağı üzere aynı televizyon kanalı PKK terör örgütünün iki numaralı ismi terörist Osman Öcalan’a ait düğün görüntülerini yayınlayarak da kamuoyunda yanlış algılamalara yol açmıştı. 1992 Şemdinli LUSAL İRADENİN İSTEMİ karakol baskınlarının sorumlusu ve 74 askerimizin katili olan bir teröristin "peşmerge damadı" imajı ile 29 Eylül 2007 günü Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi ekranlara yansıtılması haklı bir öfkeye neden olmuştu Beşağaç Köyü'nde, içinde korucu ve köylülerin tıpkı bugünkü gibi. Yayınlanan görüntülerin kaynağı bulunduğu bir minibüsün PKK'lı teröristler tarafından Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush arasında geçen 6 otomatik silahlarla taranması sonucu 7'si korucu 12 Kasım görüşmesine dayanmaktadır. Bu görüşme kişinin hayatını kaybetmesi üzerine unutulmuş gibi sonucu ortaya çıkan "ABD istihbaratı ile Irak’a görünen "Irak’a harekat" konusu yeniden gündeme harekat yapılması" kararı terörle mücadele stratejisini taşınmıştır. Siyasi otorite harekatın gerekli olup yeni bir çizgiye taşıması açısından tartışılmalıdır ama olmadığını tartışa dursun, bu olayın hemen ardından istihbaratı maniple ederek, halkımızın TSK’ye olan Şırnak bölgesinde görev yapan bir birliğimizi 7 Ekim güven duygusunu zedeleyerek, devletin gizli 2007 tarihinde pusuya düşüren teröristler 13 askeri bilgilerini magazin haberine dönüştürerek değil. şehit etmiş ve halkın teröre karşı öfkesi ülke çapında Terörle mücadele Türkiye’nin ulusal bir davasıdır; düzenlenen "teröre lanet" gösterileriyle dile otuz yıldır sürmektedir, binlerce vatan evladı bu getirilmiştir. Türk milletinin bu haklı öfkesini ranta uğurda şehit olmuş ve 300 milyar dolarlık bir ulusal çevirmek isteyen siyaset yapıcıları bu olaylardan yola kaynak harcanmıştır. Böylesine ağır sonuçları olan Baskında hedef alınan Aktütün Karakolu... bir ulusal davada kanıtlanmaya muhtaç haberlerin gerçekmiş gibi gösterilerek yorumlanması halkımızı haklı olarak ABD’nin işbirliği konusunda tereddüde düşürmektedir. Unutulmamalıdır ki terörle mücadeleden sorumlu makam siyasi otoritedir. Ulusal güç ve kaynaklarla yapılması gereken bir askeri harekatın ABD’nin istihbaratı ile yönlendirilmesinin sorumluluğu da siyasi otoriteye düşmektedir. Türkiye’de terörle mücadele stratejisi tartışılacaksa eğer bu; TSK’nin harekatının gizlilikleri üzerinden değil siyasi iradenin bu strateji içerisinde ne gibi görev ve sorumluluklar üstlenmiş olduğundan yola çıkılarak yapılmalıdır. Başlangıç olarak da, yakın tarihimize ikinci çuval olayı olarak geçen Dağlıca’da konuşlu bir piyade taburuna teröristlerce yapılan saldırı karşısında siyasi iradenin ortaya koyduğu anlaşılmaz tavır değerlendirilmeye alınmalıdır. G Türkiye ile ABD arasında varılan anlaşma gereği ‘anlık istihbarat’ paylaşımı sürekli gündeme geliyor. ABD’nin, kendi hedeflerine zarar verecek, Barzani’yi etkisizleştirecek ölçüde istihbarat vermesi söz konusu değil. U Ulusal istihbarat
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle