02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Dilek FİLİZFİDANOĞLU TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası [email protected] 07 yılını geride bıraktığımız ve yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde, Türkiye özelleştirme konusunda yeni serüvenlere yelken açmaya hazırlanıyor. Dünyada otuz yılı aşkın bir süredir Türkiye’de ise yirmi yıldan fazla bir süredir tartışılan ve gündemde olan özelleştirme uygulamaları, yeni yılda da gündemin sıcak gelişmeleri arasındaki yerini almaya aday. Daha şimdiden 2010 yılına kadar özelleştirilecek kurumlar belirlenmiş durumda. 2008 yılı için belirlenen özelleştirme gelirinde hedef ise yaklaşık 12 milyar dolar. Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) Dünya Bankası’na, attığımız adımdan, aldığımız nefese kadar izin aldığımız küresel güçler sayesinde, Türkiye’nin 2008–2010 özelleştirme programı daha 2008 yılı gelmeden önce belirlenmişti. Yeni hükümet yeni yılda da Avrupa Birliği’ne (AB) giriş umutlarıyla bugüne kadar verdiğimiz tavizlere yenilerini eklemekte kararlı görünüyor. Hükümet, iki seçim arasında kalan 2008 için hedef büyüttü… C S TRATEJİ yılında yapılacak yerel seçimler dolayısıyla hükümetin tekrar seçimlere odaklanması söz konusu. Dolayısıyla 2009 yılı da özelleştirmeler açısından durgun geçebilir. O halde 2008, özelleştirmenin altın yılı olacaktır. Zamlarla başlanan bir yılın pek hayra alamet bir yıl olmayacağı kesin. Yılın ilk gününde doğalgaza yapılan zam, elektriğe ve benzine yapılan zamlar sayesinde 2008’e korkuyla bakmaya başladık. Nitekim seçimler öncesinde özellikle elektriğe zam yapılmamış olmasının "seçim propagandalarının" bir parçası olarak kullanılmak istendiği hatırlanacak olursa son yapılan yüzde 20’lik zammın neden 2008’in korkutucu görüldüğüne ışık tutmuş olması gerekir. Daha şimdiden konuşulan elektrik dağıtım ve üretim özelleştirmeleri, TEKEL’in ve Halkbank’ın satışı, otoyolların ve köprülerin özelleştirilecek olması bizi aslında "büyük kayıplarla" geçecek bir yılın beklediğinin ilk sinyallerini veriyor. 20 özelleştirme yılı 2008 DURGUN YIL 2007 1980’li yıllarda özelleştirmelerle tanışan Türkiye’de özelleştirmeler ilk aşamada zarar eden KİT’lerin ekonomiye yeniden kazandırılması amacını taşıyordu. Ancak daha sonra yapılan özelleştirmelere bakıldığında özellikle 2000’li yıllardan sonra kar eden KİT’lerin de özelleştirilir olması kafaları karıştırdı. Zira kar eder durumdaki bu kuruluşların pek çoğu özelleştirildikten sonra zarar eder duruma geldiler. Devletin de öncelikle kar eden bir işletmeyi elinden çıkarması nedeniyle zarar etmesine neden olan bu özelleştirmeler, vergi kayıplarına neden olmak suretiyle sebep oldukları kayıpları arttırdılar. 2003 yılı verilerine göre özellikle özelleştirme kapsamındaki kuruluşların ödediği vergilerin toplam tutarı 2,2 milyar YTL civarında iken, bu rakam bugün neredeyse 850 milyon YTL’ye düşmüş durumda. Bu rakam kuşkusuz ki devletin zararını gözler önüne seriyor. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelere bakıldığında, Türkiye’de 1985–2007 yılları arasında 30 milyar doları aşkın özelleştirme gerçekleştirilmiş durumda. Bunun yaklaşık 17 milyar 700 milyon dolarlık kısmı 1985–2005 yılları arasında gerçekleşmiş. Geriye kalan yaklaşık 12 milyar 300 milyon dolarlık kısmı 2006 ve 2007 yıllarında gerçekleşmiş. Yani neredeyse yarısı PETKİM’in özelleştirilmesini son iki yılda protesto eden işçiler... gerçekleştirilmiş. 2008 yılının hedefi ise son iki yılda gerçekleştirilen rakam kadar. Bundan sonraki özelleştirme uygulamalarında halka arz yöntemine ağırlık verileceği açıklandı. Şimdiye kadar yapılan özelleştirmelere bakıldığı zaman sadece yüzde 17’lik bir kısmın halka arz yöntemiyle Türkiye tarihindeki özelleştirmenin ÇOĞU GİTTİ AZI KALDI 2008 yılına TEKEL ’in sigara yaklaşık yarısını iki yılda yapan AKP Hükümet bölümünün özelleştirilmesi ile başlayacak. için son teklif verme tarihi olarak hükümeti, geçen yıl yapılan genel, TEKEL belirlenen 25 Ocak 2008’in ardından, Türk hazineye ait olan yüzde 15’lik gelecek yıl yapılacak yerel seçimler Telekom’un hissesinin halka arzıyla devam edilecek. Bu en büyük ve önemli özelleştirmeleri nedeniyle 2008’i özelleştirme yılı ilan yılın arasında hiç kuşkusuz elektrik dağıtım ve özelleştirmeleri ile köprü ve otoyolların etmiş görünüyor. Özelleştirmeler ise üretim özelleştirilmesi yer alıyor. Hazineye en çok kaynak aktaran kurumlar arasında yer alan işsizlik, devletin gelir kaybından Ziraat Bankası ve Halkbank, limanlar, şeker fabrikaları derken hükümete göre özelleştirme başka bir şey getirmiyor. anlamında "bereketli" bir yıl bizi bekliyor. Yani gerçekleştirildiği görülüyor. Yüzde 61 gibi oldukça önemli bir kısmı blok satış yöntemiyle gerçekleştirilen özelleştirmelerin, yüzde 16’sı tesis ve varlık satışı, yüzde 4’ü İMKB’de satış, yüzde 2’si de bedelli devir yöntemiyle özelleştirilmiş durumda. Aslında 2007 yılına özelleştirmeler açısından bakıldığı zaman, geçmiş yıllara oranla çok da hareketli geçtiği söylenemez. Zira hükümet, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile 22 Temmuz genel seçimlerine odaklanmıştı ve dolayısıyla özelleştirmeler konusunda diğer yıllara oranla durgunluk yaşanmıştı. Yine de Petkim, TCDD Mersin Limanı, Araç Muayene İstasyonları gibi önemli işletmeler bu yıla damgasını vuran özelleştirmeler arasında. Seçimler dolayısıyla durgun geçirilen bir yılın ardından, hükümetin kararı doğal olarak 2008 yılına hızlı başlamak Sümerbank’ın Ankara’daki gerektiği ilk genel merkezi... yönünde oldu. Çünkü 2009 tabiri caizse Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın deyimiyle "sat sat bitmiyor." Aslında 1985 yılında özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlara baktığımızda 246 kuruluştaki kamu hisseleri, 22 yarım kalmış tesis, 393 taşınmaz, 8 otoyol, 2 boğaz köprüsü, 103 Tesis, 6 Liman, şans oyunları lisans hakkı ile Araç Muayene İstasyonları görüyoruz. Özelleştirme İdaresi’nin verilerine göre bugün elde kalanlara baktığımızda ise özelleştirme kapsamında 2, kapsam ve programda 16 olmak üzere toplam 18 kuruluş bulunduğunu görüyoruz. Bu kuruluşların 12 tanesinde yüzde 50’nin üzerinde kamu payı mevcut. Bunun yanı sıra, özelleştirme kapsamında 62 taşınmaz, 77 tesis, 5 liman, 8 otoyol, 2 boğaz köprüsü ile şans oyunlarının lisans hakkı yer almaktadır. Kısacası sata sata çoğu gitmiş azı kalmış gibi görünüyor. Bugüne kadar yapılan bunca özelleştirmeden sonra geriye baktığımızda ve bugün ile kıyasladığımızda gördüğümüz tablo çok da iç açıcı değil. Özelleştirilen işletmelerin çoğunluğunun üretim dışı kaldığı, faaliyetlerinin durdurularak sadece arsalarından yararlanıldığı, elde edilen kaynağın ise arsa bedellerini bile karşılayamadığı görülüyor. Stratejik kuruluşlarımız yok pahasına satılırken yatırımlar ve istihdam konusunda verilen sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini görmemek mümkün değil. İşsizlik oranının yüzde 10’larda olduğu 2007 yılı sonunda kayıtlı işsiz sayısı ise 2 milyon 500 bin civarında. Kayıtsız olanları dikkate alan bile yok. Özelleştirildikten sonra mazi olan kuruluşların başında gelen Süt Endüstrisi Kurumu (SEK), Orman Ürünleri Sanayi (ORÜS), Yem Sanayi, Sümerbank, Et Balık Kurumu gibi kuruluşlarımızdan geriye ne kaldı? Bakıldığı zaman görülebilir ki işsizlik, yoksulluk, zarar ettiği gerekçesiyle kapatılan ve vergi kayıpları nedeniyle devletin de zarar etmesine sebep olan bir özelleştirme geçmişi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle