17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

için Mortgage’ın avantajları daha çoktur. Fakat aynı değerlendirmeyi gelişmekte olan piyasalar için yapmak ve bu bağlamda Türkiye’de Mortgage’ın istenilen amaca hizmet edeceğini söylemek pek mümkün gözükmemektedir. Zaten gündeme getirilmesinden bu yana sürekli olarak tartışmaların gölgesinde kalmasının sebebi de budur. Mortgage yasalaşmadan önce herkesin bir evi olacağı hatta dar gelirlilerin bile bu sistemle ev sahibi olabileceği düşünülmüştü. Ancak bu sistemin dar gelirliye hatta orta gelirliye bile ev sahibi olma şansı tanımadığı Devlet Bakanı Abdüllatif Şener başta olmak üzere pek çok yetkili tarafından açıklandı. O halde bu sistemin refah toplumu olmaya çalışan Türk toplumuna ne gibi bir faydası olabilir? Dahası sistem bu haliyle nasıl uygulanabilir? Çoğunluk ev sahibi olmanın kolaylaşmayacağı konusunda hemfikir olduğuna göre sistemin aksaklığını gidermek yerine olacakları bekleyip görmek daha mı akıllıcadır? Mortgage adıyla gündeme oturan satış yönteminin makroekonomik istikrarla ilişkili olduğu hatta makroekonomik istikrarın olmadığı bir ortamda bu yöntemin başarıyla sonuçlanamayacağı anlaşılmasına karşın bu yasada neden bu kadar ısrar edilmiştir? Ve belki de en önemlisi, ev sahibi olması istenen kesimlere tanınan bir ayrıcalığın ötesine geçemeyecek olan bu yöntemden fayda sağlanmaya çalışılmakta mıdır? Şüphesiz bu sorular uzayıp gider ve belki de daha komplocu bir hal alır ancak bunların cevaplanması bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını mümkün kılabilir. Bu soruların cevaplanması öncelikle konut sahibi olmak isteyen vatandaşların kafasındaki soru işaretlerinin giderilmesi anlamına gelir ki, o zaman sisteme girmek isteyenlerin talebine cevap verilmiş olur. C S TRATEJİ İnşaat sektörü durgunlaştı... 7 faizle sunuluyordu. Ancak yeni yöntem, değişken faizli kredi kullanımının önünü açtığı gibi bir de borcun erken ödenmesi durumunda sabit faizli kredi kullananlardan kalan anaparanın yüzde 2’si ceza alındığı için değişken faiz seçeneğini neredeyse zorunlu hale getiriyor. Ayrıca ödemelerin önce faiz sonra ana para kısmının tahsil edildiği göz önünde bulundurulduğunda ceza miktarının boyutu kullanılan paranın büyüklüğüne bağlı olarak artacaktır. Türkiye’de şu an itibariyle konut kredisi faizlerinin yüzde 1,5 sevisinde olduğu ve Türkiye’de, özellikle, mevduat bankalarının daha düşük faiz oranına yanaşmadığı dikkate alındığında faizlerin düşmesi için ikincil piyasaların oluşmasını beklemek gerekiyor. Zaten sistemin, çoğunluğu oluşturan dar ve orta gelirli kesimi kapsamaması uygulamanın dar bir alanda yürütüleceğini işaret ediyor. Bu da yazının başında sözünü ettiğim içi boş sistemin oluşumunu açıklıyor. Hal böyle olunca da Türkiye’de uygulanabilirliği oldukça tartışmalı bir sistem daha gündemi meşgul ediyor. Devlet politikasının sosyal boyutundaki eksiklik kendini içi boş yasalarla su yüzüne çıkarıyor. Kredi alanlardan ziyade sistemi korumaya çalışan ve bu anlamda sosyal politika ilkeleriyle bağdaşmayan bu yasada ayrıca kredi kullananın hayat sigortası yaptırması gerekiyor ki, ölümü halinde para sigorta şirketince tahsil edilebilsin. Genel Türk tüketici profiline hiç de uymayan Mortgage’da, kredi miktarının, evin SPK uzmanlarınca tespit edilen değeri üzerinden belirlenmesi de yüksek gelir elde edenlerin bazılarının bile sisteme dahil olmasını önleyebilir. Evi 150 bin YTL’ye alıyor olması değil, SPK tarafından o eve örneğin 120 bin YTL değer biçilmesi kredi miktarını aşağı çekiyor. Türkiye’de ve belki de dünyanın pek çok yerinde eve biçilen değer ile evin satış fiyatı arasında böyle bir fark her zaman bulunmaktadır. Bu da ev sahibi olmaya çalışan kişi için ekstra bir tutarın cebinden bir anda çıkması anlamına gelir. Nitekim yüzde 25 peşinat ödemesi için orta gelir grubunun en üstünde yer alan kişinin bile legal yollarla Türkiye’de en azından 40 yaşında bu parayı elde edebileceği, takribi 20 yıl boyunca taksit ödeyeceği ve ortalama yaşam süresinin 67 olduğu dikkate alınırsa o evde oturacak zamanının kalmayacağı dolayısıyla kişinin taksit ödemek yerine ikinci baharını müstakil bir evde kira ödeyerek geçirmek isteyebileceği düşünülebilir. Yasaya göre yüzde 25 peşinat ödenmesi gerekiyor. Orta gelirin üst grubunda yer alan bir kişinin bu miktarı yasal yollardan en erken 40 yaşında biriktireceği, izleyen 20 yılda da taksit ödeyeceği, ortalama ömrün de 67 olduğu düşünülürse düzenlemenin anlamı ortaya çıkıyor. seçer; örneğin B tipi likit fon alır, gidip bilhassa faizlere bağlı bir yatırım sistemini seçmez. Ancak Mortgage tamamen faiz oranlarıyla ilişkili bir sistem. Türkiye’de bankaların ağırlıklı olarak kısa vadeli ve büyük oranda döviz borçlandığı göz önüne alınırsa uzun vadeli YTL kredilerinin çok hassas dengeler üzerinde duracağı ve en ufak bir döviz krizinde bu sistemin sallantıya uğrayacağı kesin. Kısacası gayrimenkul sahibi olmak isteyenlerin kolay karar verip girebilecekleri bir sistem değil Mortgage. Bu yüzden olsa gerek önceden okunmadan imza atılan karınca duası gibi yazılmış sözleşmelerin yerine kişilere bilgi formu verilecek ve ayrıntıları okumaları için zaman tanınacak. Böylelikle "Her detayı bilerek sisteme girin" uyarısı yapılıyor. Çünkü iki ay üst üste ödenmeyen borç bir ay daha beklendikten sonra ödenmezse doğrudan icralık oluyor. Aslında kredi kartını bile bütçesine göre kullanamayan Türk insanı uyarılıyor ve uğrayabileceği zararlar detaylarıyla gösterilmiş oluyor. Bu anlamda teknik konular bakımından oldukça şeffaf bir yasa olduğunu söylemek mümkün. Yöntemin ekonomimize uymayan bir diğer yanı değişken faiz uygulamasını da seçenek olarak hatta teşvikli seçenek olarak sunması. Mortgage’dan önce ve sonra olarak ayırabileceğimiz kredi kullandırma şemasında, önceden verilen konut kredileri sabit İSTİKRARSIZ EKONOMİNİN KURALLARI Türkiye’nin istikrarsız bir ekonomiye sahip olduğu daha doğrusu oluşan (kısa dönemli) istikrarların her an bozulabileceği geniş bir çevre tarafından kabul görüyor. İstikrarsız ekonomilerin, sanayileşmesini tamamlamış, sistemini yerleştirmiş olan ekonomilerdeki gibi belli kuralları yoktur. Konjonktüre göre davranışların değiştiği ve para akımlarına ülke içi olayların yön verdiği dikkate alındığında, Türkiye’de henüz ekonomik dengeler sağlanmadan uzun vadeli kararlar vermek tabiri caizse yürek ister. Öyle ki, parasını değerlendirmek isteyen kişi büyük ölçüde risksiz yatırım araçlarını
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle