17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Dr. C. Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası Küreselleşmenin getirdiği sorunlar ve işsizlik birliği zorluyor… C S TRATEJİ geciktireceğine hiç şüphe yok. Ayrıca, bu uygulamaların maliyetinin belli olmamasının yanı sıra hangi yasal çerçevede ele alınacağı da kesinleşmiş değil. Zirve öncesi yayımlanan bir bildiride işadamları, 2001 yılında yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Yönetmeliği’nin değişip değişmeyeceğinin bir an önce açıklığa kavuşturulması çağrısında bulundu. G eleneksel olarak ekonomik göstergeler, finans, enerji, sürekli kalkınma ve istihdam konularına ayrılan Bahar Zirvesi, bu yıl da iklim değişikliği, enerji ve Lizbon Stratejisi etrafında dönen hararetli tartışmalara sahne oldu. İklim değişikliği ile mücadeleyi sürdürülebilir kalkınmanın en önemli koşullarından biri olarak gören AB, bu bağlamda enerji kullanımını daha çevre dostu hale getirmenin yollarını aradı. Son günlerde arka arkaya yayımlanan ve dünya kamuoyunda büyük yankı bulan küresel ısınma, çölleşme ve toprak kaybı gerçeklerini gözler önüne seren raporların ardından Almanya dönem başkanlığı, AB gündeminin öncelikli maddesinin bu çevre felaketi senaryoları olmasını uygun gördü. Zirve’de alınan kararların Çin, Hindistan ve özellikle ABD’ye örnek olmasını hedefleyen Angela Merkel, nihai olarak bölgeselden çok küresel bir işbirliğinin arzulandığını sıklıkla dile getirdi. Sera gazı salınımının tehlike arz eden seviyeden ivedilikle aşağıya çekilmesi konusunda Atlantik’in öbür tarafında daha büyük bir farkındalık yaratmak için de, zirve boyunca ABD’nin eski "yeşil" başkan adayı Al Gore, Brüksel’de kaldı. Ne var ki iyi niyet her zaman iyi sonuç almak için yeterli olmadığından, bu çetin sorunun çözümünde herkesi memnun edecek bir yol üzerinde uzlaşmak, uzlaşılan konuları hayata geçirmek hiç kolay olmadı. Zaten AB’nin mevcut yapısı, bir yeri düzeltirken başka bir yerde hesapta olmayan bir bozulma yaşanmasını adeta kaçınılmaz kılmakta. Değişmesi öngörülen enerji tüketim profili de, yatırım ve istihdam yaratımı ve Lizbon hedeflerinin tutturulması anlamında bir belirsizlik ve yavaşlama öngörüyor. AB yalnızca tartışıyor Genişleme konusunu uzun süre rafa kaldırdığı belli olan AB, Bahar Zirvesi’nde birincil olarak küresel ısınmayı tartıştı. Ancak tartışmalar sonucunda net ve kesin politikalar üretilemiyor. kullanımı ile telafi edilmesi sonucunda AB, iklim değişikliği mücadelesinde keskin bir dönemeci almış olacak. Ancak halen yüzde 6 seviyesinde olan yenilenebilir enerji tüketimini yüzde 14 artırmak için üye ülkeler, zaman yitirmeden yeni santral yapımına yönelik ciddi altyapı yatırımlarına girişmek zorundalar. Özel sektör de aynı şekilde, uyum çalışmaları ve dolayısıyla üstleneceği yeni ağır yükümlülükler için fon oluşturmak durumunda. AB standartlarını tutturmak adına zaten yüksek maliyetli üretim yapan ve küresel rekabette geri kalan firmalar, bu değişiklik karşısında duydukları derin endişeyi gizlemiyorlar. Lizbon Stratejisi’ne göre AB genelinde yeni iş yaratmak ve araştırmageliştirme (ArGe) çalışmalarını desteklemek zorunda olan özel sektör, Zirve öncesi ve sırasında yaptığı çeşitli açıklamalarla daha fazla mali yük altına girmek konusundaki çekincelerini, AB liderlerinin dikkatine sundu. Her ne kadar Komisyon’un 19 Şubat günü açıkladığı Ortak İstihdam Raporu’nda, 2005 yılında 25 üye ülke genelinde, istihdamın yüzde 0,8 oranında artığı belirtilmişse de hâlâ 2010 yılına kadar 22 milyon iş yaratılması gerekiyor ve yeni enerji politikası uygulamalarının bu hedefe ulaşmayı NÜKLEER CEPHE ENERJİ TARTIŞMALARI İdeal koşullarda, sera gazı salınımında 2020 yılına kadar, 1990 yılındaki seviye baz alındığında, yüzde 20 oranında kesintiye gidilmesi, ortaya çıkacak enerji açığının da rüzgâr, güneş ve hidrolik gibi yenilenebilir kaynakların aynı oranlardaki Diğer tarafta ise yüzde 20’nin gerçekçi bir rakam olmadığını belirten ve bu iddialı hedefin tutturulması isteniyorsa düşük karbonlu enerji seçeneklerinin göz önünde bulundurulmasını talep eden üye ülkeler de var. Örneğin, elektrik ihtiyacının yüzde 80’ini nükleer kaynaklardan karşılayan Fransa, "düşük karbon"un mutlaka nükleer enerjiyi de kapsamasını isteyerek AB içinde yeni bir nükleer cephe oluşturdu. Başta Çek Cumhuriyeti ve Polonya olmak üzere yeni üye ülkeler, yenilenebilir enerji santralleri kurmanın maliyetinden kaçınmak istedikleri için Fransa’nın bu girişimine destek verdiler. Ülkelerin bireysel olarak kullanacakları enerji kaynaklarını seçmekte serbest olduğunu ama tek bir Avrupa Enerji Politikası oluştururken nükleer gücün mutlaka dışlanması gerektiğini savunan, öncülüğünü Avusturya, İrlanda ve İsveç’in yaptığı diğer bir grup da nükleer karşıtı cepheyi kurarak, AB içersinde hiç bir sorunun asla kolayca halledilemeyeceğini bir kere daha gözler önüne serdi. Dönem başkanı olmasaydı Almanya’nın da bu grubun içinde yer alması bekleniyordu. Nükleer gücün dışlanabilmesi için yüzde 20’lik hedefin gerçekten de yüzde 10’a düşürülmesi gerekiyor. Zaten AB’nin halihazırda koyduğu hedefleri tutturmakta çektiği güçlük ortadayken, AB vatandaşlarında yeni bir hayal kırıklığı yaratacak boş bir hedefin belirlenmesinin kimseye faydası dokunmayacağı kesin. Hele de AB Komisyonu, 2010 yılı için konulan Lizbon Stratejisi hedeflerinden ArGe ile ilgili olanının ancak 2050 yılında tutturulabileceğini açıkladıktan sonra... Yapılan projeksiyonlara göre, 2010 yılına gelindiğinde AB 27, beklenenin aksine GSYİH’sinin yüzde 3’ü yerine sadece yüzde 0,3’ünü teknoloji ağırlıklı ArGe’ye ayırabilecek durumda olacak. Bahar Toplantısı’ndaki aile fotoğrafı...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle