17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bırakmayacaksınız, öte yandan da Türkiye'nin onurunu, birliğini, bütünlüğünü, bağımsızlığını tehdit eden kirli bir tuzağa düşmesine bizzat aracı olduğunuz söylentilerine konu olacaksınız, ses çıkarmayacaksınız. Bundan daha büyük ve vahim bir hata olabilir mi?... Bundan daha büyük bir çelişki olabilir mi?... C S Talabani ve Barzani... TRATEJİ 5 ekonomik gelişmelerde önemli bir ağırlığı olan Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü düzenledi. Uluslararası alanda adı ‘Chatham House’ olan bu kuruluşun imzasının bulunduğu gelişmeler(Versay Barış Görüşmeleri, İsrail’in kurulması, Sevr Antlaşması, vs) ciddiye alınması gerektiğini, biz kabul edelim veya etmeyelim negatif anlamda da olsa bir ‘itibarı’ olduğunu gösteriyor… Dolayısıyla bugünkü siyasi iktidar ‘itibar’ konusundaki iddialarına, bu kuruluşun da itibar etmesini sağlayacak girişimlerde bulunmalıdır. Özellikle İngilizler, son zamanlarda Türkiye’nin kuyusunu kazmaya yönelik çabalara hız vermiştir. Siyasi iktidar, başta İngilizler olmak üzere tek korkusu ve endişesi milletimizin içindeki vatan ve bayrak sevgisi olan Avrupalıların iddialarını ‘ingiliz ipiyle sallandırmadığı müddetçe’ itibar, mitibar hikâyedir. İtibar, devletini, milletini başka devletlerin ve milletlerin kabul etmesidir… İtibar, devlet ile milletin birbirine sahip çıkmasıdır. İtibar, başkalarının senin hakkında kötü şeyler düşünecek cesareti kendinde görememesidir. İtibar, sana gösterilen sevgidir, saygıdır. Sana verilen değerdir. İtibar, senin toprağındır, vatanındır, bayrağındır. Birliğin, bütünlüğün, bağımsızlığındır.. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, delikanlı bir şekilde Türkiye’nin bağımsızlığı, birliği ve bütünlüğü konusunda her zaman ve her yerde tek vatanı, tek milleti, tek bayrağı samimiyetle savunmalıdır. Bu düşünceyi lafta bırakmamalı, icraatlarıyla bunu ispatlamalıdır. İşte bunu yaptığı zaman itibarlı olacaktır. DOSDOĞRU DOST OLMAYANLAR Bugünkü siyasi iktidar, söylemlerinde ‘itibarımız arttı’ ifadesine sık sık yer veriyor. Ama itibarımızın arttığına dair göstergelerin istenmesine de karşı çıkıyor. Bir ülkenin hem siyasi hem de ekonomik anlamda itibarı arttıysa bunun göstergeleri olur. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların, diğer ilgili ve yetkililerin yurt dışı seyahatlerinde karşılanması, ağırlanması buna ilişkin göstergelerden birkaçıdır. Uluslararası toplantıların konuları, bu toplantılar içinde o ülkenin fiziki ve siyasi varlığına verilen değer ve önem de yine bu göstergeler arasında yer alır. Aralık ayı içinde, biz ‘itibarımız arttı’ diye kendi kendimize havalanırken, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yapılan toplantılarda Türkiye’nin kendi ‘iç sorunlarının’ başkaları tarafından adeta bir ‘pusu kurarcasına’ ele alındığını gördük. Ve bu sayede Türkiye’nin dostu olduğunu söyleyenlerin çoğunun dosdoğru dost olmadığını bir kez daha görmüş olduk. İsveç , Fransa ve Belçika başta olmak üzere Avrupa’nın ‘Kürt Sorunu’ adını verdiği toplantıların bir yenisi de İngiltere’de yapıldı.İngiliz Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü tarafından düzenlenen toplantıda sivil Kürtlere karşı operasyon yapıldığı iddiasıyla Türk Ordusu aşağılandı. Bölgesel Kürt Devleti’nin de yer aldığı haritaların servis edildiği toplantıyı düzenleyenler, hadlerini aşarak, bölgedeki güvenlik ve refahın karşısındaki engelin Türk Ordusu olduğunu, Türkiye’nin PKK’yı hiçbir zaman yenemeyeceğini ve Kürtlerin politik geleceklerini şekillendireceklerini dile getirdi. Londra Büyükelçiliğimiz Müsteşarı Sadık Aslan’ın itirazlarının yetersiz kaldığı bu toplantıda, Türkiye’nin ‘Avrupa Birliği’ne girmesi için yapılan müzakerelerde Kürt Sorunu’nun her zaman gündeme getirileceği belirtilerek "Türkiye AB'ye girmek istiyorsa, Kürtlere karşı tutumunu düzeltmelidir" diye bir tehdit savruldu. İngiltere’deki bu toplantıyı, dünyadaki siyasi ve Mehmet ŞAHİN TUSAM Araştırmacı ürkçenin bilinen ilk yazılı eseri olan Orhun Abideleri VIII. yüzyılda yazılmış olmasına rağmen aslında yazılı Türkçenin bundan iki asır daha eski olduğu tahmin edilmekte. Zira Birinci Göktürk İmparatorluğu dönemine (552–581) ait yazılı tabletler, Bizans İmparatoru’na gönderilmek üzere yazılan mektuplar bugün gün ışığına çıkarılmıştır. Bu da gösteriyor ki, Türkçe yeryüzünde en az Latince veya Çince kadar eski bir dildir. Çünkü kendine has bir yazılı dilin oluşması için o dilin asırlardan beri konuşuluyor olması gerekmektedir. Eski dil olmasının yanında, Türklerin büyük çoğunluğundaki göçebe hayat tarzı sayesinde Türkçe geniş bir coğrafyaya da yayılmıştır. Aynı kavramı farklı kaynaklardan öğrenme ve gırtlak yapısını etkilemesi gibi sebeplerle değişik Orhun Yazıtları... Büyük bir coğrafyada 200 milyon ALTI LEHÇEDEN OLUŞAN DİL Türk dilbilimcileri, bir dili üç alt gruba insanın ana dili… ayırmaktadır; ağız – lehçe – uzak lehçe.(1) T Türk lehçeleri Türkçe coğrafi açıdan günümüzde yaygın olarak konuşulan dillerden birisi. Bazı lehçeleri konuşanların sayısı iyice azalmış durumda. Sovyetlerin dağılmasının ardından Türkçe konuşan devletlerin Latin alfabesine geçme isteği, dil birliği için önemli bir adım olabilir. iklimlerde yaşamış olmak, alfabe farklılıkları, farklı topluluklarla etkileşim, değişik dinlere tabi olma gibi diğer sebepleri de göz önüne aldığımızda, Türkçede büyük lehçe farklılıklarının bulunması kaçınılmazdır. Türkçe kaybolan bazı ağızlarıyla birlikte bugün dilbilimciler tarafından 6 lehçe ve uzak lehçeden müteşekkil bir dil olarak kabul görmektedir: Argu, Kıpçak, Oğuz, Ogur (Bolgar), Sibirya ve Uygur. Bunlardan Ogur ve Sibirya grupları uzak lehçe, diğerleri lehçe olarak adlandırılmaktadır. Bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde Türkler tarafından Arap, Kiril ve Latin alfabeleri kullanılmaktadır. Bugün en yaygın olarak kullanılan lehçe Oğuz lehçesidir. Dünyadaki Türk nüfusunun yüzde 65’i Oğuz grubundadır. Bu lehçe bünyesinde Türkiye Türkçesi, Balkan Türkçesi, Gagauzca, Azerice, Türkmence, Avşarca, Hazaraca ve Şalarca’yı barındırır. Balkan Türkçesi, Türkiye Türkçesi’ne yakın bir ağızdır. Aynı şekilde Moldavya’daki Gagauz Özerk Bölgesinde konuşulan Gagauzca ile Suriye ve Irak Türkmencesi, Türkiye Türkçesine büyük benzerlik göstermektedir. Öyle ki, karşılıklı konuşulduğu zaman bu insanların farklı yörelere ait olduğu belli olsa da aynı ülke vatandaşı gibi son derece rahat anlaşmaktadırlar. Örneğin bir Kerküklü Türkmen ile bir Köstenceli Türk konuştuğu zaman sanki bir Erzurumlu ile bir Edirneli konuşuyormuş gibi gözükebilir. Azeri ağzı ise Azerbaycan’ın resmi dili olan ayrıca İran’ın kuzeydoğusunda kullanılan Azerice’nin yanı sıra Avşar, Horasan, Kaşgay ve Aynallu yörelerinde konuşulan ağızları kapsamaktadır. Afganistan’da konuşulan Hazaraca’yı bu kategoriye dâhil eden bazı bilim adamları olduğu gibi, Hazaraca’nın ayrı bir lehçe hatta ayrı bir dil olduğunu iddia edenler de var. FİKİR DİLİ: KIPÇAKÇA Türkçenin bir diğer önemli lehçesi de Kıpçakça.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle